You are currently viewing Fuat Hocamı kaybettik

Fuat Hocamı kaybettik

Ekim 19, 2024 İstanbul

Fuat Keyman’la bu hafta buluşacaktık; yine buluştuk sayılır ama buluştuğumuzda o musalla taşı üzerindeydi…

Kendisiyle dostluğumuz TRT-1’de her pazar günü izleyicilerle buluştuğumuz Politik Açılım siyasi programında başladı. TRT genel müdürü İbrahim Şahin benden böyle bir program talep ettiğinde, fazla tereddüt etmeden, iki akademisyen ve iki gazeteciden oluşan kadroyu belirlemiştim: Prof. Fuat Keyman ve Prof. Mustafa Erdoğan ile Derya Sazak ve ben…

Her pazar günü erken bir saatte programın canlı kayda alınacağı mekanda buluşuyor, ardından da birlikte öğle yemeği yiyorduk.

Mekan en son olarak Beykoz’da bizim eve fazla uzak olmayan bir mekanda çekilmeye başladığında, yemek tercihi doğal olarak balığa kaymıştı.

Ekmek arası balığa…

Programda günün iç ve dış siyasi olaylarıyla ilgili görüşlerimizi serbestçe açıklıyor, tartışmamıza yemek sofrasında da devam ediyorduk.

Farklı görüşlerin aynı TV programında pekala tartışılabileceğini izleyicilere aktarması bakımından önemli bir programdı Politik Açılım

AK Parti iktidarında yalnız iktidar partisi mensubu siyasileri değil, aynı zamanda muhalif yüzleri de konuk ediyorduk.      

Deniz Baykal CHP olarak TRT programlarına katılmama kararları olduğunu ileri sürüp davetime olumlu cevap vermedi ama yeni genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu yenilediğimiz teklifi iki etmeden programa  katıldı.

Kendisini konuk ettiğimiz program sonrasında, Kılıçdaroğlu, bunu TRT’de, hem de TRT-1’de yapabildiğimize şaşırdığını ifade etmişti.

Görüş ve katılımcı çeşitliliği sebebiyle, Politik Açılım, o yılların -2009-2012- en fazla izlenen siyasi tartışma programı olmuştu.

Politik Açılım uzunca bir süre devam ettikten sonra birden bire sonlandırıldı.

Daha doğrusu, programın fikir babası sayılabilecek TRT genel müdürü, yaz tatiline gireceğimiz sırada, bana, yeni dönemde katılımcıları farklı yüzlerle değiştirmem teklifinde bulundu ve ben bunu kabul etmedim.

O günden sonra değişik restoranlarda buluşmalarımız her ay devam etti. Ankara’ya nakl-i mekan edene kadar Prof. Mustafa Erdoğan da aramızdaydı, sonrasında üçlü olarak her ay buluştuk. Son yıllarda ara ara 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de aramıza katılıp bizlerle siyasi anılarını ve görüşlerini paylaştı.

Fuat Keyman aslında vakti çok kıymetli bir bilim insanıydı. Bir yandan Sabancı Üniversitesi’nde rektör yardımcısı olarak günlük akademik işleyişte yer alıyor, bir yandan derslere giriyor, ayrıca üniversitenin İstanbul Politikalar Merkezi’nin müdürlüğünü de üstlendiği için oradaki düzenli toplantılarda da yöneticilik yapıyordu.

Pek çok öğrencinin yüksek lisans ve doktora hocası da oydu.

Değişik platformlarda, konferanslarda, kanallarda konuşmacı olarak görüş açıkladığı gibi, toplamda yılın birkaç ayını da yurtdışı etkinliklerde geçiriyordu.

Bu kadar görevi arasında nasıl oluyor da her yıl birkaç bilimsel eser verebiliyor diye şaşırmamak elde değildi.

En son beş ay önce Beykoz/Acarkent içerisindeki Günaydın’da buluşmuş, üç saate yakın birlikte olmuş, her zamanki gibi dünya ve Türkiye olaylarını konuşmuştuk.

O görüşmemizden bir hafta sonra “Galiba hastayım” mesajı geldi.

Kombinesine sahip olduğu Galatasaray maçına gittiğini gönderdiği fotoğraftan öğrenince “Herhalde geçiyor” umudu bana hakim olmuştu.

Onun müsait olduğu haftalarda ben veya Derya İstanbul dışındaydık; biz müsait olduğumuzda o mazeret bildirmişti. 

On gün önce, yeniden, bu hafta için sözleşmiştik.

“Yapalım Fehmi gelince” diyen Whasapp mesajının tarihi 2 Ekim.

Bugün 17 Ekim, Fuat Hoca’yla ancak o musalla taşında yatarken buluşabildik.

Kendisinden son günlerini dinlerken eşinin gözyaşlarına katılabilmeyi çok isterdim.

Son yolculuğuna refakat etmek için cami avlusunu doldurmuş muazzam kalabalığı daha iyi görebilmek için çekildiğim köşede, Hoca’yı tanıdığım ilk günden bu yana birlikte geçirdiğimiz günleri sessizce gözümün önünden geçirdim.

Ne çok seveni varmış…

Çelenkler, çelenkler, çelenkler…

Meslektaşı akademisyenler, öğrencileri, kendisi de sıkça görüşleriyle katıldığı için medyadan simalar, onu ekranlardan tanımış sevenleri… Herkes Teşviki’ye Camii avlusundaydı.

Abdullah Gül de cenazesine gelmişti…

Cenaze namazını kıldıran imam efendinin, herhalde kalabalıktan da etkilenerek değerine vurgu yaptığı helallik isteyen konuşmasına, tek ağızdan “Helal olsun” derken, bunu diyen herkesin onunla geçen ortak vakitlerini gözden geçirdiğine eminim.

Allah kendisinden razı olsun, rahmetini üzerinden esirgemesin.

≈≈≈≈≈≈