Galiba biz ülke ve millet olarak seçimleri seviyoruz. İki-üç kişi bir araya geldiğimizde sözü mutlaka önümüzdeki seçime getirmenin, gazete köşelerinin her iki yazıda bir bu konuya ayrılmasının başka anlamı olabilir mi?
Bunları yaptığımız günler en yakın seçime yedi ay uzak olsa bile…
En yakın seçim belediye başkanlarıyla ilgili. Partiler hayli zamandır yerel seçime hazırlanıyorlar. İktidar partisi aralarında İstanbul ve Ankara’nın da bulunduğu altı ilin büyükşehir belediye başkanlarını istifaya zorladı ve yerlerine yeni başkanlar atadı. Gerekçe ‘metal yorgunluğu’ olarak açıklandı.
Ayrıca genel seçim öncesinde oluşturulmuş ve işe yaradığı görülmüş MHP ile ‘Cumhur İttifakı’nı yerel seçimde de sürdürme arayışına olumlu yaklaştığını ilan etti AK Parti. İttifakla amaçlananın MHP’li başkanlarca yönetilen belediyelerin yine MHP’de kalması olduğu belli. AK Parti de kaybedebileceği önemli belediyeleri bu sayede elinde tutabilme hesapları yapıyor.
Genel seçim başka, yerel seçim başka
Sistem değişikliği için gidilen 16 Nisan 2017 tarihli referandumda ‘Hayır’ oylarının önde çıktığı İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerini kaybetme endişesi, önümüzdeki seçim için de ittifakı yenilemeye zorluyor iktidar partisini…
Oysa yerel seçimde partilerin aleni ittifakı yasal açıdan sorunlu olduğu gibi, gerçekleşmesi ve işe yaraması da o kadar kolay değil. Seçmenlerin genel ve yerel seçimler arasında fark gördükleri ve sandık başında farklı motivasyonlarla hareket ettikleri biliniyor. Partilerin iki seçim oyları arasında görülen değişiklik bu gerçeğe işaret ediyor.
Bu gerçeği en iyi bilecek durumdaki politikacılar iktidar partisinde yer alıyor. Onların içinden çıktığı Refah Partisi ittifak kurarak gittiği 1991 seçiminde yüzde 16.88 oranında oy alabilmişken, 1994 yılında yapılan yerel seçimde adayları İstanbul (25.19) ve Ankara’da (27.3) belediye başkanlıklarını kazanabilmişti (Aynı seçimde RP’nin belediye meclisi oyu 19,13 idi).
İki seçimin aynı gün yapıldığı dönemler oldu, onlarda da partilerin oyları arasında farklar olduğu görüldü.
Sebebi açık: Vatandaş ülkeyi hangi partinin yöneteceğine karar verirken başka, semtini/ilçesini/kasabasını/ilini kimin yöneteceğine karar verirken başka güdülerle hareket ediyor.
Herhalde önümüzdeki yerel seçimde de vatandaşlar benzer bir davranış tarzı sergileyeceklerdir.
İttifakların bu sebeple işe yarayacağını sanmıyorum.
Yerelde zamlar ve yokluklar sonucu etkiler
Günümüzün şartları seçimi iktidar için biraz daha zor hale getiriyor.
En önemli unsur ekonomi. Henüz bütün boyutlarıyla kendini belli etmediği halde, ekonomide yaşanan olumsuzluklar, seçimi iktidar parti/leri hakkında bir sınava dönüştürme ihtimalini akla getiriyor. TL’nin değerinin düşmesi, ithalata dayalı bir ekonomi modelinde, kaçınılmaz olarak zamları gündeme taşıyor.
Türkiye yönetimde değişim ihtiyacının kendini belli ettiği her dönemi ya temel ihtiyaç maddelerinin bulunmaz hale geldiği ya da zamlı ürünlerin tencereleri ateşe döndürdüğü günlerin ardından yaşamıştı.
AK Parti’nin iktidarı da bir ekonomik kriz ardından mümkün olmamış mıydı?
Zamlar ve bazı ürünlerin yokluğu belediyeler için yapılacak seçimi doğrudan etkiler.
Bir de adayların durumu var.
‘Metal yorgunu’ olmakla itham edilen başkanların koltuklarını terk etmesi sonrasında yerlerine gelenler ilgi çeken birer başarı hikayesi yazamadılar. Tersine, yeni başkanlar, gidenlerden daha ‘yorgun’ bir görüntü veriyor. Bunda muhtemelen onların ‘seçimde aday olmama’ şartı ile göreve getirilmiş olmalarının da payı vardır.
Atama yoluyla iş başına getirilmiş başkanların düşük performansı vatandaşın karşısına ‘aday’ olarak çıkartılacak partililerin vatandaştaki algısını da olumsuz etkileyebilir.
Partiler bu kez de adaylarını merkez yoklaması ile belirleyecekse tabii…
Yine aynı yöntemle mi belirlenecek adaylar?
Galiba öyle.
Ön seçim yapan daha şanslı
Eskiden, seçimlerde adayları birkaç kişiden oluşan dar bir kadro değil, adaylıkların söz konusu olduğu yerleşim yerinin bu amaçla seçilmiş delegeleri belirler ve bunu ‘ön seçim’ ile gerçekleştirirlerdi. Sayıları yüzler bazı yerlerde binlerle ifade edilen delegelerin seçtiği adayların yarıştığı seçimler daha anlamlı olur, seçilenler de kendilerini merkezden çok seçildiği yerin halkına borçlu hissederlerdi.
Önümüzdeki seçimde eski yöntemi devreye sokan, adaylarını ‘ön seçim’ ile belirleyen partiler yarışı daha heyecanlı hale getirebilir.
Hatta bağımsız adayların dahi bu seçimde şansı olabilir.
Görüyorsunuz, yazarınız bile, henüz sandık başına gitmeye aylar varken, kendisini tutamayıp yerel seçimle ilgili bu yazıyı yazabildi.
Yalan söyleyecek değilim, seçimleri ben de seviyorum.
ΩΩΩΩ