You are currently viewing Ayasofya’da ilk cuma namazı.. Özal’ın da rüyasıydı.. Kimler davetli, kimler davetli değil?
New York Times gazetesinden..

Ayasofya’da ilk cuma namazı.. Özal’ın da rüyasıydı.. Kimler davetli, kimler davetli değil?

Ayasofya bugün kılınacak cuma namazı ile birlikte yeniden cami kimliğini kazanacak. 1934 yılında müzeye çevrilmiş, aradan geçen 86 yıl boyunca hep müze olarak kalmıştı. 

Müze olarak kullanılan Ayasofya’nın camiye çevrilmesinin üçüncü ve nihai aşaması yaşanıyor aslında. 

1980 yılında Ayasofya’nın hünkar mahfili kısmında bir kereliğine namaz kılınmış, o tarihten itibaren de ezan okunmaya başlanmıştı; bu birinci aşamasıydı sürecin.

Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığı sırasında, dönemin kültür bakanı Namık Kemal Zeybek’in 10 Şubat 1990 tarihinde verdiği talimatla, hünkar mahfili sürekli namaz kılınan bir camiye dönüştürüldü. 

[Özal’ın zihninde fırsat bulunca Ayasofya’yı müze olmaktan çıkarma düşüncesi olduğunu biliyorum; 1991’in sonuna doğru yapılan genel seçimde partisi iktidarı kaybetti ve o düşünce gerçekleşmedi.]

Diyanet’in 1991’de oraya atadığı din görevlisi, Mahmut Toptaş, ‘Ayasofya imamı’ olarak anılıyordu.

‘Kızıl elma’ gerçekleşti 

Bugün sürecin üçüncü aşaması yaşanıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, imzaladığı başkanlık kararnamesiyle, Ayasofya’yı bir bütün halinde camiye dönüştürmüş oldu. Bugün kılınacak cuma namazıyla Ayasofya bütünüyle müze özelliğini kaybetmiş olacak.

Özellikle dışarıdan tepkiler var. Ancak o tepkilere verilen, konunun Türkiye’nin egemenlik alanına girdiği cevabına ne denilebilir? Camiyi müzeye çeviren irade ile müzeyi yeniden camiye dönüştüren irade aynı egemenlik hakkını kullanarak bunu yaptı.

Müzeye çeviren iradenin bunu yapmaya hakkı varsa bugün o hakkı kullanabilecek durumda olan siyasi otoritenin de müzeyi camiye çevirme hakkı olması gerekir.

Zaten içeride siyasi çevrelerden yapılana gelen ciddi bir itiraz da yok.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ayasofya’nın camiye dönüştürüleceği haberleri çıktığında, “Ne duruyorlar, yapsınlar” diyerek nihai karara giden yolu da açmış oldu.

Davetiye kimlere gitti, kimlere gitmedi

Ayasofya’da kılınacak ilk cuma namazı davetle. Sanırım tarihte ilk kez oluyor bu. İçeriden ve dışarıdan ilk namaza katılması uygun görülen kişilere davetiyeler gönderildi; kimlerin katılacakları da belli. 

Hafta sonu kurultaya hazırlanan CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Teşekkür ederim, yalnız ben kameralar önünde ibadeti doğru bulmuyorum” cevabını verdiği, İYİ Parti lideri Meral Akşener’in Kovid-19 karantinasında bulunduğu için katılamayacağını bildirdiği ve kendisini temsil edecek arkadaşlarının orada bulunacağı biliniyor.

DEVA Partisi lideri Ali Babacan ile Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ise namaza davet edilmemiş. HDP’den de kimseye davet gitmediği anlaşılıyor. Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu ile ülkemizin en kalabalık kenti İstanbul’un belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’na davetiyeleri neden sonra ulaştırılabildi. 

Azerbaycan devlet başkanı İlham Aliyev ile Katar Emiri el-Sani’nin gelmeleri bekleniyor.

Gazeteler Papa’ya da davetiye gönderildiğini yazıyor.

Mustafa Kemal’in cuma hutbesi

Namazı kim kıldıracak, cuma hutbesini kim irad edecek?

Diyanet başkanı Ali Erbaş her ikisini de ifa edebilir. Veya namazı o kıldırır da hutbeyi irad etme görevini bir başkası üstlenebilir. 

Mustafa Kemal’in İstiklal Savaşı günlerinde (7 Şubat 1923) Balıkesir Zağnos Paşa Camii’nde etkili metni günümüze kadar ulaşmış bir hutbe irad ettiği bilindiği için, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a o görevi yakıştıranlar var.

Günlerdir konuyla ilgili içte-dışta çıkan yazılara göz atıyorum. Bizim medyada beklendiği kadar bir heyecan yok; dışarısı da bu duruma bakıp kararın ülkemiz insanları üzerinde fazla etki uyandırmadığı tespitinde bulunuyor.

Oysa, Ayasofya’nın ibadete kapalı olmasını içlerine sindirememiş, gençliklerinde “Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın” mitingleri düzenlemiş veya o mitinglere katılmış, Ayasofya diye bir ‘kızıl elma’ duygusuna sahip olanlar bugün hayli ileri yaşlardalar. Medyada onlardan pek azı kaldı. Şu sırada köşe sahibi olanların çoğu Ayasofya’nın bizim nesiller üzerinde taşıdığı önemi anlamaktan uzaklar.

Heyecansız yazabildikleri bu kadar.

[Bazı medya mensuplarına da davetiye gönderildiğini gazete haberlerinden öğrendim. Heyecanları artsın diye düşünülmüş olabilir.]

Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Ayasofya açılsın” mitingleri neslinden… Ayasofya onun için bir ‘kızıl elma’ idi. Onun kendi kararına dayalı bu açılıştan büyük heyecan duyduğu açılış öncesi ziyaretlerinden de belli oluyor.

Etrafındakilerin bile, nesil farkından dolayı, onunla aynı heyecanı duyduklarını sanmam.

Hayırlı olsun.

ΩΩΩΩ