‘Sazan sarmalı’ bir film adı, ama olay gerçek.. Seçimlere gidilen ülkede siyasiler ve medya hedef…

25
Reklam

Yılmaz Erdoğan’ın ‘Organize İşler’ filminin Kıvanç Tatlıtuğ‘lu çekilmiş ikincisi ‘Sazan Sarmalı’nda anlatılan türden telefonla aldatılma yöntemine muhatap olanlarınız var mı?

Telefonla arıyor, günün anlam ve önemine uygun bir tehditle sizi korkutup bankadaki hesabınıza el koyuyorlar.

Bankadaki hesabınızı boşaltma amaçlı girişimler konusunda sizlerden de yoklananlar var mı?

Şahsen iki kez o yoldaki denemelere maruz kaldım.

İlkinde, iyi ve etkileyici konuşan bir kadın, vaktiyle maaşım oraya yattığı için hesabımın bulunduğu ancak paramın olmadığı bir bankadan aradığını, bana kredi kartı gönderecekleri için adresimin teyidi amacıyla aradıklarını söyledi. Daha ikinci sorusunda niyetinin kötü olduğu hissine kapılıp “Bankalar sizin benden istediğiniz türden bilgileri kimselere vermememiz gerektiğini mesajlarla duyuruyorlar” deyip görüşmeyi sonlandırdım.

Özür dileyip kapattı.

Aldatma amaçlı bir arama olduğuna eminim. Zaten kredi kartı da gelmedi.

İkincisi polis olduğunu söyleyen birinin telaşlı arayışıydı. Uzun konuşmasının bir yerinde araya girip “Neden bunları telefonda anlatıyorsunuz, eve gelin görüşelim” dediğimde görüşme kendiliğinden kesildi.

Reklam

Gazetelerde bu türden aldatma olaylarını okumamın yararı işte.

Yine de kimse “Beni aldatamazlar” demesin, işi-gücü başkalarını aldatmak olan insanlar yeni teknik ve taktikler bulup sonuç almayı deneyecekler ve en akıllılarımızı bile tuzağa düşüreceklerdir.

Siyasilerimiz de kendilerini zor duruma düşürecek aldatma girişimleri konusunda uyanık olmalı.

Hatta gazeteciler de.

ABD’de Washington Post gazetesi böyle bir uzağa düşürüldü de onun için bu uyarıyı yapma ihtiyacı hissediyorum.

Koyu elbiseli Jacob Wohl artistleri ayarladı, Jack Burkman’ın evine FBI ajanları gibi gönderdi. Fotoğraf Washington Post’tan..

Washington Post’u aldattılar

Washington Post ABD’nin en etkili gazetelerinden; etkide birinci olmasa da ikinci sırada onun ismi mutlaka anılır. Post da hak ettiği o şöhreti koruyabilmek için haberlerinde ince eleyip sık dokur ve gazeteye ya da gazetenin internet sitesine girecek haberleri birkaç elemeden geçirir.

Muhalefet yaptıkları, Trump’ın sürekli saldırılarına maruz kaldıkları için özellikle dikkatli olma ihtiyacı duyar Post’ta çalışanlar… 

Reklam

Buna rağmen hafta başında Washington Post’u tuzağa düşürdüler.

ABD’de başkanlık seçimi 3 Kasım’da, yani seçime beş hafta kadar bir süre kaldı. Kıran kırana mücadele devam ediyor. Donald Trump yeniden seçilebilmek için her yola başvuruyor. Taraftarları da onu yeniden başkan seçtirmek için kolları sıvamış durumdalar; onlar da ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.

Gazeteye yönelik aldatma tezgahı Trump’a muhalefet ettiği için Trump yanlısı bir ikili tarafından sahneye konulmuş. Adamlardan biri daha önce filmlerde küçük roller almış bazı aktörleri bir televizyon dizisi çekileceğini söyleyerek heveslendirmiş. Senaryo gereği FBI ajanı gibi giyinecek ve sabahın erken saatlerinde bir eve baskın düzenleyecekler. Rolleri bu. Öyle de yapmışlar. Kararlaştırılan gün, FBI ajanı gibi giyinmiş aktörler tezgahı kuranlardan ikincisinin evini basmış ve bu olay hem kameraya alınmış, hem de fotoğrafları çekilmiş…

Sonra da çekilen fotoğraflar ile video bir e-posta ile Washington Post’un bir muhabirine gönderilmiş…

“FBI, Trump yanlısı bir kanaat önderinin evini bastı, adamın bilgisayarlarına el konuldu” diye sunulan haber, fotoğraflar ve video ile teyitli olduğu için, gazetede kendisine yer bulabilmiş.

İnternet sitesine konulan haberin doğru olmayabileceği editörlerden birinin aklına gelince FBI’dan da teyit aranmış ve gerçek sanılan olayın düzmece olduğu öylece fark edilmiş. FBI, “Böyle bir olay olmadı” tepkisini verince tabii. Gazete, haberin konulmasından iki saat sonra, internet sitesindeki haberin ‘çakma’ olduğunu yine sitede okurlarına duyurup özür dilemiş.

Olayı ben konu sıcağı sıcağına iki muhabirinin imzasıyla çıkan Washington Post gazetesindeki haberden öğrendim. Gazete “Bizi aldattılar” diye verdi haberi. 

Çakma haber Pazartesi günü çıktı, aynı gün sitede özür dilendi, ertesi gün de (Salı) olay bütün ayrıntılarıyla basılı gazetede okurlarla paylaşıldı. 

Tezgahı kuranlar, bunu, belli ki, Trump’ın Washington Post için sıkça kullandığı “Bunların haberleri çakma” iddiasını seçim öncesinde ete kemiğe büründürme amaçlı yapmışlar. 

Washington Post da bunu yutmuş işte.

Bu arada Trump’ın kazanmasını istemeyenler de boş durmuyor. Bir önceki (2016) seçim öncesinde “Trump beni taciz etmişti” diye ortaya atılan bazı kadınlar vardı; iddialar o zaman güme gitmişti. Şimdilerde yeni kadınlar yine benzer iddialarla gazeteler ve TV ekranlarında kendilerine yer bulabiliyorlar.

Doğru da olabilir, olmayabilir de…

Türkiye de sanki yarın seçime gidilecekmiş havası içerisinde tutuluyor. Siyaset hep taze. Bu sebeple bizde de aslı astarı olmayan, düzmece iddialar ortaya atılabilir ve o iddialar Amerika’daki gazetelerden hayli gevşek bizim basında da kendisine yer bulabilir endişesindeyim.

Oyuna gelmeyelim. Kendimizi sazan durumuna düşürmeyelim.

ΩΩΩΩ

Reklam

25 YORUMLAR

  1. Sazan Sarmalı – Sudan

    “İsrailli ve Sudanlı yetkililer, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi konusunu görüşmek üzere Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) bir araya gelmiş.

    Sudanlı yetkililerin İsrail ile ilişkileri normalleştirme karşılığında ‘Sudan ekonomisine 2 milyar dolar hibe yapılması ve 1,2 milyar dolarlık petrol ile buğday yardımında bulunulması’ gibi bazı talepleri olduğu ifade edildi.

    Ekonomik yardımların yanı sıra Hartum yönetiminin ABD’den Sudan’ı ‘teröre destek veren ülkeler’ listesinden çıkarmasını istendiği ileri sürüldü.”

    30 yıllık Ömer El Beşir iktidarı döneminde Sudan kuzey ve güney olarak ikiye bölünmüş, petrol kaynakları Hristiyan ağırlıklı güney Sudan’da kalmıştı. Daha sonra işi biten Ömer El Beşir bir darbe ile devrilmiş ve evinden sandıklar dolusu döviz para çıkmıştı. Sahi Ömer El Beşir kimin kankasıydı?

  2. Libya’da neler oluyor? Konuyu Libya ve Arap basınından takip eden birkaç dış politika yazarımızı okudum. Hiçbiri kesin bir sonuca varamamış, durum oldukça karışık. Libya ile yakından ilgilenen ülkeler Türkiye, Rusya, Fransa, Mısır, BAE ve İtalya gibi gözüküyor. Sanırsınız ki ABD pek ilgilenmiyor! Halbuki bana kalırsa Libya’da yaratılan sazan sarmalının baş aktörü ABD’dir.

    ABD, İsrail’in güvenliğini kalıcı olarak sağlamak için Irak ve Suriye’yi üçe Libya’yı ikiye bölmek istiyor. Yani bu 3 devlet yeni 8 devlet olacak ve BM tarafından tanınması da sağlanacak. Bunların bir kısmı veya tamamı da İsrail’i tanıyacak. (Emperyal güçler sabırlıdır, bu iş 30 yıl bile sürebilir!)

    Türkiye Libya’dan ne gibi bir çıkar sağlayabilir? Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Türkiye Libya’da Kaddafi döneminden de geri gidebilir, bu kötü senaryo. İyi senaryo ise Türkiye-Libya MEB mutabakatının sular durulduktan sonra da devam etmesidir. Ortalama senaryo ise sıfıra sıfır elde var sıfır olmasıdır.

    Türkiye uzak ülkelerde sonucu kendi istediği şekle dönüştürecek askeri ve ekonomik güce sahip değildir. Türkiye farkında olarak veya olmayarak ABD’nin Libya’yı ikiye bölme planına uygun bir politika izlemektedir. Önemli bir husus da Türkiye-Libya MEB anlaşması aslında bir mutabakattır, Tobruk’taki muhalif Libya Meclisi onaylamayacağı için böyle yapılmıştır. Bu durumda yeni bir Hükümet bu mutabakatı iptal edebilir. Diğer yandan Libya ikiye bölünürse Türkiye-Libya MEB mutabakatındaki doğu Libya deniz sınırı, Türkiye’nin düşman ilan ettiği tarafta kalacaktır!

    Türkiye tarihi hinterlandını kullanarak diplomatik çözümlere ağırlık vermelidir. Bunun için Suriye, Mısır, Suudi Arabistan, İsrail ve AB ile ilişkilerini geliştirmelidir. Bu ise siyasal islamcı R.T. Erdoğan liderliğindeki Hükümet ile başarılamaz. Kimse boş hayaller kurmasın.

    • Sayın F.K.T.
      Gelişen durumları göz önüne alarak, konu hakkında tekrar değerlendirme yaptığınız için teşekkür ederim.
      Sağlıklı günler dilerim.

  3. Sazan sarmalının 2020 versiyonu Akdeniz- Ege de oynanıyor. Sarma mıdır dolmamıdır bilemem ama,
    Yunan meclisiyle hükümetiyle sarma sapan bir hale gelmiş zaten, biz halimize şükredelim;
    eski başganın (Dedesinin) torunu bakan olmuş, bakanın yeğeni vekil, diğer kardeş yeni mevcut başbakan, filan fistan. Daha da vardır da ben bu kadarını biliyorum.
    (Allah esirgesin bizden uzak olsunlar bulaşıcı falan değildir inşallah tamda bu günlerde, aksi gibi bi de komsuyuz iyimi!).
    Zaten bu aeropalıların hep bula bula bu yunanı bulması hiç şaşırtmaz kimseyi. Döner döner gelir yine aynı yerine. Lastik gibi sanki.

  4. Şehir Hastaneleri pek büyük hizmetlermiş. Devlet 20-25 sene dolarlı kira ödeyecek bunları yapanlara. Şehir hastanesi yapılan yerlerde birkaç eski hastane kapatılıyor. İhaleler bu şartla yapılmış. Ayrıca o kadar yeni Doktoru nereden bulacaksın zaten?

    Sağlık Bakanlığı’nın resmi verilerine göre, özel sektörün işlettiği şehir hastanelerine 2022 yılına kadar 31 milyar lira kira parası, 26 milyar lira da hizmet bedeli olmak üzere toplam 57 milyar 483 milyon lira ödeme yapılacak. Devlet kasasından yapılacak bu ödeme 20-25 yıl boyunca artarak devam edecek.

    R.T. Erdoğan ne yaptıysa borçla yaptı, onu da çok müsrif bir şekilde yaptı.
    Bu filmin adı : Sazan Sarmalı – Hamdolsun!

  5. Sazan Sarmalı bireysel, grup ve toplumsal olarak üç ayrı kategoride uygulanıyor. Bireysel olanlar için, telefonla arayıp eskiden PKK şimdilerde ise FETÖ! korkutması ile yapılanlar örnek verilebilir. Grup sazan sarmalına ise Çiftlik Bank örnek verilebilir. Washington Post gazetesinin kandırılması ise bireysel ve grup karma kategoride değerlendirilebilir.

    Sazan sarmalının psikolojik altyapısı ise, bazı kişilerin korkutulma veya menfaat teklif edilmesi durumunda aşırı zaaf göstermesine dayanıyor. Bir toplumda sanıldığından çok daha fazla sazan çıkmasına rağmen bu olayların istisna olduğu söylenebilir.

    Sazan sarmalının en önemli olanı toplumsal düzeyde yapılanlardır. Bir toplumun önemli bir kısmı bazen yarıdan fazlası uygun senaryolar ile sazan sarmalı içine çekilebilir. Zira toplumsal düzeyde bireysel psikoloji yanında toplum psikolojisi de devreye girer ve sosyoloji üzerinden toplum mühendisliği yapabilmek mümkün olur. Toplumsal sazan sarmalında başat enstrümanlar dini ve milliyetçi değerlerin korku ve/veya umut ile birlikte kullanılmasıdır. Devlet adamı niteliği olmayan becerikli siyasetçiler için toplumsal sazan sarmalı uygulamaları en büyük silahtır.

    Çok derin ve tehlikeli bir toplumsal sazan sarmalı uygulaması ise, emperyal üst aklın bir ülkede zaten var olan veya kendisinin yarattığı güçlü bir lider üzerinden uyguladığı bireysel sazan sarmalının toplumsal sazan sarmalına dönüşmesidir. Emperyal üst akıl bu yöntemi kullanır.

    Sazan sarmalı derece derecedir. Sıradan bir insan da, bir profesör de hatta bir devlet başkanı da sazan durumuna düşürülebilir. Hepimizi ilgilendirdiği için yöneticiler sazan testinden geçirilmelidir. ABD’de Başkan adaylarının TV canlı yayınında çok zor sorulara muhatap bırakılmasının nedeni budur.

  6. İş icabı sürekli bu türden olayların mağdurlarıyla muhatap olmak zorunda kaldığımız gibi zaman zaman da başkahraman veya senaristleriyle de tanışma fırsatımız oluyor tabii…
    Garip gurebayı kandırıp dolandırması kolaydır, biraz umut verseniz elinde avcunda ne varsa alırsınız; ama koca koca proflarımızı çocuk gibi kandırıp evlerini, arabalarını ve banka hesaplarındaki paralarını çarpıp geçiyorlar ya onlara da bravo!
    Seçim var yok ama son günlerde 28şubatvari kimi 3.sayfa haberleriyle eski köfteleri ısıtıp ısıtıp piyasaya sürme çabaları da gözümüzden kaçmıyor; seçimle değil de bi şekilde iktidarı elegeçirmek isteyen muhalefet cephesi bakalım daha hangi eski numaralarla ortalığı şenlendirecektir?
    Şimdilerde bitek özelharp dairesinin elideğnekli aczmendi subayları eksik, yazdan kalma son günlerde halkotobüsünde bikaç şortlu kız tekmelemece olayı falan da yaşanacaktır mutlaka; yine adım adım büyükada, hayırlısı bakalım…
    Tabii belden aşağı bazı neşriyat ya da muzahrafat da ortalığa saçılabilir, çünkü özellikle chp içersinde çok çirkin ayakoyunları almış başını gidiyor gibi; rant işleri ve koltuk kavgası herkesi biraz geriyor sanki…
    Allah devlete millete zeval vermesin; bu türden zavallılıklara milletimizin karnı tok, çirkef medyası kendi çalar kendi oynar ama havayı da kokuturlar…

  7. Türkiye de meydan boş,adalet süresiz tatilde sayın Koru.Onun için aldatanlar çok.Aldanan sazanlar neden çok?Bunu çözebilmiş değilim.ABD de neden aldatan ve aldananlar çok?Onu da ABD liler düşünsün.Saygılar.

    • devletimiz sazan yetiştiriciliğine büyük önem vermekte ve güzide üreticilere üretim çiftlikleri kurup işletmeleri için cazip teşvikler vermekte. bu teşviklerden yararlanan girişimciler havuzlarda sazan üreticiliği yapmakta. bu havuzlarda üretilen sazanlar iç piyasada tüketilirken aynı zamanda iç tüketimden arda kalanlar da ihraç edilerek ülke tanıtımına ciddi katkılar sağlamakta. bilhassa Z sınıfı sazanlar sırf bu yolla üretilip dünya pazarlarına sürülürken devletimiz yeni üretim yolları bulmak için tüm çalışmalarına hız vermiş durumda.
      bunu yazmadan önce saatlerce süren üretim merkezlerini ziyaretimde devletimizin pek çok çalışmasına tanıklık etme imkanı buldum. devletimizin aklına ve zekasına hayran kaldım. vatandaşımız önümüzdeki dönem de sazana doyacak, şimdiden bunun garantisini verebilirim.

      • ABD yüzlerce yıldır sazan yetiştiriyor. Başına da DEVLET kelimesini getirdimi, bu kelimeyi duyan altına ediyor. Bu durumda bile bizden siyasi taktik kopyalıyor! (Yunanlılar da denedi lakin beceremedi).
        Sazan hayli kalın kılçıklı, etide sert bir balık. Yetiştirildiği yere zarar verebilir. Barajda başına buyruk yetiştirilirken simdi çiftlikte besleniyor.
        Yinede gün gelir aslına çeker, bu nedenle yarın ne olacakları, nasıl davranacaklarını kimse bilemez.
        Benim gözlemim, sanki uzaydan gelmiş bir yeni nesil gibi!
        Yani demem o ki, kimse fazla bel bağlamasın, çantada keklik, yada arka bahçede çay içen marabalardan değiller!
        Gençlerin yurtdışında yaşamak istiyorum cümlesini de hafife almamak gerek,
        25-30 yasında işsiz gençlerin evde tek basına filmi seyredip kuzu kuzu sana oy vermeye geleceğini de sanmamak gerek.

  8. Konu gerçekten çok ilginç, gündemde olan , bütün olanbitene ve uyarılara rağmen bir türlü önüne geçilemeyen , hemen hemen herkesin de başına gelen/gelebilen , arz/talep ! dengesi oldukça güçlü bir konu ! Şahsen ben de bir kaç kere bu tür teşebbüslere maruz kaldım ; o
    bakımdan söylenecek çok şey var gerçekten . Ben bu konuda sadece bir olayı kısaca anlatmak istiyorum , yıllar önce bir gazetede okumuştum : Adamın bir gün sokakta park etmiş arabası çalınıyor ,haliyle gerekenleri yapıyor ancak sonuç alamıyor .Derken bir hafta kadar sonra bir de ne görsün arabası geri getirilmiş yerinde durmuyor mu ! Adam sevincinden havalara uçmuş ,sağına soluna bakmış hiç bir zarar ziyan da yok ,çok şükür demiş ! Ancak gözüne bir not kağıdı ilişiyor , merakla hemen açıp okumaya başlıyor ” Ağabey biz dışardan geldik, ağır bir hastamız vardı , hastahaneleri dolaşmak için senin arabanı aldık, kullandık ! Allah senden razı olsun ,hakkını helal et , bak biz benzin deposunu da doldurduk, hatta ….. lokantasında – şehrin en lüks lokantası – yemek ısmarladık ,parası bizden ,istediğin zaman yiyebilirsin ” Adamcağız hayretler içinde kalıyor , düşünüyor taşınıyor aklı bayağı yatıyor .Konuyu hanımıyla da konuşuyor , bu arada lokantayı arayıp durumu soruyor ” Evet, doğrudur ,istediğiniz zaman gelebilirsiniz ” diyorlar. Artık konunun şüpheli hiç bir tarafı kalmıyor ve nihayet uygun bir akşam gidip ısmarlanan yemeği afiyetle yiyorlar .Çaylarını , kahvelerini de içtikten sonra kalkıp güleoynaya eve geliyorlar .Aman Allahım o da ne ! Evlerinin kapısı açılmış , evde yükte hafif pahada ağır ne var ne yoksa hepsi çalınmış, ev soyup soğana çevrilmemiş mi !! Evet, bunların sahtekarlığına akıl mantık ermiyor o nedenle şüphe kapısını hep aralık bırakmak gerekiyor .Herhese selam ve saygılar.

  9. “#Fetö Gerçekleri” başlığı altında bir kara propaganda bombardımanı sürdürülüyor. en bilindik insanların en masum konuşmalarını ‘sahtekarlık’ olarak yansıtıyor. kim bilir böyle ne çalışmalar yapıyorlar.

    • Bu fetöcü alçaklardan her şey beklenir mim, sadece konuşmaları değil nicelerinin mahremini de servis edip itibar suikastleri yapmadılar mı?

      • her neyse!
        her kimse işte bunlar, her pisliği yapıyor, her suçu işliyorlar. sonra da kendi işledikleri suçları en iyi gene kendileri bildikleri için güzelce tarif ediyorlar ve uydurdukları hayali örgüte atfedip “bakın ey ahali işte bu suçları alçak fedöcüler yapiyo. bunlar siyonist ve emperyalist ameriganın iş birlikçileridir fatan hainleridir” diyorlar. kendilerine yöneltilen küçücük eleştiriye bile “kimse bizi sorgulayamaz, kimse bizim vatan sevgimizi tartışmaya açamaz, ben fatanperverliğimi tartıştırmam” diye azarlıyorlar. en yerli ve en milli kendileri olunca canlarının istediğini terörist ilan edebiliyorlar.

        niye böyle yapıyorlar peki? bunlar aptal mı? böyle yaparak ne elde ediyorlar?

        çok para kazanıyorlar:
        şeytanlaştırdıkları insanları tutuklayıp mal varlıklarına konuyorlar. hiç emek sarfetmeden kolay para kazanıyorlar.

        peki, millet ne diyor bu işe?

        şimdi, tabi bizim milletimiz çok vatan severdir hayricim! “söz konusu vatansa gerisi teferruattır”.

        işte bu hikayenin adına “sazan sarmalı” deniyor. (çok mu açık oldu.)

      • H.Gayret bey,çok okuyan ve çok iyi bilen birisiniz.İnsanları kandırma dünya da her zaman var;haber yoluyla.Ben okumayı pek sevmem ama kulaktan dolma birkaç şey diyeceğim:12 eylül 1980 de terör bir gece de nasıl durdu?28 şubat ta müslüm gündüz ve fadime sahin şmdi nerede?28 şubatın bir numarası nerde?Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlunun 3 gün neden cenazesini bulamadık?15 Temmuzun bir numarası kim?Üstatın dediği doğrudur:yalan haber işi her zaman var.Gözümüzü açalım da yeni Türkiye de artık bunlar olmmasın.Saygılarla.

  10. korona virüsüne yakalanıp da bundan pozitif yönlü etkilenenler var mıdır acaba? varsa eğer bunlardan biri “Sebastiyan” galiba!

    Sebahattin Önkibar bir hastahaneye yatıp korona tedavisi görüp taburcu olduğu günden beri eski vidyolarına nazaran yeni vidyoları değişik görünüyor bana. sanki yeni vidyolarında daha doğru haberler veriyor. son videosunda 1071 odalı saraya sığamayan iletişim başkanlığının yeni kiraladığı devasa gökdelenlerden bahsediyor ve iletişim başkanlığını propaganda bakanlığına benzetiyor. başta Erdoğanın kendisi olmak üzere kimi dinlesem Sebahattin bey’in anlattıklarını doğrular nitelikte yorumlara rastlıyorum. ne demişti Erdoğan: ” iletişim başkanlığına bağlı çalışan yeni birimlerle dünyanın her yerinde güçlü iletişim sağlıyacağız” buna benzer şeyler söylemişti. tabiki en güçlü iletişimi yurt içinde sağlıyacaktır Erdoğan.

    Watch “AKP DERİN DEVLETİ RESMEN  BÖYLE KURULDU   VE TAYYİB’İ  SON KANDIRAN BAKIN  KİM?” on YouTube
    https://youtu.be/Vy80qH-ZLq4

    zemin kayması demişken Türkiye’de zemin kimin elinden kayıyor?

  11. Emirle Tweet leri ve yOrumları ikiye katlayan tayfa da dahildir buna
    Safları sık tutun RTE gitti gidiyor diyen üfürükçülerde
    Yurt dışı trol ordusu onlara ne demeli
    Türkiye ISID a yardım ediyor
    Tayyip çok hasta bu ay gidici
    ….
    asıl sazan sarmalı ABD den aldıkları emir ile yurt dışı yurt içinde operasyon çeken Rand çılar
    ABD Almanya emri altında beslenen kullanılışı Biden den yardım bekleyenler

      • Katar mecburiyetten Rand cı
        Ben gönüllü ABD beslemelerinden bahsediyorum.
        ABD nin korumsasında dine hizmet edenlerden (!)
        Ne hizmet ama .
        Ne oldu yok mu sayalım.
        Görmeyelim mi?
        Başkasının ayıbı bu rezaleti örtecek mi?
        CIA hocanıza az aş verir sonra bol tweet bol tweet
        vatandaşlıkta kaptınız mı değme keyfinize
        Hadi bol bol

  12. Oltaya gelme konusunda kimse bizim elimize su dökemez.Çünkü aksine ihtimal vermeyecek derecede çizgimize uygun söylemlere inanmaya kendimizi şartlandırmışızdır.Zaten dinimizde olayları tahkik etmeden zan ile hareket etmeyi sevap saymıştır;o halde ne duruyoruz koşun,cennet açmış kucağını bizleri bekliyor.Hem koşkoca sosyal medya yalan mı söyleyecek gardaşlar?Hazırlayın portakalları,pıçakları!Marş ta hazır zaten,tek yapacağımız sefer!gazamız mübarek olsun:
    ??Atletler sırtımızda sokağa çıkalım
    Pıçaklar elimizde portakal keselim??
    Yaz demeden,kış demeden gaza gelelim hey?
    Yaz demeden,kış demeden gaza gelelim!?

    Okumayanlar için yakın zamanda gerçeği ortaya çıkan bir örnek,Yıldıray Oğur’un kaleminden:

    https://m.karar.com/gofretten-darbeyi-kimler-yedi-1585603

  13. KARAR yazarı Taha Akyol benzer bir saldırıya birkaç gün önce uğramış, bugünkü yazısında detaylarıyla yazıyor, emniyetin devreye girmesiyle atlatabilmiş…

  14. Ben, medyada ve ülke yönetiminde palavracılığın, algı yönetiminin nihai olarak bir zeka işi olduğunu düşünenlerdenim.

    Diyelim, E. İmamoğlu’na çakacaksınız. “Aha yine çöp sorunu başladı. İşte buyurun, şu sokağın çöp deposuna dönmüş rezilliğine bakın. Çeşitli açılardan çekilmiş bu fotoğrafları takdirinize sunuyoruz kıymetli okurlar”, bana akıllıca bir taktik olarak görünmüyor. Bundan bir gün önce, ya da, bu çöp haberinin göze ilişen bir yerine, şöyle şeyler de yazacaksınız: “İstanbul Büyükşehir Belediyesi, dün sabah saatlerinden itibaren Haliç Köprüsü’nün pas tutmuş ayaklarını boyamaya başladı. Halkın büyük bölümü, belediyenin tercih etmiş olduğu rengi beğendiğini söyledi.”

    Ya da, diyelim ekonomiyi duvara çaktınız.

    “Maalesef geride bıraktığımız yıl içinde umduğumuz ve söz verdiğimiz oranda azaltamadık işsizliği. Enflasyon konusunda da bazı hedeflerimizin uzağına düşmüş görünüyoruz. Bilhassa 2. ve 4. çeyrekte hedeflemiş olduğumuz enflasyon hedefini tutturamamış görünüyoruz.” falan diyeceksiniz.

    Bunları söyledikten sonra, ister durumu Ankara’daki kum fırtınası ile, isterseniz Tapınak Şovalyeleri ile açıklayın. “Orada burada söylenenlere kulak asmayın. Uçuyor ve de kaçıyoruz”dan daha etkili ve ikna edici olur.

    Zillet ve vatan hainliği muhabbetini de otomatiğe bağlamayacaksınız.

    Hele M. Akşener ve İyi Parti konusundaki U dönüşünün yol açtığı kafa karışıklığı henüz taze iken, toplum sağlık çalışanlarının özverili çabalarının farkında görünürken, zillet topuna şimdi de TBB’yi oturtmak, kendi seçmenleriniz tarafından bile tereddütle karşılanır.

    Velhasılı, algı yönetimi, algı yönetimi için gerekli araçların hepsine sahip olmak değildir.

    Esas olarak bir zeka işidir.

  15. Yazılı ve görsel basının düzmece haberleri meşhurdur.onlara ne yapılsa mustehaktirlar.irak diye bir ülkeyi bitirmek için ne kadar düzmece yayınlar yaptıklarını hatırlarsınız. Petrole bulanmış martı görüntüleri halen aklimizda.Bu işler etme bulma dünyasıdır.İlke ve dürüstlük sıralamasında hem bizde hem dünyada basın son sıralarda yer alır.Bizde de 28 Şubat donemlerinde ne düzmece ısmarlama haber yapıyorlardı.

Yoruma kapalı.