İktidara ‘güven’ aşımı kendini belli etmeye başladı.. İktidar da bunun farkında…

12
Reklam

Üzerinde durmak istediğim düne ait iki haber var.

İlki, gözaltında tutulan emekli amirallerle ilgili mahkeme kararı öncesinde savcının “Diğerleri bırakılsın, fakat bildiriyi kaleme aldığı için o tutuklansın” tavsiyesinde bulunduğu Ergun Mengi’nin savunmasıyla ilgili.

Diğeri ise, AK Parti’de genel başkan yardımcısı Nurettin Canikli’nin muhalefetin “128 milyar dolar nerede?” soruna verdiği cevap…

Emekli amiral Ergun Mengi, ifadesinde, “Sayın Cumhurbaşkanımız da duyuru sonrasında gerek Montrö Sözleşmesi, gerekse ‘sarıklı amiral’ haberleri ile ilgili olarak bizimle aynı yönde endişesini dile getirmiştir” demiş.    

Dediği doğru. Ülkeyi ‘darbe çağrısı’ olduğu iddiasıyla günlerdir meşgul eden ‘emekli amiraller bildirisi’ konusunda yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kesinlikle art niyetli bir girişim” dedikten sonra, bildiride işlenen iki konuya cevap verme ihtiyacı hissetmiş. 

Açıklamanın “Montrö Antlaşması’ndan çıkmak gibi bir niyetimiz yok” bölümü, Meclis başkanının bir TV programındaki yanlış anlaşılabilecek ifadelerine karşı bildiride verilen tepkiye bir cevap.

Bir dini toplantıya bir amiralin sarıklı-cüppeli katılmasıyla ilgili fotoğrafa duyulan hassasiyet için de, “TSK’nın disiplin anlayışı ile bağdaşmayacak fotoğraf veren askere olumlu bakmadık, bakmayacağız” demiş Cumhurbaşkanı Erdoğan

Nitekim emekli amiraller serbest bırakıldı.

Reklam

AK Partili Nurettin Canikli’nin muhalefetin “128 milyar nerede?” sorusuna Twitter üzerinden verdiği cevabın kısa hali de şu: 

“30 milyar doları ithalatçılar satın almış. 2019 ve 2020 yıllarında toplam 36 milyar dolarlık altın ithalatı gerçekleştirildi. 75 milyar doları Türkiye’de yerleşik gerçek ve tüzel kişiler tarafından satın alınmış. Yani 75 milyar dolarlık TL cinsinden hesaplarını dolara çevirmişler. Bu 75 milyar dolar Türkiye’deki bankalarda hesaplarda durmaktadır.” 

Muhalefet “Türkiye’de yerleşik gerçek ve tüzel kişiler tarafından satın alınmış” bilgisinin içinin doldurulmasını ‘gerçek ve tüzel kişiler’ diye geçiştirilenlerin kimler olduğunun açıklanmasını istiyor zaten. 

Güven bunalımı

Bu iki haber iktidar cephesinin kendisine yönelik bir ‘güven’ sorunu yaşandığının farkına varmakta olduğunu göstermesi bakımından önemli. 

Henüz bakanken katıldığı bir toplantıda (1 Haziran 2018), Berat Albayrak, kendisine partisinin bir seçmeninin söylediğini belirttiği bir sözü aktarmıştı. Seçmen “Cumhurbaşkanımız aya kadar 4 şeritli yol yapacağım dese, vallahi inanırız” demiş… 

Gerçekten de, AK Parti, her seçimde sayılarını biraz daha artırarak kendisine böylesine güven duyan bir seçmen kitlesi oluşturmuştu. O güvenle bugünlere gelindi. 

Ancak son zamanlarda vatandaşın iktidar cephesine güveninde bir aşınma meydana geldiği hissediliyor. Ben bunu bayağı bir zamandır hissediyordum da, AK Parti zirvesinin aynı hissi duyduğundan kuşkuluydum.

Reklam

Yukarıda alıntıladığım açıklamalar orada da farkındalığın meydana geldiğinin dışa vurumu kabul edilebilir.

Emekli amirallerin kendilerinin ‘duyuru’ diye adlandırdıkları açıklamaların ‘darbe çağrısı’ olduğuna dair AK Parti içerisinden ve AK Parti’nin itibar ettiği medyadan gelen ağır ithamlarla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuya ilişkin açıklaması arasında ciddi bir yaklaşım farkı var.

Daha alttan alıyor AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bildirinin içeriğinde yer alan iki konuya cevap verme ihtiyacı duyuyor. Mahkeme de savcının birine yönelik “Tutuklansın” talebine rağmen gözaltındaki emekli amirallerin hepsini serbest bırakıyor.

İyi de yapıyor.

Anketlere bakalım

Ülkemizin bir araştırma kurumunun yaptığı bir çalışma neden “İyi yapıyor” dediğimi destekliyor.

İstanbul Ekonomi Araştırma 5-7 Nisan tarihlerinde 12 ilde 1515 kişi ile görüşmüş. 

Kurum çalışmayı ve sonucunu şöyle tanımlıyor:

“Çeşitli aralıklar ile gündeme gelen darbe tartışmalarına bir yenisi daha eklendi. Geçtiğimiz hafta sonu 104 emekli amiralin imzasının yer aldığı bir bildirinin yayınlanması adeta ülkenin gündemine oturdu. Bir kesim bu bildiriyi bir muhtıra veya darbe girişimi olarak değerlendirirken, diğer kesim ise bu bildiriden bir darbe iması çıkarılamayacağı görüşünde. Bildirinin yayınlandığı günün hemen ertesinde 10 emekli amiral gözaltına alındı. Emekli amirallerin sabah erken saatte gözaltına alınmasından, bildiride kullanılan dil ve üsluba kadar pek çok konu fikir ayrılıklarına yol açmakta ve tartışmaları derinleştirmekte. İktidar temsilcilerinden gelen sert açıklamalar ise önümüzde önemli bir yargılama süreci olacağını gösterir nitelikte. Türkiye Raporu olarak Nisan ayının ilk anketinde bu konuyu ele aldık ve katılımcılara Türkiye’de darbe tehlikesi olup olmadığı hakkındaki düşüncelerini sorduk.” 

Sonuç şu: “Türkiye’de darbe tehlikesi olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna, vatandaşların yüzde 73.5’i “Hayır, düşünmüyorum” cevabını vermiş. “Evet, düşünüyorum” diyenlerin oranı yalnızca 22.8…

AK Parti’nin emekli amiraller tarafından yayımlanmış bildiriyi değerlendirmesi ile sıradan vatandaşların konuya yaklaşımı arasındaki fark, önemli bir bölümü AK Parti seçmeni sayılabilecek kitle ile arada ‘güven’ sorunu yaşandığının işareti.

Benzer bir durum, 128 milyar dolar konusunda ve İstanbul sözleşmesine yaklaşımda da kendini belli ediyor.

MetroPoll araştırma kurumunun sıcağı sıcağına yaptığı bir ankette Cumhurbaşkanı kararıyla feshedilen İstanbul Sözlemesi’nin halk tarafından değişik değerlendirildiği görülmüştü. “Kararı onaylamıyorum” diyenler yüzde 52.3, “Onaylıyorum” diyenler ise yüzde 26.7 çıkmıştı ankette.  

Siyasete yansır

Nurettin Canikli’nin 128 milyar dolarla ilgili daha önce hiç girilmeyen ayrıntılara yer verdiği açıklaması da toplumdan gelen taleplere bir cevap sayılabilir. 

“Aya kadar 4 şeritli yol yapacağım” denildiğinde bile inanmaya hazır olduğu düşünülen kitleler, bugün iktidarı verdiği tepkileri geri almaya, hiç girmediği ayrıntıları paylaşmaya zorluyor.

İktidar cephesine güven aşınıyor. Bunun elbette siyasete yansıyacak sonuçları olacaktır.

[İstanbul Ekonomi Araştırma’nın anketi bir Arap gazetesinde karşıma çıktı. Kurumun internet sitesinde yer aldığı halde anketin ‘yerli ve milli’ gazetelerde haber değeri bulmaması çok ilginç.]

ΩΩΩΩ  

Reklam

12 YORUMLAR

  1. ABD de polis hızını almış gidiyor. George Floyd’u gözaltına alınırken öldürülmesi ülke genelinde polis şiddetini kınayan ırkçılık karşıtı şiddetli protestoların fitilini ateşlemişti.Başkanlık seçimi dolayısıyla olaylar köpürtülüp tüm Abd ye yayılmıştı.
       ABD’nin Minneapolis kentinde 20 yaşındaki siyahi Daunte Wright’ın, 11 Nisan’da çevirme sırasında polis tarafından vurularak öldürülmesinin ardından başlayan protestolar devam ediyor. Ama bu sefer başkanlık seçimi yok. Demokratlarda tıs yok.

  2. Almanya’da yakından tanıdığım aktif bir hristiyan tarikat üyesine tarikata bir general de üye olabilir mi diye sordum. Neden olmasın dedi. Konuşmamız sonunda şu neticeye vardık: Tarikat üyeler için dini inançların yaşandığı bir ortam.Tarikatın Almanya’daki anayasal düzenle bir sorunu yok. Tarikat üyeleri değişik politik görüşte insanlar. Kimin hangi partiyi seçtiği kimseyi ilgilendirmiyor.

  3. Amiraler! Olayı ABD’nin saatı ile 12 Nisan’a kadar canlı tutuldu. Nedeni Halkban ABD’de yargılanır veya yargılanamz kararının verileceği güne denk getirdiler fakat hakimde kararı aynı gün değil daha sonra açıkliyacağını bildermesi nedeni ile, hepsini serbest bıraktılar’ki eğer mahkeme yarvılama kararı verirse gündem değıştırmek için ellerinin altında hazaır bulunsun.

    Biz çok şansli bir milletiz! Çünkü şeytana babucunu ters giydiren bir ihtidarımız, var.

    Ah birde dolar ABD parası olmazsa o zaman ne Diyanetin vakfına nede ABD vatandaşı olan Türkiyeli anadan doğmuş yabancı danışmanlara ihtiyać duyardilar. Isdedikleri kadar doları istedikleri ülkelere sorgusuz sualsız yatırm yapardılar.

    Yoksa ikide bire ABDli memurların araştırmalarına muhatap olurdular.
    Türkiye meteliği kurşun atarken bunlar faizle borç aldıkları paralar’i vakıf cami yaptırıyor bahanesi ile osmanlı mahallesi gibi seneriyolar yazmaya gerek kalmadan milletin vergilerini başları ağırmadan rahat rahat yerdiler.

    ABD’li senetör ve millet vekilleri kafalarını fena halde bizim’kiler’ın mal varliklarına takmişlar.
    Hep onları yüzünden durmadan gündemi değiştımek için. Çakma darbeler’de dahil ,uydurma seneriyolar üretmek zorunda kaliyorlar.

    • En iyisi troller buralari havuzun kirli sulari ile doldurmadan önce ben yazayım.. gerçi ne kadar bilmiş hööt dediğini hizaya çekiyor diye palavralar atsalarda bu yazısında CAHÎLÍKLERÍNÍ az’da olsa sorguluyor.

      ABD’deki mahkemenin Halkban, davası için verdiği karar, henüz açıklanmadı fakat havuzun açıklanacak karardan ya haberdarlar ondan yada rüşvetler in yalan ve iftira olduğunu millette yutturmak için ikinci bir Günah keçisi hazırliyorlar.
      O keçide Hakan Atilla.

      Aşağıdaki linkte emir eri yazarlardan birisi onu ifade etmeye çalışiyor.
      Troller! Hadi size kolay gelsin.
      1 tane daha varan haini tesbit ediyirsunuz.

      https://m.sabah.com.tr/yazarlar/dilek-gungor/2021/04/14/halkbank-davasinda-ne-olur

  4. İktidar cephesine olan “güven aşınması”nın siyasete yansıyacak sonuçları hangi düzeyde olacaktır? İlk seçimde iktidar cephesi güç kaybedecek ama yine iktidar olacaktır veya muhalefet cephesi seçimi kazanacaktır.. hangisi gerçekleşir, şimdiden bilmiyoruz. Her iki durumda da bozulan ekonomik yapı ile dış politikada oluşan riskleri yönetmek çok zor olacaktır. Ya da bu olumsuz durumu onarmak zaman alacaktır.

    İktidar cephesinin, -MHP’nin değil- AK Partinin yönetim tecrübesi bir yere kadar buna cevaz verir de, peki ya muhalefet cenahı? İktidar cephesine gerçekleşen güven aşınmasını muhalefet cephesi potasına devşirebiliyor mu?

    İşte Türkiye siyasetinin kilitleyen yer tam da burasıdır. Hem yüzde 50+1 oranı ve hem de muhalefetin iktidar cephesinden boşalan rüzgarı kendi yelkenine toplayamaması, muhalefet cenahının hem blok/ittifak ve hem de tek tek bu boşluğu dolduramıyor oluşu siyaseti kilitliyor malesef…

    Oluşan iki kutuplu yapı, iktidar cephesine olan güven aşınımı sayesinde tersine dönecek, seçmenin cevaplamasını istediği konularda iktidar cephesinin ağırdan alma veya görmezden gelme davranışına karşılık güven aşınımı daha da hızlanarak artacaktır ki, bu iki kutuplu siyaseti zayıflatacaktır. Olması gereken de bu değil midir?

    Neden sonra Sn. Canikli’nin açıklama yapması ve açıklamasında da hala iktidar cephesini haklı çıkaracak hesap içerisinde olması, aslında yeni bir net soruyu daha karşısına dikiveriyor: “75 milyar doları satın alan Türkiye’de yerleşik gerçek ve tüzel kişiler kimlerdir?”.. “Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler” misali “128 milyar dolar nerede?” sorusuna yarım ağızla da olsa cevap vermiş oluyor Canikli. Şimdi sırada o isimlerin açıklanması var; bu açıklanırsa eğer, hükümete olan güven aşınımı da artışa geçecektir.

    Hükümete olan güven aşınımı artacaktır da ne olacaktır?.. Muhalefet cenahı bir pozisyon alacaktır da yelkenini rüzgarla mı dolduracaktır? Sahi muhalefet ne yapmalıdır da yelkenini rüzgarla doldurmalıdır?

    Sanıyoruz ki muhalefet denize açılmıştır, gemisini sürecek yelkeni rüzgar bekliyor! Yok böyle bir şey. Muhalefet kenarda, kıyıda dolaşıyor.. bir de kaptanını bekliyor galiba.

    İktidar cephesinde kaptan ve yardımcı kaptan gündemi belirliyor, rüzgar estiriyor; kendi seçmeninde oluşan güven aşınımına rağmen…

    Muhalefet cephesi yanlış sulara açılıyor herhal. Baksanıza, oluşan rüzgara rağmen bir türlü yelkenini dolduramıyor.

    Pandemi, artan vaka ve ölüm sayısı ile ekonomideki -kriz denecek kadar- zayıflık, üstüne dış politikada -Karadeniz havzasında- meydana gelen gelişmeler bir süre daha bize rahat yüzü göstermeyecektir. Üstüne, iç politikadaki anlamsız çekişme ve kutuplaşmada cabası…

    Negatif bir tablo mu çizmiş oldum!

  5. BİDEN İTTİFAKI İKTİDARA YÜRÜYOR

    Sosyal medya denen alana sahip olan bidenci muhalefet hızla iktidara yürüyor. Bunu sayın yazarında içinde olduğu camianın bir amiralin bile konuştuğunda gündem olması muhakkakken 104 tanesinin bir gece birleşip muhtira yazmasının kamuoyuna normal bir görüş bildirme olarak yutturmasından da anlayabilirsiniz.

    128 milyar nerede sorusunun cevabına verilen tepki de ilginç. 75 milyar talep eden vatandaşa satılmıştır diyorlar. Bu sefer kim bu vatandaşlar diyecekler. Halbu ki bu satışlar gizli el altından satışlar değil, çok gerekiyorsa araştırma komisyonu kurulur bu kişiler kimler olduğunu görür. Fakat bunun mahremiyet ve ticari sırla ilgili bölümü atlanılmamalı. Sayın yazar da biliyor ki merkez bankası piyasaya müdahale için sürekli dolar alım ve satım ihaleleri düzenler. Kime sattın sorusu doğru değil ama şunu yapabilirsizin. Dolar almak istediğinizde size satmıyorsa niye bana satmadın da falanca kişiye sattın diyebilirsiniz. Yani bütün banka kayıtları, tapu kayıtları halka açık olsun o zaman.
    İnanın bu işten en çok 128 milyar nerede diye soranlar rahatsız olur. Yoksa Türkiyenin zenginliğinin yenildiği izmir, bodrum, çeşme, kadıköy, bakırköy gibi yerlerde muhalefet hep birinci çıkar mıydı.
    20 yıldır Türkiyeyi yöneten Ak partinin 2023 seçimlerini kaybetmesi kadar doğal bir şey olamaz. Asıl bizi korkutan kamuoyunu bu karanlık algılarla maniple eden karanlık el. Millet zannediyorki ak parti kaybederse babacan, kılıçdaroğlu yahut meral yönetecek, ha ha ha

  6. Nurettin Canikli’nin açıklamasına sadece bilmeyen yada körü körüne takım tutar gibi parti tutanlar inanır.

    Merkez bankasının Rezervi Net Altın dahil 12 milyar dolar. SWAP’lar çıkılınca -50 milyar dolar.

    zamanında merkez bankasında 140 milyar dolar var diye övünülüyordu.

    Tamam, 128 milyar dolar satıldıysa Karşılığında ki Türk parası nerde?

  7. İlahi Fehmi bey. Kaç zamandır. “Nerde bu paralar. Cevap ver “diyosunun. Cevap verilince de;”Himmm Hükümet cevap veriyorsa bunalım yaşıyor” diyorsun. Çok yaşa. :))

  8. ””Muhalefet “Türkiye’de yerleşik gerçek ve tüzel kişiler tarafından satın alınmış” bilgisinin içinin doldurulmasını ‘gerçek ve tüzel kişiler’ diye geçiştirilenlerin kimler olduğunun açıklanmasını istiyor zaten. ””
    Sokaktaki sıradan bir insana sorsanız bankada kaç paran var diye sizce söyler mi. Ticari sır diye bir mefhum var .Muhalefete sormak lazım döviz ihtiyacı olan her tüzel kişi döviz satın alabiliyor mu ? a firması istedi aldı B firması istedi satın alamadı mı ?
    rezervler eridi mi eridi. Öyle bir zaman diliminden geçiyoruz ki herşey alt üst oluyor.
    İngilterede işsizlik % 2.5 dan % 8 e çıktı .
    İngiltere % 10 küçüldü farkındamıyız bunun .
    Evet ülkemiz de sıkıntı içersinde milyonlarca insan sefalet için de bu durumdan en az hasarla nasıl sıyrılacağız buna bakmamız lazım.
    efendim 128 milyar dolar peşkeş çekildi onun için aşı alamıyoruz.
    Türkiye % 13 oranında aşılandı .almanya % 15 , Fransa % 15
    hadi bizde para bitti ya onlarda :Lütfen mantıklı yorumlar yapalım yaptığımız yorumlardan insanımız az da olsa bir kazanım elde etsin . Yoksa vur abalıya böyle bir dünya yok .
    Polyannacılık oynamayalım ama sabah akşam da nefret yaymayalım. İnsanların morale de ihtiyacı var

  9. “Artık milletin çıkarları ile iktidarın çıkarları çelişiyor. Ve tercih noktasında iktidar kendi çıkarını tercih ediyor. Bu da haliyle milletin aleyhine oluyor. Bu nedenle iktidar ülkenin hiçbir problemini çözemez” Levent Gültekin.
    Yaşadığımız her olay bu tespiti doğruluyor. Yada tüm tercihler bu tespiti doğrulamak için yapılıyor.
    Vatandaşların canının bile en küçük siyasi çıkara feda edildiğini “kongreler” sürecinde gördük.
    Kongre iktidarın konumunu korumak için herşeyi yapılabileceğini gösterdi.
    Bir de “güçlü görünmek” için.
    Güçlü görünme isteği aynı zamanda “güçsüzlüğünün” de itirafı ve ilanıdır.

    • Levent Gültekin ve algıcı medya başka ne dicekki. Her malın alıcısı var sonuçta.

Yoruma kapalı.