Hakem taraf tutarsa.. Futbolda başlayan tarafgirlik tartışması bana toplumun esas sıkıntısını düşündürdü…

26
Reklam

Fenerbahçe bu yıl ligden çekilmeyi ciddi ciddi tartışıyor. Sebep, özellikle hakemlerin, ama ayrıca futbol camiasının da bütünüyle kendisine karşı tavır aldığı, şampiyonluğunu engellemek için ellerinden geleni yaptıkları…

Haklarının yendiği yolundaki iddialı açıklamalar her maçtan sonra FB yöneticileri tarafından yapılıyor.

Geçen hafta Trabzonspor‘a 2-1 yenilmişti Fenerbahçe, dün de Alanyaspor’la 1-1 berabere kaldı; şampiyonluk yolunda iki maçta beş puan kayboldu.

İyi oynuyor, fakat rakiplerini yenemiyor.

Hakem ‘taraflar arasında taraf tutmayacağı düşünülerek ihtilaflarda son kararı vermesi kendisine bırakılmış kişi’ demek. Futbolda sahaya birbirini yenmek için çıkmış olan iki takım arasında lehte veya aleyhte bir tavır almaması gerekiyor hakemin; kendisinin sempati beslediği, tuttuğu bir takımın maçı bile olsa…

Tanımı gereği tarafsız davranması gerektiği halde, herhangi bir sebeple, bir tarafın lehine veya aleyhine düdük çalabilir mi hakem?

FB’nin iddiası çaldığı… Hatta bir hakem değil, maçlarına hakem olarak verilmiş olanların neredeyse hepsinin böyle davrandığı… Maçlara hakem tahsisini yapan kurulun da, sırf öyle davransın diye kendi maçlarına taraf tutacak hakemleri atadığı iddiasını seslendiren Fenerbahçeliler de var.

Doğru olabilir mi bu iddialar?

Reklam

Hakemler mi yalnızca hatalı, toplum mu?

Bizim lig kadar belki ondan da fazla ilgilendiğim Avrupa liglerinde -İngiltere ve İspanya’da- hakemlerle ilgili benzer söylentilere pek rastlamıyorum. O liglerin maçlarını sunan Türk anlatıcılar, çoğunlukla, her hakem için söyleyecek övücü bir şeyler bulabiliyor.

Oyuncuların maç içindeki tavırları da hakemlere tam bir itaat görüntüsü veriyor. Çok nadir de olsa top karşı takım oyuncusuna çarpıp dışarıya çıktığı halde atışı yine aynı takıma yaptırdıkları zaman bile, bakıyorum, hatalı karara karşı hırçınlaşan pek çıkmıyor.

Taraf tutmam gerekirse FB’den yana tavır almam gerekir; küçüklüğümden beri tuttuğum takım o çünkü. Ancak, yine de futbolda yanlışlıkların bütününün faturasını hakemlere çıkarmak bana pek makul gelmiyor.

Acaba futbolda yaşanan, ülkenin genelinde de örneklerini gördüğümüz, hepimizle teker teker ve içinde yer aldığımız camialarla bir bütün olarak fark edilebilecek daha büyük bir yanlışlığın oraya yansıması olabilir mi?

Üzerinde düşünmeye değer buluyorum bu soruyu.

Bulunduğumuz yerlerde, özellikle bizden tarafsızlık beklendiğinde, acaba bizler beklendiği gibi davranabiliyor muyuz?

“Gerçeği, yalnızca gerçeği” yazması beklenen yazarlar ve gazete yöneticileri olarak sözgelimi, tarafsız olabiliyor muyuz?

Reklam

Yöneticisi olduğu toplumun fertleri arasında ayrımcılık yapmaması gereken siyasiler olarak?

Hakemler bir tarafa, tamamen bağımsız ve tarafsız olması gereken hakimlerimiz önlerine gelen her davaya, “Kızım Fatıma bile olsa” keskinliğinde yaklaşabiliyorlar mı?

Soruları ortaya atıyorum, ama sizler cevaplarını düşünedururken lütfen bildiğiniz başka ülkelerdeki benzer meslek erbabının davranışlarıyla da benzerlikler kurarak konuya yaklaşınız.

Çuvaldızı kendimize

Kendim düşündüğümde, körü körüne tarafgirlik bizde her alana sirayet etmiş bir özellikmiş gibime geliyor.

Siyasetçi siyaset gereği siyasi rakibini siyaseten sıkıştırmak için kantarın topuzunu biraz kaçırabilir; ama kabul edilebilirin ötesine geçip gücünü sevmediklerine zarar vermek için kullanabilir mi, kullanmalı mı? 

Yazarsınız, ne kadar sakınırsanız sakının, sevdiklerinizi kollayabilirsiniz; peki de sevmediklerinizi yerin dibine geçirmek için fırsat kollar mısınız?

Fenerbahçe’nin şikayeti toplumsal bir hastalığımızla ilgili; benim teşhisim bu. Hakemler taraf tutuyorsa, herkesin kendi tarafını tuttuğu, bunun için haksızlıklar yapmayı normal gördüğü bir toplumun hakemleri oldukları için bunu yapıyordur.

Tabii cehaletleri veya cesaretsizlikleri verdikleri kararlarda rol oynamıyorsa…

Futbolu tartışılmaz hale getirmenin yolu, öyleyse, haksızlığa uğrayan takımın alandan çekilmesi olmamalı; toplumun bütünündeki bir yanlışlığı değiştiremeyeceğine göre, futbol camiası, kendi alışkanlıklarını değiştirmenin yollarını aramalı.

Vaktiyle kendilerine kıyak yapılması için yanlışlıklar komedyasına gönüllü yazılmış olanların açtığı yol futbolu bu hale getirdi; bugün ise geçmişte kayırılanlara -muhtemelen- haksızlık yapıldığı için gürültü kopuyor. 

Camiayı kimsenin kimseye haksızlık yapmadığı, bunu yapmayı aklından bile geçirmediği bir hale getirmenin yolları aranmalı. Bunu da bağırıp çağırarak değil, daha uygun yöntemler bularak, ikna çabasıyla yapmalı.

Emin olun, toplumun erkek-kadın önemli bir kesiminin ilgilendiği tribün manzaralarından hemen fark edilen futbolu haksızlık yapılmayan hale getirebilirse camia, orada gerçekleşecek düzen, ülkenin öteki alanlarındaki yanlışlıkların da ilacı olabilecektir.

Medyada da, siyasette de, ticarette de, iş hayatında da insanlar karşılarındakilere haksızlık yapmaktan çekinmeli.

Zor mu?

Kolay değil.

Futbolda çare olarak ligden çekilmek akla geliyor, diğer alanlarda yer alanlar oralarda karşılaşılabilen taraf tutma yüzünden yanlışlıklar karşısında ne yapabilirler?

ΩΩΩΩ

Reklam

26 YORUMLAR

  1. Yahu her şey tartışılıyor bu köşelerde her ıvır zıvıra bir fikri var herkesin
    Peki tüm Türkiye yi elinde oynatan bir papazı ABD 20 yıldır neden besler islama hizmet etmek için mi
    Müritleri hala nasıl inanır
    Nerde sizin aklınız vicdanınız

  2. 1) Türkiye’de hukuk altın çağını yaşıyor diyen şarlatanlar var… Türkiye’de hukuk yoktur. Köpek öldürenlere verilen 10 yıl hapis cezasından Şeyma’ya bağlanan nafakaya kadar hukuk namına bir Rezalet Tablosu vardır.
    2) Hukuka bakışımızda hastalıklı bir yan var:
    a) Fetöcülere göz açtırmıyorlar o hâlde Hukuk altın çağını yaşıyor…
    b) Fetöcü diye insanlara haksızlık yapılıyor. O hâlde Hukuk karanlık bir dönemde.
    3) Fetö, partiler üstü milli bir meseledir. Fetö’nün Türkiye’de bir geleceği yoktur. Çünkü açığa çıkmıştır. Yani gerçek yüzünü göstermiştir. ABD, Türkiye’yi işgal etse, bin odalı saraya Gülen’i oturtsa bile Fetö bu ülkede iktidar olamaz. Çünkü toplumda bir karşılığı yoktur. Ama örgütün hâlâ gücü ve yeteneği var. Rus büyükelçisini öldürerek bunu kanıtladılar. Yıkılmadık ayaktayız mesajı verdiler. O hâlde PKK ile nasıl mücadele ediliyorsa Fetö ile de mücadele sürecektir.
    4) Fetö hukuku kullanarak (darbecilerle mücadele ediyoruz diyerek) haksızlıklar, hukuksuzluklar yapmıştı. Sonra Fetö ile mücadele ediyoruz diyerek benzer hukuksuzluklar yapıldı. Bu, bunu yapanlara bir şey kazandırmaz.
    5) Bugün bazı değerli yazarlarımızın uzun süre hapis yatmış olmaları (Nâzım 13 sene, Kemal Tahir 14 sene) bizi utandırıyor mu? Bir anormalliğimiz yoksa utandırıyor olmalı. Sabahattin Ali’nin öldürülmesi de milli bir utançtır…
    6) Kalem erbâbının hapiste işi yoktur. “27 Mayıs ve 28 Şubat darbeleri iyidir, önümüzü açmıştır” diyenler var mı? Var. O hâlde darbeleri savunmak suç değildir. Sen de oturur 27 Mayıs’ın ne kadar kötü bir darbe olduğunu yazarsın. Düşünce suç olamaz.
    7) Hanefi Avcı, Fetö’nün ipliğini pazara çıkaran, tehlikeye dikkât çeken bir kitap yazdı. Bunu Fetö’nün zirve olduğu, dokunanın yandığı bir dönemde yaptı. Fetö, Avcı’nın bir açığını aradı. Bulamayınca iftira atıp hapse koydu. Avcı 3 yıldan fazla hapis yattı.
    8) Hapis yatanlardan bazıları bu işi biraz dramatize ederler. Avcı bunu yapmadı. Sanki hapis yatmamış ta kayak tatiline gidip gelmiş gibi bir hâli vardı. Bence Avcı’ya bir üstün hizmet madalyası takılmalıydı…
    9) İşte bu Hanefi Avcı “Ahmet Altan’ın hapiste ne işi var!” demişti Habertürk’te. Bu cümlesiyle de ayrıca tarihe geçmiş ve gönüllerimizde yer etmiştir. Fikir ve haysiyet fukarası kalemler böyle bir cümle kuramazlar. Avcı, kâmil bir adam. Yalaka olmadığı için ekranlar ona kapalı.
    10) Eğer bir yazarı hapse koyarsan onu mağdur etmiş olursun. Eğer o yazar fikriyatında haksızsa bile haklı konuma geçer.
    11) Türkiye’de medya hiç bu kadar rezil bir hâlde olmamıştı. Medya “rezil” bir hâlde olmalı ki iktidarın rezilliklerini yazmasın. Bu iktidardan kurtulduğumuz gün normalleşmeye başlayacağız.
    12) Madem konu futbol ve Fener o hâlde ben de ufak bir katkı yapayım. 1996’da Fenerbahçe, İstanbulspor ile oynuyor. Maç 1-1’de kilitlendi. Hakem, İstanbul’lu 2 oyuncuya kırmızı kart gösterdi. Sonuç değişmeyince Fener lehine 2 penaltı verdi. Böylece 1-1 bitmesi gereken maç 3-1 bitti ve Fener şampiyon oldu. Fener’in başkanı Ali Şen’di. Ali Şen’in hakeme rüşvet verdiği iddia ediliyor. Belgen var mı diye soracak olursanız yok. “Rüşvetin belgesi mi olur muhterem kardeşim” deyip geçiyorum.
    13) Bir şiirle noktayı koyalım:
    Uyumak istiyorum başım bir cenk meydanı
    Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı
    Her gün yalnız namazdan namaza uyanayım
    Bir dilim kuru ekmek acı suya banayım
    Ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla
    Yaşaya dursun insan hayat dediği zanla
    Necip Fazıl

  3. Yazacağım haberi 4 veya 5 yıl kadar õnce okumuştum! Yalnız hangi ülke olduğunu unutum fakat o resimdeki genç futbolcunun yüzünü hiç unutmadım.
    Gençler liginde bir maçta birsi gole giderken düşüyor hakem penaltı veriyor. Düşen penaltiyi kaleye değil dişari atiyor ve hakeme dönerek ben kendim düştüm, kimse bana dokunmadı.diyiyor.
    Bu olayda hakeminde
    suçu yok fark etmemiş olabilir çünkü iki kişi yan yana koşarken gol atacak kendiliğinden yere düşüyor.

    O haberi okuyunca F Bahçeli Yılmazın G Saryli Rahmetli Metin oktya yaptiği hilleyi seneler sonra gülerke anlattığını hatırladım. Ve Metin Oktayın o hilleden sonra hayatında sari kart görmemiş kibarliğı ve dürüstlüğü ile bilinen ve sevilen birisinin yaşadığı izdirabi gazetelerde okuyordum.

    Dürüstlük “Ailede” başlar….!!!!!!
    3 büyükler õzeliklede Fener Bahçe.Türk futbolunu bir adım ileri gõtürmediler ve hille ile içerde şampiyon olurken dışarda kalelerine giren toplari topladılar.
    Gõztepe bir ara başarılı oynadı. 3 büyükler onu ikinci lige düşurmesini iyi becerdiler çünkü Istanbul dışından onlarıa rakip çikmiştı.
    Bizde ne zaman becerikli bir antirõner çıksa onun ocu bucularla hayatını karartmak için her türlü iftirayi atarız.

    Zaten Tükiyeyede siporcu olsun politikacı olsun içerde kazanmak için her türlü hilleyi mubah sayarlar o sayede içerde şaha kalkarlarken DIŞARDA cöp toplarlar: zaten can kurtalan yelekleri hazır: diş güçler ve hakemler.

    Eskiden o çõpleri bedava toplardık! Şimdi!
    Paramizla aliyoruz.

  4. ””Üzerinde düşünmeye değer buluyorum bu soruyu.
    Bulunduğumuz yerlerde, özellikle bizden tarafsızlık beklendiğinde, acaba bizler
    beklendiği gibi davranabiliyor muyuz?
    “Gerçeği, yalnızca gerçeği” yazması beklenen yazarlar ve gazete yöneticileri olarak
    sözgelimi, tarafsız olabiliyor muyuz? ””
    İşte sormamız gereken gerçek soru bu .Yalnızca yazarlar değil toplumun herkesimi
    bu soruyu sormalı.
    Dün hakkının yendiğini söyleyen , Türkiyenin en büyük Holdinginin başında bulunan
    zatın başkanı olduğu kulüp yani fenerbahçe geçen sene göz göre göre Konya -Galatasaray
    maçında verilen yanlış karardan sonra 17 kulüple birlikte yayınladıkları deklarasyonda
    olur böyle hakem hataları diye yazılı açıklama yapmışlardı .
    Peki dün GS ye hata yapılınca normal Bugün kendine yapılınca veryansın.Yok böyle bir şey.
    İstisnasız toplumun her kesiminde var bu tutarsızlık , bu ikiyüzlülük .
    ne zaman iğneyi kendimize batıracağız ondan sonra başkalarından şikayet edeceğiz.
    Sabahtan akşama burada yorum yazanlar dahil !!!!!

    • Ahmet bey! Siz önce benim soruma cevap verin. Cevap vermekten çekinmenizin ve korkmanızın sebebi ne?

  5. 2007 yılında o dönem gazeteci olan Tuncay Özkan’a tanımadığı bir kişi, bir flash bellek vermiş. Bu bellekte 15 bin subay ve astsubayın FETÖ’yle bağlantılarına dair bilgiler varmış. Bellekte ayrıca FETÖ’ye karşı olan subaylarla ilgili olarak karalamalar yer alıyormuş. Tuncay Özkan, bu belleği dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ’a vermiş. Başbuğ bellekte yer alan bilgilerle ilgili hiçbir işlem başlatmamış….Şimdi Erman Toroğlu mu haklı, Ahmet Çakar mı

  6. Futbolda iki tür sorun var. Birisi holiganizm diğeri ise adaletsiz kazanma isteği.

    Holigan taraftarlar birçok ülkede vardı ama İngilizler ile özdeşleşmişti. Bu tip taraftarın amacı maçı kazanmak için olay çıkarmak değil, rakip taraftarla çıkaracakları kavgayı kazanmak dürtüsüydü. Bu futbol sorunu ahlaksızlık olmaktan ziyade bir serserilik içeriyordu. İngilizler bu sorunu çözmeyi bildi ve FIFA’ya da örnek oldular.

    Adaletsiz kazanma isteği ise asıl sorundur. Özellikle gelişmemiş ülkelerde bazı futbol taraftarları her ne olursa olsun takımlarının maçı kazanmasını istiyor. Eğer büyük bir takım ise de mutlaka şampiyon olmak istiyorlar ve bu uğurda her şeyi göze alıyorlar. Kulübün başkanı çok zengin olsun, isterse gerekli olan harcamaları kara parayı aklamak için yapsın önemli değildir, yeter ki çok iyi transferler yapsın. Gerekirse hakemler veya bazı rakip futbolcular satın alınsın, bir mahzuru yoktur, yeter ki şampiyon olunsun. Bazı güçlü hemşeri siyasetçiler takımı desteklerse oy veririz, hemşerisini tutmayacak ta kimi tutacak. Penaltı lehimize verilmişse penaltıdır, rakibin lehine verilmişse haksız penaltıdır, (ancak çok aşikar penaltılara ses çıkartılmıyor). Ofsaytlar, sarı ve kırmızı kartlar, fauller için de aynı kurallar geçerlidir.

    Peki bazı insanlar nasıl bu kadar ahlaktan uzaklaşabiliyor? Zenginse gerçek bir ahlaksız oluşundan ve şımarıklığından kaynaklanıyor.

    Fakirse “her şey benim aleyhime, bari şu masum oyunda benim dediğim olsun” diye diretiyor. Hayatta hiçbir şeyi gerçekte kazanamayacağına inanmış olarak hiç olmazsa bir oyunda kazanmak istiyor. Fakat bu tehlikeli ruh hastalığı bazen neden/sonuç ilişkisinin kopmasına yol açıyor. Örneğin gerçek hayat maçını kazanamayacağına inandığı için hiç olmazsa manevi tatmin maçını kazanacak yönde siyasi tercihlerde bulunabiliyor. Bunu yaparken kendi kalesine gol attığını ise fark edemiyor.

  7. Erman Toroğlu:Fenerbahçenin penaltısı verilmedi.
    Ahmet Çakar:Hakemin kararları doğru..

  8. *******
    Ha hakemden şikayet, ha beyhude bir emek!
    Bunlara varıp sorsan, hatta kahpedir felek!

    Takkeyi öne alıp, yoksa bir eleştiri,
    Şikayet edip durun, varsa bir değeri!…

    İşbu hal beceriksiz, zafiyetse emare,..
    Kılıf hemen hazırdır, çalınsa da minare!

    Kayda geçiyor ya VAR, taraf tutsa da hakem,
    Ahirette kaydı var, taraf tutsa da hakim!..

    Hakkını yerse kulun, hak hakimin görevi…
    Yatacak yeri yok ne ahiri, ne dünyevi!

    Kötülüğe değer mi, üç-beş günlük hayatta?..
    Yunus’a göre hayat, göz açıp yummak hatta!

    Ne demişler her koyun, bacağından asılır,
    Kendi bacağıdır o, yer çektikçe kasılır!

    Yerçekimi suçlu mu? bu bir ilahi kanun!
    Kürkçü tilkiyi bekler, kaçışı var mı bunun?!

    Tilki olsa ne yazar, kurnazlık para etmez…
    Kandırmak akla zarar, aldanmak hoşa gitmez!

    Akıl*İman Sentezi! en yararlı akıldır,
    İşbu söze Hak tanık, bilim ışıl ışıldır…

    Yükseleceğiz bir gün, bu sentez sayesinde,
    Hem insanın özünde, hem de Allah indinde!

    Eşref-i-mahlukatın, en yakın arkadaşı,
    Biz olalım biz beyler, o seviye paydaşı!

    Başarı istiyorsak, işin özü çalışmak,
    Görevidir herkesin, çalışmaya alışmak!

    Alın terini döküp, kim vermişse emeği,
    Çalışıp hak edecek, tereyağlı böreği!
    ……
    *******

  9. Fenerbahçe’nin şu yaşadığı sadece Fenerbahçe’ye mahsus bir olay mıdır?Yaklaşık kırk senedir futbolu takip ediyorum,her sene böyle birçok maçta benzeri tartışmalar olur.Fenerbahçe’nin de bu tarz kararlardan istifade ettiği dönemler az değildir.

    Ligin birinci yarısında Fenerbahçe de dahil dört büyükler denilen takımların hepsi sefilleri oynadı.
    Hepsi de “kötü de oynasak bile biz şampiyon olalım” mantığına sahipler.Hak edilmeyen kazancı istemiyoruz diyen yok.Taraftarları da aynı.

    Futbol topluma ayna tutan göstergelerden biri.Her yerdeki çarpıklık orada da var.Haksızlık kendilerine yapıldığında bağırmaya başlıyorlar,lehlerine olduğunda ise “böylesini istemiyoruz” diyeni yok.Etki makamlarında etkin olanlar ise bu haksızlıklardan azami istifade ediyor,başarının yolu da çoğunlukla buradan geçiyor.

    Etki altında olmayan hakem var mıdır?sorusuna karşıda olumlu cevap verecek kanaate sahip değilim.

    Milli maçlarda başarısız olduğumuz dönemlerde de hakem kararlarından çok şikayet edilirdi.Yabancı takımlarla olan maçlarda spikerler özellikle yanlı hakem kararlarına vurgu yaparlardı.Bir ara iş Müslüman olduğumuz için bize yabancı hakemlerin karşı olduğu söylemine kadar vardı.Hatta bu sebeple Avrupa maçlarına Müslüman hakem tayini istendiği bile oldu.Doksanlı yılların başlarında yanlış hatırlamıyorsam bir San Marino maçıydı,Ortadoğu ülkelerinden birinden bizim maça hakem tayin edildi.O hakemin verdiği kararlar da büyük tepki toplamıştı.Hatta seyircilerden biri sahaya atlayıp hakemi dövmeye kalkmıştı.Sonrasında “olmaz olsun böyle müslüman”diyen futbol yorumları dahi olmuştu.Galatasaray’ın meşhur Monaco maçlarında Monaco’da oynayan siyahi bir müslüman futbolcu vardı ( adı galiba Fofana idi),bizimkiler müslüman olduğu için bize kıyak geçeceğini düşünüyorlardı.Adamın işini yaptığını gördüklerinde ise “Şuna bak,bir de müslüman olacak” yorumlarının olduğunu da hatırlıyorum.Memleketimin takımı bu sene üçüncü kez şampiyonluğa oynuyor ;Gençlerbirliği maçında Gençlerbirliği ‘nin direnç göstermesine taraftarları çok bozuldu.Bir Anadolu takımı şampiyonluğa giden bir Anadolu takımına bunu yapmamalıymış.

    Hasılı taraftarlarıyla,kulüpleriyle ,hakemleriyle,Federasyonuyla bütün bir futbol camiası toplumumuzun halini hepimize net bir biçimde gösteren bir ayna konumunda.Her yerdeki bozukluk,adaletsizlik,hakkaniyetsizlik futbolda da var.

    Fenerbahçe haksız kararlar dolayısıyla ligden çekilecekmiş.Haksız kararlar münasebetiyle geçmişte kazandığı şampiyonlukları iade ederse bu kararın gerçek bir anlamı olur.Yoksa yapacaklarının “Rabbena hep bana,Rabbena hep bana”dan başka bir manası olmaz.

    “körü körüne tarafgirlik bizde her alana sirayet etmiş bir özellikmiş gibime geliyor.”Teşhis doğrudur.

    Adaleti sadece kendimiz için değil,her yerde herkes için istemeliyiz ve herkes değişime kendinden başlamalı.

  10. Keşke hakimlerimiz de hakemlerimiz kadar adil olsalar.
    Keşke adliyelere de VAR sistemi gelse.

  11. “Zulüm bizdense ben bizden değilim” diyen Rachel Corrie, Filistinlilerin haklarını savunurken İsrail buldozerlerinin altında kalarak vefat ettiğinde 23 yaşında idi. Adı İtalya’da, İspanya’da ve Ürdün’de bir sokağa verilmiş. Ama Türkiye’de bir tek belediye bile onu adını bir sokağa, bir caddeye vermemiş. Yandex ve Google maps öyle söylüyor.

    Zülüm bizdense ben bizden değilim diye ortaya çıkan kaç insan var Türkiye’de. Kendi takımını haksızlık yaptığı zaman bile destekleyen yüzbinlerce insan var mı yok mu? “Bir haksızlık gördüğünüzde elinizle, elinizle olmazsa dilinizle, dilinizle de olmazsa kalben buğzedin. Buğz ise imanın en zayıf noktasıdır” diye sahih hadis olmasına rağmen milyonlar bırakın kalben buğzetmeyi yapılan yanlışları ve zulümleri alkışlıyor. Zalimden yana oluyorlar.

    Hakkaniyetli olmak, doğru aleyhimize bile olsa doğrudan yana olmak bize zor geliyor. Yüzbinlerce insanı sorgusuz sualsiz işten attıklarında “ne mağduru, mağdur mu var” dendiğinde evet var diyecek hakkaniyet sahibi çok az.

    Kur’anın 83. Suresi olan Mutaffifin suresinde kendisi için istediğini başkası için istemeyenleri ahirette hesabın beklediği söyleniyor. Kendine “kuvvetli şüphe” gerisine “makul şüphe” gözümüzün önünde cereyan etti.

    Mutaffif Türkçe’ye de geçmiş bir kelime. Hafifletme, içini boşaltma anlamına geliyor. Kendine dolu adalet karşıdakine içi boşaltılmış adalet burada kınanıyor. Buna karar veren ölçü ve tartı sahipleri de.

  12. Dini öğretiler bir yana insanlık var oldu olalı insanlar arasında en büyük en yüce değer ‘hak’ olmuş. Herkes bu değeri kendine ait olsun istemiş. En kıymetli değer ‘hak’ ise o da benim olsun demişler Bütün kavgaları hak uğruna yapmışlar.

    Hak paylaşılabilir mi?

    ‘Hak’ın paylaşılabilir olması için ‘başkası’nın var olması lazım.

    Başkası var mı ki?

    Ben de çok gerilere ilkel çağlara gittim:))

    • Kuran bir rehberdir ama, amaç olarak içinde helal-haram şeylerin tüm listesini veren bir rehber değildir çünkü Kurana göre akıl da bir rehberdir. Akıl*İman Sentezi rehberliğinde liste yavaş yavaş inkişaf eder tamamına doğru ilerler. Sigara haram derecesinde zararlı bir zafiyettir. Futbol öyle değildir. Kurallar konarak islah edilebilir ve zararsız hale getirilebilir, ama yasaklanamaz!

  13. Eskiden olsa bir nebze de olsa Fener’e hak verirdim ama var sistemi geldikten sonra nedense bu büyük takımların serzenişleri pek bir arttı. Eskiden olduğu gibi hakem üzerine baskı kuramaz oldular, cıvıldayıp durmaları ondan. Futbolu da siyaseti de bir şekilde usulünce yapmayı öğreneceğiz ama bizim ülkede bu işlerin biraz zaman alacağı belli. Büyük paralar harcayıp takımlarını lige iddialı sokan başkanlar başarısızlık hasıl olunca istifayı akıllarına bile getirmiyorlar. Bizde başkan dediğin en aşağı 20 sene kulübü yönetmeli! Avrupa’da da örnekleri var ama takımı babalarının malı gibi görmüyorlar ve çoğu başarılı. (Abramoviç yahut Arap zenginleri kategori dışı tutuyorum) Siyasete hiç değinmeyeyim, baş ağrıtır.

  14. “Emin olun, toplumun erkek-kadın önemli bir kesiminin ilgilendiği tribün manzaralarından hemen fark edilen futbolu haksızlık yapılmayan hale getirebilirse camia, orada gerçekleşecek düzen, ülkenin öteki alanlarındaki yanlışlıkların da ilacı olabilecektir.”

    Ne yani futbol camiası toplumun diğer kesimlerine örnek mi olacak? Futbol camiasında yaşananlar ile ülkenin öteki alanlarında yaşanan yanlışlıklar bir neden değil, bir sonuçtur.

    Futbol camiası futbolu haksızlık yapılmayan bir hale getirirse;

    -Siyasette yapılan haksızlıklara
    -Yargıda yapılan haksızlıklara
    -Kamuda yapılan haksızlıklara
    -Hak ve Özgürlüklerin kullanılmasında yapılan haksızlıklara
    -Aile içi yapılan haksızlıklara
    -Sınavlarda, mülakatlarda yapılan haksızlıklara v.s, v.s. örnek teşkil edecek, öyle mi?

    Politikacılar, yargıçlar, bürokratlar, sınav komisyonu görevlileri; babalar-anneler; hırlılar-hırsızlar, caniler-mütecavizler; yollular(!)-yolsuzlar: “bakınız, futbol camiası kendini tamamen düzeltti; ne de ahlaklı edepli oldular, orada haksızlık namına bir şey gerçekleşmiyor; haydi biz de onları örnek alalım, haydi işbaşına” diyecekler mi?

    Ya da; ülkenin diğer alanlarında yaşanan yanlışlıklar, aileden başlayarak diğer toplum katmanları ve kurumlar nezdinde haksızlık, hukuksuzluk ortadan kaldırılarak düzelmeye gidilirse bu, başta futbol olmak üzere sporun her alanında olduğu gibi toplumun diğer alanlarında da kendini gösterecektir.

    O zaman futbol daha bi seyirlik olacaktır.

  15. Fenerbahçe ligden çekilsin,
    Muhefet partileri siyasetten,
    Medya zaten çoktan çekildi,
    Türk-İş ve çoğu sendika çekilmekle kalmadı anahtarlarını teslim etti oh ne ala devlet.

  16. Fenerbahçenin bariz penaltısını vermediler. Mhk uyuyor. Ligden çekilmeyi düşünüyoruz..

  17. Aziz Yıldırım’ın komplosudur bu 🙂 Madem beni seçmediniz … Bu arada o da nihayet aklanmış paklanmış bütün davalardan. Zaten hepsi bir FETÖ kumpasıydı. Elbette öyleydi ama hırsızın hiç suçu yok muydu acaba? Yokmuş.

  18. Toplumsal hastalığmızı! biz çoktan tedavi etmişiz.

    Sporda başarılı mi olamiyorsun! Suçlu hakemler.
    Devleti yönetemiyor musun! Suçlu Dış güçler.

    Tembellikten kilo mu aliyorsun suçlu su.

    Onun için bizde bir gelen birdahada gitmiyor.

Yoruma kapalı.