TBMM başkanı Şentop aradı ve “Tayyip Erdoğan üçüncü defa aday olabilir” dedi 

38
Reklam

Adalet bakanı Bekir Bozdağ cumhurbaşkanı adaylığı konusunda kesin tavırlı. 2014 ve 2018 yıllarında halkoylamasıyla cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan’ın, anayasanın “Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir” (m. 101) maddesine rağmen yeniden aday olabileceğinde ısrarlı.

Birkaç gün önce “Cumhurbaşkanı adayımız Tayyip Erdoğan’dır, adaylığı yasaldır” açıklamasını yapmıştı. Ben de burada kendisinin açıklamasını eleştirmiştim.

Aynı görüşü TV ekranlarında dile getiren yorumcular var, onlara bir itirazım olmaz; ancak adalet bakanı sıfatını taşıyan birinin anayasa maddesine aykırı iddiayı gündeme taşımasını yadırgadığımı bildirerek…

Yazımın çıktığı cumartesi günü iki gelişme yaşandı.

Bekir Bozdağ “Erdoğan’ın adaylığı önünde bir engel yok, 2023’te ikinci adaylığı olacak” görüşünü bu defa Ağrı’dan bir kez daha tekrarladı. 

Açıklamasının girişinde kullandığı cümleler yazıma verilmiş bir cevap gibiydi.

Okuyalım:

“Tartışılan bir konuda Adalet Bakanı’nın hele anayasa ve hukukla ilgili bir konuysa konuşması kadar doğal bir şey olamaz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘2023 seçimlerinde aday olamaz’ tartışmasını Millet İttifakı, bileşenleri ve onlara destek verenler televizyonlarda, gazetelerde, değişik mekanlarda yapıyorlar. Siyasiler de yapıyor, herkes yapıyor. Onlar tartışıyor bu konuyu. Biz tartışmaya açmadık.”

Reklam

Merakımı gidermek için bakanın görüşünün temelinde yatanı öğrenmeye çalıştım. Ajanslara düşen cümleleri şöyle:

“Anayasa ne diyor, cumhurbaşkanı seçimi statüsü, değişikliği ilk seçimde yürürlüğe girer. Bu değişikliğe göre Başkan Erdoğan ilk defa 2018’in 24 Haziranı’nda seçildi. 2 defa seçilemez kuralı burada işlemeye başlıyor. 2023’te yapılacak seçim Başkan Erdoğan’ın 2. seçimi olacaktır.”

Bana çok basit geldi bu açıklama.

Zihnim bu konuyla meşgulken TBMM başkanı Mustafa Şentop bir toplantı vesilesiyle bulunduğu Kırgızistan’dan aynı konu hakkında görüş açıklamak üzere bana ulaştı. 

Mustafa Şentop yalnızca TBMM başkanı olduğu için değil, hukukçu kimliği sebebiyle de önemli bir siyasetçi. Kamu hukuku profesörü. Tartışmaya sebep olan 2017’de gerçekleşmiş anayasa değişikliği sırasında TBMM’de Anayasa Komisyonu başkanı oydu ve bu özelliğiyle de söyleyecekleri önem taşıyor. 

Sistem değişikliği getiren 16 nisan 2017 tarihli halkoylamasıyla gerçekleşmiş anayasa değişikliği paketi onun başkanı olduğu komisyon tarafından hazırlanmıştı.

Kendisini dinledim, görüşlerine karşı itirazlarımı söyledim. Gönderdiği hakemli bir dergide yayımlanmış, kaynakçası ve 79 adet uzun dipnotlu 40 sayfayı bulan “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde iki defadan fazla cumhurbaşkanı seçilememe kuralı” başlıklı ‘mart 2022’ tarihli yazısını da okudum.

TBMM başkanı Şentop, hukukçu kimliğiyle, “Tayyip Erdoğan yeniden aday olabilir” görüşünü savunuyor. Seçildiği takdirde aynı görevde üçüncü defa bulunacak olsa bile, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığındaki yeni dönemi ikinci başkanlık dönemi olacak ona göre…

Reklam

Gerekçesinin temelinde, anayasa değişikliğiyle sadece anayasanın bazı maddelerini değiştirmedikleri, sistemi de yeniledikleri tespiti yatıyor. 

Kısa gerekçe şu: İlk seçilmesi (2014) sonrasında eski sistemin -parlamenter sistemin- cumhurbaşkanıydı Tayyip Erdoğan; anayasanın değişen maddesi (m. 101) ile ilk defa 2018’de yeni sistemin cumhurbaşkanı -daha doğrusu ‘başkan’ veya İngilizcesi ile ‘president’– oldu, böylece bir defa daha aday olma hakkı var. Eski dönemi saymamak gerekir.

Yazısından ilgili bölümleri aktarayım:

“Cumhurbaşkanı kelimesinin yürürlükteki Anayasa uyarınca kendisine verilecek hukuki anlamı (terim anlamı) esas alındığında ‘bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir’ şeklindeki Anayasa kuralının anlamı, ‘bir kimsenin yürütme erki olarak en fazla iki defa Cumhurbaşkanlığı makamına seçilebileceği’ şeklinde karşımıza çıkmaktadır. // 6771 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce seçilen Cumhurbaşkanlarının Devlet başkanı olmakla birlikte (tek başlarına) yürütme erki olmadıkları, sadece yürütme gücünün kullanılmasına sınırlı ölçüde katıldıkları bilinmektedir. Bu durumda ‘Cumhurbaşkanı’ kelimesinin hukuki (terim) anlamı esas alınarak lafzî yorum metodu izlendiğinde; 6771 sayılı Kanun’la Anayasa değiştirilmeden önce parlamenter hükümet sistemi döneminde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanı seçimlerinin, Anayasa’nın 6771 sayılı Kanun’la değişik 101’inci maddesi anlamında bir ‘Cumhurbaşkanı yani yürütme erki seçimi’ olarak kabul edilemeyeceği ve dolayısıyla bu seçimlerin, bugün itibariyle ikiden fazla seçilememe kuralı kapsamında dikkate alınamayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.”

Şentop’un iki defa seçilmiş Tayyip Erdoğan’ın anayasanın (m. 101) “Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir” açık hükmüne rağmen yeniden aday olabileceği görüşü, ülkemizin pek çok hukuk otoritesinin görüşleriyle çelişiyor. O da bunun farkında ve okuduğum uzun yazıyı onların görüşlerine cevap olarak kaleme almış zaten. 

[Yazısının hemen girişinde yer alan 2 numaralı dipnotta görüşlerine cevap verilen isimleri bulmak mümkün: Kemal Gözler, İbrahim Ö. Kaboğlu, Tolga Şirin, Şule Özsoy Boyunsuz, Murat Sevinç… Telefonda bana farklı görüş açıklayanlarla konuyu görüştüğünü ve onlara da yazısını gönderdiğini söyledi. Hiçbirinden bu güne kadar görüşlerini değiştirme yönünde bir adım gelmediği anlaşılıyor. Herhalde ikna olmamışlar.]

Mustafa Şentop, adaylık söz konusu olup itirazlar Yüksek Seçim Kurulu (YSK) önüne giderse, hukuki gerekçelerinin sağlamlığı sebebiyle, oradan Tayyip Erdoğan’ın bir defa daha aday olabileceği kararı çıkacağından emin.   

Ben ise, YSK’nın herbiri mesleklerinin zirvesinde hukukçu üyelerinin anayasadaki açık ifadeye rağmen farklı davranacaklarından kuşkuluyum.

TBMM başkanına, Anayasa Komisyonu başkanı olarak, değişiklik metnine “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” keskinliğindeki bir cümleyi yazarken zamanı geldiğinde bunun tartışmalara yol açacağını öngörüp o maddeye neden bir istisna cümleciği eklemediklerini de sordum. 

Lüzumsuz bulmuşlar. 

O madde anayasada bulunduğu halde üçüncü defa adaylığı YSK tarafından onaylansa ve Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçilse, ortaya çıkacak hukuk tablosunun garabetini de hatırlattım. 

Anayasasında “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” yazdığı halde üçüncü dönemini sürdüren bir cumhurbaşkanına sahip olma garabetini…

Herhalde seçim kapıya dayanana kadar -belki daha sonra da- bu konu sürekli tartışılacak.

ΩΩΩΩ

Reklam

38 YORUMLAR

  1. Erdoğan için herşey mubah. Erken seçim için muhalefete güvenmiyor ve tekrar aday olabilmek için ekipçe milleti uyutma yöntemleri uyguluyor.

    Millet uykuya daldığı an, darbe seneristi 15 Temmuz 2016 benzeri bir seneryo daha yazar ve onun seneryosunu uygulamaya koyar. Yalnız mekan ve kurbanlar değişır.
    Bu sefer mekan Ankara olarak seçilir. Kurbanlarda Süleyman cemaati olur.
    Gülen hareketi kadar popiler ve zengin olmazsalar dah bayağı zengin cemaat.

  2. İSLAM KERİMOV, ÖZBEKİSTAN ANAYASASINDA İKİ KEZ YAZDIĞI HALDE 7 KEZ DEVLET BAŞKANI SEÇİLMİŞTİ.

    Dünya Bankası’nın en son çıkardığı “Yönetişim Göstergeleri”ne göre Türkiye “Hesap Verebilirlik” açısında 208 ülke arasında 159 uncu sırada yer alıyor. “Kanunların uygulanması” sıralamasında ise 209 ülke arasında 125 inci sırada. Yani Kanunun var olması uygulanacağı anlamına gelmiyor. Var olan mevzuat bir şekilde çok rahatlıkla göz ardı edilebiliyor. Bu durum kanun, tüzük ve yönetmelikler için geçerli olduğu gibi Anayasa için de geçerli. Burası Anayasası için en yüksek makamca “Uymuyorum, saygı da duymuyorum” denilmiş bir ülke nihayetinde.

    Özbekistan Anayasası’nda da devlet başkanı için öngörülen süre iki dönem olmasına rağmen İslam Kerimov tam 7 kere anayasayı değiştirmeksizin Cumhurbaşkanı seçilmişti. Rusya’da ise Putin iki dönemden sonra Başbakan oldu. Daha sonra ise tekrar Başkan olduktan sonra anayasayı değiştirerek süre şartını ortadan kaldırdı. Rusya “Kanunların Uygulanması” konusunda Türkiye’den daha iyi puana sahip.

    Konfüçyüs “Hükümdar adil ise kanuna gerek yoktur, hükümdar adil değilse kanunun hükmü yoktur”. Demişti binlerce yıl önce.

    İmam-ı Azam “Sultanın sofrasına oturan alimin fetvasına itibar edilmez” demişti. Kendisi döve döve işkence ile öldürülmeyi göze alarak ilmine saygısını hayatının sonuna kadar sürdürmüştü.
    Bahse konu her iki hukukçu da sonuçta İmam-ı Azam değiller. Sofrasına oturdukları Sultan’ın işine yarayacağını düşündükleri fetvayı veriyorlar.

    Diğer bir konu da eğer aynı pozisyonda yani Cumhurbaşkanlığı makamında Kemal Kılıçdaroğlu olsa idi, her iki görevli de aynı görüşü savunurlar mıydı?

    • İmamoğlu:
      “Bana kimse siyaset konuşma diyemez.”
      Haklıdır.
      Mimarlar Odası, Tabipler Odası falan siyaset konuşur da İstanbul Belediye Başkanı siyaset konuşamaz mı?
      Konuşsun elbet…
      Ama konuşup da ne olacak?
      Bence siyaset konuşacağına, siyaset yapsın.
      Yapmıyor ki.
      Şu laf bile siyaset yapmadığını anlatıyor.

  3. Türkiye Barolar Birliği’nin hazırladığı 2.Ocak 2017 tarihli aҫıklamasında, anayasanın 101 maddesindeki değiṣiklikteki, „iki defa seҫilme“ konusundaki değerlendirmesine bir göz atmak lazım.

    Bu değerlendirmede, Şentop’un söylediği Erdoğan’ın üҫüncü defa seҫilme hakından hiҫ bahsedilmiyor.

    Galiba, Şentop gibi düṣünenler dıṣında, referandum öncesi herkesin, meclisin erken seҫime gitmesi dıṣında Erdoğan’ın üҫüncü seҫilme hakkının olmadığı yönündeydi.

    Alıntı:
    > „ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TEKLİFİ ‘NİN KARŞILAŞTIRMALI VE AÇIKLAMALI METNİ“

    İKİ DEFA SEÇİLME

    DEĞİŞİKLİK: Anayasa değişikliği teklifinin 8. maddesiyle Anayasa’nın 101. maddesinde yapılması öngörülen değişiklik uyarınca, bir kimsenin “…en fazla iki kez…” Cumhurbaşkanı seçilebileceği öngörülmektedir.

    DEĞERLENDİRME: Seçimle gelinen kimi üst düzey kamu görevlerinde, seçilen kişilere görev süresi sınırı getirilmesi, dünyada da benzerleri görülen bir uygulamadır.

    Bununla birlikte, önerilen düzenleme, değişikliği teklifi kapsamında Anayasa’nın 116. maddesine eklenmesi önerilen bir hükümle bir arada değerlendirildiğinde, 101. maddede öngörülen görev süresi sınırının aşılması ihtimalinin ortaya çıktığı görülmektedir. Zira Anayasa’nın 116. maddesine ilişkin değişiklik önerisinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birlikte ve aynı anda yenileneceği öngörülmektedir. Bu bağlamda, 116. maddenin 3. fıkrasında; “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir” düzenlemesi yer almaktadır.

    Böylece, Cumhurbaşkanı ile aynı siyasî eğilime sahip meclis çoğunluğunun birleştiği bir kompozisyonda, Meclis’in kendi seçimlerini yenilemeye karar vermesi durumunda, Meclis seçimleriyle birlikte Cumhurbaşkanlığı seçimleri de yenilenecek ve fakat bu durumdaki Cumhurbaşkanı, üçüncü kez bu göreve aday olabilecektir.

    Böyle bir durumda ise, bir kişinin “…en fazla iki kez…” Cumhurbaşkanı seçilebileceği yönündeki düzenlemenin etkisiz kılınacağı açıktır.<

    http://anayasadegisikligi.barobirlik.org.tr/Anayasa_Degisikligi.aspx

  4. ŞENTOP’A GÖRE, ERDOĞAN 2033 YILINA KADAR
    CUMHURBAŞKANLIĞI YAPABİLİR.
    Evet yanlış okumadınız “2033” yılına kadar.
    Yazıyla, “iki bin otuz üç” yılına kadar.
    Acayip tepki çekeceği için bu tarihi telaffuz etmiyor.
    ŞENTOP’un söyledikleri 2017 ylında 2,5 milyon oy sahtekarlığı ile geçen referandumdaki Anayasa değişikliğinde “Cumhurbaşkanı” yerine “Başkan” tabiri getirilseydi nispeten ve şeklen ileri sürülebilirdi. Bana göre bu durumda da yanlış olurdu. Ancak mızrak çuvala, minare kılıfına sığardı.
    Gelelim 2033 yılına.
    ŞENTOP’un dediklerini doğru kabul eder isek, ERDOĞAN’ın 2017 referandumu öncesi 2014 seçimini çöpe atacağız. Yani saymayacağız. Bu durumda 2018 yılındaki birinci (1.) seçim.
    23 Haziran 2023 ikinci(2.) seçim.
    İkinci seçim ile yani ikinci 5 yıl ile 2028 yılına geldik mi?
    Geldik.
    Etti mi ikinci başkanlık?
    Etti.
    Yetti mi?
    Yetmedi.
    Üçüncüsü nasıl?
    2028 yılında 23 Hazirandan bir(1) hafta dahi
    TBMM’ nin öne alacağı, yani erken seçimle bir adaylık daha, yani bir beş(5) yıl daha
    Etti mi 2033?
    Etti.
    Yetti mi?

  5. EN YANLIŞI YAPMAYA MECBUR VE MAHKÛMLAR
    Buadan başlıktaki hüküm cümlemi tekraren dile getirdim. Ve gerekçelerimi de ayrıntılı yazdım.
    O yüzden gerekçeleti tekrar etmiyorum.
    Mevcut Anayasaya hükümlerini göre
    en yanlış olan ne?
    –ERDOĞAN’nın kendisi meclisi feshederek ve erken seçim kararı alarak, yapılacak milletvekili ve haliyle Cumhurbaşkanlığı seçiminde yeniden
    yani üçüncü (3.) kez Cumhurbaşkanlıpına aday olması.
    Şu anki Anayasanın hükümlerinie göre üçüncü kez aday olabilmesi sadece ve sadece TBMM’nin erken seçim kararı alması ile mümkün. Bunun için de mutlaka muhalefetin desteği gerekiyor.
    Sizler şu kadarını söyleyeyim:
    – Muhalefet”İstediğiniz tarihte erken seçim oaraına destek olalı. ERDOĞAN’ın 3. kez adaylığı Anayasal olsun” diyerek öneride bulunsa dahi bunu kabul etmeyecekler. Bu durumda “hukuka aykırı davranma ihtiyaçları” karşılanmamış olacak.
    En hukuka aykırı olan ne ise onu yapacaklar.
    Tüm kurumlar.
    Artık bu seçeneğe mecbur ve mahkûmlar.
    Artık tercih seçenekleri yok.
    Seçenek, hukuk ve hukuksuzluk kavşağının başında idi.
    Sizlere sıradışı ekstrem bir örnek:
    İki kişi, birini öldürdü. Bu durumda ikisi de bir birine bağlı. Bunlar 10 kişi öldürdükten sonra,
    11. kişi öldürülecek iken, herhangi birinin ” ben artık bu işlerde yokum” deme şansı olabilir mi?
    Böyle bir beyan ancak ve ancak espiri konusu olabilir.
    Çok önemli not:
    Bu yazımı sayın KORU’nun yazısını okumadan yazdım. Sadece başlığını okudum.
    Müteakiben yazıyı okuyacağım.

    • Siz bunları boşverin de, CHP ve irili ufaklı ortaklarına asıl felaket haberini vereyim:
      Anketlere göre toplumun yüzde 83.7 gibi ezici bir çoğunluğu “cumhurbaşkanını halkın seçmesini” istiyormuş!
      Eee, bu durumda nasıl güçlendirilmiş bilmemne anayasası yapacaksın da halkoyuna sunacaksın?
      Reddedilince madara olmayacak mısın?

  6. BUYUK SORU: Yazar, muhafazakar toplumun belli bir oranını temsil eden İsmaliaga Cemmatine neden taziye mesajı yayınlamadı. Fehmi Bey’in bu kadar hassas ve duyarlı bir kalemi olduğunu bildiğimizden dolayi, 3 gündür bizi büyük hayal kırıklığına uğratan bir sessizlik senfonisi ne anlama gelmekte?! Bunu sıradan yazarlar yapabilir, ama usta kalemlerin yapması okuyucuya da; sizler de benim gibi duyarsız olabirsiniz, Bir iki olay ya da bir iki isimden dolayı yaşanan bir şeyler-varsa tabi- mazereti olamaz.
    Muhafazakarlık neden yerinde sayar, İşte bu his(siz) durumundan dolayı…

  7. Sayın Şentop yapılan anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanı’nın statüsünün “temsili” olmaktan çıkıp “icrai” olduğunu söylüyor. Sayın Şentop bu statü değişikliğinin “cumhurbaşkanına hakaret” davalarında göz önüne alınmaması konusunda acaba ne düşünüyor? Sizin yazılarınızı izlediğine göre umarım bu soruya bir cevap verir.

  8. Burda küçük beyinlerin içinde ..
    Hep eski bilgiler, eski tas eski hamamlar tilkiler dönüyor.
    Bu nedenle de çağı yakalayamıyoruz!😂
    Z kuşağıda sizden onünçün kaçıyor olabilirmi? 😂😂😂😭😭😭
    CB adayı eskiden TBMM’de seçilirdi,
    Şimdi direkt halk seçiyor!
    Partilerin aday gösterebilmesi şartı ise, yarıyordur birilerine🤗.
    Yani, bir kişi istediği kadar! CB adayı olabilir!
    Ben böyle istiyom o kadar.
    Seçecek karar verecek olan ben değilmiyim?
    Size noluyoooo looooo!!!!???

    • Sayın RTE seçime giremeyince! Seçilebilme ihtimali olduğunu düşünenlerin vay haline!😠
      Seni ne yapayım nereme sığdırayım küçük beyininle (bunu hakaret algılamayın) uyanıklık yapıp plan kurduğunuzumu sanıyorsunuz?
      O’ndan daha iyi görmüyorsun kendini demekki diye düşünürüm ben.
      Ben RTE den daha iyiyi!!!! Arıyorum!!!!
      Kim o?
      Bırakın çıksrtsın kafasını (beyni küçük sanırsın ama inanki senden daha zeki daha akıllı olabilir!!
      Kimler mi mesela?
      Sağdan say: Gül, İmamoğlu yavaş Kılıçdaroğlu Meral bacı Babacan Davutoğlu dpnin başganı sola geç: kusura bakmayın sol olmadığını farkettim sonradan 😠

  9. Yazardan alıntı:
    >TBMM başkanına, Anayasa Komisyonu başkanı olarak, değişiklik metnine “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” keskinliğindeki bir cümleyi yazarken zamanı geldiğinde bunun tartışmalara yol açacağını öngörüp o maddeye neden bir istisna cümleciği eklemediklerini de sordum.

    Lüzumsuz bulmuşlar.>

    „Lüzumsuz bulmuṣlar” ne anlama geliyor?
    Benim anladığım: Konu herkesin anlayacağı kadar aҫık. Ilave bir aҫıklamaya gerek yok.

    Konu bu kadar aҫıksa, medya ve muhalefet neden bu tartıṣmayı referandum öncesi değilde ṣimdi yapıyor?

  10. 3. defa aday olsada 3.defa secilememisi daha fazla konusulacak bir konu olacak. simdide alin.size mevzu…

    • Siz bunların rejimi değiştireceklerine gerçekten inanıyor musunuz?
      Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacaklar…
      Çantada keklik ya…
      Yetmedi, Meclis seçimini de kazanacaklar…
      O da torbada tavşan…
      Ya 360 ya da 400 koltuk sayısına ulaşacaklar… Biri referandumlu, öteki referandumsuz Anayasa değişikliği için…
      Nasıl olacak bu iş?
      Tut ki oldu… Amiyane tabiriyle “çamura yatmayacakları” nereden bellidir?
      “Hele durun bakalım, daha erken” demeyecekleri ne malumdur?
      “Enkaz devraldık, acele etmeyin” edebiyatı hazırdır.
      Önce başkanlık sisteminin “nimetlerinden” yararlanırlar.
      Kanun hükmünde kararname çıkarabilmenin dayanılmaz cazibesinden…
      Zaten PKK ve FETÖ’ye af çıkarabilmeleri için bu gereklidir.
      Sonra AK Parti’ye yakın sermayeyi batırmak, İstanbul sermayesini kalkındırmak için girişimler…
      Bugünkü sisteme göre seçilmiş “taraflı” başkan, nasıl tarafsız gibi davranır?
      2028’e kadar bir beş yıl böyle geçer.
      Peki 2028’i kazanacaklarının garantisi nedir?
      Meral Hanım başbakanı olmayan sistemde başbakan olacakmış şimdilik…
      Ciddiye alıp yorumlar döktürüyorlar.
      Peki 2028’de seçimi AK Parti kazanırsa başbakan kim olacaktır?
      Recep Tayyip Erdoğan.
      O zaman ne yapacaklar?

      • Muzaffer bey bizim muhalefet devletletbaşkanlığını kazanırsa rejimi filan değiştirmeyecek kadar uyanık zaten;
        maazallah yeni başkanın bir tek kararnamesiyle önceki tüm khk ları iptal ediyorum demesi yeter de artar, ok?

  11. Yazarımız ; YSK nun , ( Buradaki Y yüksek rumuzudur, bazı kötü niyetli bozguncular bunu başka türlü okumaya çalışıyorlar ! ) başka türlü davranacağından kuşkuluyum ‘ diyor !
    YSK ; İstanbul BBB seçiminde ve 7 Haziran seçiminde , havan dövücünün hınk deyicisi olduğunu ortaya koymadı mı , yine aynı şey neden olmasın ki!
    Buradan şu sonuç çıkıyor; bir zamanlar bir zatı muhterem büyük bir hukukçu bir 367 mûcizesini ortaya attı , ikiyüzlü CHP de onun ardına takıldı ,koskoca AYM de siyasete alet oldu , utanç dolu tarihi bir kararla ‘evet, doğrudur ‘ dedi ; işte bu gün yaşadığımız rezilliklere , bu ağalık sistemine böyle geldik !
    Şimdi öyle anlaşılıyor ki bir oğlumuz daha olmak üzere , e hayırlısı olsun , biz zaten şerbetliyiz canım!
    İşimiz ne tartışır dururuz !
    İngiltere’de yazılı anayasa yok, teamüllerle hareket ediyorlar, biz ise yazılı anayasanın hükmünde bile anlaşamıyoruz !
    Heeeyyyy yavrum heeyyy !

  12. 2017 referandumunun yolunu açan Bahçeli mealen ne diyordu:” Madem Anayasa’ya uyulmuyor; o halde biz uygulamayı Anayasa’ya uygun hale getirelim.” Anayasa’nın 101 maddesi için de aynı mantığı işletebiliriz. “Bir kimse istediği kadar Cumhurbaşkanı seçilebilir. ” şeklinde bir kural değişikliği için referandum öneriyorum.

    • aynen katılıyorum bu sınırlama kaldırılsın herkes rahatlasın. referandum yapılsın. en doğrusu bu.

  13. Üniversitede hukuk dersleri aldım. Hukuk teamülünde kanunların mevzuatın yürürlük geçerlilik tarihi kanun koyucu tarafından belirlenebilir ki bu milleti temsil eden en yetkili kurumun hakkıdır. Konulan bir kuralın geçerlilik tarihi anayasada belirlenmiştir. Bunun üstüne hukukçuların da görüşünü kabul etmemenizin sebebini anlamak mümkün değil. O kadar yabancı dil bilginiz var; Türkçe olan Anayasa metnini incelemek sizin için zor olmasa gerek.

    • Senin dediğini hayli azınlıkta kalan Akpartili hukukçular söylüyor; çoğunluğu tam tersini söylüyor. Anayasadaki Cumhurbaşkanının -Meclis’in erken seçim kararı hariç- .3 defa seçilebileceğine dair açık kuralı bir göster bakalım önce.Göster bakalım “Hukuk teamülünde kanunların mevzuatın yürürlük geçerlilik tarihi kanun koyucu tarafından belirlenebilir”ine ilişkin cumhurbaşkanlığının üç defa Nasıl seçilebileceğine ilişkin Anayasa hükmünü. Demagoji böyle bir şey işte.

      • Ben siyasi bir taraf olarak değerlendirmiyorum. Babam da olsa babamın oğlu dahi olsa yanlış bir şeyi savunmam. Erdoğan değil de Kılıçdaroğlu da olsa aynı şeyi söylerim. Olaya siyasi bir taraf olarak bakılırsa herkes kendi görüşünü doğru olarak savunur. Bu konuda nihai kararı yüksek seçim kurulu verir zaten, daha yetmiyorsa Anayasa Mahkemesi son kararı verir.

    • Sayın Koru,
      Bir arkadaşım 12 Eylülden sonra azmettirme suçuyla idamla yargılanıyordu. Avukat olarak Ceza hukukçusu Sahir Erman’ı tutmuşlardı. Sahir Erman mahkemede o maddeyi kendisinin yazdığını, suçun azmettirme değil yardım ve yataklık olduğunu deliliyle beraber izah edip kararı değiştirtmişti. Orada olduğu gibi bu maddeyi hazırlayan ve gayet de güzel bir şekilde açıklamasını yapan Şentop haklı değil kaos isteklileri haklı, öyle mi. Sizin gibi dürüst bir gazeteciye bu fikri savunmayı yakıştıramıyorum. Sizlerin de 367 garabetini yaşamış kişiler olmanıza rağmen.

      • akpartililerle ne Zaman karşılaşsam hemen bana siyasi konuları açıyorlar. Siyaset bilmediğimi bildikleri halde benimle eğlenmek için hemen siyasi bir tartışma başlatıyorlar.

        Bu günkü tartışmamızın muhatabı ak partili bir hukukçu. Hoş beşten sonra ilk sorusu “Kemal Kılıçdaroğlu aday olsa, ki olacak galiba, kazanabilir mi sence? sorusu oldu.

        Sabah erkenden bu yazıyı okuduğum için bu sefer cevabım hazırdı. Hoca sen eğlence istiyorsun anladım sana çok eğlenceli bir konu buldum al tepe tepe eğlen dedim. Soğukkanlı bir tavırla gözlerini kısarak ne, ne nasıl? dedi.

        Esas tartışma konusu Erdoğan’ın adaylığı, muhalefet anayasaya göre Erdoğan’ın üçüncü kez aday olamayacağı konusunda israrlı dedim. “E ne olacak ki Cumhur ittifakı da Erdoğan’ın adaylığında israr ediyor” deyince ben de tamam işte eğlence de burada başlıyor zaten dedim. “Nasıl yani?” dedi.

        Cumhur ittifakı adına hukuk komisyonu başkanı Mustafa Şentop’un öne sürdüğü argümanlar çok eğlenceli deyip şu cümlesini aynen aktardım;

        ” Cumhurbaşkanı’ kelimesinin hukuki (terim) anlamı esas alınarak lafzî yorum metodu izlendiğinde, otoriteye tam sahip olduğu cumhurbaşkanı ile ilgili anayasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihin başlangıç sayılması gerektiğini söylüyor Cumhurbaşkanının ilk dönemini otoriteye tam sahip olmadığını iddia ederek geçersiz sayıyor.

        Şimdi hocam sen bir hukukçu olarak Şentop kelimesinin terim anlamını esas alarak lafzi yorum metodunu uygularsan neler söylemek istersin? dedim.

        Kahkaha atarak “aboooov bu mesele beni aşar Memedali beeeey…..!, bu Memedali bey’in uzmanlık alanına girer dedi. Ben yorum yapamam buna dedi:))

  14. Anayasa ve diğer yasalar normal kullar için, Reisin konumu ve sıfatlarını taşıyan insanüstü için geçerli değildir. O ne isterse onu yapar, sadece ruhu kalsa bile ruhu hükmetmelidir.

  15. Kendileri de bu işin olmayacağını biliyorlar. Uzun süre tereddüt ettiler o yüzden ve açıklamadılar. Her nasılsa yine Bahçeli ön aldı ve açıklayıverdi, yada öne sürüverdi, adayımızdır diye. Enteresan bir çıkıştı elbette. Nereden esmişti acaba. Nasıl bir planı var şimdi. Buna cevap verilmedi. Sonra yine uzun bir süre beklendi ve nihayet açıklamaya geldiler. Şimdi de olmayacak duaya amin bekleyecekler ve sonuna kadar zorlayacaklar. Beklenir. Ancak herkes, kendileri dahil, biliyor ki bu hukuki olarak olmayacak bir durum. Ancak hukuk hiç bir zaman öncelikleri olmadığı için yola böyle devam edecekler. Sonucu yine millet belirleyecek. Halk kolay kandırılabilen bir halk. O yüzden sonucu henüz tahmin etmek zor. Umarız sonuç en azından hukuki olur. Yoksa artık hukuksuzluk kalıcı olacak.

    • Hayret yaa! Bahçeli yapmışmış. Erdoğan ilk geldiğinde iyi işler yaptı dimi, yapmadımı? Son dönemi olarak kapanışı da o yapacak. Aday yokluğunda aday. İyi işler yaparak ülkeyi emin ellere bırakmak istiyormuş. Duyumlar var. Son dönem ile ilk dönem arasını penisilvaniadaki takkeli harici lideriniz berbat etti. Beddua beddua sonunda virüs bile geldi yakamıza yapıştı. Ekonomi bozuksa pensilvaniadakinin rolü olamazmı? Kapitalist mualifler Erdoğanı sevmediğinden o ne zaman konuşsa bütün ülkeyi dolarla cezalandırıyorlar. Erdoğan artık eskisi gibi konuşmayacak. Olgun ve ağırbaşlı olacak. Son döneminde herkesle helalleşerek vedalaşacak. Değerini bilmeyenlere son bir kez gösterecek. Duyumlar öyle.

      • Bir kere daha verelim de, bunun bir kere daha ile doyması pek mümkün değil. Ayrıca karne ortada. Pensilvanyalı dostları da bahane olamaz. Kendileri etti kendileri buldu. İktidarın hata yapmasının bahanesi olmaz. Ayrıca Pensilvanyalı benim değil iktidarın yakın dostu olur-du. Hani ne istediler de vermedik olan. Sadece o değil şimdiki bilimum cemaatler de yakın dostları şeyhleri olur. Hepsine köşelerden köşe beğenin diye ulufe dağıtıyor yine. Yine akıllanmama durumu devam yani. Unutmayın bugünkü her türlü sefaletin bir tek sebebi var. Kendisi söyledi biz değil.

          • Hayret yaa! bunu anlayamadınızmı bir türlü. O kesim genellikle beyaz türklerden oluşur. Sorumluluk istemez aydan aya devletten maaş alır keyfine bakar. Çocuk istemez nüfusları artmaz. Oylarıda artmaz.

        • Hayret yaa! bir kere daha oy verelim diyebiliyosun. Neler neler döşendin durdun. O kadar yazdıktan mangalda kül bırakmadıktan sonra şimdide doyması mümkün değil diyorsun. Kazın ayağı öyle değil, Zaman yaşlandı onun için anca işleri düzeltecek vedalaşacak mühlet verildi. Zoraki olarak son şansı. Duyumlar öyle. Pensilvaniadaki takkeli haricinin de mühleti bitmek üzere. Görünen köy kılavuz istemez.

  16. Fehmi bey! Sizin kaleminiz hiç eğilip bükülmiyor bunlar halen daha anlamamışlar bu yazı 24 saat sabırsızlıkla beklediler…

    Bir kerece ADALET bakanı ile Hukucu TBM başkanı’nın iddia ettikleri’ nın zerre kadar kanunda yeri olsaydı bunlar o kadar panikle mezdiler.
    Belliki erken seçime gidecekler millet demesin tekrar başkan olmak için erken seçime gitti diye.

    Bu zihniyet Türkiyeyi 20 senedır yönettiğine göre suç onlarda değil onlara oy verenlerde.

    Benim 6 yaşına giren ikiz torunlar dahı TÜRKIYE Büyük MILLET MECLISI başkanından daha mantıklı hareket ediyorlar. 3 yıl önce Birisi diğerinin yüzünü boya kalemi ile boyamış.
    Babsıde yüzünü kim boyadı diye sorunca kerdeşinin boyadığını söylemek yerine susmayı tercih etmiş.
    Babasıda doğruyu söyliyeceğine önce yemin ettiriyor sonra nenemi boyadı diye sorunca kafası ile tasdikliyor. Sabahmi geldi boyadı diye tekrar edince evet nene sabah geldi boyadı gitti diye cevap verince Ba aşı sen yalan söüyorsun değilim? Diye sorunca evet ben yalan söylüyorum diyiyor. Onlarla benim aramda üçakla 4 saat uzakl ve 2 saat ta zaman farkı var.
    3 yaşındaki çocuğa babası komiklik olsun diye videoyaya alırken zorla yalan söylettıriyor oda sonunda yalan söylediğini kabul ediyor.

    Bizim HUKUKÇU meclis başkanı o kadar paniklemışki yurt dışından Yazarı arıyor.
    Eh ne yapsınlar. Villalar teklif ettiler olmadı senin ücretini ödeyelim evde otur dediler olmadı, 15Temmuz Darbesini yapıp Fehmi Koruyu Meclis Araştırma komisyonunda 4 – 5 saat sorguya çektiler olmadı, sitesini çökertiller olmadı,
    envayı çeşit trolleri saldılar olmadı.
    17 Temmuz 2016 Tarihli yazısı 6 senedır dimdik ayakta duruyor. O gün ne yazdı ise fazlası ile gerçekleştı.

    . Adalet Bakanı şimdide reisin bunları Iğdam edelim sözünü kanun olarak kabul ediyor ve iğdam yasası çıkaracağını söylüyor.

    • Hayret yaa! yıkama yağlama cilalamağa gelince üstüne yok. Yorumunuz çıkmadığında hop aşağı hop yukarı sitem ediyordunuz. İğdammış! kronik vaka, hep aynı dil. Bir ilerleme yok!

    • Bize baskı yapıyorlar:
      İsveç ve Finlandiya üzerindeki vetoyu kaldıralım diye…

      Ama onlara teröristlerle ilişkilerini kesmeleri için tavsiyede bile bulunmuyorlar.
      Bu nasıl bir ahlaktır?

      Türkiye, Avrupalı geçinen bu ahlaksızlarla boğuşurken, bizim siyasetin mirasyedi kesimi, dönüp o tarafa hiç bakmıyor.
      Elbette bakmaz.
      Bize yapılan bu kalleşlikler, onu hiç ilgilendirmiyor.
      – Çünkü müttefikler.

      Mustafa Sarıgül’ün Atina Seferi, biraz tehlikeli de olsa, Türk’ün ortak duygularını yansıtıyor. Ona teşekkür ederim…
      Muhalif olmasına Sarıgül de muhaliftir ama dış politikada devletinin yanında olma ilkesiyle yetişmiş bir siyasetçidir… Tıpkı, sekiz dokuz yıl evvel, soykırım iddialarına Doğu Perinçek’in İsviçre topraklarında sergilediği o medeni cesaret gibi.
      Bunlar unutulmaz güzelliklerdir.

      Öztürk Yılmaz, Muharrem İnce… Ve diğerleri.
      Kimse partisini zevk için terk edip de başka parti kurmaz.
      Bardağı taşıran kimbilir o hangi son damlalardır ki, damarlarında akan kanı rahatsız etmiştir.
      Son söz: Türk siyasetçileri, artık iktidar olmadan önce yerli ve milli olmayı öğrenmelidirler.

  17. Şentop, önceki cumhurbaşkanlığında Erdoğan’ın yürütme gücünün kullanılmasına sınırlı ölçüde katıldığı bilinmektedir demiş. Valla biz öyle bilmiyoruz. O dönemde Erdoğan yürütme erkini kökten elinde bulunduruyordu. Bunu nereden biliyoruz. Seçimle gelmiş bir başbakanı, Davutoğlu, hem de yüzde 50 oyla seçilmiş bir başbakanı, istifa ettirdi ve yerine emanetçisini atadı, son başbakanı. Sonra da elele tüm yetkileri ona verecek bu sistemi hediye ettiler MHP ile birlikte. Yani son 20 yılın hiç bir dönemi yok ki yürütme tamamen elinde olmasın. O yüzden bize hikaye anlatmasınlar. Anayasaya göre bu olmaz. Anayasa tanımazların fikrini değiştirmesini de beklemiyoruz. Onlara dersi millet verecek.

    • Soru: Hangi millet ders verecek? Cevap:( Ender At 07:18) Sonucu yine millet belirleyecek. Halk kolay kandırılabilen bir halk. O yüzden sonucu henüz tahmin etmek zor. Umarız sonuç en azından hukuki olur. Yoksa artık hukuksuzluk kalıcı olacak. Soru:halk/ millet nasıl kolay kandırılabilir? Ve sen milletin seçtiği kimseyi nasıl kabulleneceksin?

      • Valla bunu damat söyledi ben değil. Biz aya dört şerit yol yapacağız desek bizimkiler inanır dedi. Hem de TV’de. Biliyorlar. Biz milletin seçtiğini kabul ediyoruz zaten, ama isabetli değil diyoruz. Bu sefer yine seçerse hem isabetsiz hem de hukuksuz bir seçim de yapmış olacak. Anayasa öyle diyor.

Yoruma kapalı.