ABD ile ilişkiler bir dargın bir barışık.. Venezuela eksenli yeni bir aleyhte fırtınaya tutulabiliriz…

81
Reklam

Amerika ile ilişkilerimiz yazının başlığında olduğu gibi: Bir dargın, bir barışık… İşin daha garip tarafı, şu anda hangi dönemde yaşadığımızı bilemememiz: Dargın dönem mi yaşadığımız, yoksa barışık dönem mi?

Duruma şöyle bir bakalım:

Önceki hafta dünyanın neredeyse bütün ülkelerinin hazine veya ekonomi bakanları IMF ile Dünya Bankası‘nın yıllık toplantıları için ABD başkenti Washington’da buluştu. İçlerinden yalnızca biri, bir ara mesai olarak, ABD başkanı Donald Trump tarafından Beyaz Saray’da kabul edildi.

Türkiye’nin Hazine ve Maliye Bakanı…

Demek ki, ABD ile dargın değiliz, barışığız…

İyi de, İran’a yaptırım uygulamaya başladığında komşumuz olan ülkeden petrol ve doğalgaz alabilmemize açık kapı bırakmıştı ABD; Beyaz Saray’da çekilen kabul resminin hemen ardından ilan edilen o kapıyı kapatma kararını nasıl yorumlayacağız?

Yoksa barışık değil de dargın mıyız?

Dört yapraklı yonca

Reklam

Birkaç gün sonra gireceğimiz Mayıs ayı içerisinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın Washington’a gitmesi ve Donald Trump‘la buluşması bekleniyor. Trump‘ın Türkiye’yi ziyaretinin de gündemde olduğu haberlerine Washington itiraz etmiyor.

Üstelik, iki yıla yakın bir süredir Ankara’daki ABD büyükelçiliği sahipsizdi; ülkemizde maslahatgüzar düzeyinde temsil ediliyordu ABD. Geçen hafta bir kıdemli diplomat Kongre’de senatörlerin önüne ‘yeni Ankara büyükelçisi adayı’ olarak çıktı. Sonunda bizde de temsil büyükelçilik düzeyine yükselecek…

Ziyaretler… Büyükelçi ataması… Bunlar ABD ile ‘barışık’ olduğumuzun işaretleri kabul edilebilir.

O halde şunu sorabiliriz: Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak Kongre’nin Türkiye’nin üretimine sermaye koyarak ortak olduğu F-35 uçaklarının teslimine kısıntı getirmesi, buna Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi alma niyetimizi gerekçe göstermesi de nereden çıktı?

Yok, galiba ilişkilerimiz ‘dargın’ denilecek durumda…

Türkiye bağımsız bir ülke. Kararlarını başkalarına danışmadan verecek bir dış politika çizgisi bulunuyor. ABD’nin baskıyla sonuç alması herhalde beklenmemeli. İstediğini yapma konusunda her ülke kadar Türkiye’nin de özgürce hareket etmesi doğal.

Amerika ile dargın olduk diye kıyamet kopacak değil ya?

Öyle tabii.

Reklam

Ancak, bakanların Washington’a gitmişken Beyaz Saray’a uğrama ve fotoğraf çektirme ihtiyacı duymalarını, en üst düzeyde telefon görüşmelerinin büyük haber haline getirilmesini ve ziyaretler beklentisi içerisine girilmesini nasıl yorumlayacağız?

Bir de ufukta ortamı daha da karartacak açık sinir uçları var.

Örnek, bir süredir ‘uzak komşumuz’ haline gelen Venezuela…

Venezuela.. Altın.. Gıda.. İran..

Dünyaya ekonomi haberleri servisi yapan Bloomberg ajansı üç gün önce kapsamlı bir değerlendirme yayımladı. Yazı, Türkiye’nin son bir-iki yıl içerisinde Venezuela ile kurduğu yakın ilişkiyi irdelemekte.

Haber özgün gibi görünse de, daha önce Venezuela’yı yakın takip altında tutan yayın organlarında çıkmış olan metinlerin bir hülasası gibi. İki ülke (Türkiye ile Venezuela) daha önce sıfır olan siyasi ve ticari ilişkilerini son bir-iki yılda en üst düzeye çıkarmış. Liderler arasında kurulan iyi ilişkiler sayesinde ticaret hacmi artmış. Venezuela eskiden Londra’da tuttuğu altınlarını artık Türkiye’de değerlendirmekteymiş.

“Oh ne ala” diyeceğimiz türden bu haberlerin hiç de masum olmayan yüzleri var.

ABD ve Avrupa’nın bazı ülkelerinin ‘tehlikeli’ bulduğu bir takım isimler devredeymiş. Türkiye’de var olan bazı şirketler ve yenileri o tiplerin uzun eli durumundaymış. Washington’un Venezuela’ya koyduğu yaptırımları delme işlemi imiş yapılan. Gıda karşılığı alınan Venezuela altınlarının yolu yaptırım uygulanan bir diğer ülke olan İran’a da düşüyormuş.

Bloomberg‘in bu haberi, okuyana, sanki ülkemize dönük uğursuz yeni bir şeyler hazırlanıyormuş hissini vermekte.

ABD’de bir süredir “Yaptırım uygulanan Venezuela’ya yardım eden ülkelere de yaptırım uygulanmalı” kampanyası hükmünü sürdürüyor. Bu yolda ilk adım Küba’ya dönük yaptırımların artırılmasıyla atıldı bile.

İstenen, sanki, Türkiye’nin de aynı torbanın içerisine sokulması…

Öyle bir gelişme yaşanırsa, dargın veya küs olduğumuzdan değil, doğrudan düşmanlığa maruz kaldığımızdan bile bahsedilebilir.

Dikkatlerimizi İstanbul seçimiyle ilgili itirazlara yoğunlaştırdığımız ve YSK’dan çıkacak kararın hangi yönde tecelli edeceği üzerine iddialarla vakit geçirdiğimiz için, ciddi bir dikkat dağılması yaşanıyor ülkemizde. Bu da, doğal olarak, dış politika alanına ve ikili ilişkilere de sirayet ediyor.

Hiç kapağı açılmayan, ama her an olumsuz etkileri hissedilebilecek bu konuyu da bilin istedim.

ΩΩΩΩ

Reklam

81 YORUMLAR

  1. Söyledim, “Yok öyle üç köfte yirmiş beş kuruşa!” dedim, Serdar. Radarıma girip muhattap kabul edilebilmen için ilkin senden Bastonlu Romeo H. Gayret’in aşağıdaki romantizmine uzaktan uzaktan da olsa azbuçuk yaklaşır görünen bir metin peydahlamanı bekliyorum. Ondan sonra bir bakarız senin durumuna da, gerekirse normalleşip normale dönmene yardımcı oluruz. 🙂

    ……………..

    H.Gayret 25 Nisan 2019 at 15:06

    Hanımefendinin yazısı hafif mayhoş orman meyvecikleri ve böğürtlen tadında; öyle ki en güzelleri en dikenli kısımlarda asılı duran bu yaban meyvelerinin tadına bakan, suyundan içen kesinlikle bağımlısı olur. O kadar sivri ve keskin dikenlerine rağmen böylesine güçlü bir aromaya sahip olan ifadelerinize doymak imkansız. Yuvasına yaklaşan bir yılanı uzaklaştırabilmek için çığlıklar koparan bülbülün sesini ne güzel de şakıyor diye hayranlıkla dinleyen bencil bir şair gibi okuyorum belki yorumunuzu ama durum bu..:)

    • Mösyö mario; bak ortamı germe istersen, kendin zararlı çıkarsın sonra..:) bi de sana söyliim, işin suyunu çıkardın zaten; ayıptır, bak ramazan geliyo olmaz böyle; şimdi git öbür sayfaya, kimseye çaktırmadan özür falan dile, kendini affettir hanımefendiye… Haa söz, ben senin icabına sonra bakcam, tamam mı? Anlaştıysak hadi göriim seni… (Bak gene de bu kadar kabalığını sana yakıştıramadım; sevildiğini bil yani..!)

    • Biz direk Anadolu çocouğuz.
      Ama Haçlı yamaklarını dudağını büzüşünden biliriz.
      Ne radarıma gir ne yakınam gel.
      Haçlılar ile vatansız bir şekilde yaşa.
      Tedbir diyerek haçlılara benzediniz zaten.
      Önce FETÖ cüyüm de sonra radara gir kılıktan kılğa girenlerle işim olmaz.
      Ayrıca benim işim gücüm var.Parası ABD tarafından verilip sanal aleme salınan değilim ben
      Ancak gidersin.sen yazamaya devam et.

  2. Merhaba Şerif Bey,

    Küçük resim, büyük resim derken, uluslararası ilişkilerden ekonomiye, Erdoğan’ın çevresndekilerin liyakatinden hak ve ögürlükler meselesine kadar, neredeyse bir düzine iddianızı sıralıyorsunuz.

    İçeriği hayli yoğun metinlerinizi kopyalayıp bir Word belgesine aktarıyor, sindire sindire, aceleye getirmeden okuyorum. Şimdilik bende uyandırdığınız izlenim, metinlerinizin yoğun içeri vasıtasıyla, benim sizi “kurnazlık” girişimlerinde bulunmakla itham etmeme olanak veren manipülatif girişimlerde bulunduğunuz şeklinde.

    Birbiri ardına sıraladığınız iddialarınızı, olasılıkla beklentinizin aksine, TEK TEK ele almakta yarar görüyorum metin üretimindeki sırıtan kurnazlıklarının açıkça gözlenebilmesi için. Kurnazlıklarınızı birer birer yüzünüze çarpmak istiyorum.

    Aşağıdaki sözler size ait. Olduğu gibi sizin kendi metninizden aktarıyorum:

    “Kim hangi özgürlük noktasında bastırılmıştır çok merak ederim. Kim daha önce söyleyebildiği şeyi şimdi söyleyemiyor buna makul bir cevap aradım bulamıyorum. Bir tek sayın Koru bana yazdırmıyorlar diyor ama bakın yıllardır burada önemli sayıda insana ses duyuruyor ona birşey olduğu da yok. Küfredenler hakaret edenler de karşılıksız kalmasın bence.”

    Metninizi okuyan insanlara şu mesajı vermek istiyorsunuz: “Evet, tamam, kimi insanların yargıda başı sıkıntıda olabilir, ama, vicdanlı olalım kardeşlerim, insanların ülkenin cumhurbaşkanına serbestçe küfür ve hakaret etmesine izin mi vereceğiz?”

    Bir trol değilsiniz, ama kurnaz ve manipülatifsiniz. Bu iddiamı desteklemek üzere, size aşağıdaki soruları soracağım. Hiç ortalığı lafa boğup laf salatası üretim işlerine girişmeden, doğrudan bu sorulara yanıtlar verme cesareti göstermenizi bekliyorum. Bunu yapın, Şerif Bey, bana da sizden özür dilemek düşsün:

    Soru 1: Bugün seçmeni olduğum Saadet Partisi’nin milletvekili Profesör Dokor Cihangir İslam neden HİÇBİR HUKUKİ SÜREÇ İÇERMEYİP TAMAMEN YÜRÜTMENİN (YANİ ERDOĞAN İKTİDARININ) BİR TASARRUFU OLAN KHK’lar sonucu üniversiteden atılmıştır? Erdoğan’a küfür veya hakaret etmiş midir? Gülen Cemaati ya da PKK ile n ufak bir ilişkisi saptanmış mıdır? Görevinden atılmasının bunlarla bir ilgisi var mıdır?

    Soru 2: Tıpkı Cihangir İslam gibi, KHK sonucu üniversitedeki görevinden atılan ve bugün milletvekili olan tıp doktoru Ömer Faruk Gergerlioğlu, NEDEN işindan atılmıştır?

    Soru 3: CHP’ye yakınlığı ile bilinen bağımsız araştırmacı gazeteci Ece Sevim Öztürk, NEDEN yaka paça hapishaneye tıkıldı? NEDEN İstanbul Bakırköy Kadın Cezaevi’nde 132 gün tutuklu kaldı? NEDEN hakim karşısına çıkarılması 6 ay sürdü? NEDEN 3 yıl 1 ay hapis cezası aldı? Bütün bunlar bu hanıma reva görüldü. Çünkü, üzerinde çalıştığı konu 15 Temmuz ve üzerindeki sis perdesi idi. Gelin, bunun böyle olmadığını iddia edin.

    Soru 4: Dindar-muhafazakar dünyanın en saygın, kendisine EN UFAK BİR ÇAMUR ATAMAYACAĞINIZ kalemlerinden Ahmet Taşgetiren, NEDEN 30 yıl aralıksız emek verdiği dergiden uzaklaştırıldı? Sayın Taşgetiren, NEDEN bir televizyon programında gazeteci ve yazarlar açısından düşüncelerini özgürce kaleme alma koşullarının 28 Şubat sürecinde olduğundan daha kötü olduğunu söyledi?

    Soru 5: NEDEN, Ergenekon ve vesayetle mücadele döneminin Erdoğan açısından da en revaçta ve en el üstünde tutulur gazetecileri ve ekran yüzleri Yıldıray Oğur, Etyen Mahçupyan, Ali Bayramoğlu ve daha onlarcasına yıllardır hiçbir gazetede yazı yazdırılmadı, bunların hiç bir TV ekranına konuk olmasına izin verilmedi? Pek çoğu Karar Gazetesi’nde bir araya gelen bu yazarlar ve gazeteciler Erdoğan’a hakaret etmişler midir? Gülen Cemaat’i ile en ufak bir temasları tespit edilmiş midir?

    Soru 6: Furkan Vakfı lideri Alparslan Kuytul neden cezaevinde, Şerif Bey? Neden bu vakfın varlıklarının ve yurtlarının üzerine çöküldü?

    Soru 7: Siz kendinizi akıllı, alemi cahil ve enayi mi sanıyorsunuz?

    Buyurun, Şerif Bey.

    Diledğiniz uzunlukta yazın cevaplarınızı.

    Sanki medyada kendisine yer bulamayan tek yazar Fehmi Koru’ymuş gibi bir resim çizip bunun ön kabulü üzerinden bizlere “Kimin hak ve özgürlüklerine ilişilmiş, bir türlü anlayamıyorum” benzeri ucuz uyanıklıklara girişmeden ama!

    Sanki hapishanelere tıkılan yüzbinlerce insanın hepsi Erdoğan’a küfür ve hakaret dolayısıyla zindanı boylamışlar gibi. . .

    Evet, buyurun, siz yazın, biz de okuyalım.

    • İsimleri tek tek bilmem mümkün değildir.

      Sadece şöyle sorayım, diğer gazetelerde yazdırmayanlar karar gazetesinde yazdırmaya neden müdahale etmiyorlar.

      Benim kastım sadece cumhurbaşkanının şahsına küfür hakaret etmek değildi. Yalan haber yapmak suç değilmidir. Hatalı haber demiyorum kasten yalan haber yazmaktan bahsediyorum. Bahsettiğiniz kadın gazetecinin söylemleride darbecilerin msdumiyeti üzerinrydi yanlış bilmiyorsam ki bu da yanlışlardan biridir. Benzerleri de.

      Bahsettiğiniz kadın gazeteci yada diğerleri kim fetöcü kim değil bunu ben nerden bilebilirim yada bahsettiğiniz isimlerin haklı yada haksız yere atıldığını. Ama hapse atılan onbinlerce insanın çoğunun suç bağlantıları olduğunu da biliyorum.

      Bunun yanında (sakarya üniversitesinde yaşanmıştır) sonradan fetöcü olduğu ispatlanan bir yöneticinin alakası olmayan personeli onlarca öğretim görevlisini fetöcü diye delillendirerek bu şahısların mağdur olmasını sağladığını soruşturmaları sulandırmak adına bunu yaptığını da biliyorum.

      Erdoğan iktidarının yanlışlarını sırladığım bugünkü bir yazıda Khk ların denetiminin olması gerektiğini zaten yazmıştım bundam dolayı neden suçlanıyorum.

      Yine bu gün yazdığım bir yazıda bu ve benzer SORUNLAR OLMASAYDI Erdoğanı yaşadığı süre boyunca devletin başında görmek istediğimi bu tür sebeplerle istemediğimi yazmıştım. Sizinle aynı fikirde olduğum noktada beni neyle suçluyorsunuz?

      Siz benim “Erdoğanın her yaptığını tasvip ettiğimi nerden çıkardınız. Kimseyi enayi yerine koyduğumu düşünmüyorum.

      Yazdıklarım karmaşık oldu, neyse ki yayınlanma saatleri ortada. Dolayısıyla soruların bir kısım cevapları da siz sormadan verilmiş oldu.

      Fakat özellikle gazetecilerin birçoğunun yargılanma sebeplerinin YALAN HABER olduğunu söylüyorum.

      Bazı gazetecilerin yazdırılmama sebebiyse patron iktidar ilişkileri bunu kör olmayan herkes söyler zaten. Hukuki birşey değil ticari kaygılardır. Bunu yapan yaptıran ahlaksızdır.

      Buyrun net olarak ifadem. Daha önce söylediklerimin nesi buna tezat. Bunları yazarken kullandığım isim takma değildir. Yorum yazarken verdiğim mail adımı soyadımı açıkca içermektedir. Siz bana cevap verin hangi maksatla kurnazlık yapıyor olabilirim yada kimi ne için maniple ediyorum. Madem anladınız bunu da söyleyin. Kimseyi
      Maniple etmiyorum özel bir kurnazlık amacında gütmüyorum.

      Erdoğanın ve hükümetin doğrusu vardır yanlışı vardır. Bahsettiğiniz şeylerin bir kısmı yanlışları içindedir.

      Cihangir islam konusunu bilmiyorum.

      Ömer Faruk Gergerlioğlu gayet de terörü övücü konuşmaları sosyal medya paylaşımları vardır.

      Defalarca yazdım önceki yazdıklarımın içinde de yazdım yanlış yaptıkları var diye doğrularını da görmezden gelmeyeceğim.

      Tekrarla söylüyorum gazetecilerin bir çoğu yalan haber yazmaktan dolayı yargılanmışlardır. Doğrudur yalan haber üreten gazeteciler yargılanmalıdır. Yalan haber fikir özgürlüğü olamaz.

      • Şerif Efendi: Sen ne söylüyorsun ya? İki üç soruda dağılıverdin gittin. Beni de, “Nihayet iki düzgün cümle kurmayı becerebilen bir Reisçi yoldaşımız çıktı” diye sevinip umutla gözlerini sana dikmiş olanları da düş kırıklığına uğrattın.

        Şimdi gelelim söylediklerine:

        “İsimleri tek tek bilmem mümkün değildir.” diyen de sensin. Bunu söyledikten üç beş cümle sonra, “Ama hapse atılan onbinlerce insanın çoğunun suç bağlantıları olduğunu da biliyorum.” diyen de sensin. Yetmiyor, “Fakat özellikle gazetecilerin birçoğunun yargılanma sebeplerinin YALAN HABER olduğunu söylüyorum.”

        Söyle şimdi bizlere, Şerif Efendi, “Onbinlerce insanın çoğunun suç bağlantıları olduğunu biliyorum” diyorsun: NEREDEN ve NASIL biliyorsun?

        Söyle şimdi bizlere, Şerif Efendi,””Fakat özellikle gazetecilerin birçoğunun yargılanma sebeplerinin YALAN HABER olduğunu söylüyorum” diye söylüyorsun. İyi güzel söylüyorsun da, “Türkiye’de kaç adet tutuklu ve hükümlü gazeteci ve medya çalışanı var, söyle bakalım?” desem ağzını açabilir misin, orası hayli kuşkulu. 139 gazeteci ve basın çalışanının dosyaları sende mi, Efendi? Ne ara bunlardan birinin dosyasına göz attın?

        Söz gelimi, söyle bizlere:

        Yerel Hatay Ses Gazetesi’nin Ceren Taşkın’ı neden zindanda?
        Millet Gazetesi Yayın Koordinatörü Cuma Ulus neden zindanda?
        Bizim Antalya İnternet Sitesi Muhabiri Eda Akıllı Şanlı neden zindanda?
        Serbest Gazeteci Emin Demir neden zindanda?
        Star Gazetesi Ekonomi Muhabiri Ercan Baysal neden zindanda?
        TRT Haber Spikeri Hamza Güneri Gök neden zindanda?
        Can Erzincan TV Editörü Hüdaverdi Yıldırım neden zindanda?

        Yazayım mı buraya 139’unu da her biri bir tokat olsun niyetine?

        Sende biraz edep adab olsa, sadece ve sadece Bahçeli’nin geçen günlerde Fehmi Koru’ya yönelik hem ahlaksız hem suç unsuru taşıyan saldırısına bakar, en azından basın özgürlüğü konusunda susardın.

        İşine gelince, “İsimleri tek tek bilmem mümkün değildir.”, işine gelmeyince, “Ama hapse atılan onbinlerce insanın çoğunun suç bağlantıları olduğunu da biliyorum”.

        E sana da soracağız elbette:

        Var mı öyle üç köfte 25 kuruşa, Şerif Efendi?

        • Yaz o zaman. Madem biliyorsun hepsini tek tek yaz. Yaz da bizde öğrenelim, hakim edasıyla değil. Sayıyorsun isim isim. Nasıl edebe adaba geldi mesele. Okuduğunu anlamıyormusun be anlayışı kıt adam. Ben ne ara reisci oldum. Ben reisci olursam seni adalet savaşcısı olarak mı niteleyeceğiz. Bre edep adap hakimi savcısı kişi. Üstüne basa basa söylüyorum imar yolsızluğundan içeride gazeteci vardır sair suçlardan içeride gazeteci vardır. Fetöden vardır. Ulan memlekette masumlar içeride olmasaydı zorumuz neydi. Her gazeteci her bilmem neye niye içeri girdi dersen beyefendi bernar, bende sana sorarım isimleri değil sebepleriye sor. Bağırıyorsun efendi efendi sesin yüksek çıkınca ne olacak. Sen say da görelim kim neden içerdeymiş.

          • Ben bağırmıyorum, Şerif Efendi: İktidarın kendi adamının “yamyamlar” ve “garantici kerkenezler” olarak tanımladığı havuz medyasından tırtıkladıklarını bir araya getirip burada “yorum” diye yutturmaya çalışanlarla, millet kilosu 10 liraya vurmuş soğana “Bundan böyle soğan değil, Soğan Bey diyeceğiz” derken üç köfteyi 25 kuruşa götürebileceğini umanlarla eğleniyorum 🙂 Bunun yolu da, SOMUT sorular sormaktan geçiyor.

            Vesayet dönemlerinin amiral gemisinin şımarık çakma sosyloğu Ertuğrul Özkök, Beyaz Türklerin bey paşa oldukları o yıllarda, basın ahlakından söz edenlere belki de hayatının yegane samimi ifadesini kurarak cevap vermiş, mealen, “Ne gazeteciliği, ne gazetecilik etiği kardeşim. Biz burda dükkan kurduk işimize bakıyoruz” demişti.

            Benimkisi biraz o hesap: Burada dükkan açtım, laf salatasını marifet sayan üç köfte yirmibeş kuruşçu Reisçi hamasetçilere sorular soruyorum 🙂

        • Bernar Efendi,
          Karşındakine efendi diye hitap ederek aşağıladığını mı zannediyorsun.
          İşin gücün burada 7*24 yazmak ne ara yaşıyorsun ne ara çalışıp para kazanıyorsun.
          Aşağıda saydığın gazetecilerin çoğusu Bylock kullanıcısı olmaktan FETÖ terör örgütüne üye olmaktan yargılanıyor ama sana göre FETÖ de terör örgütü değil.
          Yurt dışında neredeysen oradan FETÖ mensupları bu darbeye destek vermemiştir diyip duruyorsun.Benim tanıdığım tüm FETÖ üyeleri de 1-2 yıl öncesinden darbe olsun deyip duruyorlardı.
          Peki ben sana soryayım.aşağıdakilerde gazteici mi ve neredeler.
          Kerim Balcı
          osman özsoy
          ihsan yılmaz.
          erhan Başyurt
          Kemal gülen.
          asım yıldırım,
          Ekrem dumanlı,
          emre uslu.

          daha niceleri.
          Ha diyorsan benim saydıklarım bylock kullanıcısı değil karıştırılmış o zaman O fetö iblisleri bylock karışsın diye neler yaptığını herkes biliyor git onlardan hesap sor.
          Yok kaçanlar kaçtı,önemsizleri burada bıraktılar diyorsan,Burada kalanlar nasıl kullanıldıklarını iyice düşünsünler çünkü elebaşları aylar önce kaçtı.
          Sen FETÖ ye terör örgütü değil darbe yapmadılar deyince öyle mi oluyorlar.
          senin burada 7*24 yazdığında haklı mı oluyorsun.
          Kaçtığınız deliklerden algı yaptığınız yeterli.
          Size haçlılar birşey yapmaz biliyoruz da bizim haçlılarla hiç aramız yok.Yakaladığımız yerde biz o haçlılara ve onun ajanlarına yapacağımızı biliyoruz.

  3. Necip güven bey nerelerde acaba; inşallah her şey yolundadır? Mevcut yorumcular gücenmesinler ama insan aklıbaşında bikaç paragraf da okumak istiyor yani arada:) eğer kendisi mario gibi tv kanallarından birinde ramazan özel programı teklifi falan almadıysanız özledik burdaki yorumlarınızı:

    • Bizde bu medya işleri, kendisi de sıkı bir Reisçi olan adamın “yamyamlar” ve “garantici kerkenezler” olarak tanımaldığı güruhun havuz medyasında döndüğü gibi dönmez, Romeo with Walking Stick.

      Bizde teklif olmaz, gönüllülk esastır.

      Görüşmler de, “Bu işte zindanı boylamak da var, günün birinde taze simidini alıp memleketin bir kıraathsinde masanın kenarına ilişip taze çayla yeni güne başlama düşlerinden vazgeçmek de var, dilersen bir daha düşün” türü laflar edilir.

      Hemen her zaman, görüşme sonunda karşılıklı gülümsenir, görüşme mekanından deli bir ezgi yükselir, oradakiler, kendi içlrinden “Haramilerin saltanatını yıkacağız. . .” diye geçirirler.

      Salkım salkım tan yelleri estiğinde,
      Mavi patiskaları yırtan gemilerinle,
      Uzaktan seni düşünür düşünürüm
      İstanbul.

      Binbir direkli Haliç’inde akşamlar,
      Adalarında bahar Süleymaniye’nde güneş,
      Ey sen ne güzelsin kavgamızın şehri
      İstanbul.

      Boşuna çekilmedi bunca acılar,
      Büyük ve sakin Süleymaniye’nle bekle,
      Parklarınla, köprülerinle, meydanlarınla
      Bekle bizi İstanbul.

      Tophane’nin karanlık sokaklarında
      Koyun koyuna yatan çocuklarınla bekle,
      Bekle zafer şarkılarıyla geçişimizi
      İstanbul.

      İstanbul’da yıktık haramilerin saltanatını. Memleketin bütününde de yıkacağız.

      Günü geldiğinde, biletimizi alacak, bir dostla Ankara simidi yiyip yarenlik etmek üzere, memlekete de uçacağız.

    • Deliye pösteki saydırırlarmış; marionun sorusu da öyle! Bildiğin tüm kelimeleri sen de bize sayabilir misin mösyö? Burda çizgili ve kurnaz bir rakun varsa o da sensin biliyorsun..:) 15yıldır sen ve senin gibileri burun üstü yerlerde süründüren; çokça doğan cüceloğlu ama asla başka da bir şey okumamış, sürekli ve üstenci sorularla başlarsan konuşmaya otomatikman sen haklı konuma geçersin kafasıdır:))) yazık tabii… Gasteci olsun ne pislik olursa olsun; kimse yargıdan muaf değildir! Otoriteye saygılı olunsun; güneydeki sevdiğimiz ülkeninki otorite de bizimki bostan korkuluğu mu?

      • insanların hoşgörüsüne üç kuruşluk inancın olsun, be kardeşim”demiş ve südürmüştüm:

        “Bırak, gerek yok Ahmet Altan romanlarını Doğu Perinçek’in ‘Türk Ordusu’nda Strateji Sorunu’ başlıklı kitabının arasına sokup gizli gizli okumaya. Kimse üstüne üstüne gelmez, olsa olsa yaşına başına bakıp gülüp geçerler.”

        Ben yeni mekanımda işleri yoluna koyuncaya kadar olanca gayret’inle milleti eğlendirmeye devam et. Ben geri gelince bir kaç tık atlatırım sana artık 🙂

        • Hollanda da kiralar ucuzdur; buldun mu biyer? Sen hele bi başla programa da; kim kimi kaç tık atlattırıyo bakarız artık:) oralarda gelip geçtiğin sokak lambalarına dikkat; kkırmızda durma hemen uzaklaş, yoksa çarpılırsın..:)

          • Ben seni ve o Perinçekçi tosuncuklarını gençliğimden beri bilirim, adamım. En az beş kişi değilseniz, o kırımızı ışıklarda hemen yılışıp şebek gibi gülümsemeye başlarsanız “Bu adamın sağı solu belli olmaz, dalacak alayımıza,gözlerinde var o işaret. . .” korkusuyla. 😉

  4. “Şerif” ve “Fatih Kemal Türk” rumuzlarıyla yazan arkadaşların yorum sayfalarında düşüncelerini paylaşır olmalarından kendi adıma içten bir memnuniyet duyuyorum. Her ikisi de, gayet akıcı ve kolay okunur bir Türkçe ile, bu sayfalara kalite ve zenginlik getirecek görünüyorlar. Yorum mahallesinde kalıcı olmalarını diliyorum.

  5. F-35 leri kullanacak Pilotlar’i neden özel kursa tabiii tutuyorlar?
    Kurs süresi 6 ay veya 1 yil olmasın’dan bahs etmiyorum! O kursa katılan pilotlar! F-35 leri kullanmayi hak ederek kullanma ehliyeti almalari için.ALAMAMALARI…… için değil.Anlaşılan bir dille girdikleri yazili ve pratik imtahanlarda “F-35” leri (kursa rağmen) kullana bilecek başarı gösterememişler. Olay bu.
    Peki sizce neden başarili olamadilar?

    Cevabi gayet basit ABD ye kurasa işi yapabilecekleri değil TORPILLILER gönderildiği için tıpkı T CUMHURRİYETİ’ NIN HAZINENISI’ NIN başina Türkiyede getirilecek adam kalmamiş gibi getirilen DAMAT! + MERKEZ BANKASININ BAŞINA GETIRILEN OĞUL ARKADAŞ! = YURT DIŞINA GÖNDERİLEN DANIŞMANLARDAN “İNGILIZCE” ŞARTININ kanun ile iptal edilerek sirf eş dost ve akrabalar faydalansin diye İngilizce bilmeyenlere 5 ve 7 bin dolar maaş verilerek sanki yurt dişina iş yapmaya değilde tatile gönderir gibi gönderilen işten anlamazlarin Ülkesi
    haline getiren Erdoğan sevdaliları bir an kara sevdalarini unutup vijdanlarinin (tabii kalmişsa) sesini dinlasinler.
    Daha sonra ocu, bucu bahanesine sarilsinlar.

    Yazarimizin dünkü yazısı kitap okuma idi, ve konunun kahramani ABD li bir hanim.
    Peki dünku mesajdan neler anladik?

    Bir insan Ülke yönetimine talip olmadan önce diğer devletleri ve milletleri bir az olsun tanimasi gerekir ,çünkü her milletin yaşam ve düşünce tarzi ayni değil.
    Taniyip bilmek için kitap okumaya çocukluktan başlamiş ve yurt dışında bilhasa yebancilarla dostluk kurarak yaşamiş olursa (ÖRNEK SP baskani Karamollaoğlu gibiler) yönetimde başarili olur.
    Rahmetli özal içeride kendisini çabuk bitirmesine rağmen diş dünyayi iyi bildiği için dişariya karşi başarili idi.

    Peki Erdoğan devleti bu kadar zarara sokmasina ragmen, neden içerde halen daha popiler?
    Erdoğan, içerde devlet yönetimine değil kendisine ve cevresine makam mevki kazandirmak için yola çikmiş birisi isdediklerini elde etmesi ve bu konudada başarili olması yetiştiği cevreyi iyi tanimasindan dolayi. Genelde insanlari nasi kandiracaklarini iyi bilenler, tipki Trump, onun dostlari putin ve bizim başkan gibileri hayatlarinda kitap omumamişlar.”AMA”
    Bende dahil miliyonlarca insani uyutmuşlar…. maalesef bir kismini halen daha uyutmayada devem ediyorlar.
    Galiba uyutmaya devam ettikleri onlara olan kara sevdalarindan dolayi olsa gerek….gelen felaketi gormuyorlar.

    • Umarım o gittiğinde yerine sizin kafadakiler gelmez bu kafayla felaket daha katmerli olur. Ayrıca her denilene inanmayın. Ya size söylenenler doğru çıkmazsa sizi kimse zaptedeme. Belli ki geçmişte Erdoğan’a aldandığınızı düşünüyorsunuz. Ve şimdi ayıldığınızı ve bazılarını aldanmaya devam ettiğini. Bunu düşünmenizi sağlayanlar sizi vaktiyle Erdoğana da yönlendirenler değil mi? Bakın eğer şu an inandıklarınızın yalan olduğunu farkederseniz bir gün yaşayacağınız travma bundan çok daha fazla olur emin olun.

      Size bir hadis: “Fitnelerde (yerinde) oturanlar ayaktakilerden, ayaktakiler yürüyenlerden, yürüyenler koşanlardan, daha hayırlı olacaklar.” (Sav)

      Bir de içtihad üstelik Said-i Nursi hz.den (camel savaşı ve sonraki fetret devrin için verilmiştir) her kim ki iyi niyetle şahsi en ufak bir çıkar gözetmeden savaşırsa o kişi ölürse şehittir. Öldürdüğü zaman katil olmaz. Bu düsturla hareket ederseniz hakaret etmezsiniz. Ha eğer henüz başaramadık her yol mübah diyorsanız bilemeyeceğim. Saygılarımla diyemiyorum saygıyı hakedecek bir durum yok ortada.

  6. Merhaba, makalelere yapılan yorumları kimse okumaz. Bu siteye Koru ne yazmış diye gelenler okumuyor. Ama nedense yorum yazanlar var.

    • İyi güzel söylüyorsunuz da, kimsenin olmadığından emin olduğunuz bu yorum köşesinde boşluğa “merhaba” demeniz de neyin nesi oluyor, oun anlayamadım. 🙂

    • Bu yorumları okuyabilmek için insanlar mecbur sayın korunun yazılarını da okuyor bilader..:) galiba sen yenisin buralarda; bir de niye bu kadar uzun yorum yazıları varmış falan diye takıliim deme sakın; inan ki canına okurlar, kendine gelene kadar bikaç hafta uğrayamazsın buralara..!

    • Şu yazınız bile yorumlara en azından bir göz attığınızı,fakat hoşunuza gitmediğini çağrıştırıyor.Bugün ki konudan olsa gerek,yorumlar zayıf görünse de her zaman böyle değil.Hergün sürekli aynı davulu çalan arkadaşlar bulunsa da,burada çok kaliteli paylaşım yapan ,ufuk açan çok sayıda arkadaş ta var.Fehmi beyin okurlarının entellektüel seviyesi yüksektir.Fehmi bey de açmış olduğu bu yorum sayfasıyla “fikirlerin telahuk etmesine “vesile olarak çok önemli bir iş yapıyor.

      Teknolojinin ilerlemesi okuma şekillerini de değiştiriyor.Fikir platformları daha da çoğalacak gibi görünüyor.Muhtemeldir ki bir süre sonra yazarların bir çoğunun bu platform benzeri tercihleri olacak.Buralarda fikir havuzları oluşacak.Çok ta faydalı sonuçlar doğuracak.Hemen olumsuz yaklaşmamak lazım yani.

      Son olarak okuduklarınız dolayısıyla sizin de bir fikriniz oluşursa,çekinmeyiniz, paylaşınız efendim.Sizi de okur, fikirlerinizden de istifade etmiş oluruz.Yani bir şey yapmadan yıkmaya çalışmak gibi oluyor şu yaptığınız…

  7. BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Cumhur İttifakı Gemisi’nin küpeştesinde belirip ‘Türkiye İttifakı isteriz!” diyerekten fellik fellik geminin çıkış kapısını arandığını görünce, zaten canı pek bir sıkkın olan Romeo kardeşimizin canı daha bir sıkılmış görünüyor, Nurdan Hanım. Derinleşen “gemi” fobisini bastırmak için uçak deyip duruyor. Siz o uçak sözcüğünü “gemi” ile değiştirerek okuyun bence.

    Ülküdaşı Bahçeli’den Destici’ye okkalı bir “Ne lan o Türkiye İttifakı lafını ısıtıp servis etme niyetleri? Pastadan payına milletvekilliği düştü, neyine yetmiyor?” ayarı gelmesini bekliyoruz. Böyle bir ayar verme durumları yaşanır ve Destici kulak asmaz ise, Romeo bu kez Destici’ye dalar gemideki isyanı bastırmak için, hem siz hem ben yırtarız bir kaç gün. Sonasında bir süre ben burada olmayacağım zaten, aransın dursun artık. 🙂

  8. F35’te haklısın…
    S400’de haklısın…
    Suriye’de haklısın…
    Mısır’da haklısın…
    Venezuela’da haklısın…
    Batı iki yüzlüdür…
    ABD çıkarcıdır vs.
    Liste uzayıp gider…
    Lakin ne kadar bağımsız ve ne kadar güçlüyüz. Büyümek, gelişmek için batının parasına muhtaçken, hangi haklı politikamızı uygulayabiliriz?
    Biri bana anlatırsa sevinirim.

    • Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur oğuz beyi! Sana hiç mi bişey öğretmediler..!

    • Büyümek için söylediklerin haklı ama bir fazla ile. Paraya ihtiyacımız var doğrudur para illaki batı da değil. Onlarda çook var fakat başka yerlerde de var. Diyelim ki batı bize para vermiyor, geçmişte de oldu bu muhtemelen amerikan ambargosu yiyeceğiz ve sıkıntı çekeceğiz. Kıbrıs meselesinde amerikan ambargosu yedik ve oldukca sıkıntı çektik diye kıbrısa müdahale eden ecevit erbakan hükümetini suçlamalımıyız şimdi? Farkındaysanız Erdoğana yöneltilen üç ana suçlama var. 1. Ekonomi yönetimindeki başarısızlık.

      Elbette damat paşa konusunda yanlış olduğunu söylüyorum. “Damat paşa” tanımı yeterince açıklayıcıdır sanırım. Fakat dış baskıyı da gözden uzak tutamazsınız. İki aydır Londra swap piyasasında olanları görmezseniz tamamen başarıslığa hükmedebilirsiniz. Süreç daha iyi yönetilebilirdi elbet anca sermaye ve üretim güzümüzün azlığı bunu desteklemiştir buna katılmak gerekiyor. Lakin “gezi” olayları öncesinde bu ülkede faizler %5 in altını görmüştü ki bunu da başaran bahsettiğimiz kişilerdi. Hak özgürlükler bahanesi ile başlayan girişim bizi nereye getirdi.
      2. Hak ve özgürlükler konusunda başarısızlık.

      Bu konuda kim hangi özgürlük noktasında bastırılmıştır çok merak ederim. Kim daha önce söyleyebildiği şeyi şimdi söyleyemiyor buna makul bir cevap aradım bulamıyorum. Bir tek sayın Koru bana yazdırmıyorlar diyor ama bakın yıllardır burada önemli sayıda insana ses duyuruyor ona birşey olduğu da yok. Küfredenler hakaret edenler de karşılıksız kalmasın bence. Fetö meselesine bakarsak bir çok insan bu işin içinde “cemaat! yok” diyor demesine de vicdanınıza sesleniyorum bu kadar olay mizansen mi sizce? Bu iddiaların hepsi nasıl uydurma olur. Bu konu siz yönetici olsanız nasıl çözülürdü merak ediyorum ? Devletin nasıl bir refleks göstermesini bekliyorsunuz ki. Mihenk aldığınız hiç bir batı ülkesinde dafalarca başarılı darbe olmadı. Böylesi bir darbe girişimi de olmadı. Olsaydı görürdük tepkileri ne. Elbette burda da eksikler ve yanlışlar içeriyor. Herşey mükemmel demek mümkün değil.

      3. Yolsuzluk ve yönetimde adam kayırmalar. Bu sebep sonucunda süregiden zincirleme olaylar.

      Erdoğan bu konuda büyük yanlış yapmaktadır. Kısa sürede bu sorunları çözemezse zaten son cumhurbaşkanlığı yıllarıdır. Kesinlikle son 7-8 yıldır çık kötü bir performansı vardır. Eğer bu sorunu çözse kişisel görüşüm yaşadığı sürece seçim bile olmaksızın bu devletin başında kalması olurdu.(elbette bu olacak iş değil kişisel bakışım sadece)

      Yapması gerekenin ne olduğuna gelince;

      Bir defa partisi içindeki yolsuzluğa bulaşanları temizlemeli ve vatansever insanları bularak son bakanlar kurulunda yeralan isimler gibi siyasi görüşüne bakmaksızın yeni isimlerle yer değiştirmeli yolsuzluğa bulaşanları adalete sevk etmelidir. Bu bile önemli sorunlarımızı çözecektir. Evet bu bir çalkantıya sebep olabilir çünkü çok sayıda insan var fakat yapılması gereken tek şey budur. Yukarısı değişirse aşşağısı kesinlikle değişir. Başkanlık sisteminin tek arızası başkanın aynı zamanda parti genel başkanı olmasıdır. Bir de başkanlık kararnamelerinin yasal denetim süreci net açıklanmalıdır. Dikkat ederseniz milletvekillerinin yürütme üstündeki etkileri oldukça azalmış durumdadır kişisel görüşüm her bundan sonraki seçimlerde mevcut vekillerin bir çoğu aday olmak istemeyeceklerdir çünkü milletvekilleri artık iş takibi yapamamaktadır. Bakanlar yahut başkan artık vekillere gebe değillerdir. Parti yönetimi ile başkanlık ayrılırsa başkanın vekiller üstündeki baskısı da azalacaktır. Ayrıca bu sistem meclis içindeki parti dağılımını da düzenlediğinden şu anda meclis istediği gibi çalışabilir. Başkanın partisi çoğunluğu elde etmezse zaten başkanın vekiller üstünde kuracağı baskının da bir etkisi kalmaz meclis istediği yasayı çıkarsın. Ve meclis dilediği soruşturmayı yapsın. Elbette kraldan çok kralcıların olduğu bir düzende işlerin düzelmesi de kolay olmayacaktır. Erdoğan’a düşen yanında kendisinden hesap sorabilecekleri yanında tutması olacaktır. Kendinden hesap sordurmasını bilmelidir.

      Yapmaya çalıştığım şey Erdoğan iyidir mükemmeldir yahut kötüdür demek değil. Erdoğan hatalarıyla sevaplarıyla birlikte hiç birimizin de babasının oğlu değildir. Fakat devletimizin Cumhurbaşkanıdır. Hatalarını düzeltmelidir düzeltmezse cevap sandıktan geliyor tabi bedelleri bizler ödeyeceğiz. Bakın Turgut Özal için neler söylenmişti. Sözde Atatürkçü olarak, eşinin kıyafeti yüzünden çankaya ya yaklaşmamalı denilen Abdullah Gül’ü bu gün umut olarak lanse eden çevrelerin iyi niyetli olduklarını mı sanıyorsunuz. Gerçi o dönemde geçti ya. Dün Davutoğlu için neler diyorlardı(maceracı, hayalperest vs) bu gün niye umut oldu yeniden. (Ki ben kötü demiyorum kendi ortaya çıkışı makuldür normaldir fakat dün sövenlerin bu gün onu lanse etmeleri kuşkulu diyorum)

      Ezcümle, olaylara geniş açıdan bakmamız gerekiyor. Tek kişi yada hataları yüzünde bütün herşeyi tek sebebe bağlayamayız. Bir çok şeyi birlikte değerlendirmek ona göre tavır ve konum belirtmemiz gerekiyor. Evet canımız yanıyor ekonomik olarak daha da yanacak gibi görünüyor. Dere geçerken paça ıslanır.

      • Şerif bey, ezcümle; son 15 yılın bütün etkili siyasetçilerinden bir ‘mal varlığı beyanı’ istemiş olsak; ne dersiniz, yolsuzluklarla ilgili bir net fotoğraf ortaya çıkar mı?

        Bu, bir işlem yapılacaksa eğer, hem kısa bir yol olmuş olur hem de işlem yapanın işini kolaylaştırmış olmaz mı? Ne dersiniz?

        • Kesinlikle siyasiler başlarken ve bırakırken mal varlığı beyan etmeliler. Hatta sadece siyasiler değil birinci ikinci derece akrabaları da beyanda bulunmalılar. Bakın yazdıklarım nasıl anlaşıldı bilmiyorum ancak bu gün birkaç yazı yazdım nerdeyse hepsinde ak parti ve yöneticilerinin bir kısmının yolsuzluğa bulaştığı şeklinde net ifadelerim oldu.

          Bütün yorumlarımda vurgulamaya çalıştığım ana fikrim meseleleri sadece Tayyip, Kemal, Ahmet vs üzerinden değerlendiremeyiz. Burası siyasi tartışmalar yapmanın yeri değil yani burda bunları tartışan kişilerin maksadının salt siyaset olduğunu düşünmüyorum. Yada en azından öyle olmaması gerektiğini düşünüyorum. Amacımız doğruya en yakını bulmak ise bütün herşeyi geniş perspektiften değerlendirerek anlamlandırmak olmalı. Bu platforma rol biçmek haddim değil lakin benim sayın Koru’ya kafamda biçtiğim rol bu. Tabi bu sıralar kendisine kızıyor olsam da.. Yazdıklarımı bu çerçevede değerlendirmenizi rica ederim. Kim ülkesinde yolsuzluk yapan bir yönetici ister ki? Yolsuzluk yapan bizden, çocuklarımızdan direkt çalıyor neticede. Hırsız çalıyorken elini kırmalı kesinlikle kırmalı ancak öte yandan hırsıza gözcülük yapanı da hatta hırsız var diye bağırarak, mahallenin tapusunu toptan üstüne geçirmeye çalışanı da gözardı etmeyelim diyorum.

  9. Ecevitin beyazsarayda klintonun karşısında süklümpüklüm duruşunu veya maliyesini iflas ettirmiş yunan başbakanı yorgonun merkel karşısındaki ezik duruşunu gösteren fotoğrafları hatırlayınca maşallah gene bizim bakanımız gayet rahat ve özgüvenli görünüyor. Hatta yakınlarda ab üyesi ülkelerin liderlerini, merkeli umursamaz tavrı ve tepeden bakışlarıyla ezikleyen fotoğrafına göre; abd başkanı burada oldukça mütevazi bir evsahibine benziyor. Bu günümüze şükür…

    • Rahmetli Ecevit o tarihlerde hasta ve yaşlıydı, Türkiye’de de süklüm püklüm bir hali vardı. Yunan başbakanı Yorgo ise Merkel karşısında ezik mi büzük mü idi hatırlamıyorum fakat yunanistan için çok avantajlı bir borç ertelemesi ve yeni krediler ile geri dönmüştü. Fotoğrafta dik duran damatın ise patates soğan kuyruğundan başka bir icraatını henüz göremedik.

      • İyi o zaman, hemen çok avantajlı ödeme planları ve krediler alabilmek için önce ekonomiyi çökertelim, sonra da kovduğumuz imf ye borç ver diye yalvaralım; nasıl başarılı bi bakan oldu mu şimdi? Aklın bir sınırı var…

        • IMF’den veya başka kaynaklardan borç bulunamazsa ekonomi zaten çöker. Türkiyedeki ekonomik krizlerin hepsi döviz açığından kaynaklanmıştır. Toplam dış borç 2002’de 130 milyar dolar iken 2018’de 575 milyar dolar oldu. Şu anda yeni borçlar için yalvarıyoruz zaten, dik ya da eğik duruşlu fotoğraflar magazin malzemesi.

  10. 4-5 gün önce Bernar Bey in yazdığı yorum.. vardı…Tayland evresinin bittiği günlerdi…Art niyetsiz yazdıkları kafama takıldı…..şöyle diyordu Bernar bey……
    “””””Darbede Gülen Cemaati’nin rolü nedir? Cemaat’in zaafları ve günahları var mıdır? Cemaat’in tepesi bizim sırrına eremeyeceğimiz türden istihbarat operasyonlarıyla oyuna getirilmiş midir? Bunları bu sayfalarda tartışacak değilim -ama, gün gelecek, tartışılacak bunlar.

    Yaşantımın Tayland evresi son buluyor. Mayıs başından itibaren, yeni yaşam koşullarımı yoluna koyduktan sonra, Hollanda ve Avrupa’da, zihinimi kurcalıyan soruların peşinden gitmeyi sürdüreceğim. Sayın Koru’nun günlük yazı konuları fırsat (ve mazaret) sundukça, düşüncelerimi yazacağım. Ama, şunu en başından beri biliyorum: Gülen Cemaati üyeleri ve sempatizanları, bir askeri kalkışmayı destekleyecek insanlar değiller.”””””…..
    Gülen cemaati olarak bilinen fetö ile ilgili kısmı dikkatimi çekti özellikle son söylediği cemaatin darbeyle ilğisinin olmadığını yineliyor…..başta söylim Kendisini suçlamıyorum….. bu bir tahmin mi yoksa cemaat üyelerini yeterince tanıyormu bilmiyorum….bu konuların muallakta kalmaması için buyrun yorum yapmaya…….Bu konu tartışılması gerekir……..

    • Başbuğum tartışmalı bir durum yok; pensilvanyadan verilen ilk tepkinin aynısını tekrarlamaya devam ediyorlar: ne tiyatroymuş arkadaş yaa? Yunan hükümeti ve yargısını bile önümüze kattık köçek gibi oynatıyoruz: 8 kişilk opera ve bale sanatçımızı askeri bi helikoptere doldurup otomatik pilotla yunanistana kakaladık; oturum izinlerini yaptırdığımız gibi helikopterimizi de geri aldık iyi mi? Bu bir devrim miydi banu ya da tiyatro mu diyesim var neydi bilemiyorum ki cansu..!

  11. Yazılarınızı okudum.Neyin barışık neyin küs olduğunu gerçekten bende senin gibi anlayamadım.Dış politikada anlayamadım.Ekonomide anlayamadım.2000 yılında Türkiye nin dış borcu 200 milyar dolar diyorlardı.Bugün 500 milyar dolara yakın diyorlar.Siyasette seçimler oldu,Hükümet diyor biz kazandık bahçeli diyor yüzde 18 aldık,ak parti diyor yüzde 44 aldık chp ye sorsan büyük şehirleri aldık oda kazandı tabi ki bunu anlayamadı,daha anlayamadığım milli eğitim de kaç sefer değişiklik oldu hangisi iyi oldu onu da anlayamadım.Çamlıca ya 60.000 kişilik bir cami yapıldı iyi mi oldu kötü mü oldu onu da anlayamadım.Her ile üniversite yapıldı iyi mi oldu kötü mü oldu onu da anlayamadım.Hapishaneler tam dolu diyorlar hatta nöbetleşe uyunuyormuş diyorlar bunu hiç anlayamadım.Herkes acız diyor ama yollar ve sokaklar araba dolu benzin pahalı diyorlar ama trafikten şehirlerden cıkılmaz oldu.Bunları anlayan birisi varsa cıksın bir tv kanalında anlatsında bizde öğrenelim.Yalnız benim anladığım şey var bir zamanlar ben inşaatlarda yevmiyesiyle bir gün çalıştığım zaman 3 tüp alıyordum,bugün iş bulamıyorum bulup bir gün çalışsamda bir tüpü zar zor alıyorum.Tarlada çalışan bir işçi bir tüp bile alamıyor.İyi ve kötü diyenlerin vicdanına bırakıyorum.Teşekkürler herkese…

    • Bilader tüpe bağlı hastanız mı var? Günde üç tüpe para mı yeter? Sosyal yardım ya da sağlık sigortanız yok mu? Doğruca mahalle muhtarına bilgi verin, ilgileneceklerdir… Geçmiş olsun!

        • Nurdan hanım Gayret ‘in atlayacağını farketmiş,anında müdahale etmiş,Gayret bey de çizgi film kahramanı Sylvster gibi duvara yapışmış.Sonra benim ” telahuk- u efkar” ı da kaçırmış;kastım fikirlerin birbirine katılması değil,”Tesadüm-ü efkardan barika-i hakikat doğar” sözünü çağrıştırmaktı.Yani reflekslerde oldukça zayıflama var.Gözler toprağa mı bakıyor ne?

  12. Anlaşılan o ki, oyun teorisi konusunda uzman Ebu John bin Nash AKP’ye İstanbul seçimi öncesinde destek vermiş. Strateji şu :

    1. Seçim öncesinde seçmen listelerine biraz hile karıştır. (İktidar sende)
    2. Seçimi kazanırsan sorun yok.
    3. Seçimi kaybedersen itiraz edip seçimi yeniletmeye çalış.
    4. Muhalefet biz iktidarda değiliz bunları yapmış olamayız derse “Siz yapmamış olabilirsiniz fakat FETÖ yapmıştır” de.

    Not : YSK bu oyun teorisinde hesaba katıldı mı bilmiyorum. Bunu ancak sonuç açıklanınca anlayabileceğiz.

    • Tıpta ‘delilik” halini “insanite” olarak tanımlıyorlar Türkçede. Bunu insan=human hesabıyla, “humanite” olarak da ifade edebiliriz! İnsanlığın halleri arasında “delilik” te bir haldir. Neticede güvenilmez! Şükür ki bütün insanlık bundan ibaret değil…

      O bu seçim stratejisini verdiyse, bunu “seçime hile karıştırmaktan” ziyade Türkiye’yi karıştırma oyunu olarak da görebiliriz. Bu ona yetebilir, onun işine gelebilir. Ancak, seçimi kazanmak isteyen AKPnin işine gelir mi epey şüpheli. Çünkü kimin oyu nereye gitmiş hesabını yapma konusunda her kafadan bir ses çıkıyor. Herkes haklı! Ancak, matematik siyasetin bir kolu değil. Seçimlerin tekrarlanması halinde sonucun ne olacağı ise ne bir matematik işi, ne bir siyaset ve hatta ne de müneccimlik! Seçimler tekrar olursa AKP’nin daha açık ara kaybetme ihmali kazanma ihtimalinden daha yüksek. Bu gerçekleştiğinde, AKPnin geri kalan süreci yönetecek durumu kalmaz. Kefenini hazırlamak zorunda kalır….

  13. Kur’an ve Tevrat
    Dünya işçilik döneminden ortaklık dönemine geçmektedir. Nuh zamanında yazı icat edilmemişti, uygarlık başlamamıştı. Şimdi bilgisayar icat edildi, uygarlaşma tamamlandı. O günün doğum sancıları Nuh Tufanı idi. Bugünün doğum sancıları atom tufanı olabilir.
    Dünya dengesini kaybetmiş, kimin ne yapacağı, sonunun nereye varacağı belli değil. Bizim yapacağımız şey Tevrat ve Kur’an’ı ele alarak bu hususta tüm insanlıkla işleri iş birliği yaparak hak ne ise onu ortaya koyarak halletmektir.
    “Kur’an ve Tevrat böyle diyor. Kabul ederseniz yaşarsınız, etmezseniz atom denizinde boğulur giderseniz.” dememiz gerekir. İnönü Demokrat Parti’ye “Sonra sizi ben bile kurtaramam.” demiştir. Ben diyorum ki sonra sizi Trump da kurtaramaz.

    • Türkiyedeki nato malı atom bombalarının bir kısmı yakın zamanlarda romanyadaki üslere transfer edilmiş; elde kalmış olanlar derhal tam kontrol altına alınmalı veya s400ler gelene kadar taşınmaları bi şekilde engellenmelidir..! Malum, ukraynanın durumu ortada:(

  14. Kafanızı oylesine sn Erdoğan ile bozmuşsunuz ki plotlarla Erdoğanın ne ilgisi olabilir ?
    Bizde bir söz vardır : Yolda kafanıza saksı düşse erdoğandan bileceksiniz. Seversiniz sevmezsiniz
    ancak her suçu erdoğan a atarsanız fasit daireden çıkamaz ve sürekli debelenirsiniz.
    Dürüst olmak için doğruyu da yanlışı da ifade etmek gerekir.
    Erdoğanın avukatı değilim ancak bu kadar nefret bizleri rahatsız ediyor.Bu haksızlığa tahammul edemiyorum.Doksandokuz yanlışı varda bir tane doğrusu yok mu allah aşkına .

    • – amerikaya gönderilen pilotlar, akpye yakınlığı olmayan pilotlar olabilir mi?
      – Amerikaya gönderilen pilotların akpye yakın pilotlar olma ihtimali var mı?
      – mesela tübitaka atanan baytar gibi olabilir mi?
      – yani haketmediği halde, birilerine yakın diye, amerikaya gönderilmiş olabilir mi?
      – olamaz mı?
      – Yani türkiyede her kamu kurumunda her işte liyakat esasına göre görevlendirmeler oluyor, mutlaka burda da liyakat esasına göre olmuş mudur?
      – yoksa, türkiyede hiçbir kurumda liyakat esasına göre görevlendirme olmadığı gibi, burda da aynı sistem geçerli olabilir mi?
      – Yani aslında, bu işi yapamayacak kişiler görevlendirilmiş olabilir mi?
      – Olamaz mı?
      – Eğer olamaz ise, amerikalıların yapabildiği bir işi bizimkilerin yapamaması ile ilgili mutlaka mantıklı, kabul edilebilir bir açıklamanız vardır.
      – sizin mantıklı açıklamanızı büyük bir merakla bekliyorum.
      – mantıklı açıklama yapamazsanız her kötülüğü akpden bilecek epey kişi büyük bir sabırsızlıkla sonucu bekliyor. ona göre…

      • Devlet yönetiminde bulunanlar her daim liyakatı kenara bırakarak kendi yandaşlarını atamışlar ve atamaya devam etmektedirler. Ezelden beri bu böyledir böyle olmasaydı
        zaten bizler de gelişmiş ülkeler statüsüne çoktan ulaşabilirdik.Bu işin sağcısı solcusu islamcısı milliyetçisi olmuyor herkes aynı felsefe ile hareket ediyor.

        • sayın ahmet!
          – ne demek istediniz anlamadım. siz yazdığınızı anladınız mı merak ettim doğrusu.
          – Sonraki yorumunuzda:
          – “Devlet yönetiminde bulunanlar her daim liyakatı kenara bırakarak kendi yandaşlarını atamışlar ve atamaya devam etmektedirler. Ezelden beri bu böyledir böyle olmasaydı
          zaten bizler de gelişmiş ülkeler statüsüne çoktan ulaşabilirdik” diyorsunuz.
          – daha öncesinde de pilotların başarısız olmasından akpnin hiçbir dahli yoktur dediniz.
          – hangi yazdığınızı doğru kabul edelim. pilotların başarısız olmasında akpnin sorumluluğu olduğunu mu?
          – yoksa, o pilotların başarısız olmasında akpnin hiçbir sorumluluğu olmadığını mı?
          – eğer akp, kendi yandaşlarını gönderdiyse, o zaman o pilotların başarısız olmasında sorumluluğu vardır.
          – yok eğer o pilotların başarısız olmasında sorumluluğu yoksa, o zaman, akp kendi yandaşlarını göndermemiştir.
          – fakat siz, ikinci yorumunuzda, geçmişte de siyasilerin kendi yakınlarını tercih ettiğini yazarak, o pilotların akpye yakın pilotlar olduğunu kabul ettiniz.
          – söylediklerinizin birbirini çürütmesinden sizin de akpye yakın olduğunuz sonucuna vardım. Umarım yanılmamışımdır.

        • Cevabinızda insana şü soruyu sordurma gerçeği hissettiriyor!

          Bu ne biçim lahana turşusu? VE-

          “Kafanızı oylesine sn Erdoğan ile bozmuşsunuz ki plotlarla Erdoğala ne ilgisi olabilir ?”
          ×××××
          Bu ne bicim pehrız?

          “Devlet yönetiminde bulunanlar her daim liyakatı kenara bırakarak kendi yandaşlarını atamışlar ve atamaya devam etmektedirler. Ezelden beri bu böyledir böyle olmasaydı
          zaten bizler de gelişmiş ülkeler statüsüne çoktan ulaşabilirdik.Bu işin sağcısı solcusu islamcısı milliyetçisi olmuyor herkes aynı felsefe ile hareket ediyor.”

  15. Gelelim yazıda bahsedilen bakanların “amerikadan gelen randevu haberlerine, görüşme taleplerine vs. çok net bi kompleks örneği. Amerika dediğimiz çıkarcı, kendi çıkarları için her değeri her inancı yahut her insani mevhumu alıp satabilen insanlar topluluğunca yönetilen bir devlet. Çok da güçlü bir devlet. Ne yazıkki bizim münevver-aydın geçinenlerimizin de beyinlerini esir almış bir kaos gücü. Siyasilerimiz bakanlarımız gazetecilerimizin bir çoğu(ama neredeyse üçü beşi hariç binlercesi) her olaya Amerika açısından bahar haldeler. Amerika güçlüdür (şimdilik) evet ama gücünü zulümden alır fakat emin olun inandığımız ALLAH EN GÜÇLÜDÜR. Şüphesiz Yaradan gücünün tecellisini sebepler planında gösterir lakin zamanını da o tayin eder. Ama biz her olayda amerikanın doğrularına göre hareket ederiz. Amerikadan biri bir bakanı aradığında haber olur gazetede. Yahut amerikadan yapılanma başat haber olur basınımızsa “burası da dahil”. Yılların alışkanlığı komplekse dönüşmüş demekki. Herkes için ne kadar önemliymiş Amerika başkanının odasındaki resim meğer. Karşısında oturduğunuz ada gerçekte kumarhane işleterek para kazanan Aşşağılık bi adam altı üstü. Tamam bir devletin başkanıdır mecburen ilişki kurasın ama bunula övünebileceğim biri değildir trump.

  16. Türkiye Dünya siyaset liginde en altlarda oynamakta ve ekonomik olarak küme düşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bir an önce sıralamanın üst kısımlarına çıkmanın yollarını bulmalıdır. Bugün Nicolas Maduro da kendini ve koltuğunu kurtarmağa çalşan bir siyasetçidir. Ülkesinde aldığı oy ve destek bellidir. Halkı yiyecek sıkıntısı çekmektedir ve gerçekten zor durumdadır.

    Sn Erdoğan madem Mayıs ayında Trump ile görüşecek, Ortadoğu ve Dünya barışı için ne yapması gerektiğini Trump’a samimi olarak, bir dost ve müttefike yaraşır bir şekilde sormalı. Türkiye’nin ve halkının ekonomik ve güvenlik ihtiyaçlarına ters düşmeyecek şekilde garanti verilmesi halinde Ortadoğu ve Dünya barışı için ne yapması gerekirse yapabileceğini belirtmelidir. Aldığı cevapta bariz adaletsiz ve dengesiz noktalar varsa bunun barış ve huzurun tesisi için Kuran’a, İncil’e ve Tevrat’a göre doğru olmadığını kendine anlatmalı ve ikna edici olmalıdır. Dünya liderliği budur! Bu iş kapasite, dirayet, ikna becerisi ve herşeyden evvel samimiyet ve iyi bir iletişim gerektirir.

  17. Nurdan hanım, buranın değerli bir yorumcusu olarak bilirdim sizi. Beni bağışlayın ama söylediğiniz doğru değil. Çünkü o kurs dediğiniz eğitim programı 6 aydan evvel bitmeyecek. Dolayısıyla yetenekli mi yeteneksiz mi henüz bilmiyoruz (belli ki siz yeteneksiz olmalarını diliyor gibisiniz). Yazı Venezüella ile ilgili siz damat paşayı eleştireceğim diye olayı gerçeğin çok dışında bir şekilde pilotlara getirdiniz. Malum örgüt birlikteliğinin taktiğine benziyor. Konu ile ilgisiz ancak söylemeden geçemeyeceğim. Bir toplumsal (dini,siyasi vs) örgüt eğer “davayı başarıya ulaştırmak için kendi davasının kurallallarını zafere kadar askıya alıp zafere kadar her yol mübah” sonunda geleceği yer bu oluyor. Birini kötülemek için her şeyi ama her şeyi söyleyip yapabilirsin diye düşünmek normalleşiyor bu sözler söyleniyor işte. . Doğru yada doğru olmayan herşeyi söyleyebiliyorsun. Yeterki karşımdaki zarar görsün yıpransın. Bilmiyorum bu yorum yayınlanır mı fakat yayınlanırsa- BAZI DİNİ CEMAAT VE SİYASİLER HEDEFE ULAŞMAK HER YOL MÜBAH DÜSTURUYLA ÇIKTIKLARI YOLDA Kİ BURDA BAHSETTİĞİM İKİSİ DE AYNI DAVANIN NEFERİDİ SÖZDE, AYNI YOLUN YOLCUSUYDU. BU GÜN (HÂŞA) ALLAH’A DİN SATAR HALE GELDİLERSE İŞTE BU (ZAFERE KADAR HER YOL MÜBAH) ANLAYIŞININ SONUCU. DOLAYISIYLA MENSUPLARININ MEŞRUİYETİNİ SORGULAMADAN NASILSA HARP HALİNDEYİZ HİLE YAPABİLİRİM DÜŞÜNCESİYLE YAPTIKLARI VE YAPTIRILDIKLARI BİRÇOK ŞEY İSLAMIN DÜSURLARINA AYKIRI. SİZ DE HERŞEYİ SÖYLEYEBİLİRSİNİZ NURDA HANIM. İşte bu geldiğimiz yer bile samimiyetsiz olduğunu ortaya koyuyor bu haşhaşi örgütünün. Evet çünkü benziyor her taktiği her hali. Nurdan hanım diyim de düzelto giden pilotlar Tayyipden önce pilot olarak THK pilotuydu. Zaten orda öğrendikleriyle burda uçmaktan ziyade uçucu personel yetiştirmek üzere eğitim görüyorlar. Tahkir edici bir yazı oldu ama bu kadar yalanı kim söylerse söylesin bu cevabı alırdı.

    • Siz neden bahs ettiginizi anlamadim! Örgüt mörgut kirli işler falan filan belliki AKP lilerden bahs ediyorsunuz ama onuda anlamadim! Fakat bir şeyi iyi anladim….
      Pilotlari! Anladiğim kadari ile 15 Temmuz 2016 dan sonra Hava kuvvetlerinde pilot kalmadi hepisi Darbecilikten dolayi hapise atildi.
      Birde oyuncak ucak kullana pilotlardan 3. ekip kursa başlamiş olduğunuda sizden duyunca! F-35 lerin tesliminin uzamasinin sebebini millete anlatamadiklarindan dolayi gidip Rusya ile fuze anlaşmasıde yaparak hem milleti kandirip hemde torpilliler biraz daha ABD de pilotluk kursu almak adi altinda tatil yapsinlar, diyeyimiş, siz bunu doğruluyorsunuz degilmi?
      Nasil olsa milletin rizkini yemek Saray fetvacilarina gödere helel!
      Heleki iftira atmakta gene sizin saray fetvacilarina göre sevep!
      Hay Allah bende bu kadar saçmalayan yaziyi yazanin bir an trol olduğunu unutup cevap yazacak kadar ciddiye almişim.
      Neyise en iyisi göndereyim de
      Adam yerine konulduğu için sevinsin

      • Evet Türk Hava Kuvvetleri (thk) siz belli ki onu Türk Hava Kurumu olarak anlamışsınız. Ben ne kadar trolsem siz benden çok daha kaliteli olduğunuzu beyan ediyorsunuz. Sanırım yazdığım size dokundu. Trol olup olmadığımı diğer yazılardaki söylediklerim ışığında diğer yorumcular da takdir edebilirler. Okuduğunuzu doğru anlayacağınıza(!) emin olarak sizin de bunu takdir edebileceğinizden kuşkum yok. Evet bi kaç hatalı (anlam düşüklüğü bulunan) cümle kurmuş olabilirim. Fakat trol neresinden çıkarılır bunu yine sizin takdirinize bırakıyorum. Lakin böylesi nefret dolu bakan biriyle hiç bir türlü aynı düşüncede olmak istemezdim. Nefretiniz öyle kör etmiş ki sizi yazdığım yazıyı bile sırf sizin görüşünüzde değil diye benim adamlığımı sorgulatmış. Hakkımı nasıl ödeyeceksiniz. (Muhtemelen ders aldığınız yerde de “size bizden olmayanın yada bizi tasvip etmeyenin imanı şüpheli” diye öğretmişlerdir mazur görüyorum). Adam yerine koyduğunuz için teşekkür ederim çok sevindim çok lazımdı bana yüce taltifiniz. En az eleştirdiğiniz taraf kadar bağnazsınız. Çok dahada bağnazsınız ya bu kadarı kafi. Kendinizi zulme uğramış hissedebilirsiniz belki bu yüzden saldırganlıştınız da size zulmeden ben değilim.

        • Şerif: Nisan 28 at 2100
          ( Türk Hava Kuvvetleri (thk) siz belli ki onu Türk Hava Kurumu olarak anlamışsınız.)
          ×××××××
          Nurdan Nisan 28 1903
          Anladiğim kadari ile 15 Temmuz 2016 dan sonra (Hava kuvvetlerinde pilot kalmadi) burada ne anlamişim?
          TH Kurumumu?

          Şerif Nisan 28 210
          SİZ DE HERŞEYİ SÖYLEYEBİLİRSİNİZ NURDA HANIM. İşte bu geldiğimiz yer bile samimiyetsiz olduğunu ortaya koyuyor
          (bu haşhaşi örgütünün)
          Nurdan
          (burda kimden bahs ediyorsunuz? konu ile alakasi ne? Yoksa siz bu
          örgüte üyemisiniz?veya bahs ettiğiniz örgüt Kendinizmisiniz?) Bu örgütün yazdiğim konu ile alakasi varmi?
          ×××××
          Serif
          Evet çünkü benziyor her taktiği her hali. Nurdan hanım diyim de düzelto
          giden pilotlar Tayyipden önce pilot olarak THK pilotuydu.
          Zaten orda öğrendikleriyle burda uçmaktan ziyade uçucu personel yetiştirmek üzere eğitim görüyorlar.

          (Tahkir edici bir yazı oldu ama bu kadar yalanı kim söylerse söylesin bu cevabı alırdı.)

          Nurdan
          Siz bana yalanci derken kendi kendinizl yalanladiğinizin farkin bile varmayacak kadar da bilgesiniz.
          Serif
          (Giden pilotlarTayyipden önce pilot olarak THK pilotuydu.)
          Nurdan
          Hani ben yalan söylemiştım buda nerden çıkti?
          Birde 15 temmuzdan sonra bunlardan halen daha THK de varmi?
          Sizin için trolden dah uygun isimler var AMA ben onlari kullanamam! Yalniz YALANCILARIN en yalancisi siz ve taptiklarinizdir.
          Siz kalkin tanimadiğiniz birisine
          Yalanci deyin daha sonrada ileri geri laf yetiştirip dindan imandan bahs edin..
          Şerif
          Sanırım yazdığım size dokundu. Trol olup olmadığımı diğer yazılardaki söylediklerim ışığında diğer yorumcular da takdir edebilirler. Okuduğunuzu doğru anlayacağınıza(!) emin olarak sizin de bunu takdir edebileceğinizden kuşkum yok. Evet bi kaç hatalı (anlam düşüklüğü bulunan) cümle kurmuş olabilirim. Fakat trol neresinden çıkarılır bunu yine sizin takdirinize bırakıyorum. (Lakin böylesi nefret dolu bakan biriyle hiç bir türlü aynı düşüncede olmak istemezdim. Nefretiniz öyle kör etmiş ki sizi yazdığım yazıyı bile sırf sizin görüşünüzde değil diye benim adamlığımı sorgulatmış.)

          Nurdan
          Siz eleştireleri nefret olarak kabul ederken kendinizide çok mahsun ve kibar olarak kabul ediyorsunuz! Herhalde çok mahsunsunuz?
          Yukardaki hakaretleri benmi size yazdim?
          Cok bilmiş gibi kalkmiş F-35 leri kullanacak olan pilotlari normal ucak kullanacklarla kariştiracak kadarda bilgelik tasliyorsunuz.
          Hani ben yalanciyim ya!
          Siz doğrulara! yakinda Riza zaraf gibi Erdoğandan devlet onur madalyası alirsaniz hiç şaşırmam.

          Ben yorumumda ne kimseye hakaret ettim nede yalan bir kelime yazdim, Türkiyenin paralarinin nasil çar çur edildiğinin devede kulak kalan kismini ve oynana oyunlari bir vatandaş olarak yazdim ve yazmayada devam edeceğim…

          Size tavsiyem benim yorumlarimi okumayin çünkü bu güne kadar sizin yorumlarinizi okumuyordum bu gün ismim geçdiğini görünce okudum…
          Bundan sonra ismim geçse dahi olmayacağım.

      • Pilotların başarısız olduğu haberin linkini atsın. Neyi nasıl anlaması gerektiğini anlatalım. Bir italyanın kullandığı Ferrariyi Erdoğana yakın biri kullanamaz da der bunlar. Kafa böyle çalışıyor.

        • keşke başka bir takma isim kullansaydın. şu sıra sarı kanarya hiç de makbul değil.
          – haklısınız. erdoğana yakın bir baytar tübitakda yönetici olabilir. bizim ki, normale göre fikir yürütüyoruz. halbuki iktidarda akp var ve bir baytar da tübitakda yönetici olabilir.
          – Sarı kanarya!
          – istersen izaha baytardan başlayabilirsin. nasıl olsa pilotlara gelene kadar daha epey erdoğana yakın olup da beceremeyeceği işin başına geçen kişi hakkında izahat yapmanız gerekecek.
          – keşke sarı kanarya diye takma isim kullanmasaydın.

  18. Fehmi Bey, şu cümleyle bitiriyor bugünkü yazısını:

    “Hiç kapağı açılmayan, ama her an olumsuz etkileri hissedilebilecek bu konuyu da bilin istedim.”

    Muhtemelen bazıları, “Bu adam bir kibir abidesi, aha işte kanıtı!” diyecekler, ama, Sayın Koru’nun son cümlesini okuduğumda, içimden “Ben zaten biliyordum. . .” diye geçirdim.

    25 Nisan’da, yazarımızın dış politikayı boşlamış göründüğünü yakınan (Şerif rumuzunu kullanan) bir okura cevaben, aşağıdakileri yazmış, bir karşılık alamamıştım.

    25 Nisan 2019 at 23:02
    “Yazarımız, beklentilerinizle örtüşen bir yazıyla karşımıza çıkar mı bugün yarın, kestirmek güç, Şerif Bey. Ülkenin uluslararası ilişkileriyle yakından ilgili görünüyorsunuz. Belki şu Venezüella’nın Madurosu ile yapılan altın alımı işlerinde bize fikir verici bir iki şey yazarsınız eğer önemli bir konu başlığı olabileceği fikrindeyseniz.

    Biliyorsunuz, İran’a uygulanan ticaret ambargosu nedeniyle benzer bir ilişki kurulmuştu altın üzerinden İran rejimi ile. İşin ucu, arada malı götüren Zarraf üzerinden önce Rahip Brunson’a, oradan Halk Bankası’na kadar uzanıp H. Atilla’nın başında patlamıştı.

    Benzeri bir durumu yaşamayız inşallah, diyor, kaygılanıyorum. ABD, Maduro hükümetini gayrı-meşru ilan etti kısa bir süre önce.

    Sizce tekrarlanabilir mi benzeri bir durum? Bulunur mu bir rahip daha “Neme lazım, bunu alıp elde tutalım bir tedbir olarak” diye düşünülerek?”

    Kibirse kibir, suçsa suç: Daha önce konuya ikkat çekmiştim ben 🙂

    • Bernar bey, Venezüella-Türkiye yahut da birilerinin duymak istediği gibi Maduro-Tayyip ilişkilerine dair özel bir bilgiye sahip değilim. Fakat şunu biliyorum ki “Dünyaya amerikan, ingiliz, israil veyahut toptan sermaye mihengiyle” bakmamalıyız. Ülkemizi yönetenlere kızıyoruz diye, muhalifiz diye her durumda hatalı-yanlış peşin hükmüyle değerlendirirsek varacağımız nokta kör çobanla sürüsünün sonu olacaktır. Gelelim Türkiye-Venezüella ilişkisine; Özel bilgim yok ama aleni bilgiler var. Yaklaşık 8 yıl önceydi ve her ne kadar amerikanın tam hedefine oturmuş olmasa da sevdiği bir ülke de değildi. O yıllarda Venezüella Türkiyede tokinin çalışmalarını incelemek üzere bir heyet gönderdi ve Venezüellada da çalışma yapmasını önerdi karşılığını petrol olarak ödemek üzere. Her ne kadar katılacağınızı düşünmesemde bu düşünceme, ülkeyi yönetenler de hem kâr etmek adına petrol tedarik kaynaklarını çeşitlendirmek adına buna evet dediler. Abd kendi kontrolü dışında bir petrol tedarikcisiyle kuracağımız ilişkiyi elbette istemezdi ve bunu açıktan dillendirmeseler bile bazı amerika gazeleterinde Türkiyenin bu işbirliği çalımasının yanlış olduğuna dair yazılar yayınlandı. Ve süreç içinde buraya geldik. Ne yani “büyük patron istemiyor diye tamam vazgeçtik” mi demeliydik. Yani demem o ki bizim Venezüella diyaloğumuz yeni değil. Durum tam da şuna benziyor. Mâlum 17-25 aralık hadisesinden yaklaşık bir yıl öncesinde kürt petrolünün satışında finans kısmının Halk bankası tarafından üstlenilmesine dair anlaşmayı hatırlatırım. O dönemde de amerika anlaşmaya karşı çıkmış ancak finans kısmının isim de verilerek bir amerikan bankasının (morgan) üstlenilmesi şartıyla buna muvaffakat edebileceğini deklare etmişti. Yani ticaretinize karışmam ama parası bende durursa. Bu gün Halk bankası bunun bedelini ödemek zorunda bırakılmıştır. Halk bankasının o zamanki genel müdürü değil kurumsal kimliğinden bahsediyorum. Dikkat ederseniz amerika bu gün bahsettiğiniz kişiyi yolsuzluktan değil bankanın iranla finansal ilişkisi yüzünden yargılıyor. Duruşma tutanaklarında bu yayınlanmıştır. Elbette ki zerrab adlı kişi burda iki devletin de mutabakatıyla bu işi üstlenmesine karşılık kişisel çıkar için yolsuz ilişkilere bulaştığından yargılanmalıdır hatta kimse muhattabı o da yargılanmalıdır burası ayrı. Herşeye rağmen iran ambargosu da ayrı başlıkta değerlendirilmelidir. Biz niye değerlendirilmelidir. Amerika İran diyaloğunda taraf olalım ki ? Yada niye amerika politikasına göre hareket edip buna göre duruş alalım yada ticaretimizi buna göre organize edelim. Elbette ki her durumda bu işi organize edenler temiz kalmalı. Bu işlerden kişisel çıkar elde etmemeliler. Edenler bundan dolayı ceza görmeli. Sayın Fehmi Koru’nun yazılarından öğrendiğim bir isim vardır “Albay Oliver North” bu ismi var kendi yok kişi dünyanın her yerinde Amerika adına darbeler planlamış ki birilerinin iddiasına göre Humeyninin Şahı devirmesi de dahil. Bir de size “Gertrude Bell” isimli arkeolog! un hayatını ilişkilerini faaliyetlerini okumanızı öneririm. Konu gene “dış güçlere” bağlanıyor gibi olacak ama. Gerçeği de görmemiz gerekiyor sanırım. Ülkemizdeki iktidar bence oldukca iyi niyetlerle başladığı noktada maalesef bugün ki yorumumda belirttiğim “başarmak için her yol mübah” şeklinde hareket etmiş üstelik bazıları burdaki başarıyı kişisel çıkara dönüştürmüş dolayısıyla doğruyu yanlışı birbirine kattığından işin içinden de çıkamaz olmuştur. Hedefi doğru seçmiş düşmanı doğru belirlemiş fakat bu mücadelede hatalar yapmıştır. Eh düşman da bu savaşı kazanmak için bu hataları güzel kullanmış devletimizin haklı mücadelesi bu hatalar neticesinde toplum gözünde itibarsızlaştırılmış oldu nihayetinde. Fakat dikkatinizi çekerim Amerika yı yöneten niteliği belli olan kişi ve kişilerin ismi en azından dünyada hatta daha fazla ülkemizde onların iddialarının haksızlığını tartışmamıza yol açmamaktadır. Sayın yazara ve bir kısım yorumcuya yönelttiğim isyan tam da bu sebepledir. On yıldır devletimizin (hadi bazılarının duymak istediği gibi “Cumhurbaşkanının”) verdiği mücadeleyi kişilerin hataları üzerinden tartışırsak bir yere varamayız. Hadi bunu ortalama insanlar yapsa neyse anlaşılabilir diyeceğiz ama iddia sahibi yada taraf olan hatta bu konuda yöneticilere danışmanlık yapması gereken üstelik bunu gerçekten becerebilecek kapasitede insanların bu şekilde davranması insanı üzüyor.

    • Gelelim büyük resme. Olaylara insanlık adına, ülkemiz adına, aidiyetimiz adına (islam). Kimse bu düzene dur demeyecek mi? Farkında değilmisiniz bu gün Ghandi diyince herkes bir saygı duyuyor ingiliz halkı bile kendi ülkesine karşı çıkmış kişiyi saygıyla anıyor. Oysa bizim ülkemizin Cumhurbaşkanı yıllarca haykırdı “dünya beşten büyüktür” diye. Ülkemize yapılan saldırıların bu cümle ile alakasının olmadığını mı düşünüyorsunuz yoksa? Kişisel olarak bundan gurur duyan biriyim Fakat kenarda dursun. Bu sözün söylenmesi gerekmiyormuydu artık. Bu bir yol açmıştır. Üstelik Cumhurbaşkanının “devletlerin kendi para birimleriyle ticaret yapmaları söylemi” ne dikkatiniz çekmek isterim. Bu fikrin müellifi Tayyip Erdoğan olmasa da günümüze kadar en yüksek perdeden dile getiren o olmuştur. Üstelik bir çok platformda da karşılık bularak. Bu gün bir çok devlet bir kaç yıl içinde bu sistemi kullanacaktır. Tabiki amerika bunu kabul etmeyecektir. Tabiki bu söylem eyleme geçtiğinde düşeceği durumu ötelemek için elinden geleni yapacaktır kendi bakış açısıyla yapmalıdır da. Venezüella, İran, hatta geçmişte Irak (sayın Koru’nun ikinci körfez savaşı öncesindeki yazılarında göreceğiniz üzere fransayla euro ile ticaret anlaşması nı hatırlatırım) ve daha birçok “öcü devlet” ilan edilmesinin sebepleri nedir ? Suudilerin bu gün amerikan-israil tezlerini sahiplenmesindeki sebep nedir? 11 eylül olayı neticesinde açılan, bir kaç yıl önce sonuçlanan fakat şimdilik kakarı uygulanmayan dava hatırınızda mı ? Suudiler para kaybetmemek için bu noktaya geldiler. Biz de ülkemizde ekonomik kriz çıkmasın diye amerikan tezlerini mi uygulayalım-savunalım? Yahut savunmamızı amerikan öneriyle oluşturmaya devam mı edelim ne dersiniz ? Söylemek istediğim en doğrusunu biz/ben/tayyip bilir değil. Lakin kişilerin hataları yüzünden verilen savaşı yok saymamalıyız. Gidişatı görmüyor olamazsınız. 80 yıllarda dünya nüfusunun %1 i dünyadaki varlığın yaklaşık %25 ine sahipti bu gün o %1 varlığın %52 sine sahip. Bu gidişatın bir plan dahilinde olmadığını kim söyleyebilir? Dolar hegemonyası çökmezse olacak olan bellidir. Tayyip Erdoğan bunu başarabilir mi ? Bence bir insan ömrüne sığacak bir savaş değildir bu. Fakat önemli bir başlangıçtır. Herkes bu dünyada vermese bile Ahirette hesabını verecek. Allah indinde en zelil kişi “zalim devlet başkanıdır”. Tekrar olacak ama kişileri eleştireceğim diye bütün bunları görmezden gelemezsiniz. Yahut bunu kişisel çıkar elde etme yolu olarak değerlendiremezsiniz. Erdoğan sırf kişisel çıkar yahut güç devşirmek için bunları yapıyor olsaydı emin olun ülkede ekonomik kriz olmadığında daha fazla çıkar/güç sağlayabilirdi. Üstelik iktidardan düşmeden bunun devamlılığını sağlayarak. Oysa şu anda bir seçim olsa kazanıp kaybedeceği belli değil. İçerdeki meseleleri dışarıdan bağımsız değerlendirmek doğru değildir. Vesselam.

      • Merhaba Şerif Bey, yanılıyor da olabilirim, ama, sanki biraz peşin hükümlü yazmışsınız. İlk iki dönemi boyunca sıkı bir AK Parti destekçisiydim ve burada dile getirdiklerinizin bir bölümüne katılıyorum. “Batı İttifakı ile sürtüşmeyelim, her dediklerini yapalım, başımız ağrımasın” diye düşünelerden değilim.

        “Erdoğan anti-emperyalizmin bayraktarı, bunun için bizi köşeye sıkıştırıyorlar” türü bir hamasetten uzak kalınarak yazılmış her metin okunmaya ve üzerinde düşünmeye değer. Siz de, emek ve düşünce katarak böyle bir metin yaratmışsınız.

        Selamlar.

  19. Şu anda İktidarda Chp veya Abdullah gülün ekibi olsaydı Abd yle veya batıyla bir sorunumuz olmazdı gül gibi geçinirdik…Bütün sorunlarımız bir anda biterdi…kınıyorum iktidarı…

    • Sayın başbuğum maalesef bu konuda size katılamıyorum; başörtüsü üstüne kep takarak intifada başlatanların eline ne geçtiyse, abd bayrağından başörtüsü takanların sonu da aynı olur. Bu konuyu ancak karısı ingiliz olan içgüveysi bi başkan bulursak çözeriz gibi geliyor bana..:) saygı ve selamlarımla…

      • H.gayretim espiriyi kaçırmışsın yaw.:) demem o ki batı ve abd cumhur ittifakından rahatsızsa bu iyi birşey…. onlar iyi geçineceği kimseleri baş tacı yapar….selamlar hürmetler

  20. Her zaman ve mekanda sürekli insan Haklarından bahseden ve onu sahiblenen gibi görünen ve kuzu postuna bürünen ÜLKELER var karşımızda, ABD ve AB Ülkeleri. Bu Ülkeler kendi içlerinde –
    beyaz olmıyanlara karşı ve dünyada her türden insana karşı İNSAN OLMIYAN mahlukatın tavrını sergiliyor. Bu yönden bakıldığında, en azından Doğulu devletler kadar insanlıktan nasibsiz. Normal bir MÜSLÜMANA nazaran ise, çok çok aşağılık bir tavır sergiliyor, insanlığa karşı, bu Devletler. Çünkü, karşıdakilere, tıpkı tarihte olduğu gibi, aynen bir Fir’avn, bir Nemrut kadar tanrılık, kabadayılık, eşkiyalık taslıyor.
    Hayvanat bahçesine gittiğimde, bazı HAYVANLARA rastlardım, atılan yemleri kendi yavrusundan bile esirgiyecek kadar bencil ve NEFİSTPEREST. SİYAH insanlar bilhassa, İSLAMIN bu
    noktada insan geçinen BATILI BEYAZ adamdan Fersah Fersah ÜSTÜN olduğunu iyi araştırıp, iyi
    öğrenmeli. Müdakkik Batılı SEÇME araştırmacı insanlar kaynaklardan İSLAMIN insana bu üstün MELEKEYİ kazandırdığını tesbit ederek MÜSLÜMAN oluyor. Ne yazık ki, İslam Ülkeleri KİTABDA yazan ve SÜNNETTE çok örneğini gördüğümüz bu İSLAMI yurttaşlarına öğretemedikleri veya öğretmedikleri için İnsanlığa selamet ve saadet vaad eden ve dağıtan İSLAMI temsil edemiyor. İnsanlığın UFKUNUN KARARMASINA bilvesile bizler de dolaylı olarak vesile oluyor ve büyük SORUMLULUK altında EZİLİYORUZ, farkında olarak veya olmıyarak. Hakiki İslam eğiticileri ve tasavvufcuları buna bu yüzden NEFİS TEZKİYESİ diyor. Yani, amaç, eşref-i mahluk olarak yaratılan insanı, HAYVANDAN daha AŞAĞI derekeye düşmekten KORUMAK
    ve kurtarmak.
    Bir örnek verecek olursak, diğer hem cinslerinin de insanca yaşaması ve kendisi gibi mütevazi ve DENGELİ bir hayat sürmesi için kendisi bir SİFTAH yaptı ise, yeni müşteriyi komşusuna gönderirmiş, esnaf; kendisi ne kaybeder, sadece OBURLUĞU. Türk, İslam tarihi bunun örnekleri ile dolu.
    Dünyada OBEZİTE’nin yegane ÇARESİ de bu anlayışa sahip İSLAMdır. Ne çare ki, Müslümanlar, bedavadan kondukları bu İSLAMI ve KIYMETİNİ bilmiyor, onu CAMİYE HAPSEDİP çıkıyor.
    Allah, cümle insanlığa NAKLE dayanan, ilim, hukuk, ahlak ve AKIL dini olan hakiki İSLAMI tanımayı ve YAŞAMAYI nasip eyleye. Çünkü, KÖTÜ BEYAZ adamı ne Türkiye, ne de VENEZZÜELLA, Libya,
    Somali kaynakları DOYURUR ; olsa olsa bir avuç toprak

    • İslami duyarlılığı olan insanlarımızın da OBEZİTE sorunlarının olduğunu da unutmamak lazım.DUBAİ’ye düğüne davetliler listesinde onları görmek mümkün.

      • Kazmaarkadaş, insanların eksikleriyle ya da dış görünüşleriyle alay etmek ayıptır! Zengin bile olsalar…

  21. Önceki yorumuma ilaveten, AKP seçimlerden sonra yaptikları zamlari ekonominin çöküşünü halktan gizlemek içın ne kadar saçmalik varsa hepsine baş vuruyor.
    Bir aydir ülkeyi Istanbul seçimlerine kilitlemiş diger yandan Kılıçdaroğluna yapılan linç girişimine kılif üretiyorlar.
    Sürekli halki çardağa gerer gibi huzursuz edip halki canindan bezdiriyorlar.

    • İyi günler mutlu pazarlar Nurdan hanım, evet; yorum yapmamaya kararlıyım ama Fehmi Koru beyi ve her gün yorumcuların yorumlarını da okumaya devam ediyorum. Özellikle sizin ve Bernar beyin yorumlarını titizlikle okuyorum. Sağlıcakla kalın.
      SAYGILAR SEVGİLER

      • Merhaba, Nusret Bey! “Geçerken bir uğrayayım” demişsiniz, iyi yapmışsınız 🙂 Sevgi ve hürmetler!

      • Merhaba, Nüsret bey! arada birde olsa dostlarla selamlaşmak güzel bir duygu.☺ sizde hayirli ve mutlu günler dileklerle,
        Allah’a emanet olunuz.

  22. Sayin Koru! “Amerika ile ilişkilerimiz! bir dargın, bir barışık,” evet ikiside doğru…. yalniz bizim başkan Trumpla barişik ABD devleti ile değil.
    Trump:Türk halkını değilde Erdoğani çok seviyor zaten Türkıye de Trumpın umurunda değil tıpki Erdoğan gibi onunda derdi Erdoğanın seçim kazanması.

    Senatoya gelınce: Türkiye F-35 üretimine sermaye koyarak ortak olmuş.
    Işte bu noktada seneto Türkiyeyi düşüniyor! Diğelimki seneto F-35 uçaklarının teslimine onay verdi, ve teslimde ettiler.
    Peki o uçaklari Turkiyeye kim getirecek?
    Sakın Türk pilotları getirecek demeyin! Çünkü bizim pilotların o ucaklari kullanabilmeleri için ABD tarafından verilen kursu başarı ile geçmeleri gerek..
    Bizim H.K. Komutanliğindan eğitim için gönderilen pilotlar kursu bildirdikten sonra yetenek imtahani nı geçememişler.

    Türkiyenin neden iflas ettiğini anlamak için damat bey yeterde artar bile.
    Damat bey ne kadar ekonomiden anliyorsa kurs alan pilotlarda pilottluktan onun kadar anliyorlar. İşin daha garip tarafı, şu anda hangi dönemde yaşadığımızı bilememek: Dargın dönem mi yaşadığımız, yoksa barışık dönem mi?

    • Nurdan abla düşündüğün şeye bak; koyarız bi uçak gemisine ya da veririz bi çinli kargo firmasına gelir uçaklarımız:) Pilotlarımızın yeteneğini de sen bizlerden daha iyi bilirsin: çalıntı soru cevaplarla f16 pilotu olabilmiş haşhaşiler bile nasıl 15temmuzda tbmm deki başbakanlık odasını tek atışla ve sıfır sapmayla vurdu görmedin mi? Senin bahsettiğin sorun olsa olsa abd deki eğitim programının yetersizliğin kaynaklanmıştır:) öptüm

Yoruma kapalı.