Bu, yeni yılın -2024’ün- ilk yazısı…
Yeni yılın ilk yazısını yazmak üzere bilgisayar başına oturduğumda aklıma daha önceki yılların ilk günü burada yazdıklarım geldi.
Her yeni yıla girerken, geride bırakılan yılın üzerimde bıraktığı olumsuzluğa işaret ettikten sonra, yeni yılın bir öncekinden daha iyi ve olumlu gelişmelere sahne olmasını dilemiştim.
Öyle olacağı inancıyla…
2017’den bu güne, her yıla, aynı değerlendirme ve aynı temenni ile girmiştim.
Peki bu yıla nasıl giriyorum?
Geride bıraktığımız 2023, hemen hemen her bakımdan, daha öncekilerden de beter bir yıl oldu.
Ülke olarak, yılın başlarında, 6 Şubat’ta, 50 binin üzerinde canımızı kaybettiğimiz büyük depremi yaşadık. 100 binin üzerinde insanımız yaralandı. Tam 11 kentimiz, ilçeleriyle birlikte, depremden etkilendi. Yüzbinlerce insanımız hala prefabrik konutlarda yaşıyor; hala çadırlarda yaşayanlar da var.
Yılı bitirirken de, 7 Ekim’de, Hamas militanlarının rehine alma operasyonunda ölen İsraillilerin intikamını almak amacıyla Netanyahu’nun başlattığı halen de devam etmekte olan savaşta, Gazzeliler, dünyanın gözleri önünde yok edilme tehdidine maruz kaldı. 25 bin kadar Filistinli hayatını İsrail saldırılarında kaybetti; 2 milyondan fazla Gazzeli en hayati ihtiyaçlardan mahrum halde hayatlarını sürdürüyor.
Türkiye’de deprem ile Filistin’de savaşın arasına sıkışan bir yılı geride bırakıyoruz. Arada da her günü, iktidar ile muhalefet arasında cereyan eden atışmalar gölgesinde geçirdik. Bir önceki yıldan ekonomik yönden daha gerideyiz. Yetkililerin daha da mahrumiyetlerle dolu geçeceğini söylemeye cesaret edemedikleri ama öyle olacağı şimdiden belli bir yıla giriyoruz.
Umutlanmak ve umut vermek istiyorum ama galiba bunu yaparsam hem kendimi hem de okurları aldatmış olurum.
Acaba bu durumu 2024 için olumlu mu saymalıyım?
Hiç bu kadar karamsar girmemiştim önceki yıllara, o sebeple hayal kırıklıkları da büyük olmuştu. Bu yıla ise umutsuzluğun en deriniyle giriyorum, belki de küçük mutluluklar yaşatabilir bu umutsuzluk…
İçeride ve dışarıda…
Her yıldan daha fazla bu yıl -2024’te- umuda ihtiyacımız var.
Bu yazıyı burada keseceğim; biraz sonra saat 24.00’ı vuracak ve yeni yıl başlayacak. Ben de bu vesileyle var olan umutsuzluğu dağıtacak güzel şeyler için o vakit aralığını dua ile değerlendireceğim.
2024, kötülükler ve umutsuzlukların hep iyiliklere, güzelliklere ve umutlara dönüşmesi duasıyla…
Yeni yılımız 2024 dünya için de hayırlı gelişmelere sahne olsun…
ΩΩΩΩ
evde pineklemeye bayılırım.
yılın ilk gününden daha uygun ne olabilir?
geçtiğimiz yıl hayli zor bir yıl oldu, kişisel anlamda değilse de toplumsal olarak çok üzüldük, subat depremiyle senenin başında, gazzede olanlar nedeniyle senenin sonunda ekonomik çöküşlerden, paramızın değer kaybetmesinden, korkunç rakamlara ulaşan enflasyondan, yoksullaşmaktan, kutuplaşmaktan, hergün patlayan seri skandallardan, mafya ve mafyatik işlerden, her alanda gerilemekten bunaldığımız bir yıl oldu. son on yılı aşkın süredir olduğu gibi.
2024 yılı için daha güzel günler, iyilik, sevgi, barış, mutluluk getirmesi için dua ve niyaz ederek ve umarak geçirdik çoğumuz. yazarımız gibi.
dua, tanrılı tanrısız bütün dinlerde var. diğerlerini şimdilik boş verelim,
kendimize bakalım,
müslümanların dua şuuru maalesef yeterince yükselmiş değil. müslüman coğrafyaya bakınca pek çok konuda şuur sıkıntısı olduğunu zaten izlemek mümkün. sosyal medyada gezen cuf cuf hoca-gillerin kalabalığını görünce mesela. kitlelerin algısının ne kadar kolay yönetilebildiğine insan inanamıyor gerçekten.
dua, daha çok talep formunda kullanılıyor. bankamatik gibi, karşısına geçip, bin ver, yok iki bin olsun tadında. ev ver, araba ver, şunu kahret, bunu yok et benzeri…zilyon fonksiyonu olan son sürüm bir telefonu sadece çağrı almak için kullanmak gibi…
oysa dua daha yüksek bir bilince geçmek için de kullanılmalı sanki.
bir şeyler istemekten çok sohbet etmek için.
dinlemek için kuran okumalı, konuşmak için de dua etmeli değil mi insan.
belki o zaman evrenin yaslarını da anlamak mümkün olur, sohbet derinleştikçe, bilinç açıldıkça bir uyanış ta yaşanır bir parça. umut varsa burada olabilir yoksa yüzyıllardır halimiz ortada işte.
karanlık bir cehaletin içinde debeleniyor yazık ki bu güzel coğrafya.
cehalet; bilgisizlik, kibir, bozgunculuk gibi anlamlara gelen ahlak terimi olarak tanımlanıyor. yani bilginin yokluğu ile sınırlı değil aynı zamanda ahlaki yoksunluğu da kast etmiş oluyoruz. yani “cehalet bilgi ve ahlak yoksunluğu ile bunların getirdiği aşırı çıkarcılık ve bozgunculuk” olarak alıntılayabiliriz genel anlayışı.
müslümanlık öğretisinin inceliğine bakar mısınız?
ilim teriminin karşı anlamlısı cehalet değil, hilimdir ve cahilin zıt anlamlısı alim değil, halimdir. hilim; beşeri münasebetlerde hoşgörülü, bağışlayıcı ve medeni davranışlar sergilemeyi sağlayan ahlaki erdeme denir. nitekim ayette cahiller sözle sataşınca has kulların selam diyerek geçtiğinden bahsedilir, yani cahilin karşısına halim olanı konumlandırır. şimdi biz coğrafyamıza bakınca hoşgörü ve iyiniyetli yaklaşım mı izliyoruz yoksa bozguncu, geçimsiz ve şiddet yanlısı temayüller mi?
böylesi bir bilinç seviyesinde olmak ve kalmakta ısrar etmek doğal olarak bizi üretmekten, gelişmekten, gönenmekten de mahrum bırakıyor. üretmeyen, tüketir. gelişmeyen, geriler. coğrafya kader olabilir ama yaşadığımız acılar, yoksunluklar, yoksulluklar kader değildir.
bu yıl aydınlanmaya ve uyanmaya vesile olan bir yıl olsun umalım. bu zarif dini onun kural ve yasalarını anladığımız ve tanıdığımız bir yıl olsun.
yoksa bu günleri de çok arayacağımız bir sürece evriliyoruz.
köprüden önce son çıkış 2024.
Didem hanım “köprüden önce son çıkış 2024.” diyerek bitirmişsiniz ama daha geçen yıl ve ondan önceki yıllar da aynı şeyi söylüyordunuz, ayıptır sorması sırat köprüsünden filan mı bahsediyorsunuz yoksa akpartinin yaptığı çanakkale, yavuz veya osmangazi köprülerinden mi?
yeni yılda diyorum,
soru kalitemiz için daha entelektüel bir seviye belirleyebilir miyiz?
ve mümkünse
ekonomi başta çıkan öngörülerime odaklanabilir miyiz?
bi nostradamus olmam gerekmiyor, öyle değil mi?
*******
….
Koca bir yıl daha geçti,
Biraz daha da dibe vurduk,
Bizler için acaba neler seçti?
Yeni bir Yıla selam durduk!
“Bakalım ne getirecek” deriz,
Oysaki Allah’a amade zaman,
Özel mekanımızda “dua” ederiz,
Umutsuzluğa düştüğümüz her an…
Biliriz, “beterin beteri” var,
Hep derler “beterinden korusun”
Ancak, dua doğruysa betersavar,
Düşün kardeşim! sen ne kadar doğrusun?
Sakın ha “sana ne ya, sana ne” deme,
Öyle birşey de ki herkes moral bulsun
İsyan etme, ümitsizlikle kükreme!
Adettendir, Yeni Yıl kutlu olsun!
…
*******
…..
Yeni Yılda nelere karar kıldın,
Yeni olarak neler yapacaksın?
Neydi geçmişteki derdin, yıldın?
Uyuşturucuyu mu bırakacaksın?
Kredi borcunu mu ödeyemedin?
Enflasyon mu düşürdü bu hallere
Çocuklarına mı yedirdin, yemedin?
Kim mahkum etti seni, yaban ellere!
Ah be kuzum, Allah’ın düzeni çetin!
Sen, kendi başına buyruk, bir kurban,
Çalışmadın, aklını kullan diyordu DiN,
Kaybeden kim, sen değil misin bu insan!
…..
HALET-İ RUHİYE
2024 yılına ait beklentilerimizi 2023 yılındaki yaşadıklarımız belirleyecek.
Yani son bir yılda yaşadıklarımız.
Daha gerçekçi olmak gerekirse son 10-15 yılda yaşadıklarımız.
Ülke yönetiminin rotası aynen devam ediyor ve edecek de. Zira bu şekilde devam etmeye mecbur ve mahkûmlar.
Rota ne?
“–Haksızlık yaptıkça batacaklar. Battıkça haksızlık yapacaklar.Daha çok, daha çok”
Yani haksızlık yaptıkça daha çok batacaklar. Daha çok battıkça daha çok haksızlık yapacaklar..
Batağa saplanan birinin, her hamlesinde daha fazla batması gibi.
Evet yaptıkları yapacaklarının referansı değil mi?
Son 10-15 yılda soygun ve haksızlık dışında ne yaptılar?
2023 yılının bana göre en önemli olayı, siyasi muhalefetin ” yönetim bazında” iktidarın “işbirlikçisi” olduğunun açığa çıkmasıdır.
Görme niyeti olana, bu durumu açık-seçik gösterdiler.
Burada da en önemli sorun, muhalif tabanın ne kadarının “gerçekleri” görme niyeti var?
Yani gerçeklerle yüzleşme cesareti.
Önümüzdeki süreci, sosyal muhalefetteki, yani muhalif tabandaki gerçeklerle yüzleşmeye cesareti olanların “sayısı ve oranı” belirleyecektir.
2024 yılında ödeyeceğimiz haksız fatura ve bedel, bu oran ve sayı ile “ters orantılı” şekilde olacaktır.
Aynen böyle…
2024 ten falcılar kadar (astrolok diyen de oluyor) bende umutluyum.
İstanbul’da akp kazanacak!
İmamoğlu CeHaPe başına geçemeyecek!
Egonomistlere göre enflasyon yüzde seksenlere vuraxak!
Hava nispeten ılık ve yağmurlu, hâlâ dere yatağına ev yapmış olupta orda oturan varsa yazsın ölüm yılını:2024 mezar taşına😡. Mütahitin yaptığı binaya çıkma döpiyes yapıp hele ki birde onu kiraya veren varsa:..
Ha bu arada,
Yönetmeye talip olalan talplilerin fikirleri:
-Yapalım bir AVM ise dereyatağına!..,
-Çatı döpiyesi kat sayalım bir kat verelim fazla!..,
-Deniz kıyısını askeri alanları metro çıkışlarını rezerv alan ilan edelim!!!😯😯
oturanlarada Allahın ittirettiği yerde bir teneke kulübe yapalım🤔🤔!!
kafasında birileri varsa!!!…
2024’te ONLARA DA GEÇMİŞ OLA👋👋👋
Tüm insanlığa ve İslam ümmetine barış ve esenlik getiren bir sene olması dileğiyle…
2023 yılında ülkede , bir süreden beri devam edip gelen ekonomik kriz, kelimenin tam anlamıyla bir çöküşe girdi ve o çöküş halen de devam ediyor, ne zaman biteceği de belli değil.
2023 ün diğer bir önemli ve unutulmayacak olayı da 14-28 Mayıs seçimleridir.
Bu seçimlerde tarihte benzeri olmayan her türlü hileli yöntem kullanılmıştır. Devletin bütün imkânları seçmene peşkeş çekilmiş, göz boyamak ve kandırmak için her şey mübah görülmüştür.
Ve sonuç olarak seçmenin %52 si bu oltaya takılmıştır.
2024 le ilgili ise hiç bir ümidimiz kalmamıştır!
Mucib bey “Bu seçimlerde tarihte benzeri olmayan her türlü hileli yöntem kullanılmıştır. Devletin bütün imkânları seçmene peşkeş çekilmiş,” diye yakınıyor,
isterseniz eski türkiyede olduğu gibi “Devletin bütün imkânları seçmene” değil tüsiad üyelerine peşkeş çekilsin?
Efendim?
Estek köstek…
[…] *Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır. […]
[…] *Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır. […]
Umut ediyoruz. Çünkü karamsarız. Karamsar olmasaydık umut edebilirmiydik.
Yeni yılın hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Yoruma kapalı.