Netanyahu’nun iyi tanıdığı bir yazar, ona, “Böyle yapmakla Hamas’ı besliyorsun” deyip başka bir yol öneriyor…

25
Reklam

Jonathan Freedland ismini İngiltere’deki Yahudi Cemaati’nin yayın organı olan Jewish Chronicle dergisinden de hatırlıyorum. Esas Guardian gazetesinin yazarı Freedland. ‘Siyonist’ olduğunu hiç saklamadığını, ilk gençliğinde bir yılı İsrail’deki bir kibutzda geçirdiğini de bildiğim halde, -biraz da bu sebeple- ilgisinin genişliği ve konulara serinkanlı yaklaşabilmesi açısından, yazılarını 7 Ekim’den önce de izliyordum, 7 Ekim sonrası daha dikkatle okuyorum.

Sebebi şu: 7 Ekim’de Hamas militanlarının saldırısı sonrasında, geleneksel olarak İsrail’e ne yaparsa yapsın olumlu yaklaşan yazarların tavrı hiç değişmedi. Hamas militanlarının yaptıklarına verdikleri dikkatin yarısı kadar bile İsrail silahlı kuvvetlerinin Gazze’de yürüttüğü savaşta aldığı canlarla ilgili tek satır yazana rastlamadım.

Freedland da onlardan, o da İsrail’in savaşını ilk günden beri canla başla destekliyor. Gazze’de hayatını İsrail bombaları altında kaybeden sayıları 20 bine yaklaşmış Filistinlilere üzülmüyor da.

Yine de yazılarını okumaya devam ediyorum.

Bakalım, Filistinli kayıpların sayısı kaça ulaşana kadar bu hali devam edecek merakıyla…

Guardian’daki son yazısının başlığı bu açıdan ilgimi çekti: “İsrail’in Hamas canavarını öldürmek için başlattığı savaş şimdi onu besleme riski taşıyor.”

Şunu demek istediğini düşündüm: Hamas bir canavar. İsrail onu yok etmek için çabalıyor. Bunu yapması iyi bir şey ama savaş şimdi Hamas’ın lehine gelişiyor.

Başlık bana bu mesajı verince, Freedland’da acaba bir dönüş oldu mu merakıyla, uzunca yazıya yoğunlaştım.

Reklam

Olmuş mu öyle bir dönüşüm?

Freedland’ın yazısının neredeyse bütünü, daha önceki yazılarında da işlediği üzere, Hamas’ın bir canavar olduğunu ispatlamayı amaçlıyor. 7 Ekim günü hayatını kaybeden 1200 İsrailli, rehine alınanlar, tecavüze uğrayan kadınlar, yakınlarını kaybeden aileler, hemen her paragrafta hatırlatılıyor.

Peki Gazze’de İsrail tarafından kadın-çocuk ayırt edilmeksizin öldürülen 20 bine yakın Filistinli?

Onlarla ilgili tek satır yok.

Freedland ve benzerlerinin, üzerine yoğunlaşmamızı istedikleri 7 Ekim günü İsraillilerin başına gelenlere dünyada artık fazla dikkat edilmemesinin sebebi de onların bu tavrı. Filistinlilere İsrail’in yaptıklarını onların hiç önemsememeleri, dünyanın da o gün İsraillilerin yaşadıklarına ilgisini azaltmasına yol açtı; Freedland-giller bunun da farkında değiller. 

Yazının başlığına tırmanmış olan, İsrail’in yaptıklarının Hamas’ın dirilmesine yarayacağı riskine dair de mi bir şey yok?

Hayır var, onu yazının sonuna saklamış Freedland.

Kendisi o konuda herhangi bir şey söylemiyor yine de, uyarıyı, ismini vermediği, yalnızca “ABD ordusunda vaktiyle üst kademelerde görev yapmış biri” olarak tanımladığı bir tanıdığına bırakıyor. Ancak bunu yaparken de, hedef kitlesi İsrail’de yaşayanlar -hatta yönetim kademesi- olduğundan, Amerikalı eski askerin İsraillilerden daha fazla İsrail’i düşünen biri olduğunu hatırlatmak için, ondan işittiğini söylediği aşırı görüşleri birbiri ardına sıralamaktan geri durmuyor. Amerikalı, İsrail ile Filistin halkı arasında asla barış olmayacağını bile söylemiş. 

Reklam

Bunu söyleyen biri, ardından şu görüşlerini açıklamış: İsrail Filistinlilerin umutlarını artırmalı. Bunun için de farklı bir savaş yürütmeli. Filistinlilere, savaşının onlarla değil, yalnızca Hamas’la olduğu mesajını vermeli. 900 bin kg bombalarla bütün bir mahalleyi berhava etmek yerine, arkalarında destek güçleri bulunan küçük piyade timleri hızla caddeleri dolaşmalı, hatta evden eve gitmeli, karşılaştıklarına gıda, su ve ilaç götürerek insani yardımda bulunmalı, elektrik kesintisine de son verilmeli.

Filistinlilerde var olan İsraillilerin onlarla hiçbir zaman anlaşmayacak birer düşman olduğu görüşü böyle yok edilirmiş, Amerikalı eski komutana göre,

Adamdan en son aktarılan, “Yeryüzündeki en önemli alan iki kulak arasındaki birkaç santimlik alandır” cümlesi…   

Kadın-çocuk ayırt etmeden 20 bin insanı öldüreceksin… Hastanelerde yatanlar bile bombalarından kurtulamayacak… Elektriklerini, iletişim kanallarını keseceksin, birbirleriyle haberleşemeyecekler… Güneye giderlerse güvende olacaklarını söyleyeceksin, ardından bombalarını güneye doğru yola çıkanların üzerine göndereceksin. Arkalarından değil yüzlerine karşı “Hayvan bunlar, hayvan” diyecek İsrailli üst düzey komutanlar…

Ve, sonra da, kapı kapı dolaşıp, “Biz aslında iyi insanlarız, komşuyuz” dediğinde Filistinlilerin “Eyvallah” demelerini bekleyeceksin…

Öyle mi?

Eskiler bu tür ileri görüş sahipleri için “Bu yaşta bu zeka, akıllara bin seza” tepkisi verirlerdi.  

Belli ki, yaşadığı ülkede -İngiltere’de- sokakları dolduran İsrail aleyhtarı gösteriler, bir şeylerin yanlış gittiğini, İsrail’in algı operasyonlarının başarılı olmadığını fark ettirmiş… Muhtemelen, en yakın dostları bile Jonathan’a selamı sabahı kesmeye başlamışlar…

Sonuç çıkar mı onun bu yazısından?

Netanyahu yazısını okuduğunda -tabii okursa- “Ne yapmış bizim Jonathan, aklını mı yemiş” demezse ben ne olayım.

İsrail’in kendisi canavarlaştı insanlığın gözünde. Ne yapılırsa yapılsın bu algının düzeleceğini sanmam.

Öyle olduğuna Netanyahu ve hempaları da aldırmazlar.

Jonathan Freedland’ın yaptığı boşuna çabalama. 

ΩΩΩΩ

Reklam

25 YORUMLAR

  1. Nurdan Hanim hem fikiriz bazi arkadaslar ikide bir kurani gøsteriyorlar. Allah sormayacakmi ey kulum siz Ne yaptiniz. ? Ustelik savas halindeki ulkeye gemiler dolusu barut Dan tut akar yakida kadar musliman gecinen ulkelerden gidiyor Israel filistinlileri ordn cikracak hemde en yakin zamanda hz ømer camiyide yikar bizimki biraz kukrer o kadar ticaret devam hamasda saldirirken banami sordu diyecektir yakinda

    • Sn, Volak! Aynen öyle. Siyasetçının dini imani para ve makam. Bunlar için çalışmayan siyasetçileri halk sevmez. Halkın bazısı hırsız ve yalanci siyasetçileri sever.

  2. Batıda medyacı müsveddeleri şöyle tespit yapıyormuşlar: “burdada doğum kontrolü yok canıımm çok fazla çocuk olduğu için!..😯ölüyor muş çocuklar!”
    Bugün bir yeni soykırım ötesi olay daha patlsk vermiş:
    Organları çalıyorlarmış hırkızlar😡!
    Ödünç isteseler vermezlermiş gibi sankim!
    Gazze katliamcıları bakın be uydurur yakında:
    17BİN FİLİSTİN GAZZEDE YAŞAYAN -ölüler-
    (Çocuk kadın ve erkekler) GELİP BOMBALARIN ALTINA YATIYORMUŞ OLABİLİRLER!😲😡😡😡

  3. Sudi Arapistan’da petrol 1921 26 arası keşfedıldı. Arkasından ABD vr Batı ülkeleri moderin insan oldürme katilleri (SİLAHLARI)
    Üretmeye başlamakla birlikte Yahudi Düşmani nenesı yahudi olan Hitleri.Yahudi seviciliğini ABD ye havele ettıler
    Hitlere soy kırım yaptırip. Becerikli Yahudileri ABD getirdi. Geride kalanlaride Petrol zengini
    Araplar ile düşman ettırip para kaznmak için birbirini öldürtmeye başladı ve Dünya liderliğini hiç bırakmadı.
    Nasıl olsa şamar oğlani Filistin halkı var. İsdediklerini onların başina lider olarak seçip isdedikleri zaman ellerınde kalmış silahları kullaniyorlar
    Nasıl olsa Yahudiler para zengini Araplar’da insan üretim ve petrol zengini. Bu kadar israilli genarlerde dahıl barış için uğraşanlara rağmen kimse silah tücarlarına güç yeteremiyor.

    Dünyanın #1 numaralı silah üreticisi ve ihracatçısı ülke ABD
    #2. Rusya. Ikiside yahudiler araciliğı ile silahlar kullaniyorlar.
    1.The U.S.40 %
    2.Russia.16%
    3.France.11%
    4.China.5.2%
    5.Germany.4.2%
    6.Italy.3.8%
    7 U.K.3.2% #1

  4. H.B. 10 Aralık 2023 De 11:52

    kahrolsun israil dediğimiz zaman sıkıntı olmuyor ama mevcut duruma bakıp burada bir yanlışlık yok mu diye sorduğumuz zaman suçlamalar çok oluyor.
    mustafa beyefendinin tüm dua ve niyazlarına amin diyorum öncelikle,
    bu yorumu da katkı amaçlı yazıyorum,
    adetullah ve gaybi haberler ışığında bakarsak,
    adem ve ademlerden bu yana hep zulüm olmuş. çünkü yaşadığımız boyut 3D ve polerizasyon yani kutupluluk yani zıtlık içeriyor iyi varsa, kötü var. aydınlık varsa, karanlık var ve bunların araçları. iyilik yok edilemez ama kötülükte yok edilemez. kuranda beni en çok etkileyen ayetlerden biri
    nisa suresi 102. ayettir;
    “Onların içinde bulunur da namaz kıldırırsan onların bir kısmı seninle beraber ve silahları yanlarında olarak namaz kılsın, secde ettiler mi öbür kısmı, arkanızda dursun. Sonra namaz kılmayan takım gelsin, seninle namaz kılsın, kalkanlarını, silahlarını üstlerinde bulundursunlar……….”
    namaz kılanları koruması altına alacağını söylemiyor,
    melekler gelip koruyacak demiyor.
    hepimizin anlaması gereken bir yasaya işaret ediyor değil mi?
    kendini önce sen koruyacaksın, aklını kullanacaksın. ilahi yardım zaten seninle. ama şartları var. “inanlarsanız en üstün sizsiniz” gibi.
    şartları yerine getirmediğimiz sürece ilimde, bilimde, adalette kalkınmadığımız, sosyal eşitliği sağlayamadığımız sürece ben de sayın H.B. gibi bazı dua ve temennilerin yeterli olmadığını düşünüyorum. elbette gerekli ama yeterli değil.
    sonuçta akaid bize iyilik ve kötülüğün aynı kaynağa bağlı olduğunu öğretiyor. yani biz kime dua ediyorsak, ve iyilik yapmak için ihtiyacımız olan gücü nereden alıyorsak, kötülük aynı şekilde aynı kaynaktan besleniyor ve sadece çalışan dilediğini alıyor, rıza konusu ayrı olmak üzere. kötülüğün karşısına konumlandıracağımız güç Allah değil, melekler, peygamberler, salihler ve müminler.
    “insan için sadece çalıştığının karşılığı vardır.”
    müslüman dünyaya bakalım neye çalışıyor.
    her yer inşaat…

    • Bazen düşünüyorum da… İnsanlar çeşit çeşit. Bazıları var, Tanrı tanımaz! ama yaratmışlar, tanrıya don biçmişler adeta. Tam istedikleri, kendilerine çalıştıklarına inandıkları tanrı (misal para ve doğurduğu güç!).. Bunların günümüzde en güzel örneği gözü dönmüş haddini aşmış radikal yahudiler.

      Bir de bizimkiler var radikal tipler, Tanrı tanımaz değil de dar bir pencereden bakmakla herşeyi gördüklerine inanan ve icabında tek çözümmüş gibi silahı eline alan, şiddete başvuran tipler. Olmazsa da tehditler savunmakla bu iş olacak sananlar.

      Oysaki “artık peygamber gelmeyecek” dendi, “akl’ınızı kullanın onun rehberliğinde sorunlara ulaşın, çözümler aranızda sorun çözün uzlaşın” denmek istendi… Hatta, kesin bir dille “akl”ınızı kullanmazsanız üzerinize pislik yağdıracağım (adeta sorun sorundan kurtulamayacaksınız), Düzenim çetin!” denmedi mi Kur’an’da. Ama yok! “akl”ı bırakarak belli belirsiz hadislere referansla Hz. Peygamber döneminin usul ve şekilleriyle kuşanarak o zamandan bu zamana intikal etmesi gereken, “akl”i olgunlaşmayı hiçe sayarak geçmiş zamanda yaşamak, adeta bu tutarsızlığa teslimiyet! Geleceği çocuklarının/torunlarının hatırına görmeyerek şimdiki zamanda çile çekmeği yeğlemek! Olanlar beş aşağı beş yukarı bu ve ilk de değil. Olaylar tekerrür ederken çile devam ederler. Yahudilerin bir zamanlar Allah’tan torpil beklermiş gibi bizimkiler de bekliyor. Aradaki fark; yahudiler tarihi süreçte devamlı çalışarak kendilerini geliştirerek bir taraftan beklerken, bizimkiler yarım-yamalak birer eğitimle kendilerini geliştirememişken beklemekteler. Hiçbir özeştiri yok diyorum. Musta bey insanın şevkini kırıyorsun diyor biz peynir gemilerini lafla da olsa yürütürüz vs., vs. türü şeyler diyor.

      • Aşbiciğim…benim saye şevkimi kırmıyorsun..Sebeplere takılanların şevkini ve umutlarını…..

        • …..
          Ne sebepleriymiş o, ve kimlerin şevkiymiş?
          Hangi umutlarmış, yeni miymiş eskimiymiş?

          Net ve açıkça yaz ki anlaşılsın dediğin,
          Anlatmağa çalışayım, neyse istediğin!
          ….

          • Net ve açıkça yaz ki anlaşılsın dediğin,
            Anlatmağa çalışayım, neyse istediğin!🖐️😂
            sen şiirle karşılık veriyorsun güzel…bende atasözü ile tamamlayayım..bu söz senin içinde benim içinde geçerli…bir gün Rumi dedi ki😂“ ne kadar anlatırsan anlat, anlattıkların karşındakinin anladığı kadardır.”oyüzden yazdıklarımı şiir gibi okumayı değil nesir olarak oku…Yardımı Allah’tan dile kendine güvenme inş anlarsın…

          • …….
            Bilemen ki ne kaa farklısın kaçta kaçından
            Yani sen sensin en azından kendi açından

            Allah’a yönelmek, aklını kullanmak yeterli..
            Aklın kesmiyorsa, bu senin için geçerli…..
            …..

  5. Bir Fransız milletvekilinin, ‘Çocuklarını kaybeden binlerce ebeveyne, İsrail’in savaş suçlarına karşı hiçbir şey yapılmadığını nasıl açıklayabiliriz? Sadece Gazze’de değil, yerleşimlerin hiçbir sınırı yokmuş gibi görünen Batı Şeria’da da Filistinliler saldırıya uğruyor, kötü muamele görüyor, dövülüyor ve topraklarından sürülüyor. Bu bir tür etnik temizliktir’ şeklindeki konuşmasını izlemiştim…
    Benzer sesler İspanya parlamentosundan ve başka parlamentolardan da yükseliyor. Bu tür konuşmaların hemen hepsinin ardından, artık kalıcı bir ateşkes talep edilmesi, özellikle İsrail’deki yerleşimlerle yapılan ticaretin durdurulması, Filistin devletinin tanınması başta AB ülkeleri olmak üzere Batılı ülkelerin suç ortağı olmaktan vazgeçmeleri çağrısı yapılıyor. Bunlar mevcut durumda tabii ki teselli değil. Ancak, zaman geçip, İsrail’in Gazze’yi boşaltma hedefine ulaşamayacağı iyice anlaşıldıkça, sanırım uluslararası alanda beklenmedik gelişmeler yaşanabilir…
    Cumhurbaşkanımızın, Netenyahu’ya yönelik sözleri boşuna değil. Bu arada İstanbul 2 Nolu Baro olmak üzere birçok kuruluşun yaptıkları suç duyuruları da var. Ne kadar pervasız davransalar da, bu tür girişimlerin İsrail’i yönetenlerin canlarını sıktığını söyleyebiliriz..
    Dünyanın neresinde olursa olsun, savaş suçu, soykırım ya da benzeri suçlarla ilgili alınacak herhangi bir mahkeme kararı, İsrailli yöneticiler ve komutanlar açısından ciddi bir risk oluşturur…
    Bu belki uzun bir süreç. Ama hiçbir şey yapılmamasından iyi. Bu arada, dünya kamuoyundaki uyanışın Müslüman ülkeleri de ciddi şekilde etkileyeceği ve insanların sessiz kalan yöneticilerini sıkıştıracakları, umulabilir. Bunun kısa vadede bir faydası olmasa da, özellikle zenginliklerini güya silah alıyoruz diye pahalı oyuncaklara aktaran ülkeler, akıllarını başlarına toplayıp, Türkiye’nin izlediği yolu takibe başlarlar, kim bilir…

    • Cumhur baskani o søzunu birkac yazi uzerine søyledi oysa dubayideki toplantida israil cb ni kirmizi haliyle karsiladilar. Bizimkinin zaten kimse gale almiyor sokak agziyla parti gurubunda trøll kondelize ediyor ticaret devam o parlementolar sanki cok mu duzgun ? Su ayet bosmu kufur tekmilletir ?

  6. Netanyahu radikal yahudilerin dört elle sarıldığı bir lider, makul yahudilerin yüzkarası! Diğer yandan makul yahudiler Tevrat’taki ifadeleri nasıl kabullenebiliyor merak konusu. İnsanlık bir bütünse yahudiler “Nefs”in azgınlıklarına uymada en ileri soy! Yeni öğrendim, doğruysa inanılır gibi değil. Cehennem mevhumu yok. Kutsal kitaplarının orjinalinden bunu yok etmişler! Onlara sadece dünya ve “cennet” var! azgınlıkta ne kadar ileri giderlerse gitsinler mübah! Dinen kırmızı çizgi diye birşey yok! Böylesine tahrif edilmiş bir kitaba inanan ve entelektüel/bilim idamıı oranı yüksek bu insanlardan Sanders gibi yahudilerin çıkması takdir edilecek bir konu. Allah sayılarını arttırsın. Cehenneme gitmeyecek olan yahudi tipleri olsa olsa Sanders gibi istisnalar olmalı! Yeryüzünde her kültürde cennet-cehennem inancı var(dır). Tevratı tekrardan kaleme alan nefsani Yahudi cingözleri bunu hasıraltı ediyorlar! PES!

  7. zulüm yumağına dolanmış haldedir. Herkesin gözü önünde bir milletin toprağını gasp etmiş, ama bunu “Filistinliler topraklarını sattılar” diye sağlıklı beslenmekten yanakları şişkin tarihçilerine söyleterek gizlemeye çalışıyor. Nitekim toprak gaspını gizlemek için Deyr Yasin katliamını yaptı, bunu terör saldırısına misilleme gibi yazdırdı uluslararası medyasına. Bu da işlediği korkunç zulmü örtmeye yetmeyince, bu sefer Lübnan’daki bir kampta perişan halde yaşamaya çalışan Filistinlileri Sabra ve Şatilla’da hunharca katletti. Bunu da yine elindeki medya gücüyle çarpıtma yoluna gitti. O da yetmeyince başka katliamlara yöneldi. Her bir katliamı bir öncekini unutturmak için gerçekleştiren bir yol izledi, izliyor. Son Gazze katliamını da Kudüs gaspını unutturmak için yapıyor nitekim.

    İsrail, şu kısacık ömründe dünyanın en uzun zulüm silsilesini gerçekleştiren bir örgüttür.

  8. Hedef-2053 10 Aralık 2023 De 03:13

    bir şey anlamışsın, onu da yanlış anlamışsın.
    açıklayayım,
    yine;
    iğneden ipliğe her şeye zam gelirken birileri enflasyonun düştüğünü söylüyor,
    bize veri akışı sağlamakla mükellef tuik enflasyon rakamları açıklıyor ve bu rakamlar bağımsız ölçen şirketlerle ama en çok yaşadığımız dünyayla uyumlu değil,
    çok altında kalıyor.
    ama çalışanlar zam oranlarını bu uyumlu olmayan veriler üzerinden alıyor sonuçta enflasyonun çok altında kalan maaş artışları yoksulluk olarak bir başka gerçeğimiz oluyor. yoksulluk arttıkça yoksul sayısı artıyor, yoksul sayısı arttıkça yardımlar artıyor ve yardım arttıkça yardım aldığın yere bağımlılık artıyor.
    oysa tuik doğru veri akışı sağlarsa ve çalışanların aldığı artış enflasyonun altında kalmazsa, yani vatandaş enflasyona karşı korunursa o zaman yoksulluk olmaz.
    kimse yardım almak zorunda kalmaz. yoksulluğumuzu arttıran başka yanlış politikaları da yeri geldikçe yorum konusu yapıyoruz.
    demek kiiii ben sosyal yardımlara sövüp saymıyormuşum değil mi? basitçe yapılanı yanlış buluyormuşum meğer.
    belki kendimi her zaman iyi ifade edemiyorumdur,
    yorumun aracılığıyla biraz açıklama fırsatı bulmuş oldum.
    bir de halkı cehaletle suçladığım savlarım var-mış,
    olsaydı eğer,
    hepsini çürütürdün
    yakınmakla yetinmezdin herhalde,
    değil mi?

  9. bu katliamların bitmesi en azından yakın bir tarihte olası görünmüyor.
    barış bir hayal.
    barış için tarafların yenişemeyeceklerine ikna olması gerekir
    normal şartlarda güçlü taraf kazanmak için devam eder. israil dediğimiz zaman abd başta bazı batı ülkelerinden ve onların maddi manevi dev desteklerinden bahsediyoruz, filistin dediğimiz zaman neden bahsediyoruz? bütün dünyanın ve özellikle müslüman dünyanın yalnız bıraktığı bir kaç milyondan. ve bu şimdinin meselesi değil, onlarca yıldır yalnızlar,
    bir parça gıda ve ilaç yardımını saymazsak tabi.
    barış olması için filistinin arkasında en azından tüm müslüman ülkelerin durması gerekir ama israilin canavar gösterdiği hamas yazık ki aynı şekilde bazı ama etkili müslüman ülkeler tarafından da canavar olarak görülüyor. bunun bir ideolojik arka planı var herkesin bildiği
    ama öyle ama böyle bu yapı durumu herkes adına etkiliyor. ve kilitliyor. bu çok büyük bir açmaz. madem bu kadar kabul görmüyor neden filistini temsil etmesi için ısrar ediliyor?
    peki, başka bir ortak payda olsa, hamas değil başka bir parti mesela temsil için bulunsa müslüman ülkeler de ortak bir tavır ve tepki gösterir mi?
    evet demek hiç kolay değil.
    işte barış bunun için zor.
    öte yandan israil tüm dünyada ticareti domine eden ülke, bütün ülkelerle yahudi bağları üzerinden yani yahudi şirketler kanalıyla güçlü ticari ilişkileri var.
    bizim de öyle. bir yandan mevcut soykırıma en üst perdeden tepkiler verirken diğer yandan ticari ilişkilerimiz işlemeye artarak devam ediyor. konuyla ilgili bazı haberlere erişim engeli gelmiş halbuki ne gerek var?
    herkesin işi gücü var.

  10. İnsanları hangarlara yığıp kazanlarda yaktın mı yaktın!
    Guantenamoda giydirdin mi son moda?
    Kıbrısta küvete doldurup!…😡😡😡😡
    Bosna da????
    Peki Aylan bebenin ne suçu ne günahı vardı ki? Ya senin günahını tartsan??? Tartacak tartabilecek terazi icat edildi mi ki???☹️ Hangi kefeye koysan alır ki???😡
    Filistin de kendi ülkesinde insanları evlerinden kendi mülkünden kovup!..
    Yaa… hangi akla hangi vicdana sığar bu yaa?…
    Cb demiş ki enson, bu bidinle trlampla olmuyor!😲???

  11. Netanyahu elbette Hamas’ı tekrar canlandırmak için bu terörist eylemin yapılmasına göz yumdu. Böylece yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor. Bu bir teori değil. Önde gelen dünya gazeteleri ve NYT saldırı planlarının en ince detayına kadar Netanyahu’nun bilgisi dahilinde olduğunu belgesiyle gösterdiler. Otokrat liderler kendi düşmanlarını da yaratıyor ve onların devam etmesini sağlıyorlar. Bu düşmanlıklar ve kutuplaşma üzerinden koltuklarını koruyorlar. Ülkemizdeki iktidar da aynısını yapmıyor mu? Her zaman bir beka sorunu yok mu? Düşmanlar dört tarafımızı sarmış değil mi? Bu düşmanlar arada yer değiştiriyorlar ama hiç bitmiyorlar. Sürekli bir milli birlik beraberlik hikayesi ile despotluk ve hak hukuk ihlali yapılmıyor mu?

    Filistin’liler İsrail içinde yaşıyorlar. Beraber yaşamamaları için de bir sebep yok. Dini ve ideolojik saplantılarından kurtulurlarsa pekala barış içinde yaşayabilirler. Uzun sürecek bir yolculuk bu. İki taraf da ilelebet savaşmaya devam edebilirler. Ama bunun sadece otokrat diktatörlere yaradığını çoğunluğun görmesi gerekiyor. Oraya gelene kadar savaş sürecek.

    Amerika kamuoyu ikna edilirse yönetim İsrail’e istediğini yaptırabilir. Barışa da zorlayabilir. Bu daha önce defalarca oldu. Bir Yahudi senatör Sanders insani kıyıma karşı çıktı ve İsrail’e yardım yapılmasına engel oldu. Oylamada yakın olduğu Biden yönetimini desteklemedi. Bir oyla karar değişti. Bazen bir kişi bile çok şeyi değiştirebilir. Demokrasi bunu sağlıyor. Böyle aklı selim, duyarlı, insan haklarına saygılı ve körü körüne parmak kaldırmayan temsilcilere ve milletvekillerine ihtiyaç var her yerde.

  12. Yolun Sonu Görünüyor
    Kur’an-ı Kerim, “en doğru haberleri veren”, “içinde hiçbir şüphe bulunmayan” kitaptır. Çünkü o, Allah’ın kelamıdır. Ezelden ebede kadar her şey Cenab-ı Allah’ın nazar-ı şuhudundadır.
    Kur’an-ı Kerim’de, Yahudiler hakkında da pek çok ayet vardır. Peygamber Efendimizin de (asm), Allah’ın bildirmesiyle bize aktardığı hadiseler vardır. Bu yazımızda, yaşadığımız, şahit olduğumuz zulümlere, soykırıma, işgale ve savaşlara, Âdetullah ve gaybî haberler ışığında bakmak istedik.
    ZULÜM DEVAM ETMEZ
    Dünya bir imtihan meydanı. Sınavda insanların iradeleri ellerinden alınmaz, imtihan boyunca herkes bir derece serbesttir. Bu da hayır ve şerrin, iyilik ve kötülüğün, iman ve küfrün bir arada bulunmasını gerektirir; ta ki herkes kendi sınavını versin ve sorumlu olsun.
    Dünyada imanla küfrün mücadelesi var. Teklif ve imtihandan dolayı küfür devam eder; ama zulüm devam etmez. Çünkü zulüm fıtrata muhalefettir.
    Bediüzzaman Hazretleri diyor ki: “Fıtrat yalan söylemez.” Bu bir kanundur. İnsanın da fıtratı (yaratılıştan verilen özellikleri) yalan söylemez. Bu kanunun her şeye şümulü var. Mesela bir ördek yavrusu yumurtayı kırdı, hemen su arıyor. Çünkü fıtrat yalan söylemez. Yok olan şey aranmaz; aranıyorsa o vardır. Ördek yavrusu suyu arıyor. Sonra suyu görünce usta bir yüzücü gibi, hiç yabancılık çekmeden suya giriyor; saatlerce yüzüyor yorulmuyor; çünkü bu yaptığı fıtrî (yaratılıştan verilen özelliklerine uygun) bir hal. Ama insan güçlü bir sporcu da olsa, yüzücü dahi olsa biraz yüzdükten sonra kolları yorulur. Bak fıtratın şehadeti budur; fıtrata ihanet, fıtrata zıt hareket etmek ise başarısızlıkla, yıkılışla sonuçlanır.
    Mesela komünizm niye yıkıldı? Komünizmin yıkılmasının sebebi fıtrata zıt olması, fıtrata muhalefet etmesidir. Nedir bunlar? Mesela, insanın hayatında mülkiyet esastır; mülkiyet hakkını yok sayamazsın. İnsan fıtratı tahakkümü, zulmü, baskıyı kabul etmez. İnsan ifade özgürlüğü ister; insanî değerlerin korunmasını ister, bir millet ve toplum bunlarla yaşar; çünkü fıtrî olan budur. Ama fıtrata muhalefet edersen o düzen devam etmez, yıkılır.
    Tüm başarılarda fıtrata uygun hareket etmek, tüm başarısızlıklarda fıtrata zıt hareket etmek vardır. Akıntıya karşı veya uygun hareket etmenin sonuçları gibi…
    Bediüzzaman Hazretleri bu hakikate dayanarak, komünizm yıkılmadan çok önce, SSCB’nin yıkılacağını haber vermişti.
    Fıtrata aykırı davranmanın başarısızlıkla sonlanacağına bir örnek daha verelim: Kaldır elini ve havada tut. Ne kadar tutabilirsin böyle. İnat sahibi bir insan 1-2 saat tutabilir belki… Bir gün, bir hafta tutabilir misin? Hayır, pes edersin sonunda. Çünkü bu hareket fıtrî değildir. Ama elini normal halinde bırakan zorluk çekmez; çünkü bu fıtrîdir. Demek fıtrî olmayan şeyi, fıtrat reddediyor. Yani fıtrata muhalefetin cezası peşindir. Bu da bir âdetullah kanunudur.
    Komünizm sistemi 1917’de Rusya’da kuruldu. Peki ne zaman yıkıldı? 1991-92.
    Bir kural daha vardır: Zulüm üzerine kurulmuş devletlerin, ideolojilerin, fıtratın zıttına hareket eden sistemlerin ömrü, beşerin ömrü kadardır. 1917 ila 1991 arası, 74 sene. Komünizm 74 sene sonra yıkıldı. Rahmetli Haluk Nurbaki, böyle zalim, fıtrata zıt sistemlerin ömrü için 80 senedir demişti…
    Bu cârî kurallar açısından İsrail’e bakalım. Ne zaman kuruldu? 1948.
    Şimdi 1948’in üzerine temkin payı ile birlikte 75-80 sene koyduğumuzda 2023-2028 gibi bir tarih çıkıyor. İnşaallah tez zamanda yıkılıp yok olsunlar. Amin.
    Demekki vakitleri gelmiş. Fıtrî olmayan şeyi fıtrat kabul etmez. Komünizm 74 sene yaşadı. Bu zalimlerin de ömrü bitti inşaallah. 75-76 seneye gider mi, gitmez mi Allah bilir. İnşaallah artık sonları geldi ve yıkılacaklar. Dünya da bu musibetten kurtulacak… Bizim de bu yolda elimizden ne geliyorsa yapmamız lazım, bunu unutmayalım.

    • Müslümanların genel olarak geri kalmışlıkları ve radikallerinin direkt olarak kendi bildiklerine (veya the Cemaat takımı gibi TR’ye yeni bir format atmak için) kullanılarak tüm İslam aleminin ne kadar güçlükle kalabileceğini hiç düşünmeden, hesap sorma/intikam duygularını bencilce tatmin için 9/11 gibi yanlış işlere girmiş olmaları (T.R. durumunda 15 Temmuz teşebbüsüyle T.R.’ye karşı yapılmış yanlış iş) bugünleri getirdi. Maliyet ve bilançosu ağır. Özeleştiri yok, sadece lanetleme! “sonları yakındır” demek düşüyor. Mevcut dünya düzeni, güçler dengesi ve kutuplaşma tamamen aleyhimizdeyken “yakında günlerini görecekler” arzusu çaresizce ve bencilce bir beklenti! hem de 3-5 yıl içersinde görecekler. Dğnyanın sonu bu kadar yakın mı? Kısa vadede elinden ne gelir? dinleyen/takan kim? Sesini duyuramıyorsun Dünya ile iyi iletişim kuracak altyapın yok, eğitim düzeyin buna elvermiyor! ABD yine veto etti ve bu şekilde Netanyahu’ya onay verdi. Diğer taraftan Filistin’de sivil tahribata konusunda fazla ileri gitme mesajı verdi İsraile. Hepsi o kadar! Dünya 5 ten büyük olsa da bir işe yaramıyor?…

      • Hepsi o kadar! Dünya 5 ten büyük olsa da bir işe yaramıyor?……
        Bütün değişimler bir kıvılcımla başlar..biri başlatır…gücü o kadar dır..diğer gelen bunu devam ettirir…ve bir gün işe yarar..
        ama en kötüsü bu hedefi ülküyü mefkureyi daha filiz halinde iken koparmak boğmak değersizleştirmek umutsuzluk aşılamak ve eski tabirle insanın saye şevkini kırmak….Erdoğan’a karşı olacam diye ne yaptığınızın farkında değilsiniz…Ama asıl millet sizden ibaret değil . Elhamdülillah..

        • Senin tarif ettiğin kişiler buralarda yok değil ama buralarda şeşi beş göre bir kişi de sensin. Yorumları nasıl okuyorsun, ne anlıyorsun? Şahsen devlet kademesinde kişilere takan biri olarak görüyorsan, şesi beş görmediğini ispat etmeğe davet ediyorum. Aha işte burada diye Erdoğan hakkında şöyle yorum yaptın diye göster. Göstermezsen namertsin diye de büyük laf etmeyeceğim.

          Sn Erdoğan’a vaktiyle oy vermek için yaşlı babaanneyi yatağından oy vermek için kaldıran birçok ailelerden biri de bizimkiydi. Yorumlarından anladığım kadarıyla sanırım, Didem hanım da Erdoğan’a oy vermişler arasındaydı. İnsanlar niye değişti? Kendisine oy verilen o zamanki Erdoğan ile son dönemlerdeki arasında dağlar kadar fark var. Millet sizden de ibaret değil. Yıldan yıla eriyen oylar da bunu göstermedi mi? koalisyon ile durumu idare etmeğe çalışıyorlar. İdare edilen, kendi siyasi partizanlarını önceleyen bir durum. Ülke yerinde saymıyor, geriye gidiyor… Sorumlulukta en büyük pay kimin elinde?

          • HB.erdogana karşı olmak suç değil canım.suç değil demokrasilerde haktır…bana Erdoğan’a karşı olduğumu göster diyorsun..dürüstc e cevap ver kardeş..sen karşımısın değilmisin….?

          • …..
            Demokrasilerde bu haksa,
            Biri bu pencereden baksa,

            O zaman bu sorun niye?
            Yaşa var ol, Türkiye!

            Ülke her Başkandan büyük,
            Bütünden ilk Başkan bile küçük,

            Yanlış yanlış üstüne,
            Geldik dünden bugüne…

            Karşı değilim kimseye,
            Neler çektik sineye…

            Başarılı Başkan isterim,
            Herbirini desteklerim!…
            …..

  13. Hamas Netanyahunun eline öyle bir koz verdiki, bundan sonra Bernie Sanders ve onun gibi yahudilerin çababari dahi solda sıfır kaliyor. Biden’ın İsraile yardım paketine D Partden sadece o ret oyu verdi. Hamas Tutuklu deyişiminde 16,000 filistının canına mal olduğunu unutup zafer naralari atip kutlayacak kadar cahiller. Sanki zafer kazanmışlar. Hamas Netanyahunun can kurtarani. Ikisi beraberler, çünkü silah tücarlai ve sıradan insanların yardımları ile lüks hayat yaşiyorlar. Türkiyede dahi bu savaşta siyaseçıler bir kez daha köşe döndüler.

Yoruma kapalı.