Trump ve diğer popülist liderler.. Ve eski Roma geleneğini günümüzde hortlatmak…

36
Reklam

Uzaktan izlemesi bile hüzün verici. Bir ülkenin -hangi ülke olursa olsun- bu hale düşürülmesi orada yaşayanlar açısından keyif kaçırıcı olmalı. 

ABD günümüzde uzaktan bakanlara hüzün veriyor, vatandaşlarının ve orada yaşayanların da hiç kuşkusuz keyifleri müthiş kaçık durumdadır.

Ülkenin başkentinin sakinleri dünü evlerinde geçirmek zorundaydılar. Sokaklarda yalnızca güvenlik güçleri, gazeteciler ve günün etkinliklerine davetli az sayıda -bin kadar- insan vardı. 

Oysa, o gün, ülkenin seçimden başarıyla çıkmış olan başkanı yemin edip halkın kendisine tevdi ettiği görevini üstlenecekti.

Neşenin hakim olması gereken saatlerde neşeye ortak olması beklenecek halk ortalıkta görünmüyordu. 

Davetlilerin yüzleri korona maskelerinden seçilmiyordu, ama tedirgin oldukları her hallerinden belliydi.

Her davetliye 30’un üzerinde güvenlik mensubu düşecek kadar ağır önlemler alınan bir ortamda tedirginlik duymamak mümkün mü?

Eskiden böyle günlerde korunması gereken önemli kişileri Ortadoğulu görünümlülerin uzağında tutmak önlem olarak yeterliydi; şimdi öyle mi ya, tehdit yüzde 100 yerli halktan geliyor ve o yüzden ülke vatandaşlarını evlerinde tutmak gerekiyor.

Reklam

Son 15 güne gölgesi düşen olaylar, ABD’yi, uzaktan bakanların gözünden düşürmekte. Amerikalılar da bunun farkında. Günlerdir gazetelerinde yazılanlarda, televizyon programlarına yansıyan yorumlarda en dikkat çekici bölümler, ülkenin yaldızlarının döküldüğüne dair olan görüşler…

Yanlış da değil bu tespit.

Dünkü törenlerin şerefine yapıldığı, yemin ettikten sonra görevine başlayan yeni başkan Joe Biden’in konuşmasında da, olayları Amerika dışından izleyenlere mesajlar vardı. Güven tazeleme ihtiyacına cevap teşkil etsin diye verilmiş mesajlar…

Arab News gazetesinden..

Galiba o güvenin dünya çapında yeniden tesisi hiç kolay olmayacak.

Yine de güne damga vurması için hazırlanmış konuşmasında, Biden, mesaj önceliğini kendi vatandaşlarını akılda tutarak verdi. Kim bilir kaç kez “Birlik olalım, birlik olalım” demiştir. Sayılmaya değecek kadar çok tekrarladı Biden birlik olma ihtiyacını…

Büyük ihtimalle o mesaj da kitlelerde beklendiği kadar alıcı bulamayacak.

Darbeler ve darbe girişimleri ile başka ülkelerde karşılaşıldığında ABD hemen üst perdeden akıl verme moduna girerdi. Şimdi ise demokrasiye darbe vurma girişimini söylemleri ve tavırlarıyla ülkenin başına dert olarak eski başkan Donald Trump açtı. Buna rağmen, kamuoyu yoklamaları, Trump’ın toplumdaki karşılığının hala yerli yerinde kaldığına işaret ediyor.

Amerikan halkının yarıya yakını -hiç değilse üçte biri- hala Trump-yanlısı… Nasıl olacak da o kitleler birlik ve beraberliğin yeniden tesisine yardımcı olacak?

Reklam

Bir İngiliz gazetesi (Daily Telegraph), dün, BBC’de kültür programı da sunan bir klasik dönem hocasından, Trump ile Biden çekişmesini Roma İmparatorluğu’ndaki bir Sezar’dan diğerine iktidar değişimi açısından değerlendirmesini istemiş. Prof. Mary Beard, yazısında, Roma’da hükümdar değişiminin genellikle kanlı olduğuna dair örnekler veriyor. Kimi suikasta uğramış, kimi en yakınlarının ihanetine uğrayarak arkasından bıçaklanmış, bazısı gözü dışarıda eşleri tarafından zehirlenmiş; cesedi nehre atılan Roma hükümdarı da var.

“12 ilk imparatordan biri hariç hepsi hayatını kaybettiği olaylarla tahtından oldu” diye yazıyor Mary Hanım ve ekliyor: “Yönetici değişiminin kanlı olması Roma’da yönetime gelenlerin deli olduğundan değil, kansız değişim yönteminin henüz keşfedilmemiş olduğundandı.”

Demokrasi ve onun yöntemi olan sandık, yönetimin kansız değişimini sağlayan en önemli icat. Sandıkta yenilen yerini kazanana devrediyor demokrasilerde.

Trump işte uygar dünya politikacılarının hepsinin kabul ettiği varsayılan bu ilkeye ihanet etmeye kalktı. Roma’da ve onu takip eden demokrasi-öncesi pek çok imparatorlukta geçerli olan zorlamayla iktidarda kalma yoluna başvurmak istedi Trump.

Zor kullanarak, hatta seçime hile karıştırarak yerlerinde kalmayı beceren zorbalar hala var değişik ülkelerde; ancak ABD gibi demokrasi şampiyonluğunu elinde tuttuğu iddiasına sahip bir ülkede, ‘sandığa hile karıştırıldığı’ ithamı kullanılarak seçim sonucunun tartışmaya açılması ve o bahane kullanılarak bir kere iktidarı elde etmiş başkanın yerinde kalabileceği umuduna kapılınması, her şeyden önce, o ülkenin itibarını zedelemiş oldu.

Bunu sağlamak için Capitol binasının basılması, seçilmiş politikacıları yakalama çabasına girilmesi, kendilerine ram olmayan kişilerden ‘hainler’ olarak söz edilmesi ve cezalandırılacak kişilere ulaşılamayınca etrafın tahrip edilmesi, uygarlık-öncesi çağların uygulamalarını akla getiriyor.

Sonuçta ABD’de bu ilkel müdahaleci yaklaşım başarılı olamadı.

ABD’de son 15 günde yaşananlardan aynı ülkedeki Trump-yanlıları -hiç değilse önemli bir bölümü- ders çıkarmışa benzemiyor. ABD dışındaki ülkelerde iktidarı terk etmemek için her şeyi göze alabilen -yine aynı örneği vereceğim: Belarus’ta seçime hile karıştırarak yönetimde kaldığı 26 yıla dört yıl daha ekleyen Alexander Lukashenko gibi- popülist liderlerin de ders alacağı yok.

Galiba endişe duyanlar haklı; asırların birikimini hiçe sayan ve ilkel çağların özelliklerini benimseyen Trump tipi liderler eliyle 2 bin yıl öncesinin özellikleri günümüze taşınıyor.

Joe Biden konuşmasında verdiği mesajlarla bu yanlış gidişin farkında olduğunu belli etti. 

Gidişi tersine çevirmeyi başarabilecek mi?

Bekleyip göreceğiz.

ΩΩΩΩ

Reklam

36 YORUMLAR

  1. Bidenin birlik mesajı yanında
    Obama
    Clinton
    Bush
    Bu üçünün söyledikleri birer cümleyi duvara çerçeveletin.
    Ne olacağını söylemişler.

  2. Dünya da çok sistemler kurulmuş, imparatorluk olmuş, romalılar, bizsanslar, osmanlılar … dünyanın en son bulduğu sistem demokrasi yalanı ve seçim sistemi. Bu önceki sistemler bir müddet yaşamış ve yıkılmış. Bir kere kurduğunuz sistem insan odaklı ve insana yönelik kurulmalı. Bunu kuranlar ve düşünenler insan odaklı düşünmüştür. Yalnız, uygulayanlar bunu bir şekilde bozuyorlar ve bozuluyor. İnsan düşüncesinde yapmak ta bozmakta var. Cenab-ı Allah kitaplar göndermiş, onuda bozmuşlar. Bu en son kapitalist düzen; bunun her tarafı bozuk zaten. Bunun ömrü diğerlerinden kısa olacak. Bunun başkenti olan Amerika son seçimde bunu gösterdi. Artık bu bütün dünyaya örnek gibi gözüküyor. Yine İslam bunların en güzeli; Allah insanlara ölümü vermiş. Ölüm olmasaydı trump gibilere kim baş gelirdi. Üstat sana da çok saygılar, bu derin konuları yorumladığın için.

  3. Her millet çalışani Tükler çalanı seçer!
    Peki bizde neden çalanlar bir geldimi pir geliyor?

    Misal Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Kurucusu Abdullah Gül Hırsız ve kavgacı olmadığı için Terörist İlan edilirken.
    Joe Biden 50 yılık devlet yönetiminde görev almış birisi olarak 78 yaşína rağmen 4 yíllík çiçeğí burnunda HIRSIZ ve ahlaksíz politikacı músvetdesi Trumpın ABD ye ve Dúnyaya verdiği maddi manevi zararları Düzeltmesi için ABD halkı Bideni seçti…!!!!!!
    Trump gider ayak ABD ye miliyarlarca zarar vererek gitti.
    Dúnkü başkendeki törende ve eyaletlerdeki húkúmet binalarında alınan güvenlik önlemlerinde bire yüz harcama yapıldı..

    Bútün bu olaylara rağmen ABD’li politikacılar, olsun sıradan seçmenler olsun hiç birisi suçu Diş gúçlere atmadı.

    Oysaki Trumpın seçilmesine’de
    ABD ve Dünyaya bu kadar zarar verilmesine’de başta Rusya olmak üzere İslam alemi ve dünyayi yöneten Bútün Diktatörler’in yardım ettikleri Deliler ile birlikte ortalığa saçílmíş iken dahi ABD halkı biz bu adamı nasıl seçtik diyerek kendilerini suçladılar.

    Õğle suçu Cemaatlere ve Diş güçlere atarak hırsız ve menfaatcı Dünyaya tekrar padişahlík ve diktatör rejimini getirmek için piyon olarak kullanílan trumpi savunmup suçu Diş güçlere atark yola devam etmediler.

    6 Ocak olaylarında çaldıklari bilgi sayarı rus ajanina satarlarken yakalananlara rağmen.

    Hırsız olmayanlar Terörist Hırsızlarda Kahraman ilan edilen ulkeleri vatan millet edebiyati ile uyutan politikacilar gibileri ABD de tutunamazlar.

    Çünkü ABD halkí bir kaç irktan değil Dünyadaki bütün írkların bir araya gelmesi ile oluşan bir devlet.
    Unatid State of America.

    Dünyada en başarılı insanlar kendi hatalarını kabul edener’dır.

    • Bu millete yaptığınız hakaretler için sizi protesto ediyorum .Nedir bu hakaretler Türk halkı çalanı seçermiş .Siz kimsiniz bu millete bu hakaretleri ettiğinize göre bu milletten değilsiniz
      herhalde yazık oralarda kalıp onların yemeğini yiyip içtikçe onlara benzemişsiniz .

  4. Yorumlardan gördüğüm kadarıyla bir Amerika kıskançlığı var 🙂 Amerika bir düşse de yok olsa gitse de iştahı var. Ancak bunlar çok temelsiz temenniler. Problemler her zaman vardı, ancak Amerikan sistemi kendisini tamir edebilen ve yenileyebilen bir sistem. O yüzden daha uzun zaman Amerika ile birlikte yaşamak zorundayız. Neden?

    Amerika hala eğitimde, ekonomide, teknoloji ve araştırmada, ve hemen hemen pek çok alanda dünyada diğer ülkelerden hep açık ara önde. Dünyada özgürlükler alanında bütün ülkelerden önde. Konuşma, ifade etme, gösteri yapma, protesto etme, yanlışları açık açık, ve hatta siyasilerin yüzüne küfrederek söyleme, özgürlüğünün olduğu belki tek ülke. Bayrak yakmak özgür, devleti ve güç sahiplerini sonuna kadar eleştirmek özgür. Bu yüzden bu ülkeye dünyanın her yerinden insanlar akın akın gidiyor. Sermaye sürekli bu ülkeye akıyor. Bu ülke tamamen liyakate bakıyor insanları değerlendirirken. O yüzden en tepelerde, büyük şirket sahiplerinin, girişimcilerin, siyasetçilerin göçmen olduklarını görüyorsunuz. Obama’nın babası bir Afrikalı, Hawaii’de doğduğu için Trump vatandaşlığını sorguluyor. Buna rağmen Amerikan halkının çoğunluğu, müslüman eğitimi almış, müslüman olduğu şüphesi duyulan (orta adı Hüseyin), azınlık bir gruptan gelen, siyahi ve sıradan bir siyasetçiyi (yarım dönem senatörlük yapıyor) bir defa değil iki defa Başkan seçiyor. Şimdi seçilen Başkan Yardımcısı Kamala da bir göçmen anne babanın çocuğu. Birinci jenerasyon Amerikalı daha. Ama halk onu da büyük çoğunlukla Trump’a rağmen seçti.

    Dünyada böyle bir ülke daha yok. Bu özelliklerinden dolayı Amerika daha uzun süre liderliğini sürdürecek beğenin yada beğenmeyin.

    Bunları Amerika güzellemesi yapmak için değil, ancak hepimize ve ülkemize örnek olması için yazıyorum. Ülkemizde Amerika’nın yaptıklarının tam tersini yapıyoruz. Bu yüzden başarısız ve bu yüzden daha fakiriz ve daha önemlisi mutsuzuz. Gençler bu yüzden umutsuz ve ülkeyi terkediyorlar. Eğer herşey daha iyi olsun istiyorsak gidişimizi değiştirmemiz gerekiyor. Daha demokratik, daha özgür, daha liyakata dayalı bir sistem kurmamız gerekiyor.

    • Hiçbirşey aslında göründüğü gibi olmayabilirde sayın ender.
      Daha iyisini de demokrasiyi de liyakata dayalı atamaları da ve hatta laiklik şeriat liberal ekonomi ve birçok çeşitli şeyleri de ister insanlar.
      İsteyenlerin sayısı yüzde elliyi geçmişse eğer başkanlık sistemide Amerika daki rüyada görülebilir.
      Filimleride seyrederken başka dünyalara gider seyirciler. Fakat filmi yazan çeviren oynayan ise perdenin arkasından bizleri izler, sadece izler, bıkmadan usanmadan.
      İşte bizim kıskançlık duygularımızda burada depreşir.
      Hep parmağın gösterdiği kimseden emir almayan (filmin sahnesinde) yargıç, uçurumdan atlayıp ölmeyen Rambo, estetikle marliyn olmuş barbileri seyrede seyrede
      Uzayda şekli bozuk insanlar olduğuna bile inanmaya başlarız.

  5. Kıytırık bir gösteri (bizdeki terör ,hendek,gezi,15 temmuz olaylarına bakarsanız kıytrık bile sayılmaz ) ile darbe sayıp onlarca yazı ve yorum geldi.
    Akıllarına ziyan analiz ,benzetme ve çağrıştırma
    Anacak
    Ordunun yarısının karıştığı ve ihraç edildiği
    Yargının 1/3 ünün ihraç edildiği
    Musebbibinin 40 yıldır ABD tarafından beslendiği.
    Türkiye deki her kiritik mevkileri ele geçiren.
    ..
    ..
    Bir darbe ve oluşum hakkında sadece bir yazı yazıp ve parmakları varmı yok mu belli değil. dediniz.Hatta yoksa bile onlara fatura keisli deyip bir güzel de suçsuzluklarını ilan ettiniz.
    Tamam onların suçsuz olduğunu bile düşünebilirsiniz ama en azından yapılanmaları hakkında uzun uzun analizlerin yapılması gerekmiyor mu?

    Bu tuhaf değil mi ?

  6. Sultan Abdülmecit ; bir gün Boğaziçi’nde büyük bir üzüm bağı olan bir Bektaşi babasını ziyarete gitmiş .Sohbet esnasında bağdaki bunca üzümü ne yaptıklarını sormuş. Baba erenler ,
    – Sultanım, canlarla ve müritlerle bol bol yeriz , biraz da eşe dosta ikram ederiz.Padişah,
    – İyi ama bu kadar büyük bir bağın üzümleri ne yemekle ve ne de ikramla biter ! Bektaşi,
    – Sultanım , biraz da suyunu sıkar fıçılara basar , sonra içeriz ! Padişahın suratı asılır,
    – Suyunu sıkıp fıçılara basınca o şarap olmaz mı ! Şarabı içmek ise haramdır ! Erenler,
    – Hünkarım biz sıktığımız suları fıçılara koyarız , üst tarafına karışmayız ; ondan sonra ne olup bittiğini Allah bilir , takdir Onundur !
    Herkese selamlar ,iyi günler

  7. Çok önceleri ileri sürdüğüm “On tane doğru olmaz, tek bir doğru vardır” düşüncemi terk edeli 30-40 yıl olmuştur . On değil onyüzmilyon doğru olabilir; herkesin doğrusu kendine. Ama gerçek tek. Gerçekleşen tek. Gerçekleşeceği en yakın öngörmek bir ayrıcalık olmalı. Olmalı da öngörülen gerçekleşmeden anlaşılamayacağından ayrıcalıklı olmanın keyfini süremiyor. Sözü nereye getireceğim; hani “ben olsam”la başlayan sözler gibi bence korona sonrası hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Koronadan nefret ediyoruz ya, etmeyelim. Maymunun gözünü açmasına neden oldu. Mezarlık girişlerindeki yazılardan daha etkiliydi, herkesin bir gün öleceğinin farkına varması. Farkına varmayan, varamayan insanların çoğu diktatörlüğe hevesli diktatöremsi yöneticilerdir. Başta Trump gibi. Gelelim öngörülere; Biden’ın tek iyi yanı yaşlı oluşu nedeni ile aklıselim sahibi olabileceği beklentisidir. İpleri elinde tutabilirse ki bu çok zor, Dünya çatışmalardan uzak kalabilir. Ama Trump gibi dan dun, açık açık hareket etmediğinden ne haltlar karıştıracağı hiç belli olmayacak, yediği haltlar belki gelecekte öldükten sonra açıklanacaktır. Kesin olacak tek öngörüm her durumda, her koşulda Dünya’da olacaklardan en çok zarar görecek olanlar İslam alemi olacaktır. Çünkü insanlık yararına hiç bir olumlu katkıları (yeni icatlar, yeni açılımlar, insan olmanın ayrıcalığının farkında olmak, hastalıklarla mücadele, yok olmanın eşiğindeki doğal yaşamı sürdürme çabası, mutsuz insanlara umut verme…) yoktur. Dünya’nın kurtuluşu kontrolsüz artan nüfusu azaltmakdır. İlk azaltılacaklar sizce kimler olacaktır? Savaşlar ve kitlesel ölümler çok yakınımızdadır.

    • “On değil onyüzmilyon doğru olabilir; herkesin doğrusu kendine” demişsin! oysaki bir noktadan geçen sonsuz sayıda doğru olduğunu öğretmişlerdi okulda. DiNe sataşan bu halinle, seninkisi belli gibi…

      • TDK SÖZLÜK’ten alıntıdır
        1. sıfat Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı.

        2. sıfat Gerçek, yalan olmayan:
        Doğru haber.

        3. sıfat Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun:
        “Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur.” – Aka Gündüz

        4. isim Gerçek, hakikat:
        “Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz.” – Nurullah Ataç

        5. isim, matematik İki nokta arasındaki en kısa çizgi:
        İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir.

        Siz daha hangi “doğru” dan söz ettiğimi bile anlamamışsınız.

        • Peki o zaman yahya özal! manzarayı madem ki anlamadın anlamana yardımcı olayım: iki nokta! insan dünyada bir noktadır, nokta! Gerçeği aramak durumundadır, nokta! çünkü akıllı bir yaratıktır, nokta! Bir amacı, bir hedefi vardır, nokta! “Onyüzmilyonlarca” doğrultuda düşünebilir, nokta! Ancak birine karar verir ve hedefini seçer yol alır, nokta! O doğrultu kendisi için gerçektir çünkü onu yaşar, nokta! Anlaşıldı mı? Anlamadıysan, kafiyeli olarak anlatmağa çalışacağım, bak ona göre, nokta!

  8. Fotoğraftaki Romalı Caligula’ mı?
    Bir soru daha: Günümüzde birini sadece şoförü olduğu için milletvekili yapanlar Caligula zamanında yaşasaydı ne yaparlardı?

  9. Herkesin aklında aynı soru; “acaba bizimki yenildiğini kabul edecek mi?”
    Sabah akşam hakaret ettikleri Ismet Paşa gibi iktidarı sessizce devredecek mi? ??

  10. Bizim de endişe duymamız gerekiyor. Kırılgan bir demokrasimiz var. Son yerel seçimlerde iktidar partisinin ‘hiç bir şey olmadıysa da bir şeyler oldu’ söylemi, seçimi yeniletmeleri, seçim kurulu aracılığı ile oylara müdaheleleri gibi pek çok olay AKP iktidardan nasıl gidecek sorusunu sorduruyor. Sonunda iktidardan gidecek. Bu demokrasinin birinci şartı. Ancak devletteki yapılanmaları, kapılanmaları, ihale angajmanları,siyasi ortaklarının giderek şiddete başvurması, tüm demokratik faaliyetleri terör ile ilişkilendirmeleri soruyu tekrar tekrar sormamızı gerektiriyor. AKP-MHP iktidardan nasıl gidecek. Erdoğan demokratik kurallara uyumlu görüntüsü veriyor. Ancak yerel seçimlerde olanlar Erdoğan çevresinin buna izin vermeyeceğini gösteriyor. Son derece endişe verici bir durum. 19 yıldır iktidarın el değiştirmemesi Türkiye demokrasisinin en büyük kırılganlığını oluşturdu bence. Gitmek, barışçıl bir şekilde gitmek, zor olacak.

    • Erdoğan gitmeyi kabullendiğinde onu engelleyebilecek hiç bir güç yok Allah’tan başka.

    • Gitmeyecekler. Referansı din, hele islam olan hiç bir iktidar iç veya dış savaş çıkarıp ülkesini harabeye çevirmeden iktidarı devretmemiştir. O liboşların, sözde demokratların askeri vesayet dedikleri TC’nin çimentosu idi. Çünkü Osmanlı’nın en eğitimli, en öngörülü unsurları olarak çökmüş, yağmalanmış bir imparatorluktan yeni bir devlet kurmuşlardı.
      İşgaldeki hali sakın unutma,
      Atatürk’e dil uzatma sebepsiz.
      Sen anandan yine çıkardın amma,
      Baban kimdi bilemezdin şerefsiz…
      diyen şair Mutlu Çelik’e selamlar olsun.
      Siyasiler işleri ellerine yüzlerine bulaştırdığında ipleri ele alan askerlerin en kötüsü en iyi siyasetçiden iyidir. Her biri gerek fiziki gerek ruhi gerek akli olarak sınavlardan geçerek o mevkilere gelmişlerdi. Ama çok büyük bir çoğunluğu yüz kızartıcı suçlar dahil mahkum edilmiş, yeteneksiz, ağzı laf yapanlardan oluşan siyasetçiler işin içinden çıkamayınca, asker “heyt, durun bakalım” demiştir. H.Cemal, C.Çandar, Altanlar ve benzeri yetmez evetçi zavallılar ne derlerse desinler, olay budur. 21.01.2021 de TC yi bu kadar çıkmaz sokağa sokan asker midir? Katar dışında (hoş o da değil de) dost tek bir devlet, dosttan vaz geçtim, ya TC bunda haklıdır diyen tek bir devlet var mı Dünya’da? Sorumlusu TSK mıdır? Çalıntı sorularla memur, amir, asker, polis yönetici olanlara göz yumanlar kimlerdir?

      • Vesayet olsun da askerden olsun öyle mi? Gelen gideni aratırmış psikolojisiyle çaresizlik içersinde günah keçisi olarak bula bula yine Allah’ın DiNini buldun öyle mi? Yine baltayı vurdun taşa, hay o (dinsiz) aklınla bin yaşa!

        Peki Yahya Özal, dediğin türden “çimento”su bol bir ülke göster ki dört başı mahmur, güllük gülistanlık olmuş olsun? Dini-dindarı tanımadığı sürece benim çimento vesayetim iyidir der gibi bi halin var…

        • Tüm olumsuzluklarına, yanlış yönetilmelerine, karşı devrimin başarılmış olmasına karşın Dünya’da insanları diğer müslüman ülkelere göre mutluca olan tek topluluk (devlet) TÜRKİYE’dir. Bunu kurucu askerlerine borçludurlar.

          • Güllük gülistanlıktan, “mutluca” ya tav olduk! Vay be!, öyle mi? demek kurucu askerler! ya kurtarıcı askerler? bütün millet asker! büyük dedelerimiz!… onlara borçlu değil miyiz? Devrim dediğin şeyler kendi başına bırakılsa zaten zamanla kendiliğinden olacak şeyler değil miydi? devrim mi, darbe mi belli değil. Demek “mutluca” tek topluluk (devlet) Türkiye Cumhuriyetidir. Mutluluktan kırıldık!

  11. Tabiki hayır. Akıncı hava üssüne biz tarla bakmaya gitmiştik diyenler, Biz bomba atmadık, görüntülerimiz montaj diyenler, kpss- ösym sınavlarında milletin hakkına girenler, mahkemelerde biz bylock yüklemedik yalanını atanlar, kasetle başkan değiştirenler, ergenokanda hertürlü kumpası kuranlar, dersanelerinde kolejlerinde ögretmenleri çalıştırip işsizlik maaşı altında devleti soyanlar, hicret ettik deyip yurtdışına kaçanlar, Yazıcıoglu, hablemitoğlu,hrant dinke suikast yapanlar. Gözgöre darbe yapıp tiyatro diyenler. Yalanın adı sadece Trump olurmu.Milleti risalei nur ile peygamber ile ,Allah ile kandırıp milletim evladını millete kırdıranlar.

  12. bay biden, gidişi tersine çevirmeyi başarabilecek mi?
    testi kırıldı bi kere.
    suyu sızdıracaktır, az mı, çok mu?
    işte bunu bekleyip göreceğiz.
    kendisinin konuşmasını dinledim. liderlerin ne söylediğine değil, ne yaptığına bakmak lazım. ne güzel şeyler söylüyorlar, ne fena işler yapıyorlar değil mi?
    iş başına getirdiği kişilere bakarsak obama dönemi 2 geliyor gibi.
    ortadoğu ve akdeniz tekrar ısınacak olabilir.
    abd yönetimi bizim düşmanımızdır,
    ulusal bir tehdittir.
    çıkarları bizim çıkarlarımıza uymamaktadır.
    bunu bay biden döneminde daha yoğun hissedebiliriz.
    lakin konjonktür değişiyor, ekonomiler değişiyor, düzen değişiyor.
    değişmek herkes için kaçınılmaz olacak.

    • Çok haklısınız katılıyorum .
      Bizim dost görünen düşmanımızdır.Gerçi son dönemde gizli değil aşikar olarak düşman olduklarını daha doğrusu tüm dünya uluslarına düşman olduklarını gösterdi. Neyi alıp neyi stacağını ONA soracaksın S400 alma der almayacaksın Patriot ver vermem. Haydut devlet
      parasını ödediğimiz uçakları vermiyor başka söze ne hacet .Gelin de bunu bizim insanımıza anlatın.

    • ABD ile kaç defa savaştık, ben hatırlamıyorum. Bu bizim düşmanımızdır söylemini hiç bir ülke için (Rusya dahil) sağlıklı bulmuyorum. Hele Rusya’nın doğrudan tarihi hedefi iseniz en muhtemel müttefikinizi gece gündüz “düşman” diye etiketlemeniz pek akıllıca olmaz. Öte yandan ABD’nin alternatifi sayılan Çin, Doğu Türkistan örneğinde olduğu gibi sizi doğrudan yutma kapasitesindeyse daha da dikkatli olmak durumundasınız. Yani Çin İslam Dünyası için çok mu faydalı bir yaklaşım içindedir.
      Elbette her ülkenin çıkarları farklıdır, kimse kimse için çalışmıyor. Ama ABD düşmanlığı söylemi bizde takıntılı sosyalist söylemlerle tekrarlanıp duruyor. Şimdi de ulusalcı ve İslamcı ittifak hukuk dışında kalmak için AB ve ABD’yi (toptancı bir yaklaşımla) düşman olarak etiketliyor. İlginç olan ABD’de Trump gibi açık İslam düşmanı birini kucaklarken Türk dostu olanları düşman olarak ilan ediyorlar. Aynı şey AB için de geçerli. Kimse ABD bizim can ciğer kuzu sarmasıyız demiyor ama bu retorik sakat bir retorik.
      Didem Kuz bu sitede makul yorumlar yapan biri. O bile bu zehirli söylemleri tekrarlamaya başlamışsa işimiz zor.

      • abd ile kaç defa savaştık derken kısaca savaşmaktan ne anlayalım açıklayıp ortak bir kavram da oluştursaydık. en yakın ve en basitinden ekonomik yaptırımları bir savaş aracı kabul etmeyelim mi mesela? CAATSA (amerika’nın hasımlarına yaptırımlar yoluyla karşı koyma yasası)ne o zaman? biri bizi hasım olarak görüyorsa ve bir savaş argümanı hali hazırda ortaya koymuş bile ise biz onu dost olarak nitelemeli miyiz?
        tarihimizde isabet eden abd kaynaklı sayısız sıkıntıların üzerinde durmayıp abd devleti demeyip, abd yönetimi dedim ve mevcut yönetimi kastettim zaten.
        bu zehirli bir dil değil,
        mevcut konjonktürde dost kimdir, düşman kimdir temyiz etmekte,
        dostluk düşmanlık gibi açık aleni davranış kalıpları üzerinden yaptıklarına bakarak etiketleme yapmakta ben bir beis görmüyorum.
        gayet tabii bu eyyy amerika diyelim ve akılsızca kafa tutalım tutarsız bir politika izleyelim anlamına gelmiyor.

      • Sayín misafir Kalem! Galiba siz bu sitede yenisiniz, isterseniz 7 veya 8 ay önceki yorumlara bir gözden geçirin.

  13. Başka bir açıdan bakmak.

    Amerika ilk defa bu ciddiyette kitlesel şiddet eylemleriyle muhattap oldu. En azından yakın yarihinde. Güvenlik önlemlerine bakın. “Bir kişiye otuz güvenlik görevlisi” cümle yazara ait.

    Bir de bizim ülkemizi eleştiriyorsunuz. Yok daha fazla özgürlük daha fazla demokrasi bilmem ne. Türkiye 70 li yılların ortalarından beri her gün çok sayıda vatandaşını teröre kurban veren bir ülke üstelik bu terör örgütünün ortaya çıkmasında ve varlığını sürdürmesinde Amerikanın dahli hatta büyük ihtimalle talimatı var. Üstelik bu örgütün terör örgütü olmadığını, “özgürlük savaşcısı olduğunu” iddia eden bir parti bile var. O da yetmezmiş gibi bunları destekleyen önemli sayıda basın mensubu var. Dahası da var üstelik, sadece iktidar karşıtı olmak ve sözde demokrasi savunuculuğu yapmak adına bunları kutsayan insanlar var bu ülkede. Hiç biri yetmezmişcesine bunlara operasyon yapan devlete “katil” diyenler oldukça popüler muhalif kanatta.

    Siz de kalkmış Amerikaya vahlanıyorsunuz sayın Koru.. sizce bizdeki olayların binde biri yaşansa ABD de.. Ne gibi özgürlüklerden bahsediyor olurduk ?

  14. “Gidişi tersine çevirmeyi başarabilecek mi?”
    Evet! Başarabilecek..

    Biden’ın İlk icraat’i Múslúmanlara uygulanan seyhat yasagını kaldírmak oldu.
    Buda Trump’i çıldırtmay’a fazlasí ile yeter.???????Teşekúrler Biden.

    Trump 4 yıldır, Demokırat Partili olan eyaletlere! ABD’de ne kadar esrar keş
    evsüz ayaş varsa ihrac etti. Seattle
    4 yıl õncesine kadar dünyanıı en güzel ve temiz şehirlerinden birisi’idi
    son, 3 senedír Halkın dikkatíní çekmek için, Televiziyolar’da “Seattle” Õlüyor” diye program yapiyorlar. Gerçekten’de öliyor.
    Şehir merkezi’de dahıl her bõlgesine başka eyaletler’den gelmiş evsüz insanlar yerleştiler, pislikten geçilmiyor.

    Trump tarfatarları Naziler, meşâleli
    Irkçı beyazlar,
    100 miliyon Ortadoks (Evangelist) meshepine ait Rus ve avrupa kõkenli beyaz irkçílar.

    Her ne kadar belli etmeselerde bunlar katolikleri hiç sevmiyorlar.
    Trump’70 miliyon oy onlardan aldı.

    Cumhuriyet’ciler beyaz ırkın partisi ABD partisi değ hemen hemen hepsi beyaz.
    Buna rağmen Trump ve ailesi şimdi gittikleri yerlerde istenmiyorlar.
    Şu an çocukları ve Trump yerleşmek istedikleri mahalle halklaride onlarí istemiyorlar! Onlarí Bizim Mahalleye hoş gelmediniz yazan pankratlar ile karşiliyorlar.

    Darısı Trumpın dostlarının başına.

  15. Sn Koru sizce milyonlarca insanın ölümüne sebep olan ABD yi Iraklılar da mı hüzünle seyrediyordur. Tarumar edilmiş Afgan halkı da mı hüzünle seyrediyordur.Bizimkiler ifadesiyle 12 eylül darbesine destek verilerek yaşamları sona erdirikmiş , hayatları tarumar edilmiş türk halkı damı hüzünle seyrediyordur. Dahası öyle veya böyle darbe girişiminde bulunulmuş 70 e yakın ülkenin halkı da mı hüzünle seyrediyordur bu olup biteni. Hiç sanmam.

    • Patates soğan kuyruğuna varlık kuyruğu diyenlere sadece ABD ve AB değil canı sıkılan her istediğini yapar.
      Rusya yapmıyor mu?
      Depoda sakladığın füzenin ikincisini satmaya çalışmıyor mu?
      Çin yapmıyor mu?
      Kendi vatandaşına izin verip vermediği belli olmayan, 3. fazı belli olmayan aşıyı vermiyor mu?

        • başka ülkelerin yaptıklarına engel olamıyorsan, onların ne yaptıklarından daha çok senin ne yaptığın önemlidir.

          düşmanlık söylemleri düşman kazanmaktan başka hiç bir işe yaramaz.

        • Yazıyı yazdıktan sonra, “tabii ki bu yapılanları onayladığım anlamına gelmez cümlesini” ekleseydim diye aklıma geldi. Sonra da” illa ki en tersi mi anlaşılacak” diyerek vazgeçmiştim.

  16. Bakalım her Amerka başkanı gibi demokrasi götürüyoruz diye hangi ülkelere zuĺüm getirecek.

    Yıkılmaz sanılan ne dev imparatorluklar yıkıldı, gitti tarih sahnesinden.
    Kim bilir, belki, -kendisini 2. Roma İmparatorluğu olarak niteleyen- Amerikan İmparatorluğu’nun sonunun geldiğini söyleyenlerin beklentileri için, kimisinin dehşete kapılarak, kimisinin de ‘inşaallah..’ diye karşılık vermesi dışında bir kesinlik ifade edilemez.
    Ama, çok işaretler belirdi.. Amerikan İmparatorluğu, bir başkanlık seçiminin sonrasında ortaya çıkan derin bir sosyal travma ile esaslı sarsılmıştır.

    • YALAN:
      Yürür mü?
      Konuşur mu?
      Yer mi?
      İçer mı?
      Eli var mıdır?
      Ayağı var mıdır?
      Evet: Bunun adı Trump’tır.
      Bu evsaftaki yalanın adı sadece Trump mı?

Yoruma kapalı.