Türkiye gibisi dünyada yok.. Burası tam bir ‘cliffhanger’ ülkesi…

22
Reklam

Bulmaca çözmekten, “Cinayeti kim işledi?” sorusuna en son sayfasına kadar cevap verilemeyen polisiye romanlar okumaktan, gerilim filmleri ve her bölümü bir sonrakini bekletecek kadar merak uyandıran diziler izlemekten hoşlananlar için Türkiye dünyanın en güzel ülkesi…

Her gün birkaç dilden dünya basınını izliyorum; o gazetelerin haberlerini yansıttığı ülkelerde olup bitenlerin düzlüğü ve sığlığı bir okur olarak beni yoruyor. Merak duygusunu köreltecek bir ülkede yaşamak istemeyeceğime her gün yeniden iman ediyorum.

İsterseniz ülkemizin gündem maddelerinin bazılarına ne demek istediğimi daha iyi görmeye yarayacak bir dikkatle bakalım.

Ülkemiz 20 yıla yakın bir süredir tek bir parti tarafından yönetiliyor. AK Parti 2002 yılında yüzde 36 oyla iktidara ulaştı. Aralarında MHP’nin de bulunduğu bazı partiler yüzde 10 barajına takıldığı için mümkün oldu bu. Sonraki seçimlerde oyunu artırdı, fakat hiçbirinde her iki seçmenden birinin oyunu alması gerekmiyordu.

Durduk yere ve işlerin siyaseten daha iyiye gidemeyeceğinin alametleri belirmişken iktidar olabilmeyi ‘yüzde 50+1’ formülüne kilitleyen bir sistem değişikliğine gidildi.

Zaten gerilimli bir ülkeydik, bu değişiklik gerilimi had safhaya çıkardı.

MHP bu sayede hükümetin kader ortağı haline dönüştü. AK Parti ve MHP iki benzemezken Siyam ikizleri gibi bir bütünün iki parçası oldular.

Neden?

Reklam

“Cumhurbaşkanına başkan yetkileri vermek için” denildi.

Gerçekten de yeni sistemde cumhurbaşkanı Amerika başkanında bile bulunmayan yetkilere kavuştu, tek yetkili oldu.

Sistem değişikliğiyle birlikte, öncesinde yapılan reklam mahiyetindeki tanıtımlardan etkilenerek merak unsurunun köreldiği başka ülkelere benzeyebileceğimiz beklentisine girmek mümkündü. 

Öyle olmadı, AK Parti-MHP birlikteliği gerilimi ve merak unsurunu birkaç tık daha yukarıya taşıdı.

Hiç beklenmedik başka gelişmelere de tanık olmaya başladık.

Cevabı bulunamayan sorular

Ne güzel, en küçük illerimizde bile üniversiteler açıldı, dünyanın en fazla yüksek eğitim kurumuna sahip ülkesi oluyoruz sevincine bürünmüşken, bir baktık, AK Parti’ye yakın isimlerin kurucusu olduğu, AK Parti’nin eski bir bakanının mütevelli heyeti başkanlığı yaptığı Şehir Üniversitesi‘nin kapısına kilit vuruldu.

Ülkemizin dışarıda en iyi bilinen eğitim kurumu Boğaziçi Üniversitesi muattal duruma getirildi, kapısına kelepçe takıldı.

Reklam

Bir başka güzide kurum olan Galatasaray Üniversitesi’ni yabancı hocalardan mahrum bırakacak bir karar alındı.

Neden?

Bu soruya cevap vermek son sayfasına erişmeden cinayetin kimin tarafından işlendiğini tahmin etmekten daha zor.

Siyaset yönü de öyle ülkemizde yaşananların…

MHP’ye veya bir başka partiye muhtaç olmadan her seçimden iktidar olarak çıkabilecek AK Parti sistem değişikliğine giderek yolunu engebeli hale getirdiği gibi, göz dolduran geçmiş dönemlerinde sorumluluk taşımış ve başarıları ile temayüz etmiş insanlarla küsme noktasına geldi.

İlk başbakanı, uzun yılların dışişleri bakanı ve ilk cumhurbaşkanı Abdullah Gül bugün bir kenarda.

Başbakan olarak girdiği son seçimde AK Parti’nin oyunu yüzde 50’ye yaklaştırmış Ahmet Davutoğlu dışlandı ve bugün muhalif bir partinin başında.

Paramızın pul olduğu dönemde ekonominin sorumluluğunu üstlenmiş, birilerinin “Yapsınlar, Taksim meydanında anıracağım” tarzı bir meydan okumasına rağmen TL’den altı sıfırı atmayı gerçekleştirmiş, Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerini yürütürken son bir-iki dosya dışındaki sorunlu alanları ortadan kaldırmış Ali Babacan da sonunda ayrı bir parti oluşturdu.

Neden oldu bunlar?

MHP ile yakınlaşırken kendi değerleriyle yolunu ayırmasının altındaki esrarı çözebilmek mümkün değil AK Parti’nin.

İstifa gelir mi? Bilmiyorum

Ekonominin sondan bir önceki patronu ‘Yeni ekonomi programı’ açıklaması yaptıktan sadece bir hafta sonra, 72 saat süren bir gerilim molası yaşatarak, zehir zemberek ifadeler taşıyan istifasını sosyal medya üzerinden sundu.

Siyasette başarısızlığın faturasının biri/lerine çıkarılması adettendir. İstifa eden bakan aylardır ortada yok ve bu da onu istifaya sevk eden iradenin ekonomik alanda yeni bir istikamete doğru yelken açma niyetiyle yorumlandı.

Meğer öyle değilmiş. “Görevden affını istedi, biz de kendisini görevinden af ettik” açıklamasıyla kendisini uğurlayan makamın sahibi de dahil AK Parti’nin öndegelen bütün sözcüleri, eski bakanı övücü açıklamalar yapmaya başladı.

Eski bakan Berat Albayrak övülecek işlere imza atmışsa, onun yerine getirilen ve eskinin bütün uygulamalarını tersine çeviren yeni bakan ile eş-zamanlı göreve gelen Merkez Bankası başkanı yerilecek işler yapmış olmuyorlar mı?

Lütfü Elvan ve Naci Ağbal alınır ve görevlerinden ‘af’ isterler diye düşünmedim değil.

Bizim ülkede merak illa had safhada olacak. 

İstifa da, görevden af istemek ve af edilmek de var, ama bunu önceden bilebilmek yok.

Gara’da üç askerle birlikte 13 rehinenin de şehit olduğu kurtarma operasyonu başarıyla mı, yoksa başarısızlıkla mı sonuçlandı?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarına baktım. Dediği şu:

“Bu operasyonun sorumlusu elbette aynı zamanda başkomutan ve yürütmenin başı olan cumhurbaşkanından askerine, polisine, istihbaratçısına kadar ‘Türkiye devleti’dir.”

Hani sistem değişikliği ile cumhurbaşkanı tek yetkili olacaktı?

Okuyunca başarısızlığın kabulü saydığım şu sözler de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait:

“Bu kardeşlerimiz, bir kısmı beş ay bir kısmı altı ay bu teröristlerin ellerinde esirdi. [Bir düzeltme: 13 kişi beş-altı ay değil, beş-altı yıl PKK terror örgütü elinde rehindi, FK] O günden bugüne bu kardeşlerimizi nasıl bu terörist alçakların ellerinden kurtaracağız hep bunun hesabını yaptık. Çok uğraştık. En son bu operasyonların yapıldığı gece, artık bu operasyonları yapmak suretiyle bu kardeşlerimizi kurtaralım istedik.”

Aa, o da ne, dün Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, kamuoyu önüne çıkmış “Operasyon büyük bir başarıdır” demiyor mu? 

13 rehineyi kurtarmak için planlanan operasyonda 16 şehit verildi, buna karşılık operasyon ‘başarılı’ bulunmakta.

Dizilerde bir hafta sonrayı merakla beklemeyi sağlamak için her bölüm gerilimin en zirvede olduğu anda sona erdirilir ya –bunun İngilizce’de bir adı var: ‘Cliffhanger’ deniliyor- bizler de her gün yeni bir muammayla uykuya dalıyoruz. 

Polisiye romanların, gerilim filmlerinin/dizilerinin hastasıyım ve Türkiye’de yaşamanın keyfinin başka bir ülkede bulunacağını sanmıyorum.

Bizde siyaset sayesinde her gün ‘cliffhanger’ keyfi yaşanıyor…

ΩΩΩΩ

Reklam

22 YORUMLAR

  1. Bu fıkrayı daha önce anlatmıştım ama tam yeri geldi , mecburen anlatacağız !

    Emniyet kemeri uygulamasının yeni başladığı yıllarda , trafik polisi Temel’in arabasını kenara çektirir ,
    – Beyefendi , sizi tebrik ederim , emniyet kemeri takan ilk sürücü olarak size bin lira mükafat vereceğiz ! Bu parayı nasıl değerlendireceksiniz acaba ? Temel,
    – Sağolasun memur bey ! İlk işum cidup bi ehliyet almak olacak daa ..! Polis şaka mı ciddi mi olduğunu düşünerek sorar,
    – Ne yani ,gerçekten ehliyetin yok mu ! Durumu düzeltmek için yan koltuktaki Fadime devreye girer,
    – Sen onun kusurine bakma memur bey ! O hep boyle biraz içtu mi hep sapitay !
    Polis iyice şaşırır , olan bitene bir anlam veremez , diyecek bir şey bulamaz ! Derken arka koltukta oturan Dursun lafa karışır,
    – Uşaklar ha ben size demedum mi , çalunti arabayla yola çikmayalum diye !
    Polis bütün bunların bir şaka mı yoksa ciddi mi olduğundan hala emin değildir !Kendini adeta rüya görür gibi hissetmektedir , yine de merakla ve biraz da sinirlenerek sorar,
    – Yahu arkadaşlar , siz ne dediğinizin , ne yaptığınızın farkında mısınız , bütün bunlar nedir , dalga mı geçiyorsunuz !
    Ve nihayet bagajda bulunan İdris , bu uzun bekleyişten iyice sıkılıp hududa geldiklerini zannederek bağırır ,
    – Uyy.. uşaklar , yoksam hudide ( hudut kapısı ) celduk mi daa.. !
    Herkese selamlar saygılar

  2. Dolar 8500 tl görmüştü piyasalar bu değere alışmıştı. Yüksek faiz vererek doları 7 tl düşürdün. yerli firmaların ürünleri pahalandı iyice üreticiyi mahvettin.

    şimdi ise tekrar Döviz artmaya başladı. Ekonomi deneme tahtası değil. Ecevitin getirdiği kontrollü dalgalı kura geçerek dövizi, Ekonomik verilere göre serbest piyasa belirlemeli.

    Doları Tut Tutabilirsen! Rezervde Gerçek Bu!
    https://www.youtube.com/watch?v=8Gv9ToJr7wY

  3. Zehirzemberek mi desem, tatlı gerilim mi desem, yüksek gerilimmi desem, bir yazardan çok hoşuma giden bir yazı okudum bugün. Deniz Zeyrek’ten (sözcü).
    tıpkı isot gibi, acı ama tatlı. ”terbiyesiz biberi” bile terbiyeyle, kendine yakışan bir uslupla terbiyeleyip fırına vermiş.
    Albayrağı göndere çekmek gelirken herkesi aklına, Albayrağın yuvaya dönüş hikayesini hatta veliaht taht şu makam bu makam derken aklım karştı okurken.
    ben bile; hımm seçime bu kişilerle girilmeli. başarıda başarısızlıkta halka sunulup onaylatılmalı dedim. (dünyanın en adaletli seçimi bizde mi yapılıyor ne).
    CHP, Kılıçtaroğlu derken yine hımm sorular direkt muhatabınamı?.. acaba dedim.
    hele ki belediyeler, ücretler, sendika, derken,
    birden gözümün önüne 90’lı yılların çöp dağları bile geldi.
    bu üslup sadece F.Koruda yokmuş meğer.
    umarım yazarların bunca emekleri çabaları herşeye değer.

  4. Ne kadar olumsuz şey varsa yazmış.
    Sıra sıra.

    Mesala Ben 1-2 tane olumlu yazayım yazdıklarınızın hepsinin 1000 katı eder.

    30 Yıldır alınamayan karabağı aldık.
    80 yıllık açılamayan Ayasofya yı açtık.
    40 yıldır açılmayan Maraş ı açtık
    50 yıllık ABD projesi FETÖ yü sildik.
    İlk kez ABD darbesini altüst ettik (şimdi bin tane onun darbe olmadığını sayacak haşhaşi var)
    100 yıldır nulunamayan gaızı bulduk.
    Silah sanayi de %70 millilik elde ettik.
    Misakı milli sınırlarında at koşturuyoruz.

    ..

    Ha neymiş Papaz misyoner okulu olara açılmış Boğaziçindeki döngüyü kıracak atama yapmış da ABD babaları kızmışmış

    Çok da tın mı tın.

    • dış borcu 435 milyar dolara çıkardık.merkez bankası eksi 45 milyar dolar.
      işsiz sayısı cumhuriyet tarihinin rekoru.
      esnaf siftah etmiyor.işyerleri kapanıyor.
      yap işlet devret yolcu ve geçiş garantili köprü otoyol havaalanları ile 25 yıllık ipotek geldi.
      maraşı açtın ne oldu karabağı almasına yardım ettiğin azerbaycan bile kktc yi tanımıyor.
      gazı bulmak mesele değil çıkarmak mesele doğalgaz fiyatları almış başını gidiyor.
      akp iktidara geldiğinde dolar 1,10 du şimdi 7 tl bazen de 8,5
      ülkede ne kadar fabrika sanayi kuruluşu varsa hep satıldı.
      gıdada kendine yeten bir ülkeydik saman buğday arpa pamuk ithalatı rekora gidiyor.
      boğaziçine atanan rekrör intihalci çıktı.intihalin anlamını bilmiyorsan sözlüğe bak da öğren.
      misakı milli sınırlarında at koşturmaya gelince süleyman şah türbesini bile koruyamadığımızı unutmuş gibisin.
      misakı milli sınırlarında at koşturduğumuza gerçekten de inanıyormusun.abd sınırımızın dibine üs kuruyor ama senin gibilerin okuduğu seyrettiği haber kanallarında böyle haberlere yer verilmiyor.
      başarılı rehine kurtarma operasyonun da rehineleri kurtaramadığımız gibi 3 askerimizde şehit oldu.
      rusyadan 2,5 milyar dolara aldığımız s-400 lere girit modeli görüşü ne olduğunu araştır.
      yunanistan burnumuzun dibindeki elektrik suyunu bizim verdiğimiz adaları işgal edip silahlandırdı.
      hava kuvvetlerindeki f-16 uçakları artık miadını doldurdu.s-400ler yüzünden ortak olduğumuz f-35 leri alamıyoruz.
      ege de hava üstünlüğünü yunanistana kaptırmak durumunda kalabiliriz.
      ortak olduğumuz f-35 ler için abd ile arayı düzeltmek için 750 bin dolara abd de lobi şirketi ile sözleşme imzaladık.
      çok da tın mı tın.

      • Tipik haşhasi mottoları ama kısaca cevap vereyim.Çünkü her biri ayrı kara proapanda konusu ve suçlamak bir kelime cevap safyalar dolsu
        1.Borcun büyüklüğü değil.Borcun gelire oranı,vadesi,faizi ve Kamu/Özel ayrımı büyüklükleri önemlidir.Aksi olsa ABD dünynaın en borçlu ülkesi olur.
        Bu durumda ABD ekonomik saldırısına rağmen Türkiye çok güzel bir yerdedir.
        2.Maraş ı açtın ne oldu Azerbeycan KKTC yi tanımıyor kadar gülünç bir konu yok.Maraş ı açtın AB rest çektin ve bir araya gelip bir şey yapamadılar.Yani Şah ve Mat
        Azerbeycan’a KKTC yi tanımıyor niye yardım ettik diyecek kadar konuyu bimiyor ve Türkliğe ve Müslümanlığa bu kadar uzaksan birşey diyemiyorum.
        Çünkü Azerbeycan KKTC yi ,Karabağa a örnek olur diye diye tanımıyor.Karabağ tamamen hallounca tabii ki tanıyacaktır.
        Utanmadan niye Azerbeycan a yardım ettik diyecek kadar azıttınız ancak bir helikopter gönderemeyen bir ülkeden savaşı teknoloji ile söküp alan ve sokaklarında Turan ordusu şarkıları ile birlikte olmuş iki Türk devletine sevineymeycek kadar arfüman üretmeniz ibretliktir
        3.Süleyman şahı koruyamadağımız doğru olduğu kadar (haşhaşilerin devlette etkin olduğu dönemler) bugün oraları hallaç pamuğu ettiğimiz de gerçektir.Ama ne kötü ki ona bile sevinemiyorsunuz.
        4.Boğaziçi rektörü intial çıktı.Hatta elektrik borcunu da 3 ay aksatmış.Siz “Fuat Avni” haberlerinden başka ne kaldı onları da yazın.
        4.Rehineleri kurtamadık diye PKK yı çok şükür haklı göstermmiyoruz.Şehit de olur gazilikte ama ülke içindeki PKK olayları sıfırlandı ülke içindeki PKK lı sayısı yatihin dip noktasında ABD tarafından direk (eskiden gizlidendi )
        desteklenip korunmasına rağmen .Hatta ABD onun uğruna savaşa girebilemesine rağmen.
        5.Herhangi bir Rus silahını ABD ye rağmen alabilmek aklının ucundan geçti mi bugün S400 lerin alınmasına veya Girit modelini beğenmiyorsun.Hayatında ABD hurda silahu dışında herhangi bir silah alabildin mi bunu beğenmiyorsun.
        %70 yerli oldu 3-5 yıl içinde uçakta üretecek bu ülke f35 senin olsun. Bugün ABD -AB ambargasına rağmen Suriye-Libya-Karabağ-Doğu akdeniz tüm cephelerde kendi silahı ile savaşan ordu var.
        Tankını GDoğu ya almanya izni ile sokamauan bir türkiye değil.

        Yani twetter dan her kara propanganda haberini alıp buraya yapıştırarark aklında algı yaptığını sananlara tek bir soru.

        Vatan kavramı olan herhangi biri için 30 yıldır işgal altındaki Karabağ Türkiye askeri teknoloji,Yardımı ve dış politikası ile alınmıştır.
        Bu yukarıda saydığın laf salatalarının yanında “Haçlılar namusunuza dokunmaz ” diyen haşhailer için birşey ifade etmez ancak benim için canım fedadır.

  5. Cumhurbaşkanı Erdoğan doğru söylüyor: “Bu operasyonun sorumlusu elbette aynı zamanda başkomutan ve yürütmenin başı olan cumhurbaşkanından askerine, polisine, istihbaratçısına kadar ‘Türkiye devleti’dir.”..Sorumluluğu paylaşıyor Sn. Erdoğan ve doğruyu söylüyor.

    2000’li yılların başlangıcından beri ulusal, devletçi, milliyetçi yönelimlerin yoğunluk kazandığı dünyamızda, devletimizde bu yönlü politikalar belirleme ve uygulama pozisyonu aldı ve siyasetin, iç politikanın da bu yönlü oluşmasını/gelişmesini murat ediyor.

    Bu politikanın yansımalarını en fazla dış politika uygulamalarında görüyoruz. Suriye’deki, Libya’daki, Karabağ ile özellikle yakın zamanlı Kuzey Suriye ile Kuzey Irak girişimleri, HDP/PKK bağlamında bu politikaların izini görüyoruz. Sanki devlet, Irak sonrası Suriye’ye müdahaleden bu tarafa daha korumacı, daha kendine güç temerküz edecek ve bölgedeki olası gelişmeleri en az zararla atlatacak bir politika izliyor ve bütün gücünü bu alana teksif ediyor.

    Bu politika uygulamaları beraberinde demokratik uygulamaları sınırlıyor veya yok sayılmasını gerektiriyor. Siyasi sistemde değişikliğe, siyasiler üzerinde baskıya varan ve bu yönlü bir kamuoyu oluşturmaya yönelik iç politika uygulamalarını görüyoruz. Bu politikasını gerçekleştirmesi için güçlü bir siyasi figüre de ihtiyaç duyuyor devlet. Erdoğan’a…

    Devleti Erdoğan yönetiyor, siyaseti de Devlet. Siyaseti dizayn eden Devlet tabiidir ki devlet yönetimini eline verdiği kişiyi de yönetecektir.

    Bakar mısınız seçim sistemimizdeki baraj uygulamasına. 12 Eylül Anayasasının bir ürünü olan yüzde 10 baraj sistemi 40 yıla yakındır siyaseti şekillendiriyor. Yetmedi iktidar olabilmenin şartı 50+1’e çıkarıldı.. Yeniden seçim barajı tartışılır hale getirildi, amaç; karşı ittifakın oluşmasının önüne geçmek: İki aşamalı baraj sistemi teklif ediliyor; genel baraj yüzde 5-7’de tutulmak istenirken ittifak içinde yer alacak ufak partilerin baraj oranı yüzde 12 ila 14 olarak teklif ediliyor. Buradaki kurnazlık, millet ittifakına girmesi muhtemel yüzde 1-2’lik oy oranlı partilerin oyu’nu hesap dışı bırakmak, 1. turda olmadı 2. turda seçimi garantilemek. Bu öneriyi kim yaptı, MHP, yani Bahçeli.. Ona bu aklı kim verdi? Bahçeli’yi siyasetin veya hükümetin içerisindeki “Devletin eli” olarak nitelemiştim daha önce.

    Yüzde 10 barajı temsilde adaleti sağlamadığı gibi iktidar olabilmenin şartı olan 50+1’de siyasette tekelleşmeyi getiriyor ve diğer siyaset yapıcıların devre dışı kalmasını, temsilin tabana yayılmasına engeli beraberinde getiriyor: Siyasi görüş, politika, kültürel ve inanç temelli fikir çeşitliliğini tırpanlıyor. Toplumun tek tip düşünceye, devletçi düşünceye evrilmesi sağlanmaya çalışılıyor. Nedeni, olası dış müdahalelere, dış-çevresel gelişmelere hazırlıklı olmak.

    Çarşamba günü verilecek müjde, basında çıkan yorumlar dikkate alındığında Gara’da yapılan operasyonlar ile rehinelerin kurtarılması olacaktı. Başarılı olduğunu düşünürsek şimdi gündemde kim bilir neler neler olurdu. Erdoğan’ın hanesi yazılacak puanları bir düşünün.

    Sn. Erdoğan’ın yanında yola çıktığı zevattan kimseler kalmadı. Tek başına artık o. Tek başına dediysem güçsüz de değil yani. Bahçeli var Perinçek var, onu sarmalamış kuşatmış durumda. Dedim ya devletin Erdoğan gibi güçlü bir siyasi figüre ihtiyacı var diye. İşte yaşananlar tam da bu: Erdoğan olmadığı kadar yetkiyle donatıldı, siyasetin kuralları onun lehine değiştiriliyor, uçaklar, araç filosu, saraylar… Şahsi zenginliği ne kadar onu bilmiyorum.

    İşte bu iç ve dış şartların risk oluşturduğu durumda güçlü devlet, güçlü devlet başkanı görüntüsü işi kurtarır mı bilmem lakin, daha demokratik bir yönetim başka bir bahara.

    Allah devletimizi daha güçlü, daha demokratik, daha adil bir yönetime kavuştursun. Allah, devletimizi payidar, milletimizi mesut, bahtiyar kılsın.

    Siyasi olarak üzerime düşeni yapıyorum, manen de dua ediyorum. Daha ne yapayım ki?

    • AMİN. dua ve güzel dilekleriniz için.
      son günlerin konularında da, geçmiş günlerin yapılanlarında da suç varmıdır, nedir? suçlu kimdir, suç için müeyyide nedir,
      VARMIDIR? ben bilemem. siysetçilere vekalet (oy) verdim, onlar bakacak o işlere.
      davul başkasının omzundaken tokmak bir başkasının elinde durumundan kurtardı o birisi minnettar olmak lazım.
      yoksa (bu günleri önceden görmüş olmalılarki) şimşek çaktığında düşen YILDIRIM’ların yaktığı orman, verdiği hasarın ne miktarını bilebilirdik, nede sorumluyu. bakın bugün muhalif
      soruyor:so-soru- sorumlu- sorumluu.
      küçücük bir sitede yönetiçi seçerken bile, yöneticinin nasıl seçileceğini yazan manifestoyu allayıp pullayıp hazırlarlar. Ama nedense yöneticinin nasıl değişeceğini, hangi durumun üç kusurlu hareket sayılacağı yazılmaz. Onuda seçenler! düşünecek. (idi).
      -”Seçimden önce doğal bir ittifak kuralı ile” küçüklü büyüklü tüm partilerle bir ortak hedef için anlaşmalar yapılıyor. gayet te güzel bir taktik.
      -”Seçimden sonra ittifak (koalisyon) kuralı” getirilse, aynı partilerle aynı noktada birliktelik yapabilmek mümkün mü? imkanı var mı şartsız şurtsuz o döner masaya oturtmanın hiçbirisini?
      baraj bu sistemin enstrümanlarından birisi. 50+1 i alana güvenmiş zaten veren. burda seçilmede değil sorun, seçildikten sonraki durum asıl sorun.
      kur -kural- kanuunn.. (belkide vardır da kimsenin haberi yok).
      Not:sistemin adı nedir? başkan? reis? sultan? krallık?
      benim bildiğim: ”Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”
      kulağa hoş geliyor. ya size?

      • Evet, sadece o…adının kulağa hoş geliyor olması. Kurulalı beri başka da bir “hoş” yanını şahsen ben göremedim.
        Uçmadık, çakıldık adeta: ekonomik veriler, işsizlik, hayat pahalılığı; yönetme yeterliliği alamayan partilerin -MHP ile VATAN PARTİSİ- iktidara ortak olması -bir nevi koalisyon- ;yoksulluk, yasaklar, yolsuzluklar, hukuksuzluk, kamu kurumlarına güvensizlik; yerel yönetimlerin içler acısı hali… Dış politikada yalnızlaşma -değerli yalnızlık-, uluslararası ilişkilerde dibe vurma…

        Ama yaptığım kavli duaya “amin” demekte hemfikiriz Atilla bey. Esen kalınız.

  6. İşsizlik artıkça Sorunlu bir ülke olmaya adayız.

    Haber kaynaklarında görüyüruz, Çete kurmalar artmış, Dolandırıcılar artmış, sahtekarlar artmış, hırsızlar artmış, kafayı sıyıranlar artmış akrabalarına ve çevrelerine zarar veriyorlar, sağlık görevlilerine kafa atanlar artmış.

    Devlet parası kalmadıkça yardımlar kesildikçe sorunlar daha da artacak.

    İstanbul da halk ekmek kuyruklarında insanlar 1 TL’lik ekmek almak için yarışıyorlar.
    Bu durumu kıskanan AKP ve MHP halk ekmek büfelerinin çoğalmasına red oylar veriyorlar.
    Gezer halk ekmek arabalarını yasaklamaya kalkıyorlar.

    Bazı insanlar Deve kuşu gibi kafasını kuma gömüyorlar.

    Artık mevcut hükümetle bu sorunlar düzelmez artar.

    Yeni gelen Hükümet mecburen düşük faizli para alarak, için imf’ye gitmeli.

    AKP’nin karın ağrısı imf’dir. IMF’ye gittiği an oy kaybı yaşayacağını biliyor.

    proğramla mevcut sorunlar 4 sene içinde toparlanır.
    Ecevit, O zamanki şartları 2 senelik zamanda ülkeyi rayına oturtmuştu şimdiki yıkım daha çok 4-5 yıllık bir zaman gerekir.

    Şimdi imf’ye gitmeyen ülke gelecekte duyuni umumiye yaşamak kaçınılmaz.

  7. Sn. Koru , MHP kadar başına taş düşsün. Senin bu MHP den nedir alıp veremediğin ? HDP lilere PKK lılara bir fiske vurduğun yok . İşin gücün MHP ye sataşmak .

    • İçi en dolu fikriniz ve zikriniz “milliyetçi hareket, cebimize bereket” ve “tanrı dağı kadar Türk, hira dağı kadar müselman” olan siz ülküdaşlar bu memlekete bir taş veya devlet başa konmuş bir kuzgun veya Ergenekon’dan çıkan bir bozKurt kadar faydanız dokundu mu? Bir özeleştiri bekliyor veya Sokratın savunması gibi hakaretsiz içi dolu bir cevap bekliyor bu aziz millet yoksa olmayan ameliniz menfi milliyetçilik ile hebaen mensur ziyan olacaktır.

      • Bu devlet için can nerede gerekiyorsa Ülkücü koşmuştur.
        Şu boş laflarınız tamamnın topla kaç can eder acaba.

        Fetöş ün (ABD nin) devirmek için 9 kaset çektiğini düşündüğümüzde ;Ne kadar yararlı olduğu ortaya çıkar.

        Ha haçlılar namsunuza dokunmaz diyip ABD nin kucağında beslenen haşhaşi beslemeleri kadar tabi yararları yoktur ABD ye o kesin

    • Bak kardeşim ; aslında senin , bu beddualı yorumunu yayımlayan Fehmi Beyin elini öpmen ve özür dilemen gerekir ! Militan bir MHP li olduğuna göre şunu da bilmen gerekir ki ; haksız beddua , döner dolaşır sahibinin başında patlar ! Etten önce kazana düşme canım !
      Hadi hoşça kal .

    • sn. Devlet Bahçeli, Gara operasyonunu değerlendiren emekli generallerin anlatımlarında öne çıkan değerlendirmeler şöyle;

      “Irak hava sahası amerika’nın kontrolünde. Gara’da hava harekatı yapılabilmesi için Irak hava sahasını kullanmak için operasyonu amerikaya bildirmek zorundasınız. amerika KCK(PKK) yı desteklediği için bu bilgiyi PKK ya bildirmesi muhtemeldir ki, öyle olduğu anlaşılıyor. bunun da davul zurna çalarak operasyona gitmekten bir farkı olmaz. bir ikincisi de rehine kurtarma operasyonlarına uçaklarla ve helikopterle gidilmez. kurtarma operasyonlarında sızma metodu uygulanır” deniyor.

      hükümetin yani cumhur ittifakının büyük ortağı olarak bu operasyondan sizin ve partiniz MHP nin bilgisi olduğunu varsayarak soruyorum, bu bir tuzak mı, yoksa tamamen ihmaller zinciri mı?

  8. Güç bozar mı? sorusuna buradan devam etmek gerekse dün gücün adamına göre bozduğunu, Hz. Süleyman (AS) örneği üzerinden temsilen anlatmış, güç kimi bozamadı anladıktan sonra mitolojik figürlerin insansı ve ahlaktan yoksun yaşamlarını betimleyen antik Yunan hikâyelerinde gücü eline geçiren mitolojik figürlerin güç sonrası ve gücü elde tutabilmek için nasıl birer haydut ve düzenbaza dönüştüğü çok detaylı anlatılmaktadır. Yani güç masumiyet seviyesinde bir ahlak ile birlikte değilse kişileri ve kurumları ifsad eder sadece el altında sağlam bir kural ve kaide o gücü dizginlemiyor ise güç zehirdir. Aynen su gibi hayatın devamının mutlak şartı olan su ihtiyaçtan fazla içildiğinde su zehirlenmesine yol açtığı ve belirtileri ilk olarak insan beyninin şişerek içinde bulunduğu kafa kemiklerinin çeperine dayanarak baskı altında kalması ile sonuçlanır. ” İlacı, zehirden ayıran dozudur.” Paracelsus. Sabah sabah mitoloji deyip, haydut tanrı Zeus ile politeist Yunan safsata hikayeleri aklımıza neden düştü? Çünkü mitoloji külli bir hakikate işaret eder ve Kur’an buna işaret ederek der ki: “Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı kesinlikle yerin göğün düzeni bozulurdu. Demek ki arşın rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir.” Enbiya-22
    Türkiye ‘cliffhanger’ hikayelerin ülkesi olabilir çünkü hayatı arkası yarın şeklinde anlayan bir toplum katmanı var ancak bir kısmı için ise ‘sisyphean’ bir döngü içinde mitolojik bir cezayı simgeleyen ‘Sisifos Kaderi’ gibi bakanlar olduğunu da bilmek gerekir.

    • gücünün sınırlarını belirleyemeyen, kişisel sınırlarını çizememiş, kavrama-anlama yeteneği gelişmemiş, bütün dünya karşısında kendi kişisel aklına sınırsız güvenen, kendinden başkasının aklına itibar etmeyen, sırf kendi gibi düşünenleri yoldaş edinip farklı düşünenleri düşman bilen, hadiseleri zihin dünyasında yerli yerine oturtamayınca da kendi yol arkadaşlarını ajan casus diye suçlayan, bütün yanılgılarına, türlü alt-üst oluşlara ragman küçücük aklıyla dar düşüncelerini sorgulamaya yanaşmayan, dediğim dedik tavrından vaz geçmesi hatırlatıldığında nevri dönen, onlarca hezeyanlarına rağmen kendini Everest’in zirvesi görenlerin, her konuşmaları bir önceki sözlerini yalanlamasına hiç aldırmadan en bilen en akıllı, en tecrübeli kendilerinin olduğunu zannedenlerin en mühim mevkileri işgal ettikleri bir ülke burası.

      bütün eğitimi ilk okuldan ibaret birinde görülebilecek bu vasıfları bürokratından siyasetçisine, memurundan askerine hakiminden savcısına, öğrencisinden profesörüne kadar herkeste görmek mümkün. ben en son dinlediğim emekli bir tuğgeneralde gördüm.

  9. Türkiye kısaca istikrarsız, öngörülemez, huzursuz bir ülke. Sürekli heyecan kalbe iyi gelmiyordur herhalde, o yüzden sağlıksız bir ülke. Sonuçta, mutsuz bir ülke. Güvensiz bir ülke. Bütün kamuoyu yoklamaları, uluslararası sıralamalar da bunu gösteriyor zaten. Sürekli inişli çıkışlı bir ülke. Uzun vadede buraya kimse demir atmıyor o yüzden. Yatırımcısı geliyor, malı yada yüksek faizi alıp gidiyor; vatandaşlarının gözü hep dışarda zaten. Buraya bir yere gidemeyen sığınmacılar, kanun kaçakları, mafya, teröristler yuva yapmış sadece.

    Gazetelerde her gün operasyon haberleri var. 50 ilde şafak operasyonu, 10 bin emniyet görevlisi ile tüm illerde güvenlik denetlemesi. Otobüsle seyahat ediyorsanız görüyorsunuzdur, şehirlerden girerken çıkarken sürekli kimlik yoklaması. Sonuçta böyle bir ülkede kim yaşamak ister ki. 40 yılda bitmeyen bir PKK, 50 yıldır devlette yuvalanan bir FETÖ, köşe bucak toplanan (bir taraftan beslenen) IŞID’cılar, daha neler neler. Sorsan hepsi dış güçlerin işi. Tabi yuttuk. Bunları elinizle besleyen sizsiniz. Bir gün el üstünde tutuyorsunuz, ödül üstüne ödül veriyorsunuz, ertesi gün terörist ilan ediyorsunuz. Size kim güvenir, bu ülkeye kim güvenir? Güvenilmez asla. Bunu defalarca test ettik ve bu ülkeye asla güvenilmeyeceğini defalarca gördük.

    Sonuç, akıllı olan gençler atı alır New York, Londra, Paris, Berlin bir batı kentine kendini atar. Aklın yolu bir. Gençlere tavsiye, iyi İngilizce öğrenin, dünyada geçerli bir meslek edinin, yılmayın bütün batılı kapıları yoklayın. Buraya yazan morukları ve trolleri de dinlemeyin. Mutlaka bir çıkış var.

    • Sahtesinin daha çok iş gördüğü, maaşları katladığı bir ülkede 8.400.000 öğrenci niye üniversite diploması almaya uğraşır ki?
      Bu kadar yüksek gerilim ya beyin kanamasına yada kalp krizine neden olur.

Yoruma kapalı.