Cumhurbaşkanı Erdoğan 28 Şubat davası mahkumu yaşlı generallerin serbest kalmalarını sağladı.. Sevindim ama…

36
Reklam

Dün, bazı insanlar, yargının kestiği parmaklar yüzünden, değişik hisler yaşadılar. 

‘Kobani davası’ndan yargılanan siyasilerin çoğuna mahkeme cezalar yağdırdı; o siyasilerin ailelerinin, yakınlarının, sevenlerinin ve siyaset arkadaşlarının hislerini tahminde zorlanıyorum.

Öte yandan, ’28 Şubat’ konulu davadan aldıkları cezaları çekmekteyken ileri yaş ve kronik hastalıkları olduğu bilinen generallerin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından serbest kalmaları sağlandı; onların aileleri ve sevenlerinin hislerini tahmin etmek ise zor değil.

Keşke Kobani’den yargılananların hepsi de, 28 Şubat sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görevli generaller ve yakınları gibi, sevinmelerini getirecek bir sonuçla karşılaşabilmiş olsaydılar…

İleri yaşlarda ve kronik hastalıklara sahip mahkumların bu durumları sebebiyle serbest bırakılmalarına hiçbir itirazım yok. Tam tersine, o generallerin sağlıklarına bağlı durumları ne zaman gündeme gelse, görüşümü serbest kalmalarından yana açıklamakta hiç tereddüt etmedim.

CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel’i, görüştüğü iktidar ortaklarına -AK Parti genel başkanı Tayyip Erdoğan ile MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’ye- aktardığı sorunlu konular arasında onların durumunu da unutmadığı için tebrik etmek isterim. Bu onun da başarısı…

Özel’in iki genel başkan ile paylaştığı diğer konularda herhangi bir iyileştirme göremiyoruz; güncelliği bulunan Osman Kavala ile Can Atalay’ın durumlarında herhangi bir değişiklik olmadı sözgelimi.

Umarım, henüz bitmeyen yargı süreçlerinin bir yerinde cezaevlerinin kapısı onlara da açılır.

Reklam

[Bu arada, komutanların serbest bırakılması için anayasal yetkisini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, ileri yaş ve kronik hastalıkları bulunduğu için onlarla benzer durumda olan bir ismi hatırlatmak isterim: Alaeddin Kaya… Onun ailesi, yakınları ve dostları da, bu yeni gelişme sonrasında umutlanmışlardır sanırım.]

Dün serbest bırakılan komutanların sevinçleri ekranlardan taşıyordu. Ancak kendilerine uzatılan mikrofonlara yaptıkları açıklamalar beni bayağı şaşırttı.

Şaşırmamın sebebi şu: Sorumluluk taşıdıkları günlerden bu yana geçen yıllar içerisinde, o dönemdeki icraatları sebebiyle kendilerine yöneltilmiş eleştirileri değerlendirmişlerdir diye düşünmüştüm. Öyle düşünmem için, ’28 Şubat süreci’ konusunda yazılmış -bazısı kişisel çileleri anlatsa da- çoğu nesnel onlarca kitap var çünkü. Ayrıca her 28 Şubat tarihinde gazetelerde çıkan yazılar ve ekranlardan sunulan belgeseller de az değil.

Cezaevlerinde geçirdikleri üç yılı da, geçmiş muhasebesi yapmaları ve sebep oldukları yanlışlıklar üzerinde düşünmeleri için bir imkan olarak değerlendirebilirlerdi.

Serbest kaldıktan sonraki açıklamalarından öyle yapmadıkları anlaşılıyor.

‘Muhasebe’ derken yalnızca kendilerinin dönemin siyasi kadroları üzerinde uyguladıkları baskılarla başlatılan bazı uygulamalar yüzünden eğitim hayatları etkilenen öğrencilerin, işlerinden olan insanların başına gelenleri düşünmelerini kast ediyor değilim.

Elbette o konular da üzerinde düşünmelerine değerdi.

‘Post modern darbe’ de denilen ’28 Şubat süreci’nin ülkeye verdiği zarar bireysel çilelerin çok ötesinde. [Yaptıklarına ‘Post modern darbe’ yaftasını vuran da dün serbest kalan generallerden biriydi.]

Reklam

Demokrasiye yapılan her müdahalenin her ülkede bir bedeli olur. 

Türkiye, 28 Şubat (1997) tarihinden önce üç doğrudan askeri müdahale geçirmiş bir ülke ve o müdahalelerin her birinin kaydırdığı demokratik zeminin olumsuz etkileri bu günlere kadar sürüyor.

Dönemin komuta kademesinin, sevmedikleri insanların çatısı altında buluştukları bir siyasi parti 1995 genel seçiminden birinci olarak çıkınca yaptıklarını unutmamız mümkün değil.

Seçimden birinci çıkan parti, ilk tercihi olan partiyle koalisyon hükümeti kuramasın diye, ikinci çıkan partinin lideri üzerinde sürekli baskı uyguladılar ve başarılı da oldular. Birinci partiye hükümeti kurdurmadılar.

İkinci ve üçüncü partinin koalisyonu onların baskıları sonucu kuruldu.

Yanlış kurulmuş ikinci ve üçüncü partinin koalisyonu dağılınca yine boş durulmadı. Bu defa birinci partinin üçüncü partiyle kurduğu koalisyon hükümetini başarısız kılmak için ellerden gelen yapıldı.

Tersine, ilk icraatlar -özellikle dar gelirliler ve çalışanlar açısından- başarılı sonuçlar vermeye başlayınca, hükümetin görüntüsünü bozucu kumpaslar devreye sokulmadı mı?

Nihayet, ancak doğrudan darbeler sonrasında oluşturulmuş askeri dönem hükümetlerine dikte ettirilebilecek türden bir icraatlar listesi hükümete zorla kabul ettirildi.

Yanlış mı hatırlıyorum, bunlar olmadı mı?

İleri yaşlar yalnız hastalıklarla uğraşma zamanı değildir; geçmişin iyi-kötü eylemleri üzerinde muhasebe zamanıdır da.

Hiç değilse hayatlarının bundan sonraki dönemini buna ayırsalar…

ΩΩΩΩ

Bir duyuru:

2016 yılının başından itibaren -iki kısa sayılabilecek ara dışında- birlikte olduğumuz ve zaman zaman sayıları 30 bine ulaşan okurlarım herhalde bu habere sevineceklerdir:

Çoğunuzun zaten okuru olduğunuzu düşündüğüm KARAR gazetesinde yazmaya başlıyorum. Haftada dört gün (Pazar, Salı, Perşembe ve Cuma).

Karar’da ilk yazım yarın (Pazar günü) yayımlanacak.

Hepinizi orada da bekliyorum.

ΩΩΩΩΩ

Reklam

36 YORUMLAR

  1. içimden geldiği gibi yazacağım. umarım sayın Koru yazdıklarımı okur. Bu siteyi açıldığı ilk günden beri düzenli takip ediyordum. sonra cezaevine girdim yaklasik 1.5 senem içeri de gecti. Geçtiğimiz çarşamba gunu de tahliye oldum. Orada da duzenli karar gazetesi alıyordum. Ama sürekli acaba Fehmi Koru neler yazıyordur diye merak ettim. Arkadaşlarıma “çıkınca Fehmi Koru ya yazacağım en azından haftada 1 defa karar gazetesinde yazın” diyeceğimi söylüyordum. Ailem ziyaretime geldikçe Fehmi Koru ne yazıyor diye soruyordum.
    Cezaevinden çıktığım hafta Fehmi Koru Karar gazetesinde yazmaya başladı. 😅 malum hayatta tesadüflere yer yokmuş. tevafuk varmış.

  2. Karar Gazetesi’ni takip ediyoruz. Karar, eskinin Yeni Şafak’ı gibi şimdi. Taha Kıvanç da yazacak mı? Heyecanlandım. Kaleminize sağlık.

  3. milli gazete, yeni devir, zaman ve ocak medyadan bu ana kadar severek ve beğenerek okuduğum Fehmi Koru beyfendi “Karar Gazetesi” ailesine dahil olmuş..çok sevindim..üzüntüm 7 gün okuma imkanı bulduğum üstadı 3 gün okuyamayacak olmama…Hayirli olsun inşallah..

  4. Fehmi beyin dünkü yazısında aktardığı beyanatlara bir göz attım. Sırrı Süreyya Önder’in de yazım ve maksadını ifade hataları var…Hatasız kul olmaz! hele de klavyesi elektrik yüklü, faresi hoppaysa!…

    Yorumculardan biri kürt isyanının çok eskilere, 1400 lü yıllara kadar gittiğini belirtmiş, ilginç! Olay büyüyerek bugünlere taşındığına göre başı çeken isyancılar çok köklü bir anlaşmazlığa sahip olmalı ki çekişme, çatışma şeklinde yıllarca canlı tutulabilmiş. Sırrı Süreyya Önder, barış umudundan birlikte yaşamaktan bahsediyor. Bu tür siyasi yaklaşımlar çatışmanın sivri ucu terör örgütüne kesin tavır koymuş olsa(ydı) samimiyet ve o oranda inandırıcılık kazanabilir(di), belki. Bu yol hala açık olmalı…

    Diğer taraftan, barış içersinde birlikte yaşayan taraflar halk arasında zaten çoğunlukta, Allah’a şükür. Bunlar tabanı müslüman kesim; anlamı barış olan İslam dinine mensubiyet hisleri, etnik hislerinden yüksek insanlar.

    M.K.Atatürk Paşamızın EnÖncelik konusundaki vahim hatalarıyla bizimki gibi geri kalmış/gelişmeğe çalışan ülkeler için etnik anlaşmazlık/kutuplaşma kabus derecesinde yıkıcı bir tehlikedir. Dış bağlantılı bu tehlikenin terör ucu aktif olduğu sürece bu kabus devam eder. Öyleyse, Anadolu’ya bir nebze aidiyet varsa, memleketin ve vatandaşın selameti için terör örgütü kendini fesh edip yöneticileri tövbe etmeli. Geri kalmış üç paralık dünyevi etnik nefs/gurur için ahiretlerini cehennem etmeğe asla değmez. Fesh etmekle, Sırrı Süreyya Önder’in “barış umuduna ve birlikte yaşam umuduna” önemli bir katkıda bulunmuş olurlar. Birlikte çalışarak müslüman kimliğine/kalitesine omuz vermekten, bu kimlikte bilim-teknoloji yolunda da gelişerek ve gayr-i müslimlere Allah indinde iyi örnek olmaktan daha güzel başka ne olabilir, hayatta? Hayat dediğin insan hayatı! Hep derim: Herhangi bir etnisitenin ulaşabileceği en yüksek seviye insanlık seviyesidir.

    ……
    Etnik nefsler savaş halinde, hep ziyan zebil,
    Huzur İslamdadır ey insan! bilmiyorsan bil!
    Kelime-i tevhidle, Bilim-Teknikle geliş,
    Ahiretini cennet eyle, cehennem değil!
    …….

    Tabi, bütün bunlar “Akıl*İman Sentezi”ne göre böyledir. Osmanlı yadigarı tüm etnik unsurlara armağan olsun!

  5. Almış olduğunuz Karar hayırlı olsun. Bilgi birikiminizi ve yorumlarınızı bizlerle paylaştığınız için teşekkürler. Nice sağlıklı ve mutlu yıllar dileklerimle.

  6. Çok sevindim hayırlı olsun. Emeklileri unutmayalım. Her kesimin unuttuğu ve aç yaşayıp yaşamayacaklarının test edildiği bir dönem den geçiyoruz.
    Maalesef ne seçtiklerimizden.ne de çok sevdiklerimizden dayanın, bekleyin çok çalışacağız, çok kazanacağız size de vereceğiz türlü akla yatmayan vaatler verildi.
    Memleketin ekonomik durumu düzelmesini canı gönülden istiyorum, bekliyorum ama göre bilir miyim diye endişeye kapıldığım da oluyor. Haydi emeklilere bu zam döneminde bir güzellik yapıp her kesime fazlası ile verilen milli gelirden hak ettikleri katkıyı verelim. selamlar

    aç yaşamak mümkün değil.
    saygılarımla

  7. Bu ülkede gerçekten Adalet yok ve hiçbir zaman da olmadı.
    28 Şubat kararlarıyla milyonlarca insanın kaderiyle oynayanlar dışarıda…
    Katiller soyguncular hırıszlar dışarıda…
    Hatta siyasilerin koruma kanatları altında birbirlerine kumpaslar bile kurarak rahatlıkla hayatlarını sürüdürüyorlar.
    Daha dün okudum: Kızını trafik kazasında kaybeden acılı anne adalet bu mu diye haykırıyordu.
    Fetulahçı çetenin elebaşıları ve onların siyasetteki savunucuları dışarıda hatta bizi yöneten konumunda…
    Ama sevap olsun diye yaşadığı şehirdeki bir öğrenci yurdunun inşaatında ufak tefek elektrik işleri yapan adam fetöcülükten içeride, aldığı 6,5 yıl cezasını çekiyor. Üstelik hiçbir indirim falan da yok.
    Katile kravat taktığı için verilen ceza indirimi karıncayı incitmeyen adamdan fetöcü diye esirgeniyor.
    15 Temmuzda askerlik yaparken komutanlarının emriyle hareket eden erler müebbet yemiş içeride…
    Asıl komutanları dışarıda…
    Bankasyanın önünden geçenler içeride, müdürlüğünü yapanlar dışarıda hem de ödüllendirilerek…
    Allah’tan niyazım aynı adalet bunu uygulayanlara da gelsin.

  8. herkes Erdoğan bahçeli çatışmasından bahsediyor. halbuki Erdoğan bahçeli çatışmas söz konusu değil. bir çatışma olduğu da gizlenemeyen bir gerçek. catisanlar kim o zaman?
    bir şey demiş olmak için Ali Bayramoglu gibi anlaşılmaz ifadeler kullanmanin manası yok;

    bana göre catisanlar NATO gladyosuyla Putin gladyosundan başka bir şey değil. bunlar da akraba oldukları için çıkar çatışmalarıyla hepten kaybedeceklerini düşündükleri için anlaşma çabası icindeler. millet bunu farkedebildiği kadar normalleşme olacaktır.

  9. Fehmi Koru’yu lise yıllarında okuyordum. 40 yıla varan bir yazarlık hayatı… Karar Gazetesi’deki yazılarınızı heyecanla bekliyoruz. Başarılar dilerim…

  10. 28 şubatçı generaller kendilerini sütten çıkmış ak kaşık sanıyorlar hala ve muhasebe yapmaktan uzaklar.
    bu ülkeye gençlere yaptıklarınız verdiğiniz maddi manevi zararın haddi hesabını hapisteki günlerinizle ödediğinizi sanıyorlarsa aldanıyorlar daha bunun ahiret hesabı var.
    28 şubat bu ülkenin yaşadığı en kara günlerdendi.
    28 şubat bin yıl sürecek denmişti bu generallerden birisi tarafından.
    gerçi haklı da sayılır.Başka bir baskı ve adaletsizliğe evrilerek sürmeye devam ediyor.Hemde 28 şubatın tüm hışmını üzerlerinde bulanlar tarafından.
    28 şubat ülke insanının inançlarını yok sayan onları dar bir çevreye hapseden kamusal alan diye bir şey icat edip inancın orada yaşanmasına izin vermeyen bir zihniyetin verdiği zarar.
    seçimde birinci olan partinin ve arkasından kurulan partinin kapatılması.bu partiler ve kurucuları ve üyeleri yargıtay cumhuriyet başsavcısı tarafından metastas yapmış kanserli hücre olarak nitelenmişti.
    artık başörtüsü her yerde serbest askeri vesayet ortadan kalktı.
    ama Diyojenin gündüz vakti elinde fenerle dürüst adam aradığı gibi elde fener gündüz vakti adalet insanlık vicdan merhamet dürüstlük aramaya devam ediyoruz.
    gerçek manada yasakları yolsuzlukları yoksulluğu ülkenin kaderi olmaktan çıkaracak kadroları Rabbim inşallah bu ülkeye nasip eder.
    biz elde cılız fener ışığı ile onları gündüz vakti ararken onların karanlıkları aydınlatarak önümüze çıktıkları günleri görürüz inşallah.

    • İnşallah diye bitirdiğin son cümlendeki dileğin ancak “Akıl*İman Sentezi”ni idrak edenlerin gayretleriyle mümkün olabilir. Bunu en iyi başarabilecek konumdayken göremedi, EnÖncelik konusunu bilemedi M.K.Atatürk Paşamız. O gün bugündür, “28 Şubat”lar “Perşembe’nin gelişi, Çarşamba’dan bellidir” tadında olaylardır…. Günün birinde, “Sentez” benimsenirse, zihinleri “Paşamız”la sınırlı değil, ufku sonsuza kadar açık generaller de çıkabilir. Buna “inşallah” diyebilenler yavaş yavaş “Atatürk”ü aşmanın eşiğine yaklaşmışlardır. Yani, kötümser olmamak lazım.

      Tabi bütün bunlar “Akıl*İman Sentezi”ne göre böyledir…

  11. Kusura bakmayın ben Erdoğan’ı seven biri olarak yazıyorum, arada Karar gazetesini eleştiriyorum eleştirilerim biraz ağır olduğundan (küfür ve hakaret yok) yayınlanacağını ümit etmediğimden dönüp yazılmış mı diye bakmıyorum. Bunun da yayımlanacağından ümidim yok. Allah’a şükürler olsun çocukluğumdan beri aynı ideal ve fikirlere sahip biriyim. Yaşlı biri olarak insanların makam mevki ve iş konusunda nasıl değiştiklerini binlerce defa şahit odum. Sayın yazar sizin ve Karar gazetesindeki yazarların da geçmişteki yazılarını ve bu günkü yazılarını biliyorum. Şu anda en çok severek okuduğum yazarların gençliklerinde Kominizmi savunduklarını kedileri itiraf ediyorlar, bu itirafı kendilerini döneklikle suçlayanlara karşılık söylüyorlar, söyledikleri evet o fkirleri savunduk ancak o kişilerin örgütlerine girip onların tavırlarına bakınca yanlı yoldu olduklarını anlayıp şimdiki görüşleri savunduklarını belirttiler. Bu doğruyu görme ve anlama tavrıdır ve takdir edilmesi gerekir. Ancak bazı insanların örneğin Karar gazetesi yazarlarının tam tersi doğru tarafta oldukları zamanın tersine nasıl olduğunu kendileri bilir, şimdi Erdoğan düşmanı kesilmiş ve akıl almaz yazılar yazmaktadırlar. Sizin de aynı durumda olduğunuz için Karar gazetesinde yazmaya başlamanıza şaşırmadım.

    • Çocukluğunuzdan beri aynı ideal ve fikirlere sahip olmanız elbette üzülecek bir durum. Tersine değişime uğrayan yazarları okuyup beğenmeniz de kendi durumunuza uymayan bir davranış. Değişmeyen tek şey değişimdir. Dünü ile bugünü aynı olan kaybedendir. Kendinize iyi bakın.

    • ben de az önce hasan cemal yazısı okudum, anladığımı tek cümle ile ifade edecek olursam, diyor ki; “ey Tayyip efendi, normalleşme numaraları ile yaptıklarını unutturmaya çalışıyorsun ama Allah’tan MHP var da unutturmamak için elinden geleni yapıyor, biz de unutmayacağız ve sen de normalleşme numaralarını yutturamayacaksin”

      Hasan Cemal düşmanlık olsun diye söylemiyor, ağzıyla elinin orantısızlığını anlatiyor. ben yanlış da anlamış olabilirim elbette.

  12. DÜNYADA SEKÜLER HUKUK.
    Hukuk adaleti sağlamak için değil,düzeni sağlamak için icad edilmiştir.
    Korku dağları bekliyor.
    Dünyada herkes hakkını gücü ölçüsünde alabilir veya haketmediğini.
    Güçsüzler tek çare olarak ilahi adalete sığınırlar.
    Dinler,güçsüz lere moral olsun diye icad edilmiştir.
    İkide bir isyan edip kargaşa çıkarmasınlar.
    Güçsüz ler,dua veya beddua ederek tatmin olurlar ve sakınleşırler.
    Güçlü ler,ezer geçer.
    Ben insanlık tarihinde bunu gördüm.
    Gelecekte bir değişiklik olması için, insan denen organizmanın da değişmesi gerek.
    Organizma mızin ihtiyaçları değışmedikçe,şimdiye kadar ne oluyorsa o olacaktır.

    • Vay be! “Dinler, güçsüz lere moral olsun diye icad edilmiştir” demek. Bir müminin moralini ve asabını bozduğunun farkında değilsin! Tövbe tövbe!

      Kuran’ı oku biraz da şöyle düşün: Kainat’ın ve DİN’in sahibi Allah’tır. “Dinler” dediğin, nefsine tapan dinsiz açıkgözlerin icadıdır. O cümlene “İlahi olmayan dinler” diye başlasan mesele yok! Allah’ın DİN’ini değindiğin dinler arasında gürültüye mi getirdiğini sanıyorsun, ağam?

      Tabi bir de Allah’ın DİN’ini Kuran’ın özüne ters düşen rivayetlerle, yani bir bakıma “kendin pişir kendin ye” numaralarıyla şahsi dini haline getirenler vardır, bunlar da ayrı açıkgözlerdir.

      Ezberine, burunları doğrultusunda giden, ancak Allah’ın yeterince farkında olmayan çeşitli açıkgöz tilkilerin dönüp dolaşıp varacakları son nokta “kürkçü dükkanı”dır.

  13. -28 Şubat davası ile yargılanan lar kim/kimler?
    Cevap:görevinin başındaki ordu mensupları! (Bunlar emekli iken de bu işleri yapma yetkisine sahip mi idi ben bilemem)
    Binaaleyh, yargılanan ORDU’mu sorusu sorulsa onun da cevabı:hayır, görevliler denebilir idi!🤗.
    Ama fakat, kişiler yargılanan🤔.
    (Ordunun görevi her ne pahasına olursa olsun ülkeyi KORU MAK!)
    -çobani davasında yargılananlar siyasetçi ler! Sokağa çıkıp yakıp yıkmışlar mı? Hayır!
    Azmettirici durumu mu var? Ben bilemem yargılayanlar bilir!
    Yargılanması gereken ler:
    1-olaylara katılanlar (kişi vatandaş)
    2-siyasetçi yada acan vs ..ler
    3-siyasetçi örneğin bir partiye bağlı olmasaydı vur dediğinde kaç kişi vurur? Kaç kişi durur du??
    Binaaleyh 2,
    Sadece siyasetçi yi yargılamak😯.!!!
    (Bu işte bir eksiklik var ama ne?🤔).
    Binaaleyh 3:
    “Ordu-Siyaset partisi-ihtilal ve kalkışmalar” şeklinde tartışılması gereken bu konular;
    -tosun paşanın aayar vermesi😳..
    -dağdaki eşkiyanın TR şubesi sözcüsünün dalga geçmesi😊..
    -sözde! Muhalefet partilerinin elebaşılarının (belkide gerçekte idam edilmesi ömür boyu hapis sürgün yada partisinin 3 gün içinde kapatılması cezalandırılmaları gerekenleri) savunmaya geçmiş olmaları🤔🤔🤔
    Yani, suçu ve suçluyu savunan taraf!!!
    durumuna getirilmiş olmaları!…
    Yaaa… boş ver yaaa.. kime ne annatıyon😡.

  14. İşte şimdi karar “şampiyonlar ligi” oldu.

    Bu arada şunu merak ettim. Kararda yazınızın yayınlanacağı gün aynı yazıyı burda damı okuyacağız yoksa buradaki yazılarınız buraya özel hep farklı mı olacak..

  15. Maalesef umudumuz kalmadı
    Ömrümüz korkmakla geçti
    Oysa adamlar kendinden olan katil ve eşkıyaları serbest bırakmakta hiç tereddüt etmedi
    O halde, bu topraklara, namuslular namussuzlarda kadar cesur olmaz ise huzur gelmeyecek…

  16. 28 şubatçılar için yaptığınız değerlendirmeler hem çok isabetli,hem de bir toplumun hafıza durumuna ayna tutmaktadır.kutlarım.”KÖR ÖLÜR BADEMGÖZLÜ” olurmuş.
    “demokrasiye balans ayarı “verenler,merhamet istismarına düçar oldular.
    NOT:SANIRIM ARTIK “kararlıyız”.

    • Her 10 yılda bir darbelerle 50 yıl geriye gidiyorduk. Bir kere ıskaladılar, dünyaya kafa tutar hale geldik. İşte bunun için çıldırıyorlar.

  17. 28 Şubatçılar artık yaşı geçmiş işi bitmiş durumdalar ve ne söylediklerinin de çok önemi yok artık. Asıl onların hali şimdiki iktidarda olanlara, yani af buyuranlara, ders olmalı değil mi? Bu güçlü generaller zamanında korku salıyorlardı herkese, bir de şu son 15 yılda içine düştükleri durumlara bakın. Demiyor mu bugünün iktidar sahipleri, millete korku salan saraylılar. Sırrı Süreyya, HDP’lilere verilen cezaları kastederek, bu iktidarın da zamanı gelince yargılanmasını başlatır demiş gayet açık bir şekilde. Çünkü hepsi kol kolaydı bu işler olurken. Demokrasinin, eh o kadar demokrasi hala var, güzelliği de bu. Sırası gelen yargılanıyor.
    Akpci ve reisci arkadaşlar bu durumu hala anlamadılar. Zannediyorlar ki reis hep baki. Maalesef o iş hiç öyle değil. Her zirvenin inişi var. Hukuktan kaçan da görülmedi daha. Mezarından çıkarıp bile yargılıyorlar. Bakın Amerika’ya. Koskoca dostunuz Trump mahkeme mahkeme dolaşıyor bugünlerde. Ceza üstüne ceza yiyor. Bir taraftan da başkan adayı. İşte buna demokrasi diyorlar şekerim. Başkan olmak seni kurtarmıyor. O mahkemeye gideceksin, hakimin karşısına çıkacaksın, hesap vereceksin. Bunu yüzüne söylediğimizde tehdit etmiş olmuyoruz. Gerçek bu. Hukuk bu. Yasa bu. Anayasayı bugün tanımıyorum diyebilirsiniz gücünüze güvenerek. Ama illa tanıyan birileri zamanı gelince çıkıp tanıtır. Değil mi? 28 Şubat generallerine bakan bunu görürdü biraz demokrasi anlayışı olsaydı.

    • Erdoğan akmhpartisinin anlayamamasi gayet normal, nihayetinde liderleri öyle bir diplomaya sahip ki, hiç kimse çıkarıp göstermeyi bile liderlerine bir hakaret telakki ediyorlar; “haşa sultanimiz, zati alinizin diplomasını aramak kimin haddine, siz ki dünya lideri, Abdülhamid’in torunusunuz. milletin bekası iki dudağının arasında olan padişahımız sizden rica ediyoruz, bizi bir kağıt parcasindan ibaret diplomanızla ispat yükümlülüğü yüklemeyiniz, zira bu yük bize çok ağır geliyor” diyorlar.

      sen asıl Türkiye’nin birinci ve en büyük partisinin genel başkanına bak o anlamış mı? ilk erken seçimde iktidara geleceğini söyleyen ve çin büyük elçisi bile geleceğin iktidarı gözüyle bakıp şimdiden ziyaret ettiği özgür Özel ne yapıyor ona bak;

      Erdoğan’ı ziyaretinde talep ettiği konuların takipçisi olacağını söylemişti ama gelişmeler pek de niyetin olmadığı şeklinde tartışılırken derhal yakın calisma ekibini toplayip karşılarına oturdu. ama ne oturuş, tıpkı Erdoğan gibi kendi medyasının karşısına geçip önceden belirlenen sorulara tıpkı Erdoğan gibi ama kendince cevaplar verdi. (dön baba dönelim tiyaatrosundan bir sahne)

      sesi olup görüntüsü olmayan özgür Özel sık sık biz başkaları gibi değiliz, kapımıza gelen kimseyi geri cevirmeyiz, herkesle görüşürüz. bakın Erdoğan kavga ettikleriyle, Yunanistan’la İsrail’le nasıl görüşüyor, biz de herkesle görüşeceğiz. öyle kendi kitlemize has sözcü gazetesini çağırıp da dışarıya kapalı kendi dar alanimiza hapsetmeyecegiz kendimizi. biz Türkiye’nin tamamına sesimizi duyurabilmeliyiz. derken ekranı tamamen kaplayan sadece sözcü grubuydu:)) taklitçi reyiz:)))

      her neyse, müstakbel taklitçi reyizimiz, Kobani kararlarini eleştirirken sökmek için hiç bir çabaya gerek duyulmayan ve her tarafı parça pinçik baştan aşağıya söküle söküle püskül yumağı olan iktidarın tek bir ipini eline alıp şöyle ucundan bir çekiştirip bıraktı. “Ankara’da MHP’nin bakanı Süleyman soylu diye konuşuluyordu” dedi.

      dedi geçti ama o kadarı bile derin devleti rahatsız etmeye yetmiş ki, sözcü TV yayını YouTube’a koyarken o cümleyi sansürlemiş. sıkıysa sansürlemesin, derin devletin millete en güvenilir gazeteci diye tanıttığı derin gazeteci Uğur Dündar özelin gözüne bakarak boşuna mı oturuyordu?

      özgür özeli bu yayını yaptıktan kısa bir süre, bir iki saat sonra cumhurbaşkanının 28 Şubat’ın faili olan generalleri affediverdiği haberleri ekranlardan akıyordu.

      bakın şuraya yazıyorum, eğer özgür Özel derin devletin etkisi altında olmasaydı sadece bir kaç gün içinde siyaseti normallestirir ve bütün siyasi tutukluların serbest kalmasını saglayabilirdi.

      Kemal Kılıçdaroğlu’nun tiviti bunun için değerli işte, güce boyun egenler Erdoğan’ın olsun diyordu. yayında bunu da sordular özele. “üstüne alınmadığını, verdiği cevabın da Kılıçdaroğlu’nun üstüne almamasını beklediğini söyledi.

      ne güzel memleket! kimsenin üstüne alınmadığı konforlu bir siyaset temennisinde bulunuyor taklitçi yeni reyizimiz!

      https://www.youtube.com/live/JhKLpqa3yQ4?si=HAt-BQmBq46_Z48e

    • Şimdi senin yorumu okuyunca zihni min zihniyeti açıldı iyimi😊.
      Demek ki,
      Bu kobani davası arkası yarın gibi bir dizi olacak gelecek günlerde!!
      -Sen beni tel örgülerden geçirmedin Mİ?
      -Geçirdim.. bu gün yine olse yine!..😂😂
      -hımmmm…

  18. Sayın Özel;
    Savunduğun Selahattin Demirtaş 47 ayrı deve dişi suçtan ceza almış bir katildir.
    Savunduğun Selahattin Demirtaş bebek katili terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın heykelini yapmaya kalkan bir heykeltıraştır.
    Savunduğun Selahattin Demirtaş halkı devlete karşı isyana, ayaklanmaya çağıran bir vatan hainidir.
    Savunduğun Figen Yüksekdağ sırtını PKK/YPG dayayan bir örgüt militanıdır.
    Bak yarın seçmenin bugün Demirtaş’a özgürlük diyen, onun gibi bir teröriste selam gönderen yarın döner bebek katili Apo’ya da aynı şeyleri söyler der.
    Aman haaaa maazallah bunlar çok tehlikeli işler, bunlar tehlikeli söylemler, benden söylemesi.

    • Peki sevgili yorumcu çözüm sürecinde bu insanlar neden muhatap alındı. Dolmabahçe görüşmeleri neydi? Teröristleri gösterişli karşılamalara göz yummalar. Bombaları-silahları gör-meme-ler. ve Neticesinde gelen ölümler. Bunun hesabını ki verecek? Abdullah öcalana güzelleme yapan şahısları hatırlıyor musunuz? Heykel dikmediler ama dediklerinin internette biraz araştırma yapınca görebilirsiniz. Tarafgirlik gözünüzü kör etmesin. Hakkaniyetten uzaklaştırmasın. Demirtaşın o ölümlerle bağı şüpheden uzak net bir şekilde ortaya konabildi mi? Seçime girilmesine izin verilenler 3-5 ay sonra görevden suç gerekçesiyle alınıyor… Bunlar hep normal mi?

  19. Bizim CHP yarın İstanbul’da yürüyüş yapacak. Konulardan birisi atanamayan öğretmenler. Buna itirazım var. Lütfen artık öğretmen atamayı bırakın. Bu atanan öğretmenler ömür boyu maaş almaya adaylar. Yoksa iş çok. Gitsinler özel okullara atsınlar atasınlar kendilerini. Maksat öğretmenlik yapmaksa buyrun orada iş var. Yok ama niyet o değil. Kolay iş olsun, ömür boyu iş garantisi olsun, emekliliğim de kıyak olsun istiyorlar. Bitmiyor yurt dışına yeşil pasaport olsun, olsun da olsun. Nereden gelecek bunun kaynağı. Benim markette benzin istasyonunda çatır çatır ödediğim KDV ÖTV vs den ödensin istiyorlar. Yok öğle yağma. Gidin garantisiz işte çalışın. İyi çalışmıyorsanız işten atılın. Devlete gireni atmak mümkün değil. Çocuklara işkence yapsa bile öbür okula atıyorlar işkenceye devam etsin diye. Ey CHP eğer desteğini çekmezsen bu atanamayan beceriksizlerden yürüyüşe de gelmiyorum oy da vermiyorum. Hayde.

    • İMAMOĞLU’NUN ENFLASYONU KAÇ?
      Ekonomist Aydın Binboğa’nın hesabına göre;
      2019’da İstanbul’da suyun metreküpü 4.53 TL idi.
      Son zamla birlikte 2024’te suyun metreküpü 46 TL.
      Bu % 1000 zam demek.
      5 yıllık enflasyonun kümülatif toplamda ortalama % 300 civarı olduğu düşünülürse % 700 haksız zam.
      Ekrem başkan bu kadar enflasyon çok değil mi?

    • Ender Bey kardeşim ,
      Önce ben öğretmen değilim, onu söyleyeyim, başka bir devlet biriminden 31 yıllık bir hizmetten sonra emekli oldum.
      Dedikleriniz yerden göğe kadar doğrudur ama sadece öğretmenler için değil bütün devlet memurları için doğrudur!
      Dedim ya 31 sene içinde bulundum .

      • Tasarruf tedbirleri diyorlar ama bankamatik memurlara dokunmuyorlar. En fazla iki maaş olacakmış devletten. Yemeyen ne oluyordu burada … yiyin aksırıncaya tıksırıncaya kadar.

      • Evet! Ancak, öğretmenler devlet birimlerine de devlet memuru yetiştiriyorlar!

        Kaliteli öğrenim kaliteli öğretmenle olur. Herşey ithal ediyoruz, bu insanları ithal etme imkanımız yok, kendimiz yetiştirmeliyiz. “Yapay Zeka-İnternet” yoluyla insanlığın tüm birikiminin özünü, gelişmemize uygun olarak süratle adapte etmemiz eskisinden daha kolay. İşte bu noktada “Akıl*İman Sentezi” daha da önemli. CeHaPe bu işe yanaşır mı? Kurucusu Paşamızın karizmasına dokunabilir mi? Mümkün mü?

    • Muallim, Muallimeler hakkındaki bu yorum unuzu bir latife olarak algılıyorum sayın Ender. Sizin bu kafada olupta mermer sanayine malzeme yetiştirdiğinize inanmıyorum 😊.
      Dün bir muallime ile ayaküstü sohbet ettim. Kimya öğretmeni. 6 ders düşmüş 2’ye, üzülüyor sözleşmeliye!…
      Aylıklar bildiğin gibi değil.. derken, ben veriyordum bir zamanlar aylıklarınızı size🤗 deyince sustu o beni dinledi😶.
      -köprüden geçirdim tünele soktum tunelden çıkardım duble yola gelince yoruldum😯
      -hadi şurdan gidelim 3000 yataklı (birazı boş ama parası senden dediğim) şehir hastanesine götür beni;
      bende kalp var yetiştir dedim☹️
      -sosyal fen imam hatip liseleri ve liselilerin senin okula giriş şekline bir girsem!…
      kadın gidecek kalpten,
      hemde benden önceden😳.
      -neme lazım zar zor bir mezar yeri ayarladım kendime, ondan da olmak istemem🤣😂🤣😂😂😂😂.

    • Erdoğan öğretmen ataması yapamaz Özel de bunu bildiği için üstüne gidiyor. 5.5 milyon devlet kadrosuna 500 bin ogretmen ataması yapsalar daha kötü olmaz.

      7 sene önce tartıştığım öğretmen akrabalarımın şimdi siyasi görüşlerinin çok degistigini gördüm

      dahası iki sene önce TRT haberine tepkimi iktidar savunuculuğu yaparak karşılayan bir kafe işletmecisi ile sert bir tartışma yaşamıştım aynı kafeye dün uğradığımda ise aynı adamın yanındakine “sen zeki bir adamsın, anlaman lazım; fetö Tayyip’in kendisi” dediğini duydum.

      hayat herkesi çok hızlı değiştiriyor:)))

  20. Ben generallerin çıkışta verdikleri beyanın farkında değilim.
    Tabii ki yaptıkları hakkında sağduyulu bir özeleştiri beklenirdi , Fehmi Beye katılıyorum.
    Fehmi Beyin bu köşeden neden ayrılmak zorunda kaldığını bilemiyoruz , zannediyorum maddiyat başta olmak üzere böyle bir köşe yönetmenin kendine göre bazı sıkıntıları da vardır.
    Hayırlısı olsun , evet , biz zaten Karar’ı da hep okuyoruz.
    Bu güne kadarki yazılarından dolayı bizler de kendisine minnet ve şükranlarımızı sunar Karar’da da başarılar dileriz .
    Selamlar saygılar.

  21. Sayın Koru 25 yıldır sizi cok büyük bir keyifle okuyor takip ediyorum. Şunu söylemeyi bir borc biliyorum iyi ki varsınız iyi ki yazıyorsunuz. Yenişafak taki Taha Kıvanc yazılarınız o kadar güzel ve heyacanlı idi ki. Hele o yıllarda bir gazetecinin (menemen olayı) yarın ne yazacagını hatta atacagı başlıgı dahi bilmeniz o kadar keyifli idi ki. O zamanlar yenişafak okudugum ve devlet memuru oldugum icin aman ha dikkat (28 şubat dönemi) diye devlet memurlugumuzdan korkutulurduk.Kim bilebilirmiş ki iktidara gelmesi icin dualar ettigimiz orda kalması icin mücadele ettigimiz akp iktidarında terörist diye işten atılacagımız. O dönemleri (28 şubat) cok yakından takip ettim sizlerin aracılıgı ile Sizlerin Ahmet taşgetiren Mehmet Barlas Nazlı Ilıcak Cengiz Candar vs. Akp ye nasıl destek oldugunuzu toplumu nasıl dogru kanalize ettiginize ben şahit oldum.
    Nerdeeen nereyeeee Diyor ya Tayyip Bey. 28 şubatın gerekirse silah kullanırız diyen generallerini af ediyor Tayyip Bey ama vatanına milletine hiç bir yanlış yapmamış yapmayacak insanlar fetö adı altında hapislerde cürüyor. Bu platformdaki son yazınız olması hasabi ile bunu not düşmesi icin yazıyorum. Bu insanları başta tayyip bey olmak üzere herkes tanır bilir neden bu zülme göz yumuyorsunuz.Birileri yanlış yaptı suça bulaştı diye o camia ile yolu kesişen gazetesini alan okulna giden kısaca selam veren herkese mi ceza verilir. Eger verilmesi lazımsa neden Mehmet özhasekiye tayyip erdogana ceza verilmez.Böyle adalet mi olur. Sizleri 28 şubat sürecinde okudum fikirlerinizle beslendim yanlışa yanlış dogruya dogru yazdınız. Şimdi neden haksızlıklara sessiz kalıyorsunuz.

Yoruma kapalı.