Her konuda konuşmasına alıştığımız kişi susarsa.. Suskunluğu neye yormalıyız?

44
Fotoğraf Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden..
Reklam

Bir yakınım dikkatimi çekmese fark etmeyecektim: Günde birkaç kez bir yerlerde konuşmasına hepimizi alıştırmış olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ağzını birkaç gündür bıçak açmıyor. İftarını bir gün ‘çat kapı’ olduğu söylenen bir biçimde ziyaret edilen bir ailenin yer sofrasında, ertesi gün ‘Özbek Otağı’ diye adlandırıldığını öğrendiğimiz bir çadır içerisinde iktidar ortağı partinin genel başkanıyla yapıyor Cumhurbaşkanı Erdoğan; ancak konuşmuyor.

Parti sözcüsü konuşuyor, Meclis grup başkan vekili konuşuyor, bakanlar konuşuyor, Merkez Bankası başkanı bile konuştu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ise sessiz.

Konuşmuyor.

Yanılmış olmamak için Cumhurbaşkanlığı internet sitesine baktım, son konuşması 17 Nisan tarihli. Bir yerlerde köprü açılışı varmış; Cumhurbaşkanı  Erdoğan o vesileyle İstanbul’daki Huber Köşkü’nden seslenmiş. Site o konuşmayı “Ülkemizin dört bir yanına eserlerimizle, yatırımlarımızla, hizmetlerimizle mührümüzü vuruyoruz” başlığıyla sunuyor.

Türkiye’nin tartıştığı konulara dair tek kelime yok.

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ın yeni bestesi olan bir türkünün kayıt sürecine kopuzuyla katılmış bir sanatçının, mahallesinden gelen baskılar üzerine özür dilemesi halen etkisini sürdüren bir tartışma konusu. AK Parti’nin itibar ettiği gazetelerin muteber yazarları iki taraflı kesen kılıçlaşan kalemleriyle konuyu işleyip duruyorlar.  

Fakat Cumhurbaşkanı susuyor.

Bir belediye bakanlıktan hizmet pasaportu çıkartarak bir grup vatandaşın Almanya’ya gönderilmesine aracılık etmiş; bilgi ve görgüleri artsın diye yola çıktıkları sanılan grubun üyeleri işleri bitince ülkeye dönmek yerine ortalıktan kaybolmuş. AK Parti adına konuşanlar “Yalnız bizim belediyeler değil, muhalefetin belediyeleri de benzer ziyaretler düzenlemişler, onların adamları da gittikleri Avrupa ülkelerinde sırra kadem basmış” açıklamasıyla kamuoyu önüne çıktılar.

Reklam

Cumhurbaşkanı o konuda da herhangi bir şey söylemedi. Susuyor.

En son “Korona mücadelesinde dünyada önlerdeyiz, aşılama da iyi gidiyor” anlamına gelen açıklamalarını dinlemiştik Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; bir süredir tablo tersine döndü, vaka ve vefat sayıları bayağı fazlalaştı. Sağolsun sağlık bakanı her gün sabırla insanlarımızı tedbirlere uymaya davet edip duruyor; ancak yüreğimize su serpecek bir konuşma yapması beklenen Cumhurbaşkanı Erdoğan o konuya da değinme ihtiyacı duymuyor.

Pek çok ülke aşılanmada kaydedilen başarı sayesinde ‘yeni normale’ yelken açarken, biz yeniden kapanma yolundayız. Aşılananlarımızı aşılanmayan veya aşıdan kaçınanlarla bir tutup evlere hapsetmeye devam ediyoruz. En son burada “Yoksa Çin aşısı koruyamıyor mu?” diye ben sordum.

Yine susuyor Cumhurbaşkanı.

Muhalefet, dünyanın her tarafındaki demokratik ülkelerde de örnekleri yaşandığı gibi, iktidarın bir açığını keşfettiğinde bizde de olayın peşini bırakmıyor, kanırta kanırta üzerine gidiyor. “128 milyar dolar nerede?” sorusu eşliğinde yürütülen kampanya, biraz da iktidar adına konuşanların birbirleriyle çelişkili açıklamaları sayesinde, AK Parti tabanını da sarsacak boyutlara ulaştı. Daha önce “Bunda eleştirilecek bir şey yok” anlamına gelebilecek türden açıklamalar yapmış olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tartışmayı kesecek keskinlikte bir tavır koyması bekleniyor.

Bekleyenler beklemeye devam ediyorlar. Cumhurbaşkanı bu konuda da susuyor.

MetroPoll araştırma firmasının her ay yürüttüğü ‘Türkiye’nin Nabzı’ araştırmasının sonuncusu (Mart 2021) kararsızlar ile protestocular ve cevap vermeyenlerin (yüzde 18) giderek büyüyen bir kitle oluşturduğunu, “Bu Pazar bir milletvekili genel seçimi olsa hangi siyasi partiye oy verirsiniz?” sorusuna verilen cevaplara göre, iktidar cephesinin (AK Parti 31.3 + MHP 7.8) oyu yüzde 39.1; muhalefet cephesinin (CHP+İYİ+HDP+DEVA+SP) oyu ise yüzde 40.4… 

Uzun zamandır ilk kez muhalefet iktidara karşı önde görünüyor.

Reklam

AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Cumhur İttifakı’ ile ‘Millet İttifakı’ arasındaki yarışta meydana gelen açı farklılaşması konusunda da susuyor. Konuşmuyor.

Yanlış anlaşılmasın, “İlle konuşsun, mutlaka konuşmalı” demek istemiyorum.

Kalıcılığa dönüşecek yeni bir tercih olabilir mi bu suskunluk?

Cumhurbaşkanları, hele ülke başkanlık sistemi ile yönetiliyorsa, kamuoyu önüne sıkça çıkıp her konuda açıklama yapmazlar. 

ABD’de başkan değişmesinin üzerinden 100 günden fazla süre geçti; yeni başkan Joe Biden bir kez basın karşısına çıktı. Onun ve yönetimin adına açıklamalar Beyaz Saray basın sözcüsü tarafından yapılıyor.

Takip edenler biliyor, ABD’de bakanlar da fazlaca konuşmuyorlar.

Zaten onlarda da, bakanlar, şimdilerde bizde olduğu gibi, başkanın sekreterleri konumundalar. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kamuoyunda tartışılan belli başlı konularda suskunluğunu 72 saattir koruması, söyleyeceği bir şeyler olmadığından değil de politik bir tavır değişikliği ise bunu iyiye alamet bile sayabiliriz.

Tabii suskunluk kamuoyunun dikkatini yukarıda saydığım konu başlıklarından daha fazla çekecek bir çıkışa hazırlıkla da ilgili olabilir.

Politik bir kişilik olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar, ustalıklı çıkışlarla  gündemi kolayca değiştirebildiğini defalarca gösterdi.

Bekleyelim, suskunluğun gerçek sebebini kısa sürede anlarız.

ΩΩΩΩ

Reklam

44 YORUMLAR

  1. bu durum sistemin berbat olduğunun göstergesidir.zira herşeyden sorumlu bir kişi hiçbir şeye hakim olamaz.halktanda uzaklaşmaya neden olur.hangi birine zaman ayıracaksın.bunun sonucu olarak danışmanlarının !!! dedikleriyle yetinmek zorunda kalırsın.kendisine sunulan gerçekte tam tersi toz pembe tabloyu halkın karşısına çıkıp söylersen böyle ters köşe olursun. ülke ekonomik olarak ve salgın konusunda perişan durumda. yollar köprüler vs ekonomiyi ipoteğe bağladı. istanbulu da çinlilere satma arefesindeyiz kanal sevdasına. gerçekler bunlarken kim ne şekilde süsleyip sunuyor ve inandırıyor hayret doğrusu. aslında istenmeyen ancak dayatılan hususları söylemiyorum bile.millet artık sorgulamaya başladı durumu.cb bu durumun farkında ve bir dönüm noktasında.bu fırtına öncesi sessizlik bence.

  2. George Floyd’ın Katitili
    3 kategoride’de suçlu bulundu. Katıl canavar
    1 yıldır bir gün daha hapis yatmamış. İlk kez ellerine arkadan kelepçe vurup hapise götürdüler….
    Dünya o ani ve karar okunurken onun halini canlı yayında izledi.
    Zalimlere sıradan halk kanunlar ile hadlerini bildirdi.

    • Maşallah nurdan abla, insanlık için küçük ama sizin çocuklar için büyük bir adım olmuş; bundan böyle oralarda bidaha polis şopar oğlanları yargısız infaz etmez değil mi?

  3. Fehmi bey niye konuşmuyor diyor yazısında, Fehmi bey önceki yazılarından birinde de  cumhurbaşkanının eleştirilere cevap vermesini promlemli görüyordu. Fehmi bey biraz kendini Kılıçtaroğlunun durumuna sokmuş.

    Önceki yazılarından birinde şöyle diyordu;

    ****Her gün yazmak kendini her gün eleştirilere açık tutmak da demektir. Gazetelerde köşe işgal eden yazarlar da bunu yapıyorlar: Her gün kendilerini başkalarının eleştirilerine açık tutuyorlar… Yalnız yazarlar birbirleriyle kalem mücadelesine tutuşmuyor, internet çağında okurlar da yazarlara eleştirilerini ânında iletebildikleri gibi, -izin verilmişse- yazısının altına görüş de açıklayabiliyor…
    ***** Ak Parti karşıtlarının yaygaraları halkın aklını çelemedi; az ve güçsüz bir medya desteğiyle de doğruları anlatabildi Ak Parti…
    ****Tayyip Erdoğan da köşe yazarlarından hoşnut olmayan okurlardan: Gecesini gündüzüne katarak yaptığı icraatların yeterince değerlendirilmediğini, basit ihtilâfların yok yere kriz olarak takdim edildiğini, muhalefet partileri sözcülerinden işitilmemiş türden yıpratıcı eleştirilerin medyadan geldiğini düşünüyor. Yalan ve abartılı yayınlar yapıldığına inanıyor ve kızıyor. Kızgınlığını yazarlarla sınırlı tutmayıp onlara o köşeleri tahsis eden patronları da eleştiri oklarına hedef ediyor.
    *****Onun ağzından çıkan sözler sıradan bir okurun rahatsızlığı olarak değerlendirilmiyor; değerlendirilemez de… “Onlar beni sütunlarından eleştirmiyorlar mı, ben de onları kürsülerden eleştirebilmeliyim” akıl yürütmesi de söylediklerini makul kılmıyor. Önceki günkü çıkışı, bu yüzden, yazarlardan ve meslek örgütlerinden yoğun tepki gördü.
    ****Stratejik açıdan yanlış değil sadece Başbakan Erdoğan”ın köşe yazarlarını ve onlara köşe açan patronları karşısına alan çıkışı; bugün içinde bulunduğumuz ortamda kulak kabartılan görüşlerin haklılığını gölgelediği için, o yaklaşım, taktik açıdan da sorunlu…
    Cumhurbaşkanı Fehmi bey in önerilerine kulak vermiş. Fehmi bey sevinmeli bence.

  4. Bazılarının hoşuna gitmesede yine de alıntılıyorum

    “tanrı varsa herşey mübahtır.

    korunması ve yüceltilmesi zorunlu yüksek ilkelere sırtını dayayan hizmet ve dâvâ ehlinin işledikleri haltları aklamak için ayrıca mazeret aramaya ihtiyaçları yoktur, çünkü onlar hakkın yanındaysa hak da onların yanındadır.”

    Dücane Cündioğlu

  5. Astrologların arasında da şarlatanların olabileceğini düşünen kafası karışık troliçemiz
    “okumuş, eğitimli, okuyan anlayan sorgulayan insanlara
    ne zaman satılmış,
    kimlere satılmış,
    kaça satılmış
    hacmi ne kadar,
    miktarı ne kadar açıklaması gerekmez mi?” diye hesap soruyor?
    İktidar kasayı devraldığında içinde 27milyardolar(?) varmış; dervişin imf den alıp tüsiad üyelerine peşkeş çektiği kredileri de faiziyle birlikte 23milyardolar olarak ödemişiz, üstüne merkezbankasını da ağzına kadar dövizle doldurmuşuz; aynı yönetim, kurlara yönelik küresel saldırılar sırasında ve pandemi döneminde ise bu rezervleri piyasaya sürerek gelen hamleleri savuşturmayı bilmiştir.
    Yetmemiş, dünyanın hatırı sayılır büyüklükteki bir altın stokunu da getirip kasaya koymuşlar…
    Şimdi siz kimin parasının hesabını kime soruyorsunuz?

  6. Ender bey “…Örneğin Amerika’da ülkenin yarısı oy vermez. Çünkü halinden memnun siyasetle uğraşma gereği duymaz…” demişsiniz de;
    o türden umutsuz seçmenler için “ölmüş eşşek kurttan korkmazmış” demek daha doğru olurdu; çünkü ileri demokrasilerde öğrenilmiş çaresizlik hakimdir.

  7. Müslümanlar’ın uygulaması gereken çok kıymetli ve manidar 3 kelimelik bir tavsiye var. Zikir, Şükür, Fikir.
    Zikir Yaradanı unutmamak her an anmak: Her zaman yiyip içerken ve bir işe başlarken Besmele çekiyoruz ve bitirdığımız zamanda şükür ediyoruz, yanı yaratıcımıza teşekür ediyoruz. Namaz kılanlar günde en az 40 kez bu iki kelimeyi kullaniyor . Dünyada 1,5 miliyar müslüman var, maalesef çoğunluğunada bu iki kelimeyi anlayacak fikir yok.
    Çünkü, Allahın verdığı aklı kullannamiyoruz. Şeytan ile Arkadaş olan ve halkın derisini yüzen idarecilerın her birine kulluk edecek kadar fikirden noksan özde değil sözde müslümanlar’IZ…!!!!!

    Allahtan dünyada 40 miliyon yahudi var yoksa düşman bulmakta çile çekerdık.
    3 gün önce bir taksiye bindim, taksici Somalılı’imiş hemen selam verdi ve Ramazanımı kutladı. Biraz konuştuktan sonra , ülkesinden dert yandı ve Yahudileri suçladı. Ayni gün sabah telefon ile burada yaşayan Türkiyeli bir hanımla konuştum oda iki kelime ettikten sonra yahudileri suçlamıştı.

    O hanımada taksiciyede, “hergün yemek yiyiyormusunuz?” Diye sorunca, bu nedemek tabiiki yiyiyoruz yemeden yaşanırmi?

    Onlara yukardaki yazdığım Müslüman nufusu ile yahudi nufusunu arasindaki farkı hatırlatarak birkaç alişveriş merkezini hatırlatıp bu merkezlere yilda 56 dolar ödeyerek girdiklerini ve nedenlerinide kendilerine anlattırdım.
    Yahudilerin ve Müslümanların yaşam tarzlarınıde Kurani Kerim’den örnekler verek ben anlattim.
    Şimdu buralarda dinden imandan bahs edenler ve 24 saat Yahudileri suçlayan cahiller, 1116 odalı saray yapılmasına! Herbir bakanın 40 tane danişmanı olmasına, Türkiyede Adam kalmamış gibi babaları ABD li zerre kadar hayat tecrübesi olmayan çocuklara dünya kadar para ödeyip sarayda yaşatanlar’ a hesap sorun.
    Eğer zerre kadar FÎKRÎNIZ varsa biraz düşünün.
    Kalkmış Enes Kanteri ne ile suçliyorlar.
    Yaho biraz! “Siz kos koca TC devletinin Dişişleri bakanısınız neden bir Enes Kanter kadar olamiyorsunuz” diye hesap sorun!
    365 gun 24 saat erdoğan için trollik yapacağınıza biraz fikrinizi (tabii varsa) kullanın.
    Adamlar TC yi soydu soğana çevirdi bunlar kalmış Yahudileri suçliyor.
    O zaman onların mallarını kullanmayın! Neden kullaniyorsunuz?
    Bükemediğin eli öpmesini bilin.

    Yahudilerin işlerinde hille yok israf yapmazlar çalışkanlar.
    Hırsizlik ve Îsraf etmeyen, Çalıkan ve dürüst iş yapanların her zaman yardımcısi Allahtır.
    24 Saat iftira Atan, yalan söyleyen ve Îsraf (heleki milletin haakini) edenlerin yardımcılaride şeytalardır.

  8. İşlediği bir suçtan dolayı karakolda sorgulanana Temel , bunca uğraşmalara rağmen ağzını açıp da tek bir kelime etmemiş ! Tepesi atan görevliler çaresiz bir şekilde daha çağdaş ve modern ! yöntemlere de başvurmuş ancak sonuç değişmemiş .Nihayet polislerden birinin aklına gelmiş , Temel’in en samimi arkadaşı olan Dursun’u çağırmışlar ve Temel’i ikna etmesini istemişler .
    Dursun , perişan olan ve ayakta duracak hali kalmayan arkadaşı Temel’in yanına oturmuş ve elini omuzuna atarak,
    – Uyyy.. uşağum , ne oldi saa , geçmiş olsun ! Ee.. bu kadar tayak yeyisun da haçan niçun konuşmayisun daa..!
    Konuşmaya mecali olmayan Temel, etrafına şöyle bir göz attıktan sonra avucunu ağzının yanına koyarak Dursun’un kulağına eğilir ve oldukça yavaş bir sesle ,
    – Tursun’um , çimse duymasun ! Susma hakkumi kullanayurum daaa… !
    Selamlar , iyi akşamlar

  9. Didem hanım “ramazanda siyaset konularına hiç girmiyorum” dese de sözkonusu para olunca dayanamayıp(hem de dolar cinsinden) abaküsü, kalkulatörü kaptığı gibi tatilini de yarıda keserek korusitesine çoktan avdet etmiş bile; hem de gırtlağına kadar siyasete batmış bir şekilde.
    Malum, kendisi burdaki sözde muhalif gibi çuval hesabını çok iyi yapar, her kuruşun hesabını tutar…
    Tek kusuru ise güzel yazı ve hızlı okuma yarışması düzenleyen chpli izmir belediyesinin bu iş için yazar taslağı e.aysemize ödediği devasa bütçenin hangi skalaya göre belirlendiğini bilemeyişidir ama o kadar kusur kadı kızında da olur.
    Normalde her bişeyi bilen hesap uzmanları nedense bazı neşeli matematik konularına gelince tıkanıp kalıyorlar!
    Bırakın tatili yarıda bırakıp eve dönmeyi; plajda uzandığı yerde çakıltaşlarıyla olsun kaba bir hesap çıkarmaya lüzum görmezler, pamuk elleri aşınır.

  10. ” Ya susmak ya da suskun kalmaktan daha kıymetli bir söz söylemek gerekir ” Pisagor.
    İyi günler.

    • En iyisi, keşke sen de öyle yapsaydın mucib bey; ama haksızlık da olmasın, burdaki birçok yorumcunun matematiği gayet iyi görünüyor!

  11. Hepimiz az buçuk mürekkep yaladığımızdan öğrenciliği biliriz. Çalışmadığımız günler derste gözükmemeye çalışırız, hele bir suç işlediysek yok olmanın bin türlü yolunu deneriz. Olay kısaca budur. IMF’ye borç verdik, TCMB kasamız döviz dolu diye hava atıp böbürlenirken iyi, kötü yönetim ve iktisat bilimine takla attırma çabası “Faiz neden, enflasyon sonuç” saçmalaması ile hem faizi hem dövizi fırlatırken dövizlerini çarçur edersen ne diyebilirsin? Diyemediği için Allah sonumuzu hayretsin dedi gitti damat. Helal olsun damada, hiç değilse yıllardır AKP adına ilk kez doğru bir şey söyleyip gereğini yaptı. Ondan sonra gelenlerin alayı abidik gubudik saçmalamakta birbirleri ile yarışıyorlar. Tüm yandaş medyanın şirincikleri ile. Pandemide olumsuz anlamda Dünya birinciliğine koşuyoruz. Aşı işini elimize yüzümüze bulaştırdık. Yıllar önce bir bakanımız yabancı bir ülkeye kapı yerine bacadan girmeye çalışmış bizi Dünya’ya rezil etmişti, şimdilerde bir diğeri daha salgın ortada yokken, aşı deneği olmaya söz vermişmiş. Yurt dışı seyahatlerde Türkiye’den gelenlere vize dışında adeta setler örülürken, Türkiye’ye gelenler için zorluklar çıkarıyor tüm devletler. Şahsım Cumhuriyeti’nde turizm bitti. Yap boza dönen kapanmalarla tüm hizmet sektörünün yedi hayrını yapacak seyyar pastane bile bulunamıyor. Geçilmeyen yol ve köprülerin, uçulmayan havaalanlarının yandaş/ortak müteahhitlerine olmayan dolarlarla ödeme yapılırken vatandaşa soğan, patates çuvalları veriliyor. Dünya mutlu insan sıralamasında ilk yüz içinde yokuz ama Dünya beşten büyüktür diye kendimiz çalıp kendimiz söylüyoruz. Bu yüzden her şeyimiz gibi (sınavlar, atamalar, ekonomik rakamlar, covid rakamları…) pasaportlarımızın da dandikini çıkartıp yurtdışına belediyeler yolu ile gönderdiğimiz vatandaşlarımız geri gelmemişler. Biri kaçakım ama hiç değilse burada karnım doyuyor diye haber yollamış kadın bir köşe yazarımıza. Ne demesini bekliyorsunuz yetkisiz yetkililerin? En yetkilinin bir gömlek altının söylediği türkü neyinize yetmiyor?

    • Evet yahya bey, imf yi ülkemizden kovup denize dökmüş bir yönetime ve onun liderine iş mi öğretiyorsunuz?
      Devletbaşkanımıza, devletin merkezbankasında biriken veya işlem gören paranın(velev ki dolar olsun) hesabını mı soruyorsunuz?
      Ömrü hayatında bir yol kontrolü yapan bir onbaşıya veya trafik polisine bile kimlik soramamış ezikler gelmiş burda döviz rezervlerinin peşine düşmüşler!

    • Yahya bey keşke imkan olsa da almanyadaki o vatandaşlarımıza da patates soğan vs. gönderebilsek; ama ab gümrük mevzuatı maalesef türkiye aleyhine kotalardan geçilmiyor…

  12. “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kamuoyunda tartışılan belli başlı konularda suskunluğunu 72 saattir koruması, söyleyeceği bir şeyler olmadığından değil de politik bir tavır değişikliği ise bunu iyiye alamet bile sayabiliriz.”

    Fehmi bey! iyiye alamet bile sayabiliriz, diye yazmışsınız faka kimler veya kim için olduğunu, yazmamışsınız!

    Son 4 buçuk yılda bu Erdoğanın 3. Suskunluğu, veya garıpliği! ilki 9 Temmuz 2016 da aniden kayıplara karışan Erdoğan,15 Temmuz 2016 ‘da ALKAHIN LÜTFÜ ile ortaya çıktmıştı . Şubat 2020 ‘de iki hafta ortadan kayıp olmuştu, Ístanbulada ortaya çıktı ve 3 ay Istanbulda kald.
    Oda Korona müjdecisi çıkmışitti.
    Son 72 saat sesi sedası çıkmamasının sebebi’ muhalefeti hizaya getirme pilanı

  13. şimdi,
    sıradan bir vatandaş olarak ne doğru bilmek istiyorum.

    Mart 2021
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası rezervi tartışması ile ilgili CHP’ye tepki göstererek, “Tutturmuşlar şu kadar para nerede? O kadar para hepsi bu milletin hazinesinde ve Merkez Bankası’nda.” dedi.
    https://www.trthaber.com/haber/gundem/cumhurbaskani-erdogan-kaybolan-bir-sey-yok-hepsi-milletin-hazinesinde-563201.html

    Nisan 2021
    Canikli, dün gece bir televizyonun programında yaptığı konuşmada, TCMB’nin rezervlerinin 128 milyar dolarının kullanılmasına ilişkin sorulara, “Kabaca 95 milyar dolarlık kısmı 2020 döneminde, pandemi döneminde kullanıldı. Nedeni negatif reel faiz. Neden negatif faize göz yumdunuz diye bir soru haklı olarak gelir. Reel faiz negatifse doğal olarak insanlar TL varlıklarından alternatif yapılara yönelir” dedi
    Negatif faizin faturasının “enflasyonun yükselmesi, faizlerin yükselmesi” olacağını bildiklerine dikkat çeken Canikli, “Piyasa şunu düşünebilir, ‘siz böyle ikide bir reel faizleri negatife mi düşüreceksiniz’, hayır.

    “Böyle bir yöntem 100 yılda bir kullanılabilir. Önümüzdeki dönem bu aracı bu şekilde kullanma imkanımız yok” diyen Canikli sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bundan sonra reel faiz hep pozitif olacak nokta. Önümüzdeki dönemde reel faizlerin negatife düşmesi söz konusu olamaz. Reel faiz artı olarak kullanılacaktır”
    “Piyasada dolara talep varsa, dolar talebi piyasa dinamikleri tarafından karşılanamıyorsa, TL’nin konvertibil olması yüzünden bu talebi Merkez Bankası karşılaması gerekiyor” diyen Canikli, ekonomistlerin yanlış olduğunu belirtmelerine rağmen TCMB’nin herkese dolar satma yükümlülüğü varmış gibi konuştu.

    “Eğer bu taahhüdünün gereği talep edilen dövizi vermek zorunda. Bir talep var TL’den dövize geçme talebi. Piyasa karşılamıyorsa Merkez Bankası karşılıyor” diyen Canikli şöyle devam etti:

    “Aksi halde temerrüde düşer. Temerrüd ne demektir?
    İflas demektir.

    TCMB için esas olanın brüt rezerv olduğuna dikkat çeken Canikli, “Esas brüt rezervdir…Sonuç olarak 90 milyar doları fiilen kullanabilir Merkez Bankası, bu kadar açık ve nettir” dedi.
    https://www.sozcu.com.tr/2021/ekonomi/canikliden-bir-rezerv-aciklamasi-daha-100-yilda-bir-kullanilabilir-6384722/

    Peki uzmanlar ne diyor

    “2019’da yok denilen, 2020’de yanıtlanmayan Merkez Bankası’nın şeffaflık dışı bir şekilde kamu bankaları vasıtasıyla döviz rezervlerini sattığı gerçeği, muhalefet partilerinin ve sosyal medya baskısının neticesinde hükumet tarafından sonunda kabul edildi” diyen ekonomist Murat Kubilay, “Hatta TCMB ile kamu bankaları arasında hülle amaçlı kullanılan kurumun Hazine olduğu açıklandı. Fakat hâlâ satış tarihi, hacmi, miktarı ve talimatı kimin verdiği meçhul” ifadelerini kullandı.

    Kamuoyuna detayların neden açıklanmadığına ilişkin konuşan Kubilay, “Bu durumun arkasında satışlarla tüm rezervlerin heba edilip TCMB’nin ödünçler hariç net rezervlerde eksiye düşmesi, satışlara rağmen kur ve faizin patlaması bulunuyor. Yani şeffaflık dışı uygulanan politika başarısız olup milyarlarca TL zarara yol açtığı gibi milli güvenlik açığı yaratacak şekilde eksiye düşürüldüğü için detaylar saklanıyor” değerlendirmesinde bulundu.

    TCMB doğrudan döviz müdahalesini en son 2014’te ve ihaleli döviz satışını da 2016’da uyguladığını hatırlatan Kubilay, “Bunlara dair detaylı kayıtlar TCMB sitesinde olması gerektiği gibi mevcut. Fakat son dönemdeki satışlara dair hâlâ bilgi yok” dedi.

    “TCMB Başkanı Kavcıoğlu da satışları pandemiye bağlasa da pandemi öncesi satışları açıklayamıyor, ötesi detayların neden paylaşılmadığını yanıtlayamıyor. Tek bildiğimiz Kasım 2020’den itibaren bu şeffaflık dışı satışların durduğu ki bu da iyi niyet veya hatalardan ders almaktan öte rezervlerin aşırı düzeyde eksiye düşmesi ile muhtemelen alakalı.”

    Eski bankacı ve Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kerim Rota
    şu soruların hükümet tarafından cevaplanması gerektiğini dile getirdi:

    1) Madem elinizde o kadar yüklü döviz rezervlerini satacak bir protokol 2017’den beri vardı, Ağustos 2018’deki Brunson krizinde ortalık yanarken, dolar 4 liradan 7 liraya çıkarken bu protokole dayanarak neden 1 dolar bile satmadınız?

    2) O krizde 1 dolar bile satmazken yerel seçimler öncesi dolar 6 liranın altında iken neden milyarlarca dolar satma ihtiyacı duydunuz?

    3) Bizim anladığımız bu protokolle, Merkez Bankası bütün rezerv yönetimini ve bütün rezervini sorumsuzca Hazine’ye devretmiş. TCMB muhtemelen aynı protokole dayanarak Botaş’a yaptığı aylık 300-500 milyon dolarlık satışları bile kendi sitesinde ilan ediyor. O zaman bu protokolle satılan 128 milyar doların hiç bir detayını ne TCMB ne Hazine neden hiçbir yer de yayınlamıyor?

    • şimdi akp kendi seçmenine okuma yazma bilmeyen biirine anlatır gibi ya da daha da basitleştirerek yoksa iflas edecektik, az kaldı iflas ediyorduk, bu iş 100 yılda bir olur, bir daha yapmayacağız gibi basit bir şekilde anlatabilir, ikna olmamaları da zaten düşünülemez, lakin
      okumuş, eğitimli, okuyan anlayan sorgulayan insanlara
      ne zaman satılmış,
      kimlere satılmış,
      kaça satılmış
      hacmi ne kadar,
      miktarı ne kadar açıklaması gerekmez mi?
      sonuçta devlet sırrı olacak bir mesele değil, değil mi?

      • sayın CB neden suskun?
        ben kalıcı bir suskunluğa döneceğini sanmıyorum, belli ki ustalıklı bir çıkış olabilir diye düşünüyorum. artık milli beka meseleleri cemaatti, pkkydı, terördü çok fazla prim yapmıyor gibi, çok şükür amirallerden de bir şey çıkmadı diye biliyorum, millette haindi, teröristti, ajandı bıktı artık, geriye iyi haber vermek kalıyor.
        iyi haber de malum kara borsa,
        belki savunma sanayiinde yeni bir şeyler vardır, onları tanıtıp, duyurabilir.
        böyle haberler gerçekten de hepimiz için sevindirici olur.
        ben sahsen selçuk bayraktarla çok gurur duyuyorum.

  14. O nerede
    Bu nerede
    Onu kim aldı
    Bunu kim götürdü…

    Hiç kimse hiçbir şey götürmedi, almadı, duymadı, görmedi, bilmiyor….

    Ne mi oldu

    Sadece yer değiştirdi

    Bu duruma karşı çıkanlar da yer değiştiremeyenler, gün gelir roller değişir, onlarda yer değiştirir.

    Bir toplum nasılsa öyle yönetilmeye layıktır.
    Sözünün gerçekleştiği dönemlerdeyiz sanki
    Evet şapkasını önüne koyup düşünen her vatandaşın bu sonuca çıkacağı bir gerçek
    Bunu uzun uzadıya açıklamaya gerek yok, zaten açıklanamaz açıklandığı zaman herkesin içi sızlar…

  15. Cemaat, içeriden adım adım 15 Temmuz’a nasıl sürüklendi?” başlıklı yazı dizisinin 9. bölümünde (https://www.ahmetdonmez.net/mustafa-o…​) bahsettiğim ‘havuza düşmek’ tabiri ile ne kastettiğimi, bu yazının ne anlattığını, ne anlatmaya çalıştığını tam olarak anlayamayan bazı okuyucular için bir kez de sözlü olarak anlatmak istedim. Bu videoda şu sorulara cevap vermeye çalışıyorum: – Havuza düşmek ne demek? – Bu ne havuzu? – Kimin havuzu? – Cemaat’le ilgisi ne? – Mustafa Özcan ile bunun ne ilgisi var? – 15 Temmuz’la ne ilgisi var? – Cemaat içinde birileri, kendi arkadaşlarına karşı mı kullandı bu ‘havuza düşme’ mekanizmasını? – ‘Havuza düşmek’ mekanizması ile Cemaat içinde tasfiyeler ve dizayn çalışmaları mı oldu? Bunu kim, neden yaptı? Kime karşı yaptı? – MİT bu işlerin neresinde? MİT, bu sayede Cemaat’e operasyon çekmiş olabilir mi?

  16. Kişi başı :. 12.369 TL
    4 kişilik bir aile : 49.476 TL
    5 kişilik bir aile : 61.845 TL
    128 milyar doların, bugünkü döviz kuru olan 8,08 ile çarpımının, Türkiye’nin 31.12.2020 tarihindeki nufusu olan 83.614.362 rakamına bölmenin sonucu 12.369 ediyor.
    Yani 128 milyar dolar nufusumuza eşit şekilde pay edilse, ayrı ayrı her kişiye 12 bin 369 ar TL düşüyor.
    Oratalama aile başı nüfusumuz 4-5 kişi.
    Ailelerin 50-60 000TLsine ne olduğu belli olmayacak,
    50-60TL lik patetes sogan için izdiham olacak,
    5-6 TL lik çay için birbirini ezecek.

  17. Nurettin Canikli Habertürk TV’de Kübra Par’ın Açık ve Net programının konuğu oldu. Canikli,  128 cilere mala anlatır gibi anlatti.Baştan sonra izlesinler. Durdurup tane tane izlesinler.128 ciler nerede
    Canikli,;
    -Önce buharlaştı denildi.
    -Bu rezerv birilerine peşkeş çekildiği, hatta yurt dışına aktarıldığı bile söylenildi.
    128 cilere tek tek ayrıntılarını anlatan Canikli, iddiaları ortaya atanların özür dilemesi gerektiğini vurgulayarak, “O paraları iç ettiniz, suistimale konu ettiniz, peşkeş çektiniz, yurt dışına transfer ettiniz gibi akılla mantıkla izah edilmesi mümkün olmayan iddialarda bulundular. Bu iddialarda bulunanlardan bir özür bekliyoruz. Bunu beklemek hakkımızdır.
    -Sayın İlhan Kesici’nin  Halk Tv de konuşmasını anımsatarak bir buharlaşmanın sözkonusu olamayacağını, ‘ben konuşmayayım konuşursam partimizin oluşturmaya çalıştığı algı bozulur’ dediği tv programını izlemelerini de tavsiye etti.

      https://m.haberturk.com/son-dakika-ak-parti-genel-baskan-yardimcisi-nurettin-canikli-den-aciklamalar-3045047-ekonomi

      Açın, tıklayın, olmadı 128 i çevirin Merkez Bankası Filyasyon ekipleri evinize kadar gelsin.
    Ayrıca devletimiz yurtdışına kaçanlar için  -özellikle Abd ve Almanya- uçak gönderip burada daha iyi  şartlarda karantina uygulamasına geçecekmiş. Sizi düşünüyor devletimiz merak etmeyin.
      128 ciler nerede.siz söyleyin yerinizi. Devletimiz sizi itinayla getirsin.

    • Bunları önce belediyeler aracılığı ile Almanya’ya kaçan yandaşlara anlat.
      Onlar anlar ise daha sonra muhaliflere anlatırsın.
      Tehditlerine gelince, 30 yılımız yolunu şaşırmışlara adres göstermekle geçti.

    • canikli bir takım liste ve rakamlarla bir şey söylemeye çalıştı.
      128 milyar doları kimler düşük kurdan aldı ve bu ülkenin milyarlarca tl sını zıkkımlanıp iç etti.
      bunlar kimler ve bunlara bu yolunu açan haramzadeler kimler.biz bunu bilmek istiyoruz.
      128 milyar dolar nerede 128 milyar dolar nerede 128 milyar dolar nerede 128 milyar dolar nerede 128 milyar dolar nerede.
      bu ülkenin senin gibi yumuşak kedi tehditlerine karnı tok.
      128 milyar nerede sorusunu 128 milyar kere sormaya devam edeceğiz.
      devleti bırak yiğitsen konum at da gelelim de bize izah et.şimdi sen izah ne demek diye google sorarsın zahmet etme izahın kelime anlamı açıklamak dır.

  18. 128 Milyar Dolar Nereye Gitti?

    Cevabı basit aslında; Türkiyede onbinlerce hekim, binlerce tıpçı akademisyen var ama yazar iki gündür 128 milyar gibi nereye gitti sloganı gibi bir hususu gündeme getirmeye çalışıyor. Aşılar etkisiz mi? Halbuki hemen hemen her akşam bir uzman bu konuda istatistikler verip açıklamalar yapıyor ama.. diyorum ya devir algı devri. Kimse sorduğu sorunun cevabını dinlemiyor. İbadet eder gibi yüksek sesle bir yalan bulup tekrar ediyor. tekrar seviyesi belli noktaya geldiğinde ona inanan milyonlar oluyor arkanızda.
    128 Milyar nereye gitti sorusunu yazar ısrarla “kötü yönetildi” sonucuna getirmek istese de muhalefet mensuplarının açıklamaları, damadın giderken kamyona doldurup götürdüğü yönünde. Suçlamalara bakın,
    Çaldılar, iç ettiler, boşalttılar, yediler, bitirdiler. Bu parayı hazineye koyan zaten ak parti. Üstüne üstlük sizin batırdığınız banka borçlarını, imf borçlarını, iç ettiğiniz nemaları da ödedikten sonra bu kadar okul, havaalanı, yol, tünel, tren yolu ve köprüler yaptı. Fakat Kemalist ve fetöcü troller ordusu Biden koordinasyonunda 2023 gelmeden iktidarı bitirmek peşinde. Sadece kamuoyu oluşturarak mümkün mü? Tabi ki bakın Ukrayna’ya; sarayda altın tuvalet hikayesinin peşinden iktidarı değil ülkesini bile kaybetti millet.

  19. SN KORU aşağıdaki araştırmaya göre sizce utanılacak bir durum yok mu ?

    ”AK Parti 31.3 + MHP 7.8) oyu yüzde 39.1; muhalefet cephesinin
    (CHP (22)+İYİ (8)+HDP(8)+DEVA+SP(2,4) oyu ise yüzde 40.4… ”’
    Böylesine ekonominin dip olduğu durumda bile hala AKP % 31 lerde ise
    oturup düşünülecek bir durum yok mu ? Bu kadar millet aptal , dalkavuk ,rant çı
    bir arpa boyu ilerleyememiş ana muhalefet çözümcü dürüst demokrat vs vs.
    Sizce bu işte bir yanlışlık yok mu ?
    Oturup herkesin düşünmesi lazım .adımlarını ona göre atmaları lazım .
    Herkes bakış açısını değiştirip olayları değerlendirmeli .128 128 diye tututurursan
    ticeretin t sinden anlamazsan sittin sene 22 ye çakılır daha çok iftiralar atıp insan yüzüne bakamaz durumda olursun.

    • ramazanda siyaset konularına hiç girmiyorum, ama bu kayıp milyar dolarlar için bizim site de neler yazıyorlar acep diye bi bakayım dedim, değerli yorumcu arkadaşım ahmet beyin yorumunu görünce de dayanamadım.
      şimdi araştırmaya göre utanılacak bir durum yok mu sorusu enteresan tabi.
      bunun cevabını fehmi beyin yorumlarında bulabilirsin ama eski yorumları eşeleyip karıştırma işini kargalara bırakalım, daha doğru yanıt bulmak için seçmen tipolojisine bakmak lazım.
      eğitim seviyesi yükseldikçe oyumuz düşüyor mottosu biliyorsun araştırmalara da yansımış bir gerçeğin akp nin yetkili ağızları tarafından dışa vurulmuş beyanı. bir dönem kitle partisi idi, hemen hemen her gruptan oy alıyordu, çünkü düzgün işleti de vardı, şimdi ise öyle değil, pek düzgün iş kalmadığından sadece kendi seçmen grubuna kaldı o sayı bile her geçen gün azalıyor. neye rağmen?
      devletin sonsuz kaynaklarını dilediği gibi harcananın yanısıra
      akp ye oy vermenin imanın şartları arasına olmasına rağmen.
      neden sence diyanetin bütçesi bu kadar fazla?
      imamlar özellikle anadoluda akp ye oy aktarıyor da ondan. laik chp ye karşı muhafazakar!!!bir partiye oy vermenin vaazı verilmiyor mu? sonuç ne peki?
      yolsuzluk endekslerinde number one…
      şatafatta number one…
      israfta number one…
      fakirleşmede nember one…
      adaletsizlikte number one…
      ülkeyi fakirleştiren bir parti aynı zamanda fakirleştirdiği halkı kendine yakın bir zümreyi zengin ederek oy veren seçmen içinden gariban çoğunluğu üç beş kuruşla desteklemeye de devam ediyor ki belli bir oyu hiç kaybetmesin. bu neredeyse dünyanın her yerinde böyle işliyor, pandemiye rağmen lebaleb kongreler tepki çekeceği bilindiği halde neden yapılıyor, işte bu güç gösterisini sergilemek için. İyiyiz, güçlüyüz, çoğuz mesajı için…bazı seçmen de gücü sever, kendinde olmayanı. yani sorunun cevabı öncelikle ve en önemlisi din istismarı ve kendi kitlesini çeşitli kademelerde çeşitli miktarlarla kimi az kimi çok beslemesine bağlı, bunun bir adı da adaletsiz paylaşım oluyor.

      *128 milyar dolar nerede*
      nerede sorusu bazen yerinde olması gereken bir şey yerinde olmayınca sorulur değil mi? oldukça basit bir sorudur.
      basit soruların basit cevapları olur. şurada gibi, burada gibi…
      muhalefet ocak ayından beri basit bir soru soruyor, tamam tutturuyor diyelim.
      iktidar çıkıp şurada burada diyecek, konu kapanacaktı.
      çok uzun süre hiç bir şey hiç bir kimse demedi. Çünkü bilmiyordu.
      sonra sayın CB para hazinede dedi.
      sonraları pek çok başka bir şeyler diyen açıklamaya çalışan da oldu ama onlar önemli değil. çünkü bilmiyorlardı.
      öğrenmek isteyenlerin de bu nedenle bir gecede işinden olduğu söylentisi var.
      bilmiyorum doğru mu? neysem,
      dün sayın canikli açıklama yaptı ve nerede sorusunu cevapladı.
      para yok. 128 milyar dolar yok, yani hazinede yok, para hazine de değil.
      üstelik rezervler uzun süre önce de eksideydi.
      açıklama tartışılabilir tatmin edici bulunmayacağı ortada, MB açıklama yapması gerektiğini sayın lütfü elvan bile söyledi ama vahim tablo neden aylardır olmayan parayı açıklamıyorsunuz sorusunda gizlidir bu da nerede sorusu ile formülleşmiştir. yeni sorular olacaktır, şeffaflık olmazsa soru/sorular olur, ve olmalıdır.
      kimlere satıldı, kaça satıldı???
      daha önce halkbank mevcut kurun yarı fiyatına dolar satmamış mıydı?
      şimdi bu tabloyu okumak için çok akıllı, çok kültürlü, çok eğitimli olmaya bile de gerek yok ve dolayısıyla bizim imamlara ne kadar çok iş düştüğü de ortada değil mi?
      bu paranın vatan millet sakarya için nasıl da can hıraş harcandığını bizim dindarlara anlatacaklar güç bela. gerçi pudradan sonra işleri zor gibi…bence pudra işi pek çok durumu çok net gösterdi ve bir yüz oldu, artık herkesin görebildiği bir yüz.

      ben muhalefetin gücünün değiştiğini fark ettiğini sanmıyorum. büyük illerin el değişimi çok şeyin ülkede değiştiğini de gösterdi aslına, okuyana, okumak isteyene. eskisi gibi akp ye karşı chp yok artık. senin tablonda bile muhalefet akp yi geçmiş görünüyor, devletin bütün gücüne, bütün imkanlarını seferber etmesine rağmen. bu tablo muhalefet lehine her geçen gün değişecek ve gelecek seçimleri ne akp ne de sayın erdoğan kazanabilecek, artık imamların bile durumu kurtarabileceğini sanmıyorum.
      ülkenin durumuna ve içler acısı haline bakarsan üstelik ekonomide daha kötü günleri de henüz görmediğimizi düşünürsen ticaretin t sinden anlamayanın muhalefet olduğunu söylemenin asıl iftira olduğunu düşünüyorum, yakıştıramadım doğrusu…

      • Sn Didem Hn bende size yakıştıramadım imam takıntınızı da anlayamadım.Bu ülkede gereğinden fazla cami var her camiye bir imam atamak zorunda devlet , bu nedenle bütçe çok kabarık derseniz anlarım ama AKP ye destek versinler diye bütçenin abartılmasını doğrusu anlayamadım.
        128 milyar dolara gelince bu ülkede sadece AKP li devlet memuru yok eğer usulsüz bir ödeme usulsüz bir döviz satışı varsa çoktan muhalif basına hatta çakma youtobe kayıtlarına yansırdı. Bu 128 milyar algı olup beceriksiz muhalefetin mal bulmuş mağrib gibi buna sarılmasından kaynaklanıyor.Ortada suç hata varsa bunu söyleyenin ıspatlaması gerekmez mi ?Yoksa rahmetli Menderese atılan iftiraları ne çabuk unuttuk.Ak parti ilk seçimde % 33 oy almış idi şimdi yeni yapılan araştırmada kararsızları dağıttığınız zaman % 37 eder sizce bu oy oranını sadece imamlara mı bağlamak lazım ? Yoksa halkın cehaletine mi bağlayalım bendenizde bu gruba giriyorum bir mühendis olarak maalesef.
        Şimdi size işin özetini açıklayayım
        ** Bu ülke 12 eylül öncesi siyasetçilerin aptalca kavgalarından kaç canını ve malını kaybetti unutmadı .
        ** Bu ülke Özal dışında yaşanan on yılda bir arpa boyu ileryemediğini gördü.
        ** Bu ülke 28 şubatta atılan tonlarca iftiranın nasıl ülkeyi çıkmaza sürükleyip insanları mağdur ettiğini yaşamları yok ettiğini gelecekleri nasıl kararttığını unutmadı.
        ** Bu ülke 2002 2015 yılları arasında nasıl itibar kazandığını adam yerine konduğunu gördü.
        ** Bu ülke 2015 sonrasında yapılan hataları da gördü AMA BU HATALARI DÜZELTECEK ADAM BULAMADIĞI İÇİN HALEN % 37 ORANINDA AKP YE DESTEK VERİYOR.
        GÜNÜN BİRİNDE GEREKTİĞİ ZAMAN HERKESE DERS VERECEĞİNİ DE UNUTMADI.

        • Ahmet bey didem hanıma haksızlık da etmeyelim ama; kendisinin “imam takıntısı” olsaydı bir çift laf da ibb imamına ederdi, bugüne kadar bişey dediğini duymadık biz!
          Kendisi sadece her şeyi bilmek isteyen sade bir vatandaşımızdır sonuçta; her şeyi derken izmir ibb nin okuma yazma kursu eğiticilerinin ücretlendirme skalası hariç tabii; e.aysemirin eğitip donattığı kursiyerler müstakbel chp seçmeni demektir sonuçta; eğitim şart! Sınıf dayanışması zaten şart!
          Belediyenin malı yağma hasan böreği; ye babam ye!!!

  20. Birileri yurtdışına kaçakdan bahsediyor.

    Nerede bunlar.

    Yurtdışına kaçan Fetöcü sayısı kaç.
    15 Temmuz  darbesinden bu yana Türkiye’den kaçıp Yunanistan’a yasadışı giriş yapan ve büyük bölümü FETÖ’cü olan Türkiye vatandaşlarının sayısı 20 bine ulaştı.
    20 bin nerede.
    Garip guraba gönüllülerinizin evini, arabasını sattırıp, çocuklarının nafakasıni  Bank Asyaya  yatıttırıp, Bank Asya paralarını yurtdışına hortumlayan ağababalarınız nerede. Onlardan ne zaman hesap soracaksınız. Nerede milyarca dolar hangi ülkede milletin paraları.
    Nerede bu paralar sayın gönüllü şakirtler.

      Bakın girin Bank Asya’nın o zamanki İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hakan Fatih Büyükadalı neler konuşuyor.
    https://www.ahmetdonmez.net/mustafa-ozcanin-butun-adamlari-2/

    • Seçilmiş zat rüyada görmüş “Küfre giriyorusnuz” sayın Fatih bey.
      Kesin bilgi bu bahara olamdaı öbür son bahara,olmadı kışa göreceksiniz bunu.

  21. Enes Kanter, “İsrail’in tanıtılması ve sevdirilmesi konusunda ortaya koyduğu olumlu etki” sebebiyle 11. sırada yer aldığı listede, birçok İsrailli gazeteci, aktivist ve bazı Amerikalı siyasetçinin önünde yer aldı.

    geride bıraktığı kişiler

    İsveç Siyonist Federasyonu Başkanı ve İsveç İsrail İttifakının kurucusu Saskia Pantell’i (47.),
    Arizona Eyalet Senatörü Alma Hernanzdez’i (29.),
    ABD Milletvekili Ritchie Torres’i (21.),
    UN Watch Direktörü Hiller Neuer’i (16.)
    İsrail Savunucu Hareketi kurucusu Joseph Cohen’i (15.) Alibaba Group kurucusu Jack Ma’yı (13.) geride bıraktı.

    İsrail’e gönüllü destek vermekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Kanter, paylaşımının devamına, “Kesinlikle gelecek yıl ilk 3’e giriyorum. Hadi başlayalım.” sözleriyle dikkat çekti.

    Peki bu şahıs Türkiye yi ve Müslümanlari sevdirme konusunda ortaya koyduğu olumsuz etkide kaçınci sırada. 11.sıradan daha iyi bir yerde. Ben ilk 5 in içinde derim.

    2021’de; 1442 Hicrî mübarek ramazan-ı şerîfi başladığı ilk günden bu yana İsrail, bir defa daha terör estirmeye, zulüm yapmaya, hiçbir varlığa reva görülmeyecek kötülükleri işlemeye devam ediyor. Yaşanan bu zulmün bayrama kadar süreceği görülüyor. Hatta bayramda bile devam eder.

    On yıllardır Gazze’de ve diğer Filistin topraklarında uçaklarla havadan ve tam donanımlı askerle karadan saldırıp kadın, çocuk yaşlı, sivil… demeden vurup-kırmaya, masumları katletmeyi zaten elden bırakmayan İsrail, bu sene ramazan ayının gelmesiyle birlikte, Doğu Kudüs’te bulunan Eskişehir’in Şamkapısı önündeki oturma alanlarını kapattı. Böylece mazlumların hak ve hürriyetlerini engelledi.

    • yormayın kendinizi fatih bey bakın bugün mısırla yaşananlara , yarın sırada israil olabilir sonra üzülürsünüz , bakın rabia’a elveda

    • Boşuna uzun uzun yazmaya gerek yok. Dücane üstad 140 karakterde kesip biçiyor. Efsane adam vesselam.

      • Bu sözü iktidar yanlısı biri söylese milleti koyun sürüsü görüyorlar diye kıyamet kopardı. Koptu da, eski meclis başkanlarından yasin hatipoğlu zamanında mecliste böyle bir tartışma olmuştu. Hey gidi hey!

        • İktidarın milleti koyun olarak gördüğünden zerre şüphem yok. Hatta milleti koyunlaştırmak için her türlü melaneti işlediğinden de yüzde yüzde eminim. Eğitimden, asayişe her alanda yaptıkları ortada.

          Sonuçta demokratik katılımın olmadığı, vatandaşlık bilincinin olmadığı bir ülkede hepimiz koyunuz. Çünkü süreçlere itiraz etme, denetleme, hesap sorma, çok basit protesto etme gibi bir hakkımız yok. Birileri bunu idareye saygılı olma durumu ile açıklıyor. Yani susun, koyun koyun otlamaya devam edin. 128 falan diye soru da sormayın. Çünkü iktidar hesap verme gereği duymuyor. Sorulmasını da yasaklarla engellemeye çalışıyor.

          Milleti çoğunluğu koyun olmaya razı. İstediği aş, iş, eş. Büyük hayalleri yok. Ancak bu demokratik olmayan bir yönetimde mümkün değil. Çobanın kendi otlamaktan sürüyü nereye götürdüğünü farketmesi imkansız. Muhtemelen uçuruma gidiyor ülke. Bütün göstergeler ortada. 128 den başla.

          Demokratik ülkelerde de milletin önemli bir kısmı koyun olmaya razıdır. Örneğin Amerika’da ülkenin yarısı oy vermez. Çünkü halinden memnun siyasetle uğraşma gereği duymaz. Ancak diğer yarısı öyle bir siyaset yapar ki tek tek her kuruşun hesabını sorar, konuşma ve ifade özgürlüğü çerçevesinde gider Meclis önünde her gün bayrak yakar, başkana gece gündüz söver, bunu yazar yayınlar, kimse de hop idareye saygılı ol diye durdurmaya kalkmaz. Fark burada. Koyunlaşmak da kaplanlaşmak da mümkündür. İradenize, özgürlüklerinize ve anayasal haklarınıza teslim edilmiştir ne yapmak istediğiniz.

  22. Anlaşılan Sn. Koru’da Cumhurbaşkanının son günlerdeki suskunluğuyla ilgili bir fikre sahip değil. Yazısının sonunda bu suskunluğu hayra alamet bir gelişme olarak belirtmesinin yanında gündemdeki konuları bertaraf edecek yeni bir politik çıkışın hazırlığı olarak ta görüyor.

    Doğrusu Sn. Cumhurbaşkanının bu suskunluğunu ben fark etmemiştim; sürekli TV kanallarında haber takip eden biri olmadığımdan olsa gerek, ancak Koru’nun değinmesiyle bundan haberdar olabildim.

    Şimdi bu konuda bir bilgi olmadığı halde mesele ancak “zan” veya “toto” ile yorumlanabilir.

    Zannımca; Sn. Erdoğan yorulmuş olabilir. “128 milyar dolar nerede” sorusuna verilen cevaplar tatmin edici olmadığına göre ve AK Parti tabanı da bu tatminsizliği yaşadığına göre bir sıkışmışlık söz konusu…

    Covid salgını daha fazla can almaya devam ettiği ve vakalar sürekli artış trendine girmekle beraber kısmi ve tam kapanmanın müzakere edildiği, kısmi olanının istenildiği ölçüde uygulanamadığı ve fayda vermediği bir hengamda, aşı ile ilgili sorular da net cevap bulamıyor. Şimdi bu sorunlara karşılık halkı tatmin edebilecek bir cevabı veya gelişmeyi nasıl versin Sn. Erdoğan? Hem orta yerdeki devasa sorulara net ve doğru cevaplar verebilmeli, hem de salgın ile ilgili ferahlatıcı gelişmeleri haber verebilmeli. Yok! Tek bir cevabı var orta yerdeki bu soruların; ekonomi ve salgın yönetilemiyor!

    Bu orta yerdeki soruların cevabının “yönetilememezlik” olduğunu halk biliyor zaten; olur ya belki vardır bir hikmeti kabilinden yetkili ağızlardan yüreğine bir su serpmesini de bekliyor halk. Aslında bu durmada olması gereken muhalefet cenahına yığılma olur ki, anketlerden de anlaşıldığına göre “kararsızlar partisi” iktidara yürüyor. İktidar cephesinin başarısızlıkları muhalefet cephesine artı puan olarak yansımıyor maalesef. Kocaman bir soru işareti ve cevap verilmesi gereken bir soru da burada karşımıza çıkıyor; Muhalefet cephesi, tek tek ya da ittifak olarak neden yükselişe geçemiyor?

    Toto kısmına gelince; Erdoğan’ın önünde, burnunun dibine gelip dayanan dış politika sorunları onun kafasını fazlaca meşgul ettiğinden olsa gerek, mesaisini bu alana teksif ettiğinden iç politikaya zaman ayıramıyor da olabilir: Karadeniz’de yapılan yığınak, Doğu Akdeniz de hakeza. Kıbrıs’ın tekrar gündeme sokulması ve Batı’nın şımarık oğlanı Yunanistan’ın efelenmeleri can sıkıcı konular… ABD yeni yönetimi ile olan (iyi) ilişkilerin henüz başlamamış olması, S 400, F 35 konularının bağlanamamış olması… Komşu ve Mısır dahil Körfez ülkelerle iyi gitmeyen ilişkiler. Çin’in, İran ile 25 yıllık ticari anlaşma karşılığında Basra Körfezinde de üs edinerek bölgedeki üs sayısını artırıp adeta bölgeyi kuşatması gibi uluslararası ve bölgesel sorunlar çözülmeyi bekliyor.

    Yoksa her seferinde şapkadan bir tavşan çıkarmada ve kamuoyunu tatmin etmede çok mahir olan Sn. Erdoğan’ın iç politikaya yönelik bir cevabı mutlaka olacaktır.

    Yakındır. Ama tatmin edici olacak mıdır. Sanmıyorum. Olabilmesi için ilgili sorunlardan en az bir veya ikisinde olumlu neticeler görülmesi gerekir. Toto bu ya, sanırım bu bekleniyor.

    • Hasan bey “Anlaşılan Sn. Koru’da Cumhurbaşkanının son günlerdeki suskunluğuyla ilgili bir fikre sahip değil.” diyerek yazıya el atmış ama sonra da “Şimdi bu konuda bir bilgi olmadığı halde mesele ancak “zan” veya “toto” ile yorumlanabilir.” gibi garip bir yöntemle bizleri aydınlatmaya çalışmış sağolsun…
      Böyle internet çerezi anketimsiler ve üç vakte kadar seçim filan olsa hükümetin ayağı ne zamana kadar nasıl kayar gibisinden tahminleri görünce insan müneccimbaşı sn.bernarı hatırlamadan da edemiyor(sahi erken seçim muappetinde son tarih neydi?)
      Geçen gün de yazdım; açılış ve iftar fotoğraflarının mesajı açık hasan bey:
      İt ürür, kervan yürür!!!

  23. Artık diyecek lafı kalmadı. 128 milyar dolar gitti damatla birlikte. Yerine koyamıyor, hesap da veremiyor. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık. En iyisi sus pus olmak. Belki unutulur diye. Ama CHP var ya bu CHP. Unutturmaya niyeti yok. Şimdi de para cezası yazmaya başlamışlar afişlere. Durum fena halde kötü. Milletin diline yapışmış bir kere. Nere gitti bu 128 milyar dolar? Hesap vermek kolay değil. Üstelik gemi her yerden delik. Ticaret bakanı yolsuz, bakanlığına dezenfektan satmış kendi şirketinden, AkPli belediyeler insan kaçakçılığı yaparmış vali, bakanlık, belediye aracılığı ile, millet aç patates dağıtılıyor, millet işsiz işsizlik maaşı verilemiyor, millet ölüyor aşı yok, aşı var etkinliği yok, … Bir de kalkmış kanal da kanal. Rezalet bir değil bin. Yorulduk her gün yazmaktan.

Yoruma kapalı.