Eskiden, AK Parti öncesinde, medyanın büyük çoğunluğu siyasi eğilim olarak CHP’ye yakındı. Aynı dönemlerde genellikle ‘sağ’ olarak tanımlanan partiler iktidarda bulunur, onlara muhalefeti CHP ile birlikte kendilerini ‘merkez medya’ olarak tanımlayan gazeteler ile TV kanalları gerçekleştirirdi.
Daha eskilerde CHP’nin resmi bir yayın organı vardı –Ulus gazetesi- ancak sonraki yıllarda mali açıdan kendisine yük olan bu gazeteyi gözden çıkardı CHP…
Ne de olsa ‘merkez medya’ diye ünlenenler Ulus’un bile beceremediği kadar iktidarı yıpratmada etkiliydiler.
ANAP’ın başında ve başbakanken, ardından cumhurbaşkanı olduğunda, Turgut Özal’ın medyadan neler çektiğini o yılları yakından izleyenler bilir.
Bugün durum hayli değişik; medyada iktidar daha güçlü. ‘Merkez medya’ diye bilinenlerin, 20 yıllık süre içerisinde, önce sahipleri değişti, ardından da iktidara bakışları…
Vaktiyle ‘merkez medya’ yayın organları içerisinde ön planda görünen gazeteci ve yazarlar ya tasfiye oldular ya da kendilerini zamana uydurdular.
CHP’nin destekçisi medya bugün yok mu? Var tabii; ancak hem artık ‘merkez’ denilebilecek durumda değil hem de eski gücü yok. Sayıları da sınırlı.
Yine de o medyada yer alan, yazılarıyla ve yorumlarıyla onlara katkıda bulunanlar, muhalefet görevlerini fazlasıyla yerine getiriyorlar. Söylemleri, geçmişin kendini ‘merkez’ olarak tanımlamış CHP’ye yakın muhalif medyasından alışkın olduğumuz yaklaşımları fazlasıyla andırıyor.
İktidarda bulunan parti ile ortağına -AK Parti ile MHP’ye- şiddetle muhalefet ediyor o medya. Bununla da kalmıyor, iktidarda bulunmayan ama genel anlamda ‘sağ’ sayılan muhalif partilerden de -Saadet, DEVA ve Gelecek partilerinden- eleştiri oklarını esirgemiyorlar.
Bu girişi yapmamın sebebi, medyadaki bu eski damarla ilgisi olmayan yazar ve yorumcuların tavrını gündeme taşımak. Onların CHP ile aynı çizgide saf tutan medyanın yazar ve yorumcularından ayrıldıklarını görüyorum ve bunu dikkatlere sunmak istiyorum.
Ülkemizin en eski partisi CHP şu günlerde 100 yaşına girdi. Bir 9 Eylül günü (1923) kurulmuştu CHP ve bu 9 Eylül onun 100. yıldönümü. Böyle olunca da CHP’nin yazı ve yorumlara konu edinilmesi beklenirdi.
Dikkatli okurlar benim iki gün önce ‘CHP 100 yaşında’ yazımı hatırlayacaktır. Dün baktım, muhafazakar kimlikli -karşıdan bakanların ‘sağ’ diye tanımladıkları- iki yazar da köşelerine CHP’yi konuk etmiş.
Kendimi değerlendirmem doğru olmayabilir ama onların yazdıkları CHP üzerine yazıları bu anlamda ele alabilirim.
Her iki yazar da CHP ile kişisel olarak yakınlık kurulamayacak kadar farklı görüşteler. Böyle bilindikleri için de, CHP’ye yakın kalemlerin her fırsatta ‘sağ’ veya ‘muhafazakar’ siyasilere dair yazıp çizdikleri akılda tutulduğunda, onların CHP ile ilgili yazılarının da CHP’lileri rencide etmesi beklenebilir.
Fakat hiç de öyle değil. Hatta tam tersine, CHP’nin tarihi önemini vurgulayan, günümüzde de oynadığı ve oynayabileceği olumlu rollerin altını çizen, daha nasıl etkili olabileceği konusunda yol gösteren yazılar bunlar.
CHP’li mi oluyoruz böyle davranınca? Elbette hayır.
Kendilerini muhafazakar tanımlayan ve buldukları her fırsatta -neredeyse her gün- CHP’yi hırpalama amaçlı haber ve yazılarla okur önüne çıkan medya içerisinden isimler yok mu?
Bu soruya keşke “Yok” cevabını verebilseydim. Oysa vaktiyle ‘merkez medya’ sıfatıyla anılan gazete ve televizyonlarda şimdi yazıp yorumlar yapanlar, geçmişte yine aynı gazetelerde yazan ve kanallarda yorum yapanlar gibi medyada saf tutuyorlar.
İktidara karşı değil tuttukları saf, muhalefete karşı.
Geçmişte ‘merkez medya’ iktidarların iflahını kesme görevinin sahibi görünürken, şimdinin ‘merkez medyası’ ise muhalefete aman vermemeyle görevli.
Roller değişmiş görünüyor ama aslında eldeki metin aynı.
Konum 100. yıldönümü vesilesiyle CHP olsa bile, benzer bir değerlendirme iktidar partileri için de yapılabilir.
İktidarın itibarına sahip gazeteler-kanallar ile onların bünyesinde bulunan yazarlar ve yorumcular her yapılana sahip çıkma ihtiyacı duydukları için, keskin dönemeçlerde okurlarını şaşırtıyorlar.
Faiz ve nass üzerine dün yazdıkları ile bugün uygulanan politikalar birbirine taban tabana ters.
Ne oluyor, bütün bu hay huy içerisinde medya güvenilirliğini yitiriyor.
Medya içerisinde veya çevresinde yer alanlar bu gerçeğin farkında değiller mi?
Galiba değiller.
Farkına vardıklarında iş işten geçmiş olabilir.
ΩΩΩΩ
topaç gibi hızlı döndüğü için sağını-solunu, önünü-arkasını şaşıran, hamakata düşen, artık müsveddeye dönüşmüş yazarlar var.
YALAN MAKİNESİ İNTİHAR EDER.
Sosyal medyada vatandaşların çok ilginç paylaşım ve fikirleri var.
Vatandaş iktidarı kastederek;
“–Bunları yalan makinesine bağlasanız makine arıza verir. Doğumundan önce yapılmış havaalanını ben yaptım diyor” diyerek sitem ediyor.
Kendileri böyle de medyaları farklı mı?
İktidarın medyası böyle de muhalefetinki farklı mı?
önünüze geldi. Görelim demokratlığınızı. Gerçekten sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasa istediğinizi ispatlayın.
O uydurduğunuz ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ son seçimde oylandı, halk reddetti, konu kapandı.
“CHP’de değişim” diyorsunuz ya, değişime önce sivil anayasa çalışmalarına katılarak başlayın.
Halkla barışın. CHP’yi demokratikleştirin.
Kılıçdaroğlu ile olmuyorsa, onu da değiştirin!
Medya başka şey, gastecilik bambaşka. Farklı olmalıdır! Niye? Yazar kendi benliği kişiliğiyle YAZAR, bunagöre adı:YAZAR! dır.
A.ipekçi U.Mumcu,… “yazar” olduğu için mi öldüler? birilerinin ocağına incir ağacımı diktiler?? İşte bu ayrımı kendi camiasında bilen kişi, GERÇEKTEN YAZAR! olabilir!
Bir tarafı destekleyip trollük yapmak: “onlar gidince sende gideceksin!” demektir.
(Lafı uzatmaya gerek yok🤗).
OKUR NE İSTER? İşte bütün mesele bu:
-desteklediği siyasi cenahtan yorumlu yazılar, haberler ister!!!!
-karşı cenahın oyunlarını hilelerini planlarını art niyetini hırlılığını hırsızlığını yolsuzluğunu deşifre edecek? HAKİKİ ADAM GİBİ YAZAR ÇİZERLER İSTER🤔.
Olabilene ne mutlu🤗🤗🤗.
vahim olan sosyal medyada yuvalanan, CHP ve başını çektiği 6+1’in trol ordusunun Kılıçdaroğlu’na yönelik sınır tanımayan saldırıları. Bu çevrelerin kısa süre önce Türkiye’nin başına geçmesini sağlayabilmek için adeta yırtındıkları bir ismi aşağılamaya yönelik mesajları, hakikaten ibretlik.
Klıçdaroğlu’nu yerden yere vuran açıklamaların samimiyeti, tartışmalı . ‘O gitsin biz gelelim’ şeklindeki değişim taleplerinin altının zaten boş olduğu da biliniyor. Kavuştukları bazı imkanlardan mahrum edilenlerin kuyruk acılarının bu gelişmelerde ciddi payı olduğu da unutulmamalı.
Sadece Kılıçdaroğlu değil, kamu imkanlarını dağıtmaktaki cömertlikleri ile bilinen belediye başkanları başta olmak üzere, etkili ve yetkili başka bazı isimler de hedefte.
Genel başkanlık tartışmalarının henüz bitmediği CHP’de, yerel seçim süreci oldukça hareketli geçmeye aday. İyi Parti’nin pazarlık kokan çıkışları yanında HDP’nin kararsızlığı, CHP açısından öncelikli problem. Masanın diğer üyelerinin takınacakları tavır, ayrı bir mesele.
CHP’deki çekişmelerin adaylık sürecinde devamı ile İBB ve ABB başkanlarına, geçen seçim sürecindeki tavırlarının hesabının sorulması ihtimali de gündemde.
Manzaraya bakılırsa, ‘iyi ki kazanamamışız’ diyenler mahalli seçimlerden sonra da olacak!..
Ne denebilir ki, ah bu samimiyetsizlik!..
CeHaPe zihniyetinin sosyal medyası, akıl vereni, derin aklı kendini sanan akıllısı … 😂😂😂 say say bitmez.
Sağın akilleri hiç olmazsa sakal bırakıyor, takke takıyor, bilemedin şeyhlik şıhlık tahsili yapıyor!..
Bu cenahın akilleri kendi muhtaç akla! olanı hayli fazla.😡
En iyi yaptıkları: bölmek🤣🤣🤣
Atilla bey “OKUR NE İSTER?” ne ister diye sormuş, kendisi cevaplamış…
Yazardan beklentimiz, okura asgari saygı göstersin yeter, gerisini biz hallederiz:)
Ben yıllardan beri bu yalaka ve yandaş gazeteleri evime sokmuyorum, internetten birinci sayfalarına şöyle bakıp geçiyorum.
Hele bazılarının , okuyucuyu aptal yerine koyması yok mu , tam bir adilik !
hepsine bakmanıza gerek yok bir tanesine baksanız yeter çünkü aynı kaynaktan besleniyorlar.
bana sorarsanız kıymetli vaktinizi buna da harcamayın.
mesela ben yıllardır yandaş yalaka diye tabir ettiğiniz ki buna bende katılıyorum,
gazete ve tv haberlerine bakmıyorum.
Zaten yarım saatimi ancak alıyor, çoğuna da ne gibi rezillikler var diye bakıp geçiyorum.
Mucib bey siz de haklısınız, rezillik ve 3.sayfalardaki lümpen cinayeti haberleri bağımlılık yapar, başa beladır…
Geçmiş olsun, allah kurtarsın!
Mucib bey “okuyucuyu aptal yerine koyma” konusunda siz niye alınganlık gösteriyorsunuz ki? Sayın yazar ortalama zekanın biraz altına hitabeden şeyler yazdığında okumadığınızı geçen gün belirtmiştiz zaten…
Muhalefetin gazetecileri yıllardır hükümete yakın medyaya “yandaş bunlar” diye diye bir hâl oldular. Tartışmalarda bu yaftayı sanki bir argümanmış gibi muhataplarının sorularını savuşturmak için tepe tepe kullandılar.
Oysa kendileri de bir siyasi görüşün taraftarıydılar. Ancak muhalefetin tarafında olmanın ideal bir gazeteci tavrı olduğunu iddia ediyorlardı.
Gazetecinin sorumluluğu muhaliflik değil eleştirelliktir.
Çünkü gazetecilik, iktidar odaklarının değil kamunun çıkarını gözetmekle mesuldür.
Pandemide gördük işte… Hükümetin yol yapmasına bile karşı çıkan muhalif gazetecilerin, iktidarın pandemi politikalarını nasıl desteklediklerini unuttunuz mu?
Benim diyen muhalif gazetecinin ağzından bu küresel kumpasa dair tek bir eleştiri duydunuz mu?
Kaldı ki yandaş dedikleri medya, seçimi kazanmasına rağmen hayat pahalılığından tutun da dış politikaya kadar iktidarın kimi uygulamalarını rahatça eleştiriyor.
Sizce Kemal Bey seçimi kazanmış olsaydı, bugünlerde kendisine hakaret eden muhalif gazeteciler neler yazıp çiziyor olurlardı? Seçim öncesi olduğu gibi ağızlarından tek bir eleştiri çıkar mıydı?
Bilinçli muhalif okurun, koltukları dışında dertlerinin olmadığını itiraf eden ve kendilerini aldatan bu simsarları tanıması için daha neye şahit olması gerekiyor? Hakikaten merak ediyorum.
Sn yazarımız dün 12 eylül dü ve bu konuya hiç değinmediniz.
Uğursuz işleri başımıza getirenler :
1 beş para etmez siyasiler
2 Onların paralarıyla beslenen basın yayın ve gazeteciler.
Ülkenin başına ne geldiyse bu uğursuz , çıkarcı ve haramzadeler
yüzünden geldi .
Basın iktidarı desteklyormuş muhalefeti destekliyormuş YALANCI VE TALANCILAR
[…] *Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır. […]
Yoruma kapalı.