İktidardan tuğlalar dökülüyor, muhalefetin halka iyi usta olduğunu gösterme zamanı…

35
Reklam

Kamuoyu yoklamaları son zamanlarda giderek daha keskin biçimde iktidar cephesinden kaçışlar yaşandığını gösteriyor. Bunun sebebi de aynı araştırmalardan öğrenilebiliyor: Halkın şikayetçi olduğu konular doğrudan bireyleri etkileyen sorunlar ve iktidarın onları çözebileceğinden ümit kesilmiş görünüyor. 

Daha da önemlisi, 20. yılında iktidarın kendisi sorun.

Sorunlar var, çözüm yok, halk kendisine onları çözebilecek merci arayışında.

Aynı araştırmaların ortaya koyduğu bir garabet şu: Yeni çıkış yolu arayanlar henüz bunu bulmuş görünmüyor. Halka kendilerini tanıtmak ve benimsetmek için çaba gösteren muhalefet cephesinde aman aman bir oy kıpırdanması fark edilmiyor.

En önemlisi de şu: CHP oyları yüzde 25 oranını bir türlü aşamıyor.

Her ne kadar tanıdığım-bildiğim araştırma şirketlerine güvensem de kamuoyu araştırmalarının bulgularını bütünüyle doğru kabul etmekte zorlanıyorum. Ülkedeki kasvetli hava telefonla veya yüz yüze yapılan görüşmelerde deneklerin gerçek görüşlerini açıklamalarına fazla müsait değil. Umarım, iktidar politikacıları önlerine gelen araştırma raporlarındaki partilerinin oy oranlarının gerçek durumu tam yansıtmadığının farkındadırlar. İktidar partilerine oy vereceklerini söyleyenlerin bir bölümü bunu inanarak söylemiyordur diye düşünüyorum çünkü.

Bir dönem milletvekilliği de yapmış, tavrı ve kararı belli bir dostum, kendisine telefonla ulaşan bir araştırmacının yüzüne telefon kapattığını anlattı. Aynı dost, kasvetli hava yüzünden, deneklerin doğru cevap vermekten şaşabilecekleri kanaatimi de destekledi.

İktidar cephesinin oyları görünenden de daha az olabilir, ancak muhalefet cephesini oluşturan partilerin oylarında henüz bir patlama ihtimali kendini hissettirmiyor.

Reklam

Başta CHP olmak üzere bütün muhalefet partileri seçime kadar geçecek süreyi, halkın oyunu alabilecek hale gelmenin yollarını arayarak ve bulduklarını derhal uygulamaya koyarak değerlendirmek zorunda.

Var olan sorunları çözebilecek görüntüsüne kavuşmaları önemli.

Önem şuradan geliyor: Biriken sorunların üstesinden gelinebilmesi ve o sorunların kaynağını teşkil eden sistemin değiştirilebilmesi ancak güçlü bir iktidarla gerçekleşebilir. Demokrasilerde güç oyla sağlanabiliyor. 

Yapılacak ilk seçimden kazanarak çıkmayı bekleyenlerin bunu ancak az oy farkıyla sağlayabilmesi daha başlangıçta moral açıdan zaafa yol açabilir.

İktidar el değiştirecekse bunun bayağı yüksek bir oy farkıyla olması şart.

Bu şartın yerine getirilebilmesi ise halkın teveccühünü çekebilecek bir yaklaşımın benimsenmesiyle mümkün olabilir.

Muhalefet şu sırada bunu sağlayabilecek bir görüntü vermekten uzak.

CHP’nin bir türlü kıramadığı makus talihini değiştirecek atılımı gerçekleştirmesi bunun için önemli.

Reklam

Görebildiğim kadarıyla, zamanlama olarak kırılmayı sağlayacak tarihi bir fırsatın önünde bulunuyor CHP; ancak iktidar cephesinin ve destekçilerinin etkisini taşıyan dar tartışma gündeminden kendisini kurtarması, daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayacak gündem konularını kovalaması gerekiyor.

[Artık CHP’nin de bir medyası var; birden fazla kanal muhalefet çizgisinde yayın yapıyor. Yapıyor da ne oluyor? Haberler ve tartışma programlarında verilen görüntü iktidar medyasından çok farklı değil.]

İttifak içerisinde veya çeperinde yer alan partilere bıraktıkları fark edilen kritik konuların CHP tarafından da -elbette kendi gelenekesel tabanını ürkütmeden- ele alınarak işlenmesinde yarar var. CHP kendisini çağdaş sosyal demokrat zeminde siyaset yapan, halkın değerlerine saygılı bir parti olarak tanımladığını geniş kitlelere anlatmanın yollarını bulmalı.

AK Parti ve MHP, anlaşılır taktik sebeplerle, muhalefeti, cumhurbaşkanı adaylığı konusunda sıkıştırıyor. Elbette hakları. Muhalefet bu konuda şimdiye kadar büyük falso yapmadı. Oyunun farkında görünüyor. Elini şimdiden açık etmesinin bir yararı yok.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ittifakın halkın önüne ‘cumhurbaşkanı adayı’ olarak çıkaracağı kişi ile ilgili çizdiği profil iktidar cephesini afallattı.

Son zamanlarda başvurulan sistemi zorlayıcı görüntüler biraz da o afallamanın sonucu.

O görüntülerin devamı, yanında tutmaya çalıştığı için bu yola başvurduğu kitlenin kaçışını daha da hızlandıran bir etki yapabilir.

Kaçış fark edilir bir hal alıyor, araştırma için karşılarına gelen kişilere, toplumda hüküm süren kasvetli havaya rağmen, insanlar, yön değiştirdiklerini ifadeden çekinmemeye başladı. Ancak aynı kamuoyu araştırmaları, kaçanların yeni adres konusunda kafalarının karışık olduğunu da gösteriyor.

Sorunları çözebileceği, yanlışlıkların üzerine gitmekten çekinmeyeceği görüntüsünü verebilen bir muhalif söyleme ihtiyaç hala var.

İlan edilen seçimin tarihi yaklaşıyor, o tarihten önce -hem de çok önce- sandıkla tanışılabilineceğini de akılda tutmak gerekiyor.

ΩΩΩΩ

Reklam

35 YORUMLAR

  1. “Ender
    4 Eylül 2021 At 16:29
    Batı ülkelerinin refahı sistemlerinin temelde liberal demokratik olmasından kaynaklanıyor…”
    buyurmuşsunuz da; elhak öyledir!
    Heralde onun için sürekli başörtüsünü yasaklayıp duruyorlardır, öyle değil mi?

  2. “H. Gayret
    5 Eylül 2021 At 22:23
    Ali bey iyi güzel de;
    beladan başka da hiçbi şey dönüp dolaşıp bizi bulmuyor ama nedense?
    Yani sizce dükkanı kapatıp ülkenin yönetimini BMye devretsek bütün sorunlar kendiliğiden çözülür mü?”

  3. Eğer CHP Başörtüye Anayasal güvence verirse veya vereceğini taahhüt verse kesinlikle seçimi kazanır.

    • Hakkı bey, yani bu başörtü meselesini de sömür sömür nereye kadar bilader?
      Ama chp illaki bi taahhüt versin diyorsanız o başka:
      “Eğer CHP Şapkaya Anayasal güvence verirse veya vereceğini taahhüt verse kesinlikle seçimi kazanır.”
      En azından şapka giymeyenleri asmasınlar yeter!!!

    • Hakikati söyleyebilmek cesaret ister. Sen de dene.
      Mesela ben tüm inancımın gereği olan şeyleri rahatlıkla yapabiliyorum bu güzel ülkemde.
      Camide namaz kılabiliyorum, kiliseye havraya hatta cemevine bile gidebiliyor insanlar.
      Başını örtülü gezmek isteyen de açık saçıyla dolaşmak isteyen de hatta sana göre! bir acayip olay bile gördüm: başında eşarbı, altında haşema mayosu, denize bile giriyor kadınlarımız. İnancını yaşamak için,
      Yani yasaya gerek yok kimsenin kimseden özgürlük talebi de!
      Adaletin var olduğu heryerde, hürriyet te vardır, özgürlük te. Herkes ibadetini yapabiliyor özgürce.

  4. Dört gün önce CHP li’ Aylin Nazlıaka, Seçim otobüsü ile Çanakkale gidiyor. Gece saat iki de otobüs otelin önünde park ederken karşıdan gelen otomobildeki şöför otobüse el kol işareti yapıyor.

    Nazlıaka hemen twit atıyor.
    “Bu saldırı girişimleri bize vız gelir! Coşkun akan bir su gibiyiz, önümüzde durmaya gücünüz yetmeyecek” diyor.

    Bunun ardından CHP’li vekiller tarafından yoğun olarak paylaşılarak sosyal medyada dolaşıma sokuluyor. Sonra Nazlıkaya Tele1 yayınına canlı bağlanıyor. Diyorki: Çanakkale’de “Reis’i size yedirtmeyiz” diyen bir kişinin otobüsle partilileri ezmeye çalıştı diyor. Emniyete bildirdiklerini söylüyor.

    Emniyet olayı soruşturuyor.
    Ertesi gün otomobilin şöförü gözaltına alınıyor. Olayın siyasi değil, iki şoförün sürtüşmesi olduğu ortaya çıkıyor.

    Reisi size yedirmeyiz” diye CHP’li kadınları ezmeye çalıştığı iddia edilen otomobil şoförü Vedat ifadesinde “40 yıllık CHP’liyim.Burda herkes beni bilir. O  gece yolda ilerlerken karşıda otobüsün farları yanıyordu. Elimi camdan çıkartıp farı söndürmesi için el işareti yaptım. Karşı taraf da bana karşılık verdi. Bütün olay bu. Aracı durdurmadık bile, kavga veya tartışma söz konusu değil. Bir kere ben sağdan gidiyorum otobüs solda. Otobüsün kapısı sağda olduğu için bu zaten mümkün değil. Biz hedef alındık. Ben doğma büyüme CHP’liyim. CHP’li doğdum CHP’li ölürüm. “Reisi size yedirmeyeceğim” gibi bir söz söylemem mümkün değil.” diyor.

    Emniyet Sonra CHP Çanakkale Kadın Kolları Başkanı Sibel Erol’a başvuruyor O da, “Kadınların üzerine direksiyon kırılmadı. Ama parti otobüsümüzün üzerine direksiyon kırıldı, el kol işareti yapıldı” diyor.

    Abi bunların soluduğu nefes dışarı çıkarken işkence görüyordur. Yalan bütün duyularına işlemiş. İki gündür hanımefendi sus pus.
    Millet bunlara güvenecek devleti bunlara mı emanet edecek. Bir de Chp kadın kolları başkanı. Bu mu Chp deki taciz ve tecavüz olaylarını gündeme getirecek. Bu mu geçen hafta bebeği olmayan bir kadının yardım istediği müptezel Bolu belediye başkanının sözlerine cevap verecek bu mu Chp  Erzurum il başkanının kadın çaycıya yaptığı rezilliğe cevap verecek.

      Bunların soluduğu nefes yalan. Ben de soruyorum işte millet Chp ye niye güvenmiyor. Gündemdeki olaylarıyla kendileri cevap veriyor aslında.

  5. 3 Kasım 2002 genel seçiminde seçmenler, takdire şayan ve tarihi bir ferasetle ( uygun bir karşılık bulamadım ) , ülkeyi kaosa sürükleyen B.Ecevit, M.Yılmaz ve D.Bahçeli koalisyonunu sandığın dibine gömmüş ; henüz yeni kurulan, kadroları bile tam olarak oturtamayan , deneyimsiz AKP ye iktidar yetkisi vermişti !
    Bu seçimde böylesine tarihi bir fırsatı kullanamayan müzmin muhalefet ! CHP de her zaman olduğu gibi yine nal toplamış , adeti olduğu üzre muhalefet koltuğuna kurulmuştu !
    Yani bu CHP den ilanihaye bir cacık olmaz !
    O zamanlar ülkeye ümit olan , bazı acemiliklerine ve yanlışlarına rağmen başlangıçta iyi hizmetler de veren AKP nin ise artık suyu ısındı , başımızda kaldıkça faydadan çok zararı olmaktadır yani gitmesi ve dinlenmesi şart !
    Eee.. ne olacak yani diyeceksiniz !
    Ben seçmenlerin 2002 seçiminde gösterdikleri ferasetine inanıyor ve güveniyorum !
    Her gecenin bir sabahı vardır !
    Herkese selamlar ,saygılar

  6. Siyasal İslamcılar en büyük yalancı olduklarını da tüm dünyaya ispat ettiler. Lütfen COVID rakamlarını gösteren grafiklere bir bakın. Bir anda rakamlar kısa sürede 5 katına çıkıyor. Sonra hop neredeyse sıfırlıyor. Bu kaç defa tekrarlıyor. Yalan olduğu rakamların çok ama çok bariz. Enflasyon rakamları hep aynı yalanlar. Sürekli yalanlarla estek köstek gidiyorlar. Dibe doğru. Ülkeyi bu sefillerden acilen kurtarmak gerekiyor. Hemen seçim!

  7. Merhaba Fehmi Bey. Daha onceki yazilarinizda (http://u0i.626.myftpupload.com/tartismak-iyi-de-bazilari-konuyu-farkli-yonlere-cekmeseler-cok-daha-iyi-olacak/) “İsim zikredildiğinde “Ama ona falancalar oy vermez” diyenler çıkıyor ya, onlara da cevabım şu oluyor: Herkesin oy vermesi gerekmiyor, öyle bir durumda ‘yüzde 100’ şartı gerekirdi; oysa seçilebilmek için ‘yüzde 50+1’ oy yeterli. Falancaların oy vermediği adaya filancalar verebiliyorsa ve oylar yüzde 50’nin üzerine çıkabiliyorsa, aday o kişi olmalı.” seklindeki goruslerinizin bu yazinizda “Var olan sorunları çözebilecek görüntüsüne kavuşmaları önemli. Önem şuradan geliyor: Biriken sorunların üstesinden gelinebilmesi ve o sorunların kaynağını teşkil eden sistemin değiştirilebilmesi ancak güçlü bir iktidarla gerçekleşebilir. Demokrasilerde güç oyla sağlanabiliyor. Yapılacak ilk seçimden kazanarak çıkmayı bekleyenlerin bunu ancak az oy farkıyla sağlayabilmesi daha başlangıçta moral açıdan zaafa yol açabilir. İktidar el değiştirecekse bunun bayağı yüksek bir oy farkıyla olması şart. Bu şartın yerine getirilebilmesi ise halkın teveccühünü çekebilecek bir yaklaşımın benimsenmesiyle mümkün olabilir.” seklinde degistigi goruluyor. Iste tam da bu sebeple yeni gorusunuzun daha gecerli oldugunu, yani %51 degil, %60-65 oy alabilmek icin Cumhurbaskanligi icin belirlenecek adayin profili kadar kendisinin kim olacaginin da cok onemli oldugunu dusunuyorum. Sizce de oyle degil mi? Selam ve sevgiler.

  8. Ne bu ya!
    CHP’nin ilçe teşkilatlarındaki taciz ve tecavüz vakalarına bir yenisi daha eklendi.
    Cumhuriyet Halk Partisi Erzurum İl Başkanı Bülent Oğuz’un,  parti binasındaki çaycı bir kadını taciz ettiği ortaya çıkmış. Çok şükür görevden alınmış.
    Gün geçmiyor ki Chp de bu gibi münferit olaylar yaşanmıyor olsun. Bütün Chp suçlanamaz tabiki. Ama kardeşim bir değil iki değil üç değil…
    Bir merakım da Chp olunca Kadın örgütleri kafalarını niye kuma gömüyorlar.
      Chp yönetimi, cumhurbaşkanlığı için nefsini terbiye eden kişiyi arıyor.  ilk önce ilçe ve il yönetimlerinden başlasa iyi olacak gibi.

  9. BENİM ADAYIM
    Cumhur ittifakındaki erime nedeniyle, Erdoğan dışında, sözünden çıkmayacak seçimi de kazanacak aday arayışından söz ediliyor.
    Benim adayım diyanet reisi.
    Kendi alanıyla hiçbir ilgisi olmayan sosyal medya düzenlemesi hakkında görüş bildirmesine bakarsak parmak kaldırıyor.
    Erdoğan nerede, reis orada.
    Subliminal mesaj da veriliyor olabilir.
    İstatistik kurumundan bile daha kullanışlı görüşler serdediliyor.
    İntihal iddiası var mı? Bilmiyoruz,ancak en azından akademik kariyer sahibi de.
    İmam Hatipliden sonra bir de İlahiyatçı başkanımız olsa fena mı olur?

  10. Sn Koru hep yanlış sularda yüzüyoruz. İsme takılıp kaldık .Mevcut isimlerin hiçbirinden
    hayır gelmez .AKP yi gördük yirmi yıl yoruldular , bıktılar keselerini doldurdular . Muhalefet ise neden % 25 in üzerine çıkamadığını hala anlayamıyor.
    Bakın bugun 18 milyon öğrenci ders başı yaptı 1.5 yıl aradan sonra peki böylemi başalamalıydı. Trafiğe bir bakın hiç tedbir varmı .Örnek istanbul yönetimi belediyesi Valiliği
    On binlerce araç bugun trafiğe çıktı ve kilitledi. Belediye başkanı ve Vali mili eğitim ile koordine ederek trafikte düzenleme yapamazmıydı.Yapmadılar çünkü kendileri bağıra bağıra emniyet şeridini kullanarak işlerine ve evlerine gidiyorlar ama vatandaş O çileyi çekiyor.Milletini seven yönetici muzakere eder tedbir alır halkı çileden kurtarır. hangisini suçlayalım .Mesai saatlerini ayarlayın .Gözünüz görüyorsa yollara bir bakın herkes özel aracıyla işine okuluna gidiyor , çünkü toplu ulaşım yok . İki yıl dan fazla zaman geçti İstanbula ilave otobüsler alınamazmıydı ama almadılar. ( Mazeret onay alamadık bırakın bunları ) İsparktan gelen para ile bile alabilirdiniz. Hayır o bilmem kaç yönetecinin bilmem kaçıncı maaşına gidecek.
    Velhasıl kelam ha ALİ ha VELİ farketmiyor.
    Düsturu hizmet olacak , yetimin malına kendi malından daha dikkat edecek yönetici ve siyasetçiye ihtiyaç var ama mevcutlarla eskimişler le onlarca kez TUŞ olmuşlarla bu işler olmaz. Siz hala o mu gelsin bumu gelsin tartışmasını yapın havanda bol bol su döversiniz.

    • İstanbula ihanet edenlerden birisin. Kendini eleştireceğine hep başkalarını eleştiriyor birazda çuvaldızı kendine batır.
      Sen taptığın lider diyor ki “istanbula ihanet ettik” diyor. İstanbul belediyesi bazı konularda kaç kez liderinle ortak iş yapalım diyor senin kibirli liderin buna yanaşmıyor, valide lidere bağlı başıma birşeyler gelir diye o hiç yanaşmıyor.

    • Ahmet bey “…bıktılar keselerini doldurdular .” buyurmuşsunuz da;
      bu iddianızı biraz açar mısınız?
      Yani kim ya da kimler, nereden ve nasıl keselerini doldurmuşlardır?
      Yoksa gelişi güzel sallıyor muyuz?

  11. Yazarımız da haklı olarak soruyor. Kendisi 2016 dan sonra makas değiştirip yüzlerce iktidarı yıpratma yazısı yazmasından sonra muhalefetin umut olamayışının nedenlerini sorguluyor. Harniden muhalefet niye umut değil?

    • Siyasal İslamcılar en büyük yasakçı ve medyada en büyük tekelci oldukları için, yalancı yandaş medyayı fonlayıp muhalefete kendini gösterme fırsatı vermediği için olmasın? Bu kadar yolsuzluk hırsızlık başka türlü nasıl kapatılır. Şimdi de sosyal medyayı yasaklayacaklarmış. Diyanet reisleri öyle fetva vermiş. Yemezler ama.

  12. Ben de kaç haftadır soruyorum. Niye Chp 20 senedir yüzde 20 ile 25 arasında kalıyor. Bu oran sabit kalıyorsa gençlerin az bir kısmı Chp ye yöneliyor demektir. Yeni nesil de Chp ye neden güvenmiyor.

    • Yeni nesil gürül gürül geliyor merak etme. Sosyal medya siyasal islamcıların cevabını veriyor. İstanbul ve diğer tüm büyük şehirleri kaybettiler. Şimdi Türkiye’yi kaybetme zamanı geldi. Kendileri öyle söyledi.

  13. MUHAL AFET

    Defalarca yazdım, Bidenci muhalefet bu kez iktidara yürüyor. Sosyal medyanın %80 den fazlasını kontrol eden chp li troller memleketin üstüne karabulutlar çöktüğüne ikna etmiş gözüküyor makul çoğunluğu.
    Kemalistler ile fetöcüler ak partiye karşı birleşecek demiştim. Kılıçtaroğlunun khk lılara af çağrısı boşuna değil.
    İlginç bir şekilde bu pazar semtimizdeki şarküteride tartışmaya şahit oldum. İki müşteriden biri Erdoğandan önce bedava aldığı peynirin %30 zamlandığını, bakanlığın %1 enflasyon açıklayarak milleti kandırdığını, ak partinin rızkını çaldığını iddia ediyordu. Daha irice olanı “az kaldı, sonları geldi” dedi. İlginç olan son cümle. “Abdullah gül cumhurbaşkanlığını bana verin sizi yargılamayayım diyeceğini, aldıktan sonrada bütün yapılanların hesabını soracağını, zira devlette yapılan her şeyin kayıt edildiğini söyledi. Bana çok ilginç geldi, bir kaç gün önce f.koru tarafından ortaya atılan gül formülü ne çabuk piyasada tutmuş. Ben mi? tabi ki bütün ak partililer gibi sesimi çıkaramadım:)) sadece tepkilerini sandıkta göstermelerini söyledim.
    Biz burada teori okurken sokakta film oynamaya başlamış bile.

  14. “İktidardan tuğlalar dökülüyor, muhalefetin halka iyi usta olduğunu gösterme zamanı…”Ali Babacan da bu kanaatte olmalı ki,”benim fikrim geldi” deyip bir twitle ortaya dökülmüş”:17-25 Aralık darbedir. Çünkü savcılar 17 kez rüşvet alınmasına göz yumup,seçime üç ay kala harekete geçmişler.” Herhalde ardından da “aklımı seveyim” dediği bu sözüyle aslında diyor ki: “ortada bir darbe olduğu için,biz tüm Meclis olarak 17 rüşvetin üstünü kapattık.”
    Diyelim ki dediğiniz gibi ortada saçmasapan bir darbe var,darbecileri ayıkladıktan sonra darbeci olmayan kendi elemanlarınızla sabit olan 17 adet rüşvet soruşturmasına devam edilmesini sağlayamaz mıydınız,varsaydığınız darbe buz gibi suçları ortadan kaldıran bir sebep miydi kardeşim? Bu halinizle tam da merdi kıpti misali vakıf olduğunuz suçların üstünü kapatan Meclisin topluca suç işlediğini de itiraf etmiş olmuyor musunuz? Ve bu zihniyet yapınızla ne farkınız var iktidardan ki,biz de sizi onlara tercih edelim. Önce bir kendinizle hatalarınızı,günahlarınızı da idrakle ve tövbeyle samimi olarak adam gibi yüzleşin kardeşim,dürüst olduğunuzu bir ispatlayın da görelim. yoksa bu kafa yapısıyla en azından benden oy moy alamazsınız,yürüyün gidin işinize…

    Bir de Akparti öncesinin zorba zihniyetinin sosyal mecradaki temsilcileri var. Zihniyetlerinin uygulamalarının Akpartiyi doğurduğunu hiç ama hiç düşünmüyorlar,yolsuzluksa kendi zihniyetlerinin temsilcileri partilerin o zamanda,şimdi de belediyelerde yedikleri naneleri hiç düşünmüyorlar. Bu laikçi/Kemalist dingiller de ısrarla “yakında iktidara geleceğiz,ebenizi belleyeceğiz”in höykürülerini yumurtluyorlar. Memlekete bak ya,al birini vur birine? Zorbalardan zorba beğen…hey güzel Allah’ım hangi günahın sonucu bu her türden kifayetsize mahkum bırakılışımız…yok mu her şeyi olduğu gibi dosdoğru görüp,dosdoğru davranacak adam gibi bir adam?

  15. Sayın yazar haklı olarak
    “Başta CHP olmak üzere bütün muhalefet partileri seçime kadar geçecek süreyi, halkın oyunu alabilecek hale gelmenin yollarını arayarak ve bulduklarını derhal uygulamaya koyarak değerlendirmek zorunda.”
    diyor da;
    yahu yaklaşık 20 yıldır bu dediğinizi bulamamış bir muhalefet, eli kulağında bir seçimden önce neyi bulup fa neyi uygulayacak allahaşkına?
    Olacak işe bakalım…

  16. “Sorunları çözebileceği, yanlışlıkların üzerine gitmekten çekinmeyeceği..” cümlesine itirazım var.
    Yanlışlıklar neler? Çözülemeyen ne? Bunları bir sırala görelim☺️
    Sel yangın pahalılık faiz enflasyon işsizlik hepsinin üstüne üstüne hemen gidiyoruz diyorlar.
    Peki sen neyin üstüne gideceksin ki neyi halledeceksin?
    Ankete bakıp iktidara gelmek! Topu tüfeği Şubat’ı martı aralığı da gördük ?
    Başkalarından icazet alıp ülke yönetmeye kalkanları da dünyada duyduk.
    Demekki yeni bir kafa, iyi bir zeka, akıl ve tecrübe mi gerek acaba???☺️
    Hadi bakalım kolay gelsin.

    • Yanlışı yanlışla düzeltmek diye bir laf vardır.
      Birde neren doğruki sorusu.
      Niçin yeni bir sen yenibir ben,
      yeni bir dünya yeni bir hayat,
      YENİ BİR ŞEY denemiyoruz?
      Eskiler eskide kaldı cancazım artık yeni şeyler söylemek lazım diyenler uzay teknoloji (üç tarafı denizle çevrili ama balık yiyemeyen, cep tilifonunu dahi ithal eden ama ağır sanayi hamlesi yapabileceğini sanan! bizler) bilmeden söylemişler belki ama, belki birgün bizde,
      Muasır medeniyetler seviyesine..

      • Mesela NATO politikaları ile milli politikaların çelişmesi durumunda hangi yolu izleyeceklerini açıkça konuşabilen biri var mı? Yok.

        Bu tartışmayı daha detaylı irdeleyeceğim bir gün İNŞALLAH.

        • Faiz kur enflasyon sacayağı ndan bir kurtulursak,
          Güney sınırlarımızı bir garantiye alırsak,
          Dalır üzerinden borçlarımız bir biterse,
          Ermenistan bir gıpreşmezse,
          Gıprıs Annan mannan derken,
          Doğu Akdeniz de petrol çıkarsa,
          Batı Trakyadan Rusya’ya kadar döşenen mayınları dahi, pardon füzelerimiydi bilemedim!
          Onu da Gonuşuruz İnşallah. (Kim yada ne zaman konışur onu bilemem).

  17. Sorunları çözebileceği, yanlışlıkların üzerine gitmekten çekinmeyeceği görüntüsünü verebilen bir muhalif söyleme ihtiyaç hala var.

    Bu tarife Gül uyuyor mu acep

    Ağam benle kafa bulir

    • Endirekt-Direkt
      Çay poşetiyle endirekt değil, doğrudan kafaya vurabilen, çoluk-çocuk demeyen olsun da kim olursa olsun. F a r k e t m e z.

  18. Siyasi İslamcılar sistemin çivisini çıkardılar. Ne kadar rantçı, yolsuz, ilkesiz ve adaletsiz olduklarını ve toptan beceriksizliklerini on kere ispatladılar. Bundan sonraki iktidarın sosyal demokrat bir iktidar olması beklenir normal bir demokraside. Demokrasi böyle işlemeli, dönüşümlü olmalı. Şimdi bu yolsuz muhafazakar iktidardan sonra bir başka yolsuz muhafazakar sağcı bilmem neci iktidarı çekecek hali kalmadı ülkenin. O yüzden gerçekten daha geniş çaplı yüzer gezer oylara ihtiyacımız var. Ancak böylece bir sağ bir sol salınım sağlanabilir ve ülke dengeye kavuşur. Yoksa sonumuz Taliban. O yüzden CHP’den daha ortacı, daha sosyal demokrat çıkışlar bekliyoruz. Ancak böyle ortadaki seçmene cazip gelebilir ve ülkede normale kavuşur. Sağ ve ortadaki seçmen de bu dengeyi sağlamak zorunda. Aynı zihniyetteki insanlara oy verip durmanın anlamı yok. Artık değişim olmalı. Yoksa dediğim gibi sonumuz Taliban. Allah muhafaza!

    • İslama sövemeyenler siyasal islamcılara sövüyor. Hazret bari bizi de aydınlat; siyasal olmayan islamcı nedir, kimdir.

      • Eminim bir görüşte anlarsınız tipinden ve davranışlarından. Siyasal İslamcı, dini de bütün değerleri de kendi yolsuzluklarına yem eden, kullanan, halkın dini duygularını bu yolla sömüren tiplerdir. Çevrene bak onlarca görürsün. İslam ülkelerinde bolca göreceğin tipler. Halk yoksul, işsiz ve eğitimsiz. Bu tipler din alıp din satıyor. Bunlardan kurtulmadıkça da ülkemiz dip yapmaktan kurtulamaz.

        • Dün biri 70 yıldır dinci partiler iktidarda olmasına rağmen inadına tiyatro yaptık diyordu. Size göre Kemalist teokratik dönem hariç herkes dinci. Yolsuzluğun, açlığın, faşizmin, terörizmin zirve yaptığı dönemler hariç.

          • Siyasal İslamcılar 20 yıldır tam iktidarda. Üstelik denge denetim mekanizmalarını toptan ortadan kaldırarak KHK’larla ülkeyi yönetiyorlar. Bu da anayasal olarak hukuksuz bir durum. Ülkenin geldiği hukuksuzluk, yolsuzluk, eğitimde, ekonomide, toplumsal yapıdaki büyük tahribat da ortada. Bunları dinsiz bir iktidar yapmadı. Dinci olduğunu iddia eden bir iktidar yaptı. Kimi suçlayacağımız açık seçik, hiç şüphe yok. 1950’den beri sağcı ve dinci iktidarlar görevde. Ülkenin başı darbeden kurtulmuyor. Tüm alanlarda gerileme de bu iktidarlar zamanında oldu. Suçlayacağımız zihniyet de budur. Bunların da devamı, eğer daha fazla yol verirsek, Taliban’dır. O yüzden milletimiz akıllı olacak ve artık bu geri zihniyeti sandığa gömecek. Bunu en kısa zamanda göreceğiz. Aklın da modernleşmenin ve çağdaşlaşmanın da yolu budur.

  19. Muhalefeti yönlendirecek olan da medya. Önemli dosyalar yapmaları gerekiyor. Yolsuzluklar konusunda, insan hakları, mülteciler, hukuksuzluklar, ekonomi konusunda. Bir kaç köşe yazarının yorumları ile olacak iş değil bu. Maalesef ülkemiz medyası en zayıf zamanlarını yaşıyor. Bu kadar problem var, bunları daha çarpıcı ve detaylı bir şekilde neden araştırmıyor ve çarşaf çarşaf internette yayınlamıyorlar anlamakta zorlanıyorum. Bu kadar beceriksizlik gerçekten beni kızdırıyor. Okuyacak doğru dürüst haber yok. Köşe yazısı kırıntıları ile idare ediyoruz. Ülkemiz adına üzüntü verici bir durum.

Yoruma kapalı.