Kabul etmekte zorlandığımız gerçek: Ülkemize sığınan Suriyelilerin en az yarısı burada kalacak…

57
BBC'nin Türkiye belgeselinden..
Reklam

[Yurdumuzda misafir ettiğimiz Suriyeliler’in geleceği konusu son zamanlarda yeniden tartışma gündemimize girdi. Yenileri mi gelecek, eskileri gidecek mi? Yoksa burada mı kalacaklar? Konuyu daha önce işlemiştim; yeniden okunmasında yarar görüyorum. Okuyacağınız yazı bu yılın başlarında [8 Ocak 2019 tarihinde) yayımlanmıştı.]

Suriye’de halen devam eden iç-savaş sırasında yurtlarını terk ederek kendilerine daha güvenli bir hayat sağladığı için ülkemize sığınanlar olduğunu biliyoruz. Sayılarının milyonlarla ifade edildiği bir kitle bu. Savaşın sona erebileceği beklentisi arttıkça onların durumu ülke gündemine daha sık yansıyor.
Gidecekler mi, yoksa ülkemizde kalmaya devam edecekler mi?

Suriyeliler Taksim’de ÖSO bayrağı açtı..

Yeni yıla girerken İstanbul/Taksim’de kendilerine özel bayraklarıyla coşkulu gösteriler yapan bir grup Suriyeli bu tartışmayı yeniden ateşledi.
Birleşmiş Milletler’in (BM) mülteciler ile ilgili biriminin daha önceki benzer sınır hareketlerinden hareketle geliştirdiği hesaplamaya göre, savaş yüzünden başka ülkelere göçen insanların yeni ülkedeki ikameti uzadıkça geriye dönme ihtimalleri de azalıyor.
Mülteci nüfusun yaklaşık yarısı sığındıkları ülkede varlıklarını sürdürüyor BM’ye göre…

Fatih Malta Çarşısı’ndan görüntü..

Geçenlerde, nereden estiyse, yaşadığımız yerin yakınlarında bir Suriye lokantası arayışına girdik. Suriyelilerin yoğun yaşadığı yerlerde -mesela İstanbul/Fatih’te- birden fazla ve çeşitli düzeyde lokantanın varlığı biliniyor. Bizim eve nispeten yakın olan -araçla yarım saatte gidilebiliyor- beklentimizin altında bir lokantaydı. Humuslu, pideli bir öğle yemeği için herhangi bir Türk lokantasında ödeyeceğimizin yarısı kadar bir ücret ödeyerek sofradan kalktık.
Lokantayı işleten genç ve garsonları Türkçeyi yarım yamalak konuşan Suriyelilerdi.
Belli ki, müşterileri, daha çok eski ülkeden o çevrede yaşayan insanlar…
Gittiğim Türk berberde bir Suriyeli genç çalışıyor. Biri uyarmasa Eymen‘in Suriyeli olduğunu çıkarmak zor; espirileriyle birlikte kapmış dilimizi…
Bu insanlarla konuştuğunuzda anlıyorsunuz: Geldikleri ülkeye hasretle dolu olsalar bile hayatlarını aramızda sürdüreceklerini belli ediyorlar… Kamplarda kalanlardan farklı olarak, çocukları çocuklarımızın devam ettikleri okullara gidiyor ve kendileri gibi olanlarla aynı çevrede yaşamaya dikkat etseler de buralarda kök salacaklarının bilinciyle davranıyorlar.
Deşince, biri bana, “Esad yerinde kaldıkça ülkeme nasıl dönerim?” sorusunu yöneltti.
Uluslararası arenada ‘Esad’lı çözüm’ seçeneği giderek güçleniyor ve bu da ülkemizdeki Suriyelileri daha fazla Türkiyeli kılıyor.
İngiliz yayın kuruluşu BBC‘nin dünyayı gezen muhabirinin geçenlerde yayınlanan iki bölümlük ‘Türkiye’ belgeselinde ülkemize sığınan Suriyeliler ile ilgili tablolar da var. Ucuza çalıştırıldıklarından, yaşadıkları kentlerde buldukları imkanların geride bıraktıkları imkanlardan daha geride olduğundan, evlerinin kalabalığından şikayet edenler bile, sonunda, Türkiye’de gördükleri misafirperverliğe teşekkür ediyorlar.
Yüz yüze görüşmelerden veya BBC belgeseli gibi yayınlardan elde edilen kanaat çok açık: Suriyeli mültecilerden önemli bir kesim artık ülkemizde kalmaya ve buradaki şartlara uyum sağlamaya kendilerini hazırlıyor.
İster beğenin ister beğenmeyin bir süre sonra ülkemizde önemli bir Arap nüfusumuz olacak…

Göçebe bir milletiz, hareketliyiz

Türkiye, Cumhuriyet sonrasında, kapsamlı nüfusu hareketleri görmüş bir ülke. Mübadeleler ve zorunlu göçlerle daha önce başka coğrafyalarda yaşarken Türkiye’ye gelmiş insanlar ve onların devamı olan milyonlar var.
Avrupa’ya işçi olarak gönderdiğimiz, ancak gittikleri ülkelerde kök salmış sayıları milyonlarla ifade edilen nesillerimiz olduğunu da unutmayalım.
Şu yakınlarda başka ülkelerde hayat kurmaya çalışan bir ‘beyin göçü’ dalgası yaşanıyorsa, bunun bir sebebi de, bizim insanımızın hareketlilik özelliği…
Orta Asya’dan kalkıp gelmiş ve yuva olarak Anadolu’yu seçmiş bir millet olduğumuzu da unutmayalım.
Unutmayalım ve Suriyelilerin önemli bir bölümünün bundan böyle burada yaşayacağı gerçeğiyle yüzleşelim.
Bununla yüzleşmeye yanaşmadığımız için göçlerin kıyımıza dayadığı fırsatların büyük bölümünü değerlendiremiyoruz. Suriye’yi gözümüzde küçümsediğimiz ve biraz da kaçıp gelen insanları hep sıradan olarak gördüğümüz için olacak, aralarındaki değerlerin farkına varamadık.
Mülteciler içerisindeki iyi eğitim almış insanlar, sanatçılar, öğretim üyeleri, öğretmenler, değişik meslek sahipleri aramıza geldiklerinde bizlerden göremedikleri ilgiyi kendilerine fazlasıyla gösteren başka ülkelere gittiler. En niteliklileri ABD’ye, Avrupa’ya yolunu düşürdü bu insanların…
Oysa BM’nin ilgili biriminin raporlaştırdığı ‘yarısı kalır’ gerçeğini göz önünde tutarak konuya yaklaşsaydık, nasıl olsa bir kısmı yerleşik hale dönüşecek mültecilerin en niteliklilerinden kendi sosyal ve iş hayatımızın içerisinde yararlanmayı becerebilirdik.
Bunu yapamadık, hala da yapamıyoruz.
Ucuz iş gücü olarak kullanılanlar bize yetiyor.

Devlet politikaları değişmeli

Konu ne zaman gündeme gelse, “Suriyeliler dışarı” veya “Onlar bizim kardeşimiz” türü tepkisel muhabbetlerle boşa çene yoruyoruz. Oysa yapılması gereken, sağlıklı değerlendirmeler eşliğinde mültecilere dönük devlet politikaları geliştirmek olmalıydı.
Olmalı.
Hiç değilse bundan sonra konuya daha serinkanlı eğilmenin yollarını aramalıyız.
Berber Eymen genç bir adam; kendisi gibi Suriyeli olan eşini burada bulup evlenmiş, iki çocuğu burada doğmuş. Tek derdi, Türkiye’de kendisine kurduğu hayatı görmeleri için geride bıraktığı anne-babasına turist vizesi alabilmek…
Suriyeliler sınırı geçip mülteci olarak ülkemize gelebiliyorlar, ancak vize alamadıkları için turist olarak gelmeleri imkansız gibi bir şey.
Tezatları olan bir ülkeyiz.
ΩΩΩΩ

Reklam

57 YORUMLAR

    • Sn Nurdan hn aşağıdaki alıntı bahsi geçen aydın görünüşlü göya demokrat bir şahsa ait ve siz bu düşünceleri destekliyorsunuz. Ne diyelim ?????
      ” bir İmam Hatip öğrencisi doktor olamaz.”

      • Ahmet bey, ben yaziyi genel olarak değerlendirmiyorum. Farkındaiseniz! Yorum yapmiyorum diye de yazdım. Kadinlar hakkında yazdiğını destekliyorum. İmam hatibe gelince.
        O yazarın demokresiden bahs edip de doktor olamaz demesi, onun demokirat olmadığıni gösteriyor.
        Buda Turkiyenin yetiştirdiği aydinlardan biri.
        Babasi hafiz olmasindan dolayi o görüşte olmasinni ben normal karşıliyorum, çünkü Turkiyede Din adami yetistirilmiyor, sadece Kuran-i Kerimi anlamadan aile baskısi ile ezberliyor ve sonrada Dindar olmak yerine Dinsiz oliyor.

      • O okulların ya adı yanlış ya da uygulama yanlış. İmam Hatip Lisesi dediğin zaman okuyanların mesleğini de belirlemiş oluyorsunuz. Ticaret Lisesi mezunları da doktor yada mühendis olamıyor yani Ahmet Nesin’in uyarısı bence de doğrudur. Fakat kendi inancına göre insanların ‘dini eğitim’ alma imkanı da olmalı ancak mevcut uygulama doğru bir tercih değildir. Bu sorunu zıtlaşmadan bir çözüme kavuşturmak lazım.

  1. öncelikle fehmi beyin dünkü yazısının doğru anlaşılmadığını düşünüyorum.
    – kanımca, fehmi bey, terakkicileri siyasi hırsları nedeniyle ülkeyi kaybedeceği açık olan bir savaşa soktuğunu anlatırken, şimdi de türkiyede iktidarın, kendi koltuk sevdaları için ülkeyi, ülkenin kaybedeceği bir savaşa sokmaya çalıştığını anlatmak istedi.
    – daha önceki yorumlarımda, ben de ayı düşüncemi yazmıştım ama fehmi beyin farkı, o yazısını aldığı bazı bilgilerin de ışığında yazmış olması, diye düşünüyorum.
    – bugünkü yazıyı ise önce hatalı yayın diye düşünmüştüm. fakat yazı yayından kaldırılmayınca, bir hata değil, fehmi bey cephesinde bir sıkıntıya yorumladım. belki sağlık sorunu, belki de başka bir sıkıntı.
    – umarım en kısa zamanda, sıkıntı herne ise, durum normale döner.

  2. Nitelikli olmayan Suriyeliler için bile hedef Avrupa ülkelerine gitmekti ve Türkiye’yi sadece ara durak olarak gördüler ama Avrupa onları istemediği için çok çok azı gidebildi. Suriyelilerin gözünde Türkiye Suriye’den iyi ama Avrupadan kötü, gidebilen gider gidemeyen bizde durur…

  3. Seçkin Suriyelilerin pek çoğu gelişmiş ülkelere gitmiştir, kalan vasıfsızlara ise ihtiyacımız yoktur zira bizim yeterince vasıfsız işsizimiz var. Türkiye Almanya değildir, kaba veya pis işleri yaptırmak için yabancı işçi/göçmen almak bizim için israf ve lüks olur.

    Suriyeli 3 küsur milyon kişinin Türkiye’de kalması ;

    Esad’ın işine yarıyor, onun bakması gereken vatandaşlarına biz bakıyoruz.
    ABD’nin işine yarıyor, Suriye Kürdistanı için 3 milyon kişilik bir kontenjan demektir.

    Araplar 1948,1967 ve 1973’de üç kez İsrail’e karşı savaş açmış ve hepsini de kaybetmişti. Sonunda pes ettiler ve İsrail’in varlığını kabullendiler. Bu gerçeği kabullenmeyen ve Sovyet koruma şemsiyesi altında varlıklarını sürdüren 3 ülke kalmıştı: Irak, Suriye ve Libya. 1991’de Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra bu ülkelere karşı çökertme planları yapıldı ve bugünlere geldik. Şimdi bu üç ülke bütünlüğünü koruyamıyor zira yapılan plan Irak ve Suriye’yi Sünni-Şii-Kürt şeklinde ve Libya’yı iki aşiret arasında bölmek. Yani temel amaç İsrail’in güvenliğini kalıcı olarak sağlamaktır.

    T.C. Devletini yönetenlerin görevi Dünyadaki gelişmeleri doğru okumak ve milli (ulusal) çıkarlar doğrultusunda gereğini yapmaktır. Suriye sorunu süper güç ABD ile dalaşarak ve koz olarak “Rusya’nın yanına geçeriz ha” blöfü ile çözülemez. Zira “geçin o zaman Rusya’nın yanına, biz zaten onlarla gizlice anlaşmıştık” gerçeğini sonradan anlamanın faydası olmayacaktır, zararı ise çok büyük olacaktır (gerçek bir Beka sorunu).

    Suriye, Irak ve Kürt sorunlarını bu şekilde çözemeyiz. İzlenen stratejinin “Temel’in düz mantık fıkrası”ndan farkı yok adeta. Biz de sorunlar arasındaki çelişkileri kendi lehimize kullanmanın yollarını bulmalı ve uygulamalıyız. Bunun için de buna uygun kıratta siyasetçilere ve derin devlete ihtiyaç var. Türkiye ittifakı kurulmalı ancak bu birlikte muhafazakarları Erdoğan, ülkücüleri ise Bahçeli temsil edemez. Aksi takdirde bu birlik sağlanamaz.

    Erdoğan’a da Bahçeli’ye de milyonlarca Suriyeli ve diğer göçmene de hayır. M.K.Atatürk gibi politikalar istiyoruz. Akılcı, gerektiğinde savaşan ve çok tedbirli. Sağ ve sol Atatürkçüler ayrı partilerde de olsalar uzlaşmalı ve birlikte hareket etmelidirler. Zira zaman daralıyor …

  4. Türkiye bir Osmanlı toprağı, Suriye de öyle. Daha bir-iki nesil önce. Gaziantep- Kilis Halep ve şama bağlı bir kasaba idi. Hz. Peygambere sormuşlar : Hangi millet iyidir. Cevap : Her milletin iyisi iyidir, kötüsü kötü. Suriyeliler belli bir plan dahilinde yerleştirilse ve çalışma imkanı verilse iyi olurdu. Fakat, kısa sürede dönerler, düşüncesi buna imkan vermedi sanırım. İçlerinde beleşçi ve zararlı kişiler çok az. Zenginleri ekonomiye katkıda bulunuyor, fakirleri de boğaz tokluğuna iş bulmıya çalışıyor. Çok zenginler ile çok fakirler Ülkelerine zor döner. Olayları nisbet edersek, bunların vukuatı devede kulak görünüyor. Bazıları pireyi deve yapıyor. Bilakis, Türk insanı tembelliğe, beleşten paraya alıştı. Sanayi vasıflı işçi bulamıyor, ziraat hiç bulamıyor. Suriyeliler dönerse açık ortaya çıkar. 2. Dünya Harbi esnasında da , şimdi de vasıflı kişileri tutma
    becerisi gösteremedik. Bu da ayrı beceri ve istikbal vadetme işi olsa gerek.
    B.Esat, iyi bir istikamete girmişti. İki ülke de dış güçlerin oyununa gelmese idi iyi olurdu. Şimdi, iki lkeyi de ABD’nin tasallutundan kurtarma zamanı. İşi uzattıkça kartları gösterdikçe, ABD oyunları arttı. Oyalama olmaz, Anayasa Komisyonu teşekkül ederse bir umut doğar. Fakat, Rusya ve İran’ın menfaati de bizimle örtüşmüyor. Onların da hesabı başka. Aslında bu işi AB çözebilir, yardımcı olabilir, diplomasi ile onları zorlamak gerekiyor.
    Sıla’nın sözü yabana atılır cinsten değil.
    Mahkemelerde, hakim değil, şahit ve bilirkişi karar verdiriyor, bu problem çözülmeli. Her
    yerde düzgün insin bulma ve olma problemi ile karşılaşılıyor. Kanunlarımız dava çözücü değil, bilakis artırıcı.
    Mazlumun ve haklının işi zor.

  5. “Yeni yıla girerken İstanbul/Taksim’de kendilerine özel bayraklarıyla coşkulu gösteriler yapan bir grup Suriyeli bu tartışmayı yeniden ateşledi.”

    Yukardaki cümlenizi okuyunca aklıma geldi. 40-50 yıldır Almanya’da yaşayan bizler bakanlarımızı hala bayraklarımızla karşılıyoruz. Münih’in merkezinde bazı caddeler Almanlarında alışveriş yaptığı Türk marketleriyle dolu.
    Suriyelileri eleştirirken kendi durumumuzu göz önünde bulundurmamız lazım.

    • Evet huseyin bey, elinde turkiye bayragi olan avrupali turklerin uzerine atini itini suren ab ulkeleri ve polisleri pkk teroristlerini ve fetocu soysuzlari kirmizi haliyla kabul ediyor vatandasliga! Gelismis ulkenin hali baska oluyor…

  6. Milyonlarca insanı yetim, evsiz-barksız bırakıp köle ve tecavüz mağduru haline getirmek yetmiyor, bir de ev yapacağız bahanesi ile yandaşa bunun üzerinden ülkeyi soydurmak.
    Necip millet lafından anladığım ise erkeklerini bedavaya yakın köle gibi kullanmak, kadınlarını da aynı şekilde kötü niyetle kullanmak.
    Mağduriyetleri dile getiren yazıları okumaktan zevk almak! Yeni bir durum.
    Suriye vb politikalar.
    Yanlışlıkla yanlış yapsan ara sıra doğru yaparsın.
    Bu kadar yanlış yanlışlıkla yapılamaz.

  7. Kapi komsumuz olan ulkelerden turkiyeye akin akin insanlar gelmesi degil gelmemesi tuhaf olurdu. Milyonlarca turisti getirebilmek ve agirlamak icin de canla basla ugrasmiyor muyuz? Bizim insanimiz da oluk oluk arabistana hacca gitmiyor mu? Ya da arap ulkelerinde yasayip calisan binlerce turk yok mu? Yurtdisinda yasayan milyonlarca vatandasimiza karsi da boyle irkci soylemler yapilsa iyi mi? Fasizm ayiptir…

    • Aynı şey CHP döneminde olsa tam tersini söylerdiniz. Hatta ‘Reis’ politikasını değiştirse ve mültecilerin aleyhine konuşsa, “Suuuriyeliler defolun” demeye başlarsınız. Misafiri anladık da 3-4 milyon misafir mi olurmuş. Bence savaş bittiğinde hepinizi Şam’a göndermek lazım. Orada Emevi Camisinde bol bol Cuma namazı kılarsınız, ümmetle birlikte. Ona buna tehdit savurmadan önce sizler kendi geleceğinizi düşünseniz daha akıllı davranmış olursunuz. Ya da Cumhur İttifakı 2071’e kadar sürecek deyip 28 Şubatçılara dönersiniz.

      • Adam zaten 28şubatçi hocam,Türkiye’yi Erdoğan sonrasına hazırlıyorlar. Kurmay zeka ile övünmeleri bundan.

  8. Konuştuğunuz kişilerin “Esat kalırsa biz nasıl döneriz?” sözleri tuhaf olmuş. Tabii eğer bunlar savaştan, çatışmadan kaçan sivil halk ise. Yok siz orada savaşan militanlarla konuştuysanız başka. Sivil halk için önemli olan çatışma ortamı olmaması. Türkiye bir köprü ülke, buraya gelenlerin birinci rüyası kapağı Avrupa topraklarına atmak. Ortadoğu’da suların durulmasına ise daha çok var. Bu yüzden gelenlerin yarısının ülkesine dönmesini beklemek bile çok iyimser bir düşünce. Kanımca bırakın yarısının dönmesini Türkiye’yi yöneten gücün ideolojisi değişmedikçe -ki böyle bir ihtimal görmüyorum göçmen sayısı artmaya devam edecektir.

  9. Koru’nun Ocak 2019’da yazdığı bu yazıyı yorumları ile beraber okudum. Tabi kendi yorumumu da…

    O günden bu güne ne değişti Suriyeli mülteciler konusunda diye düşündüğümde; galiba Sn. Koru fazlasıyla haklı..fazlasıyla diyorum, çünkü; mültecilerin yarısı değil belki tamamına yakını ülkemizde yaşamaya devam edecekler, yani kalıcılar.

    – Esad’lı çözüm şimdi daha belirgin bir şekilde gözüküyor. (Bu da, mültecilerin ülkelerine dönmesine engel en büyük bir neden) Son Ankara toplantısında Putin, Ruhani ile Erdoğan’ın vermiş oldukları resimler ile mesajlar da bunu doğruluyor. Nitekim Esad, PYD’yi ve ona bağlı askeri birlikleri terörist ilan etti. Yani Esad’lı bir çözüme Türkiye, eskisinden daha yakın. Bu ise, ilk baştan Türkiye’nin Suriye politikasının yanlış olduğunun teyidi.

    – Astana görüşmelerinden alınacak sonuca göre Cenevre’de ABD’nin ve Batılı bazı önde gelen ülkelerin de katılacağı Suriye görüşmeleri olacak. Astana görüşmelerini yürüten Rusya, İran ve Türkiye sanki bir “danışma meclisi” gibi çalışıp meseleyi ABD’nin kabul “buyuracağı” bir duruma hazırlamaya çalışıyorlar. Yani, Astana sürecini yürüten ülkeler bir taşeron görevi ifa ediyorlar. ABD’nin -bir gözlemci ile Astana görüşmelerine katılıyor mu, bilmiyorum- doğrudan görüşmelere katılmıyor oluşu ve Astana’dan sonra ABD himayesinde Cenevre görüşmelerinin başlatılacağı bunu teyid eden bir pozisyon. Yani patron ABD.

    – Kendi yorumuma gelince; hala Suriyeli mülteciler konusunu, bu kadar kolay, şartsız-şurtsuz! kabul edilmelerini anlayabilmiş değilim.

    Bunu, ne ensar-muhacir ne de Avrupa’ya “kapıları bir açarsak ha!..” tehdidi anlamama yarar. Devletin “kozmik hafızasında” bildiği bir şey vardır mutlaka.

    10 Ocak tarihli yazıya bugün öngörüsü açığa çıkan en doğru yorum “sıla”nın ki galiba. Buraya alıyorum: “Doğu Perinçek, AKP nin en yılmaz savunucusu oldu. Perinçek ile AKP yan yana bu bile muhafazakarları korkutmalı gelecek günler adına. Erdoğan sonrasında, muhafazakar kesimi katı laik bir yönetim bekliyor.” “sıla”nın yorumu içerisindeki en doğru cümle ise bana göre şu; “Erdoğan sonrasında, muhafazakar kesimi katı laik bir yönetim bekliyor.”

    Bu sayfadan yaptığım yorumlardan bir yorumun bir yerinde; ’28 Şubat 1000 yıl sürmeyecekse de 10 yıllarca devam edecek’ demiştim.

    Yorum sayfasının başındaki yorumcu Smart Jar -okuyorsa eğer- “çok uzun bir yorum ve konuyla alakasız” diye bir yorum bırakabilir. Ona da Nurdan hanım cevap versin, ne olur yani…

  10. Necip millet filan geçin bu ayakları.ekonomi zaten kötü millet bir kıvılcım ile kıtır kıtır keser suriyelileri.
    Ben de istemem bunu.gariban insanlar.ulkeleri kendi ordusu katletti yuzbinlercesini.
    En pis işleri en düşük ücretlerle yapıyorlar.
    Ama insanımız bahane bulur ve kıtır kıtır keser.
    Bu böyle.

  11. Çok şamata bir yer olmuş burasi. Koru bir yazı yaziyor, yorumcular yazılan konuyla alakasız birbirlerine yazıyor. Hele şu H Gayret herkese yazıyor ha gayret. Bence Koru burayı yoruma kapatsın. Yorum işlevini kaybetti.

  12. Fehmi bey! Sizden rica etsek ABD “SAVICILARININ” T Cumhuriyetinin ABD ye gönderdiği suç delillerine inanmayip Türkiyeye gelerek kendileri suç delilleri aramalarina dair bir yazi yazarmisinız.
    Ben şahsen o olaydan çok utandim.
    Heleki Bakanlar tarafindan bu konuda açıklanmasi de baska bir utanç.
    Bir ülke düşünün!!!!! Neden acaba kendi kendilerinden bu kadar fazla gurur duyan?

    • Çakma Amerikalı olmaktan utanmayanların, yalan yanlış yazmaktan utanmayanların, şer odakların borazanı olmaktan utanmayanların, utanacak mesele bulması hayret bir şey.

    • Suçlu ellerinde olduğuna göre esas deliller zaten onların elinde mevcut. Onlar buraya bizim elimizdeki delillerin ne seviyede olduğunu öğrenmeye geliyorlar. Ona göre politika izleyecekler. Aynı Kaşıkçı olayında gelip elimizdeki delillerin seviyesini öğrendikleri gibi. Öğrendikten ve Türkiye bu delillerin gereğini yapmaya başlayınca, Kaşıkçı konusunda da politikalarını değiştirmişlerdi hatırlarsanız. Bence utanmanıza gerek yok ama Abd politikası değişirse neler olur onu düşünebilirsiniz. Bu aralar bu ülke ABD ye sıkça politika değiştirtiyor malumunuz Nurdan hanım.

    • Nurdan abla AMSTERDAM diye bir adam var sizin vatandaşınız oralarda. Alayınızın defterini dürecek gibi görünüyor haberin olsun. Sen var yol yakınken Kanada da bir yer ayarla

      • Sn Amestardam! O kunuda rahat olun.
        Amerkali diye bir ırk yok. Millette irkçı değil kim defter dürmeye kalkarsa merak etmeyın onun defterini biz düreriz.

  13. bakın polyanna cı arkadaşlar ortadoğu insanı zor insandır önce sosyolojik olarak insanları tahlil etmek lazım etrafim suriyeli dolu olduğu için biliyorum adamların içinde bir kızgınlık mevcut 2 türlü bir vatanından çıkmış birde burada yaptığı işler vasıfsız derecelerde (bazıları hariç) psikolojik olarak sorunlu bir durum ha birde suriyeli diyoruz ama bir o kadarda ıraklı var onuda söyleyim ve akın akın geliyorlar haberiniz olsun.bence büyük bir planın ayağı olsa gerek ama bunu anlamak için dediğim gibi geniş açı lazım lbir okma ekmek bir hırka ile bu iş çözülmez

    • Sayın nç, asıl kitlesel göçler ırak, iran ve kürdistan dolayından gelecek ki suriye meselesi devede kulak kalacaktır:( o yerlerdeki geri yaşam şartlarından dolayı milyonlarca insanı kapımızda bulacağız ki sadece bizim sınırlarımıza da yığılmıyacaklar, her yöne akacaklar! Yani çatışma bölgelerinden kaçan insanlardan çok daha fazlası susuzluk ve temel ihtiyaçların karşılanamaması sebebiyle kitleler halinde batıya doğru harekete geçecek…

  14. sakarya da yaşıyorum mülteci meseleis sanıldığı kadar ensar muhacir gibi dini duyularla çözülecek basit bir mesele değil şu anda suriyeli kadar ırakl afgan vbı insanlarda geliyor kaçak bir şekilde ben 2 sine şahit oldum çat pat türkçe biliyordu adamlarla konoştuğumuzda bağdatta n ve erbilden gelenler vardı adamalar iş güç yok bu nedenle geldiklerini söyüyorla ayrıca oradaki iş yerini kiraya verip o parayla burada geçinen var birde tl hakkında çok değersiz olduğunu söylüyorlar oradan gelen dolarııbozdurup burada yaşadığını söylüyorlar. söylüyorlar hiç suriyeli veya birkaç suriyeli görüp ahkam kesmeyin lütfen burada türkçe konuşan çarşı merkezde göremezsiniz o derece yani bu bizim için sakıncalı bir durum dğilmi tamam ırkçı olmayalım ama sizde biraz troll gözlüğünüzden çıkın da bi panorama yapın

  15. Suriyeliler diye bir kavram yok artık, Arap asıllı Türkler var alışın artık. Tıpkı sizin gibi, coğumuz gibi.

  16. İmparatorluk günlerimizde kimler bizim vatandaşımız olmuşsa bugün de onların torunları talep ettikleri takdirde gene gelip türkiye vatandaşı olarak yaşamlarını ülkemizde sürdürebilirler. Nihayet osmanlı bakiyesi toplumların yaşadığı ülkelerin sorunları onların iç meselesi olduğu kadar bizim de iç meselemizdir! Arap, türk, kürt, sudanlı, rum, çingene farketmez hepsi bizim akrabalarımızdır…. (Berlinde rastlamıştım; okul mektep görmemiş, kapkara balkan çingeneleri nasıl da tertemiz, tatlı bir türkçeyle konuşuyorlardı:) papucumun iyi yetişmiş badem bıyıklı okumuşları……

    • “Yeterki Türkiye’de Türk namına kimse kalmasın biz her türlü ırk tan insanlarla ülkeyi doldururuz” diyor abimiz yalnız orduyu nasıl halledecek malum yeniçeri ocağı kaldırılalı asırlar oldu.

  17. Fehmi Bey’in yorumcularını okumak da bir hayli eğlenceli.”Sadet”e gelmek yerine “saadet”e gelenler bile var içlerinde.
    ***
    Suriyeliler ülkemizde bir asalak gibi yaşamayı değil,çalışarak yaşamayı tercih
    ediyorlar.Bunu hepimiz görüyoruz. Sanayilerde,sebze hallerinde ve başka yerlerde işçi olarak çalışanlar olduğu gibi
    kendi işini kuranlar da var.Ferdi işletme,
    ya da şirket kuranlar,bazılarının iddia ettiği
    gibi vergiden muaf falan da değil.Ferdi
    işletme sahipleri gelir vergisi,şirketler kurumlar vergisi mükellefi durumundalar.
    Öte yandan şöyle bir paradoks da var:Bir
    yandan işsizlik oranımız hayli yüksek,
    bir yandan sanayici işçi bulmakta zorlanıyor.İşte Suriyeliler bu açığı da kapatıyor.Yani iş beğenmemezlik etmiyorlar.
    Suriye’de istikrar sağlanınca dönenler
    olacağı gibi kalmak isteyenler de olacaktır.
    İki ülke insanının özellikle aynı dinin mensupları olmaları kalanların sayısını artırabilir.TRT’de bir yarışma propramında
    da sözü geçtiği gibi,100 yıl önce İstanbul’dan bir yolcu Şam’a gitmek isteseydi havaalanının iç hatlar bölümünden uçağa binecekti.
    Şam’dan İstanbul’a gelmek isteyen de
    aynı şekilde hareket edecekti.Yani bir Suriyeli kendini Türkiye’de bir yabancı gibi görmeyecektir.Fehmi Bey’in yazısında geçen berber örneğinde olduğu gibi
    kaynaşma çok çabuk olacaktır.
    Ülkemizdeki Suriyelilerin Taksim’de kendi
    bayrakları ile şenlik yapmalarından da kötü bir anlam çıkarmak gerekmez bence.
    Bunu ABD veya Avrupa’daki Türkler de pekala yapabilir.Böyle bir eylem,içinde bulundukları ülkeye takınılan bir tavırı değil,kendi ülkelerine duydukları bir özlemi
    ifade eder.

  18. Türkler Türkiye’yi terk ediyor- Türkiye yi yabancı göçmenler dolduruyor haberlerinden kinaye “T. Cumhuriyeti” denmesinden fena halde gıcık alan Türkeş isimli yorumcu Veysi Dündar’ın yazısı ve bu yazıda anlatılan konu hakkinda ne düşünüyor acaba…?

  19. Türk Ulusu
    Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal ilkelerini koyarken Ziya Gökalp’a dayanmış ve revizyonlar yapmıştır.
    1- Türk olmak için Türkiye vatandaşı olmak gerekir. Türkiye’ye göç etmeyenlerle bizim ilgimiz yoktur.
    2- Türk vatandaşı olmak için Türkçe bilmek ve konuşmak şarttır.
    3- Müslüman çocuğu olmak şarttır. Hıristiyanlar Türkçe de konuşsalar vatandaş kabul edilmezler.
    4- ‘Ben Türküm’ demek, geçmişi ile değil geleceğiyle Türk olmak demektir. Geçmişiyle İslam, geleceği ile Türk olmak demektir.
    Türk ulusu böyle oluştu. Bu ilkeler içinde hepimiz Türküz. Bugün Suriye’den Türkiye’ye sığınan Müslümanlar Türkçe öğreniyorlar, Türkiye’de yaşıyorlar. Bir kişilikleri vardır. ‘Türküm’ derlerse bizden hiçbir farkları kalmayacak, öz be öz Türk olacaklardır.
    Tarihte sabit olan bir gerçek vardır. Göç alan ülke uygarlaşır, zenginleşir; göç veren ülke ise yoksullaşır ve geriler. Bunun istisnasını tarihte bulamazsınız. Batı vasıflı elemanları kendisine alıyor, vasıfsızları bize bırakıyor. Bu da ilk bakışta aleyhimize bir şeymiş gibi görünüyor. Piyasada yine sosyoloji ilminin tespit ettiği bir gerçek vardır. Vasıflı kimselerin bir veya iki çocuğu olur. Vasıfsız kimselerin dört, beş hatta 10 çocuğu olur. Türkiye’de batılı genç nüfus azalıyor. Doğuda kişiler çoğalıyor ve batıya göç ediyor. Bugünün vasıfsızları yarının Türkiye’sinde genç, vasıflı kişiler olacak ve Türkiye bunları barındıracak durumda olursa artık Türkler Almanya’ya değil, Almanlar Türkiye’ye göç edeceklerdir.
    Bu nasıl başarılır? Çözüm; semt kooperatiflerdir, ortaklık sistemidir.

  20. Suriyeliler geldiler mi, yoksa getirildiler mi? Once bu sorunun cevabi verilmeli. Cevabi verirken, bu ülkenin 500 milyar dolar dis borcu olduğu unutulmamali.

  21. savaşlar insanlığın yüzüne tutulan aynalardır, ne kadar yıkıcı, kan dökücü olabildiğini gösteren aynalar. tarihin her sayfasında da bol bol savaş var. bunu değiştirme şansımız yok savaşlar hep oldu ve olacak lakin bazılarımız iyi ve güzel şeyler yapma, yapmasa da düşünme onuruna ancak bu şekilde erişebilir.
    suriye de acı bir iç savaş sonucu ülkemize gelen demek doğru olmaz sığınan insanlar, kimyasal silahlardan, işkenceden, bombalardan, tecavüzlerden kaçarak sığındılar. mekkede yapılan zulüm artınca hicret emri geldi ve Müslümanlar medineye sığındı, ensar olma şerefi kazandılar. ben bu nedenle ülkemize gelenleri hoş gönülle karşılamaktan yanayım. maalesef çoğumuz evlerimizi açamadık ama gönüllerimizi çoğunlukla açtık. ben suriye de bulundum, son derece sakin iyi huylu insanlardır. ülkemizde de milyonlar olmasına rağmen genelde insanımızla ilişkileri iyidirler. elbette münferit olaylar, suçlar, sorunlar yaşanacaktır, bundan kaçınmamız mümkün değildir.
    gelen Suriyelilerden yeterince yararlanamadığımız doğru, istihdam edemediğimizi ve barındıramadığımızı da söyleyebiliriz. daha iyi mülteci politikalarına ihtiyacımız var. ev sahipleri olarak bizler de daha iyi ağırlayabilirdik üstelik. büyük bir fırsatı kaçırmadığımızı umalım…
    “… öne geçen ilk Muhâcirler ve Ensâr ile onlara ihsân ile tâbî olanlar var ya, işte Allâh onlardan râzı olmuştur; onlar da Allâh’tan râzı olmuşlardır. Allâh onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu, büyük kurtuluştur.” (et-Tevbe, 100)
    islam alimlerinin hicret hadisesinden çıkardıkları bazı hükümler olmuştur.
    müslümanların ülkeleri ve memleketleri her ne kadar ayrı olsa bile, diğer müslümanlara mümkün olduğu müddetçe yardım etmelerinin farz olmasıdır. İslâm âlimleri, Müslümanların yeryüzünde herhangi bir yerde zulüm gören, esir olan veya ezilen mü’min kardeşlerine yardım etmeye muktedir olup da yardım etmedikleri takdirde, büyük bir günâha girecekleri husûsunda icmâ etmişlerdir.
    ben suriye de şartlar düzelince pek çoğunun eve döneceğine inanıyorum. vatan insanı her zaman çeker. üstelik ülkenin yeniden inşasında ülke de kendi insanına ihtiyaç duyacaktır. esadsız çözüm şimdilik görünmüyor ama ne olur bilinmez tabii…
    Allâh Teâlâ, Resûlü’ne şöyle buyurmuştu,
    “…Onlar da Sen’den sonra yurtlarında pek az kalabileceklerdir!” (el-İsrâ, 76)

  22. Bu Suriyeli mülteciler konusunu tam olarak anlayabilmiş değilim.
    Değilim, çünkü; Suriye iç savaşı başladıktan bu tarafa en fazla mülteciyi -yaklaşık 5 milyon, Suriye nüfusunun 1/4’ünü- biz, Türkiye, hangi saikler ve hangi planlar üzerine kabul etmişiz? Sırf, misafirperver bir millet olmamız ya da ”ümmetin hamisi” olmamızla açıklanabilir mi bu?
    Vaktiyle Avrupa ülkelerine kaçak(!) olarak -deniz yolu ile- ulaşmaya çalışan göçmenlerin çoluk-çocuk demeden binlercesinin, denizlerde hayatını kaybettiğine hep beraber şahit olduk. Hatta Suriyeli göçmenleri, otobüslere doldurup Avrupa’nın içlerine salmak şekliyle, AB’nin söz verip de ödemediği nakdi yardıma karşılık şantaj aracı olarak da kullandık.
    Suriyeli mülteciler ülkemizin her yanına dağıldılar. Çadırlar haricinde planlı bir göçmen politikası ortaya koyamadık
    Ucuz iş gücünden faydalandık diyoruz ama İş-Kur kapsamında aynı ucuz iş gücünü kendi insanımızdan da sağlıyoruz; istihdam etmede zorlandığımız genç nüfusumuzu, özel güvenlik, temizlik işçisi gibi niteliksiz işlerde hem de asgari ücret ile, bir de özel sektörde yine asgari ücretle istihdam ettiğimiz milyonca insanımız var. Cabası 3 milyonu aşkın işsiz nüfusumuz da iş beklemektedir.
    Suriyeli mültecilerden iş güç sahibi olup, deneyimli meslek sahipleri ile alanında profesyonel olan eğitimlileri de yurt dışına kaçırdık hayıflanması, Koru’nun ülkemizden göçen ‘beyin gücü’ teziyle de tezat oluşturuyor.
    Hal bu ise; Türkiye bu kadar (yaklaşık 5 milyon) mülteciyi, zamana yayılmış planlı bir göçmen politikası yerine kapılarını ardına kadar açarak, terörizm tehlikesini de içinde barındırdığı halde neden kabul etti?
    Sanırım, Türkiye ”komşularla sıfır sorun” politikasını ABD ve Çok Uluslu Gücün Suriye ve Ortadoğu planına rağmen uygulayabilme iradesini ortaya koyamadı.
    Bu da, daha kocaman bir soruyu hak ediyor: Neden?

  23. Sayın Koru ,
    Mülkiyet insanı bir yere bağımlı kılar. Avrupa dan Yeni Kıta ya gidenler topraksız köylülerdi. Orada ķızılderililerden gaspedilen topraklara yerleşerek mülkiyet sahibi oldular. Suriyelilerin büyük çoğunluğunun henüz bir dikili ağacı yok ülkemizde. Ve insan çıkarlarını gözetir. Suudi Arabistan ın son iki yıldaki uygulamalarından bir çok Suriyeli orayı terketti. Bir kısmı da buraya geldi. Bunu buradaki Suriyeliler ile olan sohbetlerimden biliyorum. Özbekistan da da rüzgar tersine esiyor. On sene önce kim bu günlere gelinebileceğini söyliyebilirdi ki Uzbekistan için . 3-5 seneye Suriye de işler değişip de yeniden bir imar faaliyeti başlayınca bir çoğu geri dönecektir. Türkiye de her ay kaç Suriye linin GRE sınavına girdiğini biliyormusunuz ? Bu toplamın yüzde kaçına tekabül ediyor ayrıca hesaplamak lazım. Bir kısım insan daha iyi bir hayat arayışında olmaya devam edecektir ama asıl olan kültürünün hakim olduğu topraklarda yeni nesilleri yetiştirmektir. Almanya ya göç edenlerin durumu ile kıyaslamak yanlış olur , zira ekonomik getiri hep o taraftan yana oldu ilk nesil için. Ve ekonomik hakları vardı. Suriye de işler düzelmeye yüz tutunca , Türkiye nin alacağı bir kaç karar zorunlu sgk ödemesi gibi bir uygulama bu hareketi tetikler. Bunun sonucu da Kuzey Irak ın ikinci en büyük ihracaat pazarımız olduğu gibi Suriye de bütün ihtiyacını ülkemizden karşılayacaktır. Misafir kardeşlerimize iyi davranalım. Zira onlar biz muhacir siz ensar diyorlar.

  24. Sn Koru bugün güzel bir konuya çözüm önerisi sunarak değinmişsiniz.
    Toplumumuzun çoğunluğu suriyelileri hep birer asalak gibi görerek 2. sınıf
    insan muamelesi uyguladı. Devletin yaptığı yardımları hep kendilerinden alınmış
    bir ödenek olarak gördüler. Bizler yüce bir milletin çocuklarıyız 3-4 milyon insana
    kapımızı açtığımızda bunu insanlık adına yaptık .Onları bırakıp katledilmelerini bekleyip
    boğazda kahvemizi içemezdik herhalde.Bunların ülkemize katacağı zenginliklerin maalesef farkına varamadık. Nazi almanyasından kaçan yahudiler amerikaya , 80 li yılların sonunda
    sovyetlerin çöküşü ile açığa çıkan profesörleri bizim üniversite hocalarımız işsiz kalırız korkusu ile
    reddedince adamlar avrupaya hayat verdiler bilgi ve becerileriyle.
    Gelenler belki bize yük oldular ama biz batılılar gibi herşeyi dolar ile değerlendirmiyoruz.
    Amerika birkaç varil petrol uğruna ırakta milyonların kanına girdi, gelecekte bu utancı acaba
    amerikan ulusu nasıl yaşayacak.
    Bizler binlerce yıl değerlerimizle yaşadık onlar olmasaydı belki bugün başka ülkelerin azınlığı
    veya müstemlekesi olurduk.
    Bardağın dolu tarafına bakmak lazım.

  25. Suriyeliler İstanbul’da esnafı ciddi şekilde etkiledi. Adamlar vergiden muaf ve ürünlerini yarı fiyatına satıyorlar. Türk esnafi haliyle rahatsız.
    Asıl mesele Suriyelilerin sosyal yaşamda çok tehlike yaratıyorlar. Havuz medyası gündeme getirmiyor ama; Gaziantep’te iki kişi Suriyeliler tarafından bıçaklandı biri öldü diğeri ağır yaralandı. Bursa’da genç bir kadın önce tecavüz edildi sonra da öldürüldü. Bunlar sosyal medyada çıkan haberler, peki ya haber yapılamayan olaylar ne kadardır bilinmiyor.
    5 sene sonra belki Türkiye’de sarı yelekler veya Gezi olayları göremeyeceğiz ama; emin olun Suriyeli olaylarını çok göreceğiz. Türkiye bu durumda önlem alacağına Bilakis, bu güne kadar 78 bin Suriyelilere vatandaşlık verilmiştir.
    Bir an önce siyasi diyalog başlatılmali, Suriye’de genel seçim yapılıp Suriyelileri evlerine göndermek gerekir.
    SAYGILAR SEVGİLER

    • Nusret bey, ırkçılık ve nefret söylemi içeren yorumunuzu kınıyorum! Allah kimseyi vatansız bırakmasın, gülme komşuna gelir başına!

      • H. Gayret kardeş; daha önce de uyarmıştım: Eğer yorumları anlayarak okuyamıyorsan hiç okuma! Bana bir tane ırkçı söylemi yorumumda göster hemen ellerini ayaklarını öpeyim. Yok eğer bulamıyorsan git başka yerde yağcılık yap. benden sana yağ yok.
        Ben yazdıklarımın arkasındayım. boş boş yorum yapacaksan hiç yapma kardeş!
        SAYGILAR SEVGİLER

    • Nusret bey maalesef , Adapazarı’nda Suriyeli bir genç anneye tecavüz edilip hunharca katledilmişti.Bizim vatandaşımız , Türk olduğu için utanacağımız bir şerefsiz yüzünden. Bunları da hatırlar mısınız? Tecavüz , cinayet gibi alçakça eylemleri yapan kimse insan olamaz. ster Suriyeli ister Türk olsun farketmez.

      • Elbette Adapazarı olayı da unutmadım konu Suriyeliler olunca değinmek istemedim.
        SAYGILAR SEVGİLER

  26. Fehmi bey! Sizin bugünkü yazınızın aşağidaki bölümünü okuyunca bir an sizin uzayda yaşadığınızı zannetim….
    “Mülteciler içerisindeki iyi eğitim almış insanlar, sanatçılar, öğretim üyeleri, öğretmenler, değişik meslek sahipleri aramıza geldiklerinde bizlerden göremedikleri ilgiyi kendilerine fazlasıyla gösteren başka ülkelere gittiler. En niteliklileri ABD’ye, Avrupa’ya yolunu düşürdü bu insanların…”
    Sanki Türkiyede yaşayan ve “DÜNYA” gündemini takip eden ARAŞTIRMACI YAZAR siz değilde baska biri.
    Bu prograf okuyunca! kendi kendime şu soruyu sordum!
    Acaba Fehmi bey dünkü yazisina yazılan yorumlardami okumadi?
    Neyise saadete gelelim.
    AKP “İHTIRDARINI” garantiye alabilmek içın önce eğitimin kökünu kazıdı….
    Daha sonra, önceden Eğitimini tammlamiş ve mesleklerinde başarılı olmuş! Bilim adamlarindan tutunda ülkenin can damarlarini oluşturan, eğitim ve öğretım görevlileri, doktorlar, emniye görevlileri, askerler, çiftciler, gazeteciler, hakimler, savcılar ve dindarlar, (çakma dindarlar değil) hapishanelere istifledi.
    Fabrikalara kilit vurdu…..
    Çünkü onlar AKP nin KÂBUSU. Bu nedenden dolay Süriyelilerinde AKP trolleri gibi olanlarina itibar etmeleri olmassa olmazlardandir.
    Bugünkü
    Ocak yazarlarindan Veysi Dündar ve Sinan Eskicioğlunun yaziları! Tamda AKP İHTIDARINI ve yaverini anlatiyor.
    Sinan Eskicioglu iki belediyenin basarilarindan behs ediyor.
    Bir belediye Dünya birincisi oliyor, Diğeride finale kaliyor! Emireri medyada onları halka duyurmaya korkuyor.
    O belediye başkanları CHP li değilde AKP li olsaidiler…neler olabileceğini yazmama gerek yok herhalde herkes bilir.
    Veysi Dündar’ın yazısı’de MHP ve AKP nin öteki yüzlerini çok güzel Açıkliyor.
    Doğu Perinçekin Aydinlik gazetesi Ikisini överken İYI Parti, CHP, ve HDP CIA ci ilan ediyor.
    Bunlar, Çindeki Uygur Türkülerine yapilan zülümleri kinanmasi için TBM evet oyu verdiklerinden dolayi.
    AKP hayir MILLIYETÇİ HARAKET PARTISIDE çekimser oy vetdiklerinden dolayi öviyor.
    Bizim bunlarda Ocak medya sayesinde haberimiz oliyor.

    • Nurdan abla, vaktiyle nato 6.filosu türkiyeye geldiğinde amerikan denizci askerlerini istanbulda gezdirsinler diye harbiyede okuyan türk öğrecilerini rehber olarak görevlendirmişler. Tabi gezi güzergahında bulunan karaköy umumhanelerine gelindiğinde oradaki kadınların bizim harbiyelileri ve abd askerlerini nasıl önlerine katıp tencere tava defettiklerini siz bilemezsiniz! “Bilmem neysek de vatan hani de değiliz ulan p……kler!” diye askeri okul öğrencilerinin ardından ünlediklerini… Senin o hapisanelere dolduruldu dediğin iyi yetişmiş haşhaşileri asmadığımıza şükredin, bahsi geçen kadınlar kadar da mı haysiyet olmaz insanda? 1dolarlık mankurtlar!

      • Hapishanelerdeki suçlular konu dışı fakat binlerce masum olduğunu azıcık vicdanı olan ‘havuz’ ve ‘yandaş’ denilen yazarlar bile gördü birgün sana da görmek nasip olur inşallah Gayret!

        • AMİN, İNŞALLAH. Baran bey!
          Bu troll buraya başlama tarihi ve ilk yazısı. Aşagiya kopiledim.
          AKP taraftarlarinin kalitesi bir kişi bir kaç isimde yazmalarindan anlaşiliyor
          Bu benim ismimide bir kac kez kullandi bir keresindede benim yorumumu benim ismimle eleştirince kendi kendime cevap yazdım, hemen balik gibi oltaya düştü, ve yakaliya bildim.Genelde bir gün önceki okumadiğim yorumcularin yoryorumlarnin altina ismi kullanarak yaziyordu.
          H. Gayret23 Mart 2018 at 21:15
          Kiymeti harbiyesi kendinden menkul mevkuteler! Kor saticinin sasi alicisi olurmus:) artik alman bild gazetesi sahibi de “turkiyedeki muhataplarimiz el degistiriyor” diye zirlamaya baslar herhalde:)))
          Yorumu Cevapla

          • Seni anlıyorum H.Gayret! Zaten onları hapsedenler de herkesten çok iyi biliyorlar masum olduklarını ama olmayan suç isnat ederek hapsettiklerini savcıların iddianameleri söylüyor bize.

      • Ben hapishanede kaldım. Senin gibi bir … iftirası yüzünden. Ve hapishanelerdekilerin %99’u suçsuz. Sen de bu haksızlıkları yapmaya devam et. Aldığınız ahlar yedi sülalenize yeter. FETÖCÜ arıyorsan yukarılara bak. Onlar için suç olmayan herşey gariban Anadolu insanı için suç. Ama neyse kime diyorum. Umarım yine de birgün insanlık sana da uğrar. Dikkat et, insanlık diyorum. Yaşasın insanlık, yaşarın adalet. Yaşasın mazlumlar. Kıyamet gününde kurulacak yüce mahkemede görüşürüz gayretsiz.

        • “Avukat değil hakim tutun!” diyordu bi konuşmasında da sümüklü psikopat. Alışkanlık tabii; kıyamet ahiret, nerde bi mahkeme var hepsi de haşhaşilere rezerve edilmiş zaten:) yalnız siz de dikkat edin; gayretullaha falan dokunmayasınız! Bu sefer şefkat tokadı ne yandan gelir belli olmaz, benden söylemesi…

    • Doğu Perinçek, AKP nin en yılmaz savunucusu oldu. Perinçek ile AKP yan yana bu bile muhafazakarları korkutmalı gelecek günler adına. Erdoğan sonrasında, muhafazakar kesimi katı laik bir yönetim bekliyor.

Yoruma kapalı.