Seçimler sırasında biz her yerde aday olan politikacıları ön planda görüyoruz. Onlar seçimlere katılıyor, bazıları sandıktan seçilerek çıkıyor, kimi başkan, kimi başbakan, kimi belediye başkanı oluyor.
Adayların önemini asla görmezden gelemem, ancak seçimleri kazanmak için kişisel cazibe yalnız başına yeterli değil. Yarım asırdan fazla bir süredir, seçimlerde, stratejiyi belirleyen, adaylara nasıl davranacakları, hangi konuları gündeme taşıyacakları konularında yön veren uzmanlar devrede.
Jacques Seguela adını ülkemizdeki siyasi kampanyaları izlemiş olanlar hatırlar. 1991 seçimlerine gidilirken ANAP’ın başında bulunan Mesut Yılmaz ülkesinde ‘dahi reklamcı’ diye bilinen Fransız Seguela’yı seçim kampanyasında yardımcı olması için Türkiye’ye getirmişti.
Mesut Yılmaz’ın sigarayı ağızlıkla içmesi, çok yavaş konuşması gibi seçmene ters gelebilecek alışkanlıklarına bile müdahale etmişti Fransız reklamcı..
Seguela’nın ‘Anneme Reklamcı Olduğumu Söylemeyin… O Beni Bir Genelevde Piyanist Sanıyor!’ adıyla dilimize çevrilen kitabı o yıl en çok satanlar arasına girmişti.
Politikaya strateji uzmanının dahil olması ve seçim kampanyalarının nasıl yürütüleceği konusunda tercihlerin o uzman tarafından belirlenmesi, ilk kez, ABD’deki seçimlerde uygulandı. En başta da muhafazakar Republican Parti’ye mensup politikacılar tarafından…
Onların en ünlüsü Arthur J. Finkelstein’dir (1945-2017).
New York’ta 1970 yılında yapılan senatör seçiminde en şanssız görünen adayı yönlendiren uzman oydu. Onun “Bizim de bir senatörümüz olmasının zamanı gelmedi mi?” sloganıyla yürüttüğü kampanyanın başarısı, ertesi yıl (1971) yeniden seçilmeyi kafaya koymuş olan başkan Richard Nixon’un seçim kampanyasına terfi etmesini getirdi.
Nixon’dan sonra Ronald Reagan’ı başkanlığa taşıyan seçim kampanyasını da Finkelstein yürüttü. Sonraki yıllarda da ABD’de pek çok adayın değişik makamlara seçilmesini sağladı Finkelstein.
Başarısı başka ülkelerin politikacılarının da ilgisini çekince hizmetlerini onlara da sundu Finkelstein.
İsrail’de Benjamin Netanyahu’nun 1996’daki ilk seçim kampanyasının arkasındaki isim oydu. Netanyahu’nun karşısında Şimon Peres gibi güçlü bir rakip olmasına rağmen… “Peres Kudüs’ü bölecek” sloganıyla seçimi Netanyahu’ya kazandırdı Finkelstein.
Finkelstein ve onun yanında yetişmiş George Birnbaum pek çok başka ülkede seçim kampanyalarına akıl sunmayı sürdürdüler.
Macaristan’da Viktor Orban’ı başbakanlığa taşıyan seçimler onların başarısı…
Finkelstein-Birnbaum ikilisi, 2008 seçiminde, Orban’a, “Kendine bir günah keçisi bul; ama çok güçlü ve nefret uyandıran ünlü biri olsun” aklını vermişler.
George Soros ismi ilk 2008 yılında Macaristan seçim kampanyasında ‘günah keçisi’ olarak Viktor Orban tarafından kullanıldı.
İşin ilginç yönü, Orban’ın kendisinin, doğduğu ülke olan Macaristan’da bir üniversite kurmuş ve başarılı öğrencilere burs vererek eğitim imkanı bulmalarını sağlamış Soros’un bir ürünü oluşu…
Orban Macaristan’da Soros tarafından kurulmuş üniversiteden mezun, dört yıl boyunca Soros’un vakfından burs almış biri.
Ardından Netanyahu da İsrail seçimlerinde Soros’u hedef alan kampanyalar yürüttü.
Yazımdaki bilgileri iki yıl önce bir yabancı yayında karşıma çıkan uzunca bir makaleden edindim. Yazarı İsviçreli bir gazeteci: Hannes Grassegger…
Daha önceki bir yazımda aktardığım makaleden bir bölümü bir de buraya alayım:
“Finkelstein’ın amacı seçmenleri mümkün olduğunca kutuplaştırmak, bir tarafı diğeri aleyhine havaya sokmak. Bunun için kullandığı yakıt ise, korku. (..) Kampanyalarda ilk saldırıya geçmeyen kaybeder. Kişiler üzerinden konuya yaklaşır o. Her kampanyanın yeneceği bir düşmana ihtiyacı vardır. Kampanyaları negatif hale getiren bir teknik bizzat onun tarafından icat edilmiştir: ‘Reddi oylamak’. Bu yolla en tembel seçmeni bile sırf karşı tarafı yenebilmek için kalkıp oy kullanmaya sevk edecek şekilde düşmanı şeytanlaştırmayı öngören bir yöntem…”
Rusya’da, Makedonya’da, en son Donald Trump’ın 2016 seçim kampanyasında hep aynı akıl devredeydi. Soros’u şeytanlaştıran bir söylem ABD’de bile işe yaradı.
Macaristan için kritik 2000 yılı seçiminde önde görünen Sosyalist Parti’yi yenmesini sağlayan Finkelstein-Birnbaum ikilisini Orban’a tavsiye eden kim?
Grassegger bu soruya şu cevabı veriyor: Benjamin Netanyahu…
Kampanyalarda Soros ismi şeytanlaştırılarak kullanılıyor. Kampanyalara bu aklı verenler Finkelstein-Birnbaum ikilisi… Onları Orta Avrupa ülkelerindeki yakın bildiği politikacılara tavsiye edip seçimleri kazanmalarını sağlayan da Netanyahu.
Yukarıdaki paragrafta ismi geçenlerin hepsi –George Soros, Arthur Finkelstein, George Birnbaum ve Benjamin Netanyahu– Musevi. Birnbaum kendisini ‘dindar Musevi’ olarak tanımlıyor. Ancak kendisiyle aynı dinden olan Soros’u ‘nefret objesi’ haline dönüştürebiliyor. Netanyahu da seçim kampanyalarında Soros’u sürekli hedef gösteriyor.
Sayelerinde ‘anti-Semitizm’ pek çok ülkede tavan yapıyor.
Dünyanın en zengin adamı bilinen George Soros kendisinin seçim kampanyalarında ‘nefret objesi’ haline getirilmesinden herhalde memnun değildir; ancak ondan da memnuniyetsizlik anlamına gelecek bir itiraz çıktığını işitmedim.
George Soros politikacılar tarafından suçlandığı konularda herhangi bir ulusal veya uluslararası mahkeme tarafından yargılanıyor mu?
Hayır, yargılanmıyor.
Türkiye’de Soros’la irtibat kurularak yargılanan biri var oysa: Osman Kavala…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün şunu söyledi: “Yatıyorlar kalkıyorlar Kavala.. Kavala… Kavala dedikleri Soros’un Türkiye şubesi…”
Soros’un kendisi yargılanmıyor, ancak onun ‘şubesi olmak’ ülkemizde yargılanmanın ve dört yıl hapiste tutulmanın gerekçesi olabiliyor.
Bir küçük ayrıntı: Yabancı basında çıkan haberlerde -sözgelimi New York Times’ta- Osman Kavala için sürekli ‘yardımsever’ (philanthropist) sıfatı kullanılıyor.
Türkiye, bu haberleri okuyan yabancılar nezdinde, bir yardımseveri hapiste tutmuş oluyor.
Son bir ayrıntı: Dolar bu haftaya 10 TL’ye 25 kuruş eksik olarak (1 Dolar = 9.75 TL) girdi.
ΩΩΩΩ
TV100’de katıldığı Pınar Işık Ardor’un sunduğu Pazar Siyaseti programında ekonomiyi eleştirirken konuyu makam araçlarına getirmiş.
“Türkiye’de 500 tane Mercedes araba varsa, makam aracı olarak kullanılıyorsa, günahtır” dedi. Sunucunun “Sizin makam aracınızın markası ne?” sorusu karşısında Saadet lideri, “Benimki de Mercedes. Söylemiş olayım” demiş.
https://youtu.be/cqySaLL0M4o
Gülermisin, ağlarmısın.
Bugün Kocaeline giderken Mercedes makam arabasına bindiği görüntülenmiş. Acaba dedim adam gibi mercedeste eski falan diye baktım. Yoo adam valla son modelden bi tanesine biniyor. Günahın büyüğünü işlemiş.vah vah vah
Soyisimi çakma olan Kılıçtaroğlu duyumlar aldık siyasi cinayetler işlenecekten sonra ayın 18 ine kadar mühlet verdiği memurlara yaptığı tehditten sonra araya 10 büyükelçiyi destek mesejları atmıştı.
Bu hafta çakma gündem belirleyemedi. Abileri gündem belirlemeye çalıştı, ellerine yüzlerine bulaştırdılar.
Yarın veya sonraki gün torniston yapacağı açıklamaları bekliyoruz artık. Geç kaldı. Bey böyle bir şey demedim yok memurlar benim vatandaşım falan gibi.
“Türkiye, bu haberleri okuyan yabancılar nezdinde, bir yardımseveri hapiste tutmuş oluyor.”
Abd de “yardımsever işadamlarını” hapiste tutuyor, noolmuş???
10 elçiyi gönderirsen. o gönderğin elçilerin ülkesinin başkanları seninle görüşmese kızma 🙂
Recep bey havuz medyasının aktardığına göre 10 Elçin’in 10’u da “geri adım atıp” Ekmek Mushaf çarpsın ki bizim Türkiye’nin iç işlerine karışmak gibi bir niyetimiz yoktu, galiba bir yanlış anlaşılma oldu. Biz de meramımızı tam anlatamamış olabiliriz, eğer Reis bizi bağışlarsa bir daha böyle densizlik yapmıyacağımıza söz veriyoruz. Hatta eğer reis affetmek için ülke dışına çıkmamızı şart koşuyorsa pasaportlarımızı versinler bize hemen gideriz köyümüze, yeterki reis bizi affetsin demişler. Reis de büyüklük gösterip affetmiş, madem dersinizi aldınız kalın o zaman deyivermiş.
İki dana çayırda otluyormuş.
Biri diğerine:
‘Ben işin sırrını çözdüm’ demiş.
Diğeri, ‘Neyi’ diye sormuş.
O da, ‘Ben salamla sosisin neden yapıldığını öğrendim’ karşılığını vermiş.
Diğeri başını çevirmiş,
‘Bırak komplo teorilerini’ tepkisini göstermiş.
Otlamaya devam etmiş.”
Sn. Yazarımız entelektüel ya da akademik denecek kadar kariyerini artırarak yol kat ediyor. “Medeni ölü” olarak anılıyor olsa da bu terimi literatürümüze koyan zevat çoktan nal toplamaya başladı bile…
Hayret ettiğim; okunurluğu hem akademik hem siyasi ve hem de yazar/çizer çevrede artışa geçmiş olduğu halde ve her günlük yazısına adeta “kulak kabartarak” bekleyen kitle katlanıyorken yorum sayfasındaki kalitede ve katılımda bayağı düşüş yaşanıyor olduğudur.
İçinde bulunduğumuz yıldan geriye doğru -önceki yıllarda- çok daha kaliteli ve istifade edilebilen yorumcu isimlerle karşılaşırdık hemen her gün…
Mesela; Bekir karakaya, Özer İYİBAŞ, Bernar, Şerif, Türkeş, Faysal İnci, mim, Nusret Karaca, turgut ertav, Nurdan, Bi Okur, Bekir, Musa, Sadece Vatandaş, Baran su, Ahmet Hamdi, Abdurrahman Serdar, Necip Güven, taha pinar, Sıla, Alper, sungur, Ayteacher, tarık, Ahmet Melik ve adını yazamadığım niceleri.
Süleyman Karagülle ağabeyi de rahmetle yad edip burada olan-olmayan herkese selamlarımı ileteyim bari.
Sn. Yazarımızın hem kendine hem de kalemine sağlık dileklerimi de yinelemiş olayım.
FKT, mim, hamza günay
ve niceleri.
ben de hepsine selamlarımı gönderiyorum.
soros kötüyse “istenmeyen adam” ilan edin.
ülkede fink atmasına izin vermeyin madem.
istenmeyen adam olmak için elçi olmak mı gerekmiyor. çin brad pitt i istenmeyen adam ilan etmişti, ülkeye girmesi yasaklanmıştı.
sorosla sayın erdoğanın birlikte pek çok resmi var, iktidara geldiği ilk dönemlerde destek istediği medyada yer alıyor. kızının vakıflarında staj yaptığı iddiası da.
dünyanın en zengin adamlarından biri, ne kadar iyi olabilir ki. yani sonradan kötü oldu diyebilir miyiz?
benle yanyana gelince iyi, başkaları ile yan yana gelince mi kötü yine?
biz bu filmi daha kaç kere izliyeceğiz?
elçiler giderse, nolur?
saçmalıktan saçmalık beğeniriz artık,
ve bizimde bir dizi istenmeyen adamımız olur,
ya da “bir” istenmeyen adamımız olur.
her türlü olan, millete olur.
ekonomi nanay.
yakın bir tarihte düzeltmenin imkan ve ihtimali yok özellikle bu kafayla.
öyleyse bize suçlayacak birileri lazım.
ve dikkatimizi yönelteceğimiz daha daha büyük sorunlar.
belki normal zamanlarda olsaydık, elçilerin bu çıkışı, trumpın mektubuna ya da rusyanın bile isteye şehit ettiği onlarca askerimize çıkarılmayan bu patırtıyı çıkarmazdı.
ama normal zamanlarda değiliz değil mi?
uzun zamandır ekonomiye dikkat çekiyorum,
dolara, dövize, enflasyona.
çünkü bunlar taşıyıcı omurgalardır, omurga çökerse, yapı ayakta kalamaz.
ekonomik çöküş, ahlaki ve siyasi çöküşü de sürükler.
güzel ülkemiz böyle bir dönemden geçesiymiş.
tuhaf zamanlardan,
garip hallerden.
sayın erdoğan ciddi anlamda öfkeli.
kime?
abd ye olabilir mi?
mercedeslerini alıp ta abd ye kadar bir dünya para harcadı, gitti,
biden görüşmedi diye mi?
avrupadan durmadan eleştiri üstüne eleştiri geliyor diye mi?
rusyayla istediği diyaloglar bir türlü sağlanamıyor diye mi?
sanmıyorum.
öfkesinin sebebi anketler olabilir diye düşünüyorum.
dolayısıyla millet.
iktidara yakın anketler dahil, tüm anketlerde ilk 3 sıraya bile giremiyor.
doların saldım çayıra mevlam kayıra yükselişini,
elçilerin durgun suda fırtına çıkaracak gönderilişini
ve bakalım daha neler göreceğizi ben bu minvalde değerlendiriyorum.
muhalefete bir enkaz bırakmak derdi olabilir mi?
“Akp tebdil-i kıyafet hafiyelerini milletin içine salmış ”
AKP’liyim deseler halk döver.
Allah korusun Kurtuluş savaşında falan olsak yerli mihraklar şunu der herhalde. Aman dolar yükseliyor nereyi istoyorlarsa verin gitsin.
Fatih şu mihraklar kimdir bilinmez ama, bu dönemde trend: mıçını yırtsanda ı ıh sana vermem canciik? (adamları ekmek almaya ekmek fırınına giremezzsin, benden bilet alacaksın?) der gibi bir durum var sanki☺️
Açlık neler yaptırmaz ki.. hele gözü nefsi aç olmaya görsün keferenin?
Bu bildiri konusunu bir de şöyle düşünelim .
Evet içerik olarak doğru olmakla beraber şekil olarak yanlıştır , burası tamam !
Ancak dilimizde ‘itle dalaşacağına çalıyı dolaş ‘ diye bir deyim vardır .
Yani biz de şöyle deseydik ne olurdu : ‘ Büyükelçiler , yaptıkları yanlış olmakla beraber kendi görüş ve düşüncelerini açıklamışlar , biz kendi işimize bakarız , o kadar ! ‘
Kelimenin tam anlamıyla bir kaşık suda fırtınalar yaratılmasaydı, iş bu kadar büyütülmeseydi, – mademki büyük devlet olduğumuzu söylüyoruz – büyük devlete yaraşır bir şekilde arkamızı dönüp gitseydik , celallenip kılıçlarımızı çekmeseydik daha uygun olmaz mıydı ,daha makul ve mantıklı olmaz mıydı , ne kaybederdik !
Peki tersini yaptık ne kazandık , buna mukabil ne kaybettik !
Yine dilimizde bir deyim var ,sözü onunla kapatalım: ‘ Yarası olan gocunur ‘
Selamlar ,iyi günler
Way be sayın koru osman kavala yardımsever oldu ya sana helal olsun soros macaristan tarafından vatan haini ilan edildi adam macar ..
Sedat bey ne dediğinizi tam olarak anlayamadım, daha detaylı anlatabilir misiniz ama yazıyı bir daha okuduktan sonra…
Reza Zarrab hayırsever işadamı olmuştu neden garip geldi?
SOROS’ÇU KİM?
Dönemin başbakanlık basın danışmanı ve Korkusuz gazetesi yazarı Ahmet TAKAN;
Davos’ta basına açık fotoğrafları yayınlanan görüşme dışında, gizli bir görüşme de olduğunu 23.10.2021 tarihli yazısında ayrıntılı şekilde açıklıyor.
Herşey bir yana;
İktidarları süresince 1,5 trilyon TL (YTL) faiz ödemesi gerçekleştiren;
2022 bütçesine de 240,4 milyar TL faiz ödeneği koyan;
Osman KAVALA mı?
Güzel ve ufuk açıcı bir yazı olmuş , teşekkür ederiz.
Yalnız şu dolar belası sabahleyin 9,827 idi , maşallah uçuyoruuuuz uçuyoruz !
Bu gün bir de bakanlar kurulu toplantısı var ; eğer son anda aklı selim galip gelmezse herhalde şu büyükelçilerin kıçına tenekeyi bağlarız !
Derken aklıma geldi; sahi şu doların da kıçına bir teneke bağlayamaz mıyız yahu !
Öyle ya dolar dolsa ne olur dolmasa ne olur ; biz maaşı dolarla mı alıyoruz , Temel’in dediği gibi alt tarafı her zaman 100 liralık benzin alıyoruz !
‘ Allah Allah illallah,
Diyelim maşallah;
Yiğitler çıktı meydane,
Birbirinden merdane.
El paçada, diz yerde,
Güreşelim düz yerde .
………………………..
En iyisi biz burdan sıvışalım!
Hadi bana eyvallah
Allahtan bir mucize oldu ve son anda bu beladan da galiba bu şekilde kurtulduk !
Tabii arkasından şimdi diz çöktürme kahramanlığının tefrikası başlayacak , neyse hayırlısı olsun ; bunlara zaten alışkınız !
KAVALALI OSMAN PAŞA
Sayın yazarın bu gün ki yazısından anlıyoruz ki; Saros fakir ülkelerde okullar açan yoksul öğrencilere burslar veren birisi.
Oysa bir kanalda “bu yaşıma kadar bir kilise kutusuna olsun 10 dolar bırakmamış biriyim” demişti.
“Soros nasıl ‘nefret objesi’ haline geldi? “Soros’un şubesi” olmak ne demek?”
Bunda şaşırılacak ve anlaşılmayacak bir durum yok; Fethullah Gülen, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve diğerlerine yapılan yapılıyor. Aynı masada özel oturumlar yapıldığının fotosu montaj değilse…
Aslında Soros kötü değil.Bzimkiler günah keçisi yapıyorlar.
Yaptığı Turuncu devrimler ise aslında demokrosi götürmek.Parasını da sırf demokrasi götürmek için harcıyor.Onlar rejim değiştirmek değil.
Kavala nın Soros’ un Türkiye kolu olduğu artık inkar edilemiyor Şimdi de Soros aslında demokrasi götüren iyi bir iş adamı
Ne tesadüf Kavala üzerinden fonladığı dernekler ise bölücü veya emperyallere çalışanlar.
Şimdi gelde fonlanan gazetecilere emperyaller boşuna fonlamaz. mottosunu anlat.
Emperyallerle iş tutup darbe bu bahara gelecek diye bekleyenler elbette darbeye yardım yataklık eden ABD oğlanları için ağlaşacak.
ABD de kendi oğlanlarını yalnız bırakıp arkada kendine çalışanlara ters mesaj vermemek adına haçlı topluluğu ile elbette savaşı göze alacak.
Biden in dostları,fonlanan medya,ABD de beslenen papazın taraftarları,Sonları gelmek üzere olan inlerdeki HDPKK lılarda hep bir ağızdan elbette ki ABD nin arkasında duracak.
Soros un Türkiye şubleri hep bir ağızdan desteğe devam
Soros sorunsalı nı soslayarakmı zortlatırlar yardımsever mi ilan ederler beni ilgilendirmez. Yıllarca Güneydoğu’da şunlar bunlar Fink atar denir durur, sonra elçiler ülkeden kovulur!
Buda yiğit -yoğurt kısmı oluyor herhalde, buda beni ırgalamaz. Karşıdakiler gardını almış, itini köpeğini üstüne salmış. Yetmemiş Girit ten Bulgara kadar görünmez görünümlü üsler yapmış!
Bu ne demektir? Bunu anlat bize eyy gılıçdaroğlu (malum herkes herşeyi senden soruyor!) Bende soroslayarak sordum?
Takmışsın paracıklar nerede faiz maiz. Hala sorur durusun nediyonuz bu paracıkları diye?
Anlamadın mı hala yardım yardım yapıyoz diyorlarmış işte?
Ne istiyor bu YARDIMSEVER ler nerelere gidiyor bu yardımlar deste deste?
Çıkıyormuş kur bak aheste aheste.
Daha 1940’lı yıllarda İnönü’nün ABD ile yapmış olduğu ikili anlaşmalarla, bilahare NATO ile resmen ve alenen ABD’nin yörüngesine girmiştik.
Savunmamızdan eğitimimize değin, hemen her şeyimizle ‘Küçük Amerika’ hayaline kapıldık. Lakin kazın ayağının hiç de öyle olmadığı görüldü.
Bugün gelinen noktada bile ABD yönetimi, Türkiye’deki iktidarın nasıl değiştirileceğini ve bunun için de muhalefetin desteklenmesi gerektiğini söyleyebiliyor. Bu neyin sendromuydu.
10 ülkenin büyükelçileri, Osman Kavala’nın serbest bırakılması için bildiri yayınlıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde kabul edilebilir bişey değil.Ülkenin iç işlerine karışmaktır. Senin kanunlarını tanımıyorum demektir. Büyükelçilerin böyle bir görevi yoktur.
İlk ses sahibinden önce, CHP’den geldi.Efendim 10 büyükelçi dostça yükümlülüğümüzü hatırlatmışlar. Ne varmış bunda? CHP bir gün çıkıp ABD’ye, teröristlere silah göndermeyin hatırlatması yapsaydı keşke dostanane bir şekilde.
Afganistan ve Irakta olduğu gibi acaba Abd Türkiyede çekilince içerdeki yerli işbirlikçilerini uçaklara doldurarak götürecek mi. Kavala, demirtaş, dündarı aklamaya çalıştıklarına göre daha burdalar herhalde.
Yazar anlatmış, anlatmış,anlatmış. Soros un korku figürü olduğunu.
Sonra azıcık ben de korkutayım demiş.
Kavalayı çılarmassan dolar yükseltilir haaa.
Geçen de Bronson olayına benzetmişti, sonra Kavala yı çıkarmazsan dolar yükselir ona göre diye bitirmişti.
Muhalefetin dolarla korkutma stratejisini Finkelstein-Birnbaum ikilisi mi verdi yoksa.
Şapkamızı önümüze koyup düşünelim. 20 yılda ülkenin geldiği durum ortada. Her konuda Avrupa’nın fersah fersah gerisindeyiz. Ekonomi, işsizlik, hayat pahalılığı, faizler, kurlar, eğitim, sanat, kültür, demokrasi, insan hakları, hukuk ve adalet. Say say bitmez. Avrupa’nın ucuz iş gücüyüz. İktidar da bununla övünüyor. Daha fazla iş gücünü ucuzlatmak ve halkı fakirleştirmek için her türlü politikayı uyguluyor. Üstelik öyle bir döngü kurmuş ki, bu az eğitimli, işsiz ve yardımlarla geçinen, muhafazakar, az gelirli kitleye sürekli propaganda ile kendi iktidarını da sürdürüyor.
Bu çıkmazdan nasıl çıkacağız? Demokrasiyi tekrar nasıl çalışır hala getiririz? Bu muhalefetin üzerinde çalışması gereken milyon dolarlık soru. Halk ve muhalifler olarak da muhalefet partilerine yol göstermemiz gerekiyor. Halkın ikna edilmesi gerekiyor. Daha hızlı ve daha yoğun olarak. Yoksa gecikme ile sürekli kan kaybediyor ve tamiri zor yıkımlara maruz kalıyoruz.
Aynı kampanya mantığını burada da uygulamak çok kolay. Önümüzde bütün olumsuzlukların sebebi bir tek kişi var. Yapacağımız gerçeği söylemek ve “kıral çıplak” demek, bunu bağırarak yüzüne her dakika söylemek. Çocuk oyuncağı.
Saadet lideri Ermeni katliamını inkar etmiş ve şöyle demiş: “Ermenilere yüzyıllarca yaşama hakkını kim verdi? Osmanlı verdi?”
Artık oha demek bile yetmez buna. Absürtlüğün ve faşist zihniyetin zirvesi. Ermenilere, Kürtlere, Rumlar’a ve tüm insanlara hayat hakkını Tanrı verdi elbette. Siz kendinizi Allah zannediyor olabilirsiniz. Ama öyle değil. Haddinizi bilin.
Ender bey şeriat dedenin her dediğini kaale almayın, geçen seçimlerde de sivasa hızlı tren götürmenin gereği yok, zaten çok göç veriyoruz istanbula filan gibi şeyler gevelemişti, allah akıl fikir versin deyip geçin…
Akp tebdil-i kıyafet hafiyelerini milletin içine salmış halkın takip ediyorlarmış. Kendilerini iyice saray zihniyetine kaptırmışlar. Milletin içine çıkamıyoruz desenize şuna açıkça. Rezil hükümetin son zırvası ve son perişan halleri. Yıkılın gidin artık zorlamayın. Ülkeye kaybettirdikleriniz yeter. Dolar 9.75. Cebimizden çaldığınız yetmedi mi?
Yoruma kapalı.