Rapor ediyorum: AK Parti teşkilatı çalışıyor… Fakat AK Parti için çok zor bir seçim bu…

98
Reklam

AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın “Bunu başka yerde söylemem” kaydıyla yaptığı bir konuşmanın bandı geçtiğimiz günlerde ortaya çıktı. Yayınlayanlar o konuşmayla HDP seçmeninin hedef alındığının altını çizdiler; o da var tabii, ama yakından bakıldığında söylenenler genel bir talimat da sayılabilir.
Söylenenler şu:

“Arkadaşlar, HDP üzerinden parti teşkilatımızın çok farklı çalışma yapması lazım. Bunu dışarıda konuşmam. Burada sizlerle konuşuyorum. Niye sizlerle konuşuyorum? Çünkü onların baraj altı kalması demek, bizim durumumuzun çok daha iyi bir noktaya gelmesi demektir. Dolayısıyla da, her ilçede arkadaşlarımın özellikle onlar üzerinde çok farklı çalışması lazım. Çünkü siz, kim-kimdir bunu biliyorsanız. Öyle mi? Çünkü mahalle temsilcilerimiz eğer kimin kim olduğunu bilmiyorsa o zaman bu görevi bıraksın. Alacaksınız önünüze sandık seçmen listesini, bu sandık seçmen listesinde kim kimdir… Ve buna göre de onlar üzerinde özel bir çalışma yapmanız da, inanıyorum ki bize çok farklı bir netice getirebilir. Markaja almak diyoruz ya, markaja alacaksınız.”

Mahalle temsilcileri… Sandık seçmen kitlesi… Listede kim kimdir… Özel bir çalışma yapılması… Markaja almak…
Teşkilat çalışıyor

Tayyip Erdoğan‘ın bu talimatının teşkilat tarafından harfiyen yerine getirildiğini biliyorum.
Parti teşkilatından bizim kapıya kadar gelindi de oradan biliyorum.
İki kişi, birinin elinde üzerinde isimler yazılı bir liste, diğerinin elinde içinden parti broşürleri ile küçük bir kahve paketi çıkan poşetlerle kapımıza geldiler. Yoklama çektiler. Ağızlarından ilk çıkan cümle de “Cumhurbaşkanımızın selamını getirdik” oldu.
Evde seçmen olarak kaydı bulunan isimlerden kimlerin oy kullanabileceğini öğrenip karşılarına birer çentik attıktan ve ayak üzeri birkaç nezaket cümlesi daha sarf ettikten sonra, partinin mahalle temsilcileri, öteki komşuların kapısını çalmak üzere yanımızdan ayrıldı.
AK Parti mahalle teşkilatı liderlerinin talimatını yerine getiriyor, çalışıyor.
Birbirlerini motive etmek üzere cep telefonu programları üzerinden kurdukları grupları bu yolda mesaj yağmuruna tuttuklarını da biliyorum. ‘Bizimkiler’ ve ‘ötekiler’ diye ikili bir ayrım var o mesajlarda; ‘bizimkiler’ dediklerinin yüzde 12’si sandık başına gitmiyor, ‘ötekiler’ ise kendi çizgilerindeki herkesi oy kullanmak üzere hareketlendiriyorlar imiş…
Daha seçim olmadan yüzde 12’lik bir kitleden söz edebilmek teşkilatın bayağı bilgili ve uyanık olduğunu da gösteriyor.
Oysa aynı teşkilatın ‘metal yorgunu’ olduğunu işitmiştik.
Kendi özelime yansıyan faaliyetlerine bakılırsa AK Parti teşkilatında herhangi bir yorgunluk alametinden söz edilemez.
Çalışıyorlar, hem de iyi çalışıyorlar.

Teşkilat çalışıyor, ama ya kitle?

Sorun teşkilatta değil; görebildiğim kadarıyla AK Parti’nin sorunu, daha önce kendisine oy vermiş olan kitleyi sandık başına götürüp götüremeyeceği, gidenlerin mühürü bu defa da kendi partileri üzerine basıp basmayacağı noktasında…
Yorgunluksa yorgun, bıkkınlıksa bıkkın olan AK Parti teşkilatı değil, önceki her seçimde oranı artarak AK Parti’ye seçmen haline gelmiş olan kitle…
Görebildiğim ve hissedebildiğim kadarıyla o kitle içerisinden önemli bir bölüm tereddütte ve propagandalar hala onları ikna edebilmiş değil.
Önceki seçimlerde benzer tereddütleri yaşayanlar alternatif seçeneklerin kısıtlı oluşu ve daha çok da yüzde 10 barajı yüzünden son gün “En iyisi yine AK Parti” diyebiliyordu. Şimdi ise, her seçmenin AK Parti dışında da herhangi bir rahatsızlık duymadan oy verebileceği seçenekler bulunuyor.
Ayrıca o alternatiflerden birine oy verirken, yüzde 10 barajıyla oyunun heba olabileceği kaygısını duyması da gerekmiyor artık. İttifaklar sayesinde yüzde 10 barajı işlevsiz kaldı çünkü. Yüzde 10 barajının kaldırılmamış olması, ondan etkilenebilecek durumdaki tek parti olan HDP’nin ise işine yarayacağa benziyor; barajı aşabilsin diye epey ödünç oy HDP’ye kayabilecek…

Gençler ve her zaman genç kalanlar

Bir de tabii genç seçmen var ve AK Parti’nin yürüttüğü seçim kampanyasından en az etkilenen de onlar. Hak ve özgürlükler konusunda OHAL’li Türkiye’de yaşanan olumsuzluklar yanında sosyal medyaya (sözgelimi Wikipedia‘ya) getirilen kısıtlamalar gençleri farklı tercihlere itebileceğe benziyor.
Farkına varmış olmalı ki, Tayyip Erdoğan, dün, özellikle gençlere hitap etmek üzere TUSAŞ tarafından düzenlenmiş bir programa katılmış…
İlk kez bu seçimde oy kullanma çağına gelmiş sayıları 1 milyonu aşan genç yeni seçmen yanında, yaşları 30’un altında ve eğitimlerinin önemli bölümünü AK Parti döneminde almış kalabalık bir seçmen kitlesi var ve bunlar 2010 öncesinin Türkiyesi ile bugünü mukayese edebilecek durumdalar.
Zor bir seçim bu AK Parti için; teşkilatı bu durumun farkında ve kapımıza kadar gelenlerden biliyorum, zorluğu aşmak için geceli-gündüzlü çalıştıkları da anlaşılıyor.
Rapor edeyim istedim.
ΩΩΩΩ

Reklam

98 YORUMLAR

  1. Fehmi korunun aslında yapmak istediğini çok iyi anlıyoruz :
    Kendi aklınca Erdoğanın kapalı devre konuştuğu videoyu duymayan kitlelere duyurmak.
    Onlada yetinmeyen koru diğer partilerden akpartiye oy vermiş seçmenede şunu telkin ediyor aklı sıra : Akparti’ye oy vermenize gerek yok, kendi partinizede oy verebilirsiniz oylarınız hepa olmaz..

  2. Sadece şunu söyleyeceğim…
    Fehmi Bey boşuna uğraşmayın!!!
    Her zaman, her seçimde ve her parti teşkilatı çalışır!
    AKP’li veya CHP’li veya HDP’li…
    Renkleri bellidir!
    Her gün başka bir renk tercih etmezler!!!

  3. Artik bu yorumları okuyup değerlendirdikçe, yakın gelecekte ülkemizden ümitvar olamıyorum.
    Büyük acılar yaşamayan milletler olgunlaşamıyor.
    Öldürmeyen yaralar güçlü kılar inşaallah.

    • Bence uzun kısa değerlendirmelerinizle yorumlara katılsanız daha hayırlı olur. Hem benim gibi sık sık yazan birkaç kişinin beni de memnun etmeyen “yorum-oligarşisi” kırılır, hem de daha çok sayıda insanın bugüne ve yarına ilişkin düşüncelerini, öngörülerini öğrenme fırsatı yakalamış oluruz. F. Koru’yu izlenmeye değer bulan insanlarımızın neler düşündükleri benim için samimi bir merak.

    • Avam arkadas, insallah bahsettiginiz buyuk acilar, ahmet altan in bahsettigi su cok buyuk altust oluslar degildir! Eger oysa, 15 temmuzda denendi zaten. Oldurmeyen yaralardan kastiniz zombiler gibi ortalikta dolasan hashasi surusunun durumuysa eger, beter olsunlar insallah! Yok degilse, sagol, milletimiz zaten kendi yarasini sarip yoluna devam ediyor iste…

  4. Nurdan Hanım, 16 Haziran 2018 saat 22:16’da şöyle yazmıştı:
    “…
    Bir iki sene sonrada FBİ yetkililerinde birileri Muhammed Ali’nin cenazesine gelirken neler getirildiğini yazarsa, bunada şaşırmamak gerek ayni zamandada hazırlıklı olmak gerek.”
    Bu yorumuyla ilgili kendisine iki farklı seferde soru sordum ama Nurdan Hanım sorumu geçiştirmeyi tercih etti. Bu sefer sorum diğer yorumculara: Burada Nurdan Hanım, bir FBI yetkilisinin bir iki sene sonra yazabileceği şeyler hakkında bizleri uyarırken, kendisinin o şeyler hakkında şimdiden bilgi sahibi olduğunu ima ediyor, yanılıyor muyum?? Okuduğum şeyi doğru anlıyor muyum diye soruyorum…

    • Günaydın arkadaşım yeni mi uyandın? Onun burada özel bir görevinin var olmasından daha doğal ne olabilir ki?.
      Daha fazlasını yazamam çünki “görevli koruma kalkanı” türü bişey hemen devreye giriyor. Belki de girdi bile…

      • Bi ara avanak avni mi fuat abdi mi biri vardi hani herseyleri pek bilirdi (sonradan adini filan da degistirmis) simdi kodeste. Onun gibiler mantara benzer, uygun zemin olunca tekrar urerler…

  5. “1100 odalı saray” için şimdiye kadar eleştiri babında neler neler söylendi; içlerinde belki en hafifi israf olduğu yönündeki tesbit idi. Şahsen o kadar odanın ne zaman, ne için kullanılacağını kestiremesem de, günümüzde normal bir cadde halini almış olan İstanbul Vatan Caddesi nedeniyle rahmetli Menderes’in nasıl eleştirildiğini aklımın bir köşesinde tutuyordum. Yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin şekillenmeye başlayan teşkilat şemasını bugün gördüğümde ve ilgili tüm birimlerin orada bir veya daha fazla ofisi olabileceğini düşündüğümde, o külliyenin kamu hizmeti için arı kovanı gibi işlev görecek bir yapı olarak tasarlanmış olduğunu zihnimde canlandırabildim. Ülke yönetmek küçük düşünenlerin işi değil!
    https://www.ajanskamu.net/mobile/?page=haber&ID=95511

  6. Fehmi hocam
    makalelerinizi 1990lardan beri zevkle takip ederim. ama burada ilk defa yazidan cok yorumlar ilginclesmeye badladi haberiniz ola :)))
    Taha Kivanc beye selam oda yazsin artik hocam :)))
    saygilar

    • Yahu bu baha kivanc fanlari da cok oluyor ama, taha kivanc dediginiz kisi havuz medyasinda falan yazardi, onun burda ne isi var?

  7. https://www.youtube.com/watch?v=J1tTNwi4KyM&index=11&list=RD23PL43r3XFk
    https://www.youtube.com/watch?v=oFiK8nwa2RE
    Evet, davete uyarak tıkladık (ilk olarak daha neler gördüm neler!). Gülmekten ancak birazını seyredebildim!
    Bundan sonra iktidara kim gelirse gelsin el-oğlu gibi aklını kullanarak doğru-dürüst çalışmak zorunda. Allah-rızası zaten bunu gerektiriyor. Allah yaptıklarınızı görüyor-duyuyor dediler takan olmadı. Yerin kulağı var derken, buna TV-internetin gözleri ilave de edildi. Sadece Allah değil şimdi bütün dünya kulları da görebiliyor. Yamuksan bütün yamukluklarınla anında internasyonal oluyorsun (dolayısıyla hiç tenezzül etmemek-Allah rızasına uygun doğru-dürüst çalışmak, başka yolu yok!). Çağ elektronik çağ, bu çağın nimetlerini lehimize kullanarak el-oğluyla aradaki farkı biraz olsun kapatamazsak bir daha hicbir zaman kapatamayiz. Umariz bu tür görsel yapımcılar ülkedeki yamukluklarin bir an önce ortadan kalkmasi icin hakkıyla elestiren, daha kaliteli orjinal tasarımlar gerçekleştiriler. Kimse bu GencOsman’lar, kutlarım.

  8. bu melih gökçek var ya resmen muhalefete çalışıyor.
    tweetterda anker düzenleyip, muhalefetin aslında çoğunluğu oluşturduğunu ispat etmiş. gökçekin anketinde akpye sadece ve sadece (sadecenin rakamla yazılışını bilmiyorum. bilenler rakamla da yazabilir) %29 oy verilmiş.
    gökçek zaten, arıncın deyimi ile, ankarayı parsel parsel fetöcülere vermiş biri. halbuki gerçek yandaş anket yapmaz. “akp %53 oy alacak” der iş biter.
    mesela necip güven, özer iyibaş, h.gayret, ümüt gibi gerçek yandaşlar hiç anket yapıyor mu? Bu anket işi iyi oldu. en azından Gökçekin gerçek yandaş değil, “sözde yandaş” olduğu ortaya çıktı.
    Gökçeke açık çağrı: insan biraz insaf eder, akpnin oyunu en azından %49.9 çıkarır. sende liyakat, ahde vefa, şükran gibi duygulardan hiç kalmadı mı?

  9. Murat Bey, Zıya Paşa’nın alıntılamış olduğunuz isabetli ve güzel sözünü yaptığınız yorum ile doğrulamışsınız! AkParti’nin 16 senede yaptıkları, önceki 116 senede yapılmış olmadığı gibi, belki de gelecek 1116 sene boyunca takdir edilecek değerdedir…tabii görebilene.
    Özer İyibaş bu tespitinize katılmamak mümkün değil.
    Aslinda 16 senede ne geçmişte nede gelecekte hiç bir devlet 116 değil dünya kuruldu kurulari nede bundan sonra Erdoğan’ın yaptıklarını yaptılar nede yaparlar.
    Bebekler,akademisyenler,doktorlar,gazeticiler yargıçlar polisler askerler halki birbirine düşman kendilerinden olmiyanlar kafir,vatan haini ve terörist ilan edip zindanlara şimdiye kadar dünyada tıkmadıklari gibi şimdiden sonrada ne 110 odali saraylarda utururla nede millet zindanlara tikarlar.
    Siz gerçekten de çok doğru bir tespit yapmışsınız. Bu tesbiti daha önce neden dúşünmediniz?

  10. “Su Ordali“ Eski Anadolu Adalet Uygulaması
    Eski Anadolu’da suç işlediği iddia edilen kimse elleri bağlanıp nehre atılırmış. Eğer kişi ölmez ise suçsuz olduğuna inanılırmış.
    Bu yazıdan binlerce yıl önce bu topraklarda yapılan uygulamaların günümüzde halen farklı formatlarda yaşatıldığı anlaşılmasın. Eski zamanlarda yaşamış olsa idik başka ne tür uygulamalarla karşılaşacaktık kim bilebilir?

    • eski anadolu ile yeni türkiye arasında ben de hiçbir benzerlik bulamadım. Tabii o zamanın insanları cahil insanlar. “boğulmazsa suçsuz” olunur mu hiç. Sırf oğlunu yasal dersaneye gönderdi diye adamı ellerini bağla suya at sonra da ölmezse suçsuzmuş de.

  11. …..
    Makarnanın düdüğü, senin olsun “H Gayret”,
    İMeFe var sırada, birazcık daha sabret!
    Vezinlere bir laf yok! ne hoş neden acaba ?
    “Because İzzet” beğendi, seninki boş bir çaba!
    Filim gibi seyrettik! belki, en canlısıydı…
    Darbe kültürün zengin; bu son, en kanlısıydı!
    Onbeş Temmuz tarihtir, kitaplar yazılacak,
    Nedenleriyle hem de, hiç unutulmayacak!
    Ezberler bozulacak, dediğim budur işte,
    “Ezbere müslümanlık”, son darbeyle inişte!
    Sakın yanlış anlama, *K marka partizanlık,
    İmam hatip mezunu, ezbere müslümanlık!
    Hatip olmak yetmiyor, laga-luga fantazi,
    Bize lazım olan şey; akıl-iman sentezi!
    Akıl-İman sentezi, herşeyin anahtarı,
    Yolsuzluk, yamukluğun, rüşvetin aleyhtarı!
    Makarna-kömür-kahve; rüşvet rüşvet üstüne,
    Patenti *K partinin, tabi bundan sana ne!
    …..

  12. na zaman adam oluruz:belediye hizmetleri ile ilke yönetmenin farklı oğlu farklı şeyler olduğunu anladığımızda
    not:belediye hizmetleri:köprü-yol-park-bahçe(adını millet bile koysan)vs
    ülke yönetimi:ülkenin on-yirmi elli yüz yıl içinde eğitimin gelmesi gereken yer planlaması yapılır ve harfiyyen uygulanılır
    askeri strateji belirlenilir ve silahlı kuvvetlerin dünyanın ilk 5 ordusundan biri yapılması planlanılır
    hukuksal sorunlar giderilir
    veeeee
    ekonomi
    tarım politikası
    sanayi ve ticaret politikası
    turizim politikası
    teknoloji politikası
    sosyal haklar–işsizlik maaşı gibi
    türkçenin geliştirilmesi
    kitap okuma oranının arttırılması
    komşu ülkelerle iyi işbirliği
    yabancı dil eğitimindeki sorunların giderilmesi ve geliştirilmesi
    genç nesillerin yönetimi eğiliminin belirlenmesi vs oğlu vs devam edeeeeerrr gider
    yani neymiş….anlayamadıysanız banane anlamayın anasını satayım söylemiyorum

  13. Yalnış anladın H Gayret bak sende ismini yazamiyorsun sebebi Mafya devletine hizmet etmek olsa gerek çünkü avrupa mafyalardan çok çekti ve şu an o DİPLOMATLAR o ülkeye girdikleri zaman tutuklanacaklar.
    Eğer sende ismini korkmadan yazabilsen senin yaşadığın ülkede seni tutuklar. Çünkü iki yüzlusünüz ekmeyini yediğiniz insanlardan nefret edip onlari kafir ilan ediyorsunuz Müslüman bir insan kafir mali yemez.
    H Gayret suçun büyüklüğünú dikkatinr sunarim Dokunulmazlíkları kaldırılmış olmak demek ne demek olduğunu bair araştır,siradan vatandaş değil DİPLOMAT mezarliklara Office açmış.
    Bu seçimlerden sonrada Baş komutaninizi bu tip son beklediğini kendisi iyi bildiği için kazanmak için herşeyi mubah göriyor

  14. Artık iyice belli oldu ki burası muhalefetin yeni mekanı. Hayırlı olsun. Uğurlu olsun. Hayırda DEVAM, umutta TAMAM olsun. Sorum şu ki hami sizin muhalefet parlementer ssiteme geri dönüyordu ? Ne iş bu sıralar beş yıllık proje üretmedeler. Tez çarkettiler. Aklınıza geldi mi?

    • Artik iyce belliki DİKTATÖRLÜK gelmesi için tek ciliz muhafi sese dahi tahammülünüz yok.
      Ne yani siz incineceksiniz diye kimse doğrulari yazmasınmi?
      Eğer F Koruyu bugüne kadar tanımadı iseniz demekki onu yazılarını bugune kadar hiç okumamişsınız.

      • ben bu güne dek f.korunun tarafgir yazdığını da görmemiştim. Sizi bilmem de ben ahmet mehmet tanımam nacizane fehmi koru okuruyum hep aynı yönde düşünecek değilim ya. Hünerse birçoğunuzun yaşı kadar fehmi koru okuruyum. Sizin anlattığınız şeylerin birçoğuna da şahitlik etmiş biriyim. Sandığınızdan tahmin ettiğinizden de fazla. Gözünüz görmüyorsa ben ne yapayım. Evet siz vatansever olabilirsiniz evet siz suça bulaşmamış olabilirsiniz şahsınızı suçlayıcı bir ifadem olmadı. Sizin hizmet dediğiniz 2013 yılında devletini seviyor olsaydı kuzey ırakla yapılan petrol anlaşmasında finans kısmını yüklenen halk bankasının kurumsal kimliğine karşı bi operasyona dahil olmazdı. Amerikanın aöbargosuna uymadı diye bankayı kara paraya aracılık etmekle suçlayan da sizin bahsettiğiniz hareket. (Yanlış yere çekmeyin genel müdürün soruşturmasından bahsetmiyorum) iki olayda da amerikan teziyle argümanıyla hareket eden o zamanki malum grubun gazete ve basınıydı. Amerikan ağzıyla ülkemizin işid e silah yolladığı palavralarını da gene amerikan ağzıyla o gazetemsi şeyler yazdı. Ne için ? Tayip gitsin diye. Sanki fehmi koru bunları bilmiyordu öyle mi ? Evet fehmi bey o işin içinde değil amma dosdoğruyu yazmak hususunda da taraflı davranıyor. Kimse malını övmesin gazetecilerin alayı da böyle. Hiçbişey için değilse de kendilerini kutsalgördüklerinden egoları için öyleler.

      • Beklenen, bir basın yayın organının tarafsız olmasıdır. Hadi hepsi olmasa da Fehmi korunun (en azından bizim yahut benim tanıdığımı sandığım) bu söz fehmi koruya değil yorumculara. Muhalif sese tahammül asıl sizde yok sayın bir kaç yorumcu. Doğruları değil size doğru gelenleri yazıyorsunuz yazın da elbette. Eleştiriye de kızmayın. Kızarsanız da kızın bana ne.

  15. Şimdi düşünüyorum da iki yıldır kendi köşemde sessizce beklerken adaleti;şimdilerde buraya yorum yazıyorum…
    İçime dönüp baktığımda artık sabrımın tükendiğini görüyorum…Ve gerçekten geç gelen/gelmeyen adaletin ADALET OLMADIĞINI anlıyorum…
    Gerçekten yeter artık:”Ben terörist değilim ki”Beyin hücrelerimden biri dahi bu milletin bu devletin aleyhine bir düşünceye kapılsa ,keser atarım bu başımı…
    Elbette ki itibarsızlaştığımın şu iki yıllık süreçte,şimdi ne ile geçineceğiz onun derdine düştüm.Madem ADALET ve Kalkınma Partisi var başımızda;hani adalet?
    Yahu madem devlet bizi istemiyor o vakit;özelde çalışmamıza izin versin…Eşimin onayı gelmedi artık iş yeri hekimliği de yapamayacak…Bu nasıl zulümdür?
    Bu adam madem teröristti niçin gönüllü gittiği Afrika’da hasta bakarken TRT onları çekip yayınladı?Madem eşim teröristti aynı zamanda bu geziye Sayın Davutoğlu da iştirak etmişti?Madem eşim suçlu yanındaki adamlar niye suçlanmadı?Ahhh o kadar çok “Neden”le çalkalanıyor ki beynim…
    Allah Fetö’nün,taraftarlarının,bu 17/25 i tezgahlayanların,Darbeye teşebbüs edenlerin belasını versin…
    Fetönün adamları yurt dışında,Fetöye destek moral motivasyon veren siyasiler hala şovlarına devam ederken;bizler çırılçıplak ortada kaldık…Biz kim miyiz?Ben eşim ve çocuklarım …Belki yakın belki uzağım size…Ama artık içim böyle yanarken kime oy vermeyeceğimi çok iyi biliyorum.Kime oy vereceğimi ise hala bilmiyorum…

    • Akpartiye oy vermeliyiz, yargiya yardimci olmali ve allaha siginmali. Hani nerdeyse bugun sumuklu psikopat ufuktan belirse hemen eteklerine yapisivercekmissiniz gibi bir izlenim vermeyin. Bir de bu sayfanin okurlarindan kimse sizinle alay etmedi, boyle carpitmalar aleyhte sonuc getirir. Dalga gecen olduysa da o onun cahilligidir deyip gecelim…

      • Aptalca bir cevap.
        Adam yandım anam diyor.
        Bu adam da üstüne benzin dök sönersin diyor.
        Cahil.

    • Yalanların dozu şimdi de “ÇIRILÇIPLAK ORTADA KALDIK” uzun kuyruklu yalanıyla artırılmış.
      Bir önceki yorumumun sansür edilmiş olması da;
      aslında yalan söyleyip mağdur edebiyatıyla birilerini kandırasın diye burada olduğunun en güzel delili benim için.
      Bu gidişle seçime yakın günlerde; “AKP liler bize tecavüz etti” yalanını da duyacağız burada senden.
      Çünki istikameti kaybetmiş kişilerden herşey beklenir.

  16. Bir Alman Müslüman olmuş. Nedenini açıklarken de “benim için İslam’daki içki yasağı yeterli oldu. O dönemde içkinin zararlı olduğunu tespit edebilmek yeterliydi” demiş.
    Aynı şekilde Ak Parti’nin geldiği yeri görmek için Marmaris Okluk Koyu’nda inşa edilen 300 odalı saraya bakmak yeterli.
    Sayın Özal’ın birkaç kez kullandığı ve sonraki iki Cumhurbaşkanının hiç kullanmadığı köşk yıkılarak yerine 300 odalı bir saray inşa ediliyor.
    Peki buna harcayacak paramız var mı? Para bugünlerde ancak yüzde 18 faizle borçlanılarak bulunabiliyor. Dış borç 453 Milyar dolara ulaşmış. Buna biraz daha ilave yapılıyor. Ya da milletin 6 liraya aldığı benzinden alınan fahiş vergilerden karşılanıyor.
    Dahası, Fatih Sultan Mehmet’in “ormanlarımdan bir ağaç kesenin başını keserim” sözünü yıllardır tekrarlayan bir gelenekten gelenler, yılda sadece 10 ila 15 gün kullanılacak bir yer için açılan yeni yollar için de binlerce (50 bin deniyor) ağacı kesiyorlar. Yolun ve kesilen ağaçların resim ve videoları sosyal medyada dönüyor.
    Faizle para bul, sonra hiçbir işe yaramayacak lüks bir yatırıma tabiatı da katlederek giriş.
    Ziya Paşa, “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, Kişinin görünür rütbe-i aklı eserinde” der.
    Ak Parti’nin işinin zor olduğu kanısına ben de katılıyorum. Nedeni de kendi yaptıkları icraat ve eserleri.

    • Surekli yapilan islere karsi cikip sonra da tum bu altyapi eserlerini utanmadan kullanmak nasil bir nankorluk cesididir bilmem ki?

      • H gayret alt yapinin parasini millet ödedi bir yüzük sermaye ile başlayip milyarder olanlar değil.
        Biraz cahaletten kurtarabilsen iyi olur.

    • Alın size bir vatan haini daha! Bir padişah adı taşıdığından dahi bihaber şaşkın! Adından bile utanmadan tutmuş sadece hamaset ve Diriliş Ertuğrul ihraç ederek iki günde kapatabileceğimiz 453 milyar dolarlık dış borcumuzu bize bir meseleymiş gibi gösterip burada algı yönetimine girişiyor. . . Öyle ağaç mağaç dediğine göre de, tinerci-Gezici tayfasından olduğu besbelli! Hemen kimliği tespit edile… 🙂

    • Murat Bey, Zıya Paşa’nın alıntılamış olduğunuz isabetli ve güzel sözünü yaptığınız yorum ile doğrulamışsınız! AkParti’nin 16 senede yaptıkları, önceki 116 senede yapılmış olmadığı gibi, belki de gelecek 1116 sene boyunca takdir edilecek değerdedir…tabii görebilene.
      Marmaris eleştirinize Kızılcahamam diyorum. Anlayan anlar…

    • Abuzer kardeşime uzaklardan el edip dostane gülümsiyeyim, “24 Haziran’dan sonraki seçimlerde iktidar yolu açıldığında herkese çok iş düşecek Abuzer Arkadaş, hepimiz bugünden hazırlığa başlayalım” diye de ekliyeyim 🙂

  17. Ayyıldız isimli yorumcu mağduriyetiyle dalga geçildiğini düşünüyor, belki geçenler vardır ama elinde silah olan darbeci kendi resmine bakıp o ben değilim diyor, ardından mağdur olduğunu iddia ediyor, ardından konusuna komşusuna iftira edip onları ispiyonluyor. dolayısıyla bir rumuz ve bir hikayeden müteşekkil olan yorumuna bazılarının şüphe duyması son derece normal değil mi? bana sorarsanız ben kendisine inanıyorum zira yazdıkları kendisinin ya da değil sonuçta birilerinin yaşadıkları ve acıları. bunların giderilmesi gerekir. ayıldız elbette kendisini mağdur ettiğine inandığı bir partiye oy vermeyecek , aksi zaten çok saçma olurdu. keşke kendini bunca mağdur eden örgüte de insanlar artık gönül vermeseler değil mi? bugün akp ye oy verenler de geçmişte kendilerini mağdur eden partilere bakıp oy veriyorlar zaten, ekonomiye bakıp oy vermedikleri kesin…ila nihaye bu mağdur oyları devam edeceğe benziyor ne kadar acı…ne kadar yazık…
    çok değer verdiğim bir nasreddin hoca kıssası vardır, yüzüklü olan.
    hoca avluda telaşlı bir şey ararmış, komşusu görünce merak etmiş ne aradığını sormuş, hoca ok değerli olan yüzüğünü kaybettiğini onu aradığını söylemiş, komşu haline üzülüp yardım etmek içiin hocayla beraber yüzüğü aramaya başlamış, hayli uzun süre aradıktan ama bulamadıktan sonra yorgun komşu;
    hocam bu avluda düşürdüğüne emin misin diye sormuş,
    hoca da ben yüzüğümü bodrumda kaybettim diye cevap vermiş, komşu bu cevaba hem şaşırmış hem kızmış;
    ya hu hocam demiş bodrumda kaybettiğin yüzüğü neden avluda arıyorsun???
    hoca mahcup,
    ahhh demiş ama orası çok karanlık…
    bizi biz yapan güç yüzüğünü kaybettik sanırım, arıyoruz ama başkasının yanlışlarında, yaptıklarında hatta yorumlarında. çünkü herkesin kendi bodrumu fazla karanlık, kimse oraya bakmak istemiyor, oraya güç yetireceğimize başkalarının yanlışlarını eleştirmek düşüncelerine öfkelenmek kolay geliyor, kısa vadede çözüm gibi görünüyor. önümüzdeki dönem kim gelirse gelsin zor geçecek gibi…

    • Isabetli bir yorum. En kucuk bir ozelestiriye bile yanasmadiklari gibi surekli de alacakli pozisyonunda bekliyorlar. Allah vere de gayretullaha bi kere daha dokunmaya kalkismasalar! Sefkat tokadi bu sefer nerden gelir bilinmez…

    • Hayli hakkaniyetli bir yaklaşım. . . Seçimlerin ateşi söndükten sonra meseleleri bir partinin savunusu, suçlanması gibi sığ bir alandan elbirliği ile çıkarıp, en azından partilerden bağımsız olarak eğitim, kültür, adalet gibi ülkenin onyıllardır çözülememiş sorunları üzerine bir şeyler yazmaya çalışırsak çok daha hayırlı olur. Ömer Zülfü Livaneli ve bunun diğer mahalledeki muadili insanların sığ dünyasında kalınarak hepimizin kendi bodrumundaki karanlığa cesaretle ve kararlılıkla yönelmesi zor görünüyor. Ama Venedik kriterleri, ama İslamın şeri hükümleri, belki ne birincisi ne ikincisi, ama adına cumhuriyet denilen dönemin başından bu yana çok sorunlu bir hukuk düzeni (düzen ise eğer) var bu ülkede. Eğitimde seküler mahalleyi çağın dışına itmiş 80 yıllık pozitivist bataklıktan çıkış bugünün karşı-eğitim hamleleri ile ne kadar mümkün? Toplumumuzda, şu ya da bu partinin omuzlarına yükleyemeyeceğimiz, hepimizin eşit oranda sorumlu olduğu bir lumpenleşme var ve bundan pek çoğumuz rahatsızız. Bunun önünün nasıl alınabileceği konusunda fikirler üretebilir miyiz? vb. Her konuyu ve her yorumu bir siyasi geleneğe muhalifliğin aracı haline getirmenin kışkırtıcı cazibesinden uzak kalmayı başararak yorumlarımıza bir değer, bir kalite katabilir miyiz? Ben kendi payıma kendime çeki düzen vermeye ve denemeye hazırım.

      • Sn.bernar, bu anadolu atesi kolay sonmez:) egitimde sekuler mahalleyi cagin disina kim itelemis ki? Ted kolejleri her yerde acik! Haa, cagin disina degil yurtdisina itilmis dersen bak o dogru. Artik robert kolejde surda burda kontenjanlar iyice sinirli oldugu icin disarda okutuyorlar cocuklari. Maalesef maarif meselesinde bi arpa boyu mesafe alinamadi:( lumpenlesme de bunun en aci gostergesidir. Memur kafasiyla da bi mucize yaratilamazdi zaten:) sadece dersane mafyasini gerilettik ama sinav endustrisi hala kabak gibi ortada duruyor. Basin yayin alanindaki pespayelik hicbir kesimle sinirli degil ve oldukca da eskiye dayaniyor sanki. 15 yildir ne iktidardan ne muhalefetten soyle bir agiz dolusu “yeni ve cagcil bir anayasa lazimdir” diyeni daha goremedik! Ab nin Lizbon anlasmasi ortada duruyor. Yerel yonetimlerin ozerkligi meselesi artik konusulmasi dahi imkansiz bir haldedir…

        • Seküler mahalleye ilişkin “çağın dışına itilme” şeklindeki ifadem yanlış; ilk oluşturulduğunda zaten bir şeyin dışında olan bir şey nasıl o şeyin dışına itilebilir ki? Neyse, ben develerin tellal, pirelerin berber olduğu, gökte bulutların önderin siluetini peydah ettiği, geçmişin meğerse geçmiş olmadığı ve dolayısıyla 1923’le birlikte sıfırlandığı (bilgisayarlara format atmanın eski zamanlardaki versiyonu diyelim) yılları ima etmiştim zaten. Yorumunuzun gerisiyle “Al, kopyala, ve dahi yapıştır” denecek kadar hemfikirim efendim 🙂

        • konuya yine fransız kaldın yine çaktın ak kaşık
          ya ben anlayamıyorum arkadaş madem türkiyeyi bu kadar düşünüyorsun türkiye bu kadar büyük güçlü türkiyedeki yönetim bu kadar iyi
          o zaman fransada ne arıyosun kardeşim
          gelsene senede bir iki hafta değil gel temelli burada yaşa da gözünün ne kadar olduğunu görelim

          • Sizden farklı düşünenlerin nereden çıkış yaptığını size ispiyonlayıp üzerine çullanmanız için kopya veren site yönetimi;
            dürüst davranarak; sizin gibi “İstemezükçü Yıkım Ekibi Tayfası” mensuplarının nereden çıkış yaptığını da bize söyleyebilir mi acaba..?
            Yoksa bunu isteyerek kendilerinden; kaldıramayacakları kadar ağır bir şey mi istemiş oluyorum?

      • ne sağ olmaktan ne sol olmaktan fayda gördük, ne muhafazakar ne de seküler olmaktan. kavramların içi boşaldı bari artık doğru ve yanlış üzerinde anlaşalım, bu o kadar zor olmasa gerek. kimseyi kırmadan suçlamadan olamaz mı? olur bence.
        yorumlarımda kırdığım kimseler olmuştur, hoş görmek yerine sert çıktığım da olmuştur, içtenlikle özür diliyorum, 3 günlük dünyada kimseyi kırmaya değmez.

        • Sözlerinizi kendi adıma yineleyebilirim. Sukunet ve hoşgörüden sapmanın bahanesi yok. Benim de yok. Herkes bu yorum köşesini farklı düşünce-kültür geleneklerinden gelen bireylerin düşünceler bazında bir tanışıklık kurma, bir diyalog imkanı, diğerinin zihin dünyasına yönelik bir merakın olabildiğince giderilebileceği bir platform olarak düşünürse, her şey daha iyiye gider, hepimiz kendimizi iyi hissederiz.

    • Merhaba;
      Anlattıklarım gerçektir bir kelimesinde dahi kurgu yoktur.Ben beni bu duruma sokan,beni KHK ile tescilleyen bu iktidara oy vermeyeceğim bu bir gerçek.Ancak en önemlisi artık cemaat,cemiyet,sendika,gönüllü kuruluş,STK gibi şeylerin uzağından bile geçmeyeceğim…Hizmet anlayışıymış hepsi palavra…İnan’ın kedileri koruma derneği falan bile artık bana masum gelmiyor.Ki ben devletin Temmuz ayına kadar aidatını ödediği bir öğretmen sendikasına üye olmuş,mayıs ayında da hiçbir faaliyetine katılmadığım için gereksi bulduğumdan ayrılmıştım…
      Herneyse anlayın ki ;Fetö ile yapılan bu savaşın savaşın ortasında kaldım…

  18. sayın koru Ak parti özellikle sayın Cumhurbaşkanı girdiği bütün seçimleri çok ciddiye alır ve kritik görür hem kendi hemde parti teşkilatı çook çalışır yani tevekkülün gereğini yaparlar takdir Allah’ın mevlam neyler neylerse hayır eyler . Kimsenin oyu hiç bir partinin cebinde değil tabiki partiler çalışacaklar her seçim zordur bu secim de zor kolay seçim olmaz işin tabiatına aykırı zaten

  19. Yalnız bu mu?…AK Parti teşkilat üyelerinin kapı kapı, elinde bir de kahve paketi ile dolaşmaları…Bunu okuyunca bayram ziyaretinde evinde bulunduğum, koyu bir Erdoğan taraftarı olan akrabam, kahve hazırlamaya mutfağa doğru yönelirken ”bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var” dediğini duymuştum. Bugün de Koru’nun yazısından öğrendiğim: AK Partili gençler ellerinde küçük kahve paketleriyle dolaşmaları oldu. Meğer bu seçimin odağında kahve varmış ta haberim yokmuş..bana ikram edilen bayram kahvesinden de böyle ince bir mesaja muhatap olduğumu şimdi anlıyorum.
    Ne yapsam acaba? Kahve ikramında bulunan akrabamın hatırını mı tutsam yoksa onun hatırını başka bir karşılığa mı saklasam diye düşünüyorum. Hatırı bende saklı kalsın, gün ola harman ola diye karar kıldım.
    AK Parti teşkilat mensuplarının canhıraşane çalışmalarının ise bence iki nedeni var. Birincisi lidere olan inançları (imanları), diğeri ise AK Parti (devletinin) kadrolu çalışanları. Birincisini izah etmeye gerek yok ama ikincisinde ise şöyle bir girizgah yeterli olur sanırım.
    Devlette işe/kadroya alımlarında malum olduğu üzere parti referansı olmazsa olmazı..bunun içerisinde önceden taşeron diye nitelenen, şimdiyse bir çeşit kadroya alınanlarda dahil. Asıl ilginç olanı ise genel istihdam verilerine de yansıyan geçici/mevsimlik işe alımlarda da parti referansı arandığı, hatta milletvekillerinin bile araya sokulduğu…Daha ilginç olan ne biliyor musunuz? Kamuda herhangi bir şekilde, geçici olsa bile çalışmayan teşkilat çalışan/üyelerine İŞKUR üzerinden aylık bağlandığı… Hatta ilçe parti başkan ve teşkilat yöneticilerinin eşlerinin de bundan yaralandığı duyumlar arasında.
    İkram ettiği kahvenin kırk yıllık hatırını önüme koyarak onu oya tahvil etmek isteyen akrabamın çocukları da parti referansıyla belirli bir statüde kamuda çalışmaya başlayalı çok oldu, biri de teşkilattaki görevinden dolayı İŞKUR’dan maaş aldığını bana söylemişti.
    Şunu söylemeyi de ihmal etmemişti konuşmamızın bir yerinde: ”Şimdilik partimizin aleyhinde olanlar, ileri geri konuşanlar, hakaret ve küfür edenler bir bir tespit ediliyor, isimleri belli” diye…
    Demek markaja alınanlar sadece HDP’li seçmenler değilmiş..listeler çok yönlü hazırlanmış zahir.

  20. Kıyamet kopmaz tıpkı 91 seçimlerinde Anap kaybedince kopmadığı gibi ama 91 seçimlerinden sonra neler yaşadığımızı toplum olarak unutmadık 2001 de ekonomik kirizle ülkemiz iflas etti bir gece de faizler 7500 e çıktı dolar 600 tl den 1800 tl ye fırladı dikkat bir gece de hani şimdi haklı olarak dolar artıyor diye endişeleniyoruz ya Ak parti iktidara gelince dolar 1500 tl idi dikkat 16 yıl sonra 3 katı 4500 tl tabiki vatandaş olarak paramızın değer kaybetmesini asla istemiyruz. diğer yaşadıklarımız 90 yılların çok sıkıntılı geçtiğini biliyoruz.

  21. Bizdeki milliyetçiliğin sefaleti ve sahteliğine ibretlik örnek: Philip Cocu, hiçbir uluslararası deneyimi olmayan Hollandalı bir teknik direktör. Tanınmış bir orta saha futbolcusu. Çalıştırdığı Hollanda futbol kulübü PSV’den aldığı yıllık üzret 450.000 Euro. Bu yıllık ücretin hatırı sayılır bir bölümünü de vergi olarak devlete ödüyor. Fenerbahçe’nin bu Hollandalı ile anlaşmasının bu hafta içinde kamuoyuna duyurulacağı açıklandı. Üzerinde anlaşmaya varıldığı sözleşmeye göre, Cocu, yılda 2,5 milyon net maaş alacak. Eğer Fenerbahçe’yi guruplardan çıkarmayı başarır ve Şampiyonlar Ligi’ne katılmasını sağlarsa, 500.000 Euro bonus alacak. Türkiye liginde takımı şampiyon yaparsa, bir 500.000 Euro daha girecek cebine. Yardımcılarına da sezon başına 500.000 Euro ödenecek. Eğer Fenerbahçe’den kovulursa, yıllık 2,5 milyon Euro kendisine, 500.000 Euro da yardımcılarına tazminat garantisi veriliyor. Yani, bu dört Hollandalı, başarılı da olsalar başarısız da olsalar, milyonlarca Euro’yu ceplerine indirecekler.
    Bizde 4 büyüklerin taraftar kitlesi biziz. Kardeşimiz, iş arkadaşımız, komşumuz, okul arkadaşımız vb. Milliyetçilik ortak iddia. Şimdi, bu Türk kulüplerinin milyonlarca milliyetçi taraftarı, benim huzurumu bozan bu tür haberlere hiç aldırmayıp bu adamları baş tacı edecek, paraya boğacak bir sezon boyunca.
    Fenerbahçe basketbol kulübü, geçen sezon Avrupa şampiyonu oldu. Takımda ilk beşte yer bulabilen bir tane Türk basketbolcu yok. Futbol takımlarımızda da durum üç aşağı beş yukarı böyle. . . Ver mehteri, ver İzmir marşını. . . En büyük biziz, bizden büyük yok çünkü.
    Geçmiş bir tanesi klavyenin başına Fransa’da, Avrupa klavyesiyle, Türkiye’de yaşıyor ayaklarında bana ayar vermeye çalışıyor: “Git o zaman o aşık olduğun Haçlı ülkelerinden birinde yaşa!” Bir diğeri, canını çok sıkmış olduğumu itiraf edip, bugün akşam namaz çıkışı cami önünde bana randevu verip “Cesaretin var mı?” diye dayılanıyor. Bir diğeri, seni ininde güdümlü bombalarla avlayacağız diye çocuk dünyasındaki fantezilerine kendi kendisi inandırmaya çalışıyor. . . Bizde fiyatı artmayıp hep ucuz kalan şey milliyetçilik, aklını ve vicdanını kullanmaya çalışan herkes vatan haini. Öyleyse: Durmak yok, yola DEVAM!

    • Başkalarını trollük yapmakla suçlarken trollük yaptığını itiraf edivermek; hayali düşmanlardan hayal mahsulü tehditler alıp bunlara karşı don kişotvari kahramanca hayali savunmalar yapmak…
      Daha ne olsun ki; kendisini hergün “amarikalıların aradığını” sanıp; sonradan boş hayal olduğu ortaya çıkan;
      “avrupalı büyükelçiler bana Erdoğanı yargılayacak mısın diye sordu”
      iddiasında bulunup sonradan “ben ööle sanmışım doğru değilmiş o söylediklerim” diye kendini kendi elleriyle YALANLAYAN;
      15 yaşından beri hergün Cuma Namazı kılacak kadar uzayda yaşayan
      birinin yamakları en yakışan haller bunlar.
      Ümitsizlik duygularını bastırıp kuyruğu dik tutman lazım. Sık dişini adamım … Şunun şurasında kaç gün kaldı?
      Yalnız bu gülünçlükler seçimden sonra da devam ederse kalıcı sıkıntıya neden olabilir bilgin olsun.
      Modern dünyada don kişotlluk zor zenaat.

      • Ümitsiz olmayı gerektirecek bir durum yok ki ümitsiz olayım. Haftalar önce yazdım: Vesayetin partisi ile Reisçi yeni devlet partisi tokuşacak, birinin payına cumhurbaşkanlığı, diğerinin payına meclis çoğunluğu düşecek. Kaçınılmaz olarak kapımızı çalacak bir sonraki erken seçimlerde de halkımız milliyetçilik çamuruna bulanmamış, ülkenin yegane sivil partisi Saadet’e akacak. Mesele bu kadar basit 🙂

        • Sn.bernar arkadasimizin 15 yillik akp iktidarina karsi alternatif diye saadeti gostermesi veya pazarlamaya calismasini hem ulkemize haksizlik hem de hakaret olarak aliyorum. Gorus olarak elbette saygim var ama bu derece kucultucu ve degersiz bir secenegin onumuze surulmesi cok uzucu. Keske en azindan akpartiye yetisebilecek gratta bi siyasi hareketimiz daha olsaydi! Birinden bikinca digerine binerdik:)

          • Yahu biraz hakkaniyet be azizim: Bakanlık ve belediye ihalelerinden, seçim zamanlarında tepe tepe kullandığınız bilimum uçak helikopterlerden, düzinesi bir F. Koru yazısı etmeyen onlarca gazete ve tv kanalınız dışında neyimiz eksik? 🙂

          • FETÖ NÜN saadet tarlasını sürüp ektiğini aziz bernarın sık sık saadet demesinden anlıyoruz.
            Büyük şeytan yumurtaları tek sepete koymaz, Fetö nün truva atı gıbı
            sızmadığı parti,stk,holding ,tarikat vb kuruluş yoktur.
            CİA-MAAT IN Türkiyedeki kuyruğu kesildi fakat yurt dışındakai başı ezilmedi.Türkıyeyi uzun yıllar meşgul edecek bir yapı.PKK biter ,çünkü
            faaliyetleri açık olup kendini gizlemeyen bir örguttür.
            Bu tür yapılarla mücadele uzun soluklu ve devlet polıtıkası olarak devam etmelidır.24 haziran seçimlerinin yıkım ekibinin rol dağıtımını yapıp sosyal medyada algı oluşturma faaliyetlerine twetleri ve yorumları 10 a katlayarak devam etmekteler.

        • sayın Bernar kardeşim saadet eski saadet değil artık gerçi eskisine de şüphe ile bakıyoruz refahlı, saadetli kardeşlerimize bu gün kayığına bindiği CHP liler seküler kesim aşağıladığı zaman üzülüyorduk, uykularımız kaçıyordu ama bugün görüyoruz ki çoktaan CHP nin kayığına binmişler gerçi ta 2007 danıştay saldırısı sonucu Ak partili bakanlara kocatepe camii avlusunda yapılanlara alkış tutmuşlardı benim yaşadığım ilçe deki saadetliler o zaman dan beri şüphe ile yaklaştım ama şimdi anladım ki gercekten CHP nin kayığına bineli çook olmuş hülasa saadet partisi o şansını kaybetti CHP nin kayığına binenleri muhafazakar seçmen ekseriyetle af etmez iktidara getirmez

          • Ümüt Bey, ukela bir insan olarak görünmek istemem, ama, hem ülkemizdeki İslami hareketlere, hem de Milli Görüş geleneğinin siyasal tarihine ilişkin gerçekten iyi sayılabilecek bir birikime sahip olduğumu düşünüyorum. Saadet Partisi, CHP’nin kayığına binmiş değil. Bu sizin gözlem ya da çıkarsamanız ve korkarım buradaki biricik kriteriniz partinin Cumhur İttifakı içinde yer almayıp Millet İttifakı’nda konumlanması. Kabul edilmeli ki, Gülenciler dışında, bugüne kadar vesayetin kayığına binen tek bir İslami duyarlığa sahip gelenek yoktur bu ülkede. İçinde yaşadığımız dönemlerde bir ikincisinden söz etmek mümkün müdür? Bilemiyorum, ama bunun bugün Saadet Partisi’nde temsilini bulan Milli Görüş geleneği olmadığı çok açık.
            Her partili arkadaşımın ne düşündüğünü bildiğimi iddia edemem; ama, parti liderliğinin izlediği siyaseti iyi biliyorum ve diyalog içinde olduğum en az 7-9 Saadet Parti’li arkadaşım var. “İlkeler” bizim dilimizde içi boş bir retorik değil. AK Parti liderliği ile birden çok görüşme yapıldığını siz de biliyorsunuz. Sayın Karamollaoğlu doğru ve haklı olarak ısrarcı oldu o ilkelerde.
            CHP’nin, HDP’nin, İyi Parti’nin yarın ne yapacağını bilemeyiz. Bu partilerin adalet, hukuk, demokratik özgürlükler konularında yarın sergileyecekleri tutarsızlık hem kendilerine, hem de memlekete kaybettirir. Sanırım siz de kabul edersiniz ki, Saddet, her ne pahasına olursa olsun oylarını artırarak iktidara gelme hırsında olan bir parti değil. İlkelerimizle, ahlaki ve ilkesel tutarlılığımızla halkın teveccühüne mazhar olmak istiyoruz. Diğer partilerin ne yapacağından bağımsız olarak, ülkemizin tespit ettiğimiz sorunlarının çözümüne ilişkin tespitlerimizi, aldığımız ve alacağımız oydan bağımsız olarak, somut bir program olarak halkımıza sunduk, mesajlarımızı insanlara ulaştırma çabası içindeyiz. Belki kabul edersiniz ki, partinin yazgısını ve halk yığınlarındaki algısını, AK Parti’nin seçim ihtiyçlarına göre eğip bükemeyiz.
            Biz, bugünkü haliyle AK Parti’nin sorun çözen değil sorun yaratan bir parti olduğunu düşünüyoruz. Halkın yakın gelecekte CHP ve diğer partilere değil, tek sivil ve ilkeler konusunda tek tutarlı parti olduğuna inandığımız Saadet Partisi’ne yöneleceğini düşünüyoruz ve bunun ham bir düş olmadığını, içinde yaşadığımız toplumun sosyolojisini çok iyi okuduğumuzu düşünüyoruz. İnanın mesele bu kadar basit.

          • Yahu biz bunlarin gencligini de biliriz. Dinci siyaset her zaman statukonun kucaginda buyumustur. Erbakan cizgisi ya da disindakiler, tarikatlar, feto vs. Baska turlusu de zaten esyanin tabiatina aykiridir. Yani kufur tek millettir! Kukla orgutlenmelerin ipi tek elden kontrol edilmektedir. Milletin ilerici gucu akparti onderligidir!

          • Hayret ya, Pes yani pes! diğerleri dinci gerici, akparti ilericiymiş! ütopyadan gelmiş bu arkadaş!

  22. Merhaba,
    Sayın Koru’ nun yazısı tam da düşüncelerime tercüman olan bir yazı.Kimileri her ne kadar mağduriyetimle dalga geçmiş olsa da,iki yıldır at izini it izinden ayır(a)mayan devletime kırgınım.Kırgınlığım arşa yükseldi artık…
    Daha önce ben de Ak parti seçmeniydim bütün ailem gibi…
    Ama ben ;işimden itibarımdan yaşam zevkimden olmuşsam ,artık bu zulümlere son vermeyen bir iktidar partisine asla oy vermeyeceğim.
    Ailem de vermeyecek
    Eşimin ailesi de -bir kişi hariç- vermeyecek…
    Siz zannediyor musunuz bu durumlara kolay geldik?Biz hakkımızı soramadık,ohal komisyonundan ses çıkmıyor…
    Allah hakkımızı sorsun…

    • Bakalım bunu Sayın Editör yayınlayacak mı?Ayrıca kötü olan nedir biliyor musunuz?Hani iktidardakilerin kandırıldı ya…Hani biz şade vatandaşlar kanmamalıydık yaaa….Eşim de bu süreçte işinden atıldı.Artık özelde de iş yeri hekimliği yapamıyor çünkü sertifikasına onay vermiyor bakanlık..
      Eşimle Batman ‘da “Bakan” sıfatıyla kurban dağıtımına iştirak eden Mehmet Şimşek hala “bakan”…Bu nasıl çiftestandarttır söyler misiniz?

    • Allah yardımcınız olsun ben de haksızca ihraç edildim ve darbeye ve fetö hainine karşıyken veee oyum ve ailemin oyu bu kez akp ye değil asla …

  23. Tayyip Bey’in çok gizli konuşmasını özel casusluk teknolojisi kullanarak kaydeden ve gerçek yüzünü tüm Türkiye’ye gösteren vatanseverlere minnet borçluyuz!!!
    Bir akrabamın bana whatsapp üzerinden göndermesiyle haberdar olduğum videonun, Nurdan Hanım ve Fehmi Bey’in alıntılayarak değinmeleriyle, muhalifler için önemli bir malzeme gibi görüldüğü anlaşılıyor. Oysa basit dilbilgisi ve samimiyet, ortada büyütülecek bir şeyin olmadığını anlamalarına yetecek: Tayyip Bey’in “bunu dışarıda söyleyemem” dediği şeyin HDP’nin baraj altında kalmasıyla kendilerinin çok daha iyi bir duruma geleceği gerçeği olduğu o kadar açık ki! Devamında HDP seçmenine yönelik söyledikleri, zaten seçim meydanlarında teşvik ettiği ev ev, kapı kapı dolaşarak işi seçim gününe kadar sıkı tutmaktan başka ne içeriyor?? Yoksa “sandıkları patlatma” çağrısı da terörizm ile ilişkili de yandaşlar olarak biz mi anlayamıyoruz??

  24. Recep Tayyip Erdoğan şu an 65 yaşından gün alıyor. Yıllar önce yani 1999 yılında kendi pozisyonunda olan Refah Partili üst yöneticiler ve tabii Necmettin Erbakan için 65 yaşın sınır olması gerektiğini ve günü gelince de bunun kendisini de bağlaması gerektiğini söylüyordu. Sıkıntının bir nedeni de bu olmasın? Kitaptan aynen alıntı:
    “Ben siyasetten çekilmelerini değil, seçilme haklarının olmamasını istiyorum. Türkiye’de siyasi düşünce ve parlamento daha genç, daha dinamik nesillere inmeli. Siyaset rantın değil, hizmetin cazibeyi oluşturduğu bir yerde olmalı. Ülkeye yön vermede, idarede, paylaşımın içerisine girecek insanlar çoğaltılmalı. Bunu sağlayabilmek için alt limit belirlenmiş. 25 iyi bir yaş.
    – Siz üst limitin de belirlenmesini istiyorsunuz…
    Evet. Nasıl alt limit varsa, üst limit de konulabilir. Yasalar bu
    işe müsait değilse, partiler kendi iç tüzüklerine, adaylık şartlarına 65 yaşı aşmama şartını koyabilir. Ve bunun birilerini üzmemesi lazım… Ben bunu söylerken şu veya bu şahsı kastetmiyorum. Kaldı ki Allah ömür verirse, yarın benim için de geçerli. Siyasetteki yaklaşık 30 yıllık deneyimimden edindiğim tecrübe bu.
    Ruşen Çakır ve Fehmi Çalmuk, Recep Tayyip Erdoğan: Bir Dönüşüm Öyküsü, s.112; Turhan Yılmaz, Hürriyet, 21 Mart 1999 röportajı.

  25. Ak Parti kurulduğu günden beri ev ev,kapı kapı dolaşma yöntemini teşkilatına tavsiye etmiştir.Bunun bir oy getirisinin olup olmayacağı ayrı mesele. Aynı gelenek Saadet çizgisinde de var, kısmen diğer partilerde de var.Özellikle esnafları dükkan dükkan dolaşıp,en azından bir selam verme,hayırlı işler dileme geleneği tüm partilerde var.
    Özellikle küçük yerleşim birimlerinde
    herkes herkesi bilir,kimin kime oy vereceğini de bilir,en azından tahmin eder.
    Ve başka partiye oy vereceğini düşündüğü
    tanıdıklarını kendi partisinin tarafına çekmeye çalışır.Bu demokrasiye geçtiğimiz ilk günden beri böyledir.
    Bunu her parti yapar,meşru bir çalışmadır.
    Öte yandan muhalefet haklı olarak HDP’nin barajı geçmesini arzulamakta ve
    bunun için HDP’ye biraz destek verme eğilimindedir.Bunu,HDP’nin mecliste temsil edilmesini çok istedikleri için değil,Ak Parti’nin aleyhine olacağı için istiyorlar. Ya da şöyle söyleyelim:Eğer HDP barajı aşmasa HDP’ye gidecek olan vekilleri CHP kazanacak olsaydı HDP’nin barajı aşıp aşmaması muhalefetin umurunda bile olmazdı.
    Aynı şekilde Ak Parti’nin de HDP’ye gidecek oyları kendi tarafına çekmeye
    çalışmasından doğal bir şey olamaz.
    Bunca,miting,propaganda,çalışma bundan
    başka bir şey için mi yapılıyor?Her parti rakip partilerin seçmenini kendi tarafına çekmeyi ister,bunun için gayret de gösterir.Propaganda faaliyetinin amacı da zaten budur.
    Fehmi Bey’in kapısını küçük bir kahve
    paketi ile çalmışlar.Yıllarca merhum
    Erbakan’ın partilerine,iki dönem Özal’ın
    Partisine oy verdim.16 Yıldır da Ak Parti’ye
    oy veriyorum,bu gidişle vermeye de DEVAM edeceğim.Bir kez olsun evimin
    kapısını bir çikletle bile çalan olmadı yahu!
    Tevekkeli Ziya Paşa boşuna dememiş:
    “Bîbaht olanın bağına bir katresi düşmez,
    Bârân yerine dürr ü güher yağsa semadan”

    • Allaha yakin olsunlar, benden irak olsunlar:) yillar yili milletimiz ne yana meylediyorsa ben de o yana oy veriyorum. Bu gunumuze sukur, ulkemiz adina umutvariz! Eskiye gore cok iyi durumdayiz. Ben de hep duyarim filanca parti filan yerde para dagitiyomus, altin veriyomus, kahve ogutuyomus diye… Bu gune kadar bi kirintisi dusmus degil semtimize:) vatan sagolsun deyip basiyoruz oyu. Insallah daha guzel gunlere varacagiz diyorum.

  26. Parti çalışması
    Oyumu Erdoğan’a vereceğim çünkü bugün ondan başka sivillerden cumhurbaşkanlığı yapabilecek biri yok ortada. AK Parti’ye oyumu vermeyeceğim. Saadet Partisi’ne oy vereceğim. Yeniden anahtar parti olursa bu AK Parti için de bir sigortadır.
    AK Parti’nin oyu %40’lardan aşağı olmalıdır. Halkımız beklenmedik bir davranış yapmazsa %40’ın üzerinde oy alması Türk halkının teslim olması anlamına gelir. Türkler CHP’ye teslim olmadı. 27 sene sonra en ağır darbeyi vurdu. Bugün AK Parti baskı yapmıyor. AK Parti adına AK Parti karşıtları baskı yapıyor. Seçimde hile yapılacak ama AK Parti yapmayacak, ona fatura edilecek.
    AK Parti;
    a) AK Parti’deki Milli Görüş oylarını kaybetti. Bu %20’ler civarında idi.
    b) Akevler kadrosunu tasfiye etti. Onlar yine AK Parti’ye oy verecekler ama onların etkisi ile AK Parti’ye oy veren kitle oyunu AK Parti’ye vermeyecektir.
    c) Gülenciler AK Parti’yi destekliyorlardı. Sermaye o oyları da AK Parti’den alıp götürdü.
    d) İnanmış Kürtler AK Parti’yi desteklediler. MHP’nin emrine giren AK Parti’ye oy vereceklerini sanmıyorum. Kaldı ki onlar AK Parti İslami bir partidir diye oy veriyorlardı. Şimdi CHP zamanında olduğu kadar inanmış insanlara baskı vardır. Buna Kur’an seminerlerinden anlıyorum. 2000 civarında okuyucu varken şimdi yüzlere düştü.
    Erdoğan cumhurbaşkanı seçilmezse partisinin başına geçmelidir. Seçimi kaybeden kadroyu yenilemelidir. Tekrar Akevler ile iş birliğine girerek güçlenmelidir. Akevler Erdoğan’dan ümidini kesmiş değildir. Demek ki Erdoğan cumhurbaşkanı olsun veya olmasın görevi bitmiş değildir. Her iki durumda da başarması, Kur’an nizamının dünyaya hakim olması için çalışması gerekmektedir. Bunu da ancak Akevler ile yapabilir. Allah ona bu imkanı sağlamıştır. Değerlendirmek ona aittir.

  27. Artık kimin kazandığının öneminin olmadığı bir seçim yaşayacağız.
    Kim kazanırsa kazansın bizi bekleyen ekonomik zorluklarla başetmek için çabalayacak.
    Başarılı olur mu bilemem.
    Ancak bu sefer sadece geleceğimizi değil geçmişimizi de sattığımız için işimiz hayli zor.
    Sıcak sudaki kurbağa gibiyiz.

  28. Bir kehanet de benden olsun.
    Eğer İnce başkan seçilemezse en kısa sürede CHP genel başkanı olacaktır.
    Herkes; “CHP’nin başına layık görmediğiniz İnce’yi, nasıl olur da TC nin başına teklif edersiniz?” diye yönetime yüklenecektir. İlk genel kurulda da Kılıçtaroğlu’nun gidip, İnce’nin genel başkan olacağını düşünüyorum. Zaten bir Ocak Medya yazarımızın yazdığı İnce güzellemesinde; “adı mübarek bir ay, kampanyasını mübarek bir gün olan Cuma günü ve mübarek bir yer olan Eyüp Sultandan başlatacak” dememiş miydi?
    Bu her şeyi mübarek zatın; eğer TC başkanı olamazsa, artık CHP başkanı olmasının zamanı gelmiştir.

  29. Doğru mu anlıyorum; AKP nin seçimi kaybedeceğine üzülüyor gibisiniz. Siz AK partili misiniz, gerçekten AK partinin kazanmasını mı istiyorsunuz? Ne fark eder, hata yapan bedelini öder. Her (gerçek ve tüzel) kişi için kural budur.
    Erdoğan seçilemez ve Ak partide çoğunluğu kaybederse ne olur? Kıyamet mi kopar, darbe mi olur, ekonomi tamamen mi batar? Baksanıza herkes güller dağıtıyor seçmene, garantiler veriyorlar. Niye endişe duyalım ki. Demek ki kim gelirse gelsin geleceğimiz aydınlık görünüyor. Herkesin bir derse ihtiyacı yok mudur? Bir musibet, bin nasihattan evladır, demiş eskiler.
    Ziya paşa mı demişti;
    “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” diye. Gerçekten niye üzülüyorsunuz, olan her şeyde hayır vardır.
    Erdoğan kendi eliyle getirdiği kanunların kurbanı olacak ve dokunulmazlığı düşeceği için yüce divan da yargılanacaktır. Kazanamazsa görünen budur. Dün siz de demiştiniz, “başımıza gelenler kendi yaptıklarımızdandır” diye. Kendi düşen ağlamazmış.
    Gezen tilki, yatan aslandan iyidir, demiş yine eskiler. Keşke bütün partiler örneğini verdiğiniz parti kadar çalışsalar. Bildiğim kadarıyla AK parti seçim zamanının dışında da aralıksız çalışıyordu. Maçlar her zaman 90 dakikada bitmiyor değil mi? Herkes hakem düdüğü çalana kadar var gücü ile çalışır. Bu takdir edilesi bir durumdur.

    • Kıyamet kopmaz tıpkı 91 seçimlerinde Anap kaybedince kopmadığı gibi ama 91 seçimlerinden sonra neler yaşadığımızı toplum olarak unutmadık 2001 de ekonomik kirizle ülkemiz iflas etti bir gece de faizler 7500 e çıktı dolar 600 tl den 1800 tl ye fırladı dikkat bir gece de hani şimdi haklı olarak dolar artıyor diye endişeleniyoruz ya Ak parti iktidara gelince dolar 1500 tl idi dikkat 16 yıl sonra 3 katı 4500 tl tabiki vatandaş olarak paramızın değer kaybetmesini asla istemiyruz. diğer yaşadıklarımız 90 yılların çok sıkıntılı geçtiğini biliyoruz.

  30. Türkiye 24 haziranda kaosu oylayacak, erdoğan ve akparti gitsin de yerine ne gelirse gelsin mantığı son bir kaç seçimde en önemli argüman olarak kullanılıyor,erdoğan ve akpartinin yerine talip olanların ne vizyonu belli, ne de(erdoğanı indirmekten başka) misyonu belli, uçuk vaatlerle milleti kandırmaya çalışıyorlar,bu sefer kafaları karıştırmakta epey başarılılar, bakalım bu millet kaosa izin verecek mi?

    • iş olacağına varır değerli kardeşim. beka beka diyerek gaza getirilmeye çalışılan yorgun kitleler de artık etkilenme duygusunu kaybedeli çok oldu. benden sonrası tufan diyerek meydanlara inen iktidar da ümitsizce çırpınıyor. eline geçen bu çok değerli fırsatı değerlendiremeyen, yılları heba eden iktidar artık ne kadar vah tüh etse faydasız. taşa toprağa, betona çimentoya endeksli bir büyüme işte böyle sonuçlar doğuruyor. belki son bir ümitle bu yorgun kitleler devam diyebilir (arzu etmesem de)ama unutulmasın son olacaktır bu.

  31. *******
    …..
    Pek makbule geçmişti, kömür ile makarna,
    Rüşvet değil miydi bu, vatan-millet-sakarya?
    Milletin ahlakını, söyleyin kimler bozdu?
    Onlara sorsan belki, vatandaş zaten yozdu!
    Makarna kömür derken, sıra geldi kahveye,
    «Sahih bir fetva» varken, rüşvet zaten “hediye”!
    Domuz haram-töredir; “buduyla yesen” de o,
    Haram olan haramdır, “küçücük desen” de o!
    «Şu rüşveti alın da, bize oy verin» demek,
    Başka nedir söyleyin, partizanca bu emek?
    Bu kahvenin parası, hangi şirketten beyler?
    Bir paravan şirket mi, kime gidiyor reyler?
    Makarna-kömür-kahve; rüşvet rüşvet üstüne,
    «Yahu bu ne?» deseniz, “çok dırlanma, sana ne”!
    ……
    *******

    • Soyle eskisi gibi imf recetelerimiz de yok ki biraz kredi neyim cekip sonra da tusiad a aktaraydik. Simdi fakir fukaranin cocuklarina yapilan egitim yardimlarini kesip o imf kredilerinin taksitlerini odeseydik faiziyle birlikte. Sonra da ne kafiyeli siirler yazardik dii mi h.k. ? Taskomuru, duduk makarnaa diye diye… Millete hakaret olsun diye makarnacilar diyen takozlari 15 temmuzda evlerine makarna istiflerken bi gormeliydiniz:) kendi ulkesine zerrece guveni olmayan, dunyadan haberi yok, gecen yuzyildan kalma bi yigin zavalli iste!

  32. Sayın Koru yine iktidarın son çırpınışlarının fayda vermeyeceği ,muhalefetinde yoğunlaşması gereken kesimleri işaret ettiğiniz bir yazı olmuş Neyse az kaldı yaşayıp göreceğiz hep birlikte .Yalnız benim kafama takılan bir konu var enim siz de bu konuda kafa yormuşsunuzdur. En az sizin kadar hadi size haksızlık yapmayayım ,sizden çok çok daha fazla iktidardan hazzetmeyen ve ne şekilde olursa olsun bir an önce al aşağı edilmesi için her türlü yolu deneyen hatta yine sizin tabirinizle 15 Temmuz Hain kalkışmasına teşebbüs eden FETÖ lideri seçim süreci başlayalı beri ortalarda görünmüyor.Neden Acaba
    *Yoksa yaptığı her girişimin bir şekilde iktidara destek olarak ters teptiğini anladı da bu işlerden elini eteğini çekip inzivaya mı çekildi **Yada Muhalefet çevreleri bir şekilde kendisine ulaşıp ( Bir mektupla mesela bunu en iyi siz bilebilirsiniz) Hocam bu işi bu sefer bize bırak sen yorulma diye ikna mı ettiler.***Yada geçmiş ZamaN lardan alışık olduğumuz üzre seçim arefesinde hiç ilgisi yokmuş gibi ”Benim Küçük Dünyam” diye boy gösterip İNCE İNCE mesajlar vermeyi mi bekliyordur. ****Yada gerçekten Öldü de ağlayanı mı yok…
    Keşke TAHA KIVANÇ yaşasaydı o bu konuda ne güzel detaylar yakalar ve yazardı bir solukta okurduk….
    Ne yapalım bu kadar değişim ve dönüşümün olduğu dünyada onun yokluğuna da alışacağız

    • Abd ve almanyanın Erdoğanın devam edeceğini görüp, Türkiyeyle işbirliğine yanaştığını, münbiçte abd nin isteklerimizi kabul ettiğini, büyükelçisini atadığını, adil öksüzle ilgili gelişmeler olduğunu farkedenler için bazı gelişmeler sürpriz olmamalıdır.

    • Kardes taha kivanc, o gasteci eskisi havuz medyasinda yaziyordu bi aralar, buralarda bosuna arama onun gibileri:)

      • Allah sana akıl fikir versin diyeceğim ama boşuna sana geçenlerde anlattılar Taha Kıvanç ın kim olduğunu anlayacak kapasite yok utanma zaten yok zağar gibi her yere laf yetiştireceğim diye uğraşıyorsun git önce Taha Kıvanç’ın kim olduğunu öğren. El Haya vel İman

        • Yahu o zamanki baha kivanc la ilgiliydi, onu biliyorum. Bu taha kivanc dedigin onun cakmasiydi. Bi ara yazilarini da okudum, sonra kayboldu gitti. Eger onu diyosan fazla bisey kaybetmis sayilmazsin:) f.koru neyine yetmiyor anlamadim?

  33. Dunden kalan cagrimi yineliyorum: Secim toto oynamaktan daha eglenceli bi teklifim var: bu secimlerde -misirda oldugu gibi- yurtdisindaki futbolcularimizdan hangisine ne kadar oy cikabilir? Benim favorim hakan sukur:) tahminim -0- oy! Sizler de favori futbolcunuzu ve oy tahmininizi paylasirsaniz sevinirim. Herkesin tahminlerini duvarda asili duran mushafin arka ic kapagina not edicem ve secimden sonra da acip sahibinin burnuna dayiicaam ongorusunu! Ornek futbolcu adaylar mesut ozil, arda falan olur yani, ne biliim…

    • Benim oyum Hakan Şükür’e gider. Benim, “ne aldatanlardan ne aldananlardan” olan dünya liderim bunu kolundan tutup törenle Meclis’e milletvekili yapmıştı hafızam beni yanıltmıyorsa -e bir bildiği vardı herhalde. Şükür de has memleket evladı. Şimdi, elin Amerikası’nda kafe işletip dolar istifliyormuş. Herhalde memlekete dolar gönderip dolar fakiri ekonomimize koltuk çıkmak içindir. 🙂

  34. Sayın yazarımız kendi görüş, düşünce ve amaçları doğrultusunda Akp nin zorluklarını sık sık, bol bol ve fazla fazla anlatıyor. Tabii ki hakkıdır, siyaset böyle bir şey, her zaman kendi olumlu özelliklerinizden dolayı kazanmayabilirsiniz, diğerinin olumsuzluklarını da öne sürmeniz gerekir. Akp de zaman zaman bu yola gitmekte.
    Ama ben de bir yandaş olarak aynı hakkımı kullanıp diğerlerinin olumsuzluklarından bahsedeceğim.
    Seçime 5 gün kala artık muhalefet cephesi de bulutlardan inip yere basmaya başladı. Heyecan çabuk sönümlendi ve reel gerçekler yani anketler masaların üzerine kondu.
    Chp de İnce ile Kılıçdaroğlunun ayrı ayrı cumhuriyetler olarak çalışmaları sürüyor. Kılıçdaroğlunun reklam filminde sadece milletvekilliği seçim pusulasında chp ye mühür vuruluyor. Diğer tüm parti reklamlarındaki gibi cumhurbaşkanı adayına da mühür vurma görüntüsü bile yok. Baştan yapılacağı söylenen ortak mitinglerden bir tane bile olmadı. Kimse rozetini çıkardı tüm Türkiyenin adayı oldu geyiğine girmeye zahmet etmesin. İkisi de sandıktan çıkan sonucun başarısını da başarısızlığını da diğeriyle paylaşmak istemiyor. İncenin eski hesapları kirli çamaşırları ortalığa döküldü. Kılıçdaroğlu çizgi filmle gençlere yöneldiğini sansa da 5-15 yaşına hitap ettiğinin farkında değil. Çizgi filmdeki karakter mi Kılıçdaroğlunu taklit ediyor, Kılıçdaroğlu mu gerçekte bir çizgi film karakteri gibi, bu tam ayırd edilmiyor. Herkes seçim sonrası İnce genel başkanlığa mı İstanbul belediye başkanlığına mı oynayacak onu merak ediyor.
    İyi partinin balonu söneli zaten çok oldu. İncenin ilk ve belki de kemdisi açısından tek başarısı o balonu patlatması oldu. Danışmanlardan, çalışanlardan fetö çıkmaya, kurucular ve teşkilatlar istifa etmeye devam ediyorlar.
    Saadet partisi de süper dede figürünü çizgi filmleştirmiş, torunlara oynuyor. Kars, Hakkari, Şırnak da milletvekili adayları teşkilatlar , chp ve hdp ile olan işbirliğini protesto edip istifa ediyor hatta Akp ye geçiyorlar.
    Çok uzatmaya gerek yok , eminim buradaki tüm okuyucular bu gelişmeleri yakinen takip ediyorlar.
    Muhalefetin hali pür melali kısaca böyle.Millet ise kararını vermiş sakince günün gelmesini bekliyor.
    Dananın kuyruğunun kopmasına az kaldı. Çok da heyecan yapmaya gerek olmadığını herkes görecek. Hayat DEVAM edecek.

  35. İktidar kanadının seçim kampanyasında kullandığı “Bunlar gelirse AK Parti’nin yaptıklarını bozacaklar” argümanı “AK Parti’nin yaptıklarını” zaten AK Parti’nin kendisi bozduğu için anlamsız bir argüman ne yazık ki.
    Çünkü AK Parti’nin 16 yıllık iktidarı kabaca iki döneme ayrılabilir. İlk döneminde ortak akıl, liyakat, çoğulculuk esastı.
    İkinci dönemde ise kişi kültü inşasını önceleyen, ortak akıl ve çoğulculuk yerine merkeziyetçi bir yönetim anlayışını, liyakat yerine sadakati esas alan bir AK Parti görüyoruz.
    Bu dönüşümün doğal sonucu olarak ekonomide, sağlıkta, eğitimde, dış politikada ilh… AK Parti’nin ilk döneminde gerçekleşmiş olan birçok olumlu gelişme AK Parti’nin ikinci döneminde tersine döndü, bozulma başladı. Bu sayılan alanlarda önce nereden nereye geldiğimiz, sonra yeniden nereden nereye geldiğimiz ortada.
    AK Parti kendi elleriyle inşa ettiği bir kuleyi yine kendi elleriyle yıktı. Çünkü “fabrika ayarları” değiştirilmişti.
    Bunu söylemek bu partiye veya “reis”ine düşmanlık etmek değil, tam tersine dostluk göstermek demek. Size hatalarınızı, kusurlarınızı dostlarınız söyler, ne olursa olsun her yaptığınızı alkışlayanların dostunuz olma ihtimali azdır. Ama AK Parti’yi yöneten akıl dostlarının yapıcı eleştirilerine kulaklarını kapatmayı tercih etti ve hızla bugünlere geldik.
    AK Parti aslında gerçekleştirdiği hizmetlerle tabanını genişletme istidadına sahipti. 2002 seçiminden 2007 seçimlerine geçen sürede bunu başarmıştı da. Ama sonra yavaş yavaş başka bir tavır, başka bir dil egemen oldu iktidar partisi yönetiminde. Kutuplaştırıcı bir dil. Kendi taraftar kitlesini birtakım iç ve dış tehditlere, hatta içeride “düşman” bir kitleye karşı konsolide etmeyi siyaset stratejisi olarak benimseyen bir anlayış.
    Benimsenen yeni yönetim üslubunun habercisi de konuşma üslubu oldu.
    Söz gelimi “hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz” retoriğinin yerini “çatlasanız da patlasanız da…” ve “Bunlar…” retoriği aldı. Gezi Parkı olayları bir ölçüde buna tepki olarak doğmuştu. Bunları o günlerde de yazmıştık. Toplumsal barışın korunması için meselenin sebep-sonuç ilişkisi içinde değerlendirilmesi ve polisiye müdahaleyle değil, siyasi yaklaşımla oradaki kalabalığın evlerine gönderilmesi gerektiğini söylemiştik. Bu uyarılara kulak asılmadı. Sonuç olarak Taksim Meydanı’nda biriken kitlesel huzursuzluk marjinal örgütlerin işin içine zevkle karıştığı bir tür isyan hareketine dönüştü.
    Bu yolla tabanın konsolidasyonu sağlandı ama ülkenin yarısının huzursuzluğu da kemikleştirildi.
    FETÖ’nün kanlı 15 Temmuz kalkışmasına karşı toplumun genelinde oluşan milli iradenin yanında yer alma kararlılığı toplumsal birliğimizin onarılması için yeniden bir fırsat doğurmuştu ama o birlik tablosu içinde her kesimin, münhasıran CHP’nin de yer alması siyaseten uygun görülmedi. CHP ve diğer siyasi rakipler FETÖ cephesine yerleştirildi. FETÖ’yle mücadele içerideki siyasi mücadeleye meşruiyet sağlasın istendi. Yargı gücü de bu doğrultuda araçsallaştı.
    Böylece tabanın konsolidasyonu yanı sıra toplumdaki kutuplaşma da devam etti.
    Şimdi bir tarafta ötekileştirilmeye tepkileri giderek öfkeye ve hatta düşmanlık duygularına evrilmiş ve sayıları da her geçen gün büyüyen geniş kitleler… Diğer tarafta ise ilk döneminde adeta enkaz halinde devraldığı ekonomi, sağlık, eğitim, dış politika gibi alanlarda ortak aklı esas alan bir kadro hareketinin yazdığı başarı hikayesine artık kendi elleriyle zarar vermeye yönelmiş olduğu için kendi ideolojik tabanından bile homurtular işitmeye başlamış bir AK Parti yönetimi 24 Haziran gününe ulaştılar.
    İBRAHİM KİRAS
    (onyılların saygın dindar-muhafazakar yazarlarından bir diğeri. . .)

    • Bernat arkadas, yorumcularin paylasimlarini begenemiyorsun tamam, ama yillarin eskitemedigi kiymeti harbiyesi kendinden menkul duayen gazeteci diye karar in kiytirik mutemetlerinden birini kendi gorusune dayanak yapmak da bi marifet sayilmaz. Sayin koru kendi mesleginin hakkini vermis bir gastecidir ve elestirilmekten muaf degildir. Kendisi hala okunmaya degerdir. Sen de biraz dinlensen diicem, cunku cok fazla tekrara dusuyorsun ve bazen de zaafiyet gosteriyorsun. Hamza uyanik, arada bi kaytariyor sanki:)

      • Yalan yok, zaman zaman beni nüktedanlığınla gülümsetiyorsun. Bu mesajındaki “Sen de biraz dinlensen diicem” ile “Hamza uyanik, arada bi kaytariyor sanki:)” ifadelerini çok tuttum -ciddiyim, alaycılık değil inan 🙂
        İşin şeyini çıkardığımın ben de farkındayım -tekrara düştüğüm ve kimi zaman zaafiyet gösterdiğim doğru gerçekten -akılda tutacağım, söz 🙂

  36. Aşağıdaki okuyucu yorumları, F. Koru’nun sadece dün ve önceki gün yayımlanmış yazılarına gelen tepkilerden bir demet -benzerleriyle haftada en az bir düzine olmak üzere karşılaşıyoruz bunlarla. Dil yanlışına düşmeden tek bir cümle dahi üretemeyen bu insanların zihin dünyası, artık sadece hamasetle ve “çatlak”(!) seslerin bastırılmasıyla yol almaya çalışan bir lider partisinin ve o partinin düşlediği tek-adam rejiminin (Reisçilik diyelim buna) niteliğinin de ipuçlarını veriyor bize:
    Amerikanın Türkiye masası departmanı Solcularla sizin gibi itilmişlik psikoloji ile Erdogan ve Akpartiyi iktidarda etme çabanız boş ve beyhudedir.Yıllardır eleştirdiğiniz pop sosyolokun konumundasınız. Sn Koru eski Türkiyeyi arzuluyanlardansınız. (HASAN AKCAN)
    Sayın koru acıyorum önceden memleket çıkarlarını düşünür ona göre yazılar yazardınız. (ÜMÜT)
    Kendini bir hafta daha teselli ey bakalım. (ALİ)
    Fehmi Koru, ortak aday konusunda da kafa karıştırmaya çalıştın. Süprriz yok. (NKAVCAR)
    Şaka değil, bu adamlar, ciddi ciddi, bizlere F. Koru’nun “itilmişlik psikolojisi içinde solcularla işbirliği” yapan, “eski Türkiye arzusu” ile yanıp tutuşan bir yazar olduğunu söylüyorlar. Hızını alamayıp Koru’ya acıyan, “artık memleket çıkarlarını düşünmediğini” ileri süren de var, F. Koru’yu müdavimi olduğu kıraathanedeki bir diğer emekli pişpirik kankasıyla karıştıran da var (“Kendini bir hafta daha teselli et bakalım.”)
    Ömürleri boyunca bu memleketin çıkarına ne yaptıklarını bilemediğimiz bu talihsiz insanlar, şaşılası bir kibirle, F. Koru ve diğerlerinin memleket sevgisini yargılamayı ve hüküm vermeyi kendi doğal haklarıı olduğuna inandırılmış insanlar. Orada burada tek tük rastladığımız insanlar da değiller. Henüz muhafazakar dünyanın en saygın, en seçkin aydınlarına bile salt Reisçi olmadığı için katlanamayıp öfke kusan bu zihniyet, tanımadığımız bir zihniyet değil: Hitler faşizminden, Rusya, Romanya gibi despotik-totaliter komünist rejimlerden biliyoruz bu zihniyet dünyasını.
    Liderlerinin önünde eğilmeyen herkesi, o herkes ülkenin toplam nüfusunun yarısından çoğu dahi olsa ihanetle, işbirlikçilikle itham etmekten, mümkün olduğunda cezasını doğrudan kendileri tarafından kesilmesi özgürlüğü talep eden bu kalabalığı ruh sağlığına geri kazandırmak çok kolay olmayacak. . .

  37. Yazılarıda şu dikkatimi çekiyor: Fehmi Koru Gizli AKP’li… Güya sureti haktan görünüyor, yersen tabii… Çık adam gibi havu gazetelerinde yaz… Bizde okumayalım

  38. Hukukta bir kaide var:
    “elyakîn lâ yezûlü bişşekk”
    Kesin olan bir şey, şek ve şüphe ile zail olmaz.
    Bu partinin 2010 öncesinde iyi olduğunda ittifak edildiğini söylüyorsunuz. 2010 Sonrasında ise kimi öyle diyor kimi böyle. İş aslına rücu eder.

  39. Bundan sonra bizim dışardaki elçiliklere hiç kızmiyacağim hatta onlara helal olsun hem mezarliklarda hemde elçiliklerede ,çifte mesayi yapiyorlar.
    Aşağıdaki haberi İnternetten kopiledim
    İsviçre’de adam kaçırma planı yapan diplomatlara yakalama kararı
    İsviçre Adalet Bakanlığı, mart ayında Gülen Hareketi gönüllüsü bir İsviçre vatandaşını kaçırma planı yapan Türk diplomatlar hakkında yakalama kararı çıkardı.
    Diplomatlar, bir başka devlet için siyasi istihbarat topladıkları ve İsviçreli bir işadamı  kaçırmaya teşebbüs etmekle suçlanıyorlar.
    Casuslukla suçlanan iki diplomatik dokunulmazlıktan faydalanamayacak. İsviçre’de yaşamadıkları belirtilen diplomatlar, ülkeye giriş yapmaları halinde tutuklanacak.
    Ateşe Hacı Mehmet Gani şüpheli konumunda
    Mart ayında İsviçre polisi, Bern Büyükelçiliği’nde çalışan iki üst düzey diplomatın bir grup adamla Zürih’te bir mezarlıkta insan kaçırma planı üzerinde çalıştıklarını ortaya çıkarmıştı. İçişleri Bakanlığı’nın açtığı soruşturmaya göre diplomatların kaçırma planına ilişkin gizli görüşme sayısı birden fazla.
    Olayın ortaya çıkmasından sonra, diplomatlar apar topar Türkiye’ye geri çağrılmıştı.
     

  40. Fehmi bey bugün gene trolleri epeyce yoracaksınız.
    Hani Erdoğan’ı cemaat dinliyordu?
    Allahın işine bakın ki bu sefer ses ile birilikte görüntülerde medyaya servis edildi.
    Buda gözükiyorki Erdoğan şimdiye kadar hep seçimlerde hille yapmış ve cemaate bunlarin hillelerine medyasi ile birlikte yardımcı olmuş.
    İnlerine girdikleri insanların ini minide kalmadığına gõre, peki o videoyu şimdi kim veya kmler servis etti? Bakalım bu sefer kimlere iftira atacaklar.
    Bu basına sızan video olayi bizlerin aklına ister istemez o kafalari kariştıran 15 Temmuz 2016 daki OHAL darbesine yol açan Allah’ın Lütfu 250 sivil ve kafaları kesilen zavallı askerlerin yaşamlarini kayip ettikleri o geceye batılı devletlerin neden inanmadiklarınin sorusuna cevap niteliği taşiyor.
    Çünkü Rusyadan tutunda diğer devletler günler ve aylar önce 15 Temmuzu dillendirmişlerdiler.
    Neyiseki Bahçeli gibi makam değil devleti düşünen ve Türkiyenin her zaman düzlüğe çıkmasına”Gülün” C Başkanliğina seçilmesinin önündeki engeli kaldiği gibi olaylarda hep olumlu rol alldığı gibi bazi hamleler yaparak kötü niyetli politikacılar, ,asker ve brokiratlara engel olimasını iyi beceriyor.
    Şu an bizdeki millet itifakinin da takdire şayen bir burliktelikleri olmasının yani sıra HDP nin de baraji geçmesine yardımci olacak gibiler.

Yoruma kapalı.