CHP PM toplantıda bugün.. Tarihine ve CB Erdoğan’ın söylemine bakarak ne olacağını görebiliyorum

23
Reklam

Ülkemizin en eski -bu 29 Ekim’de 100 yaşına girecek- partisi CHP’de saflar ayrışıyor gibi…

Bu ayrışmadan ya CHP ‘değişerek’ çıkacak ya da eskiden birkaç kez yaşandığı gibi CHP yerli yerinde kalacak ama içinden yeni bir partiyi doğuracak…

Yeni oluşan Cumhuriyet ile birlikte, Cumhuriyet’in banilerinin girişimiyle kurulduktan hemen sonra, iki kez içinden muhalefetini doğurmuştu CHP.

İki parti –Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (17 Kasım 1924), Serbest Cumhuriyet Fırkası (12 Ağustos 1930)- daha Mustafa Kemal Atatürk’ün cumhurbaşkanlığı döneminde ve onun yönlendirmesiyle, siyasi hayatlarına CHP’de atılmış isimler tarafından, CHP’ye muhalefet etsinler diye kurulmuştu. 

İlk iki çok partili deneme o günün şartları içerisinde uzun ömürlü olamadı.

Üçüncü deneme olan Demokrat Parti, İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanlığı döneminde, CHP’nin önemli dört isminin partiye bayrak açması sonucu kurulmuş (7 Ocak 1946), ilk seçimde (1946) olmasa bile ikinci seçimde (14 Mayıs 1950) iktidarı CHP’den devralabilmişti.

Her üç partinin CHP içi kavgalar sonucu doğduğu herhalde anlaşılmıştır.

Muhalefete düştükten sonra da CHP yeni partiler doğurmaya devam etti. 

Reklam

En sonuncusu bir önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP tarafından aday gösterilmiş olan Muharrem İnce tarafından kurulmuş Memleket Partisi’dir.

Geleneği böyle CHP’nin ve bu sebeple de başgösteren kavgalar sonunda içinden yeni bir partinin çıkması şaşırtıcı olmaz.

Benim merak ettiğim, yeni bir partinin doğması veya CHP’nin kendisinin değişime uğraması değil; ya o olacak ya da bu, yaşanan olaylar bunun kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.

Olacak olan olduğunda, içinden ayrılacakların kuracağı yeni parti mi, yoksa sorun CHP’nin değişmesiyle gerçekleşecekse onun mu, bunlardan hangisinin, Tayyip Erdoğan’ın arzu ettiği türden bir muhalefet partisi halini alacağını merak ediyorum.

Evet, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kendisinin üçüncü kez cumhurbaşkanlığını kazanmasıyla sonuçlanan son seçimin hemen ardından, karşısında görmek istediği muhalefetin nasıl olması gerektiğinin kodlarını kamuoyuyla paylaşmıştı.

Yoksa ilk önce sosyal medya hesabından yaptığı, daha sonra katıldığı Türkiye İhracatçılar Meclisi genel kurulunda da aynen tekrarladığı paylaşımı gözden kaçırmış mıydınız?

Hatırlatayım: 

Tarih 17 Haziran 2023. 28 Mayıs 2023 tarihinde yapılan ikinci tur seçiminden üç hafta sonra.

Reklam

CHP içindeki çekişme henüz şimdilerde olduğu kadar dışarıya vurmamış, ancak İstanbul’un büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun seçimle ortaya çıkan tablo sonrası huzursuzluğunu belli etmeye başladığı günler…

Önce mevcut muhalefeti nasıl gördüğünü özetleyen şu sözlerine göz atalım Tayyip Erdoğan’ın: 

“Güya ‘milleti barıştırmaktan’ bahsedenlerin seçim akşamı başlayan kavgası o günden bugüne hiç durmadı. / Millete demokrasi vadedenlerin iş koltuktan kalkmaya gelince bir gecede nasıl ‘diktatörleştikleri’ anlaşıldı. / ‘Halil İbrahim sofrası’ diye millete pazarladıkları masanın tam anlamıyla bir ‘kurtlar sofrası’ olduğu ortaya çıktı.”

Şimdi sıra, Erdoğan’ın karşısında görmek istediği muhalefetin niteliklerinde:

“Milletimiz, iktidara gelebilmek uğruna terör örgütleriyle iş tutacak kadar muvazeneyi yitirmiş bir muhalefet pratiği görmek istemiyor. / Evlatlarımız, umut vermek yerine sürekli yalan söyleyen, felaket tellallığı yapan, ülkeyi kötüleyen bir muhalefet söylemine maruz kalmak istemiyor. / Parti içi çekişmelerden, baba-oğul arasında yaşanan taht kavgalarından bağımsız olarak Türkiye’nin yeni bir muhalefet anlayışına ihtiyacı vardır. / Türkiye Yüzyılı’nda inşallah bunun da gerçekleşmesini temenni ediyorum.”

“Türkiye’nin yeni bir muhalefet anlayışına ihtiyacı vardır” cümlesine dikkat etmişsinizdir. Tabii hemen ardından gelen “Türkiye Yüzyılı’nda inşallah bunun da gerçekleşmesini temenni ediyorum” cümlesi de dikkatinizden kaçmamıştır umarım.

Sanıyorum, önümüzdeki beş yıl iktidarda kalmayı garantiledikten sonra, AK Parti lideri, gözünü muhalefet saflarına dikmiş durumda. 

Karşısındaki muhalefeti irdeleyen paragraftaki eleştirileri yalnızca CHP’ye yönelmiş değil; Millet İttifakı içerisinde yer alan partiler de hedefinde. Takip eden paragraf ise doğrudan CHP’ye yönelik. Oradan uslu bir muhalefet çıkmasını beklediği çok açık.

Umut verecek…

Felaket tellallığı yapmayacak…

İktidarı kötülemeyecek…

CHP değişip dönüşerek bu beklentiye uygun bir parti mi olacak, yoksa içerisinden böyle bir parti mi çıkacak?

Yoksa, yoksa… İktidar muhalefetin bölük pörçük hale gelmesini yeterli mi sayacak?

Merakım şimdi bu…

ΩΩΩΩ 

Reklam

23 YORUMLAR

  1. “Şüphesiz ki, bir kavim(Topluluk, Millet) kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Rad13/11
    Millet değişmedikçe Küçük değişimler olmaz. Siz Değişin Her Şey Güzel olacak.

    Hak, Hukuk ,Adelet isteyin sırf kendinize değil Sizin gibi düşünmeyene, Pislik Gördüğünüz kişiyede adelet isteyin.

    Devlet hakim değildir. Cem uzanı sevsenizde sevmesenizde Onun hakkını savunmanız gerekir. Adeletin Yeri tek merci Mahkemelerdir. Cem uzanın malını neye göre çöktün. Suçlu bulacak , ceza verecek Tek yer Mahkemedir.

    BAKIN TEKRAR EDİYORUM SİZ DEĞİŞİN İYİ YÖNDE HER ŞEY GÜZEL OLACAK.

    Biz tamam dediğin şeyleri yaptık ama nasıl Düzelecek Korkmayın Allah var. O kadroların hepsine iyi Güzel insanları getirecektir Buna inanın.

    Yüz yılın Alimi Bediüzzaman(Zaman üstü insan Demek, Devrin mollaları ismini vermiş ve onu işaret etmişler) Hazretleride:

    “Yine eserlerinde “Asya’nın bahtının miftahı meşveret ve şuradır” diyor. Kur’an’ın şura ayetini tefsir ediyor. Birçok eserinde ailede, okulda, işyerinde ve devlet idaresinde, devletler ve milletler arası münasebetlerde meşveret, adalet ve demokrasinin geçerli olması gerektiğini ve insanlığın mutluluk ve saadetinin ancak bunlarla mümkün olduğunu ifade eder.
    https://www.yeniasya.com.tr/hasan-gunes/bediuzzaman-adalet-ve-demokrasi_580053

    • Bugün Kadıköyde bir grup kadın eylem yapmış (tv de gördüm). İst sözleşmesi vs dillerine dolamış bazıları fakat ben bilmediğim, açıklanıp izah edilip beni ikna etmedikleri hiçbirşeyi onaylamam ben!
      Milli eğitim den birileri kız okulları açılsın! demiş. Herkeshadfini bisin ne yapmak istediğinizi biliyoruz diye mikrofona konuşuyordu kadın.
      Bak benim bakış açıma (erkek gözüyle):
      İst erkek lisesi varsa, kız lisesi niye olmasın mesela?? (Alsana iki farklı göz👀). (Bu isimle bir yer niye açıyorsun?)
      Tüm karma liselerde her türlü ders niye verilmez??? İnanç dahil!
      [ana sınıfı-4yıl ilk okul-
      2yıl lise- 2 yıl meslek liseleri için staj! (Bizzat aylıklı devletten!) –
      3 yıl üniversite ve 1-2 yıl (branşa göre staj).
      Not:bunları vakıf üniversitelerinde okuyacak olanlar: sınavla başarı ve vakfın kuruluş amacına göre giriş- okumak! olmalı.
      Yani demem o ki,
      Bu kadın bilmiş biri belliki!
      Bu kadının DEDİĞİ GÖSTERDİĞİ YOLDA GİDİLMESİNİ SAVUNSA BİRİLERİ DE MESELA????
      MECBURMUYUZ?
      Doğru mu söylüyor?
      Doğruyu mu yapıyorsizce?
      Şimdi benim kafam da karıştı işte☹️

  2. “Ülkeyi kötülemeyecek” ifadesinden “iktidarı kötülemeyecek ” anlamını çıkarmak ancak sizin gibi birine yakışırdı. Tebrik ediyorum.

  3. HDP Ağrı eski Belediye Başkanı Sırrı Sakık’ın “Kılıçdaroğlu kapalı kapılar arkasında verdiği sözleri açıklamalıdır, seçimlerden sonra neler gerçekleşecek tüm bunları kamuoyu ile paylaşması gerekir.” demişti.

    Bütün Chp yandaşlarından tek bir kelime çıkmamıştı.

    Yüzde 2.2’lik Zafer Partisi’ne üç bakanlığı ve MİT’i
    verdiyseniz yüzde 8.8’lik Hdp’ye ne verdiniz?
    Nasıl bir anlaşma yaptınız?

    Büyükelçilerle yaptığınız gizli anlaşmalar varmi?

    Amerikaya, İngiltereye, Almanya’ya gittiğinizde kimlerle gizli anlaşmalar yapıldı?

    • Fehmi bey de merak etmez bu tür gerçekleri
      Merak etmeyin
      O komplo işleri ile pardon komplo teorileri ile uğraşır

  4. Adam teşhisi koymuş CHP de bir tane bile Geçmişi temiz adam yokmuş .Olsaymış partiyi hemen ona iade edecekmiş .Ben bile % 50 den fazlası temizdir diyordum .Vah vah anamuhalefetin haline . Burada yorum yazanlar verdikleri oyların hangi kirli insanlara gittiğini biliyor mu acaba.
    Sonuç allah bizi bu kirli insanlardan korumuş verilmiş sadakamız varmış .

  5. CHP Genel başkanı nevi şahsına münhasır ilginç bir siyasetçi!
    Yenilgiyi kabul etmiyor! Yüzde 60’a yüzde 40 olsaymış yenilgi olacakmış!
    Bu kadar pişkinliğin arkasında kim durabilir?
    İnandırıcılığını tamamen yitirmiş böyle bir genel başkanla çalışan arkadaşları değişim istemesin de ne yapsınlar?! Adamın savunulacak tarafı kalmamış!
    CHP tarihi boyunca bu kadar savrulan bir genel başkan olmadı.
    Ama görünen o ki genel başkan istemedikçe bir değişim söz konusu olmayacak!
    CHP umutsuz bir vakadır.
    Kendisini güncellemediği için hurdaya dönmüş bir gemidir. Genel başkan emin bir limana götürmekten bahsediyor ya o liman hurda gemilerin götürüldüğü liman mıdır yoksa genel başkanlığın güvenceye alındığı liman mıdır çare nedir onu göreceğiz.
    BirGün yazarı Doğan Tılıç, dünkü yazısında çareyi bulmuş diyor ki:
    “O çare de belli: Tavana bakıp kurtarıcılar beklemeden, ortak bir gelecek vizyonu olan, birleşik ve güçlü bir sol hareket yaratmak!”
    A Takımını bezdirmiş bir genel başkana sahip olan CHP doğru, sol bir parti değildir, sosyal demokrat hiç değildir, aşırı tutucu bir partidir.
    De, değişim isteyenlerin listesine bakınca da herhangi bir değişim emaresi görünmüyor. Genel Başkanla birlikte 13 senedir siyaset yapan ve başarısızlıkların sorumluluğuna ortak olanlar değişim istiyorlar!
    Tek haklı tarafları olabilir o da genel başkanın yalanlarından ve entrikalarından bıkkınlık gelmesi ve savunamaz olduklarıdır!
    Başarırlar mı?
    Zannetmiyorum.
    CHP Kılıçdaroğlu ile yola devam ederek umutsuz vaka olmayı sürdürecek gibi görünüyor!
    Allah’tan ortaklarının bile, “İyi ki kazanamamışız” diyerek pişman olduğu bu siyasetçiye millet 28 Mayıs’ta geçit vermedi!
    Yoksa pişmanlıklar fayda etmeyecekti!

  6. CHP çook önceden zaten bölünmüş, olmuş 5 parça. Kılıçtaroğlu niye taktı 5’e hep sanıyorsunuz? Çünkü beş parçayı KKILIÇTAROĞLU zamkıyla tuttu bir halde bu güne kadar 🤗.
    Son çıkardığı şişeden masa beşlisi ciniydi o da bitmek üzere. (Yerel seçime kadar!).
    CHP partisini ele geçirip biraz da “sosyalist sosu” ekleyelim diyen oldumu oldu.
    Bir diğer aklı evveller, “türbanın çarşafın altı etnik olsun ama üstüne takılabilsin pırlanta x karat taş!😯 aklını veren? ☹️
    Enson takiyye yapalım içimizden başka biriyiz amma lakin,
    Dış görünüşümüzü değiştirsek olur mu???
    Diye deneme bile olacaktır😂
    Oollllllmmmaaaaazzzzzzz!!!!
    CHP partisi başına TURGUT ÖZAL gibi biri gelene kadar böyle kovranır durur, ama yıkılmaz!
    Onun da yapacağı:
    %60 sol, %40 sağ kafasıyla,
    Merkezin sola yatmış halinde kamyonu devirmeden,
    Bazan yoldan topladığı yolcuları da alarak,
    Arkasından koşan kamyonun kasasına asılacak kişilerin(partilerin) kasaya atlamasına müsade ederek🤗,
    Yola devam edecek/eder.🤗
    Başka hayallere kapılan varsa kendine yazık eder!
    Bir ideolojin bir inandığın bir bildiğin bir kabiliyetin varsa eğer,
    TAK SEPETİ KOLUNA
    HERKES KENDİ YOLUNA👋👋👋

    • CHP hiçbir dönemde milletin tercih ettiği parti olmamıştır.
      Kendisini milletin üstünde gören, cumhuriyetin bânisi olmakla iftihar eden CHP’yi millet sevmemiştir, muhalefete mahkûm etmiştir.
      Yani ortada milletin CHP’yi yüzde 20-25 oranına hapsettiği bir gerçek vardır.
      Bu gerçeğin temelinde CHP’nin batıcı olması, milletin moral değerleriyle ve milli kültürüyle sorunlu olması yatmaktadır.

      • Senin dediğin gibi değil Muzaffer bey.
        Chp ye oy verenlerin %80’i Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet te (ve hâlâ o hayalle) yaşamak istemesi, daha uzun süre yaşayacağını bilip bu günlerinde geçeceğini düşünmesi nedeniyle bazı uyanıklar da oturduğu koltuğa yapışmış, kalkmıyor bırakmıyorlar!😡
        Chp aslında batıya dönük te değil. Batı chp zihniyetini asla istemez! İşine gelmez! Kullanışlı değil onlara göre çünkü😂😂😂.
        CHP bu gibi birçok sebebi bulup araştırıp birbirine montajlayıp kullanamıyor☹️.
        Muhafazakar lık Laiklik Devrimci lik Milliyetçilik liberal ekonomi belki modern (muasır medeniyet) gibi kelimeler genetiğinde var, ama fakat, işte o koltuğa oturanın şahsi hırs ve menfaatleri olsa gerek,!!!!
        Ne teşebbüs edebiliyor!
        Ne de öyle bir şeye müsaade ediyor o birileri😡😡😡😡.
        Lakin!!!!……
        Bir yiğit! yada şerife bacı çıkacak ve…
        Makus talihini yenecektir bu CeHaPe zihniyetinin 🤗🤗🤗.

    • Atilla bey “CHP partisi başına TURGUT ÖZAL gibi biri gelene kadar böyle kovranır durur, ama yıkılmaz!” diyorsunuz ama özal gibi biri bile yıkamaz bence bunları:)

  7. Yani Türkiye siyasetinde CHP olmazsa olmaz.. Kurucuları bile CHP içinden bir CHP çıkararak dosta düşmana demokratik görünmeyi yeğlemişler. Tabi ki bunu kurucu irade için anlamak kolay ve o günün şartlarında bir gereklilik(!) olduğunun hakkını vermek düşünülebilir. Peki günümüzün AK Partisine/Erdoğan’a ne oluyor da (ana) muhalefet olacaksa illede CHP/CHP’ den olmalı diye temenni ediyor?..

    Bu arzunun altında yatan ana neden, bütün eylemleri, söylemleri ile Erdoğan’a hep seçim kazandıran bir parti olması mıdır CHP’nin, ya da Erdoğan’ı aşan yönüyle de CHP’nin CHP olarak varlığı, sürekli var olması devletin bir ihtiyacı, CHP’nin varlığına/sürekliliğine olan bir gereklilik midir? Yüzüncü yılını dolduracak uzunca bir siyasi hayatı CHP’nin, insanın aklına bu soruları düşürüyor. “CHP olmazsa devlet de olmaz” gibi bir olgu da akıllara salınan bir realite gibi.

    Neden adında CHP ismi olmadan bir ana muhalefet partimiz olmuyor? 80 ihtilalinde kapatılan bütün siyasi partiler CHP dışında tarihin çöplüğündeki yerini aldı, o tarumardan sonra birtek CHP ile MHP küllerinden doğarak bugünün Türkiye’sinin siyasi gelişimine/dönüşümüne yön verir vaziyetteler hala. Bu iki siyasi partiyi sürekli siyasi arenada tutan saik/ler nelerdir? Hakkını yemeyelim, yirmi yılı aşkındır MHP’nin tahtında oturan bir Bahçeli ve partisi MHP de, hem zaman zaman muhalefet hem de iktidar ortağı olarak CHP’den geri kalır değil; siyasi siteme etki eden, 1950′ den bu tarafa -Karaoğlan Ecevit dönemi hariç- iktidar yüzü görmeyen CHP, hem zımni iktidar ortağı olduğu dönemler hem de bu etkisini kaybettigi AK Partili hükümet dönemlerinde CHP’den doğan boşluğu MHP doldurdu ve günümüzde, yamalı ikdidar bohçasının hükümete yön veren -son Bahçeli’nin emekliye de seyyanen zam verilsin talebi dışında- cogunlukla MHP oldu.

    MHP’nin hükümetteki varlığı -elde var bir kabilinden- yedeği oluşturduğu için mi CHP üzerinde bu kadar kolay bir şekilde operasyon yapılıyor acaba?

    Atatürk’ün yönlendirmesiyle CHP içinden iki (devletçi) muhalfet partisinin varoluşu ile yine günümüzde CHP ile MHP gibi iki (devletçi) partinin Türkiye siyasi haritasında demokratik görünüm verbilmesi açısından ne/hangi fark var?

    Doğru soru şu mu olmalı:
    CHP değişmedi, değişmeyecek; buna ihtiyaç kalmadı da, AK Parti mi CHP’lileşti?..

    CHP üzerinde bunca yıldır yapılan kolayca operasyonlar her zaman bir ikizinin iktidarda olduğu zaman diliminde gerçekleşiyor diye bir his de insanın içine doğmuyor değil?
    CHP ile 1950′ den bu tarafa iktidar olan diğer sağ muhafazakar partiler Türkiye siyasi düzleminde hep bir siyam ikizi gibi var oldular.

    Allah aşkına! Ne kadar demokratik bir ülkeyiz?

    CHP değişse ne değişecek, değişme ne değişecek?

    • Hasan bey bence siz eski ezberlerinizi değiştirin, mesela anamuhalefet diye bir statü yok artık, hepsi de muhalefet partisi, chp de öyle…
      Akparti ve mhp yi chp ye benzetmek, tekyumurta ikizleriymiş gibi akla karayı aynı sepete tıkıştırıvermek de tam bir şark kurnazlığı!
      Yıllarca okul önlerinde çocuklara zorla okutturulan andımız saçmalığını kim kaldırdı?
      Ayasofyayı kim açtı?
      Başörtüsü yasağını kim kaldırdı?
      Ezanı kim serbest bıraktı?
      Chp mi?
      Yoksa siyam ikizleri mi?????
      Sapı samanı birbirine karıştırmayalım:)))
      100 yaşını aşmış siyasi partilerimiz var, seçimlere katılım oranı %85,
      mecliste 50-60 tane ayrı parti ve fraksiyon temsil ediliyor, demokrasimizin neyini beğenemiyorsunuz, biraz daha açar mısınız???

    • Neler olmuş meğer.
      Devletin organları, nasıl parsellenip dağıtılmış… Hem de gizlice… Tek Adam’ın keyfince…
      Bunlar, şimdilik öğrendiklerimiz.
      Kimbilir daha neler var. Kimbilir kimlere, daha neler vaat edilmiş.
      Yavaş yavaş çıkacak ortaya. Suç teşkil eder mi? Bilmiyorum.
      Ama ayıp olduğu muhakkak. Ne ayıbı yahu?
      “Etik değil” dersiniz, olur biter. Hayır bitmez.
      Çünkü etik’ten öte bir durum var ortada. İğrenç, süfli ve rezil bir yağma.
      Yasalara aykırı olmasa bile, hem teamüllere aykırı hem demokrasinin ruhuna.
      Çünkü o mevkiler, peşkeş çekilecek malzeme değildir.
      Ödül dağıtır gibi dağıtamazsınız. Rüşvet verir gibi veremezsiniz.
      Gibisi fazla.
      Öyle dağıtıldığı aşikâr.
      Üstelik gizli tutulduğuna göre, sakıncalarını siz de biliyor olmalısınız.
      Hepsinden vazgeçtik.
      Ama en mühimi, şu HDP’ye neler vaat edip etmediğinizdir.
      Bilmek isteriz.
      Anayasa Mahkemesi’nde kapatılma davası devam eden bir partiye siz ne vaat etmiş olabilirsiniz?
      Siyasi ahlak nedir?
      Bize tarif edebilir misiniz? Bize değilse bile, bari masadakilere anlatınız.

  8. Ben Erdoğan’ın o konuşmasını hem tvden aynı gün izledim hem de üç farklı siteden haberini okudum.

    Günün sonunda erdoğanın halini 19 yaşımda turistik bir işletmede çalışırken fena ifrit ettiğim genel müdürün saçını başını yolduğu o haline benzetecek oluyorum ama muhalefet ben değilim maalesef;

    Çalıştığım şirket Avrupa ülkelerinde acentaları bulunan piyasada ne kadar turizm şirketi varsa hepsiyle ayrı ayrı fiyatlarda anlaşmalar yapmış. Fakat ben hangi şirketle hangi fiyattan anlaştıklarını bilmediğim için her bir şirket için her seferinde muhasebeyi arayıp bilgileri alıyor öyle fatura düzenliyorum. Bir pazar günü 10 şirket grup göndermiş, pazar günü muhasebe kapalı. Ben de her fatura için genel müdüre soruyorum bilgileri. Adamcağız avukatlıktan aşırı stres nedeniyle emekli olmuş yaşlı biriydi. Yüzündeki saçkıran sık sakallarını köse yapmış. sürekli ciklet çiğnediği için bir grup rehberinden de “senin insanlara hiç saygın yok, seninle konuşuyorum, karşıma geçmiş cak cak ciklet çiğniyorsun, biraz ciddi olur insan” azarını yemiş ona dert anlatmaya çalışırken ben araya girip fatura bilgisi istedim. Adamcağız bana öfkeyle bakıp dilini ısırdıktan sonra “git geliyorum ben” dedi. Yanıma gelince bağırmaya başladı “kaç aydır çalışıyorsun hala her seferinde soruyorsun, sende hiç kafa yok mu.” o bağırırken ben içimden kendi kendimle muhasebe yapıyorum, ben senin hangi şirkete hangi fiyatı verdiğini aklımda tutmak zorunda mıyım, her seferinde soruyorum, bir gün otur hepsini yaz bir kağıda ver bana, bende bir liste bulunsun, ben her seferinde sormaktan sen de her seferinde sitres yaşamaktan kurtul, sanki her gün grup gönderiyorlar da ezberliyecem, bir grup gönderen bir daha aylar sonra gönderiyor çok nadiren iki hafta üstüste gönderen şirket var. Diyorum ama bunu hiç renk vermeden yapıyorum, sanki adam bana değil de başka birine bağırıyormuş gibi, bir de ok gibi bakışlarla adamın gözüne gözüne bakıyorum, ben baktıkça adam daha çok sinirleniyor saçlarını yoluyor.

    Neyse kavga gürültü ben işimi hallettim yanımdan gitti. bir çalışan geldi seni tebrik ederim dedi. Niye tebrik ediyorsun beni? Müdüre nasıl baktın öyle bakışlarından ben bile korktum.

    Gene de belli olmaz, ne de olsa “beceriksiz muhalefet” diye bahsediyorlar:))

    • Ne demişti Atilla ilhan Batının Deli Gömleği isimli kitabında, “CHP’nin Türk siyasal hayatına getirdiği en kötü alışkanlıklardan birisi, şeytanı melek gibi göstermektir.”

      Ama millet artık kimin ne yaptığını görüyor, onun için de CHP 1950’den beri seçmeni aldatamıyor!

      Yine aldatamayacak!

  9. Sayın yazar merak buyurmasın,
    bu muhalefet bir bütün olsa da, paramparça olsa da hiçbir şey değişmez,
    ne köy olur ne kasaba!

    • Şunu iyice kafanıza sokun:
      “Özellikle Kılıçdaroğlu’nun başkanlığındaki bu CHP’den ne köy olur ne kasaba..”
      Eğer bir şey olacaksa, kişiler değil, önce “zihniyetleri” değişecek..
      Bunu da kim, ne zaman başarır, başarabilir mi, orası meçhul işte..
      Tanrı CHP’ye oy verenlere “sabır” versin..

  10. Dünkü yorumlarda birileri sormuş, iktidardaki koalisyonun protokolü yok mu? Onları bir arada tutan anlaşma nedir? Bence temel bir mutabakatları var ve bu çok açık. Bugünkü iktidarın açık ortaklarıyla ve siyaseten rakip olduğunu sandığımız gizli ortakları olan (muhalefetle) birlikte bir tane temel anlaşmaları var: Gülen Hareketi düşmanlığı. Kendilerine bu topluluğu yok etme görevi verilmiş ve bunun için herşeyi yapma izinleri var gibi görünüyor. Geri kalan tartışmalar tamamen detaydır ve önemli değildir. Ülkeye hangi çeşit zararı verseler de sıkıntı olmaz. Aksini iddia eden varsa lütfen ispat etsin. Şu ana kadar bu işi en iyi yapabileceğine inandıkları kişiyi iktidarda tutuyorlar.

  11. 20 temmuz yazısındaki yorumumu alıntılayarak bazı eklemelerle tekrarlıyorum:

    “CHP artık değişmelidir, değiştirmelidir. Gerekirse liderini, politikasını, eskiyi, geleneğini hatta tarihini de (şu yakasını bir türlü bırakmayan tarihini)
    Bunları yapar ve yapabilirse başarıyı yakalar ve sürekli muhalefet olmaktan da muhalefet olmayı korumaktan da kurtulur belki.”

    “Bunları yapmak mümkün mü? çok zor hatta imkansıza yakın.
    Ancak yeni bir partiyle pekala mümkündür.

    Yüz yaşına merdiven dayamışken bu nasıl olur deme o yaşa yaklaşmış insan var doğuran, parti niye olmasın?”

    • Senin siyaset tarzın da bunu gerektiriyor.
      Karakterin de müsaade ediyor, seçmenin de ses etmiyor…
      Madem öyle, hepsine eyvallah.
      İyi de başkan…
      Gizli saklı toplantı yapıyorsun, üstelik toplantıda kim olduğunu bilmediğin birileri de var ama buna rağmen “netameli” konuları tartışmaya devam ediyorsun, sonra çıkıp, “Toplantımızı sızdırdılar, bize operasyon çekiyorlar” diyorsun.
      Nasıl iş bu?
      Yok başkan, hem tabana “Bakın biz çalışıyoruz” mesajı vermeye, hem muhtemel rakibin Özgür Özel’i bitirmeye, hem de Kılıçdaroğlu’na karşı -gene- “mağdur”u oynamaya çalışıyorsun ama bu seferki çok belli oldu.
      Toplantıyı yaptığın yer IRC sunucusundaki “Zurna” odası değil ki elini kolunu sallayan gelip girsin de olaya dahil olsun?
      Belki bir ihtimal senin kaydetmediğine, senin yayınlamadığına inanırdık.
      Ama kim geldiyse toplantıyı düzenleyenin davet etmesiyle geldi.
      Hepimiz pandemi zamanı Zoom kullandık, nasıl çalıştığını hepimiz öğrendik.
      Siz de kullanırken bizim gibi yapmak zorunda kaldınız; herkese ulaşıldı, “Toplantının linki bu, tarihi ve saati bu, ID’si bu, şifresi bu” diye bilgi verildi.
      Bu yüzden, “Kimin servis ettiğini bilmiyoruz ama bulacağız” yalanını söylediğin anda, toplantıyı senin kaydettiğin ve senin servis ettiğin dışındaki bütün seçenekler de çöpe gitti.
      Yoksa niye bu yalanı söyleyesin?
      Anlamadığım şu…
      Bu sefer oynadığın tiyatronun hedefinde Kemal Kılıçdaroğlu var, seni zaten bu tiyatroları oynayabildiğin için İstanbul’a belediye başkanı aday yapan o, “Boşluğuna getirir, yuttururum” mu zannediyorsun?
      Yutmaz.
      Zaten ilk perdeyi çok uzattın, cumhurbaşkanlığı adaylığı hayalin suya düştü…
      Baykal’ı 13 günde yiyen Kılıçdaroğlu, sana beş yıldır hazırlanmıyor mudur zannediyorsun?
      Neyse, rakibin izansızı, insafsızı, arlanmazıyla biraz da sen uğraş…

Yoruma kapalı.