İsrail’de ‘kırmızı kitap’ olabilir mi? Gazze’de ve dünyada yaşananlar bana bunu düşündürüyor da…

13
Rektörler Kongre'de hesaba çekiliyor: Soldaki Claudine Gray (Harvard), ortadaki Liz Magill (UPENN), en sağdaki Sally Kornbluth (MİT)..
Reklam

İsrail Gazze’de kaybediyor…

Netanyahu kendi ülkesinde bile istenmiyor, yakında gidecek…

Savaşa dünyanın her tarafından tepkiler yağıyor

Yukarıdaki üç cümle, İsrail’in Gazze’de başlattığı savaşa karşı olanlar tarafından sıklıkla kullanılıyor.

Bunları duyanların yüreklerinin yağı herhalde eriyordur…

Hele bir de, önceleri her gün kahve içtiği mekana düzenlenen boykot eylemine ara sıra katılıyorsa savaş karşıtı arkadaş, görevini fazlasıyla yaptığı için kendi kendisini tebrik bile ediyordur…

Baştan itibaren ben biraz farklı düşünüyorum ve her geçen gün meydana gelen yeni gelişmeyle doğru düşündüğüme biraz daha inanıyorum.

Hamas militanlarının duvarlar ve çitlerle çevrili Gazze’den çıkıp önlerine gelen İsraillileri öldürmeleri veya rehine almaları, ister İsrail istihbarat örgütleri tarafından öngörülmüş veya isterse İsrail böyle bir eyleme habersiz yakalanmış olsun; Netanyahu’nun bu olayı kendisi ve ülkesi için bir ‘şans’ olarak değerlendirdiği kanaatindeyim.

Reklam

İsrail’in kırmızı kitabı…

Aradan geçen iki aydan fazla sürede, İsrail’in ‘kırmızı kitabı’ içerisinde yer alan, böyle bir durumda nasıl davranılması gerektiğine dair senaryo, adım adım uygulanıyor.

İsrail’in ‘kırmızı kitabı’ var mıdır, bilmiyorum; ancak bildiğim bir şey var: Uygulanan çok önceden belirlenmiş bir plan…

Vaktiyle, İsrail’in kuruluşu ve ardından patlayan ilk Arap-İsrail savaşı sırasında (1948), yeni kurulan devletin yöneticileri, savaştan zarar görmemek isteyen Filistin’de yaşayanlara, bulundukları yerleri terk ettikleri takdirde dokunulmayacağı ve savaş sonrasında evlerine dönmelerine izin verileceği vaadinde bulunmuşlardı.

Kimi Filistinli komşu ülkelere sığındı, kimi de İsrail’in ‘güvenli’ ilan ettiği Gazze’ye…

Savaş bitti, komşu ülkelere sığınanların evlerine dönmelerine izin verilmedi. Çoğu 75 yıldır Lübnan’daki ve Ürdün’deki kamplarda sığınmacı olarak ömürlerini sürdürüyor. 

Bugün Gazze’de yaşayanlar da, savaş sırasında ‘güvenli’ olduğu ilan edilmiş o yere, nasıl olsa evlerine dönecekleri umuduyla sığınan, Filistinliler ile onların çocukları ve torunlarıdır.

Netanyahu şimdi Gazze’yi boşalttırmak için elinden geleni yapıyor.

Reklam

İstenilen Gazze’dekilerin Sina’ya (Mısır’a) geçmeleri; Batı Şeria’daki Filistinlilerin de Ürdün’e…

Kırmızı kitapları varsa, orada “Filistin yok, Filistin Ürdün’dür” yazıyor çünkü…

Zorluyor İsrail bunu; kan dökerek…

Yakında tebessümle de aynı sonucu almaya çalışabilir. [Dünkü yazıma göz atabilirsiniz.]

Savaş ile ABD ve Avrupa ülkeleri dönüştürülüyor

Bir şeyi daha yapıyor Netanyahu: İsrail’e karşı çıkmayı ‘anti-Semitizm’ olarak zihinlere kazıyor ve devletleri, İsrail karşıtı çıkışlar ile gösterileri bu yolla yasaklamaya, karşı çıkanlar ile göstericileri işsiz, aralarındaki yabancıları da vizesiz bırakmaya zorluyor.

İnanmadınız mı?

ABD’nin en ünlü üç üniversitesinin rektörleri Kongre’de hesaba çekildiler. Harvard’ın, MİT’nin ve UPENN’in rektörleri…

Hepsi de kadın olan rektörlere, üniversitelerindeki İsrail karşıtı çıkışlara ve öğrencilerinin gösterilere katılmalarına neden engel olmadıkları sorusu yöneltildi.

Rektörlerin üçü de soru soran siyasilerin arzu ettikleri cevapları vermediler.

Ne oldu sonrasında?

Dünyaca ünlü üç üniversitenin en belli başlı gelir kaynağı bağışlar; ABD’deki İsrail yanlısı kuruluşlar, zengin iş insanı üyelerini harekete geçirdiler.

Biri -adı Ross Stevens-, “Ben UPENN’e bu yıl 100 milyon dolar bağışlayacaktım, ama…” açıklamasını yapınca, UPENN rektörü Liz Magill istifaya zorlandı.

Liz Magill dün istifasını sundu.

Sıra diğer rektörlerde…

Sadece üç üniversitenin rektörleri topun ağzında görünse de, onların başına gelenin ülkenin dört bir tarafındaki diğer eğitim kurumları üzerinde etkisi olmayacak mı?

Olacak elbette.

Ülke hak ve özgürlüklerin sonuna kadar kullanılan ABD olduğu için, gönül rahatlığıyla kanlı savaşa karşı çıkan öğretim üyeleri ve gösterilere katılan öğrenciler ne yaparlar dersiniz?

Gösterilere devam etmeye kalkanlardan yabancı öğrencilerin vizeleri iptal edilip ülkelerine gönderilirlerse şaşırmam.

Netanyahu doğduğu ve bütün gençliğini geçirdiği ABD’nin de kimyasını bu savaşla değiştiriyor.

Büyük ihtimalle ‘kırmızı kitap’ böyle bir ‘şans olay’ ile karşılaşılırsa, bundan yararlanarak, Amerika ve Avrupa ülkelerini İsrail’e benzer bir hale getirmeyi de öngörüyordur.

Amerikan üniversitelerinin başına rektörlerin, mezunların da katılımıyla ve geniş bir arama çalışmasıyla seçilerek değil de tepeden atamayla geldiğini… Öğretim üyelerinin eğilimlerinin sorgulandığı ve beğenilmeyenlerin kovulduğunu… Öğrencilerinin görüşlerini açıklamaktan, gösterilere katılmaktan korktuğunu… 

Düşünebilir musunuz?

‘Kırmızı kitap’ yoksa da Netanyahu’nun gizli ajandasında bunlar var…

ΩΩΩΩ

Reklam

13 YORUMLAR

  1. *******
    ….
    “PARA TANRISI” etki!, tapar buna yahudi,
    Kullanır her işinde, bunlar “ŞİRK”in erbabı!
    Perde arkasında NEFS! perde “ŞİRK”in şahidi
    AHLAK-ViCDAN zaafı, bu işlerin esbabı!…..

    Yahudi’de para bol! herbirinin canı can,
    Evet candır, ey AHLAK! aksi birşey der misin?
    Neredeyse yirmi bin! Müslüman can, patlıcan!
    Göz var, nizam var ViCDAN! Bunu sen hiç yer misin?!

    Şu kibirle zulm var ya, orantısız tezahür…
    Şehid çocuk Musa’nın, İsa’nın yüz karası!
    Bu muydu ey İsrail! azgınlık mıydı kültür,
    Gaddarlık bu ey Siyon! nerden bunun mayası?
    …..
    *******

    • …..
      İsrail’in tümüne, çok büyük bu imtihan!
      Çoluk çocuk demeden, her göz yuman sorumlu,
      Dünya derken “can’dır bu”, yahudi der “bu hayvan!”
      Ne İNCİL’e uyumlu, ne KURAN’a uyumlu!

      Cehennem hokus pokus! sözde kurtulacaklar!
      Ak evinden fetholmuş, “azmanya” ayarlanmış,
      Zulmeden herbirini, korkarım ateş paklar,
      İşbu ahbap çavuşlar, bu derece aldanmış!…..
      …..

  2. GAZZE ARTIK AMERİKA DIR.

    Amerika artık kendi esaretine çare bulsun, siyonistler tarafından teslim alınmış bir amerika var. Bu zindanın duvarları para, itibar suikastı, koltuk kaygısı, mesleki kayıp olabilir, sonuçta bu kuşatılmışlık bütün amerikayı sardı ve bunun nerede duracağı belli değil. Yarın başka hangi amaçlarla kullanılacağı belli değil. İşlerine gelmeyen ülkelere karşı abd yi maşa olarak kullanabilirler. Örneğin belki de sayın yazarın hararetle savunduğu s400 meselesi bile uydurma olabilir. İsrail bir gün tepesine bineceği korkusu yaşadığı f35 leri türkiyede istemiyor olabilir.

    Vahşileştirilmiş abd bm deki oylamada savaşın devamından yana oy kullandı. Bunu terörle mücadele olarak kullanıyor. Bu nasıl terörle mücadele 18.000 sivil ölmüş. Düpedüz dünyanın gördüğü en büyük katliamlardan. 60 günde hemde terör falanda değil düpedüz savaş yapan ukraynada 2 yılda ölen sivillerden daha fazla.

    İslam dünyası şu katliam bitse de işimize baksak modunda. Sağa sola kaçışan masumlar için mısır kapıları açıp bir sığınma oluşturamıyor. Yazar geri dönemezler falan demiş ama bu ölen çocukların meselesi değil, öncelik bu canların kurtulması olmalıydı.

    Gazzede zafer kazansalar ne olacak, işgal ettikleri yere gazzeyi ekleseler ne olur. Allah elbet bu günleri evirip çevirecek..

  3. Bir taşla üç kuş vurulmak mı isteniyor?
    1) Yakın zamanda israil ile bazı arap ülkeleri arasında yakınlaşma, barış girişimleri vardı. Bu olay, barış girişimlerine – hem İsrail tarafında hem de Arap tarafında – karşı olanların bir karşı operasyonu mu?
    2) Filistinlilerin Gazze’den göçe zorlanması, İsrail’in muhtemel genişleme alanlarını arapsızlaştırma projesi mi?
    3) Popüleritesi giderek düşen, tekrar seçilmesi zorlaşan Netahyahu’yu, vatanını savunan bir kahraman haline getirip parlatmak mı?

  4. HARVARD–570 ÖĞRETİM ÜYESİ
    Bugün Harvard üniversitesinde 570 öğretim üyesinin rektörlerine sahip çıktıklarına dair bildiri yayınladıkları haberi vardı.
    Bir hususun altının özenle çizilmesi gerektiğine inanıyorum:
    –İsrail’in Gazze saldırılarına karşı çıkmanın, Hamas’ın saldırısına destek olmadığının.
    Hamas’ın eylemine de karşı olunduğunun net bir şekilde vurgulanması gerektiğini düşünüyorum.
    Hamas’ın saldırısının da terör eylemi olduğunu açıklasanız bile, İsrail’in saldırılarına karşı çıktığınız taktirde yine bazılarının hedefi olmaktan kaçınamazsınız.
    Mesele hedef olup-olmama değil.
    Tabii ki, kimse durduk yere hedef olmak istemez.
    Ancak öncelikli hedefimiz gerçeğin ortaya çıkartılması ve ifade edilmesi olmalı.

  5. …”önlerine gelen İsraillileri öldürmeleri”… yani çocuk, kadın öyle mi… Yazıklar olsun ki, yahudiye selam vermeden geçemiyorsunuz…

  6. genelde israil abd’nin arka bahçesi olarak tanımlanır, bende her zaman tam tersi olduğunu yazarım, abd, israilin arka bahçesidir.
    dünya ticaretini yahudiler domine ediyor ve büyük bir adanmışlıkla bize göre batıl olan amaçları için paraları başta bütün güçlerini seferber etmekteler, “her şey israil için” dedikleri canla başla çalıştıkları ortak bir “dava”ları var.
    bütün sorun bizim bir davamızın olmayışı.
    ortaya konmuş bir hak davamız yok.
    dolayısıyla bir amaç için kenetlenen kitleler yok.
    üstelik,
    davası için gelişmek, gönenmek, ilerlemek isteyen ortak bir bilincimiz yok.
    ne kadar acı değil mi?

  7. İsrail buraya demirledi. Gazzenin güneyi de formaliteden birilerinin adresi olarak kalır artık! Hatta natanyahu şirinlik bile yapıp oraya yatırımlar şunlar bunlar bile yapar.
    Ürdün Filistin lileri kabul edermi bilmem fakat, Suriyeli göçmenlerin durumlarından kalmaz onlarında bir farkı..
    Olan oldu ölen öldüğüyle kaldı😡.
    Kudüs’te durum ne olacak ona bir bakmak lazım. Batı orayı da sattımı natanagaya ihaleye mi çıkacaklar acaba?☹️
    Müslümanlar desen Kabe ye bile sahip çıkamadılar ki daha!😡☹️.

  8. Bu faşizm, tam da bunlara yapılanın aynısı değil mi? Bana kalırsa özgür düşüncenin beşiği olan (bakacaz!) üniversitelere yapılan bu dayatma, daha fazla filistin taraftarı ve anti-semitik üretecek. Ama bugünkü resimde koltuklarda bu insanlar olacaklar. Yarınlar bizim! özgür ve eşit bir dünya kurulmak zorunda!

  9. Başında “DÜNYA ” bulunan bütün örgütler Yahudilerin kontrolündedir….Dünya bankası..Dünya sağlık örgütü….. Bilim ..Çevre…İnsanhakları..şu bu….Uluslararası bütün kuruluşlar…bu yüzden ülkemiz için yok şu dünya kuruluşu veya dünya şu örgütü şunu dedi veya şu dünya örgütüne göre hukukta şöyleymişiz ….insan haklarında böyleymişiz…falan filan ..bunlara inanan varsa gerçekten ayakta uyuyordur….bu kuruluşların hepsi siyasidir ve emperyalist devletlere ve Yahudiye hizmet etmektedir…dün Dünya İnsan Hakları günü idi…bütün dünyada Avrupa’da eminim coşku ile kutlanmıştır…(Gazze’de 17 bin insan öldürülürken)

  10. Ross Stevenson üniversiteye gönderdiği mektupta, Rektör Liz Magill’in yerine başka bir rektör getirilmediği takdirde, “Kampüsteki Yahudi karşıtlığı” nedeniyle 100 milyon dolarlık bağışını geri çekeceğini söylüyordu. Bingo… İşte bu ABD’nin içinde bulunduğu durumu anlatan en küçük örneklerden biriydi. Amerika demek “PARAYLA SATIN ALINANLAR” ülkesi demekti. Okullardan tutun kongre üyelerine kadar herkes bağış topluyordu. Ülkenin en zenginleri İsrail’i kuran, ölümüne destekleyen aileler ve şirketlerdi. Üstelik ABD’nin tam 35 trilyon dolar borcu vardı. Beyaz Saray’daki koltuğa seçilen her başkan, borç batağındaki ülkeyi yönetmek için avuç açmak, İsrail’i kuran 8 ailenin sahibi olduğu Merkez Bankası’ndan trilyonlarca dolar borç almak zorundaydı. İstemeye gittiklerinde, o zengin ailelerin ilk sorusu “İsrail için ne yapacaksın”dı. Hatta bu sualler seçilmeden önce, İsrail destekçisi zenginlerin evlerinde diz çökmeyle başlıyor, “Başkan olursam İsrail için sonuna kadar kendimi her şeyimle adayacağım”a kadar giden yeminlerle devam ediyor ve yalvararak destek isteniyordu.
    Türkiye’nin dış borcunun 460 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Bunun yüzde 80’ine yakını özel sektörün aldığı krediler nedeniyle var olan borcu. Devletin oranı çok az. Buna rağmen bizde muhalefet ve bazı dünyadan bihaberler “Battık” edebiyatı yapıyor.
    “Hayran olduğunuz ve medet umduğunuz, darbelerini desteklediğiniz Amerika’nın borcu 35 trilyon dolar leyn” diyesi geliyor insanın. Paçayı tamamen İsrail’i kuran ailelere kaptıran ABD’nin yavşak kadar cücük bir İsrail’e teslim olup, uşaklık etmesi, onun bu muazzam borç ve bebek-çocuk katliamlarına ortak olmasıyla birlikte YOK OLUŞU hızlandırıyor. Süper Amerika, Hem batacak, hem de parçalara ayrılacak.
    Biden yönetimi alel acele milyonlarca dolarlık tank mermisinin İsrail’e gönderilmesini onayladı.
    Beyazsaray’ın resmi yayın organına konuşan bir yetkili, “Söz konusu mermi satışının ABD’nin, İsrail’in güvenliğine olan BAĞLILIĞINI gösteriyor” dedi. 35 trilyon dolara satın alınan bu BAĞLILIK, ABD’yi olduğu kadar çocuk katili soykırımcı İsrail’i de bitirecek.
    ABD artık içeriden de kaynıyor. Harvard’da İsrail’e bayrak açan o çocuklar yarın ülke yönetimine talip olacak. Daha Gazze katliamları başlamadan aylar önce okulda “Antisemitizm komitesi” kurmasına rağmen “Yahudi karşıtı” olmakla suçlanan Üniversite rektörü dün istifa ettirilse de ABD “İsrail’e uşak olmaktan yok oluşa tırmanmayı” asla durduramayacak.
    Çünkü ABD artık bu İsrail katliamlarına hizmet nedeniyle bölünüyor.
    Senatör Sanders bile “Nettanyahu hükümetinin yaptığı ahlak dışıdır, uluslararası hukuku ihlal etmektedir ve ABD bu eylemlerin suç ortağı olmamalıdır.” çağrısı yaptı. ABD’de artık kendi ülkesini bile çocuk-bebek-kadın katliamlarının suç ortağı olduğunu söyleyen senatörler var.
    Kartopu çığa dönüşüyor. Onun altında kalacaklar.

    • dış borcun miktarına bakıp kimse battık demez zaten,
      dış borç ödeyebilecek olduktan sonra önemli bir gösterge değil,
      asıl sorun cari açık, yüksek enflasyon, yüksek işsizlik, yüksek gelir dağılımı bozukluğu, düşük milli gelir, yüksek faiz gibi makro göstergeler,
      güven ve istikrar ortamı olmadığı için yatırım gelmemesi…
      yabancı sermaye giriş oranı bizde en önemli göstergelerden biri.

      abd’ye gelirsek,
      bilakis bir tercih olarak borçlanan bir ülke abd, çünkü kendi parasını hakim kılmanın bir yolu bu. borçlanarak piyasada dolar egemenliğini güçlendiriyor. kaynak yaratmak için iki yol kullanabilir, abd merkez bankasının para basması ya da diğeri borç almak.
      eğer para basarak kaynak yaratırsa doların değeri düşer, dolar itibar kaybederse ülkelerin rezerv parası olmaz, üstelik enflasyona neden olur. enflasyon nedeniyle faizleri arttırmak zorunda kalır, yüksek faiz ve yüksek enflasyon sarmalına girer, ekonomisi çöküşe gider.
      2. yolu tercih ederek dışardan dolar topluyorlar yani borç alıyorlar, para basmadan enflasyonu koruyorlar ve dünyadaki dolar miktarını kontrol altında tutuyorlar.
      bizim gibi dövizle borçlanmayıp, kendi parasıyla borçlandığı için dünyada parasının değerini koruyor.
      o nedenle yüksek borçlanıyorlar.

  11. “Netanyahu’nun bu olayı kendisi ve ülkesi için bir ‘şans’ olarak değerlendirdiği kanaatindeyim.”
    *******
    Şanstan’da öte.Yapacağından emin.
    Joe baydın ve ABDli Bütün siyasiler Netayahunun emır erleri gibiler. Hele bir Zenci varki adam resmen Filistinlileri hedefe koymuş. Ortalığa nefret saçiyor.
    Bence Filistin’deki Hamas, iranın destekledığı Hizbullah ve İŞİT bunların hepsi İsrail için çalışiyor.
    Yahudiler zengın ve dünyayi ele geçırmışler. Gözden çıkardığı Yahudileri Hamasa öldürtiyor, sonrada istediği herşeyi aliyor.

    Ukrainia Yakında 2.bir Yahudi devleti olursa şaşırmamak gerek.
    ABDlıler çalışip vergi veriyorlar. Vergileri İsrailin kasasına gidiyor.
    Bir Y Arafat vardı onuda
    zehirladı öldürdüler İsrail şimdiye kadar gerçek Hamas mitanlarının hiç birisine dokunmadı. Yalandan Filistinlileri tuzağa düşürüp çiplak resimlerini yayınlayınca. ABD ki akrabaları ve kardeşlerini tanıyınca yüzlerını karar tılar.

Yoruma kapalı.