Umutlarla bir yere kadar, siyasetin gerçekleri hayallerin düşmanıdır

47
Reklam

Muhalefet cephesi saflarında buluşan siyasiler ile iktidarın değişmesi zemininde onlara destek çıkan kalemler ile yorumcular, neredeyse bütünü, iktidarın değişmesiyle sonuçlanacağına inandıkları seçimin bir an önce yapılmasını heyecanla beklediklerini belli ediyorlar.

Seçim günü sandık başına gidecek seçmen kitlesinin yarıdan çok daha fazlasının kendilerinin tercihlerinden yana oy kullanacakları varsayımıyla…

Kullanılacak oylarla yalnız iktidar değişmeyecek, son dört yıl içerisinde başarısız olduğu görülmüş, üstelik ekonomik sıkıntılara da yol açmış ‘başkanlık sistemi’ de yerini ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’e bırakacak…

Umut bu.

Muhalefet “Sandıktan 360’ın mı yoksa 400’ün üzerinde mi milletvekili çıkarırız?” hesabında…  

En son, 9 değişik kamuoyu araştırma şirketinin düzenledikleri anketlerin ortalamasını gösteren bir tablo yayımlandı. Buna göre, geçtiğimiz hafta sonu seçim yapılmış olsaydı, ‘Cumhur İttifakı’nın oyu %38.3’te kalacak ve beklenen gerçekleşecekti.

Aynı ortalama tablosunda, ‘Millet İttifakı’nın oyu rakibinden ileride, %41.3’ü buluyor. [Gerisi ‘kararsızlar’ grubu.]

Millet İttifakı adına şimdiden belirledikleri cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tebrik edenler sıraya girdiler bile. 

Reklam

Yahya Kemal’in bir şiirinde “İnsan, âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar” diyor.

Zihnimde filozof Francis Bacon’a ait olduğunu işittiğim benzer bir vecize var. 

Bir dönemin önemli yazarlarından Galip Erdem avukatlık stajını İzmir’de geçirdiği dönemde ilgi duyan gençlere düşüncelerini en iyi nasıl ifade edebileceklerini öğretmek için dersler de vermişti. İlk dersinde, katılımcılardan Bacon’a ait olduğunu söylediği şu tespit etrafında bir yazı yazmalarını istemişti: “Umut iyi bir kahvaltı, kötü bir akşam yemeğidir.”  

Hayaller ve umutlar ile geçen ömürler var.

Umut bizim olayımızda AK Parti’nin muhalefete düşmesi, hayal edilen de iktidarın ve sistemin değişmesi…

Gerçekleşebilir mi?

Yazının bu noktasında zihnim 2011 yılında yapılan genel seçim öncesinde yaşanan bir olaya kayıyor.

O sıralarda Cumhuriyet gazetesinde yazan -sonradan rahmetli olmuş- Cüneyt Arcayürek ünlü bir iş insanının güvenilir kaynaklara dayanarak 12 Haziran’da (2011) yapılacak seçimi CHP’nin kazanacağını iddia ettiğini yazdı.

Reklam

Seçimden 15 gün kadar önce, 25 Mayıs 2011’de.

Ünlü iş insanı iddiayı kazanacağından o kadar eminmiş ki, yazara, “İddiayı kaybedersem ne isterseniz ama ne isterseniz alırım” da demiş…

Cüneyt Arcayürek iki gün sonra iddia sahibi iş insanının ismini de açıkladı: İnan Kıraç

Aynı yazıda, bir başka Cumhuriyet yazarının, Leyla Tavşanoğlu’nun, Washington’da görüştüğü bir ABD yönetim yetkilisinden “AK Parti’nin oy oranı %38’de kalacak” cümlesini işittiğini de belirtti Arcayürek

İki hafta sonra yapılan seçimde, AK Parti, bir önceki seçimde aldığı %46.58 oyunu da artırarak %49.83 oyla iktidarını biraz daha pekiştirmişti.

[Evet, iddia sahibi ünlü iş insanı şu günlerde ismi çok farklı bir olayda geçen Kıraça Holding’in patronu İnan Kıraç’tı. O günlerde Cumhuriyet gazetesinin sahibi olan Cumhuriyet Vakfı’nın mütevelli heyeti üyesiydi İnan Bey. İddiası gazetede yayımlandığında o sırada başbakan olan AK Parti lideri Tayyip Erdoğan’dan azarlayıcı bir tonla tepki almış, seçim sonrası görüşme talepleri cevapsız kalmıştı. Yıllar sonra Erdoğan-Kıraç yakınlaşması yaşandı. ABD’nin Avusturya’dan teslim aldığı Sezgin Baran Korkmaz’ın elinde tuttuğu İnan Kıraç’a ait hisselerin kendisine iadesi için içişleri bakanının devreye girdiği bile iddia edildi.]

Neyse.

Söylemek istediğim şu: Seçimler siyasetin dışından insanların sonucunu kolay tahmin edebilecekleri bir konu değildir; daha da kötüsü, seçimlerin siyasetin içinden insanların gözlerini kör eden bir yönü de vardır.

Başka bir örnek mi?

Turgut Özal 1977 genel seçiminde İzmir’den milletvekili adayı olmuştu. Milli Selamet Partisi’nden (MSP). Seçim kampanyası sırasında 40 güne yakın süreyi İzmir’de geçirmiş, her gün bir yerlerde halka konuşmalar yaptığı gibi, kendisini önceki devlet görevlerinden tanıyan çevrelerle de temaslarda bulunmuştu.

DPT’de ve başbakanlık müsteşarlığı dönemlerinde birlikte çalıştığı kadrodan tanıdıkları da kampanyasına katkıda bulunmak üzere İzmir’e gelmişlerdi.

Seçimden önceki akşam, kampanyaya katılan kadrosundan isimler ve Turgut Bey, ertesi gün yapılacak seçimde sandıktan nasıl bir sonuç beklendiği yolunda tahminlerde bulundular. En az beklenti, MSP’nin İzmir’den üç milletvekili çıkaracağı, birinci sıradaki Turgut Özal’ın seçilmesinin de garanti olduğu yolundaydı. Turgut Bey’in beklentisi daha da yüksekti.

Ne oldu biliyor musunuz? Elbette biliyorsunuz: MSP o seçimde İzmir’den tek bir milletvekili bile çıkaramadı; Turgut Bey de milletvekili olamadı.

Bu örnekler günümüzde sandık ortaya konulduğunda da aynı durumun tekrarlanacağı anlamına gelmez elbette; ancak siyasette -özellikle de seçimlerde- umutlar ve hayallerin her zaman hayata geçmeyebileceğini gösterir.

Seçim hangi konuda olursa olsun matematik işidir.

Her seçimi bugüne kadar kazandığına göre, AK Parti lideri de olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim matematiğini iyi bildiğinin kabulü gerekir.

Kemal Kılıçdaroğlu?

CHP’ye genel başkanı olduğu günden bu yana yapılan 10 seçimin hepsinde kaybetmiş bir siyasetçi Kılıçdaroğlu. Üç yıl önce (2019) yapılan Ekrem İmamoğlu’nun seçildiği İstanbul belediye başkanlığı seçimini CHP kazandı ama herhalde kazanacağı umuduyla aday olduğu 2009 yılındaki İstanbul belediye başkanlığı seçimini de kaybetmişti Kılıçdaroğlu.    

Kendisinin ve destekçilerinin ayakları yere basmazsa, yapılacak ilk genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tarih bir kez daha tekerrür edebilir.  

Ayaklar yere basıyor mu şu anda?

Ne dersiniz, basıyor mu?

ΩΩΩΩ

Reklam

47 YORUMLAR

  1. Yapılacak olan seçimde muhalefet kazanamayacak, iktidar kaybedecek.
    Yapılacak olan seçim 2002 seçimlerinin bir benzeri sonuç çıkacaktır.
    Yapılacak olan seçimde Millet İttifakının adayı k.kılıçdaroğlu aday olursa, ikici tura kalır
    Yapılacak olan seçimde Millet ittifakının adayı seçim sonucunu etkileyecektir.

  2. % 157,89
    Temmuz ayı tarım ürünleri üretici fiyatları yıllık enflasyonu % 157,89
    Sayın KORU ne diyor?
    Nihai bağlamda siyaset geçekler üzerinden yapılır.
    –Sizce 20-30 kalem gıda ürününde emirle %30-35 lik bir indirim derde deva olur mu?
    –Tarım Kredi Kooperatiflerinin(TKK) kaç adet satış birimi var?
    –TKK mağazası olmayan yerlerde ne olacak?
    – Diyelim ki TKK olan yerde bir kasapsınız.Zararı bütçeden, yani sizin de ödediğiniz vergilerle finanse edilen bir kurumla, yani tamamen haksız şekilde nasıl rekabet edeceksiniz?
    – Bu fark tamamen “hırsızlık” değil mi?
    –Meslek odaları suç duyurusunda bulunmak yerine, yetkilileri alkışlayıp plaket vermeye devam edecek mi?

    • Dünkü fiyatlar küçük bir fiyat ayarlamasıyla! 😂 biraz zamdan kaçınılarak!😂😂 artırılmıştı birkaç üründe!
      Bugün ise tekrar o ürünlerin bir kısmının fiyatı geri geldi eski yerine! (Yer değiştirme😂😂😂).
      Yani gezintiye çıktı bir haftalık tatil!🤗
      Sonuç:
      KDV indiri ne işe yaradıysa
      KKM ne iş yapıyorsa
      Bu birkısım medya pardon emtea..
      Fiyatların yada enflasyonun düşmesine değil!
      daha da fırlamasına engel olur belki🤗.
      Not:
      *Ürünleri uzun bir süre bu fiyatlardan temin edebilirlerse!!!!!!!!!!
      *Örneğin eti indirirken sosis sucuk kelle paça ve işkembeyide indirebilirse,
      *Şekeri indirirken reçeli balı da indirebilirse,
      *Unu indirirken ekmeği de ucuzlatabilirse…!

  3. Türkiye’de sık rastlanan tipik bir durumla karṣı karṣıyayız.

    Bir çok konuda olduğu gibi aday konusuda bir kör döğüṣüne dönüṣtü.

    Erdoğan‘ın tekrar aday olması hukuken mümkün olabilecek mi?
    YSK nasıl karar verecek?

    Seçime 10 ay kalmasına rağmen var mı bir kesin cevap verebilen?

    Erdoğan’ın aday olmayacağının kesin olduğunu bir düṣünün.

    Bugün bambaṣka konuları, ülkenin esas sorunlarını konuṣuyor oldurduk…

    Ülke insanlarının hayati sorunlarına devamlı odaklanması baṣarılı bir ṣekilde önleniyor.

    Bu bir tesadüf olur mu?

    • Bizde hukuk arkadan gelir önden değil. Erdoğan aday olmaya karar verdiyse, hiç vazgeçmedi zaten, ona mutlaka bir yol bulunur. Onu geçelim. Ülkenin sorunlarını gece gündüz konuşuyoruz, ama sadece konuşuyoruz. Yaptırım gücümüz yok, hukuk yok, demokrasi yok. Muhalefet de genel olarak beceriksiz. Yaptığı muhalefet muhalefet değil. Örneğin öğrenci kredilerini affettirdiler pekala. Bana kalırsa yanlış yaptılar. Bütçede bir delik daha açtılar. Demek ki yaptırabiliyorlar bazı şeyleri. Diğer şikayetçi olunan konuları da daha açık, tutarlı, ve istikrarlı bir şekilde gündeme getirseler işler daha düzgün gidebilirdi. Genel olarak işimiz Turkish. Demokrasi pek aramayın buralarda. Burada böyle geldi böyle gider.

      • İki sene evvel farklı bir iddiası vardı Kaftancıoğlu’nun;

        “İktidar değişikliği değil bir sistem değişikliğine gidişatı görüyorum. Erken seçimle ya da başka bir şekilde” demişti.

        Aradan 2 yıl geçti.

        Önceki gün CHP’li Seyit Torun, erken seçim söyleminin gündemlerinden kalktığını söyledi…

        Kaftancıoğlu da “Demokrasi yoluyla bir diktatörü bu ülkeden göndereceğiz” diyor…

        Demek ki CHP’nin planları tutmadı. (‘Ya da başka bir şekilde göndereceğiz’ diyordu. Darbecileri toparlayamadılar herhalde)

        “Erken seçimle ya da ‘başka bir şekilde!’ göndereceğiz”den “zamanında seçim ve demokrasiyle göndereceğiz”e evrildiler…

        Girdiği her seçimi kaybeden ama koltuğu kaybetmeyen Bay Kemal demokrasi getirecek!

        Diktatöre rağmen sandıkla!

        Girdiği her demokratik seçimi kazanmış, sandıktan çıkmış Erdoğan diktatörmüş.

        Sorun yok. Diktatör var, ama demokrasi de var!..

        Psikoloğa görünün. Nötr olsun ama!..

        • aslında bende “diktatörlük” durumu karşılayan bir kelime değil diye düşünüyorum, ama doğru kelimeyi de henüz bulmuş değilim.

          hazinenin başına damadın,
          vakıfların, derneklerin başına oğulun geçtiği süreç için ne ad bulalım?
          “Onlar o makamlara kendileri layık oldukları için gelmediler” ise layık olmayanların istediği gibi makamlara atanabildiği yönetime ne diyelim?
          gecenin bir yarısı ülkenin en hassas koltuğundaki insanı nedensiz-açıklamasız alabilen sisteme ne isim verelim?
          bize anlatılan başkanlıkta böyle değildi,
          zaten olsaydı ekonomi şaha kalkacaktı,
          dolar düşecekti,
          enflasyon silinecekti,
          öyle demişti.

          sizin psikoloğunuz ne diyor bu duruma?
          bakalım o ne kadar nötr?

    • Birçok ahmak da Atatürk devrimlerinin “cumhuriyetin kuruluş ilkeleri” olduğunu sanıyor.
      Değildir. Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri, fabrika ayarları “tam bağımsızlık”…
      Atatürk devrimleri adını verdiğimiz atılımlar cumhuriyete “sonradan” giydirilmiştir. Bu da rakiplerini yok eden tek bir partinin diktası altında, zorla olmuştur. Başka türlü de olamazdı.
      1923 yılında ne şapka gündemdeydi, ne alfabe, ne takvim, ne soyadı, hatta ne de Medeni Hukuk.
      Atatürk’e sosyaldemokratlık biçenler şuna cevap versinler:
      Tek parti yönetiminde grev yasak, sendika yasak, dernek yasak, parti yasak, örgüt yasak, gazete yasak, dergi yasak, işçinin hiçbir hakkı yok…

  4. iktidar potansiyel adaylari engellemek icin calisiyor. iktidar kilicdaroglu sevdalisi ama son dakikada iyi bir gol yiyebilirler. cunku kilicdaroglu farkli bir strateji kuruyor. gorunen koy kilavuz istemez.

  5. muhalefetin tuzu kuru,
    bu iş bitmiştir, geçmiş olsun.
    geçtiğimiz martta seçim göze alınsaydı, belki akp nin bir şansı belki olabilirdi, şimdi yok, sadece izmiri değil, istanbulu da bllen biri olarak, sahada çalışan biri olduğum için söylüyorum, anketlere bakıp yorumlamıyorum. anketler zaten çok açık.
    20 yıl.
    tek parti iktidarı,
    uzun bir zaman, yeterince gücü de oldu, zamanı da.
    ülke olarak çok farklı yerlerde olabilirdik. kanal değiştirmek için yerimizden kalkmadığımız için ya da klimamız var diye mesut bahtiyar olmakla yetinmeyebilirdik. doğru ekonomik politikalarla bugün en azından bir güney kore olab sayın erdoğanın 2023 hedefi kişi başı 25,000 dolar değil miydi?
    hayatın gerçekleri, hayallerin düşmanıdır,
    2012-2022 arası kıyas edilebileceğimiz ülkeler büyük oranda milli gelirlerini ikiye katlarken biz neredeyse bu oranda geriledik, sorgulamamız gerekmiyor mu?
    günübirlik kararlar, gece yarısı kararları, “hak ettikleri için gelmediler” kadroları, popülist yaklaşımlar, çıkarlar, yakınlar, israflar, lar, lar….
    bugün arjantinle aynı yerdeyiz,
    çok ama çok yazık olmadı mı?
    sayın erdoğan hala koltuğunda kalmak istiyor, yerini daha genç ve sağlıklı, daha donanımlı, daha birikimli birine bırakması gerekmez mi?
    böyle birileri varda, bırakmıyorsa ne kadar büyük sorunsa,
    yokta bırakmıyorsa o denli büyük bir sorun.
    varsa neden bırakmıyorsun artık,
    yoksa neden yetiştirmediniz?
    biz bu koltuğa yapışmak derdinden hiç kurtulamayacak mıyız?
    spor bir kondisyon meselesidir, jübile denen bir şey var. bedenin sınırları yok mu?zorlandığı zaman organizmanın kendi zarar görür. hareketin bir zamanı olduğu gibi, sükunun da bir zamanı var. biraz bilgelikten zarar gelmez. insanın en büyük zenginliği “siz herşeyi en iyi bilirsiniz” diyen değil, makuliyet öneren danışmanlardır, tarih başarılı meliklerin bilge vezir/danışmanlarıyla doludur.
    başarının ardındaki güç, bilgeliktir.
    insanların CB olmak istemelerini anlamak zor.
    sorumluluğu büyük,
    ya vebali?

    • Mala ve mevkie düşkün bir adamın dînine verdiği zarar, bir koyun sürüsünün içine salıverilmiş iki aç kurdun o sürüye verdiği zarardan daha büyüktür.”
      (Tirmizî, Zühd, 43)
      Ashâb’dan Ebû Zer -radıyallâhu anh-, birgün Peygamber Efendimiz’e: “Yâ Rasûlallâh! Beni vâli tâyin eder misin?” demiş, Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ise şöyle karşılık vermiştir: “Ey Ebû Zer! Sen zayıf bir adamsın. İstediğin vazîfe ise büyük bir emânettir. Bu emâneti ehil olarak alan ve üzerine düşeni yapanlar müstesnâ, aslında bu vazîfe kıyâmet gününde bir rezillik ve pişmanlıktır.” (Müslim, İmâre, 16)
      Ebû Mûsâ el-Eş’arî -radıyallâhu anh-’ın anlattığı şu hâdise çok mânidardır:
      Amcamın oğullarından ikisiyle Allâh Rasûlü’nün huzûruna girmiştim. Onlardan biri: “Yâ Rasûlallâh! İdâresini Cenâb-ı Hakk’ın sana verdiği vazîfelerden birine bizi âmir tayin et!” dedi. Öteki de benzeri bir şey söyledi. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: “Vallâhi biz, tâlip olanı veya vazîfe hırsı bulunanı yönetici yapmıyoruz!” (Buhârî, Ahkâm, 7; Müslim, İmâre, 15)
      Bir gün Yûsuf -aleyhisselâm-’a: “Sen, hazînelerin sâhibi ve tasarrufçusu olduğun hâlde niçin kendini aç bırakıyorsun?” diye sorulmuş, O ise: “Ben doyarsam, aç olanları unutmaktan korkarım.” cevâbını vermiştir
      .
      Kişinin hakkını veremeyeceği bir vazîfeyi hırsla talep etmesinin fecî bir âhiret felâketi olduğu, yine bir hadîs-i şerîfte şöyle ifâde buyrulmaktadır:
      “Siz memuriyet alma husûsunda pek istekli davranacaksınız. Hâlbuki (elde etmek için) çırpındığınız o vazîfe, kıyâmet gününde bir pişmanlık sebebi olacaktır.” (Buhârî, Ahkâm 7. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 39, Kudât 5)

      https://sorularlaislamiyet.com/kendisine-bir-talep-gelmeden-riyaset-ve-makama-talip-olmak-haram-midir-0

      • Almanyalı 14 Ağustos 2022 At 10:53
        Viyana’ya gidiṣimizi sorgulamıyorum. Baṣkalarına emperyalist çuvaldızını batırırken kendimize de emperyalist iğnesini batırmayı unutmamalıyız, onu hatırlatmak istedim…
        demiş,

        emperyalizm ve sömürgecilik insanlık tarihi kadar eski,
        tarihin en başından beri güçlü olan güçsüzü eziyor, elindekini alıyor, kölesi yapıyor. ve bunu kan dökerek yapıyor.
        etik olarak buna karşıyım, her zaman da bunu net olarak ifade ediyorum.
        ama dünya hayatının hem gerçekleri var, hem de hikmetleri.
        ademin yaratılışında kan dökme özelliğinden dolayı meleklerde itiraz etmişti,
        öyleyse emperyalizme, yok dış güçlere, yok üst akıla bilenmek, söylenmek marifet değil,
        “ben sizin bilmediğinizi bilirim” hikmetini anlamak maharet.
        insana düşen kendini, ülkesini, dinini, adaletini ayakta tutmak,
        yanıldık, kandırıldık, aldatıldık diyenlerden olmamak.

        • ABD ve diğer müttefiklerimizin ne menem dost olduklarını milletimiz anladı lakin ABD Başkanı Biden’la iş tutan muhalefet liderlerimiz anlamamakta veya yanlış anlamakta ısrar ediyor.
          Neden acaba?

          • gelecek, chp ve iyi partinin olacak.
            biden anlamış görünüyor,
            millettimizde,
            anlamamakta veya yanlış anlamakta ısrar eden biri var
            ama kim?

      • Soralım bakalım meclisteki 600 vatandaşa kaç kişi vatan millet için orada .korkarım bir elin parmaklarını geçmez.Allah için biri cikipta bukadar sikintida örnek olalım diye maaş indirim kanun teklifi vermez mi.İsin aslı oraya giden herkes kendinin ve yandasinin cebini doldurmak için .
        Aksi ni ispat edecek biri var ise yazsın.
        Maalesef en az çalıp en çok iş yapani seçmeye çalışıyoruz.

        • CHP Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz, ekonomik krizin halkla birlikte hissedilmesi ve yaşanması amacıyla milletvekili maşlarının yarı yarıya azaltılmasını önermiş yıl 2008
          İYİ Parti’nin 40 Milletvekili de “Millet Zor Durumda Vekil Maaşları Düşürülsün Kanun Teklifi” verdi, yıl 2018

          teklifleri geçirmek ya da bırakmak akp+mhp oyları ile mümkün değil mi,
          sorumlu olanı suçlayabilirsin,
          herkesi değil.
          vicdanını en çok iş yapanı seçmeye çalışıyoruz diye ikna etmeye çalışıyor olabilirsin de,
          bu işlerin yanlış olup olmadığına da bakman gerekmiyor mu?
          işin çokluğu bir kıstas olabilir mi?
          doğru olması,
          adaletli olması,
          hakka hukuka uyması,
          adil paylaşıma hizmet etmesi daha doğru kıstaslar değil mi?
          vicdanına soralım bakalım mı,
          ne dersin?

  6. Herşeye gebe bir seçim yaşayacağız
    İktidar : yılların verdiği yorgunluk , kırgınlık ,usulsüzlüklerin , adam kayırmaların ve de ekonomik çöküntünün hesabını verecek.
    Muhalefet ise beceriksizlik , aday dahi belirleyememe , kurtlarla kuzuların dansı ( iyi-hdp )
    projesizlik , yerel idare beceriksizliklerinin hesabını verecek.
    İstermisiniz YEPYENİ GÜVEN VEREN BİRİ ÇIKIP ORTALIĞI SİLİP SÜPÜRSÜN .
    Neden olmasın aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık misali .

  7. MANSUR YAVAŞ’IN “İSTEMEZÜK” HAMLESİ
    Neredeyse tüm Cumhurbaşkanlığı seçim anketlerinde Erdoğan’a açık fark atan Mansur Yavaş Van CHP’li belediye başkanları toplantısında şehir gezi ve ziyareti esnasında bir vatandaşın Selahattin Demirtaş’ı da özgür görmek istediği beyanına
    ” inşallah” diyerek mukabelede bulunduğu haberi üzerine, Mansur Yavaş’ın basın sözcüsü tarafından “inşallah” diye bir söz kullanılmadığı kamuoyuna açıklandı.
    Bunun üzerine HDP yetkilileri “inşallah” demiyorsanız iktidarın haksız uygulamalarına “maşallah” diyorsunuz demektir. Diyerek bir açıklamada bulundular. Ve Ortak aday olarak Mansur Yavaş çıktığı taktirde kendilerinin de aday çıkaracaklarını deklare ettiler..
    Zikrettiğim HDP açıklamaları som derece yerinde idi.
    Mansur Yavaş’ın HDPli seçmenin desteği olmadığı taktirde Ankara Büyükşehir Belediye başkanlığını kazanamayacağı bilinmesine rağmen bu açıklama neden yapıldı?
    Bir de HDP nin kapatılma davasının olduğu süreçte, HDP içinden aklı başında ve sağduyulu sandığımız kişiler dahi” Öcalan” vurgu ve güzellemeleri yapıyor.
    Yani hukuki ve demokratik kaygılarla HDP nin kapatılmasına karşı çıkacak olanların elini zayıflatmak için ellerinden geleni yapıyorlar
    Neler oluyor?
    Dememek mümkün değil.
    Sayın KORU!
    2011 seçimlerinde iktidarın Doğu ve Güneydoğu milletvekili listelerini kim belirledi?
    Kürt kökenli seçmenlere “istemezuk” oyunuzu gidin HDP ye verin mesajını kim neden verdi?
    Malumunuz o listelerde aşiret adaylarının neredeyse tamamı çizilmişti.
    “Aşiret”, bu bölgelerde yazınızda vurguladığınız siyasetin dikkate alması gereken realitelerin başında geliyor.

    • Gazoz kapağı;
      – 128 milyar doları hokus-pokus yapabilir mi?
      – 100 yılın birikimlerini neredeyse üste para verecek şekilde peşkeş çekebilir mi?
      – Gelecek 50 yılı ipotek altına alabilir mi?

      • Dışişleri bakanı Çavuşoğlu: “Suriye’deki muhaliflerle rejimi barıştırmalıyız, bunu yapamazsak bölgeye barış gelmez” demiş. Şam’da namaz kalabilmek için Esed’i devirme hayalleriyle 60 000 kişi olduğu söylenen Özgür Suriye Ordusunu kurup maaşa bağlayan ve Suriye rejimine karşı savaştıran iktidar Suriye muhalefetiyle Suriye rejimini barıştıracağını söylüyor. Bunlara inanan var diye her imkansızı mümkünmüş gibi anlatıyorlar.

        Gazoz kapağı kimseyi enayi yerine koymaz kimseye akılsız muamelesi yapmaz.

        Bu arada Çavuşoğlu’nun Esed rejimiyle görüşmesinden aldığı cevap, uzmanların anlatımına göre şöyle:

        Esed: “milletimin menfaati için Türk yetkililerle de görüşürüm ama, bunun olabilmesi için 1-Türk askerini Suriye topraklarından çekecekler. 2- İdlib’i boşaltacaklar. 3- ÖSO’yu dağıtacaklar. Bu üç şartı yerine getirdiklerinde ben görüşmeye hazırım” demiş.

        Haliyle de muhalefet soruyor “ey Çavuşoğlu, sen şimdi bu 3 şartı nasıl yerine getireceksin? Diyelim ki Türk askerini geri çektin, idlibi nereye boşaltacaksın, ÖSO’yu nereye dağıtacaksın?”

        • Yandaş medyada şöyle bir haber okuyabiliriz;
          kılınçdaroğlu abd elçiyle konuştu, o gece sınırlarımızdan idlib halkı ve öso askerleri geçti.

          • Son 10 senenin siyasi tartışmalarında benim dikkatimi çeken bir şey var iktidar cenahı zannedildiği gibi Zeki ve çevik değil ama çok iyi yaptıkları bir şey var. O da muhalefete ait aklı alıp gene muhalefete karşı kullanmayı çok iyi beceriyorlar. Bu durum ilk önce akpartinin cemaat ile kavgasında dikkatimi çekti. Cemaatin öne sürdüğü ne kadar argüman varsa hepsini alıp gene cemaate karşı kullandılar bu durumun bizzat şehidiyim. Kendi akıllarıyla düşünüp ortaya koyamayacakları söylemleri cemaatin aklından istifade ederek yaptılar.

            Muhalefetten kimselerin bu hususa dikkat etmeleri gerekir. Siz ön almak için bazı şeyleri dile getiriyor olabilirsiniz ama onlar bu aklı sizden alır gene size karşı kullanırlar.

          • Hayret yaa! aynısını yapmışlar. Misliyle harekek etmek zaten bir taktik değil midir sayın Baran. Yıllar önce tanıdık bir büyüğüm anlatıyordu. Derdi ki “Zaman, the cemaatten tek bir Allah’ın kulu Amerika’ya gelmemiş olduğu zaman, Quran’da geçen önemli kavramları papa efendi ve hristiyan önde gelenleri öyle evirip çevirip kendi toplumlarına aktarıyorlardı ki zannedersin ‘İslamiyet’in evrensel mesajlarını veriyorlar, ancak hristiyanlık adına!”. The Cemaat Amerika’ya geldikten sonra ne değişti? Entelektüel seviyesi yüksek bu önemli toplumda İslam’a sahip çıkıp öne çıkarma konusundaki başarıları nedir? Diyalog falan denip reklamı yapıldığı için sordum. Dümen suyuna girip bal gibi kullanılmadılarmı? Erdoğana nefes aldırmayanETÖ denen kesim resmen ifade ettiydi ya. Onlar bize bunu yaptı bizde önüne “F” ilave edip aynısını the cemaate yaptık diye. Sonuçta kim ne tutturabilirse. Herkesimin günahı büyük olan memlekete ve herkese oldu. Kuzey Amerikada sonra da papazlar papazı buldu. Çocuk istismarları mantar gibi her tarafta medyada çıktı. Rezil oldular.

  8. seçime daha çok var ama çok şey değişir. şaşılacak bir şeydir, hayatı boyunca hep insanların hakkını gasp eden, insanlara tepeden bakan, hor ve hakir görerek kibirlilik yapan kişilerin artık nefsinin azgınlığı bitince üzdüğü, hakkını gasp ettiği kişilerden helallik istemesidir. bilmeden, farkında olmadan, istemeyerek insanların hakkına girenlerin helallik istemesini anlarım ve bu kişiye samimiyse, gönül rahatlığıyla helal edersiniz. ama ya bile bile hak yiyenlere kaç kişi hakkını helal eder…

  9. Ne zaman CHP sözünü duysam aklımda 6’lı masa canlanır. 6’lı masanın dışında ayrı bir parti olarak CHP düşünemem veya düşünmek istemem. Ama Temel reis benimle aynı kanaatte değil sanırım. Kemal Kılıçdaroğlu’nun benimle aynı kanaatte olma ihtimali daha yüksek. Her partiden ayrı ayrı bahsedilebilir ama çatı örgüt 6’lı masadır. 6’lı masanın seçimlere tek bir parti olarak girmesinin alternatifi seçim kazanmaya yönelik olamaz. Bu sağlanabilirse ‘Ortodoks solcular’, marjinal solcular her zaman varlar bundan sonrada olacaklardır. Onların değişmesi ve söylem ve eylemleriyle aslında iktidarı destekliyor olmalarından vaz geçmeleri beklenmez, beklenmemeli. Bekleyen beklediğiyle kalır. Bu mesele çok kurcalanırsa sazan sarmalına dolanmış olunur.

    • “Bu sağlanabilirse ‘Ortodoks solcular’, marjinal solcular her zaman varlar bundan sonrada olacaklardır. ”

      Bu tür kafadakiler her partide vardır en az solcularda var.

    • Sn Baran masanın altındaki üvey evladı dikkate almıyorsunuz herhalde .
      Bu seçimin tek belirleyicisi HDP .Yalanla gizli saklı ile başlayan işten hayır gelmez.
      Mertçe çıkacaksın biz 7 partiyiz diyeceksin .Sonrada vereceğin ödünleri açıklayacaksın

      • masanın altındaki üvey evladın bu ülkede oyu ne kadar?
        % 12 mi?
        bu ülkede 6 milyon civarında insan masanın altındaki üvey evlada oy veriyor değil mi?
        hepimiz seçimin belirleyicisinin hdp seçmeni olduğunu kabul ediyoruz sonuçta
        değil mi?
        geçen seçimde öcalangiller devlet televizyonlarında boy gösterirken, mektupları açıktan okunurken ne karşılığında bu hizmetin alındığını sordunuz mu? ödün sordunuz mu?
        açıklayan oldu mu?
        bu seçimin belirleyicisi hdp değil, hdp seçmenidir.
        bu ülkenin vatandaşı olan, talepleri olan, beklentileri olan seçmen belirleyici olacak,
        masanın altındaki evlatlar bu evlatlardır.
        iktidar olacak olanın bu seçmeni tatmin etmesi “”ödün”” vermesi gerekiyor,
        kimse de bundan feragat edecek lükse sahip değil,
        muhalefeti terörize etmenin size hiç bir faydası yok,
        mertçe çıkıp açıklama yapan varda diğerini mi beğenmiyorsun?

        • Yoksa kandıran mı?
          Ben kanmıyanlardanım. Ve joker konumunda süsleyip püsleyip burnunuza dayanan şeylerden de hiç haz etmem.
          Hiçbir zaman tezek koklatmak ağzına burnuna götürmek hikayelerinden de hoşlanmadım, böyle şeyleri de çok aşağılayıcı bulurum.
          Özgür bir insan olabilmek! Ahhh..
          Bir hikayede ben anlatayım:
          Krallıkla yönetilen bir ülkede joker belirlenmiş. Joker kral yerine kralın rakibini taraf tutmuş.
          Tutuş o tutuş.. birdaha hiç ayrılmamışlar.

          • iyi scrabble oynarım,
            jokerler hep kazandırandır,
            iyi kullanabilirsen.
            iyi voleybol oynarım,
            joker yok tabi,
            ben de boy avantajımı iyi kullanmaya çalışıyorum,
            bir de hikaye eklemeyeyim,
            gerek kalmadı sanki.

  10. Seçimin 1 sene daha uzamasını, bazı şeylerin daha da kesinleşir pekiştirildikten sonra seçime gidilmesini,
    Ve seçimden sonra 6 ay içinde şunların yapılacağının deklare edilmesi taraftarıyım:
    -Geliştirilmiş (kağıda dökülmüş) parlamenter sistem şeması ve kimin nerde olacağı
    -vekil sayısının ve aylıkların 600 de kalıp kalmayacağı
    -yök-ösym gibi sınav sistemlerinin ne şekilde kaldırılma iyileştirilme yapılacağı
    -Diyanet kurumunun durumu
    -Etnik sorunlar üzerine ne yapılacağı
    -Komşular politikası ekonomi politikaları
    Ve birçok konu..
    Sizin arkanızdan baktığımda s çizerek mi gidiyorsunuz, baston varmış elinizde gibi mi gidiyorsunuz, yoksa sopa yutmuş gibi dimdik!
    eğilmeden bükülmeden mi yürüyorsunuz!!!
    İnanın ben anlamam ama Mehmet emmi ile Fadime nine tecrübeli ler bu işte🤗.

    • Cehape kurtulur mu? Kurtulursa nasıl kurtulur bir sürü insanın derdi tasası bu her nedense!
      Oysaki Mehmet amca ile Huriye teyzenin hiiç gıdısında bile değil!😊😂
      Ama söyliyeyim ben yinede,
      Muharrem siz (sarıçiçek siz ilk aklıma gelen isimlere takılmayın!) vs ile barışmadan!!!! Helalleşme den!!!!
      Yani demem o ki,
      kılıçtaroğlu İst seçimlerindeki gibi dünyanın çekirdeğine oturmuş! (İyiki yuvarlak ya Özal’ın dikine dikilmiş zam kalemi kazığı gibi olsaydı😊)
      Tahtında oturacak!…
      Mıknatıs gibi çevresindeki (anlaşacaklarıyla ) yine 6’lı masa gibi sulh olacak! (Aman fetoşla olmasında😂)
      Fazla sevilmeyen terörist bunlaaar de iye tu kaka ilan edilenlere de;
      Arkamdan gelen gömüyü bulur gel vatandaş gel gel çekecek🤗 (boşuna dağlara sürmeyin benim vatandaşının çocuklarını hıyyeeeeyyytttt ulannn
      Çekecekkkiiiiiii!!!!!!
      Valla o zaman Tayyip değil Tramp gelse yine sana atarım oyumu Kılıçdaroğlu 🤗

  11. Baş olanlar övünmesin,
    Ne gelirse başa gelir ;
    Diz toprağa yaslanır da ,
    Baş düşerse taşa gelir .
    Osman Bölükbaşı
    Rahmetli Bölükbaşı , siyaset tarihimizin en renkli kişilerinin başında gelir .Hakkında bir çok hatıralar, fıkralar anlatılır.
    Seçim meydanlardaki ilgi ve desteği sandıkta göremeyisine şu esprili yorumu yaparmış ,
    __Benim secmenimin harmanı büyük olur ama tanesi çıkmaz!
    Bunlar seçim meydanında Rahmani alkışlar ama sandıkta şeytana uyarlar!
    Benden de bu günlük bu kadar .

    • …..
      “Baş” olanlar korunuyor,
      Hem, milletin parasıyla!
      “Baş”a gelen sınanıyor,
      Koltuğunda sırasıyla!…

      Kutuplaşmış bir toplumda,
      Güvensizlik had safhada!
      Hemen hemen her ortamda,
      Kavga-dövüş bir arada!…

      Geri kalmış bir ülkede,
      Giysi yoksa üste “baş”a,
      “Baş” baş değil en tepede,
      Çekip gitsin paşa paşa!

      Millete “Baş” olabilmek,
      Sorumluluk, duygu işi!
      Milletçe yol alabilmek,
      Kolay değil! sıkın dişi!

      Üretken ol, bol bol üret!
      Yerli malı, yurdun malı!
      Makineleş, ilim öğret,
      Herkes buna “baş”vurmalı!

      Kaba kuvvet eskidendi,
      Yetmez artık “alın teri”!
      Sorun sorun! hep eklendi,
      Bundan böyle “aklın teri”!

      Gücü istismar eden “Baş”
      Gücünden düşer beyler,
      En kötüsü şu, arkadaş!
      Dış güçlere “baş” eğer!..

      Fabrika! fabrikalar kur,
      İşsizlikler güçsüzlüktür!
      Torpil yapma, aman n’olur!
      Bu arsızlık, yüzsüzlüktür!
      ….

  12. Ülkenin o kadar temel sorunları var ki hangi parti ve hangi lider kazanırsa kazansın işi çok zor. Zor olan şey de tüketici ve atıl bir sistemi, üretici ve dinamik bir sisteme dönüştürebilmek. Bu ruhla ve enerjiyle olur. Bu iki liderin de şimdiye kadar emekli olmaları gerekirdi. “Ben, ben” demekten yerlerini teslim edebilecekleri gençleri öne sürmeğe sıra gelmedi bir türlü.

    Sn Erdoğan 20 yıllık aktif siyasi hayatında en büyük hatayı partisine kendini CB seçtirmekle yaptı. Ülkesini, dava ise davasını gerçekten seven ve inanan biri olsaydı çevresindeki liyakat sahibi gençleri dağıtmazdı ekip olarak ülke yararlı işler için onlardan maksimum düzeyde faydalanablirdi.

    Fehmi bey hayalden dem vurmuş! Hayal bu ya; şahsen Sn Erdoğan gibi birinin Osmanlının son dönemi olan Mustafa Kemal dönemine alternatif çıkması daha hayırlı olurdu. Veya daha da isabetlisi dün değindiğim Asker kökenli bir Ali Şükrü Bey gibi birinin, Mustafa Kemal Bey’in yerine çok daha yakışırdı. Mustafa Kemal gibi birinin de bu dönemde çıkması iyi bir şans ve ülke hayırlı bir süreç olurdu. Hep birlikte kazanılan Kurtuluş Savaşından sonra geçmişten geleceğe kutuplaşmadan, darbe üstüne darbe yiyerek çalkantılı bir süreç yaşamadan daha yumuşak bir geçiş sağlanabilirdi. Ve öyle zannediyorum ki imparatorluktan kalan bastırılmış o ruh ve iç enerjiyle bir yay gibi fırlayarak bugünkünden çok daha gelişmiş bir ülke olarak geçmişten geleceğe köprü kurar bu zamanların keyfini çıkarıyor olabilirdik.

    • H Bey sen tarihi yazılmayan tarih rüyasından takip ediyorsun galiba.
      Yada fesli resimlere bakarak bir şeyler tahmin ümit ediyorsun da olabilir
      Çünkü durum onu gösteriyor!
      Geçmişe gitmek yerine dejavu yaşıyor zaten bu ülke maaile..
      Yirmi senede bir aynı adamlar aynı maşalarla çevir kazı yanmasın🐦
      Dön baba dönelim başa.
      Zaten sayın RTE ile çağ atlıyoruz, ne gerek var ona buna özenmeye?
      Herkes kıskanıyorken bizi hemde!

      • Sn “Aklını kullanan yol alır”! Oldu mu ya! bir testi gibisin, tutulacak bir kulpun yok. nereden çıktı bu? Yeni moda trollük mü? Yahu hiç değilse kısa bir rumuz edinin, öyle yazın.

        İbret alınamadığına göre, yazılması gereken tarih bir ihtimal saklanıyor olsa gerek. Tekerrrür etsin, fasit daire içersinde… Öyle mi? Yeni yeni şeyleri okuyup öğreniyoruz. Tarih kitaplarından değil, ne yazık ki gazete köşelerinden öğreniyoruz (“Karar” gazetesi). “Fesli” dediğin ne ki? Uzanamadığın ciğere “murdar” gibi der gibi. Bunu yapacağına doğru bildiğini sen de yaz, Son cümlendeki gibi klişe laflarla geçiştirme, konuların temeline gir! Hadi görelim seni!

  13. Çok sürpriz bir gelişme olmazsa Ak Parti seçimi kaybeder ve Kemal bey kazanır. Ama beklendiği gibi Ak Parti dağılmaz. Aksine güçlenir. Ak Partinin toplumda karşılığı var. DP- AP- ANAP- DYP’ye oy veren kitleler.Bu kitleye hitap eden iki parti var. Ak Parti ve İyi Parti. Seçimden sonra Deva ve GP tamamen erir ve marjinal olur. Merkez sağ seçmen büyük merkez partilerde toplanır. Seçimden sonra parlamenter sisteme dönülmez.o iş bitti. Ama sistem reforme edilir. Bir kenara yazın.

  14. Mevcut siyasî yelpaze içinde, Müslüman halkın istek ve beklentileri için, bugünkü iktidardan bir milim bile önde oldukları ümidi vermeyen 6-7’li Ganyan oyununun Müslüman halkımızın feraseti tarafından benimsenecek bir özelliğinin olmadığını düşünüyorum..

  15. “Artistlik yapma lan!” tırnak içine alarak yazdığım ifade, tahmin edeceğiniz üzere bana ait değil.
    Cumhuriyet yazarı Cüneyt Arcayürek, 2013 yılında köşesinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan için yazmıştı. Hâliyle büyük tepki çekmişti. Basın İlan Kurumu, şeref ve haysiyeti rencide edici satırlar için gazeteye üç gün süreyle resmî ilan yayınlamama cezası vermişti.

  16. Şahsen Kılıçdaroğlu’nun Başkan olmasını isterim. Ülkenin bu profilde bir başkana ihtiyacı olduğunu düşünürüm. Ancak milletimiz buna hazır değil görünüyor. Demokrasiye daha hala çok uzağız.

    Eğer Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsaydım, başkanlık mı CHP başkanlığına devam mı tercihi verilseydi CHP başkanlığını tercih ederdim. Çünkü seçim kaybetseniz bile CHP hep sizin. Başkanlık ise gelip geçici. Ayrıca Başkan olup tüm ülkenin yükünü kim almak ister. Ben istemezdim. Ama bu benim tercihim tabii.

    6’lı masa sadece CHP’den oluşmuyor elbette. CHP’liler şimdilik içlerinden geçeni söylüyorlar haklı olarak. Ancak sonuçta karar o masada alınacak. Şu anda masanın en büyüğü ve bu işe tek istekli de Kılıçdaroğlu görünüyor. Akşener ben Başbakan olacağım diye tutturdu. Halbuki o da iyi bir Başkan profili bana göre. Tek handikapı HDP’nin olmaz diye tutturması. HDP daha önce de dediğim gibi muhalefetin elindeki tek koz bu seçimi alabilmeleri için. Onu memnun edecek bir aday gerekiyor.

    Bana kalırsa ABD’de olduğu gibi Başkan adayı yardımcısını da seçim öncesi belirlesin. Hatta iki Başkan yardımcısı. Nasıl olsa 6’lı masa kalabalık. Aday çok. Böylece herkesi memnun edecek bir çözüm bulunur.

    Evet zor bir seçim bu. Ama sonuçta adaylar da bulunacak. Bu yolsuz iktidar da postalanacak. Enseyi karartmıyoruz.

    • Herkesin dikkati Kılıçdaroğlu na çekiliyor her nedense?
      Oysaki TR ‘nin bazı konularda son seçimi bu belkide!!!
      Mesela,
      ana muhalefet kim olacak bundan sonra?
      Etnik sorunlar partisi ile milliyetçiliği zapturap altına aldığını hatta tapusu olmasa da (bende onun diploması dergibi ama bir türlü gösteremez) benim onun sahibi diyenler topluluğunun değişikliğe uğraması..
      (Herkes CHS nin değişmesini beklerken!!!😂)
      Ben BB olacam diyenin şimdiden başgan yrd koltuğunu sipariş bile vermiş olabileceğini
      Yasama yürütme yargı üçlüsünün öyle bir sağlam kazığa bağlanıp bir kaç yüzsene daha değişmeye gerek kalmayıp,
      Ortadoğu’nun örneği olacağı…
      (Aslında BOP’çular bunlar olmasın?)

  17. Erdoğan’ın taktığı, “Bay Kemal” lakabı Kılıçdaroğlu’nun hoşuna gitti.
    Son zamanlarda her konuşmasında hoşnutluğunu dile getiriyor.
    Akla gelen soru şu;
    Acaba millet sandıkta, Bay Kemal’e “Bay bay Kemal” derse ne olacak?
    Kaçınılmaz son şimdiden belli.
    CHP’de ateşi sönmeyen cadı kazanı yeniden alevlenecek…
    Kirli çamaşırlar -tek tek- ortaya dökülecek…
    Son tahlilde:
    Beştepe, kime niyet, kime kısmet, kime mecburiyet…
    Seneye hep birlikte göreceğiz!..

Yoruma kapalı.