ABD Suriye’de ‘tavşana kaç, tazıya tut’ oyunu mu oynuyor? Washington’da oyun bitmez…

19
Foto: NTV’den..
Reklam

Türkiye günlerdir Suriye’nin kuzeyindeki YPG/PYD hedeflerini vuruyor. Son günlerde Suriye’ye bir başka hedef daha katıldı: Irak… İki komşu ülkenin Türkiye’ye yakın topraklarında yuvalanan teröristlere yönelik hava harekatı hiç durmaksızın devam ediyor…

Irak ile ülkemiz arasında bu tür harekatlar için bir ön anlaşma var, bu yüzden daha önce de oraya dönük bu yoğunlukta operasyonlar yapıldığı biliniyor. Ancak iç-savaş sürdüğü için otorite boşluğu yaşanan Suriye’de, Türkiye’nin daha önce kendi çizdiği ilgi sınırları dışındaki bölgelere karşı girişilen bu yoğunluktaki operasyonu bir yenilik sayılabilir…

Operasyon bölgesinde ABD himayesinde olduğu bilinen militanlar bulunuyor…

Nitekim, ilk gün, bir Amerikan F-16 uçağının Türkiye’ye ait silahlı insansız bir hava aracını (SİHA) düşürdüğü duyuldu.

Duyuran da Amerika’nın bölgedeki komutanları…

Ankara’dan, bölgedeki bütün güçlere, operasyon sahasındaki varlıklarını çekmeleri yönünde uyarıda bulunulduğu biliniyor…

Uluslararası ajanslar da, Ankara’nın verdiği etkisiz hale getirilenler sayısını doğrulayan haberler vermekteler…

Türkiye’nin bölgeye yönelik askeri harekatı, TBMM’nin yeni yasama yılını başlatacağı gün -1 Ekim’de- İçişleri Bakanlığı’nı hedef alan terör saldırısı üzerine başladı. Saldırıda kendini patlatan canlı bomba ile üzerindeki bombayı patlatamadan etkisiz hale getirilen ikinci militanın Suriye’den ülkemize giriş yaptıkları açıklanmıştı.

Reklam

Sürdürülen askeri harekat o terörist saldırısına bir cevap. Yetkililer, bu harekatla, ülkeye yönelik tehdidi ortadan kaldırmanın amaçlandığını bildiriyorlar.

Harekatta havadan dövülen hedeflerin, Türkiye’nin birlik ve dirliğine tehdit oluşturan PKK ve onunla ilintili yerel güçlere -YPG/PYD’ye- ait olduğu daha ilk günden açıklandı. PKK’yı bölgeye dışarıdan gelmiş ABD de ‘terör örgütü’ olarak görüyor. [Putin Rusya’sı ise PKK’ya Moskova’da bir temsilcilik açma izni bile verdi.]

Aynı ABD, Türkiye’nin ‘‘PKK’dan farksız’’ olarak gördüğü YPG/PYD’ye ve militanlarına PKK’dan farklı davranıyor. Yalnızca sözde de kalmıyor bu farklı muamele, ABD, askerleriyle YPG/PYD militanlarının eğitilmesini sağladığı gibi, ağır-hafif demeden silahlanmasına da katkıda bulunuyor. 

Gerçek bu iken, kendi askerlerinin de bulunduğu bölgedeki YPG/PYD militanlarına karşı girişilen Türkiye’nin askeri harekatına, ABD’den, tam destek verdiği söylenemese de, doğru dürüst bir karşı çıkış da gelmedi.

Washington Türkiye’nin kendisini savunma hakkı bulunduğuna dair açıklama yaptı.

Düşürülen SİHA için özür dilenmedi belki ama benzer bir olayın bir kez daha yaşanmayacağı yönünde güçlü sinyal alındığı söylenebilir.

Üzerinde dikkatle durulması gereken bir tuhaf durum bu.

ABD bölge insanının beklentilerini kabarttıktan ve bulundukları ülkeler yönetimlerine karşı mücadelelerine başlangıçta destek verdikten bir süre sonra, geçmişte de, tavır değişikliğine gidebilmişti.

Reklam

En bilinen çarpıcı örnek, Molla Mustafa Barzani liderliğindeki kalkışmanın (1969-1975) arkasındaki güç olan ABD’nin, İran üzerinden her türlü desteği vermekteyken, birden bire kendini kenara çekmesi sonrası, Saddam Hüseyin’in başındaki Irak’la Şah’ın İran’ı arasında Cezayir’de imzalanan anlaşma ile İran’ın karşı cepheye geçmesidir.

İsyan harekatı çöküvermişti.

Hayal kırıklığı içerisindeki Mustafa Barzani hastalığının son günlerini ABD’nin başkentinde geçirdi ve orada hayata veda etti (1979). 

Dönemi soruşturan resmi Pike Komisyonu, isyanın destekçisi CIA’nin -bunu ABD olarak anlayabiliriz- Saddam’ı devirmek için Irak’ı zayıflatmak amacıyla Kürt güçlerini desteklediği, yoksa Barzani’nin niyetlerinin gerçekleşmesiyle ilgisi bulunmadığı sonucuna varmıştı.

Geçmişte ihanet eden yine pekala ihanet edebilir.

Acaba bu defa da böyle bir durum mu söz konusu?

Yoksa, Washington ‘tavşana kaç, tazıya tut’ oyunuyla başka bir amaç mı güdüyor?

Pek çok muhtemel senaryo aklıma geliyor da, hiçbiri bölge insanı ve Türkiye’nin lehine değil.

Bu sebeple de çok dikkatli olunması gerektiğini düşünüyorum.

ΩΩΩΩ

Reklam

19 YORUMLAR

  1. Hamas’ın yayınladığı görüntüleri izlerken beni en çok etkileyen şeylerden biri de Filistin onca gelişmiş ileri teknoloji ürünleriyle donatılmış İsrail istihbaratını nasıl mağlup ettiğiydi. Demekki isteyince bütün teknolojik imkanlara rağmen en güçlü istihbaratların bile kapasiteleri bütün yönleriyle çözülebiliyormuş. Bu her şeyi değiştirir bence.

  2. değiştirile değiştirile artık bir darbe anayasası olmaktan çıkıp sivil anayasa olan anayasamızda değiştirilmeyen ilk 4 madde kaldı herhalde. Türkiye Cumhuriyetinin temel direği ilk 4 maddeyi de değiştirmeyi düşünmüyorlardır İnşallah. Halkın gerçek gündemi geçim ve barınma iken ve özellikle 7500 lira alan emekliler perişanken nedir bu anayasa merakı? Bence şu an anayasada bir sıkıntı yok. asıl sıkıntı kafalarda. akparti kendinden önceki dönemlerde muhafazakar kesime uygulanan ötekileştirmeyi maalesef kendi seçmen kitlesine uyguluyor farkında değiller. yada öyle bir gaflet uykusundalar. Sayın Cumhurbaşkanımız dünya 5 ten büyüktür diyor. iyi güzel doğru ama Türkiye’ de 1 den büyük değil mi?

  3. ARABULUCU!
    Henüz Rusya Ukrayna’ya sadırmadan, birileri “arabuluculuğa” soyununca bir şey yazmıştım:
    “– Bir arabulucu düşünün ki, şiarı yurtta ayrışma cihanda çatışma olan. Artık savaş çıkmyacaksa da çıkar. Savaş önce Ukrayna’da başlar. Sonra Suriye’ye sıçrar.3. Dünya savaşına kadar yolu var”

    • 3. Dünya savaşının tam içindeyiz, Davutoğlu islam işbirliği örgütünü acil toplantıya çağrılmasını istiyor, Rusya örgüte gözlemci statüsünde, Putin de katılsın toplantıya. Suriye örgütten çıkarıldı geriye 56 sömürge devletleri kaldı. Bu devletlerin yarısı batının sömürgesi geri kalanı da Çin ve Rusya’nın sömürgesi.

      Savaş çoktan başladı da kim kime kalır ondan emin olmadıkları için şimdilik paravan şirketleri/ devletleri sahaya sürüyorlar. Nihayetinde son sözü Türkiye’nin üyesi olduğu nato söyler galiba.

      Hamas’ın kassam tugaylarının yayınladıkları operasyon görüntülerine 10 dakika bakabildim. Bu savaş bitmez. Hamas’ın Telaviv’e fırlattığı roketler ve roket atarların menşei yakında ortaya çıkar. O zaman seyret gümbürtüyü!

  4. “KULA KULLUK SİSTEMİ”
    Mevcut “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” olarak lanse edilen benim “Kabile Reisliği Hükümet Sistemi” dediğim, özeti “sistemsizlik-keyflik” olan, sistemin en “yerli-milli” tanımı ise “Kula Kulluk Sistemi”
    Bu sistemde güya sadece Allah’a hesap verilecekmiş.
    Kula hesap veremeyen Allah’a nasıl hesap verecek?
    Meleklerin getirdiği kayıtlara yasal delil değil, mahkeme kararına dayanmıyor mu diyeceksin?
    Vakti zamanında Suriye’nin içişlerine
    balıklama-bodoslama dalarken işi bilenlerin işlerine de son verildi.
    Daha önce 2023 yılı için koyulan hedeflerin yarısı bile olmayan rakamlar “yeni” hedef olarak yutturuyorlar.
    İçeride de dışarıda da asıl sorun kula kulluk sisteminde.
    Sayın KORU!
    Aklınıza gelen ” muhtemel” anı zamanda makul senaryoları merak etmiyor değiliz.
    Ancak bana sorarsanız dile getirmenizin size de bize(ülkemize) de yararı olmaz.
    Size de yararı olmaz Zira adliyeyi mekan edinmiş olursunuz
    Ülkeye de yararı olmaz. Zira gerçeklik algısını “tamamen” yitirmiş, gerçeklerden, doğrulardan ve dürüstlerden nefret eden çok kalabalık bir güruh var.

  5. önceki yıllarda da NATO müttefikleri arasında buna benzeri askeri nitelikli olaylar olmuş, her defasında hem ikili hem de NATO içi iletişim mekanizmaları ile aşılmıştır. Nitekim 2019’da Suriye’nin kuzeyindeki ABD birliklerinin, Türk mevzilerinden yapılan topçu ateşi altında kaldığı ifade edilmiş ve mesele diyalog yolu ile aşılmıştır. Yapılan açıklamalar bu yönde bir gidişat olacağını da göstermektedir. Öncelikle, Milli Savuna Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Bakan Yaşar Güler ile ABD Savunma Bakanı Lloyd James Austin bir telefon görüşmesi yapmışlar ve bu görüşme ile ilgili “bölgede icra edilen faaliyetlerde ABD ve Türk unsurlarının yakın koordinasyonunun önemini vurgulamışlardır” açıklaması yapılmıştır. ABD Genelkurmay Başkanlığı Basın Sekreteri Patrick S. Ryder de, “Her iki Bakan da bölgede yürütülen faaliyetlerde ABD ve Türk unsurlarının yakın koordinasyonunun önemini vurguladı” eklinde açıklama yapmıştır. Bu noktada önemli olan bundan sonra angajman kurallarının iyi tespit edilmesi olacaktır. ABD ordusundan yapılan açıklamada, ABD Genelkurmay Başkanı General Charles Q. Brown’un Türk mevkidaşı ile görüştüğü ve “Suriye’deki personelimizin güvenliğini sağlamak için ortak çatışmasızlık protokollerini takip etme ihtiyacını” görüştüğü belirtilmiştir. Bu açıklamalar, hem mevcut meseleyi aşmada hem de gelecekte benzeri sorunların yaşanmamasında iki tarafında istekli olduğunu göstermektedir.

  6. Ben meselenin bu tarafına değil, ülkemizin terörle mücadelesine bakmak istiyorum.
    Kürt’lerin isyanı , 1860 ‘larda başladı, tarih boyunca muhtelif zamanlarda değişik şekillerde tekrarladı durdu ve nihayet 1984 den bu yana tam 40 seneden beri kesintisiz devam eden bir terör mücadelesi başladı.
    Devlet bütün gücünü kullandığı halde hala meselenin üstesinden gelinemedi .
    Benim tahmin ve değerlendirmeme göre 20 bin sivil asker polis şehit oldu , karşı taraftan da aslında hepsi bu vatanın evladı olan 80 bine yakın insan hayatını kaybetti !
    Ülkenin zarar ziyanının bir milyar doları bulduğu söyleniyor .
    Peki bütün bunlara rağmen devlet neden şapkasını önüne koyup düşünmüyor, başka yöntem ve çareleri araştırmıyor, bu mesele 40 sene daha mı devam edecek !
    Yeter artık Allah aşkına!
    Elinsaf, elinsaf , elinsaf !

    • Derin(o kadar derin ki, kökü mağma tabakasını da delip Dünyanın öbür tarafına geçer)devlet, bir tablo görmek istiyor:
      Kürtler ve Alevilerin elinde;
      –Bilgisayar yerine bomba,
      –Kalem yerine kaleş olsun.
      Diğerleri, yani güya çoğunluk güvenlikçi unsur olsun.
      Bir-birlerini yesinler ve kırsınlar.
      Maalesef vatandaşımız bu zihniyete açık çek verdi.
      Özellikle 7 Haziran–1 Kasım 2015 sürecine rağmen.
      Vb projelere açık destek vererek.
      Bu zihniyete bazen aksaçlılar da deniyor.
      Bir çok durumda olduğu gibi ismi ak.
      Gerçekte simsiyah.

    • hayret ki ne hayret terörü destekleyen kim amerika. binlerce tır silahı pkkya kim veriyor? amerikanın derdi kürt ler mi? büyük israili kurmak için bir taşeron kürt devleti kurup sonra Filistin gibi onu da zamanla büyük israile katacaklar. yoksa amerikanın suriyede yunanistanda ermenistanda işi ne? niye İranı ve Türkiyeyi boyunduruk altına almaya çalışıyor? uyan da durumun ne kadar kötü olacağını anla!

      • Herkes kendisine en çok benzeyenle iş tutar! uyanalım da hep beraber uyanalım yoksa tek ayık olarak sen kalırsın karanlıkta bir başına:)))

        • Bu milletin başına her zaman Atatürk gibi milleti uyandıran bir yiğit gelmez. karanlıkta kalanların başına ne geldiğini yunan Ankara kapılarına dayandığı zaman mı anlayacaksın gene

          • “Dönülmez akşamın ufkudayım, vakit çok geç,

            Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç”

            Yunan Ankara’ya dayanır mı bilmem ama farslılar sınır kapılarında uzun kuyruklar oluşturuyor. H.gayretin güneydeki en sevdiği ülkenin vatandaşları da ülkelerini terk ediyor, Türkiye’de akrabaları olan İsrailliler de geliyor, yer aç Türkiye!

  7. Beni ilgilendiren X terör örgütünün ne yaptıkları, kim kimler neler neye benzedikleri değil. Kimin kullan dığı? Kimin maşası olduklarıdır. Yani maşaya değil (aa.. maşaya bak! 👀 tahta yada kromdan😡)
    Maşayı tutan eli arayıp bulmak marifet🤔.
    Aksi gibi maşayı bir değil birden fazla elin tutması! Burdaki denge adalet hanımın terazisinden de hassas🤗.
    Her neyse biz çıkalım kerevete:
    Sonunda bu bölge kalacak Esed’e.
    TR sonradan Irakta yaşadıklarından şerbetli olduğundan, 50-100 km etki alanı oluşturacak! Ve kavulmuş şeytan pardon kaçakların bir çoğu gidecek yerleşecek o bölgelere.
    Not: petrol gelirinin çoğu Suriye devletine akmadığı sürece burada hiçbir şey düzelmez.
    Petrolün Esedin cebine girmesini sağlamadıkçada esed sana selam vermez.

    • Ankara’daki PKK saldırısından sonra Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki operasyonlarına siyasi partilerin verdiği ve vereceği destek çok önemli.
      Dün, Irak ve Suriye’ye asker gönderme tezkeresinin süresinin 2 yıl daha uzatılmasını isteyen tezkere TBMM’ye sunuldu.
      Bu tezkereye siyasi partilerin nasıl yaklaşacağı siyasi tartışma gündemini oluşturacak.
      Malum, Mayıs 2023 seçimleri öncesi dönemde CHP, önceki kararlarının zıddına, tezkereye “hayır” oyu vermiş ve bu HDP/YSP ile seçim iş birliğine bağlanmıştı.
      Genel başkanlık, kurultay ve değişim sancısı içerisindeki CHP’nin ne yapacağı merak konusu.
      Yerel seçimler öncesi hem İYİ Parti’nin hem de YSP’nin desteğini arayacak CHP’yi zor bir karar bekliyor.
      Bu defa da “hayır” demesi CHP’nin İYİ Parti ile ayrışmasında yeni tartışmalar doğurabilir.

      • Her saldırıya karşılık, el kesenin elini, göz çıkaranın gözünü olayı şeriatta olur.
        Burası demokratik cumhuriyet.
        Uçak düşürdük diye Putin uçağımızı mı düşürdü?
        Barzaniler yine Fetö gibi ABD de almışsa soluğu en sonunda,
        gidip tüm Iraklıları mı nombalayacağız?
        Yada tüm getö suçu işleyenleri darağacına mı sallandıracağız?
        Yargılayacağız, suçluları hapisle, hata yapanları mesleğinden olmakla vs..
        CHP’li ler etnisite inanç edebiyatını yaptırtmamak!!! için varlıklarını sürdürüyorlar🤔
        Ama fakat.. terörü destekler görüntüsü var (mış). Fişi çekersin cereyan gider görüntü de.. lakin, gider saltanat işgüzarlık, kaptırılır köşebaşları..
        Son tahlilde,
        CeHaPe yada iyi partinin ne’tçeklerinin hiçbir önemi yoktur seçmen nezdinde😡. Baksana seçim geliyor, yiyorlar birbirini hâlâ.
        Bedeli çok ağır olur bana göre🤗☹️.
        Evet mi der hayır mı der! Sorsun seçmenine, partilisine, parti organlarının tümüne!..
        Halkla paylaşmayı öğrensinler önce.

  8. operasyonları sırasında Pentagon Sözcüsü Ryder ABD askerlerine 500 metreden fazla yaklaşan bir SİHA’nın düşürüldüğünü açıkladı. (MSB kaynakları SİHA’nın TSK’ya ait olmadığını söyledi.) Türk operasyonu başlayınca ABD askerleri sığınaklara girmişler, can güvenliklerinden endişe etmişler, olay çok üzücüymüş vs vs. Geçiniz. Bu açıklamanın, Dış İşleri Bakanı Fidan’ın “3. taraflara uyarısının” ardından gelmesi boşuna değildir. Bu açıklamadan hemen sonra Milli Savunma Bakanı Güler’in ABD’li mevkidaşıyla telefonda görüşmesi, aynı saatlerde bu kez Türk jetlerinin -uzun bir aradan sonra ilk kez- Suriye hava sahasına girerek terör hedeflerini vurması Ankara’nın kararlılığını gösterir.
    Washington’un görmesi gereken tablo şudur: Suriye’de bulunmak ABD için bir ulusal güvenlik meselesi değildir. Ancak Suriye’deki terör varlığı Ankara için bir ulusal güvenlik konusudur. Yaşamsaldır. Ankara terör hangi bayrağın altına saklanırsa saklansın onu yok etmeye yeminlidir. Zaman bunu hepimize gösterecek.

  9. Sezai Temelli: “Bu saldırıları bir kez de ben kınamak istiyorum. Sivil ölümlerine yol açan bu saldırılar bizzat Dışişleri Bakanlığı tarafından tescillendi. Her yeri hedef alacağız dedi. Dolayısıyla burada sivilleri kadınları çocukları gözetmeyen bir saldırı stratejisini izleyeceklerini söylediler. Olan Kürt halkına, Kürt çocuklarına oluyor çünkü hedef Irak ve Suriye Kürdistan’ıdır.” dedi.

    Türk Silahlı Kuvvetlerini PKK ile eşitlemeye çabalayan bu zavallılık biçiminin sefaletini görüyorsunuz. Dışişleri Bakanlığı “her yeri hedef alacağız” derken “kadın, çocuk ayırmadan herkesi öldüreceğiz” demiş gibi davranarak yine emperyalist efendilerini imdada çağırıyor. Çünkü bundan başka hiçbir stratejileri yok.

    • Sezai temelli şunu diyor, Suriye’de Rusya Amerika ve NATO var. Bu devletler Kürtlerle savaşmak için mi Suriye’de bulunuyorlar? Eğer bir birleriyle savaş halinde Suriye’de bulunuyorlarsa bundan kürtlere ne, niye Kürtler ölüyor diye soruyor?

      Kürtler devasa askeri güçlerin nüfuz rekabetinden nemalanmak istiyorlarsa bundan Kürtlere ne diyemiyor mu acaba? Belki de tam olarak bunu diyordur da Suriye Kürtleri anlamıyor olabilir.

  10. Suriye harekâtına katılan SİHA’larımızdan bir tanesi ABD tarafından vuruldu. Çıkıp, söylediler. “Çok yaklaştı, askerlerimiz sığınaklara kaçtı, 500 metreye gelince meşru müdafaa gereği vurduk, üzgünüz”…
    ‘Meşru müdafaa’ bir uluslararası hukuk ifadesi. Peki, ABD’nin Suriye’de bulunması meşru mu? Varlığının meşruiyeti bulunmayan ülke ‘meşru müdafaa’ yapabilir mi? SİHA, Suriye’nin olsa da vuracaklardı, o zaman ne diyeceklerdi?
    ABD’nin bunu yapma keyfiliği kaba kuvvetinden, yarattığı fiili durumdan geliyor. Yoksa yaptığı ahlaken de hukuken de suçtur. Ama uluslararası mahkemeler ve BMGK onun.
    Hadi meseleyi uzatmayalım, madem “üzgünüz” dendi, “özür niyetinedir”, uluslararası hukuk açısından bedelini isteyebiliriz. Bizim Dışişleri’nin açıklaması sanki, ‘bizde de kusur var’ der gibi. Fark etmez. Vuramazlar!

Yoruma kapalı.