Gazze 1948’de İsrail tehdidiyle topraklarını terk eden Filistinlilerin sığınağıydı; şimdi oradan çıkartılmak isteniyorlar 

24
Reklam

Gücünü bildiğiniz ve tehdidini gerçekleştirebilecek kadar gözü kanlı biri ‘‘Git oradan, yoksa gelip seni öldüreceğim’’ dese, sonunda ölüm olduğunu bile bile yerinizde kalmaya devam eder misiniz?

Sanmıyorum.

İlk yapacağınız şey, devletin güvenlik güçlerini devreye sokmaya çalışmak olur…

Yine de daha güvenli bir yere sığınmak istersiniz…

Gazze’de insanlar İsrail devletinin tehdidi altında. Netanyahu, Gazze’nin kuzeyinde yaşayanlara, evlerini terk edip güneye gitmeleri, aksi halde ordusunu gönderip karşılarına çıkacak herkesi öldürteceği tehdidinde bulundu.

Herhalde Gazze’nin kuzeyinde yerleşik Filistinlilerin de aklına uluslararası güvenlik mekanizmasını devreye sokmak gelmiştir…

Birleşmiş Milletleri (BM)… Hiç değilse, İsrail üzerinde etkisi olabilecek devletleri…

Eskilerin deyimiyle ‘düvel-i muazzama’yı…

Reklam

Kurtarmaya gelirler mi?

BM ortaklıkta görünmüyor… ABD ve Avrupa’nın önemli ülkeleri Filistinlilerin imdadına koşmak yerine, Netanyahu tehdidini hayata daha kolay geçirebilsin diye, en gelişkin jetleri ile uçak gemilerini bölgeye gönderiyorlar…

Filistinliler bu tehdit karşısında ne yapıyor?

Pek azı güneye doğru yola çıkmış görünüyor, bazı aileler küçük çocuklarını kaçırmanın derdindeler; Gazze halkının büyük bölümü ise yerinden kımıldamaya niyetli görünmüyor; sonunda ölüm olduğunu bile bile…

Yazarken tüylerim diken diken oluyor…

Filistinlilere ‘‘Bulunduğunuz yeri terk edin’’ tehdidinin mucidi Netanyahu değil. Aynı tehdit İsrail’in kurulduğu ve ilk Arap-İsrail savaşının çıktığı 1948’de de yapıldı. 

Savaşla toprak kazanma niyetini gerçekleştirmek için, yeni ilan edilen devletin yönetimi, göz koydukları bölgede yaşayan Filistinlere bulundukları yeri terk etmeleri çağrısını işitebilecekleri biçimde yapmıştı…

Tepelerine broşürler atmak dahil…

Reklam

Gazze o tehditler sonucunda yerlerini yurtlarını terk ederek güneye doğru hareketlenen Filistinlilerin sığındığı yerdir.

Herkes unutmuş olsa bile Gazze’de yaşayan, hemen hepsi 1948 sığınmacısı olan aileler, başlarına geleni unutmaz. 1948’de ‘‘Gelirsek ölürsünüz’’ tehdidinde bulunanlar, Filistinlilere, sonradan eski yurtlarına dönebilecekleri sözünü vermişlerdi; BM, göçen Filistinlilerin yerlerine dönme hakkına dair karar da aldığı halde İsrail sonradan buna izin vermedi.

Sığınanlar bir daha doğdukları toprakları göremediler…

Günümüzde, İsrail propaganda mekanizması, ‘‘Güneye gidin’’ çağrılarının tehdit değil, sıradan insanların hayatlarını koruma amaçlı olduğunu iddia ediyor ama, Gazzeliler daha önceki nesillerin yaşadıklarını biliyorlar… 

Şimdi de büyük ihtimalle eski hikaye tekrarlanacak. Gazze’den güneye -Mısır’a doğru- hareketlenen Filistinliler bir daha Gazze’yi ancak rüyalarında görebilecekler… 

Netanyahu ile İsrail içinden ve dışından işbirlikçileri, Filistin sorununu, Filistinlilerin varlığını tanıyarak çözmek yerine, onları yok etmeye çalışarak çözmek niyetindeler… 

Geçmişte Filistinlilere sığınılacak yer olarak gösterilmiş Gazze şeridi, bugün boşaltılmak isteniyor.

Yarın muhtemelen, bu defa elleri silahlı İsrailliler, yerlerine göz koyduklarını her fırsatta belli ettikleri işgal altındaki Batı Şeria’da yaşayan Filistinliler için de benzer bir çözümü devreye sokmanın fırsatını kollayacaklar.

Fırsat aranırsa nasıl olsa bulunur.

Eskiden dünyanın itirazlarına aldırmayan, BM kararlarını tanımayan İsrail, günümüzde bu kadar destekçi ülkeyi ve global medyayı yanında bulmuşken her istediğini yapabileceğine inandığını belli ediyor.

Yazık.

ΩΩΩΩ

Reklam

24 YORUMLAR

  1. Müslüman ülkelerin başında Sisi ve benzerleri var ,
    müslüman halklar baskı altında bir SELAHADDİN BEKLİYORAR…..

    • Bu konu geçen sene “godot’yu beklerken” işlenmemiş miydi? Bence asıl soru Selahaddin veya godot ne, nasıl geliyor, geldiği nasıl anlaşılıyor?

  2. Didem hanım ortadoğu bataklığından kime ne? Otoriteye saygılı olunsun yeter!
    Maazallah bizim eski yorumcu HK dan sonra hasan günay da şair olmuş baksanıza:)

    • Sn. Hedef-2053, rumuzlar bazen ayrı ayrı telefon kabinleri gibidir. İhtiyaç hisseden herkes girer çıkar numarasını çevirir. Çoğukez kişileri şivesi, konuşma tarzı ele verir. HK rumuzlu bir kişi de kafiyeli birşeyler yazdı diye H.K. olabilir mi? Sorsan, yemin etse kişinin başı ağrımaz da sana n’oluyor ula?

      *******
      Kim bu tavrın sahibi?
      Ne mal bulmuş mağribi!
      İsimlere bulaşma,
      Yorum yap, adam gibi!

      Yakışmıyor, ha gayret!
      Ne bu iştah, bu gaflet?
      Kimseye bulaşmadan,
      Yorum yap, emek sarfet!
      *******

  3. Hamas’ın İsrail’e yapacağı olası saldırıdan istihbarat örgütlerinin haberi olmasına karşın küresel emperyal dış akıl bunu fırsata çevirmek istemiş olabilir. Bu kapsamda Hamas’ın saldırısının İsrail’in Gazze’yi tamamen işgal ve ilhak etmek için haklı bir gerekçe oluşturması beklenmiş olabilir. Ancak Hamas’ın saldırılarının ve gücünün beklenenden daha fazla olduğu görülünce İsrail basit işgal planlarını değiştirmek zorunda kalmış gibi görünüyor. Ve şu ana kadar ki yaşanan durum aslında İsrail’in ve onun arkasındaki küresel güçlerin şaşkınlıklarını göstermesi bakımından çok fazla ipucu verdi. Hep birlikte gördük ki Hamas’ın Gazze’de yapmış olduğu hazırlık öyle kolaylıkla açılabilecek ve normal klasik silahlarla Hamas’ın temizlenmesini sağlayabilecek bir durumun çok üzerinde. Dolayısıyla İsrail’in Gazze’ye yapabileceği olası saldırı halen İsrail’e çok büyük bedeller ödetebilecek kapasitede. Bu durum İsrail’i insanlık dışı yöntemlere ve uluslararası hukuk tarafından yasaklanmış silahları kullanmaya itebilir. Son olarak İsrail’in özellikle Gazze şeridinin kuzey bölümünün boşaltılmasını ısrarla istemesinin asıl sebebi bu bölgenin karşısına denk gelen deniz sahasında önemli bir doğal gaz rezervinin olmasıdır. Gazze şeridinin kuzeyine hâkim olursa Filistinlilerin hakkı olan doğal gaz sahasına da İsrail sahip olacağı için İsrail olası kara saldırısıyla hem Hamas’ı bu bölgeden temizlemeyi aynı zamanda bu önemli doğal gaz rezervine de el koymayı planlıyor.

  4. İslam dünyası lafı bizde çok aşırı kullanılıyor. Halifelik özlemini ifade ediyor. Hangi şeyh veya şıh halife olacak diye bir yüzyılda bununlamı birbirimizin kanini dökelim. Allah korusun.

    • İslam dünyası diye bir dünya yok, artık bunu iyice anlamış bulunuyoruz. kastedilen ülkelerin her birinin birden fazla halifesi var zaten. İslam dünyasından kastettikleri bir işe yaramayan islam işbirliği teşkilatına üye 57 ülke kastediliyor ve bu 57 ülkede de Halife enflasyonunun yol açtığı rehavet daha büyük sorun bence.

      Benim Halife arayışım yok da, düşüncem böyle. Bence islam olan herkes Halife olursa sorun bir nebze hafifler kanaatindeyim. Herkes kendinin Halife’si olursa bütün sorunlarımız çözülürmüş gibi geliyor bana. Filistin meselesi ancak böyle çözülür kanaatindeyim.

      • Baran bey herkes sırtına bir cübbe geçirip ilahiyat profesörü olunca bütün sorunlar kendiliğinden çözülür mü?

    • Asrımızda Hilafetsiz ve Halifesiz kalmış İslâm coğrafyasında düşmana benzeyerek savaş kaybeden Müslümanların sayısı, ölerek savaşı kaybeden Müslümanlardan daha fazladır.
      Hürriyet; kula kulluktan kurtulup bir tek Allah’a kul olmaktır. Allah’ın dünyasında bir tek Allah’ın diniyle idare olunmaktır. Hayatında velev ki miskali zerre kadar da olsa sahte ilahlara, azmanlara pay ayırmamaktır.
      Zalimlerin en kıymetli sermayeleri, kendilerini alkışlayan mazlumlardır. Gücü kuvveti miktarınca zalimin zulmüne isyan etmeyen mazlum, zulümde zalimin ortağıdır. Allah’ın tesbit buyurduğu helal ve haramı birbirine karıştıran bir ferd, bir aile, bir cemiyet, bir devlet kendi kendini yakar. Devlet bir eliyle iddia oynatır, diğer eliyle de Kur’ân-ı Kerim’i öğretirse; ortaya iddia kuponu tutsun diye dua eden bir gençlik çıkar. Kölelikle iftihar edenler, hürriyet katillerinden sayılırlar.
      Yunanlıları denize dökmekle iftihar ediyoruz. Ama hilafetin ilgasından bu yana Yunan’ın düzeni olan “Demokrasi” ile idare olunuyoruz. Bu durumumuz, halinden memnun olan hürriyet düşmanı kölelerden olduğumuzu ortaya koyuyor. Acıdır ama gerçek budur. Kendi vatanında kendi dinin ile idare olunamıyorsan kim demiş sen hürsün? Yunan’ın düzeni Demokrasi ile idare olunduğun ve idare olunmaya razı olduğun müddetçe de sen ne altın, ne elmas sadece yanmış bir kömürsün!
      “Dünya Beşten Büyüktür” söylemi, hâlinden memnun olan köleleri cari “Küresel Köle Düzeni”ne karşı isyana davet eden bir çağrıdır. Yerel ve küresel çapta kula kulluğu, esareti, köleliği sona erdirip hürriyetin yolunu açan her söylem kıymetlidir. Kimden gelirse gelsin mutlaka önemsemeliyiz. Esaretin sevdası, hürriyetin kazası olmaz!
      Dünyada Hürriyet mücadelesi bir tek Müslümanlara aittir. Müslümanların dışında diğer din ve ideoloji mensuplarında hürriyet mücadelesi olmaz. Müslümanların inancına göre hürriyet fıtridir. Hürriyete ipotek konulamaz. Şayet hürriyete ipotek konulursa; isyan etmek, Allah’ın emrine uygun davranışta bulunmaktır. İnsan ekmeksiz yaşar, ama hürriyetsiz yaşayamaz.

  5. Filistin suriye ırak yemen……şu bu ……bizi ilgilendiren sorunlar ittihadı islam ile çözülebilir..beni ençok rahatsız eden fiili dua yerine kavli dua edilmesi….tamam dua edelim…dua rahmeti ilahiyeyi celp eder ve hic ummadığın vesileleri sebep yapar.ama bizim müslümanlar olarak filli duamızı yani birleşmemizi, ittifak yapmamızı ,kalben fikren birlikteliğimizi yapmamız gerekiyor..belki bu sorunun sebep noktasında belki kader noktasında çözüm yolu ittihadı islam…Yoksa Allaha sanki emri vaki israili kahret yok et diye emir vermek…mi..yoksa bizim fiili duamızı ittihadi islami yapıp yarap bize yardım et mi?…

  6. TR’nin güney sınırlarının güvenliğinin sağlanması!!!!
    Etki alanını 100km ye kadar genişletip, Suriye nin görünür olmasını sağlamak..
    (Süleyman şah türbesi bize bu hakkı ve imkanı veriyor).
    Esed Esad olabilmenin yolunun “kendi k.ç.nı koruyamayıp bizim de başımızı belaya soktuğunu, kendi kuzeyi bizim güneyimizi heder ettiğini” annamaktan geçtiğini bilmesi öğrenmesi gerekiyor!
    Onun için “önce çıkın” gibi zırvalardan vazgeçmesi bir başlangıç olabilir.
    TC Cumhurbaşkanı gibi dik durup, erkek gibi ortaya çıkması kükremesi gerek ki,
    Anlasın tüm dünya, deve misin kuşu mu?😡

  7. İslâm ülkelerinin başındaki ABD oltalı ihanetçileri yazmadan bu işin aslı-esası anlaşılmaz. Şerif Hüseyin’den başlayarak ne kadar mel’un ve oltalı ihanetçi varsa hepsi şimdiki kâbusların sorumlusudur. Lafı eveleyip geveleyip laga luga yapmamak lazım.
    Küfür tek millettir.
    Kur’an-ı Kerim’de yahudilerin ne kadar çok sık anlatıldığına dikkat etmek lâzım. Evrensel ve âhir zaman Kitabı Kur’an-ı Kerim yahudilerin geçmişiyle geleceğiyle insanlığın başına bela olacağını mucize olarak bildirmektedir.

    • Filistin’de yaşanan zulüm sadece günümüzün küresel bir sancısı olmayıp tarihte yapılan büyük yanlışların, ihanetlerin zaruri bir bakiyesidir ve ders çıkarılmalıdır.

      Cennetmekan Sultan II. Abdülhamid Han siyonizmin siyasi bir faaliyet olduğunun farkına varmış ve Musevilerin kitlesel olarak Filistin’e yerleştirilmelerini engellemişti. Abdülhamid Han’ın hain bir darbeyle devrilmesi hem Osmanlı için hem de Filistin için adeta her şeyin bitişi olmuş ve kısa sürede Osmanlı topraklarının yüzde 70’i kaybedilmiş, Museviler de Filistin’e yerleştirilerek bugünkü kaosun temelleri o günlerde atılmıştır. Bir asır önce Devlet-i Aliye’ye kumpas kuranlar koca imparatorluğu parçaladılar ve ondan sonra özellikle bulunduğumuz coğrafyada kan ve gözyaşı hiç eksik olmadı. Aynı hain ellerin aynı tezgah ve kumpaslarının durmaksızın devam ettiğini biliyoruz. Nitekim hainliklerin ne şekil ve kimler aracılığıyla yapıldığına son 20 yılda yakinen şahit olduk ve de olmaktayız. 15 Temmuz öncesi ve sonrasına bu gözle bir kez daha dikkatle bakınız. Göreceksiniz ki, ülkemize biçilen kefen Osmanlı’ya biçilenden hiç de farklı değildir. Hatta terzi ve çırakları da tamamen, birebir aynıdır. Filistin’de bugün yaşananlar kimseyi yanıltmasın.

      Emanuel Karasu’nun bir asır önce “Bir Osmanlı kadını İslam ile bağını kesmediği sürece her an bir Abdülhamid doğurabilir” sözleriyle işaret ettiği üzere Başkan Erdoğan’ın liderliğinde bu zulüm de payidar kalmayacak ve biiznillah Gazze, Kudüs ve tüm Filistin barış, huzur ve kardeşlik beldesi olmaya devam edecektir.

      Böyle önemli bir sorunla karşılaşıldığında esas olan akıllı, metanetli, sabırlı davranmak ve “üzerimize düşeni yaptıktan sonra” tevekkül etmektir.

  8. gazzenin kuzeyini boşaltma çağrısı yaptı israil,
    savunma bakanı/genel kurmay başkanı ise askerlerini serbest bıraktığını açıkladı, hiç bir eylem savaş suçu sayılmayacakmış.
    bu ne demek?
    hiç bir ahlakı ve hiç bir etiği olmayan bir savaş oluyor demek.
    hamas ne yapıyor peki?
    ateşkes çağrısı yaptı, israille ateşkesi görüşmeye hazırlarmış.

    “Geçmişte Filistinlilere sığınılacak yer olarak gösterilmiş Gazze şeridi, bugün boşaltılmak isteniyor.
    Yarın muhtemelen, bu defa elleri silahlı İsrailliler, yerlerine göz koyduklarını her fırsatta belli ettikleri işgal altındaki Batı Şeria’da yaşayan Filistinliler için de benzer bir çözümü devreye sokmanın fırsatını kollayacaklar.
    Fırsat aranırsa nasıl olsa bulunur.”
    değil mi?

    insanın içi acıyor.
    çok üzgünüm gerçekten.

  9. Tüm Müslüman ülkeler yerine tüm dünya iyileri iyilikten doğruluktan haktan adalete insan hayatinin kutsallığından yana olanlara seslenilse dünya azcık cennet olsa isra illilerde filistinlilere yeter herkes hemen bariş şimdi bariş dese

  10. Neyleyeyim, kime ne deyip, kime ne söyleyeyim.
    Ne söylesem boş, ne yazsam daha daha boş!
    Ruhlar dehlize inmiş; kulaklar duymaz, gözler görmez, bedenler ise sarhoş;
    Her halimiz nahoş!

    Dedim.. Demedim demedim:
    Düşündüm ki!..
    Müslüman ülkelerin müslüman devlet başkanları, çıksa da dese:

    (en azından önce şu bayraklar bir yarıya inse)

    “One Munite”; bir dakika, bir dakika; cenazemiz var!
    Hüznümüz, yasımız var.
    Bu ne haldir, bundan ne kâr?
    Ey millet!
    Böyle günlerde insanı neş’e mi sarar,
    Ümmet dediğin karalar bağlar.

    Duymadım, kimseden duymadım.
    Kendimden de…
    İçimizin cız ettiğini, sızladığını,
    Kederinden gam alıp, yüreğimi dağladığımı!..

    Sanki şöyle davrandım:
    Acısını bir milletin, hissettiğimi sandım.
    Mükellef sofralardan kana kana bandım!..
    Mışıl mışıl yatağımda uyurken, bir milletin,
    Hüznüne ortak olduğumu sandım.

    Değil! Yok yok..
    Anlamadım, hisse daldım,
    İki söz iki kelam, bir de az buçuk para ile
    Üzerime düşeni yaptığımı sandım.
    Aslında hep kendi derdime yandım.

    Derdim?
    Evet derdim; işim, aşım, maaşım.
    Asıl dert bende, vah dertli başım: Gözümün üstündedir kaşım!
    Toprağa düşen binlerce Filistinli naaşın,
    Mescid-i Aksa da yere düşse!..
    Diktir benim başım!
    Çünkü,benim derdim,
    Filistin’den öte, aşım!

    Dünya bir yana, Mescid-i Aksa bir yana!
    Mekke yerindedir, Ka’be ise şehrimdeki camiide,
    Kâbe Arabın olsun Aksa Filistinlinin,
    Yolunu aşındırırım,
    Cumadan cumaya, bayramdan bayrama camiimin.

    Senin dinin sana, benimkisi bana,
    Demokratik Batı, kardeşimdir bana,
    Arada bir yalpalasa da,
    Demokrasiyi o getirecektir bana!

    Bal oldu kaymak oldu Arap baharına…
    Tuz ile biber de oldu.
    Filistin’de düşerse artık!
    Demokrasiyi Batı’lı kardeşim getirecektir bana!

    Ne söylesem boş, ne yazsam daha daha boş!
    Ruhlar dehlize inmiş; kulaklar duymaz, gözler görmez, bedenler ise sarhoş;

    Her halimiz nahoş!

    • “Bir gün gebereceksin seni de vuracaklar”
      Müslümanlar Kudüs’ü alıp oturacaklar
      Oralarda Siyonist bir tek can kalmayacak
      Adalet sarayını müminler kuracaklar

      Ne kiliseler ne de havralar yıkılacak
      Müslümanlar Aksâ’da namazını kılacak
      Evler yıkılmayacak sular kesilmeyecek
      İnsan hakları orda anlamını bulacak

      Selahaddin misali lâzım bize diriliş
      Öncüler sağlayacak bu diriliş büyük iş
      Dirilmiş güç ve birlik hakkı hâkim kılacak
      Yolcu böyle olmalı böyle olmalı gidiş

      Güce karşı bir zaman gökten yardım inmişti
      Efendimiz doğunca put ateşler sönmüştü
      İman birlik ve cihad seni yine yenecek
      Calut da iri idi Dâvûd onu yenmişti

      Bir Calut Amerika bak kimi arkalıyor
      İş adalet olunca hep sınıfta kalıyor
      İnsan hakları filan şehir efsanesidir
      Şimdilik zalim güçlü vuruyor ve alıyor

      Bir ipi koparırsın biraz asılsan yeter
      İpler urgan olunca kopmaz büyük güç ister
      Uyanıyor bu ümmet ipler urgan olacak
      Zalime direnecek döktürecek kan ve ter

      Dualarımız dilden hem fiilden olmalı
      Yardım çağrısı gelip her kapıyı çalmalı
      Elden ne geliyorsa yapmayan olur mes’ûl
      Amel defterimizde temiz hesap kalmalı

      Atom bilgi askerlik ve teknoloji yeter
      Eğer ümmet birleşse bu da uyanış ister
      Derin uykudan uyan ümmet, çok uyutuldun
      Oyuna geldi ümmet oldu halimiz beter

      Koptu tesbih ipimiz bak taneler saçıldı
      Taneler yok olmadı örselendi ve kaldı
      Dizilelim Allah’ın ipine gel yeniden
      Bir liderlik ve birlik her zaman sonuç aldı

      Allah’ım mazlumların âhı feryâdı için
      İsimlerinin zikri gönülden yâdı için
      Kahhâr isminle eyle tecelli yüce Rabbim
      Yardımına muhtacız zalim ifsâdı için

  11. Irak ve Suriye de denendi. Hepsi çok kolay bir korkutmayla kaçıverdiler!
    Evlerini bağ bahçelerini bırakarak!😡😡
    (Sen olsan ne’derdin diye soracak olanlara cevabım az soora)
    -Ne yapmazdım?
    Hemen beni yerimden yurdumdan edenlerin bulunduğu istikamete doğru koşmazdım!!!
    -gittiğim ülkede tosuncuklarımın semiz semiz beslenip sahillerde demlenmelerini izlemezdim!!!
    Ya ne yapardım?
    BAŞTA ÜLKEMİ TOPRAĞIMI VATANIMI SAVUNA BİLMENİN YOLLARINI ARARDIM🤔
    Son tahlilde:
    Bireysel bişey yapılamaya bilir lakin,
    TEDBİRİNİ ÜLKE SULH İÇİNDEYMİŞ GÖRÜNÜRKEN!!!!
    HATA YAPMAMAKTIR MARİFET BİLGİ İLİM🤗
    Düzeni değiştirler önce mesela 🤔
    Kanun nizamını bozarlar sonra!!!😯
    Etnik yada inanç üzerinden bölerler mi?..
    Hiç acımaz komşuna seni kırdırırlar😡😡
    X ilindeki çoluk çocuk kadın demeden işe girdirir aşını temin ederler kolilerle☹️
    Hemen yanındaki Y ilindekiler betonda pres olurlar, onlar seyrederler😡😡😡
    Kafalarına bomba atarlar, “şu yoldan kaç” derler ama fakaaattt!!!…
    Konvoyu bombalarlar😡😡😡😡.
    (Niye bilmiyoruz? Annamıyoruz? Çünkü tarihimizi bize okutmuyorlar! Balkanları Kırımlı kırılan boğulanları, çerkezkeri abhazaları bilmiyoruz🤔☹️☹️☹️!!)
    Ki; bizlerde ona göre tedbirimizi alalım🤔.

  12. İsrail, kurulduğundan bugüne dek hiç hız kesmeden Filistinlileri katletmeye, sürgün etmeye, topraklarını işgal edip şiddet yanlısı katil yerleşimcileri bu topraklara yerleştirmeye devam etti. Âdeta Filistinlilere diyorlar ki biz sizi yavaş yavaş yok edeceğiz, lütfen ölürken gürültü çıkarmayın.
    Son İsrail-Filistin Savaşı şunu göstermiştir ki İsrail bir terör devletidir. Din, hukuk, ahlak, insan hakları veya uluslararası hiçbir anlaşma İsrail’i sınırlandırmıyor. Bir terör örgütü ile bir devleti birbirinden ayıran en önemli fark, devletlerin terör örgütlerinin aksine hukuka bağlı olma zorunluluğudur.
    İsrail, ABD’nin DEAŞ’ı; Rusya’nın Wagner’idir: Son on yıldır bazı devletler hukuk dışı işlerini oluşturdukları milis güçler ile yürütüyorlar; çünkü büyük devletler, uluslararası hukuka bağlı olmak zorunda olduğundan savaş suçu sayılacak icraatlarını kiralık örgütleri eliyle yapıyorlar. Batı’nın sömürgeci medeniyeti İsrail’i Ortadoğu’da Wagner hükmünde kullanmaktadır.

    Devletler köreliyor, vicdanlar uyanıyor: Filistinli sivillerin karşı karşıya oldukları soykırımı dünya âlem görüyor, âdeta köpekler serbest, taşlar bağlı. Bilerek, kastederek sivillerin soykırıma tabi tutulmasını insanlık vicdanı kabul etmiyor.
    Başta İslâm ülkeleri olmak kaydıyla dünyada Filistin meselesi tekrar vicdanları kanatmaya başladı. Kıyamete kadar Siyonistler korku içinde yaşayacaklar. Demir Kubbeleri gibi korku imparatorlukları da bir gün çökecek. 1970’li yıllarda olduğu gibi Filistin insanlığın kalbinde tekrar yer edinecek.
    İsrail zulmü, en karanlık hâliyle genç, çocuk, yaşlı demeden her Filistinliyi katlediliyor. Kâinatın bir kaidesi var: “Zulüm ile abat olanın akıbeti berbat olur.” Bu şiddet, karşı şiddeti büyütmekten başka bir işe yaramaz.

  13. Tam bir haftadan beri bu konuyla yatıp kalkıyoruz ; bütün haberler , köşe yazıları bu konuyu işliyorlar , biz de kendi çapımızda araştırmaya çalışıyoruz.
    Ancak itiraf edeyim ki ben bir türlü kangren haline dönmüş bu trajedi hakkında NE, NE ZAMAN,NEREDE,NASIL,NICIN,NE OLMUŞ ve KIM yapmış sorularının cevabını bulamadım!
    Herkes yanlı yansız olayın sadece bir tarafına bakıyor!

    • Mucib bey güneşi arıyorsanız göğe, yeri arıyorsanız yere bakın, kesinlikle bulursunuz:)

    • HAMAS’ın Aksa Tufanı operasyonu eleştirilebilir.

      Hamas’ın elbette eleştirilecek, kınanacak birçok şeyi olabilir. Ama İsrail zulmünü görmeden, kınamadan salt Hamas’ı ve Filistin’i eleştirmek masum bir şey değildir. Ayrıca eleştirirken ve kınarken de Hamas’la İsrail’in ikisini aynı oranda kötüymüş gibi bahseden, eşitleyici bir dili kullanmanın da İsrail-Batı hegemonyasına rıza göstermek olduğunu söyleyelim.

      İsrail Gazze’yi yerle bir edebilir. Ama Aksa Tufanı, Filistin meselesinin ölmediğini aksine yeri bir aşamaya geldiğini, hem İsrail içinde hem uluslararası platformlarda İsrail yönetimine baskıyı artırabilecek etkiye sahip olduğunu gösterdi.

      Ayrıca İbrahim Anlaşmaları ile uyutulan Arap ülkeleri de uyandırılmış oldu! Normalleşme planları durdu, dengeler İsrail-ABD aleyhine değişti!

      ABD ve Avrupa ülkelerinin, Doğu Akdeniz’e yaptığı yığınak ise HAMAS’a karşı değil bölgedeki başka hedeflere yönelik!

      O hedeflerin hiç biri masum değil!

  14. “Fırsat aranırsa nasıl olsa bulunur.”

    Çok doğru, fırsatları ya aptallar ya da gücü elinde bulunduranlar istendiği zaman verir nasıl olsa..

    Tüm müslüman ülkeler, ve dünyanın diğer ülkeleri insanlık adına birleşmeli ve birleşebilir de aynı tepkiyi ortaya koyabilirse ancak İsrail’i ve destek verenleri bundan vazgeçirebilir. Bu mümkün mü? Değilse bu bölgede çatışma ve sorunlar bitmeyecek malesef.

    • Denizlere, kanallara ve su kaynaklarına iyi bakıldığında, gelişmeleri aşağı yukarı görebiliriz.
      Netanyahu’nun isteyerek İsrail’in karizmasının çizilmesine izin verdiği görüşünde değilim. Ama Netanyahu’nun karakteristik yapısı ve politikalarını az çok bilen, böyle bir saldırıda ne yapacağını, az-çok kestirmiş olmalıydı.
      Yani İsrail kışkırtmalarına, Hamas’ın saldırı cevabı, şimdi kimin lehinde gelişmelere fırsat olduğunu maalesef üzülerek seyrediyoruz.
      Maalesef lokal savaşların seyri ve yerleri değişken olsa da, paylaşım hırsı bitmeden savaşlar sürecinin noktalanacağından bahsedemiyoruz.
      Şimdi arabulucu, aklıselim duruşa ve savaşların bir an önce bitmesine öncülük etme zamanıdır. Türkiye buna talip ve inşallah gayretleri sonuç verir.

Yoruma kapalı.