Masayı dağıtmadan aday belirleme açmazını aşmak mümkün ama düşünme kalıplarını kırmak gerekiyor…

29
Reklam

Siyasette, ekonomide, uluslararası ilişkilerde sorunlar hiç bitmez. Çıkan sorunlar için çözüm arayışları her düzeydeki sorumluyu meşgul eder. Çoğu kez de çözüm bulunamadığı için sorunlar sürer, bazen de ilişkiler kopma noktasına gelir.

Örnek çok.

Dış politika alanında kendi eserimiz olanlar ile başka ülkelerin ülkemize baktığında gördüğü çok sayıda sorunumuz var. Ekonomide ‘enflasyonun sebebi faiz midir’ sorusu da doğurduğu sıkıntılar açısından başlı başına ciddi bir sorun. Siyasette ise hem iktidar-muhalefet ilişkilerinde, hem de ittifaklar içi uyumda sorunlar yaşanabiliyor.

Çözüm aranırken çoğu kez sorun daha da derinleştirilebiliyor bizde…

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecinde yaşamakta olduğu tıkanıklık, ismi konulmamış yeni bir sorun olarak siyasetin karşısında. 

Ülkede hemen her alanda yaşanan derin bunalımların ortadan kalkması için, muhalefet, mevcut iktidarın gitmesi ve kendilerinin oluşturduğu ittifakın devlet yönetimini ele alması gerektiği görüşünde. Bunun için de hem genel seçimi hem de cumhurbaşkanlığı seçimini muhalefetin kazanması şart.

Çok parçalı muhalefet şimdiye kadar cumhurbaşkanı adayını açıklamadı. Açıklama günü yaklaştıkça, gecikmenin sebebi olarak evvelce ileri sürülen gerekçenin geçersiz ve gerçek gerekçenin isim belirlemede sorun yaşanması olduğu ortaya çıkmakta.

Altı partiden oluşan Millet İttifakı’nın beş partisi ile İYİ Parti arasında aday ismi konusunda görüş ayrılığı var.

Reklam

Saklansa veya inkar edilse de ihtilaf kendini değişik şekillerde belli ediyor.

Diğer partiler CHP’lilerin liderlerini aday görmek istemesine ses çıkarmazken, İYİ Parti’nin Kemal Kılıçdaroğlu ismine onay vermekte zorlandığı, buna yanaşmayacağı anlaşılıyor.

İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener uyumlu görüntü vermeye çalışsa bile yakın mesai arkadaşlarının buldukları her fırsatta itirazlarını dile getirdikleri görülüyor.

İtirazcılar bazen görevlerini bırakmak zorunda kalıyorlar, ancak yine de onların açıkladıkları görüşlerin parti eğilimini yansıttığı yaygın bir kabul.

Aday ismi açıklanması ertelene ertelene bugüne gelindi; isim açıklamak için bir hafta sonraya gün verildi ama görüş ayrılığının henüz ortadan kalkmadığının fazlaca belirtisi var.

Ne olacak?

Masa dağılacak mı?

Bizim geleneğimizde, böyle durumlarda, taraflar, kendileri için de kötü sonuçlar doğurabileceğini bilseler dahi, akla en az uygun yola başvurmaktan çekinmiyorlar.

Reklam

Bunun son örneği 2018 cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanmıştı.

İYİ Parti’nin henüz kendini kitlelere tam benimsetemediği bir dönem olmasına ve varlığını seçime katılabilmesini sağlamak üzere kendilerine elini uzatması sebebiyle CHP’ye borçlu olmasına rağmen, Meral Akşener, birlikte hareket ettiği diğer partilerin -bu arada CHP’nin de- “Yapma, etme” demelerine aldırmaksızın kendi adaylığını ilan etmişti.

“Kazanacağım” iddiasıyla girdiği seçimde çok az oy alabildi.

Hemen her gün aleyhinde propaganda yürüterek kazanmamasını sağlamaya çalıştığı AK Parti ile lideri Tayyip Erdoğan’ın o seçimi açık farkla kazanmasında en büyük payın sahibi İYİ Parti ve lideri Akşener oldu.

Şimdi de, bir yıldır, her ay, saatler süren buluşmalarıyla aralarında tesis ettikleri yakınlığı, seçime tek ses ve tek adayla girme kararlılığını sürdüremezlerse, sandıktan çıkacak sonucun Millet İttifakı için 2018’den farklı olması neredeyse imkansız.

Hangi sebeple olursa olsun masanın dağılması o sonucu doğuracaktır.

Peki de bu soruna nasıl bir çözüm bulunabilir?

Maltalı, ancak dünyanın en ünlü üniversitelerinde kürsüsü ve 100’e yakın eseri bulunan toplumsal ilişkiler uzmanı Prof. Edward de Bono bu tür açmaz durumlar için alışılmışın ötesinde bir düşünce tarzının benimsenmesini savunmuştur.

Klasik düşünce kalıplarının ötesine çıkma anlamına gelen ‘lateral thinking’ adını verdiği ona özgü bir düşünce tarzı.

‘Yanal düşünce’ anlamına geliyor o isim.

Şöyle bir açmaz durumu düşünün:

Adamın birinin vurucu-kırıcı-öldürücü bir tipe kumar borcu vardır. Adam alacağını tahsil için borçlunun evine geldiğinde borçlusunun dünyalar güzeli bir kızı olduğunu fark eder. Suç örgütü lideri hem alacağını hem de kızı kazanacağı bir kumpas planlar. Borçlusuna, “Borcunu silmek için sana bir teklifim var” der. Bir torbanın içine biri beyaz diğeri siyah iki çakıl taşı koyacak, kız torbadan beyaz taşı çekerse parasını almadan oradan ayrılacak, siyah taşı çekerse hem kızı hem de parayı alacaktır.

Sonunda ölüm olduğunu bilen borçlu adam çaresiz teklifi kabul eder.

Bu arada kız, kendisine göz koyan adamın torbaya attığı taşların ikisinin de siyah olduğunun farkına varır.

Elini torbaya attığında hangi taşı çekerse çeksin kazanan kabadayı olacaktır.

Tam bir açmaz durumu.

Bu örnek olayı Edward de Bono’dan aktarıyorum.

Onun tavsiye ettiği -daha doğrusu bu durumdan hem babasını hem de kendisini kurtarmak isteyen genç kızın bulduğu- alışılmışın ötesinde çözüm aslında çok basit:

Kız torbanın içine elini atar ve avucu içinde tuttuğu ilk siyah çakıl taşını büyük bir hiddetle diğer taşların bulunduğu uzaktaki yığının içine fırlatır. Sonra şaşkınlık yaşayan kabadayıya dönüp “Merak etme, şimdi içeride kalan taşa bakıp benim ilk çektiğim taşın hangi renkte olduğunu bilebiliriz” der.

Yani?

Kızın bulduğu çözümle konu hileci kabadayının süklüm püklüm oradan ayrılmak zorunda kalmasıyla çözüme kavuşmuş olur.

‘Lateral’ (yanal) dediği düşünce tarzı böyle bir şeydir de Bono’nun…

Millet İttifakı’nın içine düştüğü açmaza klasik düşünce tarzlarıyla çözüm bulunamayabilir ve iş beş yıl önce olduğu gibi bu defa da kopma noktasına kadar varabilir.

Çözüm?

Tek çözüm, kalıpları kırmaktan ve farklı düşünebilmekten geçiyor.

Edward de Bono’ya başvurulamaz, çünkü iki yıl önce vefat etti.

Fakat kitaplarının çoğu dilimize çevrilmiş bulunuyor. Okunabilir.

ΩΩΩΩ

Reklam

29 YORUMLAR

  1. Kılıçdaroğlu korkusu sarmış sistemden beslenenleri. Yok kazanamazmış. Yok itiraz varmış. Yok olmazmis. Siz kendi yıpranmış adayınıza bakın. Süsleyin cilalayin. Yine olmaz.

  2. H. Gayret
    5 Şubat 2023 At 19:22
    “Böyle Teknoji ilerlemeler Demokrasi ile yönetilen devletlerde olur.” olur diyen arkadaş;
    bir ara çine yolunuz düşerse orada kullanılan “yüz tanıma sistemi” teknolojisini de deneyimleyin derim, demokrasinin hası var oralarda!!!!

  3. “Tek çözüm, kalıpları kırmaktan ve farklı düşünebilmekten geçiyor.”
    Yıllarca karşıdakine cevap yetiştirmek..
    Bir delinin attığı kuyudan…
    Entarisi basmadan, yemenisi..
    Ammaaann
    sen mi bekliyorsun bunlardan yeni bir çözüm yeni bir bakış yeni bir…
    sayın yazar?
    Bak çözüm:Türkçede cacık
    yunanda cacıki
    okey?
    (sayende elli yıldır öğrenemediğim inkilisçeyi de öğretin ya bana).

  4. Bir ülke düşünün, o ülkenin siyasi hayatına yön verenler de şu isimler olsun; Muharrem ince, Ümit Özdağ, Fatih erbakan, Doğu perinçek, Mustafa destici, devlet bahçeli, Recep Erdoğan, Meral Akşener bir de kendinden çok kazağı konuşulan biri ve adini unuttum, bu isimlerin aktif siyaset yaptığı bir ülkede seçim kazanamayanlara yazıklar olsun. Yuh olsun!

    • Sorun bu zaten halen anlayamamissiniz,Kılıç bey tüm bunlara rağmen seçim kazananamiyorsa birkaç kez yuh olsun

      • Ahmet bey, milletin iktidarı karşısında seçim kazanabilecek bir muhalefet yoktur, ok!

  5. Bu gün sabaha karşı saat 04.17 de Güneydoğu Anadolu’da 10 ili kapsayan , 7,4 şiddetinde büyük bir deprem oldu , deprem Suriye’nin kuzey bölgesini de etkilemiş, hatta Ortadoğu’daki bir çok ülkelerde de hissedilmiş .
    Şu ana kadar ölü sayısının 300 e yakın , yıkılan bina sayısının ise 2000 e yakın olduğu ifade ediliyor , 2500 e yakın da yaralı var .
    Ben de merak edip bu bölgedeki depremlerin tarihçesini kısaca araştırmaya çalıştım .
    Tarihte kayıtlı depremlerden en acı bilançosu olan , 587 deki Antakya depremidir, 60.000 insan hayatını kaybetmiş !
    Bir diğer yüksek bilançosu olan deprem 995 deki Palu Sivrice depremidir, 51.000 kişi hayatını kaybetmiş !
    Toplam olarak bu bölgede tarih boyunca 50 ye yakın deprem meydana gelmiş ve yukarıdakilerle birlikte 160.000 insan ölmüştür !
    Depremde yıkılan binalar , meydana gelen can kayıpları ; bizim bu konuda ve çeşitli yönlerden ne kadar büyük bir zaafiyet içinde olduğumuzun çok açık bir ispatıdır .
    Askeri kışlalarda da hasar ve zayiat olduğu anlaşılıyor , iki devlet hastahanesi ve bir polis evi de yıkılmış,bir havaalanı pisti hasar görmüş …
    Kamu kurum ve kuruluşlarının ve müteahhitlerce yapılan özel binaların neden yıkıldığı herkes tarafından iyi kötü biliniyor , tekrar etmeye gerek görmüyorum ancak 10 katlı özel bir otel binasının da nasıl oldu da tamamen yıkıldığını gerçekten anlayamadım !

    • Yorum, tamamlayamadan bir nedenle onaya kaydı .
      Ben hayatını kaybeden bütün şehitlerimize Allahtan rahmet , geride kalanlara sabırlar ve yaralılara da acil şifalar diliyorum, hepimize , bütün milletimize geçmiş olsun !

  6. Siyaset çamurunda niye bulanıp duruyoruz?
    iyi harç-beton yapamamış olmak! kaderimiz mi? beceriksizliğimiz mi?
    Osmanlı bile 100 yıl önce Pazarcığı boşaltmış bir bahaneyle! ve yüzyıl sonra aynı yerde; acı yıkım gözyaşı!!!..🥲
    Kayıtları okusak yetecek oysaki!
    Eskiyi yıkmayı geç, tedbir, yeni yapılanları sınırlamak yeterdi belkide!
    Yüzlerce bina! yüzlerce can kaybı ve milyonlarca lira …
    hayırlı cumalar!
    hayırlı mutlu haftasonları!!!!
    ??? neydi bu????

    • Kendi konsoluklarını adamlarını geri ülkesine çağırıp,
      “kalanlara ne haliniz varsa görün demek”
      yeni yüzyılın modası olduysa eğer!
      yandı insanlık demek!
      Heleki birde biliyordu idiler ve uyarmadılarsa
      Tüm inandıkları tanrıların eli onların olsun yakalarında!

  7. OKUYANIN BELGELİR

    Yaşar okuyan meral hakkında gizli belgelerim var demiş, kemale de verdim, çabalarsa kullanırsın dedim” diyor. Eski bakan bir parti liderine bunları diyor ve yandaş basın, sözcü vs sus pus. Yanından geçerken fotoğraf çeken kimse ile bakan arasında bağlantı kuranlar. Bu olayda henüz yaşar ile meral arasında veya bahsedilen dosya arasında bir bağlantı kuramamış olmalılar ki havaya bakıyorlar.

    Neyse söyleyeceğim bu değil asıl benim merak ettiğim, “ben dosya mosya almadım, zaten bu şekilde çalışmam ben” diyen kılıçdaaroğlunun arkasında isimlerin yazıldığı dosyalarla verdiği pozu yayınlamışlar sosyal medyada. Bilinçli verilen pozda rafta iki en kalın dosyanın birinin kapağında Sarıgül yazıyor. Gerçi sonradan büyükşehir adayı yapmıştı sanki. Diğeri sürpriz. Abdullah Gül. Sayın yazarın bir açıklaması olur mu dersiniz. Acaba ne vardı dosyada. Size dedim sayın yazar şu an istesin iki yazı ile masayı darmadağın eder. Geçmişte örnekleri var.

    • Gül’ün, cumhurbaşkanlığına aday olmak gibi bir yanlışın içine girerse Erdoğan karşısında kazanamayacağını/kaybolacağını ve kardeşlik hukukuna kötü örnek teşkil edeceğini düşünüyorum.

      Bugün FETÖ’nün siyasi kanadı gibi politika takip eden CHP’nin desteklediği ve emperyalizmin sözcülüğünü yapan siyasilerin sıcak baktığı bir şahsiyete dönüşmesi Gül’ün siyasi intiharı olur!

      Bence sorunun çözümü Gül’ün elinde…

      Gül’den beklenen, tavırlarını netleştirmesi ve üzerindeki şaibeli bulutları dağıtıp, “Ben kardeşimin karşısında aday olmam” diyerek Erdoğan ile kucaklaşmasıdır.

      • A.Gül aksine bu dönemde (son şans) 100bin imzayla çıkar (çıkabilir) ise meydane, sizin iddia ettiğiniz;
        “FETÖ’nün siyasi kanadı gibi politika takip eden”…
        “CHP’nin desteklediği ve emperyalizmin sözcülüğünü yapan siyasilerin sıcak baktığı bir şahsiyete dönüşmesi..”
        hususlar otomatikman güdük olur!
        Ayrıca,
        Altılı masaya da hiçbir bağı bağlantısı taahhüdü! (isterse) olmayabilir!
        Ve kazanamayacağını da kimse iddia edemez!
        (ben şahsen adı geçen kişiyi TC nin CB lığını yapmış birisi olduğu için makamına saygımdan önemsiyorum! kişiliği beni ilgilendirmez!)
        Not :kiminle kucaklaşırsa kucaklaşsın,
        yeterki önündekiler hırlı hırsız eşkiya yerörist damgalı olmasın!

  8. Kılıçdaroğlu’ndan Akşener’e, Karamollağlu’ndan Babacan’a 2-3 senedir erken seçim de erken seçim. Yok baharda seçim var yok sonbaharda seçim var.
    2021 de Kılıçdaroğlu erken seçim var diye 15 ocak 2022 Chp de kurultayını bile iptal etrmişti. Ta 4,5 ay öncesinden.
    Erken seçim konusunda Fehmi bey’in eline kimse su dökemez. Belki de erken seçim yazılarıyla muhalefet liderlerini bile panikletmiştir. O kadar çok erken seçim yazısı bulunuyor ki meraklısı Koru’nun sayfalarından son 3 seneyi araştırsın.
    Bence Fehmi Bey devreye yine girebilir.
    Bu sefer, seçimler iptal edilsin diye. Mesala önerebilir “seçimler 1 yıl ertelensin.” 6 lı masa bir tur daha atar böylece. Anca karar verebilirler.
    Ne diyordu Kılıçdaroğlu,Cumhurbaşkanı adayı nefsine hakim biri olacak. Nefsine hakim birini bir türlü bulamadılar.
    Gerrçi bu lafından sonra bir Chp li eski milletvekili baya bir uğraştı. Neydi adı Ensar Öğüt. Baya bir çalışma yaptı kendileri.
    Ne demişti Kılıçtaroğlu için
    Seyyid soyundan geldiğini, sonra Horasan Türklerinden olduğunu,”Kuran-ı Kerim’i ezbere biliyor. Ayetleriyle birlikte ezbere biliyor” demişti. Sonra hacca gittiğini, beş vakit namazlarını kıldığını söylemişti. Allah kabul etsin de
    nefsinden arınmış bir aday bulamadılar.

  9. Sayın yazar yazını “Okunabilir.” diye bitirmiş, okuyan da okumuş zaten ve “yanal düşünce”nin hasını üretmiş;
    y.okuyan adlı eski bakan, yeni chpli:
    elimde beyaztoroslu madamla ilgili dosya var, dersimli kemale verdim, eğer masayı dağıtmaya kalkarsa dosyayı kullanırım ona göre demiş!
    Dersimli de okuyanla sıksık görüşürüz ama bana dosya filan vermedi diye hafiften yalanlamış, iyiparti yargıya gidiyoruz demiş(ama gidemezler:)
    Aynı dosya daha önce de gündeme geldi,
    o zaman da yargıya gidiyormuş gibi yaptılar ama gidemedi:)
    Yırtık don dikiş tutmuyor:)
    Madam un çuvalı gibidir, vurdukça tozar…

  10. Baran’a (5 Şubat 2023 At 21:52) soruyorum:
    “Kılıçdaroğlu için sokakta aday olmasın deniliyor” diyen mi, masayı dağıtmış olur.
    Yoksa..
    “Kılıçdaroğlu yerine Ekrem İmamoğlu’nu dayatmak partimizin içişlerine karışmaktır” diyen mi masayı dağıtmış olur..

    • İyi parti millet ittifakında olduğu sürece seçim kazanamaz, iyi partiyi çıkarıp kalan 5 parti seçime ortak adayla seçime girerse seçimleri kesin kazanır.

      Veya iyi partiyle iki seçim üstüsün kaybedilecekse iyi parti olmadan kaybetmek daha mantıklı.

      İli partiyi yönetenler ülkücü milliyetçi insanlar, yanı bahçeli ve Erdoğan ekibi. Eğer bahçeli ve Erdoğan ekibinden insanlarla iktidarı paylaşacaksanız kural koyan siz olmalısınız. Kuralları onlara bırakırsanız o zaman iktidarı değiştirmeye gerek kalmaz. Millet Erdoğan bahçeli Peri’nçekle de devam edebilir, ülkeyi tamamen yakana kadar devam edebilirsiniz.

  11. GÖZLER MUHALEFETİN ÜZERİNDEYKEN
    İktdarın yaşam fonksiyonu yani hayat belirtisi sorun çözme yeteneğidir.
    Ayan beyan anlaşıldı ki, iktidarımız artık sorun çözmek bir yana sorunların bizzat kaynağı.
    Bir otoyol düşünün:
    Tek girişi tek çıkışı olsun.
    Bir de otoyolun kenarında tek bir bataklık.
    Biz iktidarı bu yolun başına koyup sonuna gitmesini istesek, bunu bile başaramaz.
    Ne yapıp edip “bariyerlerden atlayıp o bataklığı da bulur”
    “Yolun girişinde bıraktığımız iktidarı, bataklıkta debelenirken buluruz”
    Bu iktidara, padişahların yetkisini ve 3 trilyon dolar para verdik.
    Sonuç ortada.
    Tüm kaynaklarımızı heba ettiği gibi, 20-30 yılımıza da ipotek koydu.
    Tam bu esnada gözlerimiz muhalefet arıyor.
    O da ne !
    Daha iktidara gelmeden “paylaşım kavgasına” başlamışlar
    Evet maalesef görüntü bu.
    Herşeye ragmen, isteseler bile hiç kimse bu iktidar kadar kötü bir eser meydana getiremez.
    Kahraman Maraş depreminde hayatını kaybedenlere, Allah’tan rahmet, yaralılara şifa, enkaz altında olanlara da acil yardım diliyorum.

    • Bu iktidara 20 yılda 3 trilyon dolar verdiyseniz önceki iktidarlara 80*3=240 milyar dolar vermişsiniz demektir. Bu iktidar döneminden hiç olmazsa çanakkale köprüsü bölünmüş yollar, marmaray, hizlı tren, avrasya tüneli, yüzlerce tünel, otoyollar, hastaneler, havalimanları, %20 den %80 e gelen savunmada yerlilik oranı vs vs. yapılmış gözüküyor, 240 milyarı harcayanlardan ne kaldı geriye..

  12. Bu seçim altı parti liderinin siyasi hayatının sonu olabilir.
    Ferruh Bozbeyli ne kadar anılıyor?
    Turan Feyzioğlu’nu kim hatırlıyor?
    Turgut Sunalp’i kim hatırlıyor?
    Necdet Calp’ı kim hatırlıyor?
    Altan Öymen’i, Aydın Güven Gürkan’ı, Murat Karayalçın’ı, Hikmet Çetin’i, Cevdet Selvi’yi?
    Bunlar da öyle tarihin siyasi harabelerinde yerlerini alacaklar…
    Çünkü, postülaları yanlış.
    Bir yanda yirmi iki yıldır Türkiye’yi fikren, madden, iktisaden, sınâen, haricen inşa eden bir parti ve onun lideri var; diğer yanda, bütün bu oluşumları, kazanımları imha etmek isteyen bir oluşum…
    Millet patatese, soğana bu başarıları değişecek kadar saf mı? Göreceğiz!

    • Elazığ depremine giden sonra da deprem değil gezintilerle anılınan dönem ve kişileri yazmayı unutmuşsun musti😊
      bak yine deprem ziyaret etti! Elazığda pötürgede geliyorum dedi ama!…
      siyasileerr!! ne yaptı???
      bu bölgede hemde 3-4 katı geçmemesi gereken yerlere 7 kat! bina yaptırdılar!!!
      Havalanının pisti ortadan havaya kalkyı yarıldı! niye lazım olan havalanına inemiyor uçaklar?
      Yanlış işler!
      yanlış hesaplar!
      yanlış istek talepler!
      yanlış yanlış hep yanlış!!!
      Muhalefet niye yapsın ki; “DOĞRUYU?”
      Ne farkları var ki acaba?
      ben göremedim ya siz?

  13. Fıkra bu ya…
    Bir gün Pamuk Prenses, Süpermen ve Pinokyo bir yürüyüşe çıkarlar…
    Bir süre sonra önlerine “Dünyanın en güzel kadını yarışması” yazan bir tabela çıkar…
    “Ben bu yarışmaya katılıyorum” diyen Pamuk Prenses, koşa koşa gider.
    Geri döndüğünde Süpermen ve Pinokyo ‘nasıl gitti?’ diye sorar.
    Pamuk Prenses kendinden emin cevap verir:
    “Birinci oldum elbette.”
    Bu üçlü yürümeye devam ederler ve bu defa karşılarına “Dünyanın en güçlü adamı yarışması” yazan bir afiş çıkar.
    Süpermen, “Ben bu yarışmaya katılıyorum” diyerek gider.
    Yarım saat sonra geri dönen Süpermen’e arkadaşları sorar:
    “Eeee. Nasıl gitti yarışma?”
    Süpermen, “Kazanacağımdan şüpheniz mi vardı” diye karşılık verir…
    Neyse, yürümeye devam ederlerken, bu defa “Dünyanın en yalancı insanı yarışması” yazan bir tabelaya denk gelirler.
    Pinokyo, “Tam benlik. Ben bu yarışmaya katılıyorum” diyerek koşa koşa gider yarışma alanına…
    Bir süre sonra gözyaşları içinde geri dönen Pinokyo’ya arkadaşları sorar: “Ne bu halin, ne oldu?”
    Pinokyo, perişan halde cevap verir:
    “Kim ulan bu Bay Kemal?”

  14. İyi Parti ve Akşener daha önce yaptığı gibi yan çiziyorlar. Yanal değil yamuk bir düşünceye sahipler. Bunu defalarca gördük. Hiç hakları olmadığı halde CHP’nin iki belediye başkanını aday olarak öne çıkarmaya çalışıyorlar. Gidin kendi partinizden aday koyun ortaya. Ben aday olmayacağım, sizden de aday bunlar olsun diyorlar. Son derece yüzsüz ve hadsiz bir siyaset tarzı.

    Kaldı ki bu adaylar hangi kamuoyu yoklamalarına göre öne çıkıyorlar ve neden öyle onu da bilmiyoruz. Yani hangi nitelikleri onları CB adayı yapacak. Siyasi hiç bir konuda hiç bir görüşlerini bilmiyoruz. İmamın oğlu olduğu için mi? Yavaş yavaş hareket ettiği için mi? Saçma ve son derece isabetsiz seçimler olur CB adaylığı için.

    İyi parti iyi niyetli değil. Kendi kısır hedefleri için güya strateji uyguluyorlar. Bu strateji ülkeye 5 yıl kaybettirdi. Yine kaybettirmesine izin verilmemeli. İyi parti eğer masaya saygısı varsa masada en çok oy alan adayı kabul eder ve destekler. Dışardan hülle aday olmaz, kabul edilemez. İyi parti yardımcısı Özlale biz çıkacak adayın arkasında dururuz demiş. Ama masanın aday çıkarmasına ne kadar köstek olacaklar onu görmek lazım önce. Önceki seçimde yaptıkları oyunbozanlık ortada. Bunun cezasını da çekmediler. Kendi parti çıkarları için ülkenin 5 yılını yok ettiler. Daha fazlasına da sebep olacaklar görüntüsü var.

    Benim görüşüm İyi parti atılsın masadan. Oyunbozanlığın biz cezası olmalı.

  15. Kılıçdaroğlu diyor ki:
    – İsmimde anlaşma sağlanırsa, ben itiraz etmem.
    Ne?
    İtiraz mı?
    Aman efendim, itiraz etseniz bile gelir, karşırnızda diz çöker, yalvar yakar olur, sizi ikna ederiz:
    – Bizi bırakma Kemal!..
    İtiraz etmezmiş.
    Siyasette çok rol yapan gördüm ama milletle alay edenini ilk defa görüyorum.

  16. Benim kanaatim Kılıçdaroğlu’nun sonuna kadar adaylıkta direneceği, Akşener’in onu onaylamayacağı ve sonuçta Kılıçdaroğlu’nun diğer 4 küçük partinin desteğiyle adaylığını ilan edeceği yönündedir. Bu da Erdoğan’ın kesin seçimi kazanması demektir. Son anda Akşener’in fikir değiştirip Kılıçdaroğlu’nu kerhen desteklemesi sonucu değiştirmeyecektir diye düşünüyorum.

Yoruma kapalı.