Faiz yüzde 7500 iken ülkede kuyruklar vardı, şimdi faiz düşürülüyor, yine kuyruklar var…

39
Kuzey Korali ressam Kyungah Ham'ın "Sen de mi yalnızsın" adlı tablosu..
Reklam

Yağmur yağıyor ama pırıl sıklam olmaya kimsenin aldırdığı yok; ‘Halk Ekmek’ bayilerinin önünde bayağı uzun kuyruklar var ve insanlar biraz ucuz diye, yağmura rağmen, birkaç ekmek alabilmek için sıralarını bekliyorlar.

Fotoğraftan yüzlerini seçemesem de kuyrukta bekleşenlerin kadınlı erkekli bir kitle olduğunu görüyorum.

Bunlar her gün evlerine çok sayıda ekmek giren ‘fakir-fukara, garip-guraba’ takımı; katıkların azaldığı evlerde yaşıyorlar.

Araçlar da benzin istasyonları önünde sırada; onlar vakit gece yarısına erişince litre başına 1 TL kadar geleceğini işittikleri zamdan önce depolarını doldurmak için oradalar. Her şoför o kadar beklediği halde amacına ulaşamayacağı ihtimalini düşünerek telaşa kapılıyor.

Her seferinde depoya 50 veya 100 TL’lik benzin dolduranlar bunlar; böyle olduğu için de benzin-mazot fiyatının 7’yi aşıp 8’e dayanmasını tam algılayamamışlardı, ancak 10 TL’ye koşan benzin-mazot fiyatı onları da heyecanlandırmışa benziyor.

“Memleketimden insan manzaraları” bunlar…

[‘Memleketimden İnsan Manzaraları’ hayatının büyük bölümünü doğup yaşadığı ülkesinden uzakta geçirmek zorunda kalmış Nazım Hikmet’in 17 bin mısralık dev şiirinin yer aldığı kitabın adıdır. Ankara Sanat Tiyatrosu eserden bir oyun çıkarmış, yıllarca sergilemişti. O şiirde anlatılan 1930’lar-1940’lar memleketi ile bugünkü Türkiye arasında benzerlikler belirmeye başladı.]

İnsan bir veya birkaç TL için ekmek kuyruğunda saatler geçirir, sonuçta 20-30 TL daha az ödeyeyim diye aracıyla benzin istasyonu önünde nöbet tutar mı?

Reklam

Soruya cevabı o manzaralar veriyor.

“CHP’nin devr-i iktidarında faiz yüzde 7500’e çıkmıştı” deniliyor dönemler arasında mukayese yapılırken…

İşittiğimde “Hangi CHP iktidarı?” diye düşünmeden edemiyorum. 

Ülkemizin ilk askeri darbesi olan 27 Mayıs’tan sonra kısa süre hükümeti CHP kurmuştu, bir de Bülent Ecevit’in CHP genel başkanı olarak 1980’lerde MSP ile ortak kurduğu hükümet ve devşirilmiş Adalet Partililere bakanlık koltuğu sunarak kurabildiği birkaç aylık bir hükümet…

Türkiye’yi son 20 yıldır AK Parti tek başına yönetiyor.

MHP’nin son yıllarda verdiği destekle sistem değişikliğini bile gerçekleştiren, o yolla her şeyin çok daha güzel olacağı vaadinde bulunmuş AK Parti…  

Bir zamanlar kötü yönetilen ülkenin parası pula dönmüş, çok sıfırlı TL ile ekmek alınabilinir iken, AK Parti’nin, iktidarının başlarında, ekonomiyi düze çıkarttığı görülmüştü. “Gerçekleşirse Taksim meydanında anırırım” diyenlere inat TL’den altı sıfır atmayı bile başarmıştı AK Parti.

O sıfırlardan biri son aylarda paramıza geri geldi. Böyle giderse, diğerlerinin de arz-ı endam edebileceği endişesi her eğilimden insanda kendini belli ediyor.

Reklam

Ne oldu da böyle oldu?

İki tez birbiriyle çarpışıyor

“Yeni bir ekonomik model deneniyor, olan o…” Bu birinci tez…

Bu teze göre, faiz düşürülecek ve bu yolla TL’nin değeri dolar karşısında azalacak ama ucuzlamış işgücü sayesinde üretimlerini ülkemizde gerçekleştirmek yabancılar için cazip hale gelecek, ihracat artınca ülkeye döviz girecek, bu gelişme TL’ye yeniden güç kazandıracak ve işsizlere iş imkanı sağlayacak…

Adına ‘yeni ekonomik model’ dediklerinin altında bu tez yatıyor…

İkinci tez?

O da şu: Tabii her zaman olduğu gibi şimdi de ‘dış güçler’ ile ‘üst akıl’ da devrede, “Faizin yükselmesi ve ekonomik sorunların artması enflasyon yüzündendir” yanlış görüşünü “Esas enflasyonun sebebi yüksek faizdir” gerçeğini örtmek için onlar kullanıyorlar…

“Kendi tezlerini kabul ettirmek ve böylece ülkemizi bağımlı kılmak için ekonomimizle oyun oynuyorlar” tezi bu.

Nasıl oluyor da “Yeni ekonomik model ile kalkınma yolu özellikle tercih edildi” önermesi ile “Ekonomimize saldırı var” anlamına gelen değerlendirme birbirleriyle çelişen iki tez olduğu halde, her iki görüş de aynı ağızlar tarafından ifade edilebiliyor?

İlk tez bir tercih ise, ülkeye oyunu o tercihte bulunanlar mı oynuyor yani?

Bu veya buna benzer soruların sorulmaması gerekiyor.

Gerekiyor, ancak ekmek kuyruğunda bekleşen, araçlarının deposunu 30-40 TL daha ucuza doldurabilmek uğruna zam gelmeden önce benzin istasyonları önünde sıraya giren insanlar oralarda sosyalleşiyor ve sohbetlerinde ister istemez bu tür sorular da gündeme geliyor.

Faizin yüzde 7500’lere çıktığı, ülkenin 70 sente muhtaç hale geldiği, yağ kuyruklarının yaşandığı dönemler şimdilerde hatırlatılınca, insanlar “Yoksa yine mi?” düşüncesine kapılabiliyor.

Bunların faiz zorla düşürülürken yaşanıyor olması da tuhaf.

Memurlara maaş ödenebilmesi için 1 milyon dolar borç bulma umuduyla gidilen Lüksemburg’ta, başbakanın o ülkenin maliye bakanının kapısı önünde içeriye kabul edilmeyi beklediği dönemleri vardı ülkemizin; bugün çok şükür o durumda değiliz.

‘Düşman’ ilan edilmiş, AK Parti’yi devirmek, liderini yerinden etmek için darbe planlamış olduğu davullar zurnalarla duyurulmuş bir ülkenin, iktidara yakın medya tarafından ‘şerefsiz’ sıfatı uygun görülmüş temsilcisi, 10 milyar dolarlık bir fon vaadiyle Ankara’ya gelmiş bulunuyor.

Büyük başarı diye buna seviniliyor.

“Göreceksiniz, Suudi Arabistan da kapımıza gelecek” öngörüsünü seslendirenler de çıkıyor.

İstanbul’daki başkonsolosluklarında gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı öldürenleri azmettirdiğine inanılan kişi mi gelir acaba?

Düşünmeden edemiyorum.

Tam zamanında ekmeksiz diyete başlamışım, fazlaca hareketli olmadığım için mazot sarfiyatım da asgaride; kuyruklara girmem gerekmiyor sizin anlayacağınız.

Gürültüler yine de kulağıma geliyor…

ΩΩΩΩ

Reklam

39 YORUMLAR

  1. VALLAHİ DE YALAN BİLLAHİ DE YALAN
    Bugün saat 15.30 da bir zincir markete gittim.
    Yağ reyonunda kuyruk falan yoktu.
    Ünlem (!) işareti de kullanmıyorum.
    Kinayeye de başvurmuyorum.
    Vallahi de billahi de kuyruk yoktu.
    Çünkü “sıvı ayçiçek yağı” yoktu.
    “Me” kuşağı dediysek o kadar da değil.
    Daha olmayan ürünlerin kuyruğuna girmeye başlamadılar.
    İç-dış güç paranoyanasına biraz daha devam ederlerse yakında başlarlar.

  2. Biz burada kuru ekmek muhabbeti yaparken dünya bambaşka bir yere gidiyor. Teknolojide yapılan devrimlerle büyük sıçramalar yapıyor gelişmiş ülkeler. Teknoloji sadece dijitalleşmede değil biyoteknolojide de yeni çığırlar açıyor. Artık gen yazılabiliyor ve olabilecekleri şu anda öngörmek bile çok zor. Şu son COVID aşıları bile gelişmiş ve gelişmemişler arasındaki farkı ortaya koydu. İleri ülkeler kısa sürede virüsün sadece gen haritasına bakarak bilgisayarlarla aşı çıkardılar. Uğur Şahin aşıyı bir haftada çıkardık demişti. Çin, Rusya ve az gelişmiş ülkelerin aşıları ise eski usül ve etkisi de çok az. Buradan bir sonraki biyoteknoloji devriminde neler olacak dediğim gibi kestirmek bile zor. Ama ara çok açılmış görülüyor. Maalesef bu yüzyılı da kaçırdık. Artık yüzyıllar da yok, çok daha kısa sürelerde büyük devrimler yapılıyor ve biz hep ıskalıyoruz.

    • Ya. Ender bey elin adamı ne ile uğraşıyor biz neyle uğraşıyoruz Seçim bitiyor ertesi gün yeni seçimi konuşuyoruz.
      Adam gitsin herşey çözülür diyoruz.
      Ne proje üretiyoruz nede sistem sunuyoruz derdimiz insanla uğraşmak.

  3. Trollerin mermisi bitiyor. Malum kartoluş savaşındalar ve biliyorlar kart trollerin başına ne geleceğini, sahi eski trolleri ne yaparlar? Herhalde kırpıp kırpıp çöpe atarlar veya evrak imha makinasından geçirip düğünlere konfeti yapıp atarlar. Burada geçim derdinden, hayat pahalılığından dert yananlara halk ekmek önlerinde kuyruk olmadığını, demet pazarında domatesin 2 TL olduğunu, ekmek başı 50 krş tasarruf ettiğini yazana ailece çok fazla ekmek yediklerini muhakkak sağlık için karbonhidrat tüketiminden hızla protein et, süt ve balık tüketimine geçmelerini ancak bunları kilolarca değil, dahi elaziz vekilinin buyurduğu gibi gramla almalarını, buraya yorum yazarken kullandığı akıllı telefonu hangi tasarrufla edindiğini, tuzu kuru bir başkası ekonomik krizde sadece fakir fukaranın değil kendisi gibi işveren zenginlerin de fakirleştiğini, bir diğeri biletix kuyruklarını örnek vererek kıyas-ı maal farık ile memleketin gelir düzeyinin aya 4 şerit yol yapacak düzeyde olduğunu zımnen anlatmışlar. Ben de o zaman diyorum ki trol kardeşler yarın Yenidoğan arka sokaklarında bedelsiz ekmek dağıtımı esnasında, bakkal mevlütün dükkanına Çinçin mahallesine bekliyorum. Dağlara değil, gelebilecek yüzünüz varsa buralara bekleriz.

  4. Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından yapılan bir araştırma Türkiye’de her yıl 7,7 milyon tondan fazla gıdanın israf edildiğine işaret ediyor.
    Türkiye’de her yıl kişi başına 93 kilogram yiyecek çöpe atılıyor.
    2021 yılı Türkiye dünya genelinde kişi başına düşen en fazla gıdanın israf edildiği ülkeler arasında 3. sırada yer alıyor.
    Bu listede en fazla israf yapan 2 ülke ise sırasıyla, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Meksika olmuş.

    Günde 120 milyon adet ekmek üretildiğini ve yüzde 10’unun israf edildiğini söyleyen Türkiye Ekmek Üreticileri Federasyonu Genel Başkanı Murat Kavuncu, “Her yıl bu israftan dolayı 1,5 milyar dolar çöpe gidiyor” diyor

    Türkiyede
    Fırınlarda israf oranı % 3,1,
    Hanelerde israf oranı % 2,9, 
    Lokanta, otel ve benzeri yerlerde toplam israf oranı % 3,1, 
    Kurum yemekhanelerinde toplam israf oranı % 2,7, 
    Öğrenci yemekhanelerinde toplam israf oranı % 7,1,
    Ülke geneli ekmek israf oranı (toplam üretimin yüzdesi olarak) % 5,9

    • Evet ekmeğimizi yarıya indirelim, israf oluyor diyordu saraylılar. Ejder suyu içenler de yarım bardak için ama. Uçak filosunu yarıya indiremeyi de düşünürler mi, Ve Mercedes filosunu da. 5000 TL’lik atkı takan akpli ne yapar bilemedim. Kessin yarısını bir fakire versin. Sevabına.

  5. KUYRUKLU YALAN!
    Ülkemizde kuyrukların olduğu, kuyruklu yalandır!
    Tabii ki, dış ve işbirlikçisi iç güçlerin yalanı!
    Tabii ki, ekonomik nedenlere intiharların olduğu iddiası da!

  6. Sayin Koru bugün yaşadığımız sıkıntılarla faizin 7500 kere çıktığı donem bir mi?
    Ogün içsel problemden kaynaklanan sıkıntılar ülkeyi fakirlestirdi .Bir çok yaşamı sona erdirdi.
    Bugün ise küresel olayların etkisi ve coğrafyamizin kaderi bu sıkıntıları yaşatıyor.
    Hesap bilenler açıklasın mesela 2019 20 ve 21 de 69 ila 80 milyar dolar turizm kaybı olmasaydı.
    Mesela 4..5. Milyon Suriyeli bakıyor olmayıp onlara 25 30 milyar dolar harcama saydık .Onları ölüme terketseydik.Bu sıkıntılar gerçekten yasanirmiydi.Abd nin kul kölesi olsaydık, doğu akdenizi onlara bırakıp Karadeniz’de doğalgaz bulmasaydik bu günleri yasarmiydik.
    Olaylara bir de bu gözle bakmakta yarar var sanırım.

    • O gün de problem içerdeydi, bugün de içerde. Yönetim zaafiyetini kabul etmek bu kadar zor değil. Kimseyi dış güçlerle kaldıramazsınız. Herkes farkında beceriksizliklerin ve kötü yönetimin. Otokrat rejimlerin sonucu halkın fakirleşmesidir.

      • İyi yönetim ne zaman oldu soylermisiniz ?Veya ne zaman olacak bari onu açıklayın?
        Atıp tutmak kolay.Bak İstanbul kötü yönetildi ama şimdi hiç yönetilmiyor.Bu örnek yetmez mi

        • İstanbul eskisi gibi yönetiliyor. Daha iyi olabilir mi? Her zaman daha iyisi olabilir. O yüzden demokrasi var. Amacımız bu değişimi sağlamak ve sık yapmak. İstanbul çok uzun süre köhne ve geri bir yönetim altında çöpe çevrildi. Ona ihanet edildi kendi ifadeleriyle. Şimdi iki yılda düzelecek bir durum yok. İşler eskisi gibi gidiyor. Ve mutlaka daha iyiye götürülmeli. Bunun için sık eleştireceğiz, yol göstereceğiz ve hep beraber düze çıkacağız. Türkiye için de aynısını yapacağız. En kısa zamanda.

  7. İngilterede aylardır akaryakıt kuyrukları var, askerlere tanker şoförlüğü yaptırıyorlar, para var mazot yok, çünkü tır yoktu…
    Şimdi arabasına benzin almak için petrol istasyonunda herkes gibi sırasını bekleyen müşteriler niye sorun oldu ki?
    Ekmek kuyruğu varmış;
    bizim ülkemiz değil miydi, yılda bilmem kaç milyon ton ekmeği çöpe atan, noolmuş?
    Eskiden ibb halkekmek birçok özel fırından daha iyi ekmek üretiyordu ama artık çöp…
    Allah yokluğunu göstermesin, bugünkü belediyenin ürettiklerini köpeğime bile yedirmem!
    Evde matsa yapıp yerim daha iyi:)

  8. Sayın Koru ,
    Daha önceki bir yorumumda bahse konu etmiştim. Açıkca sorayım . İnsan rasyonel mi davranır yoksa irrasyonel mi ? Benim gözlemim büyük çoğunluğun irrasyonel olduğu yönünde. Yani duyguların akıl üzerinde etkin olduğu şeklinde. Yüce kitapda da müteaddit defa bundan bahsedilir.
    Konuya bu cepheden yaklaşarak herkes kendi konumunu bir kez daha değerlendirsin derim. Siz de. Reis gider , Sayın Gül gelir , siz de makama yakın bir yer edinirseniz , bugün kü trol yazarlardan farklı bir konumda olmayacakmısınız ?
    Bunu niye söylüyorum ? Yeni ekonomik modelin mantığını çok iyi kavradığınızı düşünmeme rağmen eleştirel yazmanız nedeniyle. Bu model bir kez daha Lüksemburg un maliye bakanının kapısında beklenmesin diye siyasi risk alınarak , adeta doktorun hastaya zehir vermesine benzer bir anlayışla , toplumu yönlendirmek adına yapılıyor. Sayın Erdoğan muhtemelen bir kez daha seçilemez. Ama bu eylemi sebebiyle gelecek kuşaklarca hep rahmet ve minnet ile anılacaktır.
    Yıllarca orta gelir tuzağına düştüğümüzden ve yapısal reformlar yapmamız gerektiğinden bahseden anlı şanlı iktisatçılar her ne hikmetse o mucizevi reçeteyi bir kez olsun yazamadılar. Onların söyleyemediği ve bugün eleştirdikleri yapısal dönüşüm kendi siyasi ikbali uğruna Reis tarafından uygulanmaktadır. Fakir fukara sıkıntı çekiyor da , zenginlerin serveti erimiyor mu sanıyorsunuz ? Öyle ise yanılıyorsunuz. Bu durum bir üst refah grubuna geçilmesi için yaşanması elzem bir koşuldur.

    https://youtu.be/dwE_sfb-vNc Sayın Ege Cansen in açıklamalarını ve Ülkemizin borçlanma ve devalüasyonlar ile ilğili ekonomi tarihi konusunda bilgi edinmek için izleyin lütfen .

    • Üst refah durumuna geçelim derken elimizdeki bulgurdan da olacağız. Hani diyordu ya iktidarın akıl hocası. Bozulmuş bulgura razı olun. Sürünmeye devam edin. Üst refah seviyesini iktidar bile dile getirmiyor. TV’lerde söyledikleri paramızı pul edip bizi de ucuz köle olarak Avrupa’ya pazarlayacaklarmış. Bunu açık açık söyleyip yeni Çin olacağız diyorlar. Yani siz nereden çıkardınız üst refah kısmını bu söylemden anlamadım. Görünen reçete ortada. Bunu tartışmaya bile açmadılar. Yaptık oldu işte. Valla bu millet köle olmaya razı değil. Siz köle olmaya razı olabilirsiniz ama biz değiliz. Millet gümbür gümbür geliyor. Bu yolsuzları süpürecek yakında. Rahmetle falan da anmayacak. Türkiye’nin yüz karası olarak tarihe geçecekler.

  9. Sayın yazar “İnsan bir veya birkaç TL için ekmek kuyruğunda saatler geçirir, sonuçta 20-30 TL daha az ödeyeyim diye aracıyla benzin istasyonu önünde nöbet tutar mı?” diye sormuş.
    Ohoooooo!
    Ben bir biletix gişesi kuyruğu gördüm hem de sabahın köründe, zavallı insanlar(hem de yüzlercesi) heralde işbaşvurusu filandır demiştim, vallahi hafta sonu bi futbol maçı varmış, onun için o saatte bilet alabilmek için kuyrukta bekliyorlarmış:))))
    Allahtan avrupada filan sıkça gördüğümüz;
    hafta sonu bilmem hangi pizacı da napolitenin yanında sarmısaklı ya da acılı sos yarı fiyatınaymış diye kaldırımda kuyruğa girip o sırada içerde yemek yiyen daha erken gelmiş ve daha şanslı insanların kalkmasını bekleyen ab vatandaşları gibi değiliz!!!
    Bence siz hiç kuyruk görmemişsiniz, hem de hiiiiiiç:))))
    Ellerinde biriktirdiği gazete kuponlarıyla tencere tava kuyruklarına girenler de mı hatırlamıyorsunuz?
    Tabii, artık onlar sudan ucuz, seramik kaplı tefal tavalar var;
    darbeci tankları geçit yaparken balkonlarından tempo tutan chpliler ve silah arkadaşları için enstrüman…
    Asal daireleri önünde de mi kuyrukta beklemediniz hiç, yıllardır öyle kuyruk da yok ama neyse…
    Yalnız ucuz ekmek kuyruklarında bekleşenlere uyarı:
    İnternetten ısmarlayın, çok daha ucuza çinden ekmek getirtebilirsiniz, hem de kapınıza kadar:)
    Bir de bu tür yol üstünda kalabalık insan gruplarının bekleşmesi şu sıralarda pek de güvenli bir iş sayılmaz, benden söylemesi…
    Aman ucuz işten uzak durun!
    Irak, afganistan, suriye gibi yerlerde bu kuyrukları özellikle toplayanlar, kanlı eylemleri için de kullandılar:(

    • H. Gayret, lokantalar ҫok zaman yarı dolu bile değil ama masalarda boṣ yer yok. Nedeni, korona nedeniyle masalara oturanların sayısı azaltıldı. Beklemek gerekebiliyor veya bir gün sonrası iҫin yer ayırtılıyor.

      Benzin istasyonları arasında litre baṣına 5-10 sente varan fiyat farkı olduğu iҫin ucuz akaryakıt satan benzincilerde bir kaҫ araҫlık kuyruk oluṣabiliyor.

      50 yıldan fazla bir zamandır Avrupa ülkelerinde yaṣarım. Sizin anlattığınız kuyruklara pek rastlamıyorum.

      • Almancı arkadaş kreuzbergde dönerci mustafanın yerine bi uğrayın bakalım kaç saatte alıyorsun kebabını!?

  10. Bu günleri de soğan ekmek yiyerek atlatalım diyenler olmuştu ya. Belediyelere bir tavsiyem var. Bir ekmek alana bir kelle soğan bedava kampanyası başlatırlarsa bayağı bir makbule geçer bugünlerde.

  11. Faiz-enf-kur şeytan üçgeni nde dolanıp duruyor bu güzel yurdumuzun güzel insanları yine?
    Gülüyoruz ağlanacak halimize belkide.?
    Kim çıkaracak bizi bu gayya kuyusundan,
    Kim yolumuzu çevirecek sazan sarmalında dön baba dönen çarkından?
    *Eline alırsın kalemi yazarsın tahtaya: faiz 10!
    Yapabileceğin sadece normalde! bu!
    Sonra x+y=z
    -ama duyduğuma göre z’ ye alırken mi? Satarken mi? Seçeneği eklenmiş şimdide?
    Bu işin sonu yok, matematikte yol çok, bu böyle biline☺️

  12. Okuryazarlığı şart oldu azizim?
    Ne için kuyrukta durulmalı?
    -Ekmek!?????
    -Yeni çıkan bir oyun! Videosu!????
    Hımmm, anladım! Sanırım fark burada, farkı!..

  13. İstanbul da gözükmeyen ve  çalışmayan imamoğlu için devlet Kayyum atasın. Veya kaymakamlıklar istanbul halk ekmek büfelerinin yanına seyyar ekmek üretme merkezi atasın.
      Adam ekmeği çıkarmayı dahi beceremedi.

  14. İstanbul ve Ankara da CHP li  belediyelerin çalışmadığının bir göstergesi daha.

    Yeterli miktarda ekmek çıkarmayı dahi beceremediler.

      Diğer Chp nin belediyeleri bile Mansurdan ve İmamoğlundan daha iyi çalışıyor. Chp nin İzmir, Eskişehir, Adana da ki belediyelerinde böyle bir durum yok.

    Kuyruklar var. Kuyruklu yalanlar oluşturma çabası da var.  İyi çalış İmamoğlu Akşenerin dediği gibi millet ittifakının kaderi senin elinde. İmamoğlu çözüm üretemezsen bir daha aday yapmazlar O na göre çalış.

  15. Osmanlı’nın meşhur ve büyük devlet adamlarından Keçecizade Fuat Paşanın ; ‘dünyada elde edilemeyecek kadın yoktur’ şeklindeki bir sözü , her nasılsa III. Napolyonun karısı Kraliçe Eugenie’nin kulağına gitmiş.
    Bir gün bir yemek esnasında biraz meraktan ,biraz da haşmetini göstermek için kraliçe bu konuyu Fuat Paşaya açar ,
    – Bakın , ben kraliçeyim, saltanatım, malım mülküm, mücevheratım , velhasıl her şeyim var ; beni nasıl elde edebilirsiniz acaba ?
    Fuat Paşa,
    – Sahip olduklarınızın daha fazlasını teklif ederim , demiş.
    Kraliçe daha fazlasının ne olacağını merak eder ve tekrar sorar,
    – Benim zaten fazlasıyla her şeyim var , sizin teklif edeceğiniz miktar nedir ki?
    Fuat Paşa ,
    – Mesela bir milyon frank veya altın ..!
    Kraliçe adeta afallar,
    – Ayol o kadar parayı veya altını nereden bulacaksın !
    Nihayet büyük fırsatı yakalayan Fuat Paşa , anında taşı gediğine koyar,
    -Bak , gördün mü majesteleri , işi bağladık , mesele parayı bulmaya kaldı !
    Selamlar ,iyi günler

  16. CHP İstanbul’u kaybetti! Akşener’in canı İmamoğlu’nu aday yapmak istiyor, Kılıçdaroğlu da “olmaz” diyor. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem böyle bir şey. Beğenmeyen almasın! Bu kadar.

  17. Aslında yapılmak istenen ellerim kırılsaydı da bu türk tipi, kuzu icadı başkanlık sistemine geçmeseydik bütün cumhura söylettirmek. Izdıraplı bir yöntem kendi elleri ile ihdas edip devletin kurduğu oyuna gelen aklı evveller biz yanlışa sürüklendik istediğimiz tam da bu değildi diyemedikleri için akıllarına gelen bin bir tür yeni icad ekonomi teorisiyle milletin mutfağına taarruz ediyorlar. Ta ki cumhurun ve milletin kısmı ekserisi değil, troller ve yağdanlık tayfası müstesna tamamı mutfakları harap edilmiş, tasarrufları tarumar ve elde avuçta müterakim öz kaynakları varlık fonu ile dış güçlere ederinin altında peşkeş çekilene kadar bu kurtuluş muharebesi safsatası sürecektir. Kadere atfedilen bir külli kaide vardır elbette bahsetmeden olmaz. Bu kaide şudur: “Gayr-ı meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz azab çekmektir kaidesi sırrınca, siz, fıtratınızdaki Cenab-ı Hakk’ın Zat ve sıfat ve esmasına sarf edilecek muhabbet ve marifet istidadını ve şükür ve ibadat cihazatını, nefsinize ve dünyaya gayr-ı meşru bir surette sarf ettiğinizden bil-istihkak cezasını çekiyorsunuz.” RNK. Şimdi cumhur, ehli siyaset ve hoca kısmında bazı kimselere, o kimseler o muhabbet ve hüsnü zanna elyak olmadıkları veya liyakatları nakıs olmasına rağmen sanki bunlar bir büyük hizmete namzet gibi muhabbet ettikleri ve layüsel kabul edip hürmet ettikleri için önceden ve şimdilerde bu mahbubları eli ile felaketlere düçar olmuşlar, oluyorlar ve olacaklar. İşte haddi aşmış her gayrı meşru muhabbet, mahbubun eli ile tedib edilir, külli kaidesince cemaat hadisesinde ve akape efsunlusu tarafgir samimi zevatın yani sofrasından ekmeğininkurtuluş harbinde Çanakkale’de cephede ki erat ile bölüştüğünü zanneden taife bu fasıldandır.
    TK, kıbleli pusula misali feraseti ve insaflı noktayı nazarı ile sadece siyasete değil milletin kararmış ufkuna dahi iyi gelecektir. TR’da artık sadece ahlak, etik sahasında değil, kavli leyyin ile siyasetin ve sokağın müşevveş kalpleri de tasaffi edecektir. Siyaset marifeti ile ittihadı İslam mümkün değildir. Ancak uzlaşma ve empati lisanı, vatan sathında ittihadı insan, uhuvveti kalp ve ortak hedef üstünde birleştirecek istikşafi çalışma, troller bana bozulsa dahi TKaramollaoğlu’nun ön ayak olduğu istişare zemini ile mümkün görünüyor. “Ey rabbim! Dileseydin onları ve beni daha önce helak ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak edecek misin? Bu senin imtihanından başka bir şey değildir; onunla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim Velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin.” Araf-155

  18. Mansur Yavas´la ortak mi calisiyorsunuz ?
    Ekmek icin sira bekleyenler hali vakti yerinde olanlarin partileri olan Chp,iyi parti ,Deva ve Gelecek´e mi oy verecek ?

    • İktidarın mantığı da bu aynen. Nasıl olsa bana oy veren bir zümre var. Onları kuru ekmeğe de muhtaç etsem de yine bana oy verecekler. Elindeki üç kuruşu da zamlarla, enflasyonla, pahalılıkla çalsam ve hatta üstüne şatafatlı saraylarda yaşasam bile bana oy verirler. Çünkü bunlar dava adamı hepsi. Davamız büyük, ölene kadar destek. Kuru bulgur da yeriz soğan da. Gerçekten bu kadar zavallı mı bu kör taraftarlar. Öyle olmalı. Hali vakti yerinde olmak da suç memlekette. Saray ahalisi hariç. Orada itibar durumu sözkonusu. Millet ekmek kuyruğunda onlar Ejder suyuyla …

      • ? gercekten fakir olanlarin yerine en azindan hali vakti yerinde olanlarin aglamasi komik.
        Chp-iyi parti-saadet-deva -gelecek-hdp mi refah getirecek ?
        Saray dediginiz yer devletin yönetildigi bir mekan ,eskiden de vardi ileride olacak.
        Benim davam chp/sol kozmopolit zihniyete karsi olamak
        Bulgur cok iyi bir yiyecek ,ben severek yiyorum .

  19. Ucuz ekmek nerede çocuğumu oraya gönderiyorum, baba bu kadar uzağa gitmesem diyor. Anlatmaya başlıyorum bak oğlum:”Bir ekmekte 50 kuruş kâr ediyoruz ,günlük en az 6 ekmek yiyoruz ,3 lira kar ederiz. Aylık 3*30=90Tl
    Yıllık 12*90=1080TL sadece ekmekten elde edilen kâr bu . Bir meyve bile almadan önce dört market geziyorum. Neresi ucu oraya. .

    • Erhan bey karışmak gibi olmasın ama günlük ekmek tüketiminiz biraz fazla değil mi?

    • Yaptığınız bu tasarrufu burada yazı yazmak için kullandığınız akıllı telefon alımı ve kullanımı için mi değerlendiriyorsunuz ?

      • Elimdeki telefonu değiştirmek için gittiğimde telefoncu tüm fonksiyonları çalışır durumdaki akıllı telefonuma ikinci el olarak 250 lira fiyat verdi. Yeni telefon fiyatlarını uçuk bulduğum için değiştirmedim. Bir sene daha kullanabilirim. Hayatımda hiç yeni bir telefon almadım. İki sene kullandığım İlk akıllı telefonumu da “100 lira ver akıllı telefona geç, yoksa çöpe atacam, üzerinden araba geçti ekranı çatladı ama sorunsuz çalışıyor” diyen bir arkadaştan almıştım.

        İyi ki akıllı telefonlar vazgeçilemez bir ihtiyaç haline geldi de, azıcık şartların zorluğundan şikayetçi olana “o elindeki akıllı telefona verecek parayı buluyorsun ama” diyebiliyorsunuz.

        Bütün okumalarımı elimdeki 250 liralık telefonla yapıyorum. Hem de telefonumun belleği her biri 50-100 sayfa olan akademik araştırma pdf dosyalarıyla dolu. 5 tane de külliyat yüklü.Çocuk değiliz ya güçlü işlemci gerektiren oyunları oynamak için 10- 20 bin lira telefona para verelim. Meraklısına da niye bu kadar para veriyorsun demem. Alıcısı olacak ki teknoloji ilerlesin.

        İktisat bilen insanlar sizin bir aylık masrafınızla bir sene yaşayabiliyor. Örnek mi Alparslan Kuytul hoca, “evlendiğimde aldığım eşyaları kullanıyorum çoğu da baba evinden kalan, iktisatla yaşıyorum” diyor. 40 senelik koltuk kullandığını söylüyor.

        • Baran bey “Hem de telefonumun belleği her biri 50-100 sayfa olan akademik araştırma pdf dosyalarıyla dolu.” diyorsun da;
          telefonun belleğinden yaptığın bu tasarrufu da, burada bahsettiğin tarikat şeyhinin “iktisat bilgisiyle” dolduruyorsun heralde.

          • evet, çünkü akademisyen iktisatçılar ve ekonomistler bütün araştırmalarını ve tüm bilgi birikimlerini tek bir önşarta bağlıyorlar, o da MBankasının bağımsızlığı.

            MB bağımsızlığını ihlal eden cumhurbaşkanı da açıkça laf dinlemeyeni gönderirim beyanları ortada. haberlere göre Erdoğan’ın niye böyle yaptığını anlayamayanlar sadece yerli iktisatçılar ve ekonomi bilimcileri değil. rusyadan da erdoğanın ekonomi modelini anlayamadıklarını beyan eden bir açıklama haberi okudum, İngiltere MB başkanı da bir soru üzerine Erdoğan’ın güttüğü ekonomi modeli sadece şimdi için değil gelecekte uygulanacak modelleri de kötü etkiler ve MB ve ülke ekonomisinde repütasyona(itibarsızlaşma) sebep olur dedi. ekonomistler Erdoğan’ın savunduğu modelin kitabi olmadığı konusunda hemfikir.

            akademik çalışmalar kitabi bilgiler bir işe yaramıyor demekki. o zaman gel gerçek iktisat ekonomisine yani Alparslan Kuytul hoca ekonomisine, gel ki hayat kurtarır benden söylemesi.

  20. DDK “dış güçler”i araştıracakmış. Gerek var mı bilmiyorum. Dışımızdaki herkes güç. Hepsi dış güç diyebiliriz kısaca. Asıl iç güçleri araştırmak lazım. Faiz dolar ilişkisini anlamadığı algısını verip, yeni ekonomik model bilmem ne zırvasıyla halkı göz göre fakirleştiren, para ve ekonomi yönetiminden anlamayan beceriksizler kim mesela. Aslında o da çok muamma değil. İki asgari maaşlık (5000 TL) atkıyla geziyorlar, kapıcı mıyız uleyn diye de millete fırça kayıyorlar. Halk da yavaş yavaş anlıyor artık bu iç düşmanları. Eh bu arada paramız pul oldu ama ne yapalım, zararın neresinden dönersek kardır. Haydi ey millet, asılın, bir fiskelik işleri kaldı.

    • Milat 128 milyon muydu milyar mı oradan başlasa varya dolar ertesi sabah 9
      Ben milyon vs şeylere inanmıyom zaten.
      15 temmuz da da bir milat vardı sanırım.
      Milatlar iyidir hiç olmazsa şu tarinhten önceki ler incensin diyebilir yeni gelenler. İki iş olmaz aynı yer iki kez bakılmaz.

Yoruma kapalı.