İktidar kendini yenileyemiyor, fakat oyunu büyük çapta koruyor.. Sebebi ne?

33
Reklam

Yakın zamanlara kadar YouTube üzerinden yapılan yayınları hiç mi hiç izlemezdim; bir dostumun “Şuna biraz zaman ayır” diye gönderdiği yarım saatlik bir video her günlük programımın bütünüyle değişmesine yol açtı.

Türkiye’nin nabzı gazeteler ve haber kanallarında atmıyor, internet üzerinden yayın yapan alternatif kanallarla muhalif tavır sahiplerinin görüşlerini açıklamak için kullandıkları YouTube kanallarında atıyor.

Her yaptığı yorum yüz binlerce kişi tarafından izlenenler var.

Gürültücü bir kalabalık gibi görünse de Türkiye’nin bir bölümü onları izliyor.

Eski programlarına baktım, Sedat Peker öncesinde de peşine büyük bir izleyici kitlesi takmış olanlar bulunduğunu gördüm; Sedat Peker’in videoları ve Twitter mesajları sonrasında, önceleri az izlenenler çok izlenir hale gelmiş, zaten çok izlenenler ise rekor seviyesine ulaşmış durumdalar.

“Bir tripod, bir kamera” kitlelere ulaşmak için yeterli. Dev stüdyoları, pahalı ışık tertibatı, son sistem kameraları, yüzlerce çalışanı bulunan TV kanallarının pabuçları dama atılmış durumda. Soru soran evinden yapıyor yayını, sorulan da programa evinden katılıyor; izleyiciler ise her yerdeler ve cep telefonu, tablet, TV, artık hangisi o sırada erişilebilir ise, herkes oradan değişik programları takip edebiliyor.

İletişim başkanlığı istemediğine basın kartı vermiyor, kimin umurunda, artık herkes gazeteci ve basın kartı verilme ‘onuruna erişenlere’ ters bakılan farklı bir medya dünyası var.

Etki?

Reklam

Hiç kuşkusuz sözünü ettiğim alternatif medya dünyasının izleyicileri üzerinde büyük etkisi var; öyle olduğuna eminim. İzleyen yüzbinler -bazısı için milyonlar- kendilerine sunulanlardan elbette etkileniyorlar.

Ancak alternatif medyanın siyasi dengeleri büyük çapta değiştirebileceğinden fazla emin değilim.

Büyük kitleler haberlerini alternatif medya dünyasından almıyor, yorumlardan haberdar bile değiller; çoğu kendilerini medyaya kapatmış durumda. 

Nereden bu sonucu çıkarıyorum?

Kamuoyu yoklamalarından…

Güvenilir araştırma kurumlarından MetroPoll geçen ayın çalışmasını tamamladı ve belli konulardaki ilk sonuçları paylaşmaya başladı. 

Alternatif medyadan etkilenebilecek kitlelerin siyasi eğilimlerinde geniş çaplı değişikliğe rastlanması beklenir. İktidar partisinin taraftar kitlesinin azalması, muhalif partilere rağbetin artması…

MetroPoll’ün “Bu Pazar milletvekili seçimi olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusunu yönelttiği kişilerden alınan cevaplara göre son tablo şu:

Reklam

“Kararsızım” (10.3), “Protesto edeceğim” (5.5) diyenler ile cevap vermeyenler (3.9) çıkarıldıktan sonra “Oyum AK Parti’ye” diyenler yine en kalabalık grubu oluşturuyor (30.9). CHP’ye oy vereceklerin oranı yüzde 20’yi bile bulmuyor (19.6); halen mevcut yüzde 10 barajını aşabilen üç parti var, üçüncüsü İYİ Parti (10.9)… 

Son iki ay içerisinde kamuoyunun dikkatine sunulan vahim ifşaatlar başka bir demokratik ülkede yaşansa siyasi sistemde çalkantılar meydana getirir, sorgulamalar başlatır, istifalara yol açardı. Bunun sonucu olarak eğilimlerde ciddi kaymalar görülürdü.

Bizde bunların hiçbiri olmadı.

Yarın sandık kurulsa, AK Parti ile MHP’nin oyları Meclis çoğunluğunu elde etmeye, adaylarını cumhurbaşkanı seçtirmeye yetmeyeceği için iktidar cephesi yenilebilir; ancak böyle bir sonuç seçime ittifaklar halinde gidileceği için alınabilecek.

İktidar cephesinin, MetroPoll anketindeki tablo sandığa olduğu gibi yansısa bile iktidarda kalmasını sağlayacak çareler aradığı biliniyor. ‘Yüzde 50+1’ formulünü ‘yüzde 40+1’ ile değiştirmek, karşı cephede yer alması mukadder partilerden bir-ikisini yanına çekmeye çalışmak, hiç değilse HDP seçmeninin zihnini bulandırmak, seçim barajı oranıyla oynamak veya ittifak partilerine baraj oranı koymak gibi…

Anlamsız mı görünüyor? Görünmesin. 7 Haziran 2015 genel seçiminde Meclis çoğunluğunu kaybeden AK Parti’nin altı ay sonra tekrarlattığı seçimde tabloyu değiştirmeyi başardığı ve ara dönemi de iktidarını sürdürerek geçirdiği bir gerçek.

Bir kez daha yaşanabilir aynı durum.

Karar yazarı Ahmet Taşgetiren’in ‘Tabanın tavana tahammülü’ başlıklı bugünkü yazısında AK Parti’ye oy veren kitlenin bilse aslında tasvip etmeyeceği bir dizi yanlışlık sıralanıyor.

Halkın üçte birini teşkil ediyor o kitle…

İşlenen sürekli -ve çoğu vahim- yanlışlıklara rağmen her üç kişiden biri AK Parti’ye oy vermekten vazgeçmiyor.

Muhtemelen bilmesi gereken her şeyi bilmediği için…

Belki bilse bile, muhaliflerin iyi niyetinden kuşkulu olduğundan veya yönetime muhalifler geldiğinde rahat ve huzurunun şimdikinden daha fazla bozulacağını sandığından yerini terk etmeyi düşünmeyebileceği için…

Medya, özellikle yerleşik olanlar dışındaki alternatif medya, ülke gerçeklerini dedikodu malzemesi boyutundan uzaklaştırıp gerçek anlamda gazetecilik yaparak geniş kitlelere ulaşma imkanı bulmalı.

Kurucusu oldukları iktidar partisinden hayal kırıklığına uğrayarak kopmuş liderlere sahip olan muhalefet partileri, dikkatlerini yakından tanıdıkları kitle üzerinde yoğunlaştırmanın yolunu aramalı.

Ne zaman seçime gidilecekse, iktidar, gerçek gündem maddeleriyle bilgilendirilmiş halkın adil şartlarda oy kullanmasıyla belirlenmeli.

ΩΩΩΩ

Reklam

33 YORUMLAR

  1. Sosyal medyayı yakından takip edenler ve oradan etkilenenler Türkiye nüfusunun yüzde 20sini geçmez.
    Zaten o kesimin büyük çoğunluğu da Ak Parti karşıtı. Haliyle gözleminizde haklısınız.
    Ancak geçmişte yaşadığımız Kızılay olayı sağduyulu insanların zihnine kazındı ve ona benzer başka durumlar da seçmen kitlesini sandıkla baş başa kaldıklarında etkileyecek nitelikte. Ancak benim şahsi kanaatim o son raddedeki kararın ne yönde verileceğinde ciddi bir alternatifin olup olmadığı etkili olacak.

  2. Sn.bernar yoldaş alttaki yorumla ilgili ne dersin?
    Yoksa sen de mi ”
    “Baran
    6 Temmuz 2021 At 21:26
    ALLAH’a inandığını söylediği halde ALLAH’ı hakkıyla tanımayan ve ALLAH’ın ayetlerini kulak arkası yapan biri ne kadar dindar görünürse görünsün dünyanın en vahşi canavarı olur. stalin, mao, hitler, lenin gibiler öylelerinin yanında çok gariban kalırlar.”
    Yoksa sen de mi uğur ve didem gibi “…gıcıklık olsun diye iş yapanı en gıcık edecek şeyin kendisine uymayarak onun yaptığı işin farkında olduğunu hissettirmek olduğunu biliyorum.” diyorsun?
    Eğer öyleyse……

  3. Sayın Koru ,
    Usta, halkın ne istediğini ve nabızları tutmayı iyi biliyor. Hergün ülke genelinde 1.5 milyon kişi hastahanelere , doktorlara gidiyor , filmler çekiliyor , MR lar çekiliyor , tahliller yapılıyor ,ilaçlar yazılıyor ve bir kuruş para verilmiyor.
    Her ilde bir üniversite bedava , Rektörün kim olduğu çok önemli değil. Güvenlik derseniz , IHA lar , SIHA lar bir yana Aileler gece yarısı parklarda toplanan çocukları için endişe etmiyor.
    Bu üç temel hizmetin sağlanmasında sorun yok ki alternatif aransın.
    Çok güzel bir kadın, iyi bir eş , iyi bir anne , iyi bir gelin ama tek kusuru aşırı kıskanç , kocası eve gelince üzerinde kadın saçı arayan, sürekli telefon ile nerede olduğunu soran biri . Bu yònüyle her yönüyle kötü olarak nitelendirilebilir mi ? Ya da temizlik hastası , aşırı titiz. Dışarıdan eve gelen kocasını doğruca banyoya yönlendirip , sabunlanıp , üstünü değiştirdikten sonra sofraya kabul eden biri . Kötü bir insan olabilir mi ? Hele ki mükellef bir sofra var ise orta da .
    Hayat pahalılığı derseniz , unuttunuz mu , benim memurum işini bilir diyen Rahmetlik bir Cumhurbaşkanımız vardı ve Ustanın oylarına yakın oy almıştı.
    12.5 milyon emekliye bayram ikramiyesi veren bir iktidar gelmişmiydi daha ònce ? Borçlarımız artıyormuş.
    Borç yiğidin kamçısıdır !
    Borç yiyen kesesinden yer !
    Borç bin i aştı . Baklava börek yeme zamanı !!!

  4. Erdoğan’ı Dünyan’ın veTürkiye’nin başına bela edenler!
    Başta Rahmetli Necmettin Erbakan,
    11.Cumhur Başkaní Abdullah Gúl, Ali Babacan, Beşir Atalay, şu anda Vatan Hainliğí ve Terörist olarak vekilliğí ve õzgürlüğú elinden alınmíş Ömer Faruk Gergerlioğlu, ve benzerleri. Erdoğan bunları kullanmasíní çok iyi becerdi. Son 5 senedirde Bahçli ve MHP yi Kullaniyor HEMDE TEPE TEPE.
    Bahçeli Erdoğaní bitimek için geldi fakat hem kendisini, hem partisini hemde Türkiyeyi bitirdi.

    Erdoğanı hiç kimse yerinden edemez etse etese onu oraya getiren ABD yerinden eder. Etmesine ederde fakat etmez niye etsinki? Trump ile çakma kavga ,Biden ile çakma kavga, AMA, ABD başkani ve Trump’in diş işleri baknı ile Rasim tercúman ile değíl kendi sırdaşları ile 3, 4 saat sir görüşme yapiyor ve bunun hesabıní ondan kimseler soramiyor. Sormaya kalkanlar soluğu silivride aliyor.

    Erdoğan milleti kullanark ABD tarafíndan allandı pullandí başa getirildi.
    Erdoğan 50 sene önce nisíl idi ise gene ayni erdoğan değişen birśey yok.
    Sadece kendisine verilen görevleri mili milimine eksiksiz uyguliyor.

    ABD’nin gücü sadece İrana yetmiyor.
    Ortadoğu’da tek iç savaş yaşamayan úlke iran. İranlílar dünyayí dolandırıyorlar fakat hiç birisine kimseler dokunamiyor.
    İranin en çok nefret ettiğı úlke Túrkiye ve Türk halkı. İkinci Arap ülkeleri ve Arap halkı.
    Sara hastaları devleti yönetemez.!?
    Cevap: yönetirse o úlke’nin halkı top yekün onan benzer ve 365 gun 24 saat sara nöbeti geçiriler.

    • Nurdan abla iyi güzel de; “Erdoğan’ı Dünyan’ın veTürkiye’nin başına bela edenler!” dediğin siyasi mevtalardan bir tanesinin bile “dünya 5ten büyüktür!” dediğini duymuş değiliz ama???

  5. Seçim pusulalarına HİÇBİRİ seçeneğinin konulmasını teklif ediyorum. Kabul edenler…..

  6. Uğur Bey,
    Dindarlar ne gibi problemler üretiyor biraz açar mısınız?(eğer doğrudan dindar insanları bir problem olarak görmüyorsanız)
    Dünyanın başına en büyük belaları pislikleri felaketleri ateistler getirmişken(stalin, mao, hitler, lenin…) bu dindarların ürettiği problemler muappeti nerden çıktı???
    Haksız mıyım baran?

    • Bizim oralarda sırf karşıdakini sinir edip, bu duruma da gülmek için alakalı alakasız laf üretip,sataşan tipler olurdu. Böyle biri sonradan üçüncü birine bu yaptığını pis pis gülerek anlatır, o gülüşünü devam ettirirken muzırlığının izahını da şu sözle yapardı: “gıcıhlıh deel mi?” Sen bu sözün anlamını daha iyi biliyorsun ya,bilmeyen için söylemiş olayım;yani sırf karşısındakini gıcık etmek için,gıcıklık olsun diye konuşmayı, davranmayı anlatıyor.

      Anlayacağın H. Gayret,seni çözdüm artık. Trol listesinden de çıkardım. Biliyorum ki sataşmalarının hepsini sırf ‘gıcıklık olsun’ diye yapıyorsun. Bu sebeple artık sana herşey serbest,istediğin gibi at koşturabilirsin. Çünkü gıcıklık olsun diye iş yapanı en gıcık edecek şeyin kendisine uymayarak onun yaptığı işin farkında olduğunu hissettirmek olduğunu biliyorum.

    • ALLAH’a inandığını söylediği halde ALLAH’ı hakkıyla tanımayan ve ALLAH’ın ayetlerini kulak arkası yapan biri ne kadar dindar görünürse görünsün dünyanın en vahşi canavarı olur. stalin, mao, hitler, lenin gibiler öylelerinin yanında çok gariban kalırlar.

  7. -Sayın yazar Cumartesi günü yazdığı yazısında “Cumhurbaşkanı yanlış yapabilir, ancak etrafları onlara aynı yanlışı iki kez yaptırmaz” demişti. Bu durumu Cumhurbaşkanın bilmemesine imkan yok. Bu ilk değil bir diğer yanlışı ikinci defa dün yaptı. Tarım ürünlerinde fiyat artışını engelleyeceğiz dedi bu yanlıştı, neden tarım girdilerinde yüzde yüz-yüzde yüzeli artışlara müdahale etmeyip tarım ürünlerine müdahale etmesini mantıklı bir açıklaması olabilir mi bu da bir hata ama bana göre hata değil bu yapılanlar ben yaptım oldu mantığıdır. Sayın yazar hata olmasını temenni ediyor sanırım.
    -Bu kadar olumsuzluklara rağmen iktidar oyunu koruyorsa bu ya muhalefetin beceriksizliği ya da bu işte başka bir şey var. Muhalefetin tek sığınağı medya. Bu kadar iddialar varken hiçbir istifanın olmayışı bizi kıskanan Almaya da bir belediye başkanı sırası gelmeden aşı olduğu için görevinden çekildi. Bizdeki iddialar Almanya da olsan neler olur kim bilir.
    Futbol maçında bir takım bazen kötü oynadığı maçı da kazanır, karşı takım çok kötü oynadığı için. Bizim siyasetimizde aynen böyle…..

  8. Muhalefet iktidarın borazancılığını yaparsa:

    Muhalefet hangi hayatî konuda iktidardan farklı bir şey söylüyor?
    “Beka” de, istediğini hatta fazlasını muhalefete söylet.
    İktidarın uluslararası bir alanda çok büyük bir yanlışı üzerine, bir Avrupa ülkesi bir açıklama yapıyor.
    Bunun üzerine iktidarımız bile bir şey söylemeden, muhalefet iktidarın yanlışına sahip çıkıyor.
    İçeride de en kritik konularda yanında hizalanıyor.
    İlköğretim mezunu pazarcı bile farklı bir ürün satmaya çalışıyor.

  9. safları sık tutun çözülmeyin.
    Salih zat rüyasında görmüş.
    tweetleri ve yorumları beşe katlayın.
    Çarşaf çarşaf yorum yapın.
    Bol bol altüst olacak yıkılacağız herşey çok kötü diyin.
    hiçbir iyi gelişmeyi görmeyin en Küçük sorunu deve yapın.
    ABD islama Hizmet olsun diye papazı besliyor.
    Haçlılar da namusunuza dokunmaz.
    Kim mi dedi?.Salih zat (namı diğer ABD papazı) dedi. inanmıyormusunuz.
    Halk size inanmıyor mu?
    O zaman CHP nin argümanlarına dönün.Halk cahil anlamaz.Herşeyi görmez göstermezler.
    Karnını kaşır oyunu satar diyin canım çok mu zor Analiz diye ABD tezlerini yazmak

  10. Hdp’ye kapatma davası açılarak ve Selahattin Demirtaş içerde tutalarak mağduriyet oluşturuluyor böylece Hdp tabanı kenetleniyor.Hdp seçmeninin başka partilere kaymasının önüne geçiliyor.Hdp’nin kapatılmasından en çok Akp zarar görür , %10’luk tepki oyu Akp dışındaki partilere kayar

  11. Taksim’de görevli bir trafik polisi ; bir süreden beri meydanın etrafında tur atıp duran Temel’in arabasından şüphelenmiş ve nihayet durdurup merakla sormuş ,
    – Kardeşim, deminden beri meydanın etrafında dolanıp duruyorsun ; bir derdin mi var , bir sıkıntın mı var , mesele nedir ?
    Temel , gayet rahat bir şekilde ve gülümseyerek cevap verir ,
    – Yok yok ağabey , bir tertum yok ; arapamun sol sinyali takildi da ondan toneyurum !
    Yani AKP yi tutan bu %31 lik seçmenin de herhalde sinyalleri takıldı !Başları dönene kadar dönsünler bakalım !
    Selamlar ,iyi günler

  12. Hiç birşey aniden ortaya çıkmaz. sadece Tanrının mucizeleri yoktan varetme sıfatı girmişse işin içine hariç.
    Bir köşe yazarı bir yazı yazdı diye seçmen ”ah elim kırılsaydıda..” moduna girmez. ama, onlarca yıl on köşe yazarı birçok yazı ile malum kitleleri pekala etkileyebilir!
    -Böyle ise, kim suçlu sadece?
    -Sokakta kavga eden çocuğu suçlu da olsa onu korumak için gerekirse komşusunu dövmeye sindirmeye çalışan ebeveynin ne kadar suçu olur sizce?
    -Öteki köyün agası seyrederken eğlenmez mi gönlünce?
    Suçu suçluyu, ne seçmende nede siyasetçide aramak doğrudur bence. hepimiz suçluyuz.
    Maaile..

  13. Demokrasi amaç değil araç diyenlerin, kedileri trafolara girenlerin, mühürsüz oyları oylamadan sonra geçerli sayanların, İstanbul yerel seçimini uyduruk bahanelerle yineletenlerin şaibesiz bir seçim yapacağını, olası oy kaybında iktidarlarını olgunlukla devir edeceklerini sanıyorsanız; YANILIYORSUNUZ.

    • bunu herkes biliyor da milleti buna hazırlayanların ekmeğine yağ sürmemek lazım görüşü ağır basıyor.

      • Sallamayalım beyler, o yalan tezleriniz yerel seçimlerde çöktü. Ankara, İstanbul artık sizde. Çok iyi de oldu. Tam iki sene geçti. Millet şunları bi deneyelim dedi, yakinen gördü. Ankara ve İstanbul gereken reakasiyonu gösterir merak etmeyin. Sonra başlarsınız trafo muhabbetine. Bırakın adam rahat rahat Bodrumda tatilini yapsın.

    • Yahya bey bakıyorum “İstanbul yerel seçiminin yineletilmesinin” tadı damağınızda kalmışa benziyor; tabii benzeri bir durumda devletbaşkanlığı da çantada keklik görüşü ağır basıyor galiba ama YANILIYORSUNUZ.
      Ha gayret!!!!

  14. Basliktaki sorunun cevabini yazi icerisinde kucuk bir bolumde vermissiniz. Bu halk, sadece Erdogan doneminde refah gordu, kendi capinda ben de varim diyen etkili-guclu ulke gordu. Ustune alternatiflere guven duymuyor.

    O yuzden bir cok yanlisa karsi baldiran zehiri icip katlaniyor.

    Erdogan’in ilk yapmasi gereken, halkin gozunun onunde bizzat kendi hayatinda tasarruf yapmak. Boylece halk pandemi, operasyonlar, dolar, ekonomik hatalar nedeniyle kotulesen ekonomiye ragmen Erdogan’a destek verebilir.

  15. bu ülke insanları üretimi yok seviyesine getiren insanları yoksullaştıran enflasyon rakamları ile oynayarak işçinin memurun emeklinin düşük zam almasına pandemi de esnafa gerek desteği vermeyerek onların borç ile dip yapmasına sebep olan.
    onlardan esirgediği paraları beşibiryerde müteahhite pandemi kriz demeden aksatmadan ödeyen.
    aşı tedarikinde geç kalıp bir de üstüne her yerde paralı biz de bedava diye yalan söyleyen.
    zaten yoksullaşan halka bir de porsiyonlarınızı küçültün diye öğüt veren.
    ortaya yayılan yolsuzluk haberleri için doğrumu yanlış mı diye savcılara soruşturma yaptırmayıp sessiz kalan.
    üç maaş beş maaş alan bir sürü bürokratı olan.
    güreşçileri banka yönetim kurullarına atayan.
    eğitimde devamlı sistem değiştirip yüz yüze eğitime başlayamayan.
    bir şehir hastanesi uğruna Atatürk hava limanının şimdi milyarlarca liraya yapılacak pistlerini kırıp yok eden.
    ülkeyi milyarlarca dolar yük altına sokacak kanal istanbul garabetini hayata geçirmek için kimseyi dinlemeyen.
    ülkenin dağlarını ormanlarını ovalarını verimli arazilerini maden şirketlerine maden çıkarmak müteahhitlere inşaat malzemesi sağlamak için yok eden.
    bu iktidara ortağıyla beraber hala %40 oy çıkıyorsa bu akıl tutulmasımı yoksa yüksek derecede stocholm sendromu vakasımı acaba.
    anket şirketleri bu sefer çok yanılacak diye düşünüyorum.

    • o yüzde 40 oy verenler Tik-Tok seyircileriyle bir kısım cami cemati, geri kalan da iş birlikçi yandaşlar.

  16. Millet “Gemileri yaktı”

    Metropol anket şirketi 5, 6 ay evvelki sonuçlarda kalmış.
    5, 6 ay evvel AKP oyu düştükçe Nedense CHP oyları da düşüyordu. Şimdi belli oldu millet korkudan CHP’ye vereceğini söylemiyordu.

    Youtube videolarında, halk röportajlarını bende takip ediyorum. Geçen halkın %80’i AKP diyordu önceden, şimdi tam tersi, çünkü “halk gemileri yaktı.”

    Şuan CHP %27 oy gözüküyor
    AKP %29.7 gözüküyor

    Anketlerle gelen Erdoğan Anketler, azizlik edecek (“azizlik etmek”) ve dönemi son bulacak.

    Ben yine diyorum ki Halkın bazıları korkudan doğru demeç vermiyor. AKP oylarında köpük var.
    Misal metropolun İYİ parti oyları hiç inandırıcı değil Çünkü Meral Akşener karış karış Türkiyeyi geziyor ve halktanda ilgi görüyor.

    AKP millet vekilleri, korkudan halkla biraraya gelemiyorlar.

    AKP bundan sonra kar topu gibi hızlı eriyecek. Artık para muslukları kesildiği için devamlı zam ve tasarruf açıklamalarıyla, millet kemer sıkması gerekeçek, kemerlere açılan her bir delik AKP’nin sonunu getirecek.

  17. Hem sn. Taşgetiren, hem de sn. Koru’nun, Erdoğan’ın hala elinde tuttuğu o yüzde 31’lik seçmen kitlesini değerlendirirken müşterek bir yanlışı paylaştıkları kanısındayım: O yüzde 31’lik AK Parti seçmen kitlesinin hatırı sayılır bir bölümünün rasyonel (akla dayalı) ya da ahlaki düşünen seçmenler oldukları varsayımı.

    Sn. Koru’nun, şu ifadeleri benim açımdan dikkate değer:

    İşlenen sürekli -ve çoğu vahim- yanlışlıklara rağmen her üç kişiden biri AK Parti’ye oy vermekten vazgeçmiyor. Muhtemelen bilmesi gereken her şeyi bilmediği için…”

    Bu ifadelerden biraz sonra, şunu söylüyor sn. Koru:

    “Kurucusu oldukları iktidar partisinden hayal kırıklığına uğrayarak kopmuş liderlere sahip olan muhalefet partileri, dikkatlerini yakından tanıdıkları kitle üzerinde yoğunlaştırmanın yolunu aramalı.”

    Basitleştirerek söylersek, şu çıkarsamalara ulaşmamız hatalı olmaz:

    (1) O yüzde 31’lik AK Parti seçmen kitlesi içinde, hala, azınlık da olsa, bilmesi gereken her şeyi işitir ve bilir hale getirildiğinde, AK Parti’ye desteğini çekecek hatırı sayılır büyüklükte bir seçmen gurubu var.

    (2) DEVA Partisi ve Gerçek Partisi, sonuç alıcı bir strateji izliyor görünmüyorlar. Bu iki parti, “dikkatlerini yakından tanıdıkları kitle üzerinde yoğunlaştırmanın yolunu aramalı.”

    Sn. Taşgetiren’de öne çıkan varsayım şu: Söz konusu AK Parti seçmen kitlesi, yolsuzluk, gelir dağılımında asaletsizlik, devlet malının ve parasının israfı, iltimas gibi ahlak duygusuyla ilintilendirilebilecek meselelerde bir duyarlığa sahip. AK Parti, umursamaz tutumuyla, bu insanların sabrını zorluyor.

    Yukarıdaki değerlendirmelerin yerindeliği komusunda kuşkularım var.

    Bence, bilinmesi gerekenleri bilenler, gözleyerek ve işiterek bildiklerinden hareketle, zaten halihazırda AK Parti seçmeni olmaktan çıktılar. Gelecek ve DEVA partilerinin elinde, AK Parti seçmeni olmayı sürdüren seçmenlere götürüp sunabilecekleri, böylece onları tereddüte düşürebilecekleri, belki de gönüllerini çalabilecekleri “henüz işitilmemiş bilgiler” yok. Yüzde 31’lik o kitlenin kulağı, ses her kimden geliyor olursa olsun, her türden “bilgi aktarıcı” sese kapalı. Seslere kulağı açık olanlar zaten ya “Alayı aynı bunların! Milleti düşünen yok. Hiçbiri oyumu hak etmiyor!” deyip protestocu seçmen bloğuna kaydı, ya da İyi Parti, DEVA ve Gelecek Parti’lerine dağıldı. Ya da karasızlar kümesindeler. O yüzde 31 önümüzdeki aylarda bir 3-4 puan daha kaybeder, bu da sadece kesif yoksulluğun, vaat edilenin aksine, önümüzdeki aylarda da sürmesi nedeniyle olur.

    Kurulmuş iki yeni partinin AK Parti kitlesinden dişe dokunur yüzdelerle oy alması, ancak AK Parti’nin alacağı seçim yenilgisi sonrası dağılıp gitmesi ile mümkün olacaktır. AK Parti gerçek bir parti değildir. Erdoğan, yani lider partisidir. İktidarı yitirdiğinde küçülmez, dağılır gider.

    Erdoğan’ın planlarından ve iradesinden bağımsız olarak, bir kaçınılmazlık olarak gidilecek erken seçim, hepimizin adeta mutlakmış gibi gördüğü “AK Parti + MHP + BBP ve bunun karşısında muhalefet bloku” kapışması olarak yaşanmayabilir. MHP, bu şekilde gidilecek seçimin büyük olasılıkla kaybedileceğini bilmiyor mu? O seçim bir şekilde kazanılsa bile, C. İttifakı denilen garabetin bir iki yıl boyunca bile süremeyeceğini bilmiyor mu? AK Parti’nin dağılıp gitmesi durumunda bundan en çok yararlanacak partilerden birinin MHP olacağının farkında değil mi? MHP’nin fazlaca bir oy kaybetmediğini, ama oy da artıramadığını, sadık MHP seçmeni arasında ortak aday olarak Erdoğan’a oy vermeye gönüllü olmayacak ülkücülerin saysının artarak yüzde 5-6 bandına yükseldiğini görmüyor mu?

    Erdoğan, her ne oy kaybına uğradı ise, ekonomideki beceriksizliği yüzünden, yoksulları daha da yoksullaştırması, işsizliği patlatması dolayısıyla kaybetti. Yolsuzluk, gelir dağılımında eşitsizlik, ifade özgürlüğü, vs. rol oynamadı bunda. Ekonomik açmaz bir çöküntü değil, tedrici bir kötüleşme olarak yaşanmış olsaydı, “Endişeye mahal yok. Elbette Reis liderliğini konuşturacak, kısa zamanda sizleri düze çıkaracak” propagandası pekala işler, Erdoğan Partisi’nin oyları yüzde 40’ın altına düşmezdi.

    Onca olan bitene rağmen hala AK Parti arkasında durmakta ısrar eden o yüzde 31, Türkiye dindarlığının kolektif yaratısıdır. Akıl, ahlaki duyarlık, adalet ve hakkaniyet, “henüz görememiş oldukları kendisine gösterildiğinde başka şekilde düşünmeye başlayıp rasyonel ve ahlaksi şekilde davranma” hali, yazarın bugünkü yazısında değindiği Taşgetiren köşe yazısının altına girilmiş şu okur yorumunda dile gelen zihniyetin yabancısı olduğu şeyler:

    “Büyük resme odaklanmak, büyük oyunu bozmak lazım. 1500 yıllık kutlu yürüyüşün son 10 yılında çekilen ufak tefek sıkıntıları büyütmemeliyiz. O abarttığımız sorunların, sahabenin çektiği sıkıntıların yanında esamesi bile okunmaz. Kutlu davamıza ihanet etmek, bozgunculuk yapmak isteyenler varsın insin bu trenden. Bizim liderimiz belli, yolumuz belli, davamız belli.”

  18. Trol Zihni

    Dünkü yazıya Ali Namlı isimli beyefendi olayı özetleyen bir yorum yapmış. Aslında ortama bir zeka ile ulaşılacak bu sonuca başta yazar olmak üzere okurların çoğu niçin “millet zaten aç” başlığı ile tepki verdi. Ali bey diyor ki “ülkemizde ise 26 milyon ton gıda israf edilmektedir yani her üç ekmekten birisi çöpe atılmaktadır!”
    Benzer bir resmi sosyal medyada herbiri dana gibi, üzerlerindeki tişörtlerde açız yazan sendika görevlilerinin protestosunda da görmüştüm.
    En son da açıklanan memur zammının ardından “ben bu kadar almıyorum diye” sosyal medyada eylem yapan öğretmenler. Aldığı maaşı bile yanlış söyleyip algı çalışması yapan öğretmenler öğrencilerine nasıl bir ahlak örnekliği olacak. Aldıkları ek dersleri, sınav ücretlerini sanki kimse bilmiyormuş gibi. Sanki o paraları devlet vermiyor, yabancı ülkeden geliyor.
    Neyse oylar denen düşmüyor diyor yazar. İktidarın sürekli ve devasa hatalarını kabul etsek bile chp yi iktidara taşıyacak bir oy değişikliğini kim evet der. Gerçekten ak partiye güvenmiyorsunuz da fikri sağlarlara, cananlara, özgül özerlere her birinin müslümanlara nefreti gözlerinden okunan bu tayfaya mı güveniyorsunuz. Bu gün ellerinde hiçbir imkan yok iken fazilet durağı yalanını söyleyen, kız yurdundan silahlar çıktı diyen, katarlılara sınavsız tıp yalanını söyleyen, seçimden önce sular bedava olacak, otobüsler indirimli olacak diyen. belediyeyi alır almaz İhaların, sihaların mucidi selcuk bayraktarın eğittiği çocukları belediye tesislerinden kovan, iktidara geldiğinde de selcuk bayraktarı ülkeden kovacak, dedeleri gibi ihaları toprağa gömecek bir zihniyete mi oy versinler.

  19. Sayın yazar her şeye rağmen akparti diyen seçmenin durumunu açıklamak için “Muhtemelen bilmesi gereken her şeyi bilmediği için…” diyerek zaten rengini belli etmiş…
    Yalnız bizim milletimiz kadar bilinçli uyanık başka bir halk da yoktur, benden söylemesi.
    Diğer ihtimal; yani muhalefetin beşpara etmez oluşu ya da tekinsizliği yüzünden seçmenlerin akpartide ısrar ediyor oluşları daha makul bir durum gibi görünüyor.
    Çünkü burdaki sözüm ona muhalif birçok zavallıda bile rahatlıkla görebilen bir hastalık var:
    “karşıtlık hastalığı”
    Hepsi hasta oldukları için bu iktidara karşı değiller elbette, ama böyle bir hastalık var.
    Nasıl mı?
    Bırakın bir iş yapmayı, yapılan yapılmış yapılacak olan tüm işlere karşı çıkan bir muhalefetle karşı karşıyayız. Normal şartlarda yapılan işlerin daha iyisini, daha doğrusunu yapabileceğini söylemesi gereken muhalefet takımı habire hükümetin çoktan yapıp tamamlamış ve halkın hizmetine sunmuş olduğu eserleri yatırımları kötülemekle meşgul; hatta iktidara gelirlerse birçok kamu yatırımını ve projeleri yerlebir edeceklerini de zaten açıkça beyan ediyorlar…
    Bir muhalefet düşünün; bal yapmaz arı gibi mızlanıp duruyor ve bir iktidar düşünün; sürekli yaptığı mega yatırımlar ve ortaya koyduğu eserleri üzerinden eleştirilmeye çalışılıyor!
    Sizce de bir tuhaflık yok mu bunda?
    Halkımız kimin ne mal olduğunu çok iyi görüyor bence…

  20. “Sebebi ne? ”
    muhalif yazar uzulse de aslinda durum ne yeni ne supriz..
    herkes biliyor ama gene de yazalim; ortalama akp secmeni icin muhalif blok= sirret/zillet/teror ittifaki.

    turkiye tuhafliklar ulkesi iste..

    muhalif yazarin sormamis ama sorulmasi gereken;

    onca malubiyete ragmen kendini avanaklarina hala ataturkun partisi diye pazarlayabilen o pkk ortagi partiye turkiyenin sadece 19.6’sinin oy vermesi hemde tepesindeki cok zeki ve kulturlu borazanciya ragmen.. bu kadar avanagin oldugu memlekette en azindan yuzde 40(+10pkk) beklerdik ..ayip olmus ataturkun partisine tez elden gidin gunah cikarin anitkabire 😉

    • atıf bey sn. Kemal Kılıçdaroğlu ” 5 nümune üretimi tamamlanmış ve seri üretime hazır durumda olan tank-palet fabrikasını sırf dış güçler istedi diye Altay tanklarının üretimini engellemek için el değiştirdiğini” söyledi ve MHP yi de suç ortağı ilan etti.

      sen de sn Kılıçdaroğlu gibi bir zeka örneği gösterip tank palet fabrikası el değiştirilirken işlemleri yürüten generallerin arasında CHP ye yakın kaç general olduğunu sorsaydın ya! o zaman seni takdir ederdim. hep boşa kürek çekiyorsunuz.

  21. Geçen gün sn.bernarın bir yorumu üzerine gayet tepeden şöyle diyordunuz:
    “Uğur
    3 Temmuz 2021 At 20:46
    Nezaketli yaklaşımınızdan dolayı teşekkür eder,saygılar sunarım.”
    Aynı nezaketi maalesef sizden pek göremiyoruz uğur bey?
    Düşünsel anlamda yazıp çizdiğin mevzular ipe sapa gelmez ama hep alacaklı çıkmakta hep üste çıkmakta üstünüze yok yani…
    Sn.bernar diyor ki; numara yapmakla, iki yüzlülükle biyere varılmaz, gerçek bir özeleştiri yapamıyorsanız ortalıkta dolaşmayın, beyhude diyor…
    Sen hala estek köstek diyorsun; ona buna bilmemneyi öğreteceğine sn.bernarı iyi oku!
    Ama yok, her şeyin en iyisini bu nanemollalar bilir, adam diyor ki “başım gözüm üstüne”, sen hala mırın kırın ediyorsun!

    • Sayın yazarın “AK Parti’nin altı ay sonra tekrarlattığı…” dediği seçimi akparti değil, hükümet kurulamadığı için ysk tekrarlattı; hatta onun da adı “tekrar seçim” değil “erken genel seçim”dir. (ama ibb seçimleri tekrarlanmıştır.)
      İtirazı olan?

    • Bernar bey’in iki yüzlülükle suçladığı insanlar 5 senedir öz eleştiri yapmaktan dış dünyaya bakmıyorlar bile, ben şahidim. biraz da Bernar hoca kendi yapsın öz eleştirisini. ama senin öz eleştiri yapmana gerek yok, sana her şey serbest.

  22. seçim oncesi yorumlar ile seçim sonrasi yorumlar, maç oncesi ve sonrasi yorumlar gibi farklilik gosterebiliyor…. Bu nedenĺe secimi beklmek gerektigini dusununlerdenim. Genede bi yorum yapayim. Bu secim sonuclari cooook farkli olacak. Son ile baslangicin birlestigi bir nokta olacak….

Yoruma kapalı.