İsrail sadece ordusuyla Gazze’deki Filistinlileri öldürmekle kalmıyor, propaganda mekanizmasını çalıştırarak gerçekleri de katlediyor. Her iki gelişmeden de zararı yine İsrail ve İsrailliler görüyor.
Gazze savaşıyla ilgili olarak İsrail kaynaklı haberlere İsrailliler de inanmamaya başladı.
Son olayı herhalde duymuşsunuzdur: Rehin tutuldukları yerden bir yolunu bulup kaçmayı başarmış üç İsrailliyi, İsrail ordusu, üzerlerine ateş açarak öldürdü…
Olayın ardından İsrail ordusu sözcüsü şu açıklamayı yaptı: “Ateş açmanın hemen ardından kuşku duyulan kişilerin kimlikleri hakkında şüpheye düşüldü ve ardından cesetleri üzerinden kimlikleri belirlendi. Bu kötü olay çok sayıda teröristin bulunduğu bir çatışma bölgesinde gerçekleşti. Olayın nasıl yaşandığını öğrenmeye çalışıyoruz. (..) Trajik bir hata söz konusu, geniş biçimde araştırma yapmaktayız.”
Bu açıklamanın neresine inanalım?
Adamlar ellerinde bütün dünyada ‘barış işareti’ olarak bilinen birer beyaz bayrak tutmakta ve karşıdan gelen askerlere İbranice seslenmekteymişler…
Öyle anlaşılıyor ki, İsrail ordusu için, karşılarına çıkan herkes, -kendileri gibi giyinmiş ve silahlı olmayan herkes- ‘düşman’ muamelesi görmeye mahkum.
Üç İsrailli başka nasıl gözü kapalı öldürülebilirdi?
Güya, İsrail bu savaşı rehineleri kurtarmak için başlattı. Üç rehine kendilerini kurtarmışlar ama İsrail ordusunun elinden kurtulamamışlar.
Bu arada, İsrail’in Gazze’ye saldırıları sonucu tutuldukları yerlerde bulunan Filistinliler ile birlikte, üzerlerine askerlerin açtığı ateş yüzünden hayatını kaybeden İsrailli rehineler olduğu da biliniyor.
İsrail ordusunun rehine kurtarma misyonu olmadığı gün gibi açık.
Yalanlarla buraya kadar…
Biraz saf oldukları anlaşılan İsraillilerin kendi aralarında tartıştıkları anlaşılan bir konu artık gazetelere de taşınmaya başladı. Tartışılan soru şu: Neden dış dünya, başka ülkelerin insanları, burada yaşananların gerçek olduğuna inanmıyor?
Yalanlar fazlalaşınca bazı gerçekler de yalan olarak algılanmaya başlanır. İsrail şimdi tam bu durumda.
Sonunda Joe Biden, Rishi Sunak ve Olaf Scholz da, “İleri gidiyorsunuz” mesajları vermeye başladılar.
Hatta Biden, “Netanyahu artık gitmeli” de dedi.
Her ziyaretlerine gelen yabancı devlet adamını, 7 Ekim tarihinde, arkasında hapsoldukları duvarlar ve çitleri yararak İsrail’e geçip önlerine çıkan köylerden rehineler alma operasyonunu başlatan Hamas militanlarının yaptıklarını yerinde görsünler diye, o köylere götürüyor İsrail hükümeti.
Orada işlenenlerin vahşet derecesinde olduğunu görmelerini sağlasın diye, ilk güne ait olduğu söylenen fotoğraflar da sergileniyormuş.
Ölen kadın ve erkeklerin fotoğrafları…
Haaretz gazetesinde okuduğuma göre, özellikle kadınların bel hizasından aşağısı da fotoğraflarda görünsün isteniyormuş…
Gazetenin kadın yazarı Orit Kamir buna isyan ediyor.
Bu arada, Hamas militanlarının önlerine çıkan İsrailli kadınlara tecavüz ettiği konusunda hiç kuşkusu olmadığını özellikle belirten yazar, anlamakta zorlandığı bir ayrıntıyı da paylaşıyor: Hamas operasyonundan hemen sonra, evlerin basıldığı ve pek çok insanın rehine alındığı ortama gelen İsrailli askeri-sivil yetkililerin, tecavüz edildiğine inandıkları kadınların böyle bir ırz düşmanlığına maruz kaldıklarının tıbbi açıdan da ispatı anlamına gelecek herhangi bir tedbire başvurmadıkları bilgisini…
Kadınlara tecavüz edildiği her durumda, işin içine adli tabipler girer ve çeşitli yöntemlerle bu durumu inceleyip raporlaştırırlar.
Meğer İsrail, yabancı devlet adamlarına ziyaret ettirdikleri yerlerde fotoğraflarına yer verdikleri, tecavüze uğramış kadınlarla ilgili bu durumu, ilk gün sadece görüntülemekle yetinmiş.
Adli tabip incelemesi? YOK…
Tecavüze uğranma iddiasını ispatlayacak rapor? YOK.
Akıl alır gibi değil.
Okuduğum polisiye romanlardan bildiğim kadarıyla, tecavüz iddialarının mahkemelerde geçerli olabilmesi için, olayın üzerinden 48 saat geçmeden, tecavüz kitinin kadınlar üzerinde uygulanması gerekiyor.
Tabii kadın sağ ise, yıllar sonra bile iddiası ciddiye alınıyor ama o başka.
İsrail’deki insanları da, dünya kamuoyunu da ayağa kaldıran görüntüleri ayrıca raporla belgelemeyi düşünmediği anlaşılıyor İsrail yönetiminin…
“Başka ülkelerin insanları neden şimdilerde bizden çıkan bilgilere pek inanmıyor?” sorusu bu yüzden de soruluyor.
Gerçekler, yalnızca gerçekler…
Pek çok ünlüye atfedilen şimdilik sahipsiz eskilere ait bir cümleyi bu vesileyle bir daha hatırladım: “Gerçek postalını giyene kadar yalan dünyayı birkaç kez dolaşır” diyor o söz.
Günümüzde gerçek ile yalanı ayırt etmek biraz daha kolay.
ΩΩΩΩ