Vahşice İstanbul’da katledilen Cemal Kaşıkçı olayında alınan sert viraj baş döndürücü… 

23
Reklam

Siyasilere tavır değiştirmek yakışır. Geçmişte defalarca parti değiştirmiş milletvekili görmüştük. Hükümetler de duruma göre politikalarını değiştirebilirler; geçmişte bunu doğal görmemizi sağlayacak örneklerle de karşılaşmıştık.

Ancak gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’da infaz edilmesi ile başlayan süreçte, açılmış olan davayı sürdürmek yerine, onu infaz etmek üzere ülkemize gelmiş, kolay hazmedilmesi mümkün olmayan bir vahşetle cinayetlerini işlemiş, cesedini yok etmek için akla ziyan yöntemlere başvurmuş katilleri, kendi memleketlerinin yargısına havale etmek önceki örneklerin hiçbirine benzemiyor.

Benzemiyor, çünkü Kaşıkçı cinayeti ülkemizin özel gayretleriyle dünya kamuoyunun bilgisi ve ilgisine kavuşmuştu.

Katiller infazlarını gerçekleştirmek üzere özel uçakla ülkemize gelmiş, başkonsolosluk binasını infaz mahalli olarak kullanmış, yanlarında getirdikleri kemik testeresiyle kurbanlarını parçalara ayırmış, bavullarına doldurdukları ceset parçalarıyla geldikleri özel uçağa binerek ülkelerine dönmüşlerdi.

Yaptıklarının kimse tarafından farkına varılmayacağı güvencesiyle…

Gerçekten de infaz kimsenin dikkatini çekmeyebilir, yaptıkları katillerin yanına kâr kalabilirdi.

Öyle olmadıysa sebebi, Türkiye’nin -daha doğrusu siyasi iktidar ile onun yönlendirdiği devlet mekanizmasının- buna izin vermemesiydi.

İnfaz baştan sona devletin ilgili birimleri tarafından izlenmiş, vahşi eylem sesli olarak kaydedilmiş, daha da önemlisi, kanıtlar yerli-yabancı medya aracılığıyla bütün dünya ile paylaşılmıştı.

Reklam

Türkiye istemese dünyanın Kaşıkçı cinayetinden haberi olmayabilirdi.

Siyasiler bu vahşetten bütün boyutlarıyla dünyanın haberi olmasını istediler ve sonrasında başarılı bir medya kampanyasıyla konuyu global bir dava haline dönüştürdüler.

Gazeteciler, bütünüyle medya dünyası, meslektaşlarından birinin yazdıkları ve savundukları yüzünden hedef seçilmesini içlerine sindiremedikleri gibi, cinayetin işleniş biçimini kendilerine yapılmış gibi hissederek bunu daha önce görülmemiş boyutlarda bir nefret kampanyasına dönüştürdüler.

Yalnızca yabancı medya değil, iktidar cephesinin itibar ettiği köşeler ile muteber saydıkları gazeteler ve kanallar da haftalar ve aylarca Cemal Kaşıkçı cinayetini canlı tuttular.

Ülkemizin devlet ve halk olarak Cemal Kaşıkçı’ya sahip çıkması ve katillerinin mutlaka cezalandırılması için çaba göstermesi ile başlayan süreç global bir kampanyaya dönüşünce, cinayetten suçlanan ülke de daha fazla sessiz kalamadı.

Medyamızın isimlerini teker teker afişe ettiği infaz timinin üyeleri Suudi Arabistan’da da yargılandı.

Buna ‘sözde yargılandı’ demek daha doğru. Esas suçlu oldukları belirlenmiş kişiler beraat ettirilirken infaz timinin önemsiz üç-beş ismi idam cezasına çarptırıldı; ancak birkaç ay sonra onların cezaları da hapse çevrildi.

Timin önemli isimleri yakın zamanlarda dünyanın değişik köşelerinde ortaya çıktılar.

Reklam

Suud mahkemesi infaz timini kimin görevlendirdiği konusuyla hiç ilgilenmedi bile.

CIA ve BM tarafından yürütülen soruşturmalar sonunda açıklanan raporlar, Cemal Kaşıkçı’nın, Suudi Arabistan yönetiminden en üst düzeyde görevlendirilmiş bir tim tarafından infaz edildiğini açıkça belirtmekte.

Raporlarda ‘en üst düzey’ isim olarak da anılıyor.

İnfazın üzerinden dört uzun yıl geçtikten ve bu arada konuya ilişkin binlerce makale, düzinelerce kitap ve onlarca belgesel yayınlandıktan sonra, Türkiye, ne olduysa birdenbire tavır değiştirdi.

Konuyu yargılayan mahkeme, adalet bakanlığı, siyaset, yürümekte olan davayı, baştan beri yargılamanın kendi görevi olduğunu belirtmiş, ancak her defasında terslenmiş olan Suud mahkemelerine tevdi ediverdi.

Başta belirttim, siyasiler tavır değiştirir, hükümetlerin politikaları değişir, bunlara alışkınız; ancak bu kez alışılmadık bir hızlı değişim söz konusu. 

Daha da önemlisi, neden böyle bir sert viraja ihtiyaç duyulduğu da belli değil.

‘‘Sıra Suudi Arabistan’la da barışmaya geldi’’ gerekçesinden başka bir gerekçe yok ortada.

İyi de bu dört yıl boyunca konuya ilişkin yazılan onca yazı, yapılan onca yorum, gerçekleştirilen onca toplantı, gösteri yürüyüşü, telin mitingleri ve onlar sayesinde ayağa kalkmış olan kamu vicdanı ne olacak?

Neden kimseden bu yapılana aklı başında bir itiraz gelmiyor?

Devletin ve AK Parti’nin -bu arada iktidarın küçük ortağı partinin sözcülerinin de- çeşitli yetkililerinin sürecin en başından beri yaptıkları açıklamalar havaya gitmiş olmadı mı? Peki o yetkililerden hiçbiri neden ortada görünmüyor?

Yazarlar, yorumcular, toplantılarda konuşanlar, davayı içeride ve dışarıda yerli ve global kamuoyuna mal edenler neden susuyor?

Siyasiler ve hükümetlere yakışan tavır, millete sirayet ettirilince.. İşte bu hiç yakışık almıyor…

Cemal Kaşıkçı cinayetinde sergilenen tavır değişikliği, sert değişimi anlamakta zorlanan yurtdışında, ülkemize karşı tepkilere dönüşmek üzere.

ΩΩΩΩ

Reklam

23 YORUMLAR

  1. Adalet ve hakkaniyet cephesinden bakamayan çoğu resmiyette oruç, ancak siyaset ile sarhoş kafaların yorumlarını okuduğum zaman kimi şeran ölümüne şahit mi? oldunuz, kimi zavallı evladına silah altında taziye verdirilen eski karısı dahi teehhül etmiştir diyerek dalga geçmekte, bir kısım vicdanı kavruk ise bizim vatandaşımız mı? diyerek mızmızlanmakta bir kısım ise dik dur diklenme bu millet seninle nidaları ile derin stratejik sığlıklarını belirtmekte ve en sona saklanmış olanlar bea ile ejiipte bilek büktürüp, dize getirdiklerini buyurup diriliş, şahlanış senaryosu yazıyorlar. Elbette hak ve adalet fikri ismi celil olan Hak (CC.) ile merbuttur hak, adalet seviyesi bozuklara Mehmet Akif merhum 100 yıl öteden ayar veriyor.
    Olur cemiyyet efradınca şahsi menfaat «mabud»
    Sorarsan kimse bilmez var mı «hak» namında bir mevcud.
    O, doymak bilmeyen, mabuda kurbandır haya hissi,
    Hamiyyet, ademiyyet hissi, ulvi hislerin hepsi!

  2. Ben hiç şaşırmadım. Hatta eğer ilkeli davransaydılar şaşırırdım, şu ana kadar hiç bir konuda beni şaşırtmadılar. Kişisel menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu yaptılar. Bundan sonra da farklı olmayacaktır. Bir kere dönen hep döner, bir kere ihanet eden hep eder. Bunlara güvenenlere şaşırıyorum. Bir müddet suret-i haktan göründüler, o zaman çokları güvendi ama bunca şeyden sonra hala güvenenler kendilerini kontrol etsinler yada ettirsinler.

    • Sn. Misafir Kalem! Durum hiçte göründüğü gibi değil.
      Hele birde Putin, Trump, gibi oyuncakları olduğun dostların varsa. Bu dostluk öğle bir dostluk ki her hangi birisinin koltuğu sarsılsa,kendi menfaatlari için aninda Bir savaş çıkartılır ve binlerce can miliyarlaca mal kayipları olur. Bakın Putinin Ukraine ya savaşı dostlarına nasıl yardım ediyor. ABD de hayat pahalılığı Trumpa seçim kazandıracak. Erdoğanın dünyada sıfırlanmış rağbeti anında kulvar değiştirip bu arad askıda kalmış Kaşıkçı Cinayeti saman altı edilecek.
      Birde Uygurlar ve diğer Müslümanlara soy kırım yapan Çinde radardan düşecek.
      Yalnız bunların unuttuğu birşey var. Biden’ın Kurt
      bir politikacı olması ve Ukrayna’nın yanında savaşa girmeyip sadece destek vermesi.Iranda dahil Bütün Müslüman Ülkelerinin Diktatölük ve koministlik gelmesi için Çin ve Rusyanın kuyruğuna takılmaları. Önceden Türkiye bunlara dahil değildi şimdi başi Türkiyenin çekmesi ve hevesleri asla ve asla gerçeleşemiyecek.
      Kaşıkçı cinayetinin kapatılmasıa Meslektaşları musade etmezler. InşAllah bu olayda Türkiye değil esas oyuncular cezalarını çekerler.

  3. Ender bey!
    Amaç işkence ise, cesedi parçalayacak ekip neden diğerleri ile birlikte geldi?
    Amaç öldürmek ise haydi ABD’de gerçekleştiremedi Türkiye’nin başka yerinde neden yaptıramasın?
    İlla ki, Suudi yönetimine fatura çıkartılmak istenen bir operasyon.
    Suudi yönetimi,bu tür bir operasyona imza atar yada atmaz demiyorum. O ayrı bir konu.
    İnfaz için “bula bula” İstanbul konsolosluğu demek,. “bile bile lades” demek

    • Cesedi yok edecek ekip sonradan geliyor. Öldükten sonra o işlem gerçekleştiriliyor ortadan kaldırmak için. Suudi yönetimi kabul etmiş yaptıklarını ve bu işi yapanları cezalandırmış zaten. Ancak emiri veren kişiye dokunamıyorlar elbette. Ancak MbS de artık bir yere çıkamıyor. Ortadan kayboldu bu olaydan sonra.

  4. 214,97 TL’YE ÜRET, 161,14 TL’YE SAT
    Ben demiyorum TÜİK diyor.
    TÜİK Mart ayı yıllık:
    –Tüketici enflasyonu (TÜFE) %61,14
    –Üretici maliyeti(ÜFE) % 114,97 arttı diyor
    Üreticilerin satış fiyatı, 1-2 bilemedin 3 ay maliyetin altında kalabilir.
    Yani kısa süre zararına satış olabilir.
    Bu süre 2-3 yıl olabilir mi?
    Hele hele bu makas bu kadar açık olablilir mi?
    Yani maliyetin altında olacaksa bile minimum olur .
    Adeta özellikle iflas etmeye çalışacak şekilde satış olur mu?

  5. Vallahi alemsiniz.
    Türkiye yalnızlaştı diye ağlayanlar Neden Türkiye buzları eriiyor diye şimdi de ağlıyor.
    son diyeceğimi ilk diyeyim sonra anlatayım.Türkiye Mısır dışında hepsinin bileğini büktü ve tıpış tıpış masaya getirdi.
    Arabistan ve BEA trump ın gitmesi ile zaten hapı yuttu.Önce Türkiye nin hamiliği yaptığı Katar a ambargoya kaldırıp ayağına gittiler.Sonra Türkiye ye tıpış tıpış geldiler.
    Bunu Türkiye de yaparken Türkiye nin içerde nasıl bir istihbaratının olduğunu gördünüz siz takdir etmezeniz de bütün dünya dudağını ısırdı.
    Sonra vatandaşı olmasına rağmen ABD gidip bunu koz olarak kullanup bir sürü anlaşma yaptırdı.ve ilerde kullanmak üzere de hasır altına koydu yarın Arabistan emrinden çıkarsa çıkaracak hasır altından.
    Batı nın Türkiye ye tepki göstereceği iddanız ise komik.Bunu yapan Arabistan a bile göstermelik bir iki açıklama ve sus payı anlaşmalar imzalattılar.
    Türkiye içinde bir ABD vatandaşı “So what ” dır.Oda Arabistanı köşeye sıkıştırmak için elinde tuttu.Fazla dili uzasa kime dokunacağı belli olmayacak şekilde olayı istediği zaman büyütecek bir koz.Yani bütün medeni Batı ülkeleri gibi .Onlara dvletler arası ilişki olarak mübah olan bize nedense pek mubah değil.
    Kısaca Arabistan ve BEA trump ın gitmesi ile Türkiye ile anlaşmak için çoktan dört dolanıyorlar.Türkiye de elindeki kozları gayet iyi kullandı ve kullanıyor.
    Bunın neresi hoşunuza gitmedi.

    • Omurgalı siyaset diyosun. Dikleşmeden dik duruyoruz diyosun.Ağam bizle eğleniir diyosun.

      • Aynen öyle
        Dik duruş kendi çıkarın içindir
        ABD kendi vatandaşını üç anlaşmaya satmış
        Türkiye nin ayağına gelmiş gel barışalım der
        Eski düşnanlıkkarından Trump gitmesi ile vazgeçmiş
        Dik duruş ülkenin çıkarı içindir
        ABD çıkarı işin dik durmamızı istiyorsan fetö cülere koşacaksın

  6. Birinci Körfez savaşı esnasında , Irak ordusu kuzeydeki Kürtlere ve bu arada Türkmenlere karşı harekata geçmişti .
    Bunu protesto etmek için İstanbul Okmeydanı’ndaki Irak konsolosluğunun önünde 50-60 kişilik bir Türkmen grubu gösterilerde bulunmuştu ;gösteriler esnasında konsolosluk binası bazı göstericiler tarafından taşlanmıştı .
    Bunun üzerine , bina içinden göstericilerin üzerine ,uzun namlulu silahlarla ateş açılmış ve bazı yaralıların yanında iki kişi de ölmüştü.
    Ateş eden suçlunun teslim edilmesi ve yargılanması amacıyla yapılan görüşmeler netice vermeyince bina
    devlet tarafından abluka altına alınmış ve giriş çıkışlara kapatılmıştı.
    Takriben bir ay kadar devam eden bu muhasara sonuç vermiş ve nihayet 25 Nisan günü katil kişi Ayad Faik Taha devlete teslim edilmişti !
    O zamanlar rahmetli Yıldırım Akbulut başkanlığında bir ANAP hükümeti işbaşındaydı .
    Kıssadan hisse ; devlet dediğin devlet, bu 20 ye yakın katil sürüsünü, iki gün iki özel uçakla İstanbul’a indikleri andan itibaren takibe alır , bu cinayete mani olur veya cinayet sonrası bunların yakasına yapışırdı!
    Ne yapalım arkadaş, bizler de işişten geçtikten sonra kıyametler koparıp soruşturmalar yapmanın , efelenmenin ve şimdi de dosyayı kuzu kuzu ehline teslim etmenin onurunu ve gururunu yaşarız !

  7. Sayın Koru ,
    ”Cemal Kaşıkçı cinayetinde sergilenen tavır değişikliği, sert değişimi anlamakta zorlanan yurtdışında, ülkemize karşı tepkilere dönüşmek üzere.”
    Bunun nasıl olacağını da yazmalıydınız !
    Zanlıları mahkeme salonuna getiremeden , ifadelerini alıp sorgulayamadan , savunmasını alamadan nasıl devam edecekti bu mahkeme ?
    Türkiye yapması gerekeni yaptı hem de güzel yaptı . Kim tepki koydu peki ?

    Sizin bunu boş verin . Macaristan seçimlerini yazın. Victor Urban karşısındaki Altılı muhalefete rağmen kazandı. Size bir şeyler çağrıştırıyor mu ?

    • Fehmi bey! Maşallh sizdeki sabira.
      Atalarımız keyf için Cahil dostan ise Ahil Düşman daha hayırlıdır. DEMEMIŞ.M!

      Bu link o zaman Gayet dikkatlı bur şekilde Tıpkı Syın Yazarımız gibi Türkiyeyi şahsı çıkarlarına alet etme’nın ülke adına nasıl bir felaket olduğunun farkinda, ve ne demek istediğini iki kelime ile yazabilecek iken sayflarca yaziyor.

      https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45964847

      “Cemal Kaşıkçı olayı Erdoğan ve Muhammed bin Selman’ın ‘nüfuz savaşının’ pazarlık kozu mu?

      25 Ekim 2018
      Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülmesinin ardından başlayan süreç ve tartışmalar, meselenin bir cinayetin ötesinde siyasi kavga ve hesaplaşmalarla ne kadar bağlantılı olduğunu gösterdi.”

  8. Meftayı görmeden, öldü diyen biri çıkıp şahit tutulmadan, suçlular o ülkenin mahkemesinde yargılanıp karar açıklanmadan…
    Gaşık çatal dirgen kepçe kazma kürek anlamam ben🙂
    -adı geçen gastecimi?..
    -ülke neresi?…
    -bu ülke vatandaşımı?..
    -ülke yönetimindekilerin hedef alınıp alınmadığı?..
    -bizzat yönetenlerin mi, ülkelerin kümülesinin mi hedef alındığını?..
    Ben şahsen bunları bilmiyom, belediye de gömmemiş, başgan Yavaş ta bu işle ilgilendirilememiş, Suud kralına da bişey deyemiyon…
    İyide gardaşım temcit pilavı gibi ikide bir pişirip ısıtıp niye önümüze getiriyon?😯

  9. VİCDANSIZ DÜNYANIN VİCDANI

    İktidar birçok fazilet timsali uluslararası etkinliğe imza atarken aynı anda vicdansız dünyanın vicdanı oldu. Cemal Kaşıkçı amerekan vatandaşı. Dünyanın heryerinde vatandaşlarını korumak ve kollamakla ünlü olan amerika, bir vatandaşı için bile özel timler harekete geçiren amerika Cemal kaşıkçı olayından sonra eline silah resimleri alıp sudi kralına pazarlama yaptı. Kılıçlarla dans ettiler.
    Türkiye ise olayı takip edip ortaya çıkararak her zamanki gibi erdemli bir duruş sergiledi. Kendi vatadaşı olmayan, kendi topraklarında yaşanmayan (elçilik binaları o ülkeni toprağı sayılır) çoktan kaçıp ülkelerine sığınmış katiller için Ak parti iktidarı ne yapacaktı. Arabistana savaş mı açacaktı. Türkiye bir devlet arabistanda bir devlet kurtuluş savaşı verdiğimiz. binlerce insanımızı katleden devletlerle bile dost olduk sonradan da bu olayda niçin devletler arası ilişkiler sizi bu kadar gerdi. Muhalifliğin de bir sınırı var ayette düşman olduklarınıza adaletsiz davranmayın der. Ama maaşallah ne ahlak ne mantık ne de uluslararası siyaset ilkelerini asla gözönüne almadan bel altından vurmaya devam. Sabredin biraz 1 yıl sonra iktidar sizin olacak tepe tepe kullanırsınız. LAnet olsun böyle siyasete.
    Biraz tarih okursanız osmanlı iran ilişkilerinde mektuplar 1 yıl “sapık dinli azgın kuduruklar” diye başlar bir yıl “mübarek din kardeşlerimiz diye” başlar. Bazen savaş olur bazen barış olur. derdiniz nedir anlamadım ki?

  10. Kanaatimce isabetli olmuş. Türkiye gerekeni yaptı. Bundan sonrası da kendileri bilir. İster assınlar ister kessinler ister üzerini örtsünler. Ne yapacaklarsa yapsınlar. Türkiye ölüm çetesine emri ……. ….. kişisi verdi dese ne olacak? Ceza infaz edilebilecek mi? Ya da malum güçler SUUD’la işlerini askıya mı alacak? Ne bileyim ABD bize parasını verdiğimiz uçakları mı verecek? Belki de Kaşıkçı’nın eşi dahi duruşmalara gelmiyor. Evlenmiştir de muhtemelen. Kaşıkçı’yı unutmuş başkaları ile çorbaya kaşık sallıyor da olabilir.

  11. Türkiye son yıllarda birçok ülkenin muhalifini avlama alanına dönmüş durumda. Rusya, Çeçen muhaliflerini burada infaz ediliyor. İran muhaliflerini İskandinav ülkelerinden İstanbul’a getirtip, karayolunda 1500 km yakalanmadan Gürbulak’tan geçirebiliyor. Çin, Doğu Türkistan’lıları önce Tacikistan’a iade ettirip oradan alıyor. Mısır bile muhaliflerini Türkiye’de yakalatıp orada idam ediyor.

    Bunlar basına yansıyanlar. Belki daha neler oluyor, neler. Suudi Arabistan da bu kervana katılmış. Çok mu?

  12. Adamın oğulları katillerden şikayetçi olmamış parayı alıp kenara çekilmişler.geren kart sahibi olduğu Abd olayı sahiplenmemiş.Bize ne? Kaşıkçı vatandaşımız mı ? Değil.vatandaşlık başvurusu var mı? Yok.olay SA topraklarında geçmiş.konsolosluk resmî olarak bizim değil SA’nın toprağı.Dün yapılan şerefli ama yanlış ve maliyetliydi. Bugün yapılan makul

  13. Muhammed bin Selman (MbS) ilk veliaht prens seçildiğinde kendisinden çok büyük beklenti vardı. Köhneleşmiş Suudi Arabistan’ın yapısını modernleştirecek, onu dünyaya açacak siyasi bir lider olarak değerlendiriliyordu. Başlangıçta bu beklentiye uygun olarak da hareket etti. Ancak sonuç Kaşıkçı olayında görüldüğü gibi hüsran ile sonuçlandı. Hem kendisini hem de ülkesinin geleceğini mahvetti.

    Aynı şekilde Ak Parti başa geldiğinde de hem ülke içinde hem de dünyada çok olumlu bir beklentiye muhataptı. Ona uygun da uzun yıllar hareket etti. 10 yıl yani Demokrat Parti kadar iktidarda kalsa idi adını ülke tarihine altın harflerle yazdıracaktı.

    Keçiören’de mütevazı bir apartman dairesinde başlayan hikaye, dünyada son 50 yılda kimsenin yaptırmadığı şatafatta bir saray yapımına geldi dayandı. Lüks, şatafat ve israf inanılmaz boyutlarda. 10 kişilik uçakla gidilecek yerlere Jumbo Jet ile gidiliyor. (Bakınız Yeni Zelanda cenaze törenine gidiş). Kişi başına düşen milli gelir en son 2012 tarihinde gördüğü zirveyi bir daha göremedi. Yıllardır düzenli bir şekilde azalıyor. Enflasyon alındığı miktarı kat kat aşan bir yere geldi. Yarı özgür kategorisinde alınan ülke şimdi özgür olmayan ülke kategorisine düşmüş durumda. Başlangıçta Cumhuriyet tarihinde görülmeyen dış sermaye akımı ülkeyi terk etmiş vaziyette. Hukuk devletinin yerinde yeller esiyor.

    Bu tabloda tabii ki sesini gördükleri yanlışlara ses çıkarmayanların payı çok yüksek. Herkes “viran olası hanede evlad-u iyal var” türküsü çağırıyor. Kafa bu olunca ortadaki manzara da tasvir edilen durum oluyor.

  14. Kaşıkçı, WP yazarı ve Amerika’da yaşıyor. Bunu ABD’de yapma şansları yoktu elbette. Herhangi bir Avrupa ülkesinde de. O yüzden Türkiye’ye getirdiler. Türkiye böyle işlerin yapılabileceği bir ülke çünkü. Olayı baştan sona izliyor yetkililerimiz. Ama cinayeti işleyenlerin ellerini kollarını sallayarak gelmesine ve adamı parça parça bavullarla götürmelerine de ses çıkarmıyorlar. Buradan bu işten bir ekmek çıkarma peşinde olduklarını anlıyoruz. Şantaj vs. Muhtemelen şimdi de bir anlaşmaya varmışlardır o yüzden peşini bırakmaya karar vermişlerdir.

  15. Çünkü hiç bir konuda ilkesel bir duruş yok. Her şey siyasi tavra göre belirleniyor. O yüzden de böyle dansöz gibi sürekli kıvırıyorlar. Yani fazla anlamaya çalışmak da gerekli değil bu yolsuz tayfayı. Artık gün sayıyoruz bunları postalamak için.

  16. BULA BULA
    Suudi yönetimi merhum Kaşıkçı ‘nın infaz yeri olarak, bula bula kendi evi sayılan İstanbul konsolosluğunu mu bulmuş?
    Kendileri bir sorumluluk ve risk almadan, Dünyanın her yerinde yaptırabileceği infazı, ihale kesin olarak kendi üzerlerinde kalacak şekilde neden gerçekleştirsin?

    • Cevabım yukarıda. Bir ek daha: baştan niyet cinayet değildi muhtemelen. İşkence yapmak istediler. Türkiye de en uygun ülkeydi bu işler için. Ancak kazayla öldürdüler. Sonra ekibi getirip parçala paket yapıp götürdüler. Bizim ekip de izlemek ve kayıt altına almakla yetindi, engellemedi. Bu olayı da şantaj olarak kullanmak istediler. Pis işler maalesef. İlkesel bir duruş da yok görünüyor. Hiç olmadı zaten. Demokrasi bile bu yolsuz tayfa için hedefe götürecek bir araç olarak kullanıldı. Aynen de böyle olduğunu en başta söylemişlerdi. Ne ilkesi ne duruşu, herşeyleri yamuktu hep.

    • Bunlar bu işı yaparken Batının seneryo dediği ve inammadığı15 Temmuz’dan ders çıkararak yaptılar.
      şimdiye kadarda başarılı olduklarını zannediyorlar.

      ×××××××
      “Daha da önemlisi, neden böyle bir sert viraja ihtiyaç duyulduğu da belli değil.”
      Gerçek ortaya çıkmadan akıllarınca tedbir aliyorlar.
      Ahmet nesin 2003 te

      Fıraansaya iltica ederken neden iltic ettiğini yazmış ve hemen oturum almış.
      Şimdi olaylara bakınca söyledikleri harfi harfına uyuyor.
      Olan Tūrkiyeye oluyor. Eğer bunlar gittmesse TC biter.
      Bunları marifetleri dûnyaya yayıldı.

Yoruma kapalı.