Yeni bir saldırı altındayız, bir tür savaş bu ve görünmez ordular istedikleri sonucu alabiliyorlar

35
Reklam

Geçtiğimiz haftanın en dikkate değer olayı hangisiydi?

Sedat Peker’in yeni açıklamaları?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır seferi ve orada ‘‘Serok Erdoğan’’ sloganlarıyla karşılanması?

Kendisinden bir süredir haber alınamayan ve gözden düştüğü yolunda yorumlar yapılmaya başlanan bir bakanın Diyarbakır’daki mitingin podyumunda belirivermesi?

Batılı güçlerin Afganistan’dan çekilmesi?

Hiç kuşkusuz bunların herbiri üzerinde durulmayı hak eden gelişmeler…

Ancak ben bir başka gelişmeyi gelecekle ilgili kaygı duyulması gereken ipuçlarını içerisinde barındırdığı için daha fazla önemsedim.

Olay şu: Ülkemizin dijital alandaki atılımlarıyla öne çıkan bir bankası tam 48 saat müşterilerinin taleplerine cevap veremez hale geldi. İki gün boyunca hiçbir işlem yapamadı o banka. O süre içerisinde yetkililerden açıklama gelmediğinden olay bir çok spekülasyona yol açtı.

Reklam

‘‘Hacklendi’’ iddiaları bile ortaya atıldı.

Sonunda, her şey olup bittikten sonra, genel müdürden açıklama geldi. Dışarıdan bir siber-saldırıya uğramamış banka; sorun içeriden çıkmış…

Galiba sorun kapanmış oldu (mu?)

Dün yabancı gazetelere göz atarken hiçbir yazısını kaçırmamaya çalıştığım İngiliz Observer gazetesinin teknoloji yazarı John Naughton’un sütununda benzer bir olayın aynı günlerde pek çok ülkenin önemli firmalarında yaşandığı bilgisiyle karşılaştım.

‘Kaseya’ dünyanın dört bir tarafında faaliyet gösteren büyük firmaların dijital altyapıları için tek başlarına devasa masraflar yaparak güvenlik tedbirleri almaktansa başvurdukları teknoloji alanında hizmet vermek üzere kurulmuş bir IT şirketiymiş. Kendisini tanıtan reklamlarda gücünü vurgulayarak böbürlenmekteymiş. 

İster Windows, ister OS X, ister Linux sistemiyle çalışan veri tabanlarına sahip olsun, her firmanın gözü kapalı güveneceği bir şirketmiş Kaseya…   

Zaten bu sebeple ABD, İngiltere ve daha pek çok başka ülkede çok sayıda firma Kaseya ile dijital altyapılarına güvenlik sağlamaktaymış…

2 Temmuz günü Kaseya’nın hizmet sunduğu 800 ile 1500 firma siber-fidyecilerin eline geçmiş.

Reklam

Siber-fidye, ismi üstünde, elektronik altyapısını ele geçiren korsanların normala dönmek istiyorlarsa firmalara fidye ödemeyi şart koşmaları anlamına geliyor.

Kim oldukları bilinmeyen, bunu sağlamak için her türlü tedbiri alan siber-korsanlar, teknolojilerine güvenen firmaların altyapılarını uzaktan ele geçirip onları kendileri dışında kimsenin erişemeyeceği hale getiriyor ve normale dönme karşılığı firmalardan fidye talep ediyorlar.

Bitcoin ve benzeri kripto-paralar olarak…

Altyapıları ele geçirilen firmalara güvenlik zırhı sağlayan Kaseya şirketi, saldırıyı fark eder etmez buna imkan sağlayan gediği derhal kapatarak başka müşterilerinin daha kurban olmasını engellediklerini açıklamış…

Saldırılanlar arasında boru hattı firmaları, hatta hastaneler de varmış…

Fidye talep edilen siber-saldırıların yoğunlaştığı bir döneme girildiği anlaşılıyor.

Benim ‘gelecekle ilgili kaygı duyulması gereken gelişme’ dememin sebebi bu. Devletler, dev firmalar, küçüklü-büyüklü kamu ve özel kuruluşlar bu tehdide maruz kalabiliyorlar. Teknolojik altyapılarına sızılıyor, işlem yapılamaz hale getiriliyor, bunu yapanlar derhal kripto-para talep ediyor, işlemlerine devam etme izni verme karşılığında.

Kripto-paranın -mesela Bitcoin’in- resmi paralardan farklı olarak izi sürülemiyor. Kimin saldırdığı, fidye talep ettiği, ödenen fidyenin kime gittiği hiçbir zaman bilinemiyor.

Joe Naughton bu yeni gelişmeyi üç sebebe bağlıyor.

‘‘En önemlisi kripto-paranın icadı’’ diyor. Eskiden fidye isteyene ödenen 20’lik 100’lük dolarların peşine düşülebiliyordu; bu icattan sonra ödenen fidyenin izini bulmak neredeyse imkansız. Kara-paranın aklanması gibi bir durum da söz konusu değil; kripto-para rahatlıkla gizlenebiliyor ve gizlice kullanılabiliyor.

İkinci sebep, fidye işinin bireyselden uzaklaşıp bir sektöre dönüşmesi. Siber-saldırı için etraftan çok sayıda bilgisayar edinmek gerekiyordu ve yapan/ları bulmak bu yüzden kolaydı. Şimdilerde bir çırpıda ‘bot-ordu’ bulunabiliyor. Bu amaçla organize olmuş fidyeden komisyonla çalışan şirketler bile varmış… Naughton birinin adını veriyor: REvil

Üçüncü sebep aslında siber saldırılarının çıktığı yeri de işaret ediyor. ‘REvil’ Rusya menşeliymiş. Rusya devlet olarak siber dünyayı çeşitli amaçları için kullanan bir devlet. İstihbarat bu amaçlardan en bilineni. Amerika’nın dünyayı dinleyen kulakları diye bilinen NSA örgütü Rusya’nın istihbarat birimlerinin 2019 yılından beri süper-bilgisayarlar kullanarak ‘düşman’ bellediklerine diz çöktürme girişimleri yürüttüklerini açıklamış.

Milyonlarca batılı kurumun bilgisayarlarının kullandıkları şifreleri tahmin etmek üzere de kullanılıyormuş süper-bilgisayarlar. ‘‘Makinalar bir saniyede milyonlarca değişik şifre üretebiliyor; herhangi bir şifrenin keşfedilmeme ihtimali pek zayıf’’ diyor Observer yazarı.

İngiliz yazar ABD’nin ve kendi ülkesinin çıkarları açısından konuya yaklaştığı için Rusya’dan gelen tehdidi gözler önüne sergilemekte. 800 ile 1500 arasında önemli firma bu ayın ilk günlerinde oradan kaynaklandığından kuşku duyulan bir fidye saldırısına uğramış…

Bu defa da fidye ödendi mi bilmiyorum, ancak geçen ay Amerikalı bir petrol dağıtım şirketinin benzer bir saldırıya uğrayınca kendisinden talep edilen kripto-parayla ödenecek fidyeye karşı direnemediği gazetelere haber olmuştu.

‘‘Ödemeyip de ne yapacaktık’’ diye kendisini savunuyordu şirketin patronu.

Acaba rakiplerine karşı siber saldırıyı yalnızca tek bir odak mı yapıyor, yoksa çok daha güçlü teknolojik altyapıya sahip batılı ülkelerde de bu yola başvuranlar var mı?

Kuruluş sebebi müşterilerinin siber alan güvenliğini sağlamak olan Kaseya bile aciz kaldı ve müşterilerine yapılan saldırıyı engelleyemediyse, tek tek firmalar ne yapabilirler?

Evet, geçtiğimiz hafta Türkiye’de ve dünyada önemli gelişmeler yaşandı, ancak ben hepsinden daha fazla bu ‘siber-saldırı’ ve ‘siber-fidye’ olayını dikkate şayan buldum.

Hiç kimse, kurum, şirket, firma, banka, hatta devlet  kendini bu tür saldırılardan koruyabilecek durumda değil.

E, ne olacak şimdi?

ΩΩΩΩ 

Reklam

35 YORUMLAR

  1. Ender bey “Medya işi yapan sermaye başka bir işle iştigal etmeyecek.” dediğiniz sermayedarlar hiç reklam alıp vermeyecek mi? Yaptıkları haber/yazılarıyla örtülü tanıtım pazarlama yapıyor olmayacaklar mı?
    Yoksa vefat ilanlarıyla/mahkeme kararı yayınlamakla bu kuruluşlar işleri çevirebilirler mi dersiniz?
    “Ender
    11 Temmuz 2021 At 21:24
    Yeni yönetime talip olan partiler medya bağımsızlığını nasıl sağlayacaklar bunun yol haritasını şimdiden versinler. Atla deve değil. Tüm dünya bunu biliyor. Medya işi yapan sermaye başka bir işle iştigal etmeyecek. Tam bağımsız olacak. Görevi iktidarı denetlemek olacak. Bu kadar.”

  2. Sayın hk “Diğer yorumcuların konuya katkısının takibini yapmadım.” buyurmuşsunuz da, şöyle oldu:
    Matrakçı her zamanki gibi tuzu kuru tüsiad üyeleriyle ilgili değil de gariban karahalkımızı aşağılayan fıkralarından bi tanesini daha paylaşmıştı, tabii içindeki donuyla birlikte, ben de geçmişte sn.bernar ve fkt rumuzlu eski yorumcumuzun bu bayağı adeti başlattıklarını filan hatırlatarak konunun tarihçesinden biraz bahsettim… Nurdan abla da; “ne güzel, bana iyi geliyor, aferin matrakçıya….” filan gibisinden şeyler söyledi. Neyse konu kapandı gibiydi öbür gün baykalın eski bilmem nesi beyazkadın işi mi yapıyormuş neymiş diye didem hanım bodoslama tekrardan daldı küllenmiş mevzuya, ayıptır günahtır dediysem de siyaseten gözünü hırs bürümüş refikamıza söz geçiremedim tabii:(
    Bu sırada sürekli herkeslere “emribil maruf, nehyi anilmünker” yapıyorum diyerek allamelik taslayan uğur beyin engin hayal gücüne de cuk oturmuş olacak ki bu çamaşır muappeti için kimseye “hoop yavaş!” bile diyemedi!
    Sonuçta nurdan ablamın yaşına hürmetle ikazınız gayet yerindeydi, tekrar sağolun…

  3. İnterneti doğuran, onunla dallanan budaklanan bilim ve teknolojiler insana bağlı olarak hep çift karakterli olarak devam edecek(tir).

    *******

    İyilik-Kötülük savaşıdır bu; Hak ve Batıl!
    Faydalı işlerle yükümlüsün; Hakka katıl!
    ….


    • “Hakk’ın düzeni çetin”, kulak verin şu sese!
      O’nu unutan zevat müstehaktır iblise…


      • “Nefs kontrolü”nü yaşama entegre etse insan,
        Diz çökecek dünyada, secde edecek şeytan!


        • Hürriyeti böyle istirmar ediyor insan,
          Ya yapmacık bir akıl, ya da iman; hepsi zan!


      • Ezbere Felak – Nas! torpil beklemek var…
        “Akıl*İman Sentezi” gülüm, işte anahtar!


      • Ezberine Felak ve Nas! torpil beklemek var…
        “Akıl*İman Sentezi” gülüm, işte anahtar!

  4. Teyzeoğlumun basit bı muhasebe şirketi var. Şirketin bütün bilgileri siber saldırıya uğradı. Fidye talep ettiler. Kuzenim fidyeyi ödedi ve sistem tekrar düzeldi. Önlem olarak siber güvenlik şirketiyle diyaloğa geçtiler. Bı daha saldırıya maruz kalmadılar.

  5. Sayın okur aşağıda alıntıladığım yorumunuda geçen sorunuza cevap bulabilmeniz için o “hızlıca geçmeye” bi son verin ve burdaki yorumcuları da “okuma şerefine eremeyi” bir kere daha deneyin!
    Ancak o zaman kim kimi yazmaya ya da yazdırmaya teşvik ediyormuş anlayabilirsiniz:)

    “okur
    11 Temmuz 2021 At 23:06
    bu gün yoğun mesai var yorum sayfasında. iyi tarafı zamanla alışıyorsun hızlıca geçmeye. ne kadar denesem de okuma şerefine eremiyorum. uzun süredir düşünmeden edemiyorum onlar yazdığı için mi sayın koru yazabiliyor, ya da sayın koru yazdığı için mi onlar mesai yapmak zorunda kalıyor.”

  6. Osman bey, dersimli kemal cb adayı oldu da tv de karşısına çıkacak var mı diye meydan okudu da biz mi duymadık?
    Efendim?
    Hıkmık, kemküm…
    Aday olmadan horozlanmasın o zaman?
    Önce cb adayı olsun, sonra ötsün!

  7. O saldırı olduğu zaman, Biden hemeb Putini aramıştı ve Putinden için olumlu yaklaştığını söyledi. Yani o saldırı’nın ABD gizli servisi nerden geldiğini buldu ve belgeldikten sonra Biden devreye girdi.
    Nihayet,bu tip saldırılar Rusya kaynaklı olduğuda tescilendi.
    Ruslar yapiyor.
    Yapanlar tesbit edildikten sonra çözüm kolaylaşiyor.
    Bu tip saldırılar ABD gibi devletler’e bir kaç gün zarar verir fakat bizim gibi halkını enayi yerine koyarak çok tehlikeli ve zararı büyük olan dışardan gelmış bir saldırıyı içerde’n kaynaklanan diyerek halkını kandıran ülkeler çok zarar görür.
    Akbank problemi içerden değıl bal gibide son Biden ve putin’in acilen görüşmesine sebep olan çok tehlikeli saldırının Türkiyeye düşen payı.

    Neyise bizim için yalancı ve yağcı 600 parmak ve ve on binlerce danışmanları yan gelip yatsın yeter.

    Bizim yetiştirdiğimiz beyinlerimizi kendimiz değıl ABD ve AB gibi ülkelere rasmen altın tepsilerde sunuyoruz.

    Genç bir çocuk ortadoğuyu bitirmeden ABD Google ve Microsoft’tan iş teklifi aldığı an hiç düşünmeden red etti.
    Bitirdikten sonra ülkesine kazandırmak için kendi mutihş bilgisine güvenerek 500,000 Lira sermayali bir şirket kurdu. Tam goole rakip bir projeyi bitirip faliyete geçireceği zaman Devletullah tamamen yalan ve olmiyan uydurma 1,miliyon vergini õdemedin diye hem şirkei mahkemeye veriyor hemde anında icra gönderip çökertiyor.

    Peki o çocuk ne yapiyor?
    Hemen google iş için muracaat ediyor ve 1 ay içerisinde kendisine iş vizesi uçak biletleri ve ev eşyalarını getirecek gemi ücreti õdeniyor.
    Şu an googlde dolgun maaşl’a çalışiyor.
    Birde Harp okulundan namaz kıldığı için atılıyor faka bilkenti burslu kazanip ve derece ile bitiriyor.
    Bu geç 2000 yılında
    Microsoft’a işe başlamış baba parası ile değil zekasi nedeni ile burslu okumuş çok başarılı bir çocuk. 2005 yılında hem green kartı hemde vatandaşlığını yakarak geri döndü nedenide tek başına icat ettiği bir projesini türkiye için kullanmak ve ülkesine hızmet etmek.
    Peki sonunda ne oldu?
    2016 Haziran ayında herşeyini kayip etmiş olarak Microsoft’ta geri geldi.
    Önce halk olarak adam olabilsek gerisi çorap söküğü gibi gelir Ammaaa biz halk olarak yalanci ve hırsız siyasetçi veya politikacılar fark etmez kendi kardeşimizi feda ederiz.

    Anlamiya’na Davul zurna az anliya’na sivri sinek saz.

    Ahhh bizdeki analar Ah çocuklarınza karşı vazifeniz olmayan HIZMETÇILIĞI birakıp analık vazifenizi yapabilseniz, o zaman sizlerin evlatlarınızın her biri daha değerli olur.

    • Bu tip saldırılar ABD gibi devletler’e bir kaç gün zarar verir fakat bizim gibi halkını enayi yerine koyarak çok tehlikeli ve zararı büyük olan dışardan gelmış bir saldırıyı içerde’n kaynaklanan diyerek halkını kandıran ülkeler çok zarar görür.
      HALKINA NEFRET KUSAN BU YAKLAŞIMINIZDAN DOLAYI SİZİ PROTESTO EDİYORUM
      BU NE KİN BU NE KARALAMA YAZIK

      • Genemi SİZ? Siz gidin Pekerin abisine secde edin. Sizin gibilerinin protestosu benim için bir onurdur. Bu demeki ben doğru bilgiler paylaşiyorum.

  8. Bugünkü yazıya kapak olsun! Sn.bernarın birbirinden isabetli kehanetlerinden sonra balon balık gibi şişip “Dediğim gibi oldu!” diyebilmeyi çok isterdim ama bırakalım onu sayın yk gibiler desin…
    Kahve döğücünün hınk deyicisi!

    “H. Gayret
    11 Temmuz 2021 At 18:34
    “Basın öne eğilmesin!” ama arkasını da ona buna dayamasın/vermesin/yaslamasın!
    Hatta mümkünse hiç basmasın!
    Medya toplumun düşmanı, sahibinin sesidir!
    Belli bir sermaye grubunun finansmanıyla çıkan her türlü yayın engellenmelidir!
    İletişim ve haberleşme tümüyle devlet eliyle yürütülmeli ve bilgilendirmeler günlük anlık e-bültenler halinde yayınlanmalıdır!
    Bir an önce ulusal intronet ağı tesis edilmeli kullanımı özendirilmelidir.
    Her türlü dış yayın ve verimadeni kanalları koruma kalkanlarıyla tıkanmalıdır!
    Dataların güvenliği her şeyden daha önemli ve üstündür; allahını seven kendi çevrenini ve dijital florasını üçüncü tarafların tasarrufundan ve gözetiminden korumak üzere görev başına koşsun!!!!
    Alçak irtifalı mini küp uyduların üretimi ve yörüngeye fırlatılması en en öncelikli gündem olmalıdır!!!!”

    • “kapak”mış, kapakdan anlasaydın bu günkü yazının bütün troller için yazılmış gerçek bir kapak olduğunu anlardın.

      50 senelik hiç bir akıl içermeyen lafları alt alta sıralayarak sattığı havalara bak sen.

      “Hiç Komunisti Olmayan devlet, Komünist Çin” lafını hiç mi duymadın sen!

  9. Sayın Koru ,
    Bilişim dünyası ile ilgim kullanıcı düzeyinde , profosyonel derinlik de değil . Ancak geçmişte bilgisayarlarımıza virüs gönderilip de bitcoin istendiğjnde bitcoin hesabı açmıştım. Fidye yi ödemedim.ama anladığım kadarıyla , nasıl ki bir email hesabınız var , ya da banka hesabınız var. Aynı şekilde bir yada daha fazla hizmet sağlayıcı sistemde de coin hesaplarınız var . siz kullanıcı adı ve parola ile erişiyorsunuz . Sizin bilgisayar alt yapınıza giren hackerler coin sistemlerinin de alt yapısına girerler diye hesap ediyorum. NSA dünya email trafiğini takip edebiliyorsa coin hesapları da pekala takip edilebilir. Eğer edilemez ise o zaman coin sahipleri de kendi hesaplarına erişemezler.
    Talan, ganimet anlayışı dünya var olduğundan beri var ve olmaya devam edecek.
    Kaybedecek ne kadar çok şeyiniz var ise , kalbinizde ki kaybetme korkusu o kadar büyüktür.
    Dünyanın en zengini hiç bir şeye ihtiyaç duymayan sefil bir derviştir.

    • “Dünyanın en zengini hiç bir şeye ihtiyaç duymayan sefil bir derviştir.”
      Melik bey bu ifadelerinizle; Lübnan gibi çökmüş bir ülkeye dönersek haçlı bize dokunmaz mı diyorsunuz yani???

  10. Fransa’daki ünlü veri merkezi OVH’de büyük yangın!
    Fransız veri merkezi firması OVHcloud’un sunucularının bulunduğu tesiste çıkan yangın, sunucuların büyük kısmını yok etti!
    10 Mart 2021

    OVHcloud’un hizmet verdiği binlerce web sitesinde şu anda hizmet sorunları yaşanıyor. En çok etkilenenler ise ünlü WordPress eklentileri WP Rocket ve Imagify. Bu iki servis şu anda çalışmıyor. Yangın söndürülmüş olsa da, soğutma çalışmaları sürdüğü için henüz binaya giriş ve hasarın tam boyutu tespit edilebilmiş değil.

    OVHcloud, müşterileri felaket kurtarma planlarını etkinleştirmeye çağırdı. Şirket CEO’su Octave Klaba Twitter’da yaptığı açıklamada, “Yangın SBG2’yi yok etti. SBG1’in de bir bölümü hasar gördü. İtfaiyeciler yangının SBG3’e yayılmasını engellemeye çalışıyor. SBG4 etkilenmedi” yazdı ve şunları ekledi: “Şu anda tesise giremiyoruz. Bu yüzden SBG1, SBG3 ve SBG4 çalıştırılamıyor.”

    Yangın sonrası Türkiye’den de bazı site sahipleri erişim problemi yaşadıkları yönünde sosyal medyada mesajlar paylaşıyor

    OVHcloud Halka Arz İçin Hazırlanıyordu
    Strazburg’daki veri merkezi, OVHcloud’un Fransa’daki 17, Dünya genelindeki 32 veri merkezinden biri. 1999 yılında Klaba tarafından kurulan OVHcloud, pazara hakim olan ABD devi Amazon Web Hizmetleri, Microsoft Azure ve Google Cloud ile rekabet eden Avrupa merkezli en büyük bulut hizmetleri sağlayıcısıydı.

    OVHcloud, geçtiğimiz pazartesi günü yaptığı açıklamada halka arz için hazırlıklar yaptığını duyurmuştu.

  11. AKP ve AKP seçmenlerin üstüne Kemal Kılıçdaroğlu kadar Taş düşsün.

    Kemal Kılıçdaroğlunu çok uzun başkanlık yaptı diye Lanse ediyorlar.

    22 Mayıs 2010 tarihinde yapılan 33. Olağan CHP Kurultayı’nda, 1249 delegeden 1200’ünün imzasını alarak ve tek aday olarak girdiği kurultayda geçerli 1189 oyun tamamını alarak CHP’nin 7. genel başkanı olmuştur.

    AKP hükümeti ve Seçmenleri daha önce Kemal Kılıçdaroğlunu tanımaktalar her halde ondan karıştırıyorlar.

    Burda AKP muhalifleri olan, zamanında Koşa Koşa AKP oy vermeye gidenler kemal Kılıçdaroğlunu eleştiriyorlar.

    Sizin ne haddinize Kemal kılıçdaroğlunu eleştirmek; Daha o zaman AKP iktidara geldiğinde bunların bir bir yolsuzluklarını ortaya dökerek Meşhur olmuş CHP başkanı seçilmişti.

    Melih Gökçekin fırfırik(fırıldak) İşlerini ortaya Döküyor.

    https://www.dailymotion.com/video/x8rafp

    Kemal Kılıçdaroğlu Kaç kere Erdoğana Hodri meydan dedi.

    Erdoğan senin seçtiğin kanal olsun, sen ordunla gel, ben yanlız geleceğim, sen 1 saat konuş ben yarım saat konuşuyum dedi. Edoğan er meydanından hep kaçtı.

  12. 2010 da Yeni Şafak’ la yolları ayrılan Fehmi Koru Ntv de Ruşen Çakır’a konuk olmuştu.

    İbrahim Karagül’ü işten attırmak gibi  bir iddia ortaya saçılmıştı. Wikileaks belgeleri açıklandıktan sonra İbrahim Karagül’ün ‘Edelman beni gazeteden attırmak istedi’ diye yazması Yeni Şafak’ta deprem yarattı, Fehmi Koru’yla gazetenin yolları ayrılmıştı.

    2014 de Ertugrul Özkök’ e verdiği bir röportajında “Hiç yakıştıramadığım bir iftiradır.” demişti.

    Yalan ve iftiraya maruz kalan Fehmi Koru uzun süre suskun kalmıştı. Şimdilerde suskun kalanlara niye susuyorsunuz “Hayra Alamet Değil” diyor kendileri.

    Niye suskun kaldığını da şöyle açıklamıştı Ruşen Çakır’a ;

    ****Ben niye bugüne kadar sustum? Bir şeyler olunca benim zihnim şöyle çalışır, bu işte başka bir iş var mı? Bana karşı görünse de Yeni Şafak’a karşı bir operasyon mu bu? Ya da ondan daha geniş bir şey mi? Benim görebildiğim kadarıyla saldırılar yeni bir şey değil, daha önceki kişiler tarafından yapılıyor, şahsen müsterihim. Yeni Şafak’taki yazarlık hayatım bitti ama ben hala ayaktayım,  o saldırılar beni çok etkilemiyor.

    12 yıl Yeni Şafak’ta yazdım. Ne olup bittiğini kendim de anlamaya çalışıyorum. Birdenbire bir iddia ortaya atıldı, 1 Mart 2003 tezkeresinin hemen sonrasında Türkiye’ye Eric Edelman geldi. Şu günlerde de Wikileaks dolayısıyla Edelman’ın yazdığı raporlar gazetelere yansıdı. Birdenbire oraya sıçradık, gazetede yazan bir arkadaş dedi ki, ‘Benim de o dönemde Edelman kellemi istemişti, bunu halen gazetemizde yazan bir gazeteci aracılığıyla yapmıştı. O yazar benim gazeteden atılmam için kulisler çevirmişti.” Ben önce üzerime alınmadım, üzerime alınmam için bir sebep yok. Sonra bir takım programlarda benim ismim gündeme geldi. Dolayısıyla böyle bir ithamın muhatabı haline dönüştüm. Önce üzerime alınmadığım halde sonra ismim anılınca bunu ciddi mesele yaptım.

    KUYRUKLU YALANLAR TAKILDI
    Bu iddianın gerçeklerle hiçbir ilişkisi yok, ne Edelman ne de herhangi bir ABD büyükelçisi, bana gazetemin herhangi bir yazarıyla ilgili ‘Bu adam atılsın’ diye bir şey söylemiş değil. Veya ben gazeteme ‘Bu adamı ABD büyükelçisi istemiyor, atın’ demedim. Buna benzer, bunu uzaktan da çağrıştırır herhangi bir olay da olmuş değil, önce bunu söyleyeyim. Bu tamamen yalan. Sonra buna kuyruklu yalanlar da takıldı ve herkesin konuştuğu bir konu haline geldi.****

    Fehmi bey yılların eskitemediği duayen bir yazarımız. Yalanlara ve iftiraya uğradığında hissettiği duygu ve düşünceleri herhalde bir kendisi bilir.

    Sosyal medyada, youtubda ,twitterda akılalmaz senaryolar, iftiralar, algı çalışmaları yürütülüyor. Bunun da herkes farkında. Küresel imparatorluk ‘dijital’ bir darbeyle Türkiye’de yönetimi değiştirip, dişine göre yeni bir iktidar istiyor. Evet istiyor!

      Farkındasınızdır, son 6 ayda inanılmaz bir şekilde hız kazandı.Üretilen yeni yalanlar, yeni iftiralar, yeni manipülasyonlar hızlı ve etkili bir şekilde tedavüle sokuluyor ve anında alıci buluyor ve tüketiliyor. Uydurma senaryolarla youtube yorumcuları kocakarı dedikodu mecrasına dönüştürüldü. Boğaziçi de aşağıya bak, lgbt mevzuları, İstanbul sözleşmesi, 128 milyar yalanı, Katarlı Tıp yalanı, Sedat Peker yalan rüzgarlarları.Bir sürü yorumcu peydahlandı yuotubda, Fuat Avni yorumcuları tekrar yükseltildi. Sedat peker eski yediği naneleri açıklar gibi oldu, ucundan acık.ilk videolarla güven kazandırdı.Hadi hadi devir hükemeti artık moduna getirilip en son bütün Akp yandaşlarına kaleşnikof dağıltıldığına inanan kesim oluşturdular.Şimdiki hedef herhalde Aaa tiyatroymuş yaa gelecez gibi.

    Türkiye eski tip darbelerden çok çekti. Darbenin kimler tarafından yapıldığını, ülkenin menfaatine olmadığını anladığında Türkiye’nin yarım asrı heba olup gitmişti. O yüzden 15 Temmuz’da bir büyük direniş ortaya koyuldu.

    Sömürgeciler çok iyi anladılar ki artık eski yöntemlerle iktidarları devirmek çok güç. Onlar da şimdi devşirilmiş askerlerle değil, algoritmalar üzerinden darbeye soyundular.
      Dijital hegemonya dönemindeyiz. Algoritmaların adaletsizliği altında eziliyoruz. Bugün o algoritmaların adaletsizliğinden istifade edenler yarın aynı adaletsizliğin pençesinde kıvranacaklar farkında değiller. Ama o zaman iş işten geçmiş olacak. Her şeyimiz elimizden kayıp gidecek. Veri sömürgeciliğinin ne amaçladığını fark etmez isek yakın bir zamanda ülke yönetimlerinin dijital darbelerle birer birer devrildiklerine şahit olacağız

  13. Pandeminin de gösterdiği bir hususun diğer bir yüzü.
    Dünyanın hiçbir yerini “izole” edip kendin için güvenli hale getiremezsin.
    Ya hep birlikte güvenli ve sağlıklı yaşayacağız.
    Yada hepimiz hasta olup öleceğiz. Hepimiz tehdit altında yaşayacağız.
    Bu nedenle tüm sorunları küresel ölçekte değerlendirmemiz gereken bir sürece girmiş bulunuyoruz.

    • Sen onu patrona söyle de oralardaki küresel ölçekli efendilerle görüşüp bi rica etsin bari sayın yk!
      Adamlar kimseye aşı vermiyor, sen hala izole den, hepimiz birimiz için… muappetinden falan bahsediyorsun burda?

  14. Kredi kartı, cep telefonu, internet kullanan herkes robottur bu Dünya’da. Zaman zaman telefonla bana ulaşan banka ve gsm şirketleri elemanlarına “Robotluğumuzu iki de bir gözümüze sokmayınız” diye tersleniyorum. Kılıçlarla, toplarla, nükleer silahlarla edilen kabadayılıkların yerini alan bu duruma herkes her devlet ister seve seve ister başka türlü razı olmuşlar, olacaklardır. Zırhlı otodan kapıları açamayınca balyozla çıkan bir devlet, daha yerli otosunu yapamadan uçan arabada liderliğe oynayacakmış. Rahmetli Cem Karaca’nın güzel parçasında dediği gibi; işçisin sen, işçi kal, giy dedi tulumlarını… Ha Gayret beyefendi kendinizi lütfen paralamayınız; Tamirci Çırağı parçası ile ne demek istediğimi anlayamazsınız.


    • Ciğere uzanamayan kedi “murdar” dermiş..
      Hayal edip çalışan muradına erermiş!

      “Uçan araba” takdir ister! ey Yahya usta!
      Kara kediliği bırak! bari bu hususta….
      ….

  15. Yalan; bir teröre, kitle imha silahına dönüştü. Bir iç tehdit halini aldı. “Savunmak” yenilgidir! …
    bu başlık ibrahim karagül ün yazısının başlığı 15 temmuzla ilgili
    Yeni bir saldırı altındayız, bir tür savaş bu ve görünmez ordular istedikleri sonucu alabiliyorlar…
    bu da fehmi koru nun yazısının başlığı kurumlara yapılan dijital saldırılarla ilgili… son zamanlarda köşe yazarlarının yazı başlıkları maşallah yazıları kadar uzun olmaya başladı moda böyle sanırım fehmi bey de son zamanlarda bu modaya uymaya başladı , bir de fehmi bey yılların gazetecisiniz bankanın yönetiminden birine ben ulaşamam ama siz ulaşabilirsiniz keşke ”ben” den bir farkınız olsaydı da tahminlerle yazı yazmasaydınız ama ne önemi var ki sonuçta her şeyin bulanık kalması da moda.

  16. SİBER ALEM

    Çözüm dışa kapalı sistemlerde. İnternet alt yapısından bağımsız bazen ulusal çapta olabilen kapalı ağların kurulması. Dış ilişkilerde de bir gümrük sistemi. Dışarıdan gelen her türlü veri gümrükte bekletilip sorgulandıktan sonra kabul edildiği bir sistem. Er geç bu ağlar kurulacak. Sosyal madya denen ifsat edilmiş ortamın da acilen düzeltilmesi lazım. Demokrasi mi, yüzbin fötöcü tarafından ifsat edilen bir bilgi ağının kime faydası var?

    • bence çok haklısınız sn.hd! bütün vücudunuzu kuma gömmenin bu dediklerinizden daha kestirme bir yolu yok.

      • Var var baran bey; direkt gidip postu pensilvanyaya serelim, devletimizin datalarını da flashbelleklere atıp doğruca beyazefendilerimize teslim edelim, nasıl sana uyar mı???
        İmamoğlunun koltuğa geçtiği ilk gün yaptığı gibi…

  17. E, ne mi olacak şimdi? paralar yastık altına! kimseye güven olmaz! Gelsinler de soysunlar; Tabancalar yastık altında!.. Sn Matrakçı siz Temel ile devam ediniz. Fadime’ye dokunmayızın. Geçen gün donunu çıkartmıştınız müslüman kardeşinizin…

    • yakinda siber ulkeler olusursa kimse sasirmasin yeni vatandasliklar olusacak. herkes bir siber ulkenin vatandasi olacak. hangi toprak ta veya hangi milliyetten geldiginizin onemi olmayacak. bu durum.tam oturup yapay zeka ile beraber olusacak siber kanunlar ve mevzuatlar (protokol) olucacak. maalesef biz yine uzaya gidememis olacagiz.

      • Sayın yolcu siber vatandaşlık zaten var hem de o “hangi toprak ta veya hangi milliyetten geldiginizin onemi olmayacak.” dediğin yüzden var;
        Ab ülkelerinde bu var; kendin gelme, olduğun yerde kal, paran varsa onunla bizim ülkemizde uzaktan(online) iş yapmana imkan sağlıyoruz şeklinde…
        Yani tam aksine toprağınız ve ırkınız yine başat faktör, konu anlaşılmıştır umarım!

      • ….
        Uzayda seyir halindesin ey “yolcu”, sen de!
        Yetişemezsen, süratle geçiyorsa zaman…
        Seni sürüklüyorsa, hatta istemesen de,
        Bak vakit çok geç olmasın! jeton düştüğü an!..
        ….

    • Sayın hk “Sn Matrakçı siz Temel ile devam ediniz. Fadime’ye dokunmayızın. Geçen gün donunu çıkartmıştınız müslüman kardeşinizin…” demişsiniz ama nurdan abla pek sizin gibi düşünmüyor anlaşılan, çünkü aynı gün ben de bu çamaşır fetişizmiyle ilgili bir hatırlatmada bulunduysam da kendisi; “benim zihnimi açıyor noolmuş, çok da iyi ediyor!” diyerek matrakçı arkadaşı bir de teşvik etmişti…
      Ama her fırsatta “iyiliği emredip, kötülüğü yasaklama” erdemiyle giyinip kuşanmış olarak ona buna nasihat veren uğur arkadaşımız da nurdan ablaya tek kelime bile edememişti ki bugün sizin ikazınız geldi…
      Varolun!

      • Bir ara siteye girdiğimde o “olay”a denk gelmiştim ancak o zaman ikaz edecek zamanım yoktu. Ama o münasebetsiz “çıkartma” olayı aklımda kaldığı için bu şekilde çıkarmış olayım dedim. Diğer yorumcuların konuya katkısının takibini yapmadım. Yetmişine dayanmış “Abla”n o işe talip ise, Sn Matrakçı repertuvarından o yaşa uygun bir şeyler de bulur…

        ….
        Ne fırkalar var, miadı dolmayan…
        Çaya çorbaya, herşeylere limon!
        Bir “salyangoz”du sanki, ayan beyan…
        Müslüman mahallesindeki o don!
        ….

Yoruma kapalı.