İktidarlar sona doğru ne yapsalar kendilerini beğendiremezler.. AK Parti de bugün o durumda… 

63
AK Parti genel başkan yardımcısı Mehmet Özhaseki..
Reklam

Geçenlerde siyaset hayatını yakından gözlediğim yarım asırdan fazla süre içerisinde kaç iktidarın gelip gittiğini gözümde canlandırmaya çalıştım. Ne kadar çok parti iktidara gelmiş veya iktidarı paylaşmış. Aralarında ömrü birkaç ayla sınırlı hükümet bile var.

Bir şeyi fark ettim: Her iktidarın son ayları, haftaları, günleri birbirine benziyor…

Partilerin iktidara gelişleri ne kadar mutlu ve umutlu görüntülere sebep oluyorsa, gitmeye yüz tuttukları dönemler de o kadar sıkıntılarla dolu geçiyor…

AK Parti’nin iktidardaki 20. yılına biraz da bu gözle bakmaktayım.

Hükümet altı ay önce kimsenin beklemediği kadar yükseltti asgari ücreti. Beklentilerin üstünde gelmesine rağmen o zam kimseyi memnun etmedi.

Daha önceleri asgari ücrete ‘ara zam’ diye bir şey söz konusu olmuş muydu, olmuşsa bile ben hatırlamıyorum. Hükümet yüklü zamdan altı ay sonra, yani yıl sonunu beklemeden, asgari ücrete yüzde 30 oranında yeni bir zam daha yaptı.

Müjdeyi duyurma görevini her zamanki gibi şahsen üstlenen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan  zammı ‘%25’ olarak ilan edince, bakan tarafından oranın ‘%30’ olduğu bilgisiyle uyarıldı.

Cumhurbaşkanı kendi duyurduğu zammın yüksekliğine şaşırdığını belli etti.

Reklam

Ancak onu şaşırtan zam da kimseyi memnun etmedi.

Zam oranı daha yüksek tutulsaydı da durumun değişeceğini, insanların verileni yeterli bulacağını sanmıyorum.

İpin ucu bir kere kaçtı mı hep böyle olur.

Verilere güven kalmadığı için verilen beğenilmiyor.

Ekonomi uzmanları durumu kendi ilgi alanlarına giren yönüyle değerlendiriyorlar. Onlara göre hükümet enflasyonla mücadeleyi birincil önemde görmediği için başarısız. Kuru yükseltmemek, faizi yerli yerinde tutmak enflasyonu aşağıya düşürmüyor, aksine azdırıyor onlara göre…

Bilimsel açıdan herhalde haklılar.

Ancak politik kadrolar ile onların iş başına getirdiği bürokrasi, uzmanların dediklerini harfiyen yerine getirmeye başlasalar bile, durumun fazla değişeceğini sanmıyorum.

Yanlış insanlar doğru politikalar uygulayamazlar; onların doğru diye yaptıkları yine yanlış sonuç verir. 

Reklam

Türkiye’nin bugün karşı karşıya kaldığı birincil sorun, kendilerinden doğru işler beklenenlerin yanlış insanlar oluşudur.

Ne yapsalar kimseyi memnun etmeleri bunun için mümkün değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ne yapsın?

NATO zirvesi için Madrid’e yola çıkmadan önce orada konuşulacak maddelere Türkiye adına yeni unsurlar katma niyetini güçlü sözlerle açıkladı Cumhurbaşkanı Erdoğan. Öyle de oldu: Zirve Türkiye’nin itirazlarının görüşüldüğü dörtlü bir ön görüşmeyle açıldı. O görüşmeden bir mutabakat metni çıktı. Zirveyi rahatlatan bir metindi bu.

Metnin kotarılması Türkiye adına ‘zafer’ olarak dünyaya duyuruldu.

Yalnız Türkiye adına konuşanlar değil, NATO’nun güçlü ülkelerinin temsilcileri de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Türkiye’yi yapıcı tavırlar sebebiyle tebrik ettiler. İtirazlara muhatap iki ülkenin liderleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendilerine aktardığı ve mutabakat metnine de yansıtılmış hassasiyetlerin gereğini yapacakları sözünü verdiler.

Zafer veya değil; başka herhangi bir zamanda yaşansaydı Madrid’te olanlar, sonuçları, ülkeye gerçek bir ‘zafer’ olarak ulaşırdı.

Tabii ‘zafer’ sözcüğü yine çok kullanıldı, özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından; fakat kendilerinden en fazla alkış beklenen kişi ve kitlelerde bile fazla bir heyecan görülmedi.

Madrid’teki NATO zirvesinden hafızalarda yer edeceğini sandığım en güçlü mesaj, yıllarca önce bir başka önemli figürün yaygınlaştırdığı ve siyasi literatüre özdeyiş olarak geçmiş ‘‘Dün dündür, bugün ise bugün’’ cümlesi oldu.

Toplantı sona erdirdikten sonra basın karşısına çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “ABD başkanı Joe Biden daha önce sizi kızdıracak sözler söyledi. Şimdiyse arkadaş gibisiniz. Ne değişti” sorusu yöneltildiğinde, cevap, vaktiyle Süleyman Demirel’in ağzından işitilmiş o bildik cümle  olarak geldi:

“Siyasette dün dündür, bugün bugündür. Siyasette 24 saatte çok şey değişebilir.”

İktidarların sona yaklaşıldığında politikacıları ‘bilge’ düzeyine çıkarma özelliğinin bir sonucudur bu cümle.

Benzer durumlar benzer ‘bilgece’ sözlerle taçlanıyor.

AK Parti’nin bugünkü kadroları nispeten yeni yüzler… Siyasette pişmiş, deneyim sahibi olmuş AK Partiler ya trenden inmek zorunda bırakıldılar ya da kendiliklerinden treni terk ettiler. Deneyim eksikliği şimdiki kadroların en önemli özelliği…

Birkaç hafta önce kendisine hayat pahalılığından şikayet eden seçmenlerine daha az et yemelerini, meyveleri taneyle almaları öğüdünü veren Elazığ milletvekili Zülfü Demirbağ’ın geçen gün aynı seçmen kitlesi önünde, 56 bin TL’ye yükseltilen milletvekili maaşının yetersizliğinden söz etmesini deneyimsizlik dışında bir özellikle açıklamak mümkün mü?

Şimdiki kadronun deneyimlilerinden sayılması gereken partinin genel başkan yardımcısı Mehmet Özhaseki, halka neden kendilerine kızgın olduklarını soran bir araştırma yaptırdıklarını açıkladı.

İlginç değil mi?

Bakın o açıklamasında neler demiş: 

“Toplumun nabzını tutmaya çalışıyoruz. Ekonomik meselelerle ilgili kırgın olan veya dargınlığı olanlar kararsızlığa doğru gidiyorlar. Bir başka partiyi tercih edip de ‘Ben artık AK Parti’den vazgeçtim’ diyen yok. ‘Ümidiniz yok mu AK Parti’den? Vaz mı geçtiniz?’ diye soruyoruz, asla ‘evet’ cevabı yok. ‘Bu sorunları kim çözecek’ diye soruyoruz, yüksek oranda ‘AK Parti çözecek’ diyorlar. Bizden beklentileri var. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi, sabit ve dar gelirlileri öyle bir kollayacağız ki enflasyon karşısında ezdirmeyeceğiz. Alım gücünü yükseltecek formüllerin peşinde ısrar ediyoruz. Fiyatları dizginlemek için birçok formül devreye sokuyoruz ama bir taraftan da milletin alım gücünü yükseltecek formüller üretiyoruz. Bunlar yapıldığı takdirde yeniden çok rahat bir şekilde seçimleri, kazasız belasız atlatacağımız kanaatindeyim.”

Görünen o ki, halk da, kazasız belasız atlatılması dileğiyle o seçimin bir an önce yapılmasını bekliyor.

ΩΩΩΩ

Reklam

63 YORUMLAR

  1. Sayın Koru, bahsettiğiniz çıklamayı izledim. %30 düzeltmesi ardından oluşan durumu “Cumhurbaşkanı kendi duyurduğu zammın yüksekliğine şaşırdığını belli etti.” şeklinde yorumlamışsınız. Bir şaşırma görmedim. Yaşanmış bir tabloya yorumunuz, farazi olanların da tutarsız olduğunu gösteriyor. Yazılarınızı okuyorum. Şu ana kadar öngörülerinizden gerçekleşene rastlamadım.

  2. Bir ülkede üretim artışı yapılmadan,ücretlere zam yapmak,zam yapılanlara daha çok zarar verir.
    Çünkü;üretilen yumurta sayısı artmiyorsa,aldığınız zam oranı kadar yumurta fiyati artacaktır.
    Hatta ücretlere yüzde kırk zam yapılırsa,ürünlerin fiyati yüzde elli artar.
    Ücret artişları yapılmazsa,tüketim kısılır ,fiyatlama davranışları düzelir.
    Aslında,zam,zamı tetikliyor.
    Kim kazanıyor,makinada kağit parayı basanlar.
    Bas para,ver para.
    Para bol,mallar aynı.
    Sonuç,para bölü mal eşittir fiyat.

    • Avam efendi, türkiyenin yıllık tavuk yumurtası üretimiyle tüm komşu ülkeleri de beslediğini biliyor muydunuz?

      • Madem buraya yamaktan geri duramıyorsun o zaman bari önce gazete haberlerine bir göz atıp sonra yaz ne yazacaksan, komik duruma düşmemiş olursun.

        Bak karar gazetesinde “Türkiye yumurta ithalatı yapma durumunda kalabilir” başlıklı bir haber var bi koşu o haberi oku öyle gel, hadi bakem:)))

  3. HUKUK YOKSA, ADALETSİZLİK VARSA.
    “Kral çıplak” korosuna sabık Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK de katıldı.
    “Şayet, hukuk yok, adaletsizlik var demek kral çıplak demek ise kral çıplak” diyerek.
    Hukuk yoksa adaletsizlik varsa ki, daha nasıl olacak?
    Daha ne olması gerekiyor?

  4. Endercim biz sıramızı savdık. Üç gün önce Fehmi abi yazmıştı. 29 Haziran 2022 tarihli yazıyı bir daha okumanı tavsiye ederim.

  5. Mecliste kabul edilen ek bütçe ile deliğin büyüklüğü bir kez daha ortaya çıktı. 800 küsür milyar TL ek bütçe. Bu bütçe detaylarına bakınca bir gerçek daha ortaya çıkmış. Devlet bütçesinden ismi açıklanmayan dernek ve vakıflara son iki yılda 2 milyar TL’ye yakın bağış ve sermaye aktarımı yapılmış. Savunma bakanlığından diyanete kadar tüm kurumlar bu ismi açıklanmayan dernek ve vakıfları fonlamışlar. Demek ki neymiş, iktidar ne istedilerse veriyorum demeye devam ediyormuş.

  6. 350, milyon civarında nüfusa sahip ABD’nin 435 millet vekili ve 100 senetörü var.
    MV olsun Senetörleri olsun fark etmiyor.
    Her hafta sonu Seçildikleri Eyaletlere deki kendi bölgelerine gider halkın ve eyaletin sorunlarını hep birlikte konuşurlar sıradan vatandaşların sorunlaride dahil konuşur ve tartışırlar.
    Genel hükümetin yapacaklarını Washigtona yerel hükümetinkinide gene eyalet millet vekili ve senetörleri meclislerine bildirirler.
    Ayrıcada her birinin bölgelerinde bir kaç tanede birolar’de var ve sıradan vatandaşlar anında seçtikleri vekil ve senetörlere sorunlarını iletirler.
    ABD, de Millet vekili ve senetör aday adaylarınde halk seçer parti başkanlari değil. İstiyen her kes aday adayı olabiliyor.

    Kimse kimseye torpil yapamaz. İş arayanlar kediler buluri. Torpilli dayısı olan değil.

    iki yıl kadar oliyor
    benimde şahs bir işim vardı gelen yazıyı anlamakta zorlandım sözlükte falan aradım mantıklı bir bilgi edinemedım. Hemen bizim bölgenin genel hükümetin Millet vekilinin bürosunu aradım sekreter başak birisi ile görüştüğü için messge bıraktım bir saat geçmeden beni aradılar ben o cümleyi sordum sekretere emin olamadığı için esas bilene sordu ve o cümlenin anlamını öğrendim.

    M vekiller olsun senetörler olsun sezon sonunda o sene na yaptıklarını birer mektup veya e-mail ile sıradan vatandaşlara yazarlar.
    Benim partim senin partin değil onların maaşlarını kim ödüyorsa onlara hesap veriyor. Vergi veren sıradan vatandaşlara hesap vermek zorundalar.
    Bizdeki gibi ananide alda git diyen siyasetçileri halk anında bitirir.sıfır ile başlayan birisi 20 sene
    Hemşerileri de dahil Karun kadar zengin olmuş ise suç onda değil onu seçenlerde.

    ABD,, AB, ve Kanada gibi ülkelerde başkanlara’da halk hesap sorar gel kardeşim sen durup duruken benim vergilerim ile KATAR ve İngiltere ye bakanların ve eşlerine ziyafet? çekmek için ne hakla götürürsün diye hesap sorarlar.

    Dini ve simgelerin yasaklar ve bu uda savunursaniz. Bu günleriniz’de
    dahil daha çok çekersiniz sahtekarlar tarafında 400 değil 4000 tane yol (tarikat),kurarlar ve Şehler üretirler.
    Unutmayalım AKP YI KADINKAR bu hale getirdi ve Baş örtüsü reklamı ile
    1111 değil 5,000 odalı saraylar dikersiniz.
    O zaman çöpten dahi topliyacak yiyecek bulamazsınız.

    • Bizdeki bahane masraf çok oluyor! Gelen giden gidilen… Bunların hepsi bahane.
      Olması gereken,
      -En yüksek bürokrat maaşı üzerinden…
      İdi eskiden sanırım. Şimdi niçin farklı acaba???
      300 vekil olsa
      30 bakan vekilden,
      20 sivilden
      350 yeter toplam🤗
      50 bakan yardımcısı yap
      Cem’an 400 fazla bile.
      Emeklisine de sosyal imkanlar sonsuz zaten..
      Daha ne?
      Sor bakalım muhalefete netçen diye?
      Cevap:tıııııssssssss😠

    • Nurdan abla bu “senetör” deyip durduklarınız senatör filan olmasın?
      Eğer öyleyse bişer sorcaktım da;
      bunlar ömür boyu senetörlük yapıp senetörlük maaşı alıyorlarmış doğru mu?
      Hatta babadan oğula geçtiği de oluyormuş öyle mi?
      Bizde habire siyasetçiler uzun sürelerle seçilip görev yapamasınlar filan deniyor da, bu senetörlük işi bayaa iyiymiş yani…
      Ama bunlar daha ziyade gelişmiş ülkelerin ileri demokrasilerinde bulunuyorlardır değil mi?
      Otoriter rejimlerde filan görülmez bence bu senetörler:))))))

  7. Sayın Fehmi Koru, sizin yazdıklarınızı okuyan da sanacak ki, iktidar partisi yüzde 10 un bile altına düşmüş. Evet bir iktidar düşünün ki yirmi yıldır hep kazanmış. Tabi ki bu kadar zamanda yıpranabilir. Bütün yıpranmalara rağmen bu parti hala birinci parti. Bunu neden görmezden geliyorsun? Hatta oy oranı 2002 seçiminde aldığı oy oranıyla aynı. Muhalefetin yaptığı stratejik ittifak ile başarısız gibi gösterilmesi sizin gibi yılların tecrübesi bir kişiye yakışmıyor.

  8. Fehmi bey zaman zaman iktidar medyasını eleştirir. Zamanında iktidar medyasının tv ve gazetelerinde boy gösterirdi.
    Döndü dolaştı iktidar muhalifi oldu. Olabilir. Kimsenin bir şey dediği yok.
    Fehmi bey, acaba kendi fikirleri ve yorumlarını iktidar medyası almıyor da muhalefet medyası neden almıyor. Bunun cevabını verebilir mi? Muhalefet sık sık Fehmi Korunun yazılarını referans gösyeriyor. Niye. Gel kardeşim burda konuş burda yaz diyen hiç bir muhalefet medyası yok.
    Fehmi Koru’ya epeydir kendi fikirleri için mikrofon tutan yok. Abdullah Gül’ün ne düşündüğünü öğrenmek için bakıyorlar onun yazılarına. Bunu kendisi de okurları da böyle kabul etmiş herhalde.
    Bunu ilan ettiğiniz gün, sorun kalmaz ortada.

  9. Geçenlerde İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu ne diyordu:
    “CHP’ye rüyasında oy verdiğini gören sağcı, gusül abdesti alır.”
    Kılıçtaroğlu “laf” olsun diye geçen senelerde helalleşmeden sıkça bahsetmişti. Rotayı sağa kırdı, eski sağcılara, eski ülkücülere kucak açıp aday yaptı. Öyle ki her yıl, 2 Temmuz Sivas Olayları yıldönümünde törenle küfrettikleri Temel Karamollaoğlu bile dostları oldu.Hatta yapılanları yeterli görmeyip her gün cuma namazı kıldılar. Günde 15-20 kez iftar yaptılar. Çarşaflı kadınlara rozet taktılar. Latin alfabesi mahreciyle Kur’an okudular, yine de bu imajdan kurtulamıyorlar.Baktı olmuyor O da özüne döndü. Chp liler açık açık söylüyor zaten.
    Geriye kim kaldı zamanında başbakan yapılmış, bakan yapılmış, milletvekili yapılmış şimdi dışlandığı için Chp ye yamanmışlar ve umudunu Chp ye bağlamış fetö artıkları.
    Bunlar milleti ikna etmek için vargüçleri ile çabalıyorlar. CHP liler bile biz bu kadarını yapamayız diyorlar. Bu münafıklar yeni geliştirdikleri dostlukla ilgili olarak, “CHP’ye niye vagon oldunuz, Kılıçdaroğlu’nun peşine niye takıldınız?” tepkilerine, “CHP eski CHP değil. Korkmayın, biz varız diyorlar. Siyasi münafıklar, milleti o zorbaların değiştiğine ikna etmeye çalışıyorlar. Herşeyin çok kötü olduğunu anlatma çabasındalar.
    Bu ‘korku’ edebiyatından vazgeçin. Kimsenin kimseden korktuğu yok. Muhafazakâr insanların içinde maskeli dolaştığınız için onları tanıyamamışsınız. ikna timi boşuna uğraşmasın. Tehlikenin farkındayız ve kimden, nereden geldiğini de çok iyi biliyoruz. “Onlar bizi görüyor, biz onları görüyoruz. Gözümüzün gördüğü hiçbir şeyden korkmayız.”

  10. ABD’li gazeteci Michael Tracey:

    “Otoriter’ olarak etiketlenen Erdoğan’a, her ikisi de önceden belirlenen soru alan Joe Biden ve Boris Johnson’dan çok daha fazla soru sorulduğunu kayda geçirmek istiyorum.
    Biden ve İngiltere Başbakanı Johnson, kendi ülkelerinin medyasına söz verip önceden belirlenen soruları cevapladı. Başkan Erdoğan ise herkesten soru alarak cevap verdi. “Erdoğan, önceden belirlenmeyen soruları cevapladı. Erdoğan’ın yardımcısı bana soru soracakların önceden seçilmediğini ve istediğim her şeyi sorabileceğimi söyledi.”

    Merak etme Michael, sadece siz de değil bizde de aklını Erdoğanla bozmuş bir tümör kitlesi var. Yanlız değilsin hani.

    Gel, “Bu hükümet dünyanın en iyi işini de yapsa alkışlamayız” diyen kitlenin hali ruhiyesine bak.

    Gel, İttihatçı artıklarının yazdıklarına bak. Kahırları ekrandaki ölü balık yüzlerini daha da soldurmuş olan muhalefet liderlerinin şirazesi kaymış dillerine bak. Erdoğan’ın uçağına binebilmek için birbirlerinin başlarına basan; ekranlarda iktidar güzellemesi yaparak görünürlük ve itibar kazanmak için çok değil daha birkaç yıl öncesine kadar kuruyan dilleri doymak bilmeyen boğazlarına kaçan; yeniden milletvekili yapılmadılar, batırmak üzere oldukları medya birimlerinden kovuldular yengeçler gibi yürümeye başlayan; iki kenef kapısı arasında CHP elemanlarıyla çektirdikleri hatıra fotoğrafından ikbal ve şeref devşireceklerini uman, sair muhalif medyanın kalemli tetikçilerine, felaket tellallarına, müfterilerine, münkirlerine, sahtekârlarına, yüzsüzlerine, döneklerine de bir bak.

    • bu micheal bazen ic guc bazen dis guc bazende dost oluyor. bi turlu anlayamadik. kimmis bunlar…

    • Bence Fuat Uğur Erdoğan hükümetini çok vahim bir hataya daha zorluyor. Ordu’da Erdoğan ve Hulusi Akar ikilisinin tasfiye edebilecekleri kimse kalmadı. Ordu’daki mevcut muvazzaflatın hepsi de Erdoğan ve Hulusi ikilisinin 15 temmuzda bizzat görevlendirip kullandıkları askerler kaldı. Onlar da şimdilerde ah keşke Erdoğan Hulusi ikilisi bir hata daha yaparlarmı acaba diye dört gözle bekliyorlardır:))

      15 Temmuz artık herkesin gözünü açtı. Geçti bolunun pazarı Niğde’ye sür Niğde’ye!

        • Ahmet Nejdet sezer ve Abdullah Gül genel kurmay başkanları da başka isimlerdi. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığında Hulusi Akar genel kurmay başkanlığı yaptı. Akarı genel kurmay başkanlığına taşıyan da Erdoğan oldu sanırım. Ahmet Nejdet sezer gibi biri olsaydı Hulusi Akar genel kurmay başkanı olmayabilirdi. O GKB olabilsin diye başka bir isim emekli edildi Erdoğan’ın başbakanlığı zamanında.

  11. Halk her tavizin seçim yatırımı olduğuna inanıyor.
    Sabit ve dar gelirliye para basarak enjekte edilen paralar,üretim artışı olmadığından ücret zamlarından daha yüksek oranda geri dönüyor.
    Bunu bilen halk,tüketim harcamalarını öne çekiyor.
    Fiyatlar daha da şişiyor.
    Önce satın alanlar;iyiki aldık şimdi daha pahalı alacaktık deyip mutlu oluyor.
    Kısır döngü sabit gelirlileri daha da fakirleştiriyor.
    Mal,kiymetli ve bu durumda fiyat davranışları bozulmuş.
    Satıcı yarın daha pahalı alacaksın diyerek,orantısız zammına gerekçe üretiyor.
    Gerçekten de dün ucuz kalıyor.
    Hanı borsada tüyo verirler,şu hisse senedi füze olacak diye.
    Hakikaten o hisse seneti ertesi gün artar.
    Hisse senedinin artışı,acaba aratacak beklentisi ile tüyo alanların aşırı talebinden mı yoksa gerçekten mı artmış,tespiti uzun zaman sonra anlaşılır.
    İktidarlar,ne kadar idealist olurlarsa olsunlar,iktidarda kaldıkları süre uzadikça halkın karekterine bürünürler ,hatta çoğu zaman kendilerini iktidara taşıyan halkın zaaflarının dahi çok ötesine geçerler.
    Bir kere çürüme başlayınca,hızla artarak devam eder.
    Giderayak kazanın dibini nasıl sıyırırız yarışı başlar.
    Önceki yıllardan çok farklı zıkzaklar artarak devam eder.
    Son vurgunları vurmanın telaşı daha da artar.
    Sabit gelirli,büyük kitleye,matbaa makinasi ful mesai yaptırılarak nominal ücret artışları verilir.
    Vatandaş bunun seçim rüşveti olduğunu bilir.
    Ne kaparsam kardır der.
    Seçimden sonra,iktidara kim gelirse gelsin,gerçekler masaya yatırılmak zorunda kalınacak.
    Seçim öncesi verilenler,gelin adayına düğün bitene kadar her isteğine evet diyen iktidarlar gibidir.
    Ertesi gün,yapılan bütün harcamalar,beyaz eşya taksitleri ortaya dökülür.
    Gelin,ama pempe pancurlu evimiz olacak demiştin,kira ödemeside ne oluyor şimdi,diye feryad etsede artık yapacak birşey yoktur.
    İrgatliğa devam.
    Biz çalışma saatlerimizi uzatmayıp kazandıklarımızın bir kısmı ile getiri sağlayan sağlam yatırımlar yapmazsak,hiçbir iktidar bizim hayatımızı iyileştiremez.
    Ancak seçim öncesi lolitop şekerleri ile kendimizi avuturuz.
    Hiç kimse bir başkası için bedava parmağını kıpırdatmaz.
    Seçtiklerimiz,bizim için değil kendileri için seçilmek ister.
    Destekçiler ve seçim kazanma yolunda gayret edenler,iktidar nimetlerinden seçim kazanmak için yaptıkları fedakarlik ölçüsünde nemalanacaklar.
    İktidarlar ,size belli dönem rahatlık sağlamışsa,iç ve dış borçlanma ile olacaktır.
    Borçlar harcanırken,herkes mutludur.
    Borçun ödeme zamanı ödeme yapmak zorunda kalanlar,borçu alanlar ve getirisiz işlerde harcayanlar değil,lolitop şekerlerini keyifle yiyenler ödeyecektir.
    Eğer yeni iktidar başta hayatımızı kolaylaştırıyorsa,sonumuz haraptır.
    Yeni iktidar;başlarda bizim hayatımızı çok zorlaştırıyorsa ve zorlaştırma ne kadar keskin ve uzun sürerse sonramız o kadar keyiflı ve uzun sürecektir.
    Zorluk yaşayan halk,sorgular hesap sorar.
    Hesap sormasın diye (çocuk ağlamasın)eline elma şekeri tutuşturup susturmak isterler.
    İktidarlar halkın ortalamasından en fazla bir tık iyi veya kötü olabilirler.

      • Hayret yaa! Et misin balıkmısın tavukmusun belli değil. Halkını küçümseme o kadar. İktidarın karnesi madem belli o zaman değiştirin iktidarı halk daha iyi olsun.

        • Hayrettin abi hem muhalefet hem iktidar görevi aynı anda bu kadar oluyor işte, ama sizin gibiler de hep yan gelip yatsınlar emi!

  12. Yanlış insanlar doğru politikalar uygulayamazlar; onların doğru diye yaptıkları yine yanlış sonuç verir.
    Türkiye’nin bugün karşı karşıya kaldığı birincil sorun, kendilerinden doğru işler beklenenlerin yanlış insanlar oluşudur.
    Ne yapsalar kimseyi memnun etmeleri bunun için mümkün değil (F. Koru).
    İşte bütün mesele bu. Adalet yoksa hukuk yoksa doğru bir iş beklemek beyhude. Cümlenizde belirttiğiniz yanlış insanlardan ne beklersin ki? Tabii ki iyi birşey değil. Hep yazıyorum bu günler yarınlardan iyi günlerimiz. Yarın bugünü arayacağız. Artık herkes görüp anlıyor ki asgari ücrete zam yeterli olmuyor. Asgari ücrete zam demek herşeye zam demektir. Nerden çıkacak bu para? Saray uçağı mı satılacak yoksa 8-10 maaş alanlar tek maaşa mı düşürülecek? İnsanlar önemli olanın “alım gücü” olduğunu farkettiler. Şu cümleyi o kadar çok kişiden işittim ki; keşke asgari ücret 2825 lira, herşeyin fiyatı da o günkü gibi kalsaydı. F. Koru’nun ifadesi ile bitireyim. Yanlış insanlar doğru politika uygulayamazlar…

    • Cemil bey iran ya da özbekistanda bir taksiye binin ya da marketten birkaç ekmek alın da görün bakalım kaç çuval para ödüyorsunuz!
      Bence yanınıza bir elarabası filan da alın,
      en azından bu ödemeleriniz için birkaç çuval banknot taşımanız gerekiyor:))))

  13. Olay beğenmeme olayı değil. Bir benzetme ile ifade edilirse doktorun hastaya ağrılarının geçmesi için kısa süreli bir morfin vermesi fakat hastanın ağrılarını acılarını dindirecek kalıcı bir tedavi uygulamaması, hastanın benim şikayetim isteğim bu demesine rağmen doktorun “yok sana morfin verelim geçer” demesine benzetebiliriz. Şu an akparti bu doktor gibi. Parti, vatandaşın bireysel taleplerini yerine getirmiyor. Vatandaşın sadece maddi parasal sorunları yok. Vatandaş bir dilekçe veriyor talebi yerine gelmiyor. Mülakata giriyor torpili yok. Parti yöneticilerine gidiyor adam yerine konulmuyor. Bunlara daha çok örnek verilebilir. 3600 verdik dediler ancak herkese eşit bir parasal artış yok. Memurun tayin talepleri yerine getirilmiyor. Kamuda liyakate dayalı bir kariyer sistemi yok. Kariyer mesleklerde 35 yaş sınırı var. Yerel yönetimlerde bir koordinasyon yok. Kurumlar vatandaşın dilekçelerini kale almıyor. Vb daha çok sayılabilir.

    • Fikri bey kamudan ne gibi bir hizmet alırken personelin yetersiz olduğunu gördünüz de “Kamuda liyakate dayalı bir kariyer sistemi yok.”
      diyorsunuz, biraz açar mısınız?
      Mesela yargıya gittiniz de boşanma davanızdan idam kararı mı çıktı?
      Ya da gözünüzde sorun vardı da aile hekimi basur ilacı mı yazdı?
      Nedir yani liyakatsiz bulduğunuz şey????

      • Niye böyle saçma örnekler veriyorsunuz? Kamudaki yöneticilerin kaçı parti onayı ile tepeden inme değil de sınavla, hizmet yılıyla yönetici olmuş. Fildişi kuleden ahkam kesmeyi biliyorsunuz demek ki siz de o tepeden inme bir şeyden anlamayanlardan birisiniz. Liyakat yok çünkü kamuda çalışanlar kariyer meslek sınavlarına 35 yaş sınırından dolayı başvuramiyor. Ne kadar kolay değil mi bilmeden sallamak. İstanbul ve Ankara bu yüzden kaybedildi fakat hala sebebini idrak edemediler.

        • Fikri sabit arkadaş, kurun bir ik şirketi, kariyer planlaması bilmemnesi uzmanı olun, kamuda işiniz zaten garanti öyle değil mi?
          İstanbul ve ankarayı yunan mı aldı? İmam başkan uzaydan mı geldi? Halkımız kimi isterse onu seçer, öyle değil mi?

  14. Iktidarları iyice bitince gönderiyoruz. Bitinceye kadar da ülkeyi iyice soyup soğana çeviriyorlar.

    Geliṣmiṣ demokrasilerde benzer hataları çok daha az seçmen yapıyor. Çözüm üretmede zorlanan politikacıyı önce kendi partisi kapı önüne koyuyor.

    Batıda, önce ülkenin çıkarları sonra politikacının geleceği diyor seçmenin çoğunluğu.

    Batılı seçmen ülkesini bizden daha çok seviyor galiba. En azından ülkelerine olan sevgierini sözde bırakmıyor, uyguluyorlar.
    Atalarımızın söylediğini batılı seçmen benimsemiṣ galiba: ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz…

    • “Batılı seçmen ülkesini bizden daha çok seviyor galiba. En azından ülkelerine olan sevgierini sözde bırakmıyor, uyguluyorlar.”
      HA ŞUNU BİLEYDİN ALMANCI ARKADAŞ, DARISI BAŞIMIZA, HA GAYRET!!!!

  15. Sahte tuik verileri enflasyon %73.5 Bu ay her halde %80 olur. AKP asgari ücrete yılınbaşında %50 yapmıştı şimdide %30 yaptı toplam %80 eder. Bu demekki sahte enflasyonunuzu bu aya kadar dengeli Ayın başına kadar tekrar fakirleşeceksiniz.(Gerçek enflasyona göre maaşınız devamlı erimekte)

    Erdoğan ağzından havuç çıkarttı. Asıl asgari ücret ne demek? asgari ücretin aslımı var?
    Yani demek istiyor ki Siz bide ocakta yapacağımız zammı görün demek istiyor. Ondan hemen sonrada para erimeden şeçim demek. Mart ayı demek.

    Bu asgari ücrete zamla herşeye zam ve işsizlik artacak. İki kişi çalıştırsan 11000 tl sosyal güvenlike ödediği para ile 15000 tl olur işverene maliyet bu da işsizlik yaratır.

    Sütçüler, süt imalatçılarına 7.5 tl’den süt veriyorlar biz 13 tl’ye alıyoruz 2tl zam istiyorlar şimdi bu asgari üzret zammı ile maliyetler artar artık sütü 20-30 tl’ye alırız.

  16. “Daha önceleri asgari ücrete ‘ara zam’ diye bir şey söz konusu olmuş muydu, olmuşsa bile ben hatırlamıyorum.”
    Hatırlanması açısından 2015 yılına kadar asgari ücret 6 ayda bir güncelleniyordu.

  17. “..Alım gücünü yükseltecek formüllerin peşinde ısrar ediyoruz.
    Fiyatları dizginlemek için birçok formül devreye sokuyoruz ama bir taraftan da
    milletin alım gücünü yükseltecek formüller üretiyoruz.. ”
    Heseki çözmüş işi🤗
    Darısı muhalefetin başına diyelim ne diyelim.

  18. Gündüzün geceye muhtaç olduğu gibi bu muhalefet cumhur ittifakına lazım. Yoksa nasıl bir daha seçim kazanacaklar ve iktidarda kalacaklar endercim.

  19. Fehmicigim sanki niyetini sence olmasi gerekeni yazmışsin gibi bence😀iktidarlar sona dogru???? Hangi son..ortada silip süpüren bir muhalefet mi var..😂yuzde 150 enflasyon olan hergün zam olan ülkede adayımız zarar görür diye hala aday çıkarmayan muhalefet mi????😂ne yapsalar beğendirenezler miş😂….üstelik sen sağ muhafazakar seçmen grubundansin.ehveni şer yani (kötünün iyisi) tabirini bilmiyon gibi.biraz milletin içine girin.insanlar ne düşünüyor anlayin.kimse gidisattan memnun degil ama muhalefetten daha umutsuz..insanlar bu yamali bohca 6 lı ganyan iktidar olursa dahada kötü oluruz diye yine ne yapsada tolare ediyor..üstelik daha önceden düzelttigi icin bir umut kaynaği.
    Bence başlıgınızda mantik hatalari var…

    • Mustafacığım “6 lı ganyan…” deyip küçümsüyorsun sonra sanki tarafsız bir yorumcu gibi döktürüyorsun. Başlıkta değil ama senin başında bi hata var. Senin kumarcı yaklaşımınla söylersek kupa açıldı hükümetin var dediği zar orada değil, vatandaş diğer kupayı açmayıp ne yapacak? İpin ucu kaçmış sen hala bunlar düzeltir diyorsun. Yahu düzeltirse düzeltsin ne bekliyorlar?

  20. Zafer dediğiniz savaşta kazanılır.Oysa bizim kazancımız yapılan yanlışlardan geri dönmektir.
    Sadece bu olaya bağlı değil son aylarda yapilan normalleşme adımları yörüngeye yavaş yavas oturduğumuzu gosteriyor.
    Olaya baktığımızda bizim muhalefet
    Hariç tüm dünya başarıdan bahsediyor.Dogrusu nedir zamanla göreceğiz
    Su kesin kavgadan hickimse kazançlı çıkmaz

    • Ahmet bey!
      TAKTİR eden Dünya, mi yoksa havuzmu? Eğer DÜNYA ise neyi taktir ettiği ni yazarmısınız.

      Yoksa Düny yalanlarımı taktir ediyorda bizimmi haberimiz yok.
      ***********
      Önceki gün üç ülke arasında imzalar atılırken, böylelikle Türkiye iki ülkenin üyeliğine de yeşil ışık yakmış oldu. Fakat dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “İsveç, 73 teröristin iadesi için söz verdi” açıklaması uluslararası camiada gündem oldu.

      Erdoğan’ın açıklaması NATO içinde belirsizliğe sebep olurken Finlandiya’dan dikkat çekici bir yanıt geldi. Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, “Türkiye ile üzerinde mutabık kaldığımız her şey imzalı belgede yazıyor. Türkiye ile Madrid’de bireyler ya da insanların listesi üzerinde görüşme gerçekleşmedi” dedi.
      **********

      Bizlerin bildîğimiz Dünya yalan ve palavraları önce şaşırır sonrada ivşa eder.
      BU SİTEYİ HAVUZ İLE KARIŞTIRMIŞ OLMALISINIZ yoksa buranın okuyucuları tıpkı yazarı gibi DÜNYADAN bey haber değiler..!!

  21. Seçime koskoca bir yıl olduğu halde Fehmi Bey iktidarın ipini çekmeye başlamış bile , inşallah öyle olur ! Çünkü aksi taktirde bir yıl gibi oldukça uzun bir süre daha nasıl ızdırap çekeceğiz !
    Yerli ve milli ekonomik sistemde ! maalesef fiyatlarla zamlar yedi gün 24 saat birbirleriyle yarışıyorlar , bizler de adeta abandone olduk !
    ‘Madrid’te tabii ki zafer kazandık ,gerçi akşam Fin CB nın açıklamaları biraz gölge düşürmedi değil ! Bir kaç teröristi vermişler, sırada 73 kişi daha var , büyük bir merakla bekliyoruz !
    Ege’deki provokasyonlar devam ederse tabii ki gereğini yapacağız !
    Meclis kabul ederse CB nımız tabii ki idamları onaylayacak !
    İyi de gece gündüz durmadan mesai yapan ve çok çok yorulan meclisimiz de tam üç ay tatile gitti , nasıl olacak bu iş !
    Ver mehteri , hayda bre !
    Var mı bize yan bakan !

  22. Siyaset kurumunun yapısı dengesi bozulmuş diye düşünüyorum ben. Detayların bir ayağını düzelteyim derken (düzeltilmesi istenirse tabi!) diğer taraf bozulur.
    Bu Kılıçdaroğlu ile Meral hanım bu vekil sayısına bakarlarmı 600 fazlamı acaba diye sorarlarlar mı gelirlerse gelmekte olduklarını söyledikleri yere emin değilim.
    Bizde acayipleşmiş tabulaşmış işle var. İnanamıyoruz bu nedenle yeni birşeye.
    Seçim göründüyse ufukta,
    Zamda yapılır ikramiyesi de verilir üç ayda bir.
    Ayarlama da yapılır, 10 aylık sözleşmede😠
    – sen eşit işe eşit ücret istemediğin sürece!
    – eğitimi özelleştirelim diyenlere ooo iyi ücret alacağız haa zanneden eğitimlilerin olduğu sürece!
    – paran mı var 10 fazla veriyon geetttiiir!
    diyenlere hoopp demediğin sürece!
    Bak başına neler gelir sonrasında:
    *Tepene dikerler hiç vasıfsız birini, senin on katı aylık alır sen çalışırsın o seyreder seni!
    *Sözleşmeler aylık olmaz yıllaarr yılları kovalamaz mış! tekerlemesini tersten yedirirler tazminat ödemeden on ayda işine son verirler! Aldığın az aylık harici seneyede işsiz kalırsın birde yetmezmiş gibi!
    *Sen bana zam yapma fiyatları aşağı çek! Adil vergilendirme yap! Eğitime işsizliğe ulaşıma yol su elektrik hizmetlerine bir el at bana ekonomik hizmet sun!!!!
    Demediğin sürece,
    Bu değirmen çarkı döner döner aynı yere geri gelir. Sen ölürsün, çocuklarında aynı çileyi çeker!
    Bu arada, senin çocuklar! dedim bak😠.

    • Zam zam ver ikramiye ver gün gelir döner tersine!
      Nassı mı!
      Xxx’e ek vergiler,
      Yyy’ye On günlük fiyat ayarlaması😊
      Zzx’ye k kesintisi,
      Mmm’ye h harcı,
      Nnn’ye…
      Hadi bu kadar yeter bence 😠

  23. İKİ UCU B.KLU DEĞNEK
    Ülkemiz stagflasyonu yani durgunluk içinde enflasyonu ilk kez yaşıyor.
    Bir hasta düşünün hem şekeri hem de tansiyonu var.
    Tansiyon ilacı veriyorsun şekeri fırlatıyor, şeker ilacı veriyorsun tansiyonu fırlatıyor.
    Ekonomide, durgunluğu aşmak için piyasaya para veriyorsun zaten çok ciddi problem olan eflasyon fırlıyor.
    Enflasyonu frenlemek için faiz arttırmak gibi bir hamle yapsan, durgunluk iflas dalgasına dönüşecek.
    Bunu çok iyi bildikleri için birini tercih etmiş görünüyorlar. Görünüyorlar. Zira KKM gibi kısmen ve örtülü faiz getiriyorlar.
    Neymiş?
    Nas mış.
    Cezalandırmama garantili hırsızlık projelerleri nas’a uygunmu imiş?
    Neyse yılın başında daha Prof.Dr. Özgür DEMİRTAŞ yıl ortasında asgari ücrette artış yapmak zorunda kalınacağını söylemişti. Daha önce yıl otasında artış örneği olmamasına rağmen.Kabile Reisliği Hükümet Sistemi yetkilileri önceleri ısrarla yıl ortasında artış olmayacağını söylemişti.
    Şimdi ne oldu?
    Özgür hoca şimdi ne diyor?
    Bu artış en fazla Kasım ayına kadar durumu idare eder.

  24. Sayın yazarın “Aralarında ömrü birkaç ayla sınırlı hükümet bile var.” dediği eski türkiyenin istikrarsız yapısıyla bugünkü hükümeti karşılaştırması biraz abes değil mi?
    Öyle ki akparti öncesindeki hükümetlerin ortalama süresi 1,5 yıldır…

  25. gecineyemeyenlere mini tavsiyeler.
    1. cocuklarla markete gitmeyin. her gordugunu ister sizde rezil olmamak icin almak zorunda kalirsiniz.
    cocuklarla markete gitmek zorunda kalirsaniz. cocuklarla bastan pazarlik yapin tek bir sey alabilirsin.
    2. toplu tasima ile ise gidip geliniz.
    3. ayrica ayni muhitte oturdugunuz 5 arkadasla gunleri paylasip ayni aracla gidip gelebilirsiniz. toplu tasimayla karizmayi cizdirmemis olursunuz.
    3. alisveris listesi yapmadan alisverise.gitmeyim.
    4. internetten arastirip en ucuzu bulun.
    5. zamlari onceden tahmin edip eve gida stogu yapin.
    6. akaryakit zamlarina karsi depoyu fulleyin.
    7. disarida yemek yerine meclis lokantasimdan yiyiniz. ama yemege yemek saatleri disinda gidiniz. boylece kimseye yemek ismarlamak zorunda kalmazsiniz.
    (bu cok orjinal bir fikir oldu odul alabilir.) hemde ne kadar cok caliskan oldugunuz imaji olusur. o kadar cok calisiyor ki yemege gec geliyor. harikaaa
    8. birde zincir marketlerde et yarim kilo degil 400 g boylece eve et alirken yarim kilo almis gibi yaparsiniz.

    hala gecinemiyorsaniz mevcut isinizi birakip bir ingiliz fikrasinda oldugu gibi sihhi tesisatciliga baslayiniz.
    benden bu kadar…
    …. HALK BOYLE GECINIYOR SAYIN GECINEMEYENLER…

    • Uçak filosuna Airbus A–380 almadan bu işler düzelmez.
      Dünyanın bize başka türlü itibar etmesi mümkün değil.

    • seninkisi yolda giden…
      Bunları geç, millet evde makarnadan başka bişey yemiyor. Fiyatına bak anlarsın!
      Tek yapılabilecek şu:
      -#-#- bir an önce sokak ortasına yada kaldırıma değil!!!
      Belediyenin göstereceği yerlere !!!!
      Seyyar köfte ekmek ayvalık tostu hamburgır törkiş şişkebap balık ekmek makarnacı vb tezgahları açılması!!!!
      Diccaaaattt: mahalle arası kedi etli denetimsiz tükürük köftesi olmaması tercihimizdir 👂👂
      Duyanlaraaaa duyyymayanlaraaa👂👂
      Seni çoook seviyoruummm (ama karın doyurmuyoorr!).
      Başka çaresi yok bunun diyorum!
      Hemen! Derhal! Yarın! Çabuk! Aceleyle!…

  26. hamasi nutuklarla yarim kilo et edebiyati yapanlara bak adam kac daire ev aldiginida anlatmis ve gecinemiyormus. o zaman az harcasin 😂😂😂😂😂
    iki daire kac yarim kilo et yapar acaba.???

  27. Avrupa ve Amerika’nın yüksek enflasyonla mücadele etmek için faiz silahını kullanması ekonomileri küçültüyor. İşsizlik artıyor, insanlar hayat mücadelesi veriyor. Sanki savaş yıllarına geri dönüldü. Tüm fiyatlarda büyük artış var. Ukrayna’nın Rusya tarafından işgali enerjiyle birlikte gıda krizini zirveye çıkardı. Almanya’da enflasyon, mayıs ayında yıllık bazda yüzde 7,9’a ulaşarak 1990’da iki Almanya’nın birleşmesinden bu yana en yüksek seviyesine ulaştı.

    Rusya’nın doğalgazı kesmesi sonrası Almanya yeşil enerji sistemini rafa kaldırdı, elektrik santrallerini kömürle çalıştırmaya başlıyor. Avrupa ekonomilerinde rekor enflasyon rakamları sonrası alım gücünün erozyona uğraması üzerine hükûmetler gıda bankalarını hizmete soktu. Ancak o kadar yoğun bir talep oluştu ki, Almanya’daki bazı gıda bankaları dağıttıkları gıdayı karneye bağlıyor. Almanya’da nüfusun yüzde 16’sı, yani 13 milyondan fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

    Farkında mısınız bilmiyorum, ben hatırlatayım. Türkiye bugün dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri oldu. Bunu ispat için size en canlı örneği vereyim. Hazine ve Maliye Bakanlığı, dün ilk çeyrekte Türkiye’nin brüt dış borç stokunun 451 milyar dolar olduğunu açıkladı… Bunun millî gelire oranı %56,8… İngiltere’de bu oran %314, Fransa’da %210, Almanya’da %148, ABD’de %97… İşte o özlenen yere göğe sığdırılamayan Batı ülkeleri borç batağında boğuluyor…

    • Hayret yaa! Bu hesapta bir yanlışlık bir aldatmaca olmalı. Ingiltere Fransa Almaya neden bukadar borçlu acaba? İngiltere sterlininin euroya oranı ne bizim tl nin euroya ve dolara oranı ne. Bizim üretim gücümüz ne onlarınki ne. Bizim gelir dağılımındaki çarpıklık ne onlarınki ne. Onları batakta boğuluyor diye lanse eden ne dediğini biliyormu acaba? 10. sırayla 22. sırayı karıştırdığına göre bilmiyor.

  28. sizden vazgemedik diyenleri ilk secimde sizden nasil vazgectiklerini yasayarak goreceksiniz…. gercekleri gormemek duymamak soylememek gercegi degistirmez.
    toplum artik mevcut iktidara guvenmiyor. yeni nesil ne hastane kuyruklarini ne 15 temmuzu bilmiyor. gecmisten ne kadar ornek verirseniz verin.
    degismiyor. yolcusunuz yolcu…

      • Neden güvenmiyor millet? Örneğin iktidar kendisi güvenmiş Babacan’ı 12 yıl ekonominin başında tutmuş, herşey çok iyi gitmiş. Görevden almış bir çuval inciri berbat etmiş çok kısa sürede. Örneğin enflasyon bir haneden üç hanelere gelmiş. Borç stoku 2018’de 1 trilyon TL imiş. Bugün 3 trilyon TL ye gelmiş, verin yetkiyi görün sonucu dönemi. Ortada çok açık bir karne var. Başarılı olan, başarılı olmayan. Birisinin ağzı iyi laf yapıyor, diğeri iyi iş yapıyor. Nasıl oluyor da bu karne görülmüyor. Yada güvenmiş Başbakan yapmış Davutoğlu’nu. Adam temiz siyaset deyince kapı önüne koymuş. Bugün geldiğimiz yer yolsuz siyasetin dibi artık. Göz göre göre yapılıyor her yolsuzluk. Ama bu muhalefete güvenilmiyor hala. Nasıl? Millet saf olmalı. Hani aya dört şerit yol yapacağız desek inanır bu millet diyen bir damat vardı. TV’de söyledi bunu. Haklı elbette.

        • Babacan, ekonomiyi yönettiği 2010’da 49 milyar dolar, 2011’de 77 milyar dolar, 2012’de 48 milyar dolar, 2013’te 65 milyar dolar cari açık verdik. Ekonomik kırılganlıklarımızın temellide bu cari açıklar vardır. Buna mukabil, harici ve dahili bedbahtların organize bir şekilde saldırdığı Berat Albayrak döneminde 1,6 milyar dolar CARİ FAZLA vermiştik.

          • Hayret yaa! Berat Albayrak 1,6 milyar dolar cari fazla vermişmiş. Niye o zaman Allah sonumuzu hayır etsin diyerek işi bırakmak zorunda kaldı. Buradada siyaseten geçekleri saptırma var.

  29. Evet kazasız belasız bu sefil iktidarı yollayabilirsek derin bir oh çekeceğiz. O güne kadar daha çok çekecek görünüyoruz.

    İktidar anlamsız bir şekilde faize karşı olduğunu iddia ediyor ve düşük faizle yüksek faizcilere (bankalar ve tabii yolsuz laz müteahhitler) bizim kaynaklarımızı ve varlıklarımızı aktarıyor. Bunu göz göre göre yapıyor. Bunun farkında olmaması da mümkün değil.

    Ne olmuştu hatırlayalım. Bu akılsız iktidar kur korumalı mevduat diye bir saçmalık çıkarmıştı. Güya dövize ilgiyi azaltacak. Bu korumalı mevduata geçen faizcilere, merak etmeyin faizinizi alın, döviz yürür giderse, üstünü de bu sefil milletin cebinden ödeyeceğim demişti. Türkçesi aynen bu. Bu hesaba geçenler TL’lerini dolar 11-12 TL iken korumaya aldılar. 6-7 ayda dolar geldi 16-17 TL. Yani 6 ayda yüzde 50 faiz veriyor bu sefil iktidar, yılda yüzde yüz olacak bu gidişle. Nereden ödüyor peki bu fahiş faizi? Hazineden, yani senin benim cebimden. Hani düşük faiz, hani nas? Reyizin birinin dediği gibi, adam değilsiniz! Bu sefilleri hala kör kör savunuyorsunuz. Asgarinizi 5500 yapmış, artık bozdur bozdur harcayın. Sizden bir şey olmaz.

    • “Yanlış yaptığımızda bizi uyarmazsanız sizde hayır yoktur. Uyardığınız halde dinlemezsek bizde hayır yoktur.” (Hazreti Ömer)

Yoruma kapalı.