Üç harfliler kapatılır, çarşı-pazara müdahale edilir, narh sistemi getirilirse.. 1980 öncesine döneriz… Ne mutlu bize…

42
Reklam

Evin mutfak alışverişinin büyük bölümü bir süredir bende. Semtin pazarına da gidiyorum, market alışverişini de internet üzerinden ben yapıyorum. Bu sebeple ‘market’ eksenli bir tartışma ne zaman gündeme gelse kulaklarım yanacak kadar ilgi patlaması yaşamam doğal.

Tartışmanın merkezinde ‘üç harfli’ diye anılan marketler var gibi görünüyor ve bugünden başlayarak onları dizginleyecek tedbirler alınacağı anlaşılıyor; ancak böyle bir tespiti yapma ilk kimin aklına geldiyse onun bir gün bile evinin ihtiyaçlarını bizzat kendisinin karşıladığından kuşku duyarım.

[Bugün yayımlanan Resmi Gazete’de çıkan bir genelgeyle, marketler, bakanlığa bütün verilerini bildirmekle mükellef kılındı.]

Aslında tartışılması gereken, en yetkili ağızların “Artık düşmeye başladı” veya “Hiç merak etmeyin üç vakte kadar düşecek” türü açıklamalarıyla etkisini azaltmaya çalıştıkları enflasyona dayalı hayat pahalılığıdır.  

Üzerinde baskı olduğu her yönüyle belli olan TÜİK’in açıkladığı aylık ve yıllık enflasyon rakamları “Düştü, düşecek” denilen oranların azalmak yerine artmaya devam ettiğine işaret ediyor. Her ay %2, %3 artış durdurulup eksiye dönüştürülemediği takdirde, hayat kimse için ucuzlamayacak.

Marketlerdeki fiyatları ‘höt zöt’ ile düşürdüğünüzde semt pazaryerleri de emir ve talimatlarınıza uyacak mı?

Hadi oraları da bir biçimde hizaya soktunuz diyelim. Mazotu, tohumu, gübreyi el yakan fiyatlarla alan üreticiyi ürettiğini zararına satmaya nasıl ikna edeceksiniz?

Yakın geçmişte fiyatı yükselen ürünleri yurtdışından ithal ederek fiyatı dengede tutma mümkün olabiliyordu; bugün pek çok yönden bunu yapmanın imkanı kalmadı. Ya yollar kesik olduğu, ya yurtdışında da fiyatlar yükseldiği için, fakat en önemlisi ithalata dayalı sistem kur yüzünden işlemez hale geldiğinden, bu yöntem artık işe yaramıyor.

Reklam

Kuru yapay yöntemlerle ve yükü hazineye yükleyerek aşağıda tutmak pek akıl işi değildir; ancak neredeyse bir yıldır adına ‘bize özgü ekonomik sistem’ denilen zorlamayla bu yapılıyor. 

Nereye kadar?  

Bankacılık sistemine her gün müdahale ediliyor. Tasarruf sahiplerine üzerlerinde baskı kurulan bankalar eliyle sürekli tedirginlik yaşatılıyor. Haklarında övücü sözler sarf edilen ihracatçının ürettiği ve sattığı malın karşılığında edindiği yabancı paraya devletçe ortak olunuyor ve böylece kazancının hayrını göremeyen ihracatçının iştahı azaltılıyor.

Şimdi de piyasaya müdahalenin yolu açıldı. 

Fiyatları ucuzlatma amacıyla alınan her tedbir, -bunu özellikle çarşı-pazarla ilişkisi olmadığı her hallerinden belli olan yönetim kademelerindekilere duyurmak istiyorum-, evet fiyatları ucuzlatma amacıyla alınan her tedbir, fiyatları aşağı indirmek yerine hayatı daha da pahalı hale getirmekten başka bir işe yaramayacaktır.

Faizde öyle olmadı mı?

Dünyanın en yüksek faiz oranıyla borçlanabilen ülkeleri arasındayız çoktandır.

En ucuz kredi bizde, ancak ne pahasına? 

Reklam

Cari faizle baskı altında tutulan faiz arasındaki farkı devlete ödetme pahasına… 

Marketlere getirilecek hiçbir tedbir işe yaramaz; ‘narh’ kokusu bile en temel ihtiyaç maddelerinin raflardan çekilmesine, mağazalar ve marketler önünde kuyruklar oluşmasına yol açar.

İktidarı geçmişe dönük eleştirilerinde haklı çıkaran 1980 öncesi yıllarda aynen böyle olmadı mı?

Evet ’70 sente muhtaç’ bir ülke olmuştuk. Bakkal dükkanları önünde yağ kuyrukları vardı. Dövizimiz kalmadığı için kahve bile ithal edilemediğinden ağzımızın tadı kaçmıştı. Devletin bakanları 1 milyon dolar borç alabilmek için yabancı ülke maliye bakanları kapısında bekletilme zorunda kalıyorlardı.

Herkese ev ve araç imkanı sağlamayı ‘2 anahtar’ sloganıyla vaat ederek iktidara gelenler, 1990’lı yıllarda, bugüne benzer yanlış kararlar sonunda, herkesi yarı yarıya fakir hale getirmiştiler. Hem de bir ekonomi profesörünün başbakanlığında…

Ders alınmamış olabilir mi? 

Üç harfli marketler kapansın…

Kapansın…

Pazaryerleri sıkı sıkıya denetlensin…

Denetlensin, hatta ‘narh’ sistemi getirilsin…

Bankalar tasarruf sahiplerine daha fazla baskıya zorlansın…

Zorlansın…

Emir ve talimatlarla kur sabit tutulduğu, faiz oranları düşürüldüğü gibi, yine emir ve talimatlarla enflasyonun da indirilmesine çaba gösterilsin…

Gösterilsin…

Hayat bunlar yapıldığı için kalıcı biçimde ucuzlarsa bunu sağlayanlara o yılın Nobel ekonomi ödülü verilir.

Kesinlikle verilir…

Öngörülen kararları kim/ler alıyorsa, onlara, semt pazarlarına ve ‘üç harfliler’ de dahil çevrelerindeki marketlere uğramalarını salık veririm.

‘Piyasa’ nasıl işliyor ilk elden öğrenmenin yolu budur.

[Kendi gözleme dayanan deneyimimi aktarayım: Çarşı-pazarda fiyatlar haftadan haftaya arttığı gibi düşebiliyor da; sonra yeniden yükseldiği de oluyor tabii. Piyasa böyle çalışıyor çünkü.


Kıbrıs basını da emin ellere geçiyor galiba


Vaktiyle Kıbrıs’ta bir cinayete kurban giden gazeteci Kutlu Adalı’yı kimlerin öldürmüş olacağını, canlı tanıklıklar sayesinde bir süre önce öğrenmiştik. O ifşaatlar sonrasında neler yaşandığı merakıyla ara sıra Kıbrıs’taki gelişmelere göz atarım.

Önemli bir haberle hiç beklemediğim bir kaynakta karşılaştım.

İrlanda’da çıkan Irish Times gazetesinde.

Gazeteye göre, adanın gazete ve televizyon yönünden zengin ‘Kıbrıs medya grubu’, sahibi Asil Nadir tarafından elden çıkartılmış. 

Medya grubunun ‘Kıbrıs’ adlı Türkçe, ‘Cyprus Today’ adını taşıyan İngilizce birer gazetesiyle radyo ve televizyon kanalları var.

Kime satılmış acaba?

Irish Times bu soruya cevap olarak “AK Parti iktidarına yakın Türkiyeli iş insanlarına” cevabını veriyor.

Kıbrıs basınına baktım. Orada, “Adada yatırımı bulunan bir grup Türkiye vatandaşı yatırımcı tarafından satın alındığı öğrenildi” cümlesi dışında bir bilgi bulamadım.

Gazetenin tepe yöneticisi Kıbrıs’ın önemli gazetecilerinden Hasan Hastürer gitmiş, onun yerine BRT kanalından emekli Özer Kanlı getirilmiş.

Asil Nadir üzüntülü bir yazıyla medyaya veda etmiş; o da kime sattığını açık etmiyor.

Bizim gazetelerde ise konu hiç ele alınmadı.

Kim acaba yeni sahipler?

ΩΩΩΩ

Reklam

42 YORUMLAR

  1. “H. Gayret
    5 Aralık 2022 At 13:44
    Market zincirlerinin borazanlığı da sana mı düştü ender bey? Her fırsatta katar sermayesine sövüyorsunuz ama bu bim sevdası nerden çıktı ki? A101e gidiver sen de, noolmuş?

    Yorumu Cevapla
    Ender
    5 Aralık 2022 At 18:16
    Rekabet kurulu var cezaları kesiyor. Bahçeli küçük bir partinin başkanı. Neyine güvenerek sermayeyi tehdit ediyor ve iftira ediyor. İktidar belli ki vesayet altında bu güce teslim olmuş. Bir dediğini iki etmiyor. Bu teslimiyetçi iktidarı ve payandalarını, mafyasıyla birlikte göndereceğiz.”
    ENDER BEY, AĞZINDAN ÇIKANI KULAĞIN DUYSUN, SAYIN BAHÇELİ SON BAŞBUĞDUR, DEVLETBAŞKANIMIZ DA SON BAŞKOMUTANDIR, IRKIMIZIN ELİ KOLU GÖZÜ KULAĞIDIRLAR, BAKKALLA ÇAKALLA UĞRAŞACAK HALİMİZ YOK, KAŞINMASINLAR!

  2. KAMU BANKASINDAN
    300 MİLYON TL’LİK HEDİYE SAAT
    Bir kamu bankamız 10 yılını doldurmuş 15 bin çalışanına ” ithal” tanesi “31.850TL” olan saatlerden güya hediye ediyor.
    Saatlerin toplam bedeli 300.000.000.TL tutuyor.
    Yazıyla üç yüz milyooooonnnTL.
    Ve çalışanlar bir internet sitesinden “kamu bankası garantili sahibinden sıfır … markalı saat” diye satış ilanı vermişler.
    Tabii ki yarı fiyatına kadar da varmış.
    Kardeşim madem çalışanına ödül vereceksin bu parayı yani 31.850 TL’ yi nakit olarak versene.
    Pekâlâ çalışanlarına bu parayı versen 15 bin kişiden bu saatten 31.850TL vererek alacak bir(1) kişi bile çıkar mı?
    Pekâlâ banka yetkilileri ile saat satıcıları arasında illegal çıkar ilişkisi olmadığını düşünen var mı?
    Dış güçler denilenlerden para dilenilen bir dönemde bu şekilde ithal saate para saçılmasını tasvip eden var mı?
    Bu olaydan ülkemizi yönetenlerin haberdar olmamasına ihtimal veren var mı?
    Tam manasıyla yuh olsun dedirtecek bir olay.

  3. Ender bey “… millet de mesajı aldı marketleri taşlamaya ve kapatmaya başladı.” diyorsun da geç bile kalındı, acırsan acınacak hale düşersin, daha 15temmuzda kırılması gereken bu zincirler tarafından maalesef ikinci kere sokulduk/hançerlendik, alayı kayyuma devredilsin yoksa müsadere edilip kapatılsın, emek sömürüsüne, fırsatçılığa son!!!!

    • Artı+1’de masaaltı piskevit esprisi yapsaydın gülerdik şakana cahil yutup ta gerzek izlerkenki..
      Şaka olur şimdi ciddi.
      Yapma bize bu kötülüğü.
      Espriden hoşlanmıyorlar bazıları lakin, cahilin cesareti… illerin BBaşganları konuşuluyor,
      Bahçeli konuşulmuyor!
      Bence hata yapılyor!

  4. üç harfli marketleri besleyip meydana getirenler şimdi karşı karşıya, merak etmeyin bir süre sonra işler yoluna girer, paralı olan poşetler yılbaşından sonra zamlanırsa hiç şaşırmayın.
    Devlet market çoktan açtı. İlkönce tanzim satışlar şimdide Tarım Kredi marketleri. Bence daha genişletmeli, hatta benzin istasyonları, mağazalar, kırtasiyeler hatta ve hatta pazarda kurmalı…. gel vatandaş gel kendi malın gibi al, nasıl slogan ama….

  5. Sayın yazar “Bankalar tasarruf sahiplerine daha fazla baskıya zorlansın…” demiş de;
    kimi niye zorlamışlar ki acaba?
    Para çekmek isteyen mudileri eli boş mu dönmüşler, yoksa bankamatiklerde para mı kalmamış?
    Ya da iflas açıklamışlar da borçları düyuna mı kalmış?

    • Dışardan yüzde 10-11 faiz ile borç aldığı parayı içeri yüzde 9-9,5 faiz ile dağıtan baş ekonomist, faizleri tek rakama indirdik diyor:))

  6. Tarım,üretim,hizmet sektöründeki pahalılığı maliyeti düşürmek için uğraşmak yerine,
    dışardan gelen misafirleri kendi rızkımızdan keserek doyurmaya çalışıyor olabilirmiyiz?
    Üj yada bej harflileri didiklerken, malın üretimden satışa kadarki aşamasında;
    fayda maliyet, vergilendirme, rekabet kelimelerini, istihdam ile ekonomik karşılaştırmalarını analiz ediyorumu birileri?
    “Kim mi yapsın?”
    😂😂😂 hükümet yapsın😭😭😭
    Not:İmamoğlu ile yavaş kendi ilçelerinde tarım et süt üretimi plan proğramlarını yapmak gerektiğini çoktan anladılar da,
    Tüketim aşamasında sıkıntıyı kim giderecek? Düzeni kim sağlayacak?
    (Cevap:Rıfkı😂😂😂😭😭😭).

    • İster Büyük Şehir Belediye başkanlığı koltuğunda oturup isterse de Parti Başkanlığı koltuğunda oturup da önüne konulan teknolojik tarım ürünlerinden mamül tabağa kaşık sallarken çiftçiye mazot desteği gibi eski tarım politikalarından bahseden politikacı biraz beklesin, laboratuvarlarda üretilen ucuz yapay eti dişlerken de hayvancılık politikalarını dinleriz kendilerinden.

      Amerika laboratuvarda yapay et üretilmesine izin verdi bir iki seneye kalmaz ülkemizde de laboratuvar üretimi yapay et ithalatı başlar.

  7. Serbes piyasada bulunuyoruz.

    A 101, Şok, Bim kapansın diyorsanız; Çok kolay!

    Türk Tarım Koperatifi Kimin Devletin Madem bunlar kazık zatıyor Millet Aptal değil Tarım kooperatifi 5 kilo yağı 100 tl’den 5 kiloluk şekeri 50 Tl’den Makarnayı 4 Tl’den satsın kendi kendine kapanır.

    Silsile yolu ile Türkiye batırılıyor.

    A 101 marketin 15000 şubesi var. Her markette 5 kişi çalışsa 75000 çalışan eder.

    Tırcılarla bu sayı 100 bin eder.

    Bunlar dev olduğu için. A 101 şube her şubesinde günlük 5 kilo peynir satsa 15000 şube ile çarp 75 ton eder. yani demek istediğim peynircide batar diğer ürün sahipleride batar; artık kimse Türkiyeyi toparlayamaz.

    • Sümerbankı yeniden açalım olsun bitsin, eski türkiye sevdalıları da hem bayram ederler:)

    • Doğru hesap bimde 72000 a-101’de 61000 sadece bu iki markette yaklaşık 140 000 civarında insan çalışıyor. Şok’ta 40 000 Migros’ta 10 000 sadece 5 zincir markette 200 000 civarında çalışan var. Bunların kapanması demek en az 200 000 yeni işsiz demek.

      Ama bu devlet Bahçeli’nin umurunda değil.

  8. “Avrupa’da raflar boṣ”

    Erdoğan dün tekrar „Avrupa’da raflar boṣ“ dedi

    Almanya’da dün alıṣveriṣ yaptığım yerlerde boṣ raf görmedim.

    Evet, Almanya’da enflasyon % 10 civarında olduğu için fiyatlar da ona göre artmıṣ durumda ama, Türkiye’deki gibi % 84 değil.

    Eğer Erdoğan’ın diğer konularda söyledikleri de, „Avrupa’da raflar boṣ“ sözleri gibi gerçeklerden uzaksa, vay ülkenin haline!

    • Almancı arkadaş avrupada alışverişe gittiğim avm nin fransız markalı hipermarket kısmı ve reyonları birkaç yıl öncesine göre dörtte/üç seviyesinde küçültülmüş iyi mi? Alan ve ürün gamı olarak!

      • H.Gayret, yakınımdaki 4 harfli bir market iki katı büyüyerek 1 Aralık günü tekrar açıldı. Ṣimdi alıṣveriṣten geldim. Raflar doluydu.

        Eylül ayında karavanla Kuzey Italya’yı gezdim. Kuzey Italya sık gezdiğim bir yerdir. Onlarca marketten alıṣveriṣ yaptım. Rafları boṣ olan markete rastlamadım. Isterseniz Kuzey Italya’da çok güzel açık ṣarap satılan marketleri size söyeyebilirim.

        Avrupa‘da benzinciler arasında fiyatlarda bazan 10 Centin üzerinde fark olur. Ucuz satan benzincide araçlar kuyruğa girer. Sizin gibi konuyu bilmeyenler Avrupa’da benzin sıkıntısı var der.

        Size bir sorum olacak, bilerek gerçekleri saptıranlara ne denir?

        • Başbakan Olaf ScholzBaşbakan Olaf Scholz
          POLİTİKAALMANYA
          Alman hükümetinden darbe planlarına sert tepki
          2 saat önce2 saat önce
          Alman hükümeti, darbe planladıkları gerekçesiyle aşırı sağ çevrelerden 25 kişinin tutuklandığı operasyonların ardından, “Aşırılıklara müsamaha gösterilmeyecek, en sert şekilde mücadele edilecek” mesajı verdi.
          DARBE GELİYOR HÜLLLOOOOĞĞĞ!!!!
          DOYÇLAN ÜBER ALLES!!!!!

          • H.Gayret, konuyu değiṣtirdiniz. Iṣinize gelmeyince hep böyle yapıyorsunuz.

            Almanya’da darbe planlayanlara mahkemede verilecek cezaları Türkiye’de verilen cezalarla karṣılaṣtırmaya var mısınız? Mahkeme karar verdiğinde konuyu size hatırlatırım

  9. Memlekette taşları bağlamışlar köpekleri salmışlar. Hakikaten böyle, şehirlerin her bir yanı sürü sürü köpekten geçilmiyor. Herneyse o zavallı köpeklerden bahsetmiyorum zaten. Memleketi toptan soyan ve bu soyguncuları canhıraş savunan bir güruh her eleştirene FETÖ’cü bu diye saldırıyorlar. Marketleri terörist ilan eden vatandaş da aynısını yaptı. İyi de soralım şimdi, bu memlekette en önde giden FETÖ’cü kimdi. Ne istedilerse sonuna kadar verdim valla diyen zat olabilir mi? Olmadı mı? Hoca efendime laf ettirmem diye mecliste kürsüye kendini atan adalet Bakanı olabilir mi? O da mı olmadı. Size laf anlatmak zor valla. Fena azıtmışlar sizi.

  10. Cumhuriyet tarihi boyunca bu güne kadar tam 15 kere büyük ekonomik kriz yaşandı, küçük çapta olanlar harictir.
    Ve yine 1965 den 2005 e kadar ve 2015 den 2022 ye kadar enflasyon rakamları hep çift haneli olmuştur!
    Tabii ki bu durumun günahı ekonomistlere ait olsa da birinci derecede sorumlusu ülkeyi yöneten ve karar alan onları uygulayan siyasetçi müsvetteleridir !
    ‘ Cehlin ol mertebesi sehl olmaz ‘ !!!

  11. Ben olaya başka bir açıdan bakmak istiyorum. ÜÇ Harfi denen marketler iyi veya kötü yerli sermaye. Ben ahmaklara yaptırılacak bir operasyonla Migros, Carrefour gibi yabancı marketlere alan açma operasyonu olduğunu düşünüyorum.(Çünkü bir zamanlar piyasanın %70’i bunların elinde iken şimdi %15-20lerde) Nitekim bir zamanlar aynı şey Kombassan, Yimpaş gibi şirketlere yapıldı ve sahadan silindiler. Yine Türk bankalarına yapıldı ve şimdi nur topu gibi İNG, HSBC vb. bankalarımız var.

    • Senin gözlükler denizden geçerken buğulanmış adalı. Satıcı yüzde yetmişini sattığı ürünün kendi tekelinde kontrol eder ise, ondan suistimal çıkma ihtimalide, haksız rekabet te, vergi kaçınmasıda, istihdam ve dolaylı olarak işçi hakları eksikliği de!!! ortaya çıkabilir!
      Doğrusu,
      Üretim yeri – kooperatif- işleme fabrika- KOBİ- depolama- derken mağazaya taze ve en az maliyetle ulaşım! temin etmektir.
      Maydanozu marulu bin km uzaktan getirmek başka! şey,
      Sütü peyniri doğuda içanadoluda üretip, Kars’ta Van da Hakkari’de Sivas ta işleyip sonra tüm marketlere çeşit olarak satmak başka şeydir!
      Yabancı girmesi mühim değil☺️, getirdiği sermayeyi doğru değerlendirmek, doğru vergilendirip, istihdam ve ekonomik fayda sağladıktan sonra dışarı kaçırtmamak önemlidir.

    • Adamım üç harfliler yerli de beş harfliler veledi zina mı? Hepsi de türkiyenin üzerinde semirip gelişmiş sermayeler değil mi bunlar? Milli servet millete karşı cephe alamaz, alırsa kayyuma devredilir! O saydığın müflis dinci şirketler de milletin kanını emip emip sonra da almanyalara tüymediler mi? Kaçanların adresi de niyeyse hep aynı ülke…
      İNG, HSBC gibi bankalar bugün mü geldiler ülkeye, beğenemiyorsan halkbanka git, çiftlik banka git, vakıfa git, ziraate git…

    • Carfursa Migros gibi marketler batıda cari mantıkla işler, onlar işletme maliyetini hesap eder 20 market açmak yerine 20 marketi tek mekanda toplamayı tercih ederler. Böyle yapmalarının bir amacı da tekelcilik suçlamalarından kaçınmak içindir. Bu politikayı Migros biraz değiştirse de küçük marketleri mahalle aralarında değil de metro istasyonları gibi kalabalık mekanlarda açarak gene suçlamadan korunurlar.

      Ucuz zincir marketler için üç sene önce akademik inceleme başlatıp niyetlerini belli etmişlerdi, ama zincir marketler iktidar bizde zannıyla pek kulak asmamışlardı.

      Herkes er geç gerçeklerle yüzleşir!

  12. Bir taşla üç kuş vurmak buna denir sanırım. Üç harfli marketler vbazılarınını imdadına yetişmiş görünüyor.
    Birinci kuş, düşman aranıyordu bulundu.
    İkinci kuş, Enflasyonun sorumlusu aranıyordu o da bulundu, ne yapacaklar üç harfli marketlerin tepesine çöküp fiyatları kontrol altına aldığını zannederek, TÜİK de anflasyonu düşük gösterip, enflasyon sorumlu bulunmuş olacak.
    Üçüncü kuş, üçüncü kuş ise ise enflasyon canavarı; düşmüş olan enflasyona bir de kahraman lazım, bu kahramanda enflasyon canavarını yakalayıp meydanlara getirenler olacak, yakalanmış olan bu canavar meydanlarda baya dolanacak.
    Biz ne canavarlar, ne dış düşmanlar gördük. Bakanlarımız bazı avrupa ülkelerine alınmadı, sonra ne oldu, koskoca bir hiççççççççç…….

  13. Youtube da gerzek izlemekten beynin sulanmış fetöcü, devlet niye var, narh ta koyar, cezada verir, cemaat bağlantılıymış bilmem neymiş, cami cemaatinden başka cemaat tanımıyoruz, hortumcudan cemaat mi olur, paraları ingiltere ye kaçırandan islamcı mı olur, bırak islamcı yı müslüman mı olur?

    • Devlet yardım etmezse kimse bir kuruş dışarı para çıkaramaz! İngiltereye para kaçıranlar devlet yardımıyla yapıyorlar bunu. Biz de bunu eleştiriyoruz zaten. Ama sen devlet benim diyenlere kusur yakıştıramadığın için seni anlamıyoruz, anlamamız da mümkün değil.

  14. YA HEP YA HİÇ
    Önce sayın KORU’nun bahsi gecen ekonomiye
    zapt-u rapt olayına gelelim;
    Dün bir eczacıya çay içmeye uğradım. Yaklaşık 10 dakika içinde yaklaşık 4 kişiye reçetedeki ilacın bulunmadığı cevabı verildi. Tabii bulunan ilaçlar da var. Hatta birine reçetedeki iki ilaçtan birinin olmadığı isterse birini verebileceklerini söylediler.
    Eczacıya sorduğumda çok sayıda özellikle bu mevsim çocukların soğuk algınlığı ilaçlarının bulunmadığını söyledi.
    Ben kendim de markasını vermeme gerek yok, uzun yıllar memnuniyetle kullandığım antibiyotikli (plus) merhemin 6 aydır piyasada olmadığı bildirilmesi üzerine muadili olduğu söylenen, ancak hiçbir işe yaramayan krem almak zorunda kaldım.
    İlaç krizinin de arkasında gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan kur hesabı var.
    Kur iki-üç yıl önceki rakamlardan hesap ediliyor.
    Çete denilen müteahhitlere ise garantili soygun ödemeleri tabii ki güncel kurdan.
    Anlaşılan seçim sath-ı mailinde birçok harabeye tanıklık edeceğiz.
    Seçim denilince;
    Geçen gün bir kamuoyu araştırma şirketinin güzel bir sorusunu öğrendim.
    Deneklere sorulan soru şu:
    “–Önümüzdeki seçimde millet ittifakı Cumhurbaşkanı olarak ortak aday çıkartır ve altılı masadaki liderlerin de Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağını beyan ederlerse oy verir misiniz ? ”
    sorusuna tek ortak adaya göre daha yüksek oy verildiği görülmüş.
    Bana göre de son derece mantıklı bir soru.
    Ve mantıklı bir cevap.
    Örneğin Kılıçdaroğlu ortak aday olduğunda değişik gerekçelerle oy vermeyecek SP yada İP seçmeni, Karamollaoğlu ve Akşener’in Cumhurbaşkanı yardımcısı olması için bu kez oy vermesi makul ve gerçekçi bir tavır değişikliği ve gerekçe.
    Geçen gün bir kamuoyu araştırma şirketinine iktidara oy vereceğini beyan eden deneklere sorulmak üzere bir soru önerim oldu.
    Önerdiğim soru şu idi:
    “–Girilen seçim süreci ve seçim anında iktidarın kurallara uygun davranacağını düşünüyor musunuz?”
    Cevabın doğruluğunu test için çapraz sorum da şu idi:
    “–İktidar seçim sürecinde çok zorda kaldığında kurallara kısmen aykırı davranabilir mi?”
    Bu sorunun cevabının iktidarın kritik olaylardaki tercihini doğrudan etkileyeceğini düşünüyorum.
    Gelelim “ya hep ya hiç” olayına.
    Girilen seçim sürecinde, iktidarın hukuk kurallarına uyup-uymama tercihi ve pratik sonuçlarından bahsetmek istiyorum.
    Sizce iktidar hukuka tamamen uyar mı?
    Daha doğrusu iktidarın bu süreçte hukuka
    uyacağına “zerre kadar” ihtimal veren var mı?
    Pazarlıklarda kısa sürede sonuç alma taktiği olarak için önce “olmaz” masaya konur.
    Bu seçim sürecinin “olmaz”ı iktidarın hukuka uymasıdır.
    Asıl soruyu sorayım:
    “–Hukuka neden uymayacak?”
    Zevkine.
    Yanlış okumadınız. Yani kinayine, yani ironi için değil.
    Evet, zevk için hukuka aykırı davranacaklar.
    Herhangi bir ihtiyaçları olmasa bile artık hukuka uygun davranabilecekleri aşamaları geçeli çoookk oldu.
    Tamam tercih belli de, bu işin bir dozu ve ayarı da var.
    Bu konuda durum ne olur?
    Amiyana tabirle ” dibine vurup, dibini sıyırırlar mı?”
    Artık bu davranışlar seçenek değil, zorunluluk.
    Uyuşturucu bağımlıları gibi hep daha çok. Hep daha çok.
    Üç harfliden üç kelimeye geçelim:
    Birinci kelime: mafyatik
    İkinci kelime: hamaset
    Uygun üçüncü kelime ne olabilir?

  15. Serbest piyasada ticarete mudahale olmaz ancak sıkı denetimler yapılmalıdır.
    En buyuk yanlış bakkalların kapanmasına yol açan 3 HARFLILERE bukadar izin verilmesiydi.
    Adam gecen gün açıklama yaptı 0 (sıfır ) tl ye alınan domatesin şehre gelişi 7.5 tl diye .
    Bu aptalca analizi yapandan hesabı istemek lazım.( birde sıkılmadan % 3-4 kar ediliyor diyor ) Yaz boyu pazarda 7-12 tl ye satılan domates
    onlarda 15 tl nin altına hiç inmedi. Pazarcının en az 3-4 el değiştirerek aldığı mal varken ONLAR tek el üreticiden alarak fahiş fiat ile sattılar.
    Bunu önlemenin tek yolu satılan bir malın fiat analizini yaparsın kar oranını belirlersin sonrada ciro uzerinden aynı oranda vergi veriyor mu ona göre cezasını kesersin .
    Şuan VAHŞİ BİR PİYASA EKONOMİSİ uygulanıyor bu ancak denetleme ve çok ağır ceza ile önlenebilir. Oyle bir ceza vereceksin ki ibreti aleme örnek olacak bakın bakalım bir daha yapıyorlar mı.

    • Hazır bu hesaba girmişken Devlet bakkal açsın işletsin bari. Araba yapıyor, füze yapıyor, konut yapıyor, bakkalcılık niye yapmasın ki. MHP market açsın diye kendi içlerinden biri önermiş zaten. Devlet de başbakkal olsun. Yakışır. Veresiye vermesin ama!

    • “Adam gecen gün açıklama yaptı 0 (sıfır ) tl ye alınan domatesin şehre gelişi 7.5 tl diye .”

      Adam doğru söylemiş Antalyadan ışınlanarak istanbula gelmiyor. Tırla geliyor mazot yakıyor. paralı yoldan geliyor. paralı köprüden geçiyor. Birde buzhaneden getiriyorsa buzhane parasıda ödüyor.

  16. Çarşı pazar vatandaş ve maliye tarafından sürekli tarassut altında hatta pek çok iktidara yandaş denebilecek market zinciri üç beş harfli olacak şekilde piyasa koşullarında mevcut, daha ileri gidelim devlet güdümlü tarım kredi koop mağazaları da mebzul miktarda var. Bunlar aracılığı piyasada pahalı ürünlere market maker olmak için dahi çabalandı Heyhat beyhude gayret değil mi ? Hatta bir zaman kamera eşliğinde tar-koop market ziyareti yapan siyaset adamı ne alışveriş yapılır bilmediği için sepetini doldurduğu abur cubura ödeme yaparken “vatandaşın kesesine uygun” diyerek günlerce gazetelere gündem olmuştu. Daha bu milletin patates ve soğan ile imtihan olmadığı günlerde Ankara’da çiçeği burnunda bir belde başkanı 30 yıl önce açtığı onlarca Belçar mağazası ile eski tanzim satış mağazalarını tekrar hayata geçirmişti. Daha yakın günlerde devlete ait çadır manavlarının önünde emekli hacı abilerin Kızılay’da domates, biber, patlıcan almak için bekleştikleri günler de uzak değil. Bu yapılanlar hep kısa süreli pansuman ile algı oluşturmak olup, piyasada kalıcı fiyatı aşağı çekecek ve uzun vadeli bir politika olan üretim tedbirlerinin önüne geçemez. Bu üretim konusunda güzel bir örnek Rusya olup gidip Dugin akıl danelerine sorsalar Rusya’nın 10 yıl içinde nasıl tarımda ithalat bağımlı bir ülke olmaktan, bazı kalemlerde ihracat yapacak kendine yetecek kapasiteye ulaştığının parmak ısırtacak hikayesi de dinlenebilir. “Akil olana, bir işaret yeter” Teemmel

    • Türkiye’de kazak biriyle konuşurken anlattı babası Rusya’da bir kimyagerin arazilerini onun namına maaş karşılığında işliyormuş. Kimyager devlet kurumlarında memur olarak çalışıyor ve arazilerin periyodik denetimlerini yapıyor. Babası maaşlı tarım işçisi yani. Bu tür tarım işçilerine Putin vatandaşlık verip ucuz tüketici kredileri de vererek yerleşmelerini sağlamış.

      Putin’in başka bir politikası da şöyle; dışardan tarım ürünleri ve hayvan ve hayvansal ürün ticareti yapanlara önce vatandaşlık vermiş sonra da onlara ucuz ihtiyaç kıredisi vererek dışardan getirip burada satmak sana maliyetli olur gel burada üret burada sat demiş. Onlara arazileri ucuza kiralamış. Çoğundan kira bile almamış.

      Rusya’ya ticaret yapanlar çok iyi bilir, konteynır toptancılığı ve konteynır perakendeciliği vardı Rusya’da. Devlet mafyatik kişilere bu işi yapmalarına izin vermiş. Konteynırlarını git istediğin yere kur demiş. Bu işi yapan Azerbaycanlı biriydi Rusya’nın en büyük zenginlerinden olunca Putin yakınlarda adamı Rusya’dan kovdu konteynırlar pazarını da bulunduğu belediyeye devretti. Zaten belediye başkanıyla yakın arkadaştı konteynır pazarını işleten. Şimdi de konteynır pazarlarını AVM’ler inşa ettirip oraya taşıyor.

      • Olması gereken olmuş baran bey, barakalarda konteynerde buraya kadar, avm siz ülke mi olur, putin bey doğrusunu yapmış…

        • Tamam işte ben de diktatörü örnek alacaksanız doğrularını örnek alın diye yazdım zaten. Ama sizinkiler barakalarda devlet kurmaya çalışıyor, bak sen bile kabul edemiyorsun yaptıklarını! Hiç itiraz etme Türk devleti Suriye’de ve Afrika’da barakalarda devletçilik oynuyor! Mültecilere baraka bile veremiyor, insanlar çadırlarda perü-perişan vaziyette yaşam mücadelesi veriyor!

          Milyonlarca mülteciyi tarımda istihdam etmek yerine metropollere doldurup güvenlik diski meydana getiriyor. Sokakta kalmış bir Kenyalı ne kimliği var ne kaydı, ne dil biliyor ne de bir iş, haline acıyıp sokaklarda suça bulaşmasın diye iş yerlerinde barındırıyor sorumluluk duygusu olan güzel insanlar. Hem bedava barınak bedava yaşam sunuyor hem de maaşını tam veriyor. Türk insanından ayırmıyor ama bu seferde Türk insanı dışarda işsiz parasız kalıyor. Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık durumu. Devlet olmayınca insanlar iki arada bir derede kalıyor.

  17. Medyaya kene gibi yapışıyor iktidar. Çünkü göz boyamak için bundan başka şansı yok. O yüzden muhalifleri medyada bırakmıyor. Sonra ne mi oluyor. Sokaktaki amcalar, enflasyonun sorumlusu Kılıçdaroğlu diye bağırıyorlar. İzlemediyseniz YouTube’da sokak muhabirlerini izleyin mutlaka. İbretlik!

    • Ender bey “… Sokaktaki amcalar, enflasyonun sorumlusu Kılıçdaroğlu diye bağırıyorlar.” diyorsun da, sence öyle değil mi?
      Dersimli kemal ve şürekası adam gibi bir muhakefet yapmadığı/yapamadığı için işler bu halde değil mi?
      Sadece enflasyonun değil sokaklarda çoluk çocuğa saldırıp duran başıboş sokak köpeklerinin sorumlusu da bu muhalefet lideri değil mi?

  18. Evet evet suçlu bulundu. Enflasyonun sorumlusu 3 harfli marketlermiş. Üstelik terör örgütleri ile ortak hareket ediyorlarmış. AKP’nin arka bahçesinde tarikat cemaat bağlantıları ile yeşerip semiren ucuz zincir marketler sonunda düşman olarak ilan edildi. Ölüm tehditleri, istifa özür derken, millet de mesajı aldı marketleri taşlamaya ve kapatmaya başladı. Ne memleket ama bu bizimki.

Yoruma kapalı.