AK Parti iktidarda hep kalacağı hissiyle bunu sağlayacağını sandığı kural değişiklikleri peşinde.. Fakat…

61
Reklam

Her parti iktidardaki varlığını sürdürmek ister; siyasetin doğası budur.

Bu arada bazı partiler, gün gelir, her zaman iktidarda kalacakları veya iktidardan hiç gitmeyecekleri hissine kapılır; işte bu siyasetin doğasına aykırıdır.

Siyasetin doğası gereği, iktidarlar bir gün gelip yerlerini muhalif rakiplerine bırakırlar.

Demokrasilerde Türkiye’nin son 20 yılında AK Parti ile yaşanan uzunlukta iktidarlara pek nadir rastlanır. Başında hep aynı liderin bulunduğu iktidarların ömrü 10-11 yılla sınırlıdır; bazı ülkelerde partiler iktidarda biraz daha kalabilmek için lider değiştirme yoluna da gitmişlerdir.

[İstisnalar kaideyi bozmaz; Almanya’da Angela Merkel’in başbakanlığı 16 yıl sürdü (2005-2021).]

İktidarla muhalefet arasında yaşanan bu değişkenlik sebebiyle demokrasilerde genellikle iktidarlar kurallarla oynamaktan uzak dururlar.

Yazıya bu girişle başlamamın sebebi günümüzde AK Parti’nin siyasetin kurallarıyla oynaması…

En son örnek, Meclis’te halen görüşülmekte olan ve sosyal medya ile internet üzerinden yapılan yayınlara iktidarın müdahale etmesine imkan verecek yasal düzenleme… 

AK Parti sözcüleri ile AK Parti’nin itibar ettiği yorumcular yeni düzenlemenin Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde getirilen kısıtlamalardan farkı olmadığı iddiasında olsalar da, gerçekler bu iddiayı desteklemiyor. Yasa teklifinde yer alan birkaç madde muhalif yayınları hedef alıyor.

Kısa süre önce de, iktidar cephesi -AK Parti ile MHP- seçim yasasında değişiklik yaparak kural değişikliğinde bulundular.

Seçimlerde istedikleri sonucu almak için bu yola başvurdukları kanaati o günlerde yazıldı çizildi.

Her iki yasal düzenleme iktidarın bundan sonra da yerinde kalacağı varsayımına dayanıyor. Düzenlemeleri hazırlayanların yeni yasal çerçeveyle muhalefete zarar vermeyi hedefledikleri belli.

Ya siyasetin doğası ülkemizde de etkisini gösterir ve bu iki yasayla hedeflenenin aksine mevcut iktidarı oluşturan partiler sandıkta yenilgiye uğrarlarsa?

Onların yenilgiye uğraması, günümüzde muhalefet cephesini oluşturan partilerin iktidarının önünün açılması anlamına geliyor.

Mevcut iktidarın meydana gelmesini engellemek istediği sonucun gerçekleşmesi demek bu.

İktidarla muhalefetin yer değiştirmesi…

Bugün kendi işine yarayacağı beklentisiyle siyasetin doğasına aykırı davranan iktidar, yerini muhalefete terk etmek zorunda kaldığında, yeni gelenler eskilerin kendilerinin önünü kesmek için yasalaştırdıkları yanlış kuralları gidenlerin işini zorlaştırmak için pekala kullanabilirler.

Yalnız bu iki yasal düzenlemeyi de değil, iktidarın ülkeyi hep kendisinin yöneteceği sanısıyla ve bunu sağlamak için çıkardığı başka yasaları ve başlattığı uygulamaları da gidenlerin aleyhine kullanabilir yeni gelenler…

İşlerin nereye kadar varabileceğine dair örnekler vermek isterdim ama kimsenin uykusunu kaçırmak niyetinde değilim.

Sevmedikleri medya mensuplarına hak ettikleri halde basit bahanelerle basın kartı vermemek veya var olan basın kartlarını keyiflerince iptal etmek gibi bir uygulamaya yasal güvence sağlayacak düzenlemeyi iktidar adına savunan medya mensupları var.

Bir an için iktidarın değiştiğini, şu sıralarda Meclis’ten geçirilmesine çalışılan ve iktidar cephesinin sayısal üstünlüğü sayesinde kolayca bunu başaracağı yasal düzenlemeyi yeni gelenlerin kullanmaya kalkıştığını düşünelim…

Ne yani, bunu bir tek ben mi düşünüyorum?

Şimdilerde iktidarın hiç çekinmeden uygulayıp uygulattığı nice yanlış varsa, iktidar el değiştirdiği takdirde, o yanlışlıkların hepsi iktidar ve destekçileri aleyhine kullanılabilir hale gelecek.

Kullanılamaz mı?

Bence kullanılmamalı, iktidar değişirse yeni gelenler eskinin yanlışlarını tekrarlamamalı. Ancak, muhalefetin bazı sözcüleri ile onları destekleyen bazı medya organlarında yazan ve konuşanlara bakılırsa, öyle bir durumda benim beklediğim türden gelişmenin tam tersi yaşanacak.

Farklı davranmak isteyecek siyasileri, onlar gibi düşünmeyenler, kendi taraflarına çekmeye çalışacak ve muhtemelen bunu başarabilecekler de…

Demokratik ülkelerde iktidar ve muhalefet arasındaki geçişlilik sayesinde, kurallara uyma geleneği, işte böyle bir gelişmeyi engellemek için var.

Bizde de, çok partili sisteme geçildikten sonra, gelip geçen bunca iktidar sırasında sivil yöneticiler, genel hatlarıyla demokratik kuralları fazla esnetmediler.

Kuralsızlıklar veya köklü sayılabilecek kural değiştirmeleri daha çok askeri yönetimler sırasında görüldü.

Meclis’te görüşülmekte olan sosyal medyayı zapt-u rapt altına almayı amaçlayan yasal düzenleme iktidar cephesinin işine yarayabilir; zaten bunun için çıkartılmak isteniyor. Peki ya hiç beklemedikleri gelişme yaşanır ve yapılacak ilk seçimde kendilerini muhalefette bulurlarsa ne olacak?

Yeni iktidarın şimdi değiştirilen kuralları uygulamasını nasıl önleyecekler?   

En başta söylediğim gibi, iktidarlar hep iktidarda kalmak ister ve uzunca kaldıklarında kimsenin kendilerini yerlerinden edemeyeceği hissine kapılabilirler; işte iktidar kadroları için en tehlikeli dönem o hisse kapıldıklarından sonraki zaman dilimidir.

O durumda uyarıların da işe yaramadığı görülür.

Herhalde yine öyle olacak.

ΩΩΩΩ

Reklam

61 YORUMLAR

  1. Sayın yazar [İstisnalar kaideyi bozmaz; Almanya’da Angela Merkel’in başbakanlığı 16 yıl sürdü (2005-2021).] diye de not düşmüş, elhak öyledir!
    Almancı arkadaş daha iyi bilir ama merkelin genelbaşkanlık süresi başbakanlık süresinden de uzun sürdü galiba?
    Tamam almanyanın sabık kadın başbakanı istisnaidir diyelim,
    peki fransanın faşist parti lideri madam lepen kaç yıldır(ya da kaç nesildir) o koltukta oturuyor ve bu kaybettiği kaçıncı seçim oluyor?
    Böyle babadan oğula/kızına koltuk devredilen demokrasi mi olurmuş,
    faşist parti de başka adam mı yok, ya da kadın!
    Bu da mı istisna yani?
    Yunanistan demokrasisi ve sülale boyu parti başkanlarının nerdeyse asırlar süren görev sürelerine de bi değinelim mi yoksa konu anlaşıldı mı?
    Efendim?
    Ne istisnası yav!!!!!

  2. Sayın sever gayretlerin pabucu dama atıldı sayenizde. Fatihler de gitmiş İstanbul’un fethini kutlamaya sanırım.
    Geçenlerde birisi demişti trolbaşı kendi ele aldı işi diye.
    Biriside yazmıştı millet gemileri yakmış harbiden.
    Her kim ne derse desin ben yinede burada yazılanları tehlikeli bulmadım yıllardır.
    Ama fakat, sizin bu günkü performans beni ürkütmekten de öte.. dedirtti.
    Ne muhalefet etnik siyasetten, ne batının terör trollerinin profesyonel yerleştirmelerinden inanın gocunmadım tırsmadım taa ki bu güne kadar!
    Kaldı ki benim için sayın RTE CB olarak kalsında…
    Mantığı ağır basmakla beraber,
    Anketleri bile tersten okumaya başlamışlarsa birileri ben nerdeyse ara vermeyi bile düşündüm yorum yazmaya bile.
    Allah vatanımızı milletimizi korusun her daim.
    İnançlı mert dürüst ahlaklı gençler yeni nesiller bırakalım dileğiyle..
    Allah’a emanet olun.

    • Atilla bey muzaffer beyin yorumları gayet özenli ve aydınlatıcı, ben şahsen kendisinden çok istifade ediyorum, kesinlikle ortama kalite getirdi, sağolsun varolsun…

    • Ayrıca benim için sizler önemlisiniz, hepinizi düşman değil kardeşim olarak görüyorum. Yaratılanı yaratandan ötürü severim. Benimkisi bir görüş, beğenen alır, beğenmeyen de bırakır. Zorla güzellik olmaz. Herkes için mesele RTE CB olarak kalıp kalmamasında. Onun için seçim yapacağız. Olay bu kadar basit. Yorum yazmaya gelince herkes yazabilir, ara verir. Bu birinci yol. İkinci ise site sahibi Fehmi abi karar verir. Ben ona güveniyorum. Sürçü lisan ettiysem affola.

      • Sayın sever robot bir trol makinesi değilmiş en azından bunu öğrendik. Kaldı geriye uluslararsı arenadan bu ülke ve insanı için kime hizmet ettiği açık, aslında bir numaralı zararlı madde kıvamında insanlara bile tahammül ediyoruz şurada.
        Ama, varlıkları tuşların yazdırdıklarından karşıdakinin ne menem bir açmaz içine girmiş olduğunu/ olduklarınıda hissedebiliyoruz.
        Belki yarın yemin ettikleri ülke ve ele başılarının el insaf aman dileyip imana geldiklerini de görürüz burada.
        Yoksa A gitmiş B gelmiş, yada cemi cümlesi maaile malı götürmüş kimsenin değil umurunda!😠.
        85 milyon insan, vatan millet inancımız,
        Çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği tek tasamız.
        Selam ve dua ile..

  3. Sayın Sever!
    Hile ile tehdit, zorbalık ve sahtecilik ile seçimi AKP de kazanabilir.
    Benim için hiç önemli değil.
    Zira benim yaşım Kemale erdi. Çocuklarım da ana dilleri gibi, yani su gibi yabancı dil biliyor.
    Ancak yine AKP kazanırsa sadece ülkemizin ödeyeceği fatura geometrik şekilde, yani katlanarak artar.
    2,5 milyon oy sahtekarlığının on olduğu 2017 referandumundan sonra, referandumdaki değişiklikler 2018 yılında yürürlüğe girmişti.
    2018 yılında toplam kamu borcu 1 trilyon TL iken, şu an 3,5 trilyon TL civarında.
    Önümüzdeki yıl en az 5 trilyon TL olur.
    Diğer örneği de ormanlarımız dan veriyorum:
    AKP geçen yıl gitseydi, geçen yıl yanan 25 bin futbol sahası büyüklüğündeki ormanımız elimizde kalırdı. Bu yıl kalırlarsa kalan ormanlarımız da gider.
    Olay bu kadar basit.

    • Sayın YK borcun artı ve bol sıfırlı olacağı tahmini hiç borçlanılması bile enflasyon kur vb nedenle durduk yere artıyor zaten.
      Öbür tahmin ve tespitlerinize ise bişey diyemem. Seçmen kendi bilir herkeste göz var akıl var bizene .

    • Kendinizi acındırmayın, seçimle gelip seçimle gider. En iyi anket seçimlerdir. İktidar kazanırsa D E VA M eder (50+1). Kaybederse ( yani millet T A M A M derse ) sonraki seçimi bekler. Millet ne derse/ seçerse kabulüm. Siz de kabul ettiniz mi?

    • İstanbul Ticaret Odası her sene Türkiye’nin önde gelen ilk beşyüz şirketin isimlerini açıklıyor. Bilançolara bakarsan yarısından fazlası faiz ve repo geliri. Yani üretim yok, ihracat yok. Çoğuda TÜSİAD üyesi. Almanya’da ise ihracat fazlası var. Türkiye’nin tam tersi. Ekonomik bir dernek iş yapsın üretim yapsın. Türkiye’deki terör belası ( otuz yıldan fazla süren, üçyüz milyar dolar veren, sivil ve asker bir çok cana malolan) Almanya’da olsa iktidar partisi seçimi kaybeder. Türkiye çok önemli bir seçim yapacak. Hürmü kölemi? NATO’cu mu değilmi? Seçimden önce bir düşünelim ve ona göre karar verelim.

  4. Çıkacak çıkacak gaz çıkacak diyor iktidar. Sıkın dişinizi. Abdülhamit’i devreye sokmuşlar. Belki çıkar bu sefer. Seçime 5 kala da Öcalan’ları devreye alırlar. O zaman ne çıkar bilemem. Yalnız çok ıkınmasınlar müsiilaj gibi olur ortalık. Bu kadar sıkmaya gelmez.

  5. Erdoğan: „Ey TÜSİAD’ın başındaki beyfendi dış politikada bize ders veremezsin. Sen çıraksın. Önce haddini bil” dedi.

    Tüsiad baṣkanı uygun bir üslupla söylemesi gerekenleri dile getirdi, Haddini aṣmadı. Türkiye’de sevinilecek, tebrik edilecek bir davranıṣ.

    Erdoğan, görevinin gerektirdiklerini söyleyen Tüsiad baṣkanınına haddini bildirmek yerine onun söylediklerini dikkate alsa Türkiye iҫin ҫok daha hayırlı olurdu.

    Enflasyonla mücadeleyi adalet bakanlığının yaptıgı ülkede politika değiṣikliğine acilen ihtiyac var.

    • Almanya’da işler öyle olmuyor. 2023’te karar vereceğiz tamam mı ? devam mı? diye! Bakalım Almanya bir daha da kıskanacak mı?

  6. TÜSİAD’A DA AYAR
    İtaat arızası sinyali veren TÜSİAD da ayar furyasından nasibini almış.
    Böyle giderse kapılar yüzlerine kapanacakmış.
    Kapıların ardına kadar açılması için,
    illa ki;
    –Arap mı olmak gerekiyor?
    –Yoksa Suriye’li mi?
    –Yoksa Afgan mı?
    –Yoksa milyarlarca haksız hukuksuz soygun yapan, milyarlarca vergisi tek kalemde silinen malum beşliden mi olmak gerekiyor?

    • TÜSİAD kendi işine baksın. Ekonomik bir kuruluş olarak siyaset yapmasın. Çok meraklıysa parti kursun. 2023 seçiminde boyunun ölçüsünü alsın!

  7. “Ayarıyla oynadığın kantar bir gün olur seni tartar”
    Sayın hocam “İktidar değişirse yeni gelenler eskinin yanlışlarını tekrarlamamalı.” Diyorsun, bence kullanılmalı, Kullanmaz ise yeni gelen yönetim de nasıl olsa ben bir şey yapmadım bana da bir şey olmaz diyerek kendi çıkarlarına kanunlar yasalar çıkarmaya devam ederler. Uygulanır ise Kendi silahıyla vurulmak ne demek öğrenmiş olurlar. Ve öyle bir ders verilmeli ki budan sonra kantarın ayarıyla da oynayamasınlar.
    “Ayarıyla oynadığın kantar bir gün olur seni tartar”

  8. Almanya’nın Bavyera eyaletinde Hristiyan Sosyal Birliği (CSU) partisinde parti iҫi yarıṣ sık sık ṣu kelimelerle dile getirilir.
    Dost, Düṣman, Parti Dostu (Freund, Feind, Parteifreund).

    Yani kendi partinden dost, düṣmandan (diğer partililerden) daha tehlikeli anlamında.

    Bu partinin Bavyera eyaletinde 1957 yılından bu yana iktidarda olmasının en önemi nedeni bu parti iҫi mücadele anlayıṣı olsa gerek.
    https://www.nd-aktuell.de/artikel/1103107.csu-landtagswahlkampf-freund-feind-parteifreund.html

    • Önümüzdeki sene, Cumhuriyet ilân edileli yüz sene olacak. Ama, Türkiye kendini dünyaya tanıtabilmek için hâlâ asırlar öncesinin saraylarından, hamamlarından, Peribacaları’ndan ve hattâ Bizans yapılarından medet umuyor ise, yüz sene boyunca övünebileceğimiz tek bir mimarî eser bile verememiş ve “Cumhuriyet Mimarisi”nin sembolü olacak bir bina bile dikememişiz demektir.

      • Türkiye’de kadınlara 1934 yılında milletvekili seҫme ve seҫilme hakkı verildi. Fransa’dan 10 yıl önce.
        Her Türkiye vatandaṣı bununla haklı olarak gurur duyabilir.
        Bir ҫok Avrupa ülkesinin bizi kıskandığı bir durum.

        Siz geҫin mimari eserleri…

        • Almanya’da patronlar ( yani TÜSİAD) hükümetin işine karışabilir mi? Geçenlerde bir amiral istifa etti ( Putin’i haklı olduğunu söyledi). Hükümeti zorda bırakmadı. Seçimle gelen şeçimle gider. Darbeyle değil. Almanya’da ki gibi.

          • Hayret yaa! Lafa bak Almanya’da patronlar hükümetin işine karışabilirmi diyorsun. Karışamaz tabi, bizimkisinden başka her hükümet ne yaptığını biliyor. Ekonomisi bizden daha kötü bir ülke göster onu ölçü al. Ondan sonra ha muzaffer sever doğru konuşuyor diyelim. Ekonomi rezaletse bu işi bilenlerin rezalete sebep olan hükümet politikalarını eleştirmesinden daha doğal ne olabilir muzaffer sever?

        • Hayret yaa! Almanyalıya da bak sen! kadınlara 1934 yılında milletvekili seҫme ve seҫilme hakkı verilmekte Fransayı 10 yıl geçmişiz. Demekki bu konuda dünyaya hava atmak için mi yapmışlar bunu. O seçilme hakkı verilenlere kaliteli çocuk yetiştirme konusunda neler verilebildi ve bu konuda ne kadar başarılı olabildiler. Eften püften önemsiz, gelişmişliği belirlemekte hiçbir etkisi olmayan konularda dünya şampiyonu olmak karın doyuruyormuş gibi övün dur! Övünmekten çalışmaya vakit bulamadı devlet erkanı. Ülke bu durumdaysa buna şaşırmamak lazım.

  9. Millet Gemileri yaktı.
    Artık Dönmemek üzere karar verdiler.
    Sokak röportajlarrını seyrederseniz AKP’nin kaleleri olan iller bir bir yıkılıyor.

    Neden bu seçmen kararsız liginde,

    Normal seçimlerdede %10-15 seçmen son gün karar veriyor Bu sefer son gün karar veren oranı çoğalacak.
    Çünkü yaşayarak öğreniyorlar Elimiz kırılaydıda oy vermeyeydik dememek için Bu sefer “Yoğurdu üfleyerek yemeği” seçtiler.

    AKP’lilere sesleniyorum Ümit beslemeyin size izin veriyorum Depresyona girebilirsiniz. AKP lilere hediye.

    https://www.youtube.com/watch?v=-tXm785XZmM

  10. TARIM ÜRÜNLERİ YILLIK ÜFE :%154,97
    TÜİK Mayıs ayı tarım ürünleri üretici fiyat enflasyonu yıllık %154,97.
    Hamdolsun %155 bile değil.
    Osmanlı tokadını yiyen dış güçler, hala kendine gelemedi.

  11. “Yeni iktidarın şimdi değiştirilen kuralları uygulamasını nasıl önleyecekler? ” .altılı masa hukukun dönüşünü vaad etmiyor mu? Hukuk normal seyrinde işlerse hukukun ruhuna aykırı her türlü düzenlemede hukuk gereği zaten iptal edilirler. Ancak asıl problem bile bile hukuka aykırı yasa çıkartılması ve bunların da uygulanmasındadır. Çıkaranın da,uygulayanın da ilerde hukuken başını ağrıtacak asıl konu işte buradadır. Lakin şimdilerde bunun anlatılması kolay olsa da,güç sahiplerince anlaşılması da zordur; çünkü onların anlamamaya dair şartlanmışlıkları vardır. Sarhoşken araba süren sürücüye “karşında duvar var!” diye bağırmanın onu uyandırdığı hiç vaki olmuş mudur,bilmem?Yine de öyle bağırmak hareketsiz kalmaktan daha insani bir durum.

    • Bay Kemal’in HDP’siz seçim alması mümkün mü.
      PKK ise diyet almadan ona zırnık verir mi?
      Demek ki bu kirli ittifak, PKK’ya hem bakanlık hem de bürokrat sözü verdi.
      ‘Millet İttifakı’na gidecek her oy özgürlüğümüzü yok edecek!
      Kur’an okumayı ve Kürtçe konuşmayı da CHP yasaklamıştı.
      Türkçe konuşamadığı için idam edilen Kürt gençleri bile oldu.
      Bu millet “Türkçe bilmeyen birinden memlekete hayır gelmez” diyerek idam kararı veren hâkimler gördü.
      Diyarbakır İstiklal Mahkemesi Başsavcısı Ahmet Süreyya, “Kürt gencini apar topar astılar” dedikten sonra olayı Ankara’ya bildirdi.
      Gelen cevap şöyleydi:
      ‘Ahmet Süreyya Bey;
      Gayemiz, Kürtlerin ve Kürtçülüğün kafasının ebediyen ezilmesidir. Hâkim arkadaşlarınla anlaş.
      Gözlerinden öperim.
      Başvekil İsmet İnönü.”
      Kürtlere zulüm yapan da CHP idi.

  12. “..bazı ülkelerde partiler iktidarda biraz daha kalabilmek için lider değiştirme yoluna da gitmişlerdir.” cümleden benim gibi sıradan bir seçmen şunu düşünür:
    – Abdullah Gül geçse başa ne olur acaba? Kim istemez? Yüzde kaç ihtimalle… (bak seçimde kimin oy oranından daha möhim bir ancet🤗)
    Yada A partisi nin yüzde kaçı evet demese de!
    * Hayır diyeceklerin oranı yüzde kaç olur?
    Not:bunu nerden çıkardın demeyin sağ seçmen mantığı farklı işler kafası!
    – karşı cephe kazandığında neler dökülecek ortaya telaşı ne yaptırmaz ki insana?
    – hele ki bir muhalefeti leb deyip leblebiye yönlendirebiliyorken mesela…
    Hemde yasalara onlarında desteğiyle vallaha 😊

    • 2023 seçimleri için kısa bir süre sonra yıllar yerine ayları saymaya başlayacağız.

      Aynı gün hem Cumhurbaşkanlığı, hem de TBMM seçimlerinin yapılacağı seçim günü, sonuçları itibarıyla sadece Türkiye’yi değil, uluslararası dinamikleri bile çok yakından etkileyebilecek bir öneme sahip.

      Areda’nın Mayıs ayı araştırmasında bu bağlamda elde ettiği veriler, ekonomide ciddi bir enflasyon sorunu olmasına rağmen bu durumun siyasi tercihlerde, muhalefetin ümit ettiği güçlü değişimleri beraberinde getirmediği sonucu karşımıza çıkıyor.

      Ankete katılanlara, “Bugün Cumhurbaşkanlığı seçimi olsa hangi ittifaka oy verirsiniz” sorusu yöneltildiğinde, yüzde 52,5 Cumhur İttifakı’na, yüzde 47,5’i Millet İttifakı’nın adayına oy veririm diyor.

      Bu sonucun 2018’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarıyla tamı tamına örtüştüğünü ifade etmeme bilmem gerek var mı?

  13. Bazıları muzaffer sever, bizler ise çoğu zaman mazlum sever, adalet sever, hakkı ve hakikati tutup kaldıranı sever ve sevdiririz. İşte sebilürreşad budur. Bize mağrur ve muzaffer olan değil hakbin ve hudabin olan gerek eğer siyasal islamcı müptezeller kendilerini İslam dinine bir kadim istinat sanıyorlar ve ilahi yardım ile rezilliklerini örtecekkeri kanaatinde iseler, bir recul facir ile dahi imdatı ilahinin gelebileceğine inanıyoruz. “Allah İslam dinini dilerse elbette facir kişi ile dahi teyid edip kuvvetlendirir.” Müslim İman 178 s.

      • Belli ki muzaffer darbeseverler dahi var. Hele darbenin lütfu ilahi olarak teberrüken geldiğine inanıyor ise elbette her lütuf şükrü icap eder, acaba eda edebilmişler midir? maaşlara zam geldi belli ki müstearları çiftleyip trolleri klonlamışsınız gibi gibi…

        • Erdoğan’a karşı seçimde kaybedenler darbe ile iktidara gelmek isterler. Muzaffer (aday değilim) seçimle gelir, seçimle giderim. Kişi sevdiğiyle beraberdir. Kimi sevdiğini dikkat et. Erdoğan’ın Başkanlığını bir dönem daha yapmasını istiyorum.

    • “Başkanlık sisteminin” en büyük zararı nedir diye sorsanız, “Her önüne gelenin başkanlığa yeşillenmesi…” derim.
      Tanju Özcan bile Kılıçdaroğlu’na nazire yaparcasına, cumhurbaşkanı adaylığını dillendirmişti.
      Mansur Yavaş ve İmamoğlu’nu zaten bu sevda bitirdi.
      Bunların o çok “bağımsız gazetecilerine” sorarsanız, Nagehan Alçı’yı otobüsüne almakla İmamoğlu kendini bitirdi.
      Sayın Erdoğan’ın Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı yaptığı Davutoğlu’yla veya yıllarca Bakan yaptığı Babacan’la aynı masa etrafında ittifak kurması Kılıçdaroğlu’nu bitirmiyor, ama bir zamanlar AK Parti’yi savunan bir kadın gazeteciyi otobüsüne alınca İmamoğlu bitiyor, öyle mi?
      Madem öyle, PKK’nın siyasi ayağıyla örtük ittifak kurmak veya Demirtaş’la sabah kahvaltısı muhabbetinden söz etmek Akşener’i neden bitirmiyor?
      Akşener de maşallah, Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı’ndaki “Politikacının şarkısı” gibi. “Müntehibi evvel / Müntehibi sâni / Kulunuz / Sekiz devre / İzmir Milletvekili…” diye başlar ya, onu diyorum.
      DYP’den milletvekili ve Tansu Çiller’in İçişleri Bakanlığı’ndan AK Parti’nin kuruluş aşamasına, MHP milletvekilliğinden İP Genel Başkanlığı’na kadar tastamam “folklorik siyaset” figürü.
      Mezkûr “Politikacının şarkısı” şöyle nihayete erer: “Ya ya işte böyle efendim / Darwin bir şey demiş ya hani / İnsanın ceddi maymundur diye / Palavra / İnsan kedi sulbündendir / İnsanın ceddi kedi / Neden mi dersiniz / Dört ayak üstü düştüğünden belli…”
      Akşener de 15 Temmuz öncesinden itibaren “Ben başbakan olacağım” deyip duruyordu. Davutoğlu rezil olduğu Malatya gezisinde “Ben başbakan olacağım” dediğine göre Akşener sanırım, başkan olmaya gözünü dikmiş.
      Kediler hem dört ayak üstüne düşer hem de nankör olurlar.
      Grup kursun diye bir sürü Engin Özkoç’u hediye eden Kılıçdaroğlu’nun kuyusunu nasıl sinsice kazmaya başladığını da yarın anlatırım.
      Şimdilik şu kadarını söyleyeyim:
      Sen de boşuna kostaklandın İmamoğlu. Akşener kendi yüzünde görmeye başladı Rabbi Yessir’i.

  14. “Ameller niyetlere göredir.” sosyal medyada iyi niyetle yazılan çizilen hiçbir şey engellenmez. Fikir ve ifade özgürlüğü adı altında üstü kapalı olarak provokasyon ve kamu düzenine zarar verme amacıyla yapılan her türlü sosyal medya paylaşımına yaptırım getirilmesi çok normal ve doğaldır. İyi niyetle eleştiri, muhalefet, fikir ve ifade açıklaması vb. yapan hiç kimse bu durumdan rahatsız olmaz.

  15. Ender 14 Haziran 2022 At 10:20 İngilizce resmi dil olsun diye yazmışsın. Buna “Batı uşaklığı” yapmak derler mi? Tam da cilaları dökülmeye başlamışken, Batı’yı ulaşılması gereken seviye diye pazarlamakta ısrar edenler uyansalar iyi olur… Artık sabah oldu!..

    • Hemen balıklama atlamışsın yine. Benim derdim başkaydı ama olsun buna da cevap veririm. Bak koçum, Türkiye’deki bütün ilk ve orta eğitim okullarında İngilizce zorunlu ikinci dil. Üniversitelerin önemli bir çoğunluğu İngilizce zorunlu eğitim veriyor. Gerçi öğretemiyorlar ayrı konu. Bunu İngilizce bir batı dili olduğu için değil, dünya dili olduğu için yapıyorlar. Bence bana değil reyizine bunu söyle. Batı ulaklığı olarak görüyorsa hemen yasaklasın İngilizceyi. Bir gece yarısı KHK’sına bakar. Yakışır da. Hazır Turkey’i yasaklamışlarken. Beğen yada beğenme dünya için batı ulaşılması gereken bir seviye. İspat mı? Bütün mülteciler batıya doğru gidiyor, doğuya değil. Türkiye sadece bir durak.

      • Endercim iyi güzel de neden milyonlarca batılı turist antalyaya akın ediyor?
        Ya da neden tüm polonyalılar şikagoda?

      • Yav niye bütün tartışmaların sonu gelir hep ingilizce bilgisine dayanır?
        Yazılın bi online kursa da bitsin bu çile arkadaş yaa!
        Türkçeden daha iyi ingilizce bilen başbakanlar filan da gördük biz,
        hadi bi tanesi lise mezunuydu ama diğeri ekonomi profesörü filandı yani;
        bırakın yeri geldiğinde “one minute!” çekmeyi, beyazefendilerinin karşısında süklüm püklüm elpençe divan duruyorlardı, ama başörtüsüyle meclise girmiş bir bayan milletvekili görünce arsızca saldırıp arslan gibi kükrüyorlardı…
        Asil türk ırkına ve şirin türk kızına bugünleri gösteren rabbimize hamdüsenalar olsun!
        Türk milleti sen çok yaşa!
        Türk devleti sen çok yaşa!

    • Kafası bak nerelere getirdi bizi? Ne kadar İngilizce öğrenmesinler de… engellemesi yaptılarsa da geçmişte, tüm Z kuşağının gözüde yönüde batıda👀😠.
      Hâlâ mı bu kafa? Niye öğrenmesinler? Lozanın köprülerin anlaşmaların oricinalini okuyup anlamadılar diyeni yoksa?
      Not: savunduğun, bunun arkasından etnik dilleri dayatırlar!.. korkusuysa açık söyle sayın sever ki seçmen sorgulamayı bellesin!
      Geçti o odunu koysam seçilir dönemi.

  16. Fehmi Bey ; ilgi alanı olması nedeniyle ağırlıklı olarak siyaset ve biraz da ekonomi konularında yazıyor.
    Ülkenin ; eğitim/öğretim, tarım, çevre kirliliği, toplumsal gerilim, çarpık kentleşme ve her alanda yaşanan aşırı israf gibi konularda da yazilar yazmasını isteriz.
    Doğrusu sürekli siyaset biraz bıktırıcı oluyor , arasıra mola vermek iyi olur !
    Selamlar saygılar

    • Yazacağı diğer tüm konular da aynı dertten muzdarip. Siyasetin bulaşmadığı bir tane alan bulamazsınız. Sanat kültürden başlayın. Eğitimden çıkın. Şehirler zaten siyasetin çöpü olmuş. Müsilaj götürüyor denizleri. Ranta kurban hepsi. Siyaset pis olunca hiç bir yerde temizlik yok, huzur yok, çözüm de yok. Önce temiz siyaset. İstikamet belli, marş marş.

    • Sayın namlu, oldu olacak sayın yazar futbol ve kıytırık filmler hakkında da yazsın artık…

  17. GÜÇ ZEHİRLENMESİ(HUBRİS SENDROMU):
    Güç zehirlenmesine aynı zamanda Hubris sendromu da deniyor.
    Hubris Latince’de “kibir” demek imiş.
    Gücü elinde bulunduranların, bu güçten kaynaklanan kibirli şekilde ortaya çıkan
    “davranış bozukluklarına” güç zehirlenmesi,
    yani Hubris sendromu deniyor.
    Aynı zamanda yoğun narsistik bir duygu.
    Yaşanılan bu kibir aynı zamanda tüm muhataplarını “küçük görmeyi” de gerektiriyor.
    Güç zehirlenmesi, en basit bir olayı fevkalade imiş gibi gösterme ihtiyacı da doğuruyor.
    Güç zehirlenmesinin en büyük belirtisi, gereksiz şekilde ve devamlı olarak “güç gösterisinde” bulunulması.
    “En” büyük olduğu duygusunu yaşataçak işlerin peşinde olurlar.
    Kibir aynı zamanda yalnız kalmayı, yani hayattan izole olmayı ve nihayetinde ” gerçeklik algılarının tamamen bozulmasını” da beraberinde getiriyor.
    Gerçeklik algılarının bozulması “acele ve irrasyonel” karar vermelerine neden oluyor.
    Kararlarının irrasyonel olmasının ise tek bir sonucu oluyor:
    –B A Ş A R I S I Z L I K

      • Kaybetmekte sınır yok. Anayasa kazanana sınır koyuyor. Sizi niye geriyor ki Kemal bey. Erdoğan TV’de karşısına çıkamıyor Kemal bey kaç defa meydan okuduğu halde. Onu da geriyor olmalı.

        • KK iki defa aday olmadan kaybetti.(1. Ekmelettin İ., 2. Muharrem İ.) 2023’de kazanamazsa (aday veya değil) Ü Ç Ü N C Ü defa kaybetmiş olacak. Bu sefer hem seçimi hemde CHP genel başkanı olduğundan liderliğide kaybedecek.

        • Endercim sahi niye parti başkanlarında bir de seçim kaybetme sınırı filan yok?
          Seçilme yaşını 18e düşüren iktidarımız bir de seçilememe yaşı getirse fena olmaz yani, öyle değil mi?
          Önce her seçimi kazanıp seçilenden başlamak yerine girdiği her seçimi kaybetmiş ve kaybedecek lider taslaklarını deliğe süpürsek ne güzel olur:)

  18. Ne yani? Her herzeyi yiyecekler sonra da sen onların çanına ot tıkamayacaksın öyle mi? Bu yanlışları yapanlar çöcuk mu? Yaptıkları, kendi çıkardıkları kanunlarla kendilerine uygulanalı.

    • Demokrasiden taviz yok. Oyunu onların kuralları ile oynamayacağız. Doğrusu neyse o yapılacak. Batıda nasılsa öyle olacak. Kanunlar modern dünyaya uygun bir şekilde yeniden yapılacak. Yolsuzluklar yargılanacak. O ayrı. O her sistemde suç. Yargılamadan kaçış yok. Demokrasi hesap verme ve hesap sorma yeri. Mutlaka sorulacak.

      • Endercim “Batıda nasılsa öyle olacak. Kanunlar modern dünyaya uygun bir şekilde yeniden yapılacak.” buyurmuşsun da, yahu o işleri biz atatürk devrinde hallettik, sen nerdesin?

    • Adalet diye diye gelip, adaletsizliğin daniskasını yapan, sizin içerde tutan zihniyet böyle istiyor diyen rezilleri de gördük. Adalet ama hangi adalet. Doğunun adaletine asla güvenmem.

      • adaletin cesitlleri yoktur. adalet tektir. cesitleri olursa adalet adalet olmaktan cikar. suan bazilari adalet var derken bazilari yok diyor. cunku adalet izafi olmus durumda.

  19. Arapçada bulunan bu ifadeye göre başkasının kapısını çalarsanız sizin de kapınızı çalarlar. Kur’an’da ise “Biz günleri insanlar arasında çevirir dururuz” denir. Dolayısı ile sayın yazarın anlattığı hikâye tam olarak İngilizcedeki “with a change of fortune” deyiminin de tam açıklaması. Yani insanların kaderleri değişir durur. İktidar olan bir gün muhalefet, muhalefet olan bir gün iktidar olur. Yani hep aynı zar gelmez hayatta. Ne gece kalıcıdır ne de gündüz. Ne yaz ne de kış. Akıllı insanlar bunu bilerek gücü ele geçirdiklerinde onu hukuk dışına çıkarak kullanmazlar. Bir gün hesap günü olabileceği hep kafalarının bir yerinde yazılıdır.

    Hukuk çalışanların bildiği gibi tarihin en eski kuralı “kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkalarına yapma”dır. Sırf bu kurala uysa insanlar birçok yanlış baştan engellenir. Ancak Ak Parti ve MHP için bu durum artık söz konusu değil. Şu an “gözleri vardır görmez, kulakları vardır duymaz” pozisyonundalar. İşin daha da ilginci onlar için kendilerinin rakipleri için yaptığı gibi suç uydurmaya da gerek yok. Kendi yaptıkları tek başına suç oluşturuyor zaten. Mesela çalışanlara savunma hakkı tanımadan işten atmak aslında anayasal bir suç. Bugün bazı yaftalar kullanarak bunu normal gösterip işleseler ve bundan dolayı herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmasalar dahi -bir gün kendileri ve yandaşları için rakipleri de kendileri kadar hukuk tanımaz olurlarsa- karşılaşabilecekleri bir durum. Üstelik “biz size yeni bir şey yapmıyoruz sizin başkalarına yaptığınızı size yapıyoruz” denebilecek bir durum.

    Temelde bu duruma iktidarın daha önce olmadığı kadar uzun olması yol açmış gibi gözüküyor. Ama bilinmesi gereken iktidarın uçak yolculuğuna benzemesidir. Ne kadar uzun olursa olsun, yere inmeyen uçak yoktur. Keşke anlayabilselerdi.

    • İktidar uçağı ikmalden sonra tekrar havalanabilir. Yani 2023 seçimini kazanırlarsa (50+1). O zaman herkese iyi seyirler.

      • Ayakta rüya görmeye başlamışsınız. Enflasyon üç hane diyoruz eyyyy. Bu sefer ikmali kim yapacak bakalım. Geçen sefer Öcalan kardeşler işe yaramadı. FETÖ de bitti. MHP ise kendisini kurtaracak gibi görünmüyor. Yine gaz çıkacak masallarına sarılmışlar ama bu kaçıncı gaz bulunması canım. Yalancının mumu hikayesi artık.

    • Dakka abi “İktidar olan bir gün muhalefet, muhalefet olan bir gün iktidar olur.” diyorsun da;
      bu esad ya da suudi ailesi için de geçerli mi yoksa öylesine sallıyor musunuz?

Yoruma kapalı.