Seçim ve yeni parti dışındaki konularla ilgilenmeyenlere uyarı: Felaketiniz olacak bir dünyaya uyanabilirsiniz…

31
Fotoğraftakiler Bolivya Ordusu özel kuvvetlerinden.. Muhalefet cephesine destek için Venezuela'dalar..
Reklam

Venezuela devlet başkanı Nicholas Maduro matah bir tip değil. Ülkesinin bugün içinde bulunduğu duruma gelmesinde ihmali mümkün olmayan bir payı var. O ülkede yaşasam ve hakkım bulunsa oyumu ona vermeyeceğim muhakkak.

Ancak halkın oyuyla işbaşına gelmiş birinin yine halkın oyuyla gitmesi kuralına ben de inanıyorum. Muhalefet Venezuela’da iktidarın kurduğu oyunlara geldi ve seçimde istediği sonucu alamadı. Sonuç alınana kadar sistemin kuralları geçerli; demokrasilerde kısa yol kullanma yasağı her yer için olduğu gibi bu Latin Amerika ülkesi için de geçerli.

Maduro‘ya olumsuz yaklaşımımı kayda geçirdim, tamam, ancak şimdi o ülkede yaşanan sıkıntıların bütünüyle yerli üretim sonucu olmadığını da hatırlatmam şart. ABD ‘arka bahçesi’ saydığı Venezuela’ya çok ağır yaptırımlar uyguluyor. Ekonomisinin bozuk oluşu, enflasyonun inanılmaz rakamlara çıkışı, halkın temel ihtiyaç maddelerine erişiminin imkansızlığı, pek çok sağlık malzemesinden mahrumiyet de, büyük çapta 2015’ten beri uygulanan ağır yaptırımların eseri.

Darbeler okulunda eğitilen subaylar

Dün de yazdım: Latin Amerika ABD Merkezi İstihbarat Örgütünün (CIA) cirit attığı bir coğrafya. 1950’li yıllardan itibaren, CIA, ABD tarafından istenmeyen siyasi kadroların iktidara gelmesini engellemek, iktidara gelmeleri durumunda onları yerinden etmek için bir dizi askeri müdahaleyi gerçekleştirdi.

Hemen her ülkede…

Bunu o ülkelerin subaylarını bir harp akademisinde eğiterek sağlıyor. Akademinin adı ‘School of Americas’ (SoA)… 1948’de ABD gözetimindeki Panama Kanalı bölgesinde açılan okul, sonraları (1984 yılında), Georgia eyaletindeki Fort Benning‘e taşındı. Bugüne kadar o okulda tam 60 bin Latin Amerika subayı eğitildi. İçlerinden 11’i ülkelerinde darbe yaparak iş başına gelmeyi de başardı. İlk adı Army Caribbean School iken sonradan kötü şöhrete ulaşacak adını 1963’te aldı.

Darbelere katkısı ve yetiştirdiği darbeci subayların iktidara eriştiklerinde kendilerinden öğrendikleri yöntemlerle sergiledikleri acımasızlıkların kazandırdığı kötü şöhret yüzünden bir kez daha ad değiştirdi SoA. Şimdiki adı Western Hemisphere Institute for Cooperation (WHINSEC)…

Reklam

Venezuela ordusunda da hafife alınmayacak sayıda bu okuldan mezun subay olduğu unutulmamalı.

Washington, belli ki, o subaylara güveniyor. Maduro‘yu devirme görevinin onlara düştüğü ABD’den yapılan açıklamalarda mutlaka vurgulanıyor.

Petrol ve doğal kaynaklar ülkenin kötü talihi

Maduro‘yu neden devirmek istiyor ABD?

Görünürde kullanılan gerekçeler pek insani. Ülkede yaşanan zorluklar rejime mal ediliyor. Ayrıca halkın hak ve özgürlüklerinin kısıtlandığı, özgür basının ortadan kaldırıldığı, muhaliflerin sindirildiği, karşı çıkmada ileri gidenlerin yok edildiği gibi çoğu doğru iddialar da gündemde.

En başta söyledim: Maduro ve rejimi savunulacak türden değil. Zaten, bu tür yanlışlıklar yüzünden imkan bulanlar Venezuela’dan ayrılıp komşu ülkelere sığınmaktalar.

Donald Trump ve yanına aldığı John Bolton ve Mike Pompeo gibi her sorunu askeri yöntemlerle çözme meraklısı kadronun Venezuela’ya baktıklarında iştahlarını kabartan bir özelliği var ülkenin: Dünyanın en zengin petrol rezervlerine sahip Venezuela…

OPEC kurucu üyesi Venezuela, yanlış ekonomik politikalar uygulanmaya başlanana kadar dünyanın en zengin ve istikrarlı ülkeleri listesinde yer alıyordu.

Reklam

Petrol baştan çıkarıcı bir varlık.

Muhaliflerin Washington’a petrolü ve ülkenin diğer yeraltı kaynaklarını özelleştirme sözü verdiği söyleniyor. Amerikan petrol şirketlerinin ülkenin zengin rezervlerinde gözü olduğu belli. Ayrıca, Venezuela, ABD’ye Ortadoğu’dan çok daha yakın.

Nedense rejim değişikliği girişimleri genellikle petrolü olan veya yeraltı kaynakları zengin ülkelerde gerçekleşiyor. Irak bunlardan biri. Libya da öyle. İran’da da gözü var ABD’nin ve o ülke de bu kategoriye uyuyor.

Şu yakınlarda sessiz sedasız ordu eliyle rejim değişikliği yaşanan Cezayir de petrol açısından (üretici ülkeler arasında 16. sırada) ve doğalgaz (6. sırada) zengini bir ülke.

Trump seçim kampanyası sırasında “Önce Amerika” derken, demek ki, aslında “Diğer ülkelerin zenginlikleri de ABD’nin olmalı” niyetini dışarıya vuruyormuş…

Hem de, hangi yolla olursa olsun…

Venezuela düşerse…

Venezuela’da askerlerin Maduro‘yu devirmesini, yönetimi kendisinin belirlediği bir isme devretmesini istiyor ABD. Sokak çatışmalarını teşvik ediyor ve sürecin de fazla uzamamasını bekliyor. Ülkeye asker gönderme tehdidini de ihmal etmiyor. Bu arada, Venezuela’ya destek veren ülkeleri de yaptırım uygulamakla tehdit ediyor.

Orada başarılı olursa bu yöntem, hiç kuşkunuz olmasın, başka ülkeler de tehdit altına düşecektir.

Biz fazlaca kendi yanlışlıklarımızla meşgul olduğumuz için dünyadaki bu olumsuz gidişi tam fark edemiyoruz.

Dünya felaket bir dünya olmak üzere…

ΩΩΩΩ

Reklam

31 YORUMLAR

  1. Nokta 1 den Nokta 2’ye devam…. Standardlarını düşürmemek için başka ülkelerin kaynaklarından faydalanmak ta çok önemli. Bu standardlardan farklı standardlara, ve özellikle kendilerine karşı olanlara hoş gözle bakmayan bir “Azmanya”. Bu güç, Venezuela olsun veya başka bir ülke, bir bahanesini bulup mutlaka hedef alacaktır. Bu gücü anlayıp suyuna gitmek var veya da hedef olmak. Yahudiler suyuna gitmenin ötesinde arkaba olmuş durumdalar. Arapların merkezi gücü (S. Arabistan) suyuna gidiyor, çünkü ABD en yağlı müşterisi. ABD, banka kağıdını verip petrolünü alıyor (petrol=enerji=hayat standardı). Bu kağıt parçası, ekonomi ölçüsü haline gelmiş olan “dolar”, ABD = Dolaristan. Para&Piyasa Tanrısı (PPT) bir başka versiyonu Paraya&Uyarlı Tanrı (PUT) eşderi tanrılar yarattılar. Ancakö bunun da hizmet ettiği bir başka dinden de kopamıyorlar. Bu, Judeo-hristiyan dini. Dünya’da dominion (hakim-egemen) olmak, bu dinin kökeninde olan bir unsur ve itici güç…

    Bir seferinde, otabanda uzun bir yola çıkmışken radyodaki programı dinliyordum…. Programda, kendini eğitim yoluyla yetiştirmiş bir amerikan yerlisi (kızılderili) konuşuyordu. İlginç bulup konuya kulak verdim…. Kızılderili, Avrupa insanının Amerika kıtasına gelerek kendilerini kültür olarak silip süpürdüğünü çok iyi biliyor. Buna içerlediği gibi bunun sebebine takmış kafayı. Çok araştırmış. Felsefi ve dini ne varsa konuya ilişkin bilgi sahibi olmuş… Vatikana dahi gitmiş izin alarak eski dini eserleri incelemiş. O programda “bu iş sizin dininizden kaynaklanıyor” diyordu net olarak. Yani, “emperyalizm”in kaynağı tahrif edilmiş “dini kitapları”.

    Ispanyollar Güney Amerika’da farklı mı davrandı. Aynı sebeble tamamen aynı davrandılar; hepsi aynı topun kumaşı! Yıllarca önce izlediğim bir belgeselden dün gibi hatırlarım. İspanyollar, karşılaştıkları Azteklere “İncil’i” veriyorlar. Liderlerinin ellerine verip diyorlar ki “Ya bizim gibi buna inanacaksınız, bizim gibi olacak ve bizi kabulleneceksiniz, ya da yok olacaksınız”. Kızılderili Aztekler neyin ne olduğunu bilmiyorlar. Aralarında toplanıp düşünecek zaman istiyorlar. Kendi kültürel inançları var. Kabul etmiyorlar tabi. Akabinde kılıç-tüfek kuvvetiyle telef ediliyorlar…

    Tahrif olan din kitaplarının rehberliğinde ancak bu kadar olabiliyor. Bunların hepsi “ezberine dindar”. Bizim elimizde ise eski dindarların yanlışlıkları anlatılmış dosdoğru rehber, Allah katında “Kur’an” var. Ancak, dindarlaşmamızın onlarınkine benzediği bir çok nokta var. Allah indinde olması gerektiği gibi olmadığım için bu haldeyiz (içimizdeki ne laikçiler adam, ne siyasetçiler, ne darbeci askerler adam! hele hele Sam amcanın son dönemde kullandıkları yok mu!). “Aklı*İman Sentezi”yle işin özünü kavradığımız anda ulaştığımız üç, bize itici güç olacaktır. Hem ülkemizde ve hem de dünyada bir rehber! Nokta 2.

    • acele edeyim derken birçok yazım hatası yapmışım. Neyse arif olan denkleştirip doğrusunu anlasın artık!

      • Bitek yazım hatası olsa da balkaymakla beslesek sayın h.k..! Her anlamda dökülüyor..:)

        • Sn H. Gayret bu yazılanlarda yazım hatası dışında ne varmış? Her zamanki gibi işin gücün çamur atmak! Senin dağarcığında daha doğru bilgiler varsa onları ortaya koy, ondan sonra konuş.

          Bunu yapabilirsen «ulaşamadığın ciğere murdar demek»ten kendini kurtarmış olursun. Şu partizan kediliği bırakamadın gitti!…

  2. MAGA, “Make America Great Again” ifadesi Trump’un seçim sloganıydı. Vikipedia’ya baktım, bu slogan 1980’de işler kötüye gittiğinde Roland Reagan tarafından kullanılan bir slogan. İşlerin kötüye gitmesi konusu yanlış anlşılmasın, derecesi çok faklı. Bu kötğye gidiş bizim başımızdan hiç ayrılmayan kötülüklerin belki de ancak %1-5 kadardır (ekonomi ve bilim&teknoloji-eğitim açısından). Ancak, bu kadar kötüye gidişi dahi kabullenemiyorlar, alarma geçip hayat standardlarının prestijlerini güçlerini gösterme konusunda hareketleniyorlar.

    Bir süre önce internette Oktay Sinanoğlunun videolarına rastladım (Üniversiteyi Amerika’da okumuş, eğitim işini hakkıyla yapmış, şöhret olmuş biri. Nesfi ortamında çoğunluğun yaptığı gibi kendini Amerikan hayatına kaptırmış. Oradan evlenmiş. Çocuğu için yıllar sonra “bize pek çekmedi” deyip şikayet ettiğini dolaylı olarak duyduğum biri). Sonradan sorgulamalarıyla biraz da geride bıraktığı ülkesinde (Türkiye’de) direkt olarak faydalı olmak istemiş. İlginç biri). Amerikaya kızıyor. Hatta, rahmetli sağ olsaydı MAGA’yı Azmanya’yı Tekrardan Azmanlaştırmak (ATA) şeklinde ifade ederdi.

    Eski bir film artisti ve hristiyan dindarı olan Reagan, döneminde Gorbaçov’un teslim bayrağını çekmesine etkisi olmuş biri. Nitekim o dönemki Ruslar’ın iflas ettiğini bilmeyen yoktu. Gorbaçov’un teslimiyeti demek otomatikman Amerika’nın izafi olarak azmanlaşması demekti. Nitekim, akabinde ekonomileri istedikleri hale gelebildi. Amerika kendine biçtiği hayat standardından taviz vermeyen bir güç. Bu standardı düşürmemek için bir taraftan standardının parçaları olan, misal: demokrasi-insan hakları, “Batı değerleri”, iş ahlakı, işi ne yaypıp yapıp en ehline verme ve randımandan sisteme en iyi pay alma vs. bunun yanında nefsi konularda özgürlükler, herşey serbest… Nokta 1.

  3. Merhaba, Hanza bey!
    Bugun en son sizin yorumunuzu okudum.
    Öncelikle sizi ve Hasan beyi tebrik ediyorum.
    Ikinizin yorumlaride özelikle ülkeyi batiranlar biraz daha batirmak için Venezuela yi (madura) melek ABD yi şeytanlaştirarak şeytnliklarini kimseler fak etmeden ranti götürenleri adate teşhir eder gibi yorumlar olmuş.
    Oda gosteriyorki! Milleti soyanlar, bundan sonra kimseleri kolay kolay inandiramayacaklarina diğer bazi yorumcularin yorumlarindada okumam gercekten beni mutlu etti.
    Hepinizden Allah razi olsun.
    Mutlu ve huzurlu günülerin yakın olmasi dileklerimle
    Esan kalin ?

  4. Ne ABD’nin petrol sevdası biter ne de Venezuela gibi ülkeler adam olur. ABD askeri ve ekonomik gücünün sarhoşluğuyla kırıp dökmeye,ortalığı dağıtmaya devam edecek.Ta ki Çin gibi bir güç kendisini dengeleyene kadar.Çin’in askeri olarak Rusya’nınsa ekonomik olarak kısa vadede ABD ile başa çıkabilmesi zor.Kaldı ki Çin’in petrole ihtiyacı var ve bu durum onları zorluyor.Petrolü olsaydı bile gerektiğinde Rusya’ya yaptıkları gibi diz çöktürme gücüne de sahipler.Dolardan gücünü alan bir ülkeden bahsediyoruz.Bugün Yahudi lobisinin buyruğu altındaki bir yönetimle ABD, şovunu yapmaya devam edecek.AB benzeri bir oluşumlar ABD boyunduruğu altında olmasalar sesleri çıkacak ama şu an onlara askeri ve ekonomik açıdan muhtaçlar.AB de mi demeyin,ABD desteği Avrupa’yı her açıdan ayakta tutmaktadır.Bize düşen bu huysuz boksörle boğuşmak olamaz.Bir defa aynı sıklette değiliz.İkincisi ekonomik gidişatımız onlara endeksli.Yani her türlü dayağı yeriz.Bize düşen en makul şekilde orta yolu bulup anlaşmak.Fevri çıkışlar ancak bize zarar verir.Vakti zamanında en zor anında Abdülhamid Han, düşmanı birbirine düşürüp durumdan istifade ediyordu.Bize düşen de bugünün aklıyla muhataplarımızla münasebet kurmaktır.

  5. Bir ilave! Fehmi beyin, yazilarını okuduğum zaman genelde “ANA FIKRINIDEN” gelişme ve sonuncu anliyorum.
    Son 3 yazından anladiğim kadari ile (şimdiye kadar pek yanildiğimi zannetmiyorum) yazilarinin ilkindeki ANA FIKIR’ni gelişme ve sonuclarini hemen anladım şu an GELIŞME, bölümününüde.
    Yarinki yazisi SONUÇ olurmu ışte bunu şimdiden tahmin edemedim. sonucunu ne zaman yazar onu bilemem ama sabirla bekliyorum! (Yalniş anlaşilmasın) insan ana fikrini okuduğu zaman gelişme ve sonucunuda ondan anliyor.
    Hatta bazi yorumculardan gelecek tepkileride aşağ yukari anlamiş durumdayüm.

    Fehmi bey, gercekten Harika bir yazim takniğiniz ve bilginiz var! Iyki varsiniz sizin sayenizde okumayi cok seviyorum.
    Yalniz bir konuyuda belirtmeden geçemiyeceğim! Sizin yazilariniz bazi yazarlari okuma konusunda beni biraz fasi yapti, daha ana fikrini okuduğumda saçmalayacaklarıni anliyor ve okumiyorum☺

    • Nurdan abla merhaba! Benim kanaatime göre beklediğiniz sonuç yazısının başlığı muhtemelen ‘ göz göre göre’ olur gibi.

        • Nurdan abla kompozisyon ödevin falan mı vardı; bugün ortalığı giriş gelişme sonuçla doldurmuşsunuz? Yalnız o anafikir deyip durduğunuz şeye biz başlık diyoruz; yani yazının şapkası:) evet iyi bir yazı başlığından anlaşılır zaten ama sizin durumunuz biraz farklı tabii..:) öptüm

          • H Gayret! Sorma sizi dün buralarda göremeyince bayaği endişelendim…!!! Ne oldu benim favoru yurumcum diye! Önce Ablana onun hesabini ver, neredeydin?
            Neyise saadete gelelim(sakın Saadet partisi ilr kari stirma)
            H Gayret! Yazilarin benim bildiğim kadari ile ana fikri .(main idea) bazen 2.veeya 3.prağiraftada oluyor. o yazida yazilanlarin kisa bir özeti olarak bilinir. Sonuç da main idea ya benzer ve ayni anlamda değişik kelimeler kullanilir..
            Neyise size iyi geceler.

    • nurdan hanım merhaba!
      umarım dediğiniz gibidir. çünkü bugünkü yazısı, “kendi şeytanına gücü yetmeyen, elin şeytanını taşlar” atasözüne uygun bir yazı olmuş.

      • Merhaba,Hamza bey! Ben bugünku yorumumu yorumlari okumadan yazdim ve daha sonra okudum.
        Fehmi bey sonucunu yazmadan siz ve birkac yorumcu zaten yazmişsiniz az bor eksikle.☺

  6. İSRAF,Yalan,Iftira, Kibir, HIRSIZLIK, AHLAKSIZLIK,ve TEMBELLIK…… olan yerleri (Amerkada dahil) ALLAH YIKAR.

    1990 larda TÜRKIYEDE HANIMLAR INANÇLARIMIZDAN DOLAYI BAŞ ÖRTERDIK! Ya şimdi? Moda olduğu için….

    1- Din bile modaya uyduruluyorsa…

    2- Tek adam rejimi için çakma darbeler
    yapilip KAN dokülüyorsa ve kani “dökenlerde” destekleniyorsa….

    Bunlar Allah-u taâlanin gazabına fazlasi ile laik olduklarindan (hak ettiklerinden) dolayı
    BİR GÜN DAHI HUZUR BULAMAZLAR…..

    ISTANBUL SEÇIMLERINI KAZANMAMALARINA RAĞMEN….KALIBINA UYDURMAK İÇİN YAPILAN AKIL ALMAZ OYUNLAR DÜNYAYA VE MILLETE KÜÇÜK DILINI YUTTURACAK NITELIKTE.

    Kendilrri görevlendirdikları memurlara Soruşturma başlatmalaride bizlere 15 Temmuz senaryosunu hatırlatıyor.

    Demeki 17 senedir bu tip hilleleri kendileri yapmişlar şımdı CHP nin kalelerini yalanlarla yikmak istiyorlar.
    Bu seçimler bizlere açıkça gösterdiki! Şimdiye kadar AKP oyla değil hep oyunla kazanmiş.
    en fazla oyuda MHP den iç ettiklerinede gene bu seçimlerde şahit olduk.

    Işte size Amerkan darbesi! Bütun bunla Kendi halkınin iredesine vurulmuş darbe değilde nedır? bundan iyi darbemi olur? Darbenin alasi bunlardir…..

    Dünkü yorumuma bugün birisi yorum yapmiş….
    Sanki ABD bizim babamiz bize para verirmiş yardim edermiş mişşş mişşş.
    Size sormazlarimi madem bu kadar muhtaçsınız KARADA,HAVADA, DENIZDE, SARAYLARA İHTIYACINIZMI VARDIDA YETIMLERIN HAKKI DAHIL T.C. BÜTÇESINI BIR AILE VE ONUN YAKINLARI IÇİN SEVE SEVE PEŞKEŞ CEKTINIZ????

    Onu bunu bilmem kendi yağında kavrulana tü kaka diyip başkalarinin her şeyine hayran kalip yerseniz ne kadar zengin olursaniz olun sonunuz VENEZÜELLA gibi olur.
    Aklı olan fakir olmaz.

    Trump şu anda yok olmama mucadelesi veriyor ayricada kendisi Madura gibileriini
    Çok sever orada darbede yaptirmaz.
    Akilli olan maddi manevi ABD ye muhtac olmaz.

  7. Anlamadığım mesele şu: Bir zamanlar dış güçlere, komünistlere, Arap Acemlere vs. düşmandık. Şimdi hepsiyle dost olmuşuz. Peki, Kürtlerle yıldızımız niye barışmıyor. Bizden 15 Türkiye alanlarla kardeş olduk ama, vatanını, canını ve hürriyetini bize verenlere hala hain ve nankör diyoruz. İstanbul’da, Trabzon’dan 11 başkan var. Fakat, Güneydoğu’dan bir tane yok. TIPSIZ üniversite ve ikili öğretime devam. Bu işte bir yanlışlık yok mu?!..

    • Ekrem bey! Saltanatlarını sürdürebilmek icin 40 yıli askın süredir fakir fukaranin çocuklarinin kanlarini dökece kadar vijdansizlar! En aci yanide yalanlarına hem Küt hemde Turkleri kolayaca inadirmalaridir.
      Halbuku bu olacaklari Mekani Cennet olsun! Bedul zaman Saidi Nursi Hz taa Cumhuriyet kurlulduğunda fark etmiş, ve önlem alabilmek ve milleti uyandirmak için çaba gösterirken Maalesef Türkiyeyi yok etmeye çalişan gizli güçler tarafindan birileri kullanilarak hayatını zindanlarda ve sürgunde geçirmesine sebep olmuşlar.

      Not: ben risaleyi nurlari anlamadiğim icin okumadim. Bu konuda bilgim şundan ibaret! Kuran-i Kerimin 4 dilin karişimi ile ARAPCA,FARSCA, KÜRTÇE VE OSMANLISCA tevsir edilmiş olması.
      Buda muthiş bir eser.
      Keşke anlaya bilseidim okurdum.

  8. Emperyal ülkelerin dünya çapında politikaları olması ve kendi menfaatleri aleyhine bir durum olursa girişimde bulunmaları doğal bir şey. Zira tarih boyunca böyle olmuş. Önemli olan bu girişimin makul bir şekilde ve ölçüde olup olmadığıdır.

    Örneğin bir ülkedeki iç çekişmeleri kullanmak makul kabul ediliyor. Zira o çekişmeleri emperyal ülkeler yaratmıyor (bizdeki laik-islamcı çekişmesi gibi). Emperyal ülkeler var olan sosyo-matematik bir denklemi kendi lehlerine çözmeye çalışıyor. Bu tip durumlarda dış güçleri eleştirmekten ziyade kendimizi manipülasyona açık hale getiren iç çekişmelerimizi azaltmamız gerekir.

    Bazı sorunlar ise bağlı bulunulan uluslararası ittifakların bir gereği olarak ortaya çıkıyor. Örneğin Türkiye NATO üyesi fakat Rusya’dan S-400 alıyor ve ABD buna karşı çıkıyor. Bu konuda hem Türkiye’nin hem de ABD’nin hatalı politikaları olduğunu düşünüyorum.

    Eskiden devrimci kesim ‘ABD defol’ dediğinde muhafazakar kesim şöyle derdi : “ Ne yani Amerika gitsin de Rusya mı gelsin! ”. Tarihin cilvesine bakın ki tam da böyle bir dönemi yaşıyoruz, fakat bir farkla ki şimdi ‘ABD defol’ diyenler bazı muhafazakar kesim.

    Bana kalırsa kimseye ne defol diyelim ne de başımızın üstüne koyalım. Aklımızı çalıştırıp işimize bakalım. Fakat bunu başarabilmek için küresel ölçekte eğitim almış liderlere ve kadrolara ihtiyaç var. Siyasal İslamcı (bir çeşit İhvan-ı Müslimin) ve Avrasyacı (bir çeşit Turancı) koalisyonu Türkiye’yi bir bataklığa sürüklüyor. Bu bataklık çok derin değil boğulup ölmeyiz fakat sürünürüz. Şimdi temel soru şu : Biz vaha sanılan bu bataklığa kendi isteğimizle mi gidiyoruz yoksa bazı emperyal güçler bizi bataklığa mı çekiyor ? Esas ‘beka’ bu sorunun cevabında gizli.

    Güvenlik kaynaklı tehlikeler 5 ana grupta değerlendirilir. 1. Önemsiz, 2. Önemli, 3. Çok önemli, 4. Hayati, 5. Beka. Kuzey Suriye’de Fırat’ın doğusunda bir Suriye Kürdistanı kurulması, PKK bağlantısı nedeniyle, Türkiye için çok önemli bir sorundur. Bu nedenle gerekirse askeri müdahale de yapılabilir. Fakat bu bir ‘beka’ sorunu değildir. Beka sorunu Türkiye’nin NATO’dan çıkarak Rusya-Çin-İran eksenine resmen girmesidir.

  9. Anlyana sivri sinek saz… lakin islerine gelmeyince anlamazlar… Venezuela da bir gunde gelmedi bu duruma… ne diyelim…

  10. Halk olarak biliyoruz ve buradayız Sayın Koru. Gelecekleri varsa görecekleri de var. Anadolu yine halkımızın eliyle kurtulup yükselecek. Yeni parti kurulmayip birlikte hareket edilsin diyorsunuz(doğru karar) yanın Film başa sardı artik sizler olduğunuz yerde dönüp durmaktasiniz. Bizler ise bu ülkenin yiğit evlatları olduğunu bildiğimiz için sabrediyoruz.

  11. fehmi bey bugün şeytan taşlamış biraz, şeytanın avukatları meydanları doldurur artık. yorumlarımda gücü elinde bulunduranların zaman içinde gücün zehirleyici gücüne yenik düştüklerini, bunun kaçınılmaz olduğunu sıra geldikçe yazıyorum. yüzüklerin efendisini matafor kullandığım bile oluyor, abd nin insan hakları ve özgürlükleri savunucusu olma iddiasından yola çıkıp bir mafya devlet olmasını güç zehirlenmesi ile açıklıyorum, daha fazla güç, daha fazla zenginlik, ne pahasına olursa olsun. bugün dünyada zulmün arttığı, insanın ve insanlığın ezilmekte olduğu bir zamanda isek sebebi haksızlığa sesini çıkarmayan diğer güç meraklısı devletlerin marifetidir. sesini çıkarmak onurlu ancak bedeli yüksektir.
    sosyalist akıllı chavez ülke zenginliğini devletleştirmek, yabancıların ülkedeki gücünü kovmak istedi ve başaramadı. yanlış politikalar izleyerek, populist yaklaşımlar yerine doğru ve sağlam bir eğitim, üretim ve ekonomi inşa etmeliydi, sonra kimle istersen uğraşırsın, ringe çıkanın sıkleti dikkate alması gerekir, yoksa köşeye sıkışır, yumruk sayarsın. maduro da aynı politikaları izleyerek maalesef ülkeyi büyük bir yoksulluğa sürüklemiştir. bu duruma olumsuz yaklaşımımı ben de kayda geçirdim.
    fehmi beyin bu günkü yazısında en çok üstünde durulması, altı çizilmesi ve önemle tartışılması gereken bölüm abd nin darbeleri nasıl yaptığı, ülke dinamikleriyle nasıl oynadığı ile ilgili bölüm.
    şöyle diyor;

    Bunu o ülkelerin subaylarını bir harp akademisinde eğiterek sağlıyor. Akademinin adı ‘School of Americas’ (SoA)… 1948’de ABD gözetimindeki Panama Kanalı bölgesinde açılan okul, sonraları (1984 yılında), Georgia eyaletindeki Fort Benning‘e taşındı. Bugüne kadar o okulda tam 60 bin Latin Amerika subayı eğitildi. İçlerinden 11’i ülkelerinde darbe yaparak iş başına gelmeyi de başardı. İlk adı Army Caribbean School iken sonradan kötü şöhrete ulaşacak adını 1963’te aldı.
    Darbelere katkısı ve yetiştirdiği darbeci subayların iktidara eriştiklerinde kendilerinden öğrendikleri yöntemlerle sergiledikleri acımasızlıkların kazandırdığı kötü şöhret yüzünden bir kez daha ad değiştirdi SoA. Şimdiki adı Western Hemisphere Institute for Cooperation (WHINSEC)…

    bu konuyla ilgili pek çok yorum yazdım,
    Osmanlı imparatorluğunun son yüzyıllarından itibaren yavaş ve sinsi şekilde yabancıların eğitim sistemimizi nasıl ele geçirdiğini, burada ne tür eğitimler verdiğini, en iyi en başarılı öğrencileri nasıl seçtiklerini anlattığım pek çok yorumum oldu. bizde de aynı şekilde en iyi askeri öğrenciler nato okullarına gönderiliyor ve sonuçta our boys-their boys oluyor işte. the cemaat yapılanmalarının uzun yıllar yapılanmalarında ilk işlerinin önce eğitime el atmak olması da şaşırtıcı değil. kendi çocuklarımızı kendimiz eğitmezsek bize karşı dönmüş silah olması, kendi çıkarlarımızdan çok eğitildikleri yerlerin çıkarlarını öncelemesi de şaşırtıcı olmaz. kimin düşman olduğu konusunda bu kadar farklı fikirler de çıkmaz. fransaya giderseniz deaş herkes için düşmandır, sosyolojisini kimse takmaz, batılı devletler bu terör örgütünü kurarken fransa da işin içindeydi diye hesap sormaz, deaş güzellemesi yapmaz, güzelleme yapana fikir özgürü denmez mesela.
    buradan yabancı dillere, yabancı ülkelerdeki eğitime karşı olduğum sonucu çıkmaz umarım. 2000 lerin dünyasında evimizde oturalım demiyorum elbette, kendim de oturmadım, bilakis herkes dünyayı gezsin, görsün, okusun, çalışsın derim ama küçük yaşlardaki eğitimi biz verelim, doğru ve iyi eğitim verelim, küçük yaşlardan vatan sevgisini aşılayacak eğitimi verelim, yetişmiş çocuklarımız ülkeleri için çalışsınlar, yurt dışında yaşamak ülkesi için de çalışmaya engel değil, belki tam tersi.
    bir ülkenin yöneticileri o ülkenin insanları arasından seçilirler, Venezuela için daha doğru tercih nedir, maduro gitse iktidara geçmek ve iktidarda kalmak için yabancılara ihtiyaç duyan ve istediklerini vermek zorunda olan guaido mu???
    venezuelanın ülkesi için çalışacak yetişmiş insanlara ihtiyacı var.

  12. Gelecekte Amerika
    1960’larda yazdıklarımı ilk olarak Fehmi Koru kitaplaştırmıştı. Orada Sovyetlerin liberalizme, ABD’nin ise sosyalizme döneceğini yazmıştım. Yarım asır önce yazdığım bu çıkarımın biri 1990’larda gerçekleşti. İkincisi adım adım gerçekleşiyor. Pentagon ABD’ye hakim olmuştur. Silahlı güçle dünyayı yönetmeyi hedeflemektedir. Yani bu Sovyet gelişmelerinin metodunu kullanmak istiyor.
    Eski dünyada güçlü rakipleri ortaya çıktı. Çin bugün ABD ile dengeli savaşı yürütme gücüne sahiptir. Rusya İslam ülkelerini yanına alarak Çin kadar güçlü ülke haline gelmektedir. Avrupa Birliği Dolar’la rekabet eden Avro’ya sahiptir. ABD, Pentagon şimdi Güney Amerika devletlerini yola getirmeye çalışmaktadır. Tarihin akışı içinde, bu hususta ABD’nin başarılı olma ihtimali fazladır.
    Türkiye’de başlayan ortaklık düzeni kısa zamanda eski dünyaya yayılacaktır. ABD ise kıtasına çekilecek ve 500 sene daha varlığını sürdürecektir. Birinci Kur’an uygarlığında Osmanlılar ne ise ikinci Kur’an uygarlığının gelişmesi sırasında Batı uygarlığında ABD odur.
    ABD’nin şimdiki siyaseti yanlıştır. ABD eski dünyadan çekilmeli, onları kendi hallerine bırakmalıdır. ABD askeri güçle değil barışçı Dolar gücüyle Amerika kıtalarını refaha erdirmelidir. Eski dünya ile böylece yarışmalıdır. Bu iki kıta gelecekte birbirine hükmetmeyecektir. Eski dünya kendi yapısını Adil Düzen’e göre oluştururken yeni dünya da Batı uygarlığının çökme döneminin refahını yaşayacaktır. Venezuela ile ABD barışmak zorundadır. İkisinin de çıkarı orada.

  13. ABD her zaman kötüydü ve egoistti. Ortalığı karıştırmakta pek mahirdi. Ancak perde gerisinden yapardı bütün bunları. Artık kendini saklama gereği duymuyor. Herkese yaptırım tehtidinde bulunuyor ve terör listesine almakta tereddüt etmiyor.
    Bu ölçüsüz ve pervasız güç kullanımı aksi tesir yapabilir. Buda dünyanın felaketi olur kanımca.

  14. Bunu bize söylüyorsanız eğer; seçim ve yeni partiyle ilgileniyor olmamızın sebebi (şahsen); bahsini ettiğiniz felaketimiz olacak dünyaya uyanmamak ve belki de buna engel olabileceğini düşündüğümüz partner ülkeler ile beraber, yaşanılası bir dünyaya katkıda bulunacak bir idareye sahip olmak isteğimizdir.

    Yok eğer bununla, yoğun gündemimiz olan İstanbul seçimlerinin yenilenmesi ve bu yönde gayret sarf edip, dış dünyada olup bitenlere bigane kalanları kastediyorsanız haklısınız Sn. Koru.

    Latin Amerika’da, Venezuela’da olan bizi neden ilgilendirsin?

    Birinci nedeni; öteden beri hem Latin Amerika ülkelerinde ve hem de ülkemiz dahil bir çok Ortadoğu ülkesinde darbeler düzenleyen ve rejim değişikliklerini gerçekleştire ABD, hala bu mesaisine devam etmektedir, artık aleni olarak…

    İkincisi ise; yukarıda hamza akyol’un da değindiği üzere ne stratejik, ne coğrafi ve ne de sosyo-kültürel bir benzeşimizin olmadığı bu ülkeye -başına gelenden ötürü ahlaken ilgisiz kalamazdık- beslediğimiz okyanus ötesi ilgi daha önce de ülkemizde darbelerin arkasında olmuş ABD’nin hışmını üzerimize çekmektedir.

    Entegre olduğumuz dünya ekonomik (finans) düzeni içerisinde ve altına imza koyduğumuz uluslararası sözleşmelere -taraflar aksine davranmadıkça- sadık kalmalıyız; yok eğer bunlardan doğan yükümlülükler aleyhimize işlemeye başlamışsa, hukuk içerisinde feragat hakkımızı kullanır ya da gerekirse tek taraflı bağımsızlık hakkımızı kullanarak çekiliriz. Uluslararası siyaseti de bu minvalde geliştirmeli, ahlakına ve adabına uygun örneklik ortaya koyabilmeliyiz.

    Öyle arka kapı (sokak) diplomasisi, istemem yan cebime koy, sağ kulağını sol eliyle arkadan dolaşarak göstermek gibi uzun ve netameli bir yol izlemek, altına imza koyduğu antlaşmaları delmek v.b gibi atraksiyonlar, kendine kompleks besleyen veya halkına güven aşılayamayan idarelerin işi olsa gerek.

    Biz istiyoruz ki (şahsım adına); içte ve dışta onurlu-bağımsız politika geliştirip uygulayalım, denge unsuru (muvazene ülkesi) olalım.

    Yeni parti ve seçimlerle ilgilenmemizin (en önemli) sebeplerinden birisi de işte budur.

    Ama şimdi izlediğimiz Venezuela politikası onun düşmesine engel olabilecek mi?.. Sanmıyorum!

  15. 50 devletten oluşan dünyadaki tek imparatorluk olan ABD yıkılıp tarihteki tozlu sayfalara gömülmeden , bu dünyadaki diğer ülkelere ve insanlara rahat yok maalesef. Hristiyanlara da rahat yok , müslümanlara zaten hayat bir cehenneme çevrilmiş durumda. Son zamanlarda yapılmak istenen de tam da müslüman – hristiyan çatışması yaratılıp ( Yeni Zellanda , Sri Lanka saldırıları ) siyonist ırkçı yahudi devletini ilelebet yaşatma çabasıdır. Ancak Allah’ın izniyle bu çaba boşa çıkarılacaktır. Yeter ki , biz akıllı siyasetçilerle , akıllı politikalarla birliğimizi koruyabilelim. Birbirimizi düşman ve terörist ilan etmeyelim. Şu günlerde her zamankinden daha fazla birliğe ihtiyacımız var . Siyasetteki mevcut aktörlere rağmen. Venezuela büyük bir ders anlayana . Halk ikiye bölünmüş , birbirini yemekle meşgul siyasetçisi ve halkı ayrılmadan. ABD ise zengin petrol yataklarına konma hayaliyle yanıp tutuşmakta. Acil 200 milyar dolara ihtiyacımız var. İdare-i maslahatın elinde 2 seçenek var :
    1- Batıdan parayı bulmak , teslim olmak , ( S-400 almamak , PKK devletine itiraz etmemek )
    2- Kendine gelip yeni bir Ekonomik Kurtuluş Savaşı başlatmak .
    Normalde 2.maddeyi seçmek gerekir , ancak halkımız genelde ekonomik sıkıntı olduğunda buna katlanmak istemez.Sıtmaya razı bir pozisyon devam eder . Geçmişte de örnekleri var.
    Çok çalışıp üretip ürettiğimizi ihraç etmekten , doğu Akdenizde petrol ve gaz bulmaktan başka şansımız kalmadı . İnşallah tez zamanda buluruz. Çünkü kredi bulmak demek BATI ya teslim olmak anlamına gelecektir.
    Siyasi aptal tarafgirlikten bizleri muhafaza eyle Allah’ım. Empati yapabilmeyi , karşımızdaki aynı dili konuştuğumuz insanımızı anlamayı bizlere nasip et. Amin.

  16. VENEZUELA DUASI
    ALLAH hiç kimseyi ama hiç kimseyi…
    Hangi gerekçeyle olursa olsun…
    Amerikancı bir darbenin…
    Goygoycusu durumuna düşürmesin

    Ahmet Hakan böyle demiş ama Türkiye deki Amirkancı darbelere gönüllü yazılmış hizmet erlerinin zaten gönüllü olduklarını onlar için bunun ayıp,günah olmadığını aldıkları haşhaşi sayesinde bunun için canla başla hizmet ettiklerini unutmuş.

  17. Venzualla bataklığı denilen şey aslında “ABD nin sözüğnden çıkan” tayfanın başına gelecekler.
    Bize ne ondan diyenler aslında ABD nin eskiden gizlice artık yeni dünya düzeninde açıkça gösterdiği rejim değişikliklerini görmek istemiyorum bana ne mızıkçıları.
    Buraları ne kadar hızlı hallederse bize de ayordığı rejim değişikliği enerjisini daha yoğun şekilde bize harcayacağını görmüyorlar mı?
    Venezualla da olan biten den bize ne diyenler aslında dünyada olanları görmeyin ki bizde olanlara anlam vermeyin.Sinsi sinsi bizde Türkiye nin halledilmesine yardımcı olalım.Bizi açık etmeyin diyorlar.
    Vnezualla ne son ne ilk.
    Her yerde ABD ajanı oluşumlar kaynıyor
    Bizde bütün çıplaklığı ile ortaya çıktı ama hala cambaza bak uslubu ile hiçbirşey olmamış gibi kalem çalıyorlar.
    Bir din aadmının CIA kucağında,Onun izni olamsızın 20 yıldır nasıl dünyadaki yüzlerce okulu,Türkiyedeki tüm brükrasiye yönetibileceğine en ufak cevap vermeden ortadaki yanlışlaıkları eleştirir gibi görünüp aslında sahiplerinin kim olduğunu unutturmaya çalııyorlar.
    Ne kadar ıkınsanızda kimler tarafından bu ülkedede aynı operasyonları yaptığınızı görüyoruz.
    Bu yüzden meleklerin cinsiyetini tartışmayacağız sizinle.
    İster top sakal bırakın ,ister Atatürk çü olun,İster tavizsiz hak hukukçu
    Türkiye nin Gauido ları sizleri paytak yürüyüşünüzden ,Karga sesinizden tanıyoruz.

  18. Sam amcanın kölelik düzenine ayak uyduramayan ama bol miktarda yeraltı yerüstü enerji kaynakları bulunan ülkecikler sırası geldikçe apoletli demokrasiyle tanıştırılıyor işte. Enternasyonalist dayanışma şimdi değilse peki ne zaman?

  19. siz yarını bekleyememişiniz ben de yarını beklemeden hemen yazayım.
    – Öncelikle amerikanın orda başarısız olma ihtimali yok.
    – fakat böyle bir ihtimal varmış gibi yazacak olursam:
    – Amerika istediğini elde etse de dünya daha iyi ya da daha kötü olmayacak, amerika istediğini elde edemese de dünya daha iyi ya da daha kötü olmayacak.
    – Venezüellanın iyi ya da kötü olması ise, durumun buraya gelmesidir.
    – venezuellanın bizimle tek bağlantısı ise altınları. onun da türkiye ile değil, türkiyenin yöneticileri ile alakası var.
    – bu nedenle de venezuellaya aşırı ilginin hiçbir anlamı yok.
    – Venezuella konusu açılmışken, dünkü yazımda eksik olduğunu düşündüğüm bir notu da buraya eklemek istiyorum. Eğer türkiyede birileri, taraftarlarını konsolide ederek, venezuella gibi iktidarlarını sürdürme hayalleri kurarlarsa yanlış hesap yaparlar. Türkiye ile venezuellanın dinamikleri, üretim ve paylaşım ilişkileri, sosyal ve siyasi yapılanmaları çok farklı. En başka, venezuellada taraftarlarına dağıtabileceği ve devletin elinde olan petrol var. türkiyede ise, rant, ihaleler, kamu eliyle dağıtılanlar vbnin ötesinde birşey yok ve onlar hem tükenmek üzere, hem de piyasa denilen sihirli lambaya bağımlı.
    – akif beki, bugünkü yazısında “ne madura ne darbe diyememek” diye başlık atmış. benim “ne madura ne de darbe” demek gibi bir seçenekte bulunma zorunluluğum yok. böyle bir zorunluluğun türkiyeye ve türk insanına getirilmesi saçma.
    – benim ülkemde yığınla sorunum varken, maduro ve venezuella konusunda internetin meşgul edilmesi, ülkemin sorunlarının üstünün örtülmeye çalışılmasının ötesinde benim için bir anlam ifade etmiyor.
    – istiyorsa akif beki, venezuellaya gidip istediği taraf için çarpışabilir. fakat bu ülkeyi rahat bıraksınlar. venezuella bataklığına saplamaya çalışmasınlar.

    • Öncelikle akif bekiden, sonra da okurlardan özür dilerim. dün akif bekinin köşe yazısının başlığını görüp eleştirmiştim. yazıyı okumadım. zaten üstteki yorumumda da yazının başlığından bahsetmiştim. Ancak, bekinin bu başlıkla, her ikisine de karşı çıkmak gerektiğini yazdığını düşündüm. oysa beki de, benim gibi, “bu iş bizim işimiz değil” mealinde yazmış ki doğrusu da bu.
      – “maduro mu, darbe mi?” ya da “maduro mu Guaido mu?” soruları bizim için lüks. biz evimize ekmek götürme derdine düşmüşüz.
      – Daha ülkede, “erdoğan yanlış yapıyor” bile denilemiyor. köşe yazarları, “erdoğan yanlış bilgilendiriliyor. o çok iyi ama çevresi onu yanıltıyor” mealinde yazabiliyorlar ancak. bu durumdayken, venezuellayı kurtarmaya çıkmak, akıl karı değil.

Yoruma kapalı.