CHP’de kurultay öncesi ilçe ve il kongreleri yapılıyor.
Seçimden yenilgiyle çıkmış bir parti CHP; böyle bir partide en az beklenebilecek olan, kongrelerin çekişmeli geçmesidir.
Ancak öyle olmuyor; iki ilde kavgalı-gürültülü geçtiğini işittiğimiz kongrelerden sonuncusunda da sandalyeler havalarda uçuşmuş, duruma polis müdahale etmek zorunda kalmış…
Gözaltılar söz konusu.
Allah, Allah…
Neyi paylaşamıyor CHP’liler?
İstanbul il başkanlığı için de isimler ortalıkta dolaşıyor. Birden fazla kişi o göreve aday. Orası için de günler öncesinden çekişme başladığı anlaşılıyor.
İzmir, Konya ve Siirt’te olanlar İstanbul’da da yaşanırsa, çok daha ciddi gelişmelerle karşılaşılabilir.
Allah, Allah gerçekten…
Uzun yıllar siyaseti mümkün olduğu kadar yakından izlemeye çalıştığım için, CHP’de şu sıralarda meydana gelen çekişmeyi anlamakta zorlanıyorum. Siyaset sonuçta ülke yönetimine talip olma uğraşıdır. Her parti iktidara gelmek için çaba gösterir, her partili de partisinin bu çabasına katkıda bulunmak üzere görev alır.
İktidara yakın olmak partililere yarayacağı için orada çekişmeyle karşılaşmak doğaldır; ancak on yılda 10’dan fazla seçimde başarısız olmuş bir muhalefet partisinde il ve ilçelere kadar dayanmış çekişmeleri neye yormak gerekir?
İktidarı oluşturan partilerde -AK Parti ve MHP’de- gözle görünür bir çekişme yok; buna karşılık CHP’nin içi kaynıyor…
Akla gelen ilk sebep, CHP’deki çalkantının bir iç hesaplaşma ile ilişkili olma ihtimalidir.
Partililerden bir grup partilerine sahip çıkma çabasındalar; bir başka grup da sahiplendikleri partiyi ellerinden almak isteyenlere karşı mücadele veriyorlardır…
Tersi görünse de bu olumlu bir senaryo sayılabilir. Sonuçta taraflar doğru bildileri bir amaç için kavgayı bile göze alacak bir çekişme içerisindeler…
Hayat belirtisi bu, sürekli yenilgi yaşamış bir parti için…
CHP ülkemizin en eski partisi. Cumhuriyet’i kuran kadronun partisi. Kısa süre önce -9 Eylül’de- 100. yaş gününü kutladı CHP…
En eski partinin 100 yıldan önceye dayanan kökleri de var. Kurucu kadronun önemli isimleri, CHP siyasi hayatta var olmadan önce de, Osmanlı döneminde, siyasi hayatta etkili insanlardı. Çoğu İttihat ve Terakki içerisinde yer alıyorlardı.
Bu açıdan bakıldığında, CHP’deki iç hesaplaşmayı sıradan bir koltuk kavgası olarak görmemek gerekebilir.
İktidar olmadığı dönemlerde bile ‘devlet’ denilen aygıt üzerinde etkisini değişik kurumlar aracılığıyla hissettiren bir siyasi damarın temsilcisiydi CHP; son yıllarda o etkide azalma kendini değişik biçimlerde belli ediyordu.
Son seçim yenilgisi, daha doğrusu ülkenin son 22 yılına damgasını vurmuş olan iktidarın ve onun lideri Tayyip Erdoğan’ın, siyasi iktidar ve cumhurbaşkanı olarak, beş yıl daha iş başında kalacak olması gerçekliği, CHP’nin o etkisinin bütünüyle sona ermesi anlamına da geliyor.
Siyasi iktidardan uzak kalmak CHP’nin alıştığı bir durum, devlet erkinin içerisinden bütünüyle tasfiye edilmek ve bir daha hiçbir biçimde iktidar yüzü göremeyecek olmak ise bir yenilik…
Çekişme bunun dışa vurumu olabilir.
Bu tahlil doğruysa, yani çekişme çok daha derin bir sebebe dayanıyorsa, kasım ayında yapılması kararlaştırılmış olan kurultayda, bayağı çekişmeli sahnelere tanıklık edebiliriz.
Acaba hangi senaryo daha doğru: Çekişme, basit bir iç hesaplaşmayla mı sınırlı, yoksa çok daha derin değerlendirmeye dayalı bir tasfiyeyi boşa çıkartmayla mı ilgili?
Gerçeğin sağlaması için ipucu vereyim: Kurultayda genel başkanlık için yarışacak olanlar şu ana kadar belli olan birkaç isimle sınırlı kalacak ise bu yazıda sözünü ettiğim ilk senaryo doğrulanmış olacak. İkinci senaryonun doğrulanması için, yarışmaya başka bir-iki ismin daha katılması gerekir.
Zaman kısalıyor.
ΩΩΩΩ