Kazakistan kimindi, kimin yakın dostu oldu, şimdi kim onu geri alma yolunda?

27
Reklam

Uzun yıllar önce, kıdemli bir eski politikacıdan geçmişten bir anısını dinlemiştim.

Batı ve Doğu blokları arasındaki ilişkilerin hasmane olduğu Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ile ilgili konuların konuşulacağı bir uluslararası toplantıya ülkemizden onu davet etmişler. 

İzlenim olarak bana şunu aktarmıştı: 

“Toplantı sırasında en fazla itibar bana gösterilince sebebini anlamaya çalıştım. Şuydu: Sovyetler Birliği ile en geniş sınıra sahip ittifak üyesiydi Türkiye. Ayrıca Sovyet hâkimiyeti altındaki coğrafyada ihmal edilemeyecek sayıda ortak kültürü paylaştığımız halklar yaşıyordu. Bu özelliklerimiz sayesinde Rusları en iyi bizlerin tanıyacağımızı düşünüyorlardı. Oysa o yıllarda bizde kuzey komşumuzla ilgili bilimsel eserlerin sayısı bir-ikiden ibaretti. En bilgisiz bizlerdik.” 

Eski politikacıdan, Ankara’da çok sonraları (1961) faaliyete geçen Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü’nün özellikle Sovyetler Birliği ile Türk Dünyası’nı öğrenme eksikliğini gidermek amacıyla kurulduğunu da öğrenmiştim.

Amacı belli bir enstitümüz var, yıllar boyunca ‘Türk Kültürü’ adıyla bilimsel bir dergi ve çok sayıda eser de yayımladığı halde, uzak-yakın coğrafyamızla ilgili bilgi eksikliğimizin giderildiğini iddia etmek güç.

Türkiye Sovyetler Birliği’nin yıkılışına en hazırlıksız yakalanan ülkelerdendi; buna rağmen çabuk toparlanıldı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından hemen önce resmi bir ziyaret için Moskova’ya giderken Almatı’ya da uğramış olan (Mart 1991) ve daha sonra iade-i ziyaret için Ankara’ya gelen Nursultan Nazarbayev’i havaalanında bizzat karşılayan (Eylül 1991) Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yönlendirmesiyle, o yıkıntının altından bağımsızlıklarına kavuşarak çıkan ülkeleri ilk tanıyan Türkiye olmuştu (1991). 

Bağımsızlığa kavuşmuş altı ülkeye atanan büyükelçilerimizi görev yerlerine götürüp yerel yöneticilere tanıştırmak amaçlı dönemin dışişleri bakanı Hikmet Çetin’in gezisi (Şubat 1992) Türkiye’nin bağımsızlaşan Orta Asya coğrafyasıyla doğrudan ilk resmi temasıdır.

Reklam

Geziyi baştan sona izlemek üzere bakan tarafından davet edilmiş gazeteciler arasında ben de vardım.

Her uğranılan yeni cumhuriyette yalnız devleti temsil edenler tarafından olağanüstü sıcak karşılanmıyordu Türkiye’nin dışişleri bakanı, ziyaretten haberdar olan halktan insanlar da yollara dizilmiş, kafileyi sevgi yağmuruna tutuyorlardı.

Kırgızistan’da biri, “Bir zamanlar atlara binip buralardan gitmiştiniz, şimdi uçaklara binip geldiniz, hoş geldiniz” demişti.

Biz o zamanlar, “Gittiğimiz coğrafyadaki ülkelere ‘Türki cumhuriyetler’ mi diyelim, yoksa ‘Türk cumhuriyetleri’ demek mi daha doğru?” sorusuna bile doğru dürüst cevap veremiyorduk. 

Aradan yıllar ve yıllar geçti, acaba şimdi o ülkeleri ve insanlarını yeterince tanıyor muyuz?

Kuşkuluyum.

Soru şu: Kazakistan’da meydana gelmekte olan gelişmeleri öngörebildik mi? Şu anda orada olan bitenleri, insanların sokaklara neden taştığını, göğüslerini polisler ve askerlerin kurşunlarına neden siper ettiklerini biliyor muyuz?

Elbette Kazakistan’ın olağanüstü zengin doğal kaynaklara sahip olduğunu biliyoruz. 

Reklam

Bağımsızlığa kavuşma sonrasında, Nazarbayev’in izlediği politik çizgi sonucu yarısı Rusya’ya geri dönse bile, ülkenin hala azımsanmayacak sayıda Rus asıllı vatandaşı bulunduğundan da haberdarız. 

Nazarbayev’in, 30 yıldan sonra, daha fazla yıpranmamak için koltuğunu kendiliğinden boşalttığını, ancak kendisi için uygun gördüğü ‘milletin atası’ unvanıyla şahsını ve geniş ailesini korumak için Ulusal Güvenlik Komitesi’nin başkanlığını üstlendiğini de… 

Yerine uygun gördüğü Kasım Cömert Kemeloğlu Tokayev’in başı sıkışınca ‘barış gücü’ adı altında Rus askerlerini ülkesine davet edebileceğini öngörenimiz olduğunu ise hiç sanmıyorum.

Toplumda alttan alta kızışan rahatsızlığın, ele geçen ilk fırsatta, yerini terk etmesine rağmen Nazarbayev ailesine ve Tokayev’e had bildirmeye dönüşebileceğini de…

Yeni cumhurbaşkanı Tokayev’in eski Almatı yerine yeni kurulan modern başkent Astana’nın adını Nursultan’a çevirmesi de, temel ihtiyaç maddelerine gelen vahşi zamlar yanında, kızgınlığı arttırmış olabilir.

Sokaklara taşan ve eve dönmeye niyeti olmadığını belli eden kalabalıklar, ülkelerinin zenginliklerinin dar bir kesim tarafından istismar ve suistimal edildiğini haykırıyorlar.

İlk hedefleri Nazarbayev’in heykeli oldu. Yıktılar.

Orta Asya’da istikrar adası görüntüsündeki Kazakistan şimdi halk isyanına sahne oluyor.

Böyle olabileceğini biliyor muyduk?

Hiç sanmam. 

Oysa, 2011’de sokaklar yine kızışmış ve yönetim karşıtı gösteriler sırasında 14 kişi orantısız güç kullanan Kazak güvenlik güçleri tarafından öldürülmüştü.

[2011 isyanı sonrasında Nazarbayev ve yönetiminin Batı’da zedelenen imajını tamir etme görevini PR firması olan Tony Blair üstlenmişti. İngiliz gazeteleri o dönem Kazakların Blair’e milyonlarca sterlin ödediğini yazmışlardı. Kraliçe yılbaşında soyluluk unvanları dağıtırken eski başbakan Blair’i de ‘Sir’ yaptı. İngiliz halkı, George W. Bush ile birlikte Irak’a saldıran, ABD’nin Afganistan politikasına da ülkesini bağlayan ve bu yüzden yüzlerce İngiliz gencinin ölümünden sorumlu tutulan Blair’in unvanının geri alınması için imza topluyor. İmza verenlerin sayısı 1 milyona yaklaştı. Nazarbayev’in damadının Kraliyet ailesinden birinin üç yıldır satamadığı malikanesini piyasa değerinin 3 milyon sterlin üstünde bir meblağ ödeyerek satın alması da İngilizlerin ağzında.]

Kazakistan zenginliği sebebiyle Rusya’nın hedefinde. Vladimir Putin halk ayaklanmasını fırsat bilip ‘barış gücü’ kisveli askerlerini halkı sindirmek için gönderirken, orada devamlı askeri güç bulundurmayı amaçladığını düşünmek gerekiyor.

Ukrayna’ya göz koyması sonrasında Kırım’ı ilhakı ve Donbas bölgesini işgali gelmişti.

Belarus’ta halkın yönetimden rahatsızlığı sokaklara taşınca, oradaki diktatör Alexander Lukashenko’yu himayesi altına alarak ülkesinin nüfuz alanını Avrupa’ya doğru genişletti Putin.

Gürcistan’ın bayağı geniş bir bölgesi de -ülkenin yüzde 20’si- Rus askerlerinin işgali altında.

Vaktiyle Sovyet toprağı olan coğrafyaya yeniden dönme niyeti bu ülkelere dönük tavrından belli oluyor Putin’in…

Bu niyeti doğru okuyor ve değerlendirebiliyor muyuz peki? 

Kıdemli politikacı dostumun 1950’ler için yıllar önce bana tasvir ettiği cehaleti tam üzerimizden atabildiğimiz söylenemez.

Bir an niyeti doğru okuduğumuzu düşünelim, bu halimizle ne yapabiliriz?

ΩΩΩΩ 

Reklam

27 YORUMLAR

  1. “H. Gayret
    7 Ocak 2022 At 17:50
    Ahmed bey “…yarım asırdan fazla Almanya da kalmış yaşamış Türk insanı onca yıla rağmen Ülkesine geldiğinde hala eski davranışlarını sürdürüyorsa” bunun sebebi asimile edilemeyişindendir!
    Ha, almanyada edindiği kimi kötü alışkanlıkları getirip memleketimize de bulaştırıyorsa, o da almanyada yaşarken uğradığı bozunmanın sonucudur, ok?
    Ne güzel ırkımız var, hırsız değiliz arsız değiliz!!!”

    Yorumu Cevapla
    Almanyalı
    8 Ocak 2022 At 11:44
    Bu son cümleniz herṣeyi anlatıyor.”
    EYVALLAH..

    • H.Gayret, yarım asırdan fazla iҫinde yaṣadığı demokratik bir toplumun lisanını öğrenmeyen ve topluma ayak uyduramayan bir insan iҫin asimilasyon, integration boṣ kavramlar.

      26 yıl ve 50 yıl yaṣadığım iki ülkem var. Türkiye’de de Almanya’da da kendimi evimde hissediyorum.

      Iki ayrı kültürde yaṣarken, kültürlerin seni tatmin eden, hoṣuna giden yanlarını üstlenir, geri kalanına da saygı gösterirsin. Hepsi bu kadar.

  2. “Türk milleti, vatanı ve bayrağı için çalıştı”
    Türk milletinin zorluklar karşısında yılmadığının altını çizen Bahçeli, “Türk milleti, 951 yıldır üzerinde yaşadığı vatan coğrafyasını aynı zamanda sırtında taşımış, çok şükür bugünlere ulaştırmıştır. Mukaddesatla örülmüş nesiller arası bağlar hiç kopmamış, tam tersine zaman ve mekanın bereketli hamurunda milli ve manevi değerlerle yoğrulmuştur.” diye konuştu.

    Bahçeli, Türk milletinin vatanı ve bayrağı için çalıştığını, istiklali için düşmanının çalımını bozduğunu ve çalışkanlığıyla göz doldurduğunu aktararak, şöyle devam etti:

    “Yıpranmak, paslanmaktan daha makuldür. Yozlaşmaktansa yorulmak evladır. Her kim ‘bizden bir şey olmaz’ diyorsa ona dikkat kesiliniz. Her kim tarihimizi hor görüp hiçe sayıyorsa üstelik geleceği karamsarlıkla adlandırıp, harap addediyorsa ona karşı kesinlikle uyanık olunuz. Çünkü bu tipler bizden görünebilir, kendilerini bizim gibi gösterebilir ama hakikatte biz değillerdir. Çıkarlarının ikmali için takmadıkları maske yoktur. Rant devşirmek için girmedikleri kılık yoktur. Siyasi ikbal için istismar etmedikleri değer de yoktur.”
    İTİRAZI OLAN???

  3. KONU DIŞI BİR YORUM:
    ”’Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun (TİTCK) acil kullanım onayı verdiği Turkovac aşısının Faz-1, Faz-2 ve Faz-3 çalışmalarının olmadığını belirterek, “Ortada bir aşı yok, aşı olduğu iddia edilen bir solüsyon var” diye konuştu.”’
    Böyle bir ifade eğer iftira ise BU PROF DENEN VARLIĞIN TUM UNVANLARI ELİNDEN ALINMALI .Bu mu çağdaşlık , bumu münevverlik , böylelerinden çok çekti bu millet.
    Aydınlar , kendine gazeteci diyenler , çağdaşlar neden bir açıklama yapmazsınız.

  4. Yeni başlayanlar için kazakistan:
    Nüfus olarak değilse de coğrafik olarak dünyanın en büyük ülkelerinden birisidir.
    Kazaklar kazakistanda ve başka birçok ülkede yaşarlar, kazakistanda başka birçok uluslar/azınlıklar da yaşar(polonyalılar, koreliler, gagauzlar, uygurlar, karaçaylar, çeçenler, özbekler ve ruslar…)
    Kazaklar kazakça konuşurlar, bazıları rusça da konuşur!
    Kazak devleti, türk devletleri teşkilatı üyesidir, macaristan ve türkiye gibi…
    (Kazakistan devleti/respublikası ifadesi yanlıştır;
    …istan/stan/stanach zaten devlet/i demektir!)
    Kazak toplumu üç büyük aşiretten oluşur(ulu/orta ve kiçi/küçük cüz şeklinde adlandırılır) bunların da alt katmanları ve sülaleler mevcuttur, feodal bir düzenleri vardır, klanlar, akrabalar…
    Bu grupların tarihsel/güncel özellikleri ve fonksiyonlarına burada ayrıca girmiyorum(küçük cüz savaşçı, orta cüz tüccar/zengin, büyük cüz kalabalık, neyse…)
    Baykonur uzay üssü ve dolayında, semey nükleer atış poligonu ve ekolojik afet bölgelerinde, kızılkumda, karakumda bilfiil bulunmuşluğumuz vardır…
    Türk ırkının selameti ve istikbali rus çizmesi veya abd kıçı yalamakla sağlanacak iş değildir!
    Ey türk titre ve kendine dön, kendine dön, kendine dön!!!
    Muhtaç olduğun kudret onun bunun çizmesinde, bilmem nesinde değil; damarlarındaki asil kandadır!!!
    BİR TÜRK DÜNYAYA BEDELDİR!
    K. ATATÜRK

  5. Buda kontrollü darbedir dış güçlerin hiçbir dahil yoktur
    İçerde dağıttıkları fonlar mı onlar demokrat olduklarından karşılıksız “demokrasisi rızası “ içindir

  6. Sayın yazarın bahsettiği “Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü” ya da vakfı, dönemin meclis başkanı ve diğer nato ehliyetli komandolarımız;
    azerbaycan/özbekistan gibi ülkelere siyasi danışman/anayasa uzmanı vs. adı altında türkiye tarafından atanmış kadrolar eliyle birkaç başarısız darbe girişiminde daha bulunmuşlardı…
    Bugün fetöden içerde yatan enver altaylı gibi tosuncuklar bu türden operasyonların başat aktörüdürler!
    Eski türkiyede işler sadece içerde değil dışarda da kirliydi, onun bunun koçbaşılığından ileri gitmezdi!
    Bugün çok şükür şeffaf ve güvenilir bir dışpolitikamız var, devletimizin güvenlik kurumları ise 1040tan beridirki en güçlü seviyesindedir,
    demokrasimiz ise altın çağını yaşıyor…
    İtirazı olan?

  7. PAPUA YENİ GİNE
    Malumunuz Papua Yeni Gine bir sembol.
    Ülkemizle en ilgisiz en alakasız ülke sembolü.
    Bizim için adeta paralel evrende bir ülke.
    Ben artık Papua Yeni Gine’de bir “olumsuzluk” olsa bazılarının payı ve parmağı var mıdır şüphesi içindeyim.
    Daha doğrusu “kesin vardır” diyerek, olmama ihtimali için gerekçe arayarak, bu ihtimalli elemine ve ekarte etmeye çalışmalıyız diye düşünüyorum.
    Söz konusu Kazakistan ise olumlu yada olumsuz ne yapabileceklerini sizin aklınıza ve hayalinizde havale ediyorum.

  8. Sayin Koru sizin bilgi ve birikiminize uygun yazı olmuş bilgi ve birikinizi bu tur yazilar bekliyoruz. Saddam’ın heykellerinin yıkılışını hatırlatıyor . İraka özgürlük vadiylale gelen ABD koolisyanunu n geride bıraktığı enkaz ortada Milyonlarca hayata mal olan bölünüp parcalanan bir irak var ortada .Gosteriler saros kokuyor. Allah Kazak kardeşlerimize yardim etsin.Toni Bileyr ne kabiliyetli bir yoneticiymis Mısır i kurtardi kazakistani da kurtarir inşaallah (!)

  9. Yazık oldu Kazakistan’a, buyrun cenaze namazına!

    Bu hengamede covid olayları da kimbilir bir süre sonra nasıl fırlayacak? Zamların bu o kadar büyük oranda yapılmış olması bardağı taşıran son damla olmuş gibi. Ancak, hükümet “tamam geri aldık, zam yok” demiş olsa da kaos ortamından istifade etmek istiyen gurubun isyana devam etmiş olması işin içinde iş olduğunu da gösterir nitelikte. Putin güven duyulacak bir tip değil. İçten pazarlıklı hak-adalet nedir bilmeyen, yayılmacılıkta hırslı diktatörden bir farkı yok. İnşallah onun da başına benzer bir felaket gelir. Kırım’da yapmak istediklerini gördük. Bunun bir başka versiyonunu Kazakistan’da engaje etmiş oldular. Asker göndermeğe Kazakistan’da çıkarılan kaos’un Batı kaynaklı olduğunu iddia ederek başladı..

    Kazakistan gibi tabi kaynaklları bol ve bu kaynakları ekonomik gelişimi yolunda kullanan bir ülkenin o kadar büyük bir zama girişmiş olması, koronadan dolayı para kaynaklarını bizimkiler gibi iyi değerlendirememiş olabileceğini akla getiriyor.

    • Türki Cumburiyet/devlet tanımını Kazak’lar nasıl kabulleniyor belli mi? Konuştuklara dile “Kazak” demeleri yeterince bir bencillik ifade etmiyor mu? Azeriler de dilleri dilimize daha da yakın olmasına rağmen Türkçe diyemiyorlar “azerce”, yabancı dilde karşılığı Azarbeycanca. Ve Dünya bunu böyle biliyor ve kullanıyor. Kazakistan’ın ortak alfabe ve kültürel, ticari, teknik proje bazlarında TR ile işbirliğinin ciddi bir düzeyde olduğunu pek sanmıyorum! Bu tür altyapılar oluşturulmadan ciddi gelişmeler beklenemez. Herkes kendi dertleriyle uğraşıyorken bu işler fantazi ve hayal olmaktan pek ileri gidemiyor.

      Özal’ın gelecek konusunda iyi düşünceleri vardı-iyi niyetli biri olduğundan hiç kuşkum yok. Ancak, ortak alfabe, kültürel ve ekonomik projelerin altyapısı hazırlanacağı yerde Adriyatikten-Çin’e kadar yaygarası reklamı yapılırsa dış mihrakların dikkatini çeken, onların TR şubeleri de karşıt hareketler konusunda boş durmaz. Rusya Özal’a pek yüz ermedi sanırım. Yani dikkatli olmak gerekirken yeterince hassasiyet yok, tıpkı Erdoğanın Yeni Zelanda cami saldırısında fırsatı ganimet bilip yaygara çıkarması, kendi kendini tatmin etmeğe çalışması gibi! Bu tür şeyler diplomatik hareketler değil, boş ve cılız hareketler! Bu kafayla 10 yıl değil 50 yıl geçse, Türk Cumhuriyetleri Birliği kulağa hoş gelen bir hüsnü kuruntudan ileri gidemez. Lafta kalır ve lafla ancak peynir gemileri yürütülür!

  10. O kadar geniş kapsamlı yani bir çok yönden ele alınması gereken bir konu ki nereden , nasıl bir giriş yapmak gerektiğini bile kestiremiyorsun !
    Bu nedenle aklımıza geldiği gibi dalalım.
    Putin’in ; tartışmasız olarak bu devrin , bu asrın bir Hitler’i ,bir Mussolini’si olduğu kesindir !İnşallah dünyanın başına bela olmaz .
    Türkiye’nin durumuna gelince ; hani bir söz vardır ,’Kendi muhtaç bir dede başkasına himmet ede ‘ !
    Ne yazık ki bu gün ülkemiz her yönden adeta lime lime dökülmektedir , kendine bir hayrı olmayan başkasına ne verebilir ki !
    Bizler , yazarımızın da belirttiği gibi ne Orta Asya’daki ve diğer ülkelerdeki soydaşlarımıza , ne İslam alemindeki din kardeşlerimize karşı hiç bir zaman bilinçli , hazırlıklı, planlı ve dişe yarar bir politika izlemedik, izleyemedik ; çünkü hiç bir zaman kendi dertlerimizi, kendi problemlerimizi halledemedik !
    Ve biz böylece daha çoook çene çalar, dururuz !
    NOT: Ahmet Melik’in dünkü yorumunda söyledikleri ve Almanyalı ile Ahmed’in cevapları aslında her şeyimizi ayan beyan ortaya koymaktadır ; kendilerine teşekkür ederiz.
    Ben bu yorumları çok geç fark ettim , bilgisayardaki bir aksaklık nedeniyle de yazdıklarımı gönderemedim, başka zaman inşallah .
    Selamlar, saygılar

    • ALİ BEY “dialog kültürü”MÜZE KATKI OLSUN DİYE DÜN BEN DE BAHSETTİĞİNİZ O ARKADAŞLARIN HERZELERİNE CEVAPLAR YAZMIŞTIM AMA ÇIKMADI, DEMEK BOZULAN BİTEK SİZİN AYGITINIZ DEĞİLMİŞ!?

      “H. Gayret
      7 Ocak 2022 At 17:50
      Ahmed bey “…yarım asırdan fazla Almanya da kalmış yaşamış Türk insanı onca yıla rağmen Ülkesine geldiğinde hala eski davranışlarını sürdürüyorsa” bunun sebebi asimile edilemeyişindendir!
      Ha, almanyada edindiği kimi kötü alışkanlıkları getirip memleketimize de bulaştırıyorsa, o da almanyada yaşarken uğradığı bozunmanın sonucudur, ok?
      Ne güzel ırkımız var, hırsız değiliz arsız değiliz!!!”

  11. Bu son cümleniz herṣeyi anlatıyor.
    „Bir an niyeti doğru okuduğumuzu düşünelim, bu halimizle ne yapabiliriz?“

    Benzer halimizle, Fransızlara karṣı verdikleri kurtuluṣ mücadelesinde Cezayirlilere gurur duyacak bir desteğimiz olmadı. Bugünkü halimizle Uygur Türklerine yapılanlara sustuk. „Dostum Putin’e“ niyetimiz olsa bile bir ṣey yapacak halimiz var mı?

  12. -O coğrafyadaki insanlar bize mi muhtaç/ihtiyaç, biz mi onlara (belki yarın)! Ticaret işbirliği belki soybağı yönlerinden.. hepsi birden.?
    Önce bunu anlamak gerek bazen.
    -Putin’in potinlerinin aeropan torpaklarına basmaması için ellerinden geleni arkasına bırakmayan batılı,
    Get işine dön yönünü doğuya mı diyor dersiniz?
    (Sonra pişman olurlarsa dönüşü varmi ki)
    -TR’ nin yükselen? açılan kollarının kapanması için uğraş mı var acaba?
    -Belkide biz kuruntu yapıyoz, “tamamen duygusal” dır belkide?

    • Hernekadar duygusal takılsakta, her şakanın altında bir gerçek yatar.
      Türk Cumhuriyetleri birliği bu bölgede tüm denklemleri değiştirebilir! diye mi görülüyor acaba?
      TR’nin kollarının uzandığı yerler birilerinin çöplüğü ise eğer..
      Yada birilierine göre zaten sen yılanın küçük haliysen eğer!
      Düşünmeye algılamaya kavramaya çözümlemeye dikkatli olmaya değer!

  13. Bir “kok sebep” var: Enerji kaynaklari, yani menfaat.
    ABD diyor ki: Orta Dogu benim; Irak, Libya, Suriye yerle bir edildi, milyonlarca insan olduruldu, onmilyonlarca insan surgun edildi, ne icin? Petrol/Dogalgaz icin, buna kisaca Emperyalizm diyoruz.
    Rusya da diyor ki: Bu bolge benden sorulur, enerji kaynaklarini ben yonetirim, itiraz edeni yakarim.
    Uzatmaya gerek yok, gerisi teferruattir…

    • Ben uzatırım Mehmet abi:)) Amerika Ortadoğu’dan banane, ben deniz aşırı ülkeyim Ortadoğu bana zarar veremez komşuları düşünsün. Amerika’ya tehdit olabilecek tek ülke Çin, ben de Çin’i ablukaya alıyorum, beni Çin’den başkası ilgilendirmez diyor.

      “Biz Amerika’ya mecburuz” diyen eski istihbaratçı bir general de; “Rusya’yı komşularıyla zayıflatma ‘niyet’i güden bir politika uyguluyor Amerika, nüfuzunu genişletme, olanı da koruma amacı güden Rusya komşularındaki sorunlarla meşgul olmak zorunda kalarak bir savaş hali yaşayacak ve savaş hali fakirleşme ve zayıflama anlamına geldiği için gene Amerika kazanacak diyor. Ne ileri görüşlü bir adam:)))

      Bir yerde de Kimin ne dediğinin bir önemi kalmıyor gerçi.

      Ben şunu bilir bunu söylerim: Güvenlik her canlının ihtiyaç duyduğu bir şey. En çok güvenlik endişesi yaşayanlar da suçlular. Suça eğilimli ve suça bulaşmış insanlar güvenlik endişelerini gidermek için birbirlerine yaklaşarak bir örgütlenme içine girerler ve olası her tehlikeye karşı her seferinde daha büyük bir suç örgütü çatısı altına girerek kendilerini güvende hissetmek isterler ve Global suç örgütlerini meydana getirirler. Global suç yapılanması yerel suç örgütlerini kanatları altına aldıkları geniş kitlelerce anlaşılınca sıradan insanlardan da zorunlu bir tercih ile global suç yapılanmalarından kendilerine en yakın olanın kanatları altına girmeye razı olanlar olur. Derken suç örgütleri büyür, belli bir olgunluğa ulaşınca karşı yapıyla bir mücadeleye girişirler ama bu mücadeleyi doğrudan kendileri yapmazlar sınırda arada kalanlar üzerinde halkanın dışına yakın olanlar ile yaparlar. İlk önce de karşı yapıya yakın olanları korkutmak için en masum olanları ezerler, eziyorlar.

      • Baran bey bu bahsettiğiniz suç örgütleri arasında;
        dsö, bm güvenlik konseyi, nato ya da interpol de var mıdır acaba?

        • Ben yaşamın içinde rastladığım suça meyilli insanlara bakarak bir suçlu psikolojisi tasavvur edebilirim ama içlerinde hiç bulunmadığım ve bulunanların da hiç birini tanımadığım siyasi teşekküller hakkında senin gibi ahkam kesemem.

          Ancak Rusların NATO’yu en azından Türkiye yapılanmasını kullandığına NATO ülkelerinin de buna bir ‘karşı istihbarat’ kapsamında göz yumduğuna inanıyorum. Gerisini de sen tahmin et.

          Bunu bir şey biliyorum da mı söylüyorum; hayır bir şey bildiğimden değil, yalnız aklım beni bu kanıya götürüyor.

          15 temmuz darbe tiyatrosunu NATO’daki Ruslara yakın çalışanların Rus istihbaratının ilgisinde olanların sahnelediğine inanıyorum çünkü. Sen şimdi kem küm edersin diye şu bilgiyi de yazayım da söyleyecek bir lafın kalmasın:)

          “Dünya istihbarat örgütleri herhangi bir istihbaratın ilgisinde alakasında olan insanlarla ilgilenirler daha çok, bu onlar için bir taşla birden fazla kuşu avlama anlamına gelir”

          • Baran peki bizim mit müsteşarımız hangi ülkenin istihbaratının ilgisindeydi hatırlıyor musun?

  14. ”insanın kendine yaptığını yedi köy bir araya gelse yapamaz ” denir. rusya dan yardım talep edenler de öyle. isyanı kim başlattı acaba ? sonunda kim kazanacak sizce salaklık parayla değil ya

  15. toplum ile barişik olmayanlarin sonu husrandir. kosklerde saraylarda yasayanlar her zaman mutlu sona ulasamiyor…

  16. Kazakistanda yaşananlar “tiyatro” mu?
    Yoksa “kontrollü darbe” mi?
    Eğer öyleyse onlara bu aklı kim verdi?
    Meseleye eski türkiyenin cehalet kaplı gözlükleriyle bakılırsa tabii sonuç da böyle olur:)

    • ortada bir akıl mı var da kimin verdiğini soruyorsun, kendi ülkesinde kendi yöneticileri tarafından bir kuru ekmeğe muhtaç bırakılan Kazak vatandaşlarını ukrayna rusya türkiye arasında göçebe yaşamaya mecbur kalan insanlara sor bir de. rusyada iş bulduğu zaman rusyaya ukraynada iş bulduğu zaman ukraynaya oralarda da iş bulamadığında da bir umutla Türkiye’ye gelen ama geldiğine bin pişman olan bir kazakistanlıyla konuştum dün, başka bir yere gitmem lazım ama bunun için en az bir sene kesintisiz çalışmalıyım diyordu 50 yaşlarında bir insan, mahsur kalmış burada.

      6 ülkede çalışmak için bulunmuş bu kişiye sordum gittiğin ülkelerin hangisinde hayat diğerlerine göre daha kolay? “Rusya daha iyi” dedi. al sana bedavadan Putin’e kültür elçisi.

      aynı soruyu bir de rusyada mağazası olan bir azerbaycanlıya sordum aynen cevabı şöyle oldu; ” ay sen ne soruyon eyy! ay sen ne soruyon, 49 yaşındayım, iş için 7-8 ülke dolandım rusu hiç bir yere değişmem, ben her sene 3-4 ayımı istanbulda geçiriyorum, insan mı hey bunlar. gel seni rusyaya götüreyim de gör bak hayat ne güzel. ben burdan malımı aparıp giderem rusyaya, orda bana hiç ne kimse bana bir şey sorabilemez. 200 dolar mağazamın kirası 200 dolar evimin kırası, 100 dolar da benim harçlığım 500 dolar her bir şey içinde”, faturalar vergiler? “ben 15 senedir rusyadayım hiç ne fatura ödemedim, vergi zaten yok, su elektirik doğal gaz ve internet kiralara dâhil, ben birtek telefon faturası ödüyorum o da az bir şey.” al sana bedavadan putin kültür elçisi daha. ben sadece ikisini yazdım. diğerlerini sen düşün.

      • Moskovada aylık 500dolara sowyetten kalma eski bir sosyal konutun çöp kovalarından birinde bile barınamazsın baran:)

      • O konuştuğunuz kişiye şunu da anlatın .
        Rusya’da 2 yılını geçirmiş biri olarak.
        1000 dolara adam keserler orada ne hukuk ne de adalet vardır.Vahsi bir mafya düzenidir Rusya
        Şimdi memleket ye de hukuk yok diyeceksiniz ama bunu yaşamadan anlayamazsınız.
        Her şeye rağmen Türkiye

Yoruma kapalı.