Rus edebiyatının en ünlü ismi sayılabilecek Dostoyevski’nin yine en büyüklerden biri olan Gogol için kullandığı bir ‘palto’ metaforu vardır.
“Biz hepimiz Gogol’un paltosundan çıktık” demiştir Dostoyevski.
O bu metaforu farklı bir anlamda kullanmış olsa bile, ben ondan alıp başka bir alanın bir ismi için kullanacağım.
Şu sıralarda isimleri en çok telaffuz edilen kişiler şunlar: Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ… ATA İttifakı cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan.. Bu isimlere İYİ Parti lideri Meral Akşener’i de ekleyebiliriz.
Dostoyevski’nin sözünü kendimize uyarlayarak “Bunların hepsi Devlet Bahçeli’nin paltosundan çıktı” diyebiliriz gibime geliyor.
Özdağ, Oğan, Akşener… Bu isimlerin hepsi bir dönem MHP içerisinde yer almışlardı. Yine hepsi değişik zamanlarda MHP liderliği için yapılan yarışa Devlet Bahçeli’nin karşısında katılmışlardı. Devlet Bahçeli onları partisi içerisinde potansiyel rakip olarak tutmaktansa ihraç mekanizmasını işleterek parti dışına savurmayı yeğlemişti.
Sonucu biliyoruz: Devlet Bahçeli’nin şahsında ifadesini bulan ideoloji, siyasi hayatın hiçbir döneminde olmadığı kadar, seçmen desteğine ulaştı bugün: Son (2023) seçimde MHP 10.08, İYİ Parti 9.69, Zafer Partisi 2.23 oranında oy aldılar. Toplamı yuvarlak rakamla %22 ediyor.
Özdağ’ın lideri olduğu Zafer Partisi’ni yukarıdaki denklemden çıkarıp yine onun oluşturduğu ATA İttifakı’nın adayı Sinan Oğan’ın aldığı oy olan 5.17’yi ele alırsak, o durumda toplam yine yuvarlak rakamla %25’e ulaşıyor.
Hiç kuşkusuz bu Devlet Bahçeli’nin hayran olunacak derecede yüksek başarısı…
Rakamları bir tarafa bırakıp fiili etkiye baktığımda hayranlığım daha da artıyor.
Öncesinde AK Parti’ye, lideri Tayyip Erdoğan’a ve izlediği politikalara en aşırı muhalefeti yürüten, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasına ve parlamenter sistemi başkanlık sistemi ile değiştirmek istemesine zinhar karşı çıkan Bahçeli, birdenbire tavır değiştirip “Hadi gel, sistemi beraber değiştirelim” demesiyle birlikte bambaşka bir sürece kapı aralamıştı.
MHP ve lideri için “İktidarın küçük ortağı” kalıbının kullanılmasına aldanmayın, son beş yıldır iktidarın eşit ortağıdır MHP ve lideri Bahçeli.
AK Parti’yi dönüştürüp kendi çizgisine yaklaştırmayı başarmıştır.
Vaktiyle onun paltosu altında bulunanlar da şimdi siyasi hayatı dönüştürüp kendi çizgilerini baskın hale getirmenin peşindeler.
CHP’nin yanı başında nicedir Meral Akşener’in lideri olduğu İYİ Parti yer alıyor.
Sinan Oğan cumhurbaşkanlığı seçiminin üç gün sonra yapılacak ikinci turunda Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğini açıkladı ve kendisine oy verenlere oyları için Erdoğan’ı tercih etmeleri çağrısında bulundu.
Ümit Özdağ da dün yaptığı “Oyumuz Kemal Kılıçdaroğlu’na” açıklamasıyla karşı cephede -CHP ve Millet İttifakı yanında- yerini aldı.
Her iki ismin, son kararları öncesinde, destekleyeceği adayla pazarlık yaptığı biliniyor. Ümit Özdağ pazarlığını altına Kılıçdaroğlu’nun da imza koyduğu bir mutabakat metnine de bağladı.
Yıllar önce Devlet Bahçeli’nin başlattığı ve AK Parti’ye eksen kayması yaşattırana benzeyen bir süreç, şimdilerde, Akşener, Oğan ve Özdağ tarafından siyasi hayatımızı bütünüyle dönüştürecek bir sürece evriliyor.
İdeolojik açıdan onlara fazla ters düşmeyecek, farklı bir partiden -DYP’den- AK Parti’ye geldiği halde çoğu zaman MHP genel başkanlığına da yakıştırılan içişleri bakanı -şimdi milletvekili- Süleyman Soylu’yu da bu tabloya ekleyebiliriz.
Akşener… Oğan… Özdağ ve Soylu…
Meral Akşener geçmişte bir ara içişleri bakanlığında bulunmuştu.
Süleyman Soylu son dönemin -ve halen- içişleri bakanı…
28 Mayıs günü sandığa gidip oyumuzu kullanacağız. İki adaydan hangisinin cumhurbaşkanı seçilmesini sağlarsak sağlayalım, sonrasında bu isimlerden birilerini güçlü hale getireceğiz.
Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olursa Akşener yardımcısı olacak, Özdağ da içişleri bakanı olmayı bekleyecek…
Erdoğan cumhurbaşkanı olmaya devam ederse Sinan Oğan hangi bakanlığa gelir dersiniz?
Akşener’in, Soylu’nun yaptıkları, Özdağ’ın atanacağını umduğu içişleri bakanlığına olmasın?
Gelin de Devlet Bahçeli’ye hayran olmayın bakalım…
Bir dönemin önemli siyasi hareketi ‘Yeniden Milli Mücadele’ (YMM) için, eski-yeni mensuplarının siyaset ve toplumsal olayların her yerinde oldukları yakıştırması yapılırdı. 1991 genel seçiminde, Necmettin Erbakan’ın davetiyle, MHP ve Islahatçı Demokrasi Partisi (IDP) üyeleri, Refah Partisi listelerinden Meclis’e girebilmişlerdi.
IDP YMM’nin partileşmiş haliydi.
YMM içerisinde yer aldıkları halde sonraları yollarını ayırmış bazı isimler değişik partilerde –Bülent Ecevit‘in DSP’sinde bile- politikaya atılıp önemli görevlere geldiler; diğer bazıları çok etkili sosyal ve toplumsal hareketlerde göründüler.
Şimdi aynı yolu Devlet Bahçeli’nin ve vaktiyle yanında bulunmuş bazı isimlerin tuttuğunu görüyoruz.
“Biz hepimiz Gogol’un paltosundan çıktık” metaforunu değerlendiren bazı edebiyat eleştirmenleri Gogol’un da Puşkin’den etkilendiğine atıfta bulunmuşlardı.
Metaforu güncel siyasi hayatımıza uyarlayıp Meral Akşener, Sinan Oğan, Ümit Özdağ ve Süleyman Soylu için “Hepsi Devlet Bahçeli’nin paltosundan çıktı” tespitinde bulunmuştum ya, metaforu biraz daha genişletirsek, Puşkin’in yerini, güncel siyaset alanımızda Alparslan Türkeş’e verebiliriz.
[Alparslan Türkeş ve kadrosu, partileri 1991 seçimine kadar yapılan 1980 sonrası seçimlerde %10 barajını aşamadığı için, Meclis dışında kalmışlardı; onları Meclis’e Erbakan’ın oluşturduğu ittifak taşıdı. İttifaklar şimdi de aynı kadronun işine yarıyor.]
Unutmuş olabilenler için hatırlatayım: 14 Mayıs’ta Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş AK Parti’den, kızı Ayyüce Türkeş Taş da İyi Parti’den milletvekili seçildi.
ΩΩΩΩ
Türkiyeyi ve erdoğani bahçeli kendine uygun olarak hizaya sokuyor.
Türkiyede’ki siyasetçiler’ın genelde dertleri ulke değil cepleri. (gerçek Milliyetçiler harıç) Erdoğan politıkalarını MHP yi ve Milliyetçileri Kürt milliyetçileride dahıl bitirmekti. Türkiyede CHP seçmenleri ve bır kısım liderleri sayesinde sol diye bir oluşum’da kalmadı.
Şu an kimler hırsız? Yangelip yatan milletin rizkını kesen, siyasetçi ve Hükümetler.
Ben MHP ve milliyetçilerin hıç bir politikalarını beyenmiyorum.
Rahmetli Muhsin yazıcı oğlu hapisde ve karakollarada aylarca düşman olduklari solcularla birlikte işgenceleri yaşamış ve gören birisi olarak MHP den ve İrkçılıktan ayrıldı.
Yanına çöreklenenler sayesinde. Adami şehit ettiler.
Ben o partide 3 gün görev aldım ve başkalarına göre hıç önemli olmayan, bir kelimeden dolayi. guya bana kendisi zengin olmasına rağmen para için ne dinini nede ilkelerini rahatlıkla çöpe atan yıllardan beri şu anda’da (tesdici değil onu hiç tanımam ve bilmem) sarayda görevli beyin arkadaşlarına kızıp bana aklınca dert yandi fakat ben sadece yüzüne baktım hiç cevap vermeden ordan ayrıldım. Eve gelince telefon ettim ve ben yokum dedim. Yazicıoğlu rahmetli olduğunda gezetecinin konuşmasını internetten canlı dinledım ve Kaza olmadığını konuşanın da öldürüleceğini yorum olarak o kanalada yazdım. O zaman ben AKP liydim?
İşte erdoğanın başarısı bunlar gibi ilkesiz ve paraya satılanlar sayesinde. Yoksa Gül ve ekbi tasviye edildikten sonra Türkiyenın rağbeti dünyada sıfırlandı ve ülke iflas etti.
Ben 1998 yılında buraya geldım 25 sene oldu.Türkiye en az 50 yıl geriye gitmiş.
Tek bir
İdoloji dim dik ayakta duruyor oda milliyetçiler. Bunuda Paraya ve makama tapmış siyasetçilerin egolarınden dolayi.
Ülkeyi parmaklarında oynatiyorlar.
TERÖR ÖRGÜTLERİYLE GÖRÜŞMEMİŞLER
Daha önce de Oslo iddiaları gündeme geldiğinde hatta “Kanıtlamayan……” şeklinde tehdit ve hakaret de içeren meydan okumalar vardı.
Yine aynı terane.
Oslo’yu bizzat kendileri itiraf etmemişmiydi.
Güzel yazı, olmuş bu sefer.
İsteyince oluyor imiş, demekki.
iyi bir okurum.
edebiyatı sıkı takip ederim, bir kitaplıktan çok bir kütüphaneye sahip olduğumda söylenebilir. “Biz hepimiz Gogol’un paltosundan çıktık” demiş sevgili dostoyevski lakin ne muhteşem bir çıkıştır o. genel olarak rus edebiyatı ve daha özelinde dönem rus klasikleri her biri başyapıttır. dostoyevski, tolstoy, gogol, gonçorov benim en kıymetlim şolohov, turgenyev, gorki, çehov, puşkin, bulgakov ve daha onlarcası birbirinden kıymetli, hayran bırakan, zaman ötesi çok değerli eserler vermişler. büyük bir çoğunluğunu üniversite yıllarımda okudum şimdi son çevirilerle bazılarını tekrar okuyorum. rusça aslından okuyamadığım için hep hayıflanırım.
bizim bahçelinin paltosundan hayran kalınacak bir şey çıktı mı peki?
sayın bahçeli, akp ile yürümeye karar verdikten ve akp yi tamam “dönüştürdükten” diyelim sonra N’oldu?
kavramlar ve tanımlar önemlidir elbette içini doldurmak şartıyla. milliyetçilik, ülkücülük değerli kavramlar, hele bizim gibi bir coğrafyada yaşıyorsan.
lakin geldiğimiz yere bakınca ben bu dönüşümden bir şey anlamış değilim. paramıza bakıyorum, pul olmuş. ekonomimize bakıyorum krizde, yargıya bakıyorum sıkıntılı, eğitime bakıyorum geriliyor, tarım, hayvancılık çok sorunlu, ülkenin krebilitesi desen çok düşük, israf desen astronomik sayılara ulaşmış, halkı desen çok kutuplaşmış. dün sayın özdağ “türkiye, dünyanın en büyük yolsuzluklarının gerçekleştiği ülkelerin başında geliyor” dedi.
ve milyonlarca göçmenimiz var.
muhafazakar, milliyetçi söylemlerle geldiğimiz yere bak.
bir ülkenin güvenliği öncelikle ekonomisidir, parasıdır. sonra sınırlarıdır. halkın ortak paydaya tutunmasıdır. yolsuzlukla mücadeledir. eh milliyetçilik dediğin ülkenin güvenlik anlayışını önceler değil mi? birbirinden yanlış ekonomi politikalarına, paranın pul olmasına, sınırların delik deşik edilmesine, yolsuzluğa, kutuplaşmaya göz yummaz.
yani normalde.
kişilerle bir sorunumuz yok, kavramlarla da.
bir şeyler yanlış gidiyor, hep bunu söyledik.
kim kazanırsa kazansın içini dolduramadığımız kavramlarla goy goy yaptığımız sürece, yakın gelecekte daha ciddi sıkıntılarımız olacağını söylemek için bir dahi olmaya gerek yok sanırım.
Oda dolusu kitap okumak yeterli olmayabilir, ZAMANI OKUMAK diye birşeyde var ddm hn. Tıpkı medyacı anketçi olmakla medya okuryazarlığı okumak farkı gibi🤗.
Hatta olum ben sana (X) olamazsın demedim.. örneği okuldan önce ailede okutulur çocuğa.
Sınırlar, VATAN denilen her ne ise🤔,
Egonomidende partidende ağaçtanda hatta (aileden demiyeyim sünger gibi ona çekilir tüm yorum) hayatındanda önemli olur bazan. Bak yurtsuz kalmış göçmenlere; boğuluyorlar denizde😡😡😡.
Zamanı okuyup yurdunun vatanının toprağının elden gideceği kaygısını korkusunu duyup bilip önlemini alsaydı (SEÇİMDE OYUYLA!!!) düşmezdi belkide bu yollara zor durumlara.
Kefere de yıllardır geliyor üstüne hangi SİLAHIYLA? Milliyetçilik!!!
Hangi savunma silahını vermiyor (parasını ödesende) sana? F şu bu.
NETÇEK ÖYLEYSE MİLLET DEVLET???
önce yapacak iha siha kaan hakan mustafa Süleyman 😊,..
Sonra tüm meclisi dolduracak!…. (Onuda siz tahmin edin🤗).
oda dolusu kitap okumak yeterli olmaz tabii ama iyi bir başlangıç, zamanı okumak için.
vatan dediğimiz şey bir toprak parçası olduğu kadar ekonomidir, paradır, sınırdır, birlikte yaşama talebidir, okuldur, ailedir, adil bölüşmektir. değerleri korumazsan, toprağını koruyamazsın,
denizde boğulan yurtsuz kalmış göçmenlere hikayelerinin öncesini de sormalı ve zamanı b-öyle okumalı.
Putin düşene kadar….!?
Ekonomi mi vatanın ve milletin bütünlük ve bağımsızlığı mı? Üzerinde huzurla yaşanılan bir vatan olmadıktan sonra başka şeylerin hiçbir önemi var mı? Bunu en iyi Ukraynalı, Suriyeli ve Afganistanlılar bilir herhalde…
ekonomi ve vatanın bütünlük ve bağımsızlığı bir madalyon gibi aynı şeyin iki yüzüdür. adına da madolyon değil, huzur deriz.
açız ama delikanlıyız polemiğini kenar mahalle kahvelerinde yapabiliriz romantik bir değeri de olabilir ama
gerçekte bir karşılığı yoktur.
“Ukraynalı, Suriyeli ve Afganistanlılar”a sorun, bir de güçlü ekonomisi olan ülke “sakin”lerine…
Bu hareketin lideri 27 Mayıs 1960 darbesinin liderlerinden biri olmasına rağmen, yaptığı darbe ülkenin Başbakanı’nın, Maliye Bakanı’nın, Dışişleri Bakanı’nın asılmasına yol açmasına rağmen; onlarca Demokrat Parti Milletvekili Kayseri hapishanesinde işkenceye uğrayıp ölmesine rağmen hiçbir zaman bu tutumundan dolayı diğer 41 darbeci gibi hukuki bir takibata uğramadı.
Lider darbede o kadar belirleyici bir role sahipti ki darbe bildirisini radyoda okuyan kişi o olmuştu. 41’li grubun kendi içinde sonradan çatışma yaşaması ve sonunda sürgüne gönderilmesi yukarı da yazılanları geçersiz hale getirmiyor. Bugün bile 27 Mayıs darbe bildirisi Youtube ve diğer platformlardan dinlenebilir.
Ümit Özdağ’ın babası Muzaffer Özdağ da 41 darbeciden birisi idi. Ama hiçbir zaman “irtibat”, “iltisak” denilerek herhangi bir zarara uğratılmadı. Devlet memuru oldu. Hep el üstünde tutuldu.
12 Eylülcüler, 28 Şubatçılar takibata uğradılar, 27 Mayısçılar asla dava konusu yapılmadı.
12 Eylül öncesinde MHP’liler sol gruplarla çatışıp hem saldırıya uğrayıp öldüler hem de saldırıp öldürdüler. Millî Görüş çizgisinden Metin Yüksel’in katili Ülkücülerdi. 12 Eylül öncesinde yaşanan 5000 siyasi cinayetle bir şekilde fail veya maktul olarak bağlantılı idiler. O kadar ölüm gerçekleşmesine rağmen Türkeş sadece 5 yıl hapiste kaldı.
12 Eylül döneminde arabasında iki kaleşnikof tüfek yakalandığı halde bu tüfeklerin balistik incelemesi yapılmadan konu kapatılan kişi de bugünkü parti lideri Devlet Bahçeli idi.
Daha çok laf söylenebilir ama biraz başkalarına bir söz söylemeden önce “iğneyi kendine, çuvaldızı başkalarına batırmak” gerekmez mi?
Dost acı söyler. Maalesef milliyetçiliğin yükseldiği ülkeler iflah olmuyor. Çünkü rasyonel düşünce kayboluyor. Bahçeli’nin bu ülkenin ilerlemesi için bir fikri var mı? En azından ben bilmiyorum.
FETö yü sezip 2005 ten beri milleti ve AK partiyi uyarması bu ilke için hizmet olarak yeter de artar bile . Kılıçdaroğlunun ifadesiyle : NOKTA!
BÖLÜNE BÖLÜNE KAZANACAĞIZ
Pazar günü sadece bir seçim olmayacak, meclisin çoğunluğunu kazanan cumhur ittifakı karşısında millet ittifakı kazanırsa ülke bütün bıçak sırtında olan ekonomik ve sosyal verileri ile kaos ortamına sürüklenecek. Tehlikenin büyüklüğü sosyal medya goy goy ları arasından fırsat bulup halka anlatılabilirse kim 5 yıl sürecek bir istikrarsızlık ortamını talep eder.
Dün özdağ kılışdaroğlu ile açıklama yaparken troller “birleşe birleşe kazanacağız” diye slogan atıyordu. Halbuki milliyetçiler bölüne bölüne kazanıyor:))
meclisin çoğunluğunu kazanan cumhur ittifakı karşısında millet ittifakı kazanırsa, ekonomik ve sosyal veriler kaos ortamına mı sürüklenecek?
cumhur kazanırsa ekonomik ve sosyal veriler düzelecek mi ki?
şimdiye kadar düzelmedi, gittikçe kötüledi,
yani bıçak sırtına getirenlere mi oy verelim yine diyorsunuz?
düne kadar pek te hassasiyet göstermediğiniz verileri bugün bıçak sırtı diye tanımlamanız da ayrı bir tartışma konusu ya neyse,
aslında iktidar ve meclisin farklı ellerde olmasının bir kontrol ve denge getirebilir oluşunu savunabilirdim ama şimdilik anlamı yok,
kim kazanırsa kazansın, 5 yıl sürdürebileceğini sanmıyorum.
Sistemin nassıl olması gerektiği noktasında fikri dahi olmayan siyaset dünyası, üzümün çöpü ile uğraşmaya devam ediyor; seçime 1 kala😡😡😡.
Bu sistemde ülkeyi yöneten CB (ve seçtiği!) bakanlar kurul üyeleri.
Yani Baş bakanlık noktasında olmalıyken yetkisi süresi hesap verebilirliği!…
🤖5+5+~
🤖kurum yönetenlerini seçebilme yetkisi~
🤖meclisi kontrol fesih ~
🤖orduyu~
(Valla ben bile yoruldum yazarken)
Peki denetim mekanizması? Diyeceğim yer kalmadı🤗.
TC devleti 1920 de Millet Meclisi ile vücut buldu. Yani TBMM ülkede söz sahibi TEK ve en yetkili organdır.
Yurt dışından bakan diş güçler senin boyuna posuna bakmaz. Kurumlarına yönetenlere bakar. Kanunları okur.
Devletin en önemli konumlarındaki yöneten kişiler herzaman TBMM nin onayıyla olur olmalıdır.
Var olan bir koltukta oturan da bir kişinin isteğine göre yerinden kaldırılamaz! (Onu oraya getiren irade ölçmüş tartmış liyakatle oraya layık görmüş!)
CB ‘da seçmenin isteğine göre bizzat oturtulur (yenisini getirirsede bir koltuğa iki kişi sığmaz herhalde😂😂😂).
Eskisi gider. (Ben olsam tecrübelerinden faydalanırım abd öyle yapıyor).
TBMM’de denetim de yapılır (sayıştay).
Yani ülkenin bel kemiği meclistir!
(15 Temmuz’da kimi nereyi bombaladılar? Hatırlatırım!!!).
Erdoğan Hazır sorular ve promteri olmazsa Proğramlara Çıkamaz.
Mesele Erdoğan Meselesi Değil Öyle Bir Sistem Krulmuş ki Bu sistemin Çarkları Milleti öğütüyor.
YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR.
Bu sistemde Çok para kazananlar var. Yarın Erdoğan olmaz Yerine Bilal Erdoğan Gelir. Öyle Bir sistem Kurmuşlar ki Siz hangi Adayda Koysanız Hep onlar Kazanacak.
BU SEÇİM SON KURTULUŞ SEÇİMİ. Bir dahakine Seçimlerde hep bunlar Kazanacak.
Özellikle AKP’li seçmenlere sesleniyorum Bu prağramı sonuna kadar İzleyin Öyle karar verin.
Her soruyu Gençler sormuş Cevaplar Mükemmel.
14 Saat olmuş izlenme 9 Milyon
https://www.youtube.com/watch?v=EWUEOnTvJjM
MİLLİYETÇİLİK BATAKLIĞI
Dünyada oluşaçak milliyetçilik rüzgârının Dünyayı götüreceği tek yer vardır:
– Savaş.
Ülkeler bazında ise bakışların daraltılması.
Ülkemiz bazında ise “cambaza bak filmi”
Bizler cambaza bakarken yapılan korkunç soygunların farkına bile varamama.
Şu an Mülteci sayısı 10 Milyonu geçmiş.
Size resmi rakam az açıklayolar buna inanmayın.
Göçmenleri, planlı şekilde Gönderiliyor diyorlat aldatmaca.
Biz Irkçı Değiliz.
Bir Mağdur, bir durumluk varsa ÖZALIN Yaptığı gibi Sınır dşışında Bu Mültecilere bakılır sonra gönderilir.
Şu an Hükümet Bu Mültecileri Kendi Kobi şirketlerinde çalıştırıyor Bunların Üzerinden Çok para kazanıyorlar İş kazası oldumu Gönder Gitsin Diyorlar.
Biz Bu çalışma Sisteminede Karşıyız Bunlar İnsan, Mevcut Hükümet Bunları Köle Gibi Davranıyor.
Bunları Kendisine Bir Şekilde bağlamışlar. Sayıları Gün Geçtikçe Artırıyorlar.
Oylarını Konsolide Ediyorlar.
Belirli Bir zaman sayıları 20-25 Milyon olacak. Jeton O zaman Düşecek Geç olacak.
Artık AKP’yi Sandıkla Deviremezsiniz.
En Çok Zararı AKP’ye oy verenler Çekecek. CHP’liler En son lanet edip Yurt Dışında Çıkıp rahat ederler. Siz ne Yapacaksınız?
Doktorlara Demedimi, Giderlerse Gitsinler.
Chp lileri bütün kapıları açan avrupa sen ne güzel avrupasın;)))))))))
Kılıçdaroğlu, 6’lı Masa’ya rağmen Ümit Özdağ ile anlaşma yaptı. Bu durumda 6’lı Masa seçimlerde aşkla, şevkle çalışır mı? HDP’liler Kürt seçmeni sandığa yönlendirmede zorluk yaşamaz mı? Bir motivasyon kaybına neden olmaz mı? Ümit Özdağ ile anlaşan Kılıçdaroğlu için HDP seçmeni seferber olur mu? HDP’li Erol Katırcıoğlu, “Kusura bakmayın ama böyle bir ittifakın adayına oy vermemiz mümkün değil” diye tepki gösterdi. Ümit Özdağ’ı kazanayım derken HDP seçmenini küstürmek Kılıçdaroğlu’nun oylarını düşürmez mi? Bu gidişle Kılıçdaroğlu ilk turda aldığı oyu da alamayacak ve bu seçimin kaybedeni olacak.
Bilmeyen EMEKLİLER için söyleyim.
Bayram İkramiyeler Kılıçdaroğlu Sayasinde Verildi.
Hükümet Bu SENE İki Bayram İçi 2 Bin Tl + 2 Bin Tl = 4 Bin Tl Veriyor.
Kemal Kılıçdaroğlu Asgari Ücret kadar İkramiye veriyor.
Asgari Ücret 8500 Tl
Ramazan bayramı + Kurban Bayramı = 17 Bin Tl Eder.
Bu Sene Hükümet Ramazan Bayramı 2 Bin Tl verdi.
17 Bin tl – 2Bin Tl =15 Bin Tl Eder.
KURBAN BAYRAMI İkramiyesi olarak Bu sene 15 Bin Tl yatacak.
Troller Şimdi Gelir Kaynak Nerden Bulacak Derler İNANMAYIN.
Siz Nerden 3-4 Maaşlılara kaynak Buluyorsanız , Çetelere Nerden para buluyorsanız.
Usulsüz İhalere Nerden Para Buluyorsa Bizde Bunları Millete Vereceğiz.
İsrafa, 50 Mercedesli Konvoylara nerden Para Buluyorsanız Artık Bunlara Dur Diyeceğiz.
ARTIK VATANDAŞ KAZANACAK.
EMEKLİLER BU Kurban Bayramı Torunlarınızla, Kavurmaları Ayranları Götürün.
Huzurlu Bir Bayram Geçirin.
Not:Editöre Sesleniyorum Bu mesajı Cumartesini Kadar Güncelleyeceğim. Parayı Vatandaş sever.
ORTAK NOKTADA BİRLEŞEBİLMEK
İşte sihirli cümle. Bir iktidara birde muhalefete bakın. İki Dünya gibi kendine çekecek güçte, ikiside. İsterse Ay’ı, isterse boş kayayı😂 (meteor).
Hatta birisi güneşi getirecez ampülün yerine derse birileri hiç şaşmam ona göre.
İktidardakiler ne yaptığını da ne yapacağını da ne yapmak istediğinide çok iyi biliyor.
Müsibete bulaşmış bir kısım şizofren maşalıktan vazgeçebilmesi için “maşanın kor gibi kızarıp eline yapışmasını” bekliyor gibi.
Dikkat ederseniz “ana” dan hiç bahsetmedim.
Çünkü dedemin “kendi haline bırak” nasihatini hep dinlerim🤗.
Oğan’da ülke gündeminin belalısı Kürt milliyetçiliği yapay zekasından çıkıp artık Türkiye gündemi evresine geçtiğimizi iddia ediyordu. Lakin..
Daha da bir (iktidar sayesinde) direkt kandil dağının ötesinde buldu ülke ve siyasetçi kendini😡.
Ana muhalefet görünümlü sağ yanaşması durumuna düşürülmek tehlikesinin farkına bile varmayan,
Hatta kendini partinin olası lideri olabilirmi acaba hayallerine kapılan acemi siyasetçi lerede;
“Mhp bbp oğan falan fiştan tüm bilimum milliyetçi leri.. yanına alan!.. öbür yanınadaA!.. hizbullahı!..” dedirterek,
Saflarını dahabi iyicene sokılaştırmakla bakıyoz siyasete, son hızla da icabında
Gedeyoz gıyamete☹️.
Hadi hayırlı ola.
https://www.youtube.com/watch?v=mBG7heHAAC8
Bu güzellemeler artık kabak tadı vermeye başladı , demek ki Fehmi Beyde böyle bir sevda var , herhalde biz de sevmek zorunda değiliz !
Aman aman başta o zat-ı muhterem olmak üzere hepsi de iyi saatte olsunlar !
Bence bu kadar laf yeter de artar bile !
Siyasi arenada….
Bir şerefli mağlubiyet mi tercih edersiniz, yoksa uğruna bütün onur ve itibarınızı sıfırladığınız bir galibiyet mi?
[…] *Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır. […]
Milliyetçilik hala en geçer akçe siyasette. Bu yüzden geriyiz zaten. Yada geri olduğumuz için milliyetçilik hep yükselişte. Gelişmiş ülkelerde böyle bir milliyetçilik yok elbette. Varsa da böyle kaba saba boy gösteremiyor. Gelişmiş ülkeler özellikle mültecilere, göçmenlere son derece açık ve hepsini en iyi pozisyonlara getiriyor. Amerika’da neredeyse bütün büyük internet/teknoloji şirketlerinin CEO’ları göçmen, birinci kuşak hemde. Trilyon dolarlık firmaları yönetiyorlar. Microsoft, Google, vs. Birleşik Krallık’ta başbakan Hintli, Londra belediye başkanı iki dönemdir müslüman bir Hintli. Onlar milliyetçi değil mi. Elbette vatanseverler. Ama din, dil, ırk farklılıklarını özümsemişler ve vatanseverlik için bir engel olarak görmüyorlar. Biz oraya çok ama çok uzağız. Kendi vatanımızın öz yurttaşlarını bile “yabancı” düşman olarak görüyoruz. Hani bir zamanın başbakanın dediği gibi “afedersiniz Ermeni” gibi. Ülkemizin geriliğini buradan anlayın. En baştakinin söylemi bu. Geri bir ülkede de siyasetin ileri olması beklenemez elbette.
GERİ KALMIŞ BİR ÜLKE İLE GELİŞMİŞ ÜLKE KIYASLANMAZ KIYASLANAMAZ.
bir gelişmiş ülke söyleyin ki beş on yıllık bir sürede tek bir ülkeden 10 milyon mülteci alsın milliyetciliğin yükselmesinde bu bir etken
bir etkende mevcut hükümetin millete sunacağı hiç bir şeyi yok her şeyde sıfırın altına düşmüş şimdi megafon elinde sokak sokak milliyetcilik satıyor.
kendileir kullanmazlar sadece satıyorlar
Milliyetçilik Atatürk’ün bir ilkesi ve vatanı her şeyin üstünde tutmayı ifade ediyor. Gidip teröristlerle kandiller işbirliği yaparak vatanı bölmeye çalışanlara karşı siz de milliyetçi olun biraz.
[…] *Bu yazı fehmikoru.com adresinden alınmıştır. […]
Dışarıdan bakan pek çok göz için, Milliyetçi Hareket Partisi’nin diğer ortakların söylemini domine ederek milliyetçi çizgilerle dönüştürmesiydi söz konusu olan…
Kuşkusuz müttefiklerin birbiriyle siyasal dil düzeyinde de etkileşimi normaldir.
Lakin bu yakınlaşmanın milliyetçi söylem çizgisinden ziyade daha yapısal bir şey olduğunu düşünüyorum ki; devletten yana duruş sergileyen siyasi merkezin yoğunlaşması olarak da okuyabiliriz bu durumu…
AK Parti; Demokrat Parti, Milli Görüş, Turgut Özal geleneklerini birleştirerek siyasi bir kültür geliştirmişti son 20 yıllık iktidar sürecinde.
Yoruma kapalı.