Tam Batı ile ilişkiler rayına oturuyor denilirken, iki olumsuz gelişme meydana geliverdi

22
Avrupa Parlamentosu, 24 Kasım 2004..
Reklam

Birer gün arayla iki karar, ikisi de Türkiye’nin dış ilişkilerini ilgilendiriyor.

İlki Avrupa Parlamentosu’ndan bir rapor halinde geldi. 

Raporun kısa özetini bir haberin girişinden alıntılayayım:

“Avrupa Parlamentosu’nda (AP) Türkiye hakkında hazırlanan 2022 yılı raporu kabul edildi. Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin ‘mevcut koşullar içinde’ yeniden başlatılamayacağı belirtilen raporda, ilişkilerin geleceği için karşılıklı çıkarları kapsayan ‘paralel ve gerçekçi’ bir çerçeve bulmaya yönelik sürecin başlatılması tavsiye edildi. Raporda ayrıca, Türkiye’den, İsveç’in NATO üyeliğini en kısa sürede onaylaması istendi.”

Karar, parlamentodan 434 milletvekilinin ‘evet’ -yani Türkiye aleyhine- oyuyla geçerken, 18 milletvekili karara ‘red’ oyu verdi ve 152 üye de çekimser kalmayı yeğledi.

Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile bağlarını yeniden tazeleme ümidi bir süre önce belirmiş ve bu yolda bazı ilerlemeler kaydedilebileceği yolunda umutlu açıklamalar yapılmıştı ya, Avrupa Parlamentosu bu kararıyla “Hiç heves etmeyin” mesajı vermiş oldu.

Üzerine ne vazifeyse?

Yoksa üzerine vazife mi?

Reklam

Bu yukarıdaki son haber Avrupa Parlamentosu’nda 13 Eylül 2023 tarihinde alındı.

Aynı parlamento, 15 Aralık 2004 tarihinde, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğini görüşmüş ve o toplantıda 262 vekil karara karşı çıkarken 407 Avrupalı vekil “Türkiye Avrupalıdır” tezini desteklemişti.

Milletvekilleri, o toplantıda, Türkiye’nin AB üyeliğine desteklerini üzerinde Avrupa’da kullanılan Türkçe dahil bütün dillerde ‘Evet’ sözcüğü yazılı pankartlar açarak dünya aleme ilan etmekten de geri durmamıştı.

2004’ten 2023’e taban tabana zıt iki görüntü.…

Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Parlamentosu’nun son kararına sert bir tepki verdi.

Tepkiye bir şey denemez de, ben olsam bu iki tarih arasında neler oldu da 19 yıl önce Türkiye AB üyesi olmaya layık görülürken, bugünlerde “Türkiye AB üyesi olamaz” noktasına gelindiği üzerinde biraz kafa yorar ve vardığım sonucu siyasilerle paylaşırdım.

Avrupalıları bir tarafa bırakalım ve sokağa çıkıp önümüze gelecek kişilere “Türkiye sizce AB üyesi olabilir mi?” sorusunu yöneltelim; bakalım bizim insanımız kendi ülkelerini ‘Avrupa’da’ görebiliyor mu?

Bugün göremiyor ama 2004 yılı dolayımında, yalnızca Türkiye’de yaşayanlar değil, Avrupalıların bayağı hatırı sayılır bir bölümü de, milletvekilleriyle aynı oranda, Türkiye’yi Avrupa’da görebiliyordu.

Reklam

Dış ilişkileri ilgilendiren ikinci gelişme Amerika menşeli. 

O konudaki yeni gelişmeyi de yine bir haberden alıntılayayım:

“İngiliz haber ajansı Reuters’a konuşan ABD Hazine Bakanlığı’ndan kıdemli bir yetkili ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin, Türkiye’deki beş şirkete ve bir Türk vatandaşına yaptırım kararı aldığını söyledi. Kararın bugün açıklanacağını belirten yetkili, bu şirket ve Türk vatandaşının Rusya’ya yaptırımları delmekle suçlandığını da belirtti.”

Haberlerde yaptırıma uğrayan şirketlerin bazısının adları var da, birkaçıyla birlikte yaptırım kararına muhatap kişinin adını bulamadım.

Ne oluyor gerçekten?

Soruyu sormamın sebebi, Joe Biden yönetiminin aldığı bu kararın zamanlamasıyla ilgili. En son G-20 Zirvesi’nden dönülürken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın diğer ülke liderleriyle görüşmeleri konusunda bizzat verdiği mesajlar yanında, o zirveyi izlemek üzere Hindistan’a götürülmüş itibarlı gazetecilerin aktardıkları izlenimler de hep olumluydu.

ABD ile yeni bir sayfa açılmasından söz edilmekteydi.

Geçen Temmuz ayında gerçekleşen NATO Zirvesi’nde Türkiye’nin İsveç’in üyeliğine karşı çıkmaktan vazgeçmesiyle birlikte, Biden-Erdoğan arasında sıcak mesajlar teati edildiği duyurulmamış mıydı?    

Temmuz ile Eylül ayları arasında ne oldu da ABD’nin tavrı değişti?

Avrupa ile ABD bir gün arayla Türkiye için olumsuz bir adım atıyor… Bunun bir anlamı olmalı.

İktidarın AB ile üyelik perspektifi ve ABD ile ilişkiler konularında vermekte olduğu olumlu mesajlara iki tarafın da tekzibi bu iki gelişme.

Üstelik bu iki gelişme, ekonomide beklentilerin Batı ile ilişkilerin olumlu zeminde yürüyeceği umuduna dayandığı, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in önümüzdeki günlerde destek devşirme -siz buna ‘para bulma’ da diyebilirsiniz- amacıyla Batılı başkentlere gideceğinin duyurulduğu bir sırada oluyor.

Neler oluyor gerçekten? Tepki vermek yerine birileri ne olduğunu açıklasa ya.

ΩΩΩΩ

Reklam

22 YORUMLAR

  1. iktidar AB sadece para versin adalet insan hakları AİHM kararları ile ülkeye karışmasın tavrında.

  2. Gerçeklerle yüzleşiyoruz olan bu!
    Seçim zamanların da üst perdeden ABD ve Avrupaya dayılanıp (hem iktidar hem mualefet), böyle bir toplantı sürecinde (G20 gibi) sütun aralarına serpiştirilen “ABD ile yeni sayfa umudu” , “Yunanistan ile beyaz sayfa”, “Avrupa Birliğine giriş sürecini canlandırma” gibi cümleler aslında bu bahsettiğiniz 2 günlük gelişmelerle su yüzüne çıkmış ve son 21 yıllık süreçte katettiğimiz ya da geri adım attığımız ne varsa yüzümüze çarpıvermiş..
    Ülkemizde barındırdığımız 15 milyon mülteci ile bizi bir yere kabul etmezler!
    Fen ve bilim dışında “kafamıza göre” yönlendirdiğimiz ekonomimiz ile bize sadece uzaktan bakarlar. Çünkü AVrupa irliğine girmek demek, topluluğun parasına çökmek ve onları 90-95 milyonun üzerinde (mültecilerimiz dahil) nüfusumuzla fakirleştirmek anlamına geliyor.
    Almanya da Bavyera bölgesinde (Almanyanın en zengin bölgesi) sadece 300 bin mülteci bulunurken, Bavyeralılar merkezi hükümete “biz bunları sırtımızda taşıyamıyoruz, alın bunları buradan” diye bağırıyor..
    Dünyanın içerisin de hatırlı bir birey olmak zor olduğu kadar kolay, kolay olduğu kadar da zor maalesef…

  3. ABD’nin Türkiye’ye ihtiyacı en az AB kadardır.
    TÜRKİYESİZ OLMAZ.
    Ruslarla iş yapan isimlere ve şirketlere ABD’den yaptırım geldi. ABD asla Türkiye’yi kaybetmek istemez.
    Alınan ve alınması muhtemel kararlar Türkiye’yi, Başkan Erdoğan’ı masaya davet içindir. Olana bitene buradan bakın.
    Yeni rollerin dağıtıldığı yeni bir evreye giriyoruz…

  4. HUKUKA DÖNME İHTİMALİ GİBİ, O DA SIFIR
    Mevcut rejimin taşıyıcı kolonu maalesef ki, korku.
    Korku ortamını hukuk içinde inşaa edemezsiniz.
    Diyelim ki haksız bir suç isnadına maruz kaldınız
    Savunma bağlamında:
    –Tanıklarınızı dinlettiniz.
    –Kamera kayıtlarını dosyaya koyup izlettiniz,
    –HTS kayıtlarını dosyaya koydunuz
    Ve beraat kararı aldınız.
    Bu durumda siz de, bu duruma vakıf olanlar da hiçbir şeyden korkmaz.
    Ancak, ortaya bir yalancı tanık çıkar ve sizin hiçbir kanıtınıza bakılmaksızın, bu yalancı tanığın ifadesine göre mahkûm olursanız siz de bu durumu bilen herkes de artık “korkmaya” başlar.
    Bu şekilde korku ortamını sadece ve sadece korku ile sağlayabilirsiniz.
    Pekâlâ insanlar korkar ise ne yapar?
    “– En yanlış olanı”
    Vatandaşa en yanlış olanı yaptırabilecek için sadece korkutmak dahi yeterli.
    Bekâ söylemi ve tercih.
    Sürek avı yöntemi.
    Doğruca avcının kucağına.
    Mevcut yönetimin hukuka dönmesi demek, yıllarca itinayla oluşturulmuş sistemin bir günde yıkılması demektir.
    Yani hukuka dönme ihtimalleri sıfır(0)dır.
    Bizim AB’girme ihtimalimizle aynı.
    Pekâlâ ülkeyi yönetenlerin AB üyeliği niyeti var mı?
    Yüzünüzde bir tebessüm belirdi mi?

  5. Tam Batı ile ilişkiler rayına oturuyor denilirken, iki olumsuz gelişme……………..
    Siz merak etmeyin.Bu vazifeli devlet ve millete Allah yardım eder.Yeter ki biz Allaha kul olmaya çalışalım.(Barancığım dün yorumda yazda anlayalım demiştin.Bu dediğimi anlamayacan.ne alaka diyeceksin din ile kullukla diye…seni anlıyorum)😊

    • Allah Azize ve celle Çin devletine mi yardım ediyor yoksa Müslüman Uygur halkına mı?

      Sen bu soruya anlamlı bir cevap verirsen anlayıp anlayamadığım ortaya çıkar.

      Yoksa Müslüman Uygur halkı vazifeli değil mi sana göre?

    • İyi o zaman, yalnız kulluk münafıklıktan riyakarlıktan iki yüzlülükten içi dışı farklı olmaktan kurtulmakla başlar. Kulluğun ön şartı budur.

        • 55 yaşında bir tanıdığım var, çocukluğumdan beri hep yorgunluktan şikayet eder halbuki yapa yalnız kalmasa en temel ihtiyaçları için bile kolunu kıpırdatmaz.önceki gün gene gördüm yürüyemiyor, oturduğu yerden birinin yardımı olmadan kalkamıyor. Geçmiş olsun neyin var dedim tam yarım saat bütün şikayetlerini anlattı. Gençliğinden beri bel fıtığı varmış artık iyice büyümüş. Şekeri aşırı kilosu derken bakıma muhtaç yaşıyor. Henüz 55 yaşındasın ve bu haldesin, 65 yaşında nasıl olursun dedim.

          Oda aynı şeyi söyledi namazımı kılıyorum, Allah kuluna yardım eder, yardım etmeyeceği kulunu yaratmazdı, öyle değil mi dedi. Ben de ona öyle öyle, muhakkak dedim gittim.

  6. AB ye girsek ne olur girmesek ne olur , biz kendimizi düzeltmedikten sonra onlar mı düzeltecek. Hani derlerya el şeyiyle ….. girilmez diye.
    Önce şunu bilelim sen ağzınla kuş tutsan allami cihan olsan seni o klübe almazlar.
    Orası bir hristiyan kulubüdür ve senin orada işin yok zaten .
    Sen demokratik mi olmak istiyorsun ,kalkınmak mı istiyorsun, özgür mü olmak istiyorsun yap seni tutan mı var .Yangel yat AB bana para versin beni düzeltsin. Yok öyle şey.
    HUkuk devleti ol istediğin zaman anayasa kararlarını uygula istediğin zaman uygulama sonra da kalk bu anayasa darbe anayasası de bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
    Sen kamu kaynaklarını yandaşına verme , ihale kanununu adam gibi düzelt bak AB nin sana vereceği 3 kuruştan daha fazlasını kazanacaksın.Sen israfı kaldır , 150 bin kamu aracını bi elden çıkar bankamatik memurlarını ortadan kaldır, bakanları tarifeli uçak ile gideceği yerlere gönder bak bakalım nasıl kaynak buluyorsun .Burada sen derken devleti bu güne kadar yöneten ve yönetecekleri kast ediyorum.

    • Onlar bankamatik memuru değil, gizli ordular, devletlerin gizli orduları olur da partilerin olamaz mı,80 milyonun bir 10 milyonu devlet memuru olsa fena mı:)) emekliler de gönüllü memur devletin eline bakıyorlar mecburen. Sırf bu yüzden emekli olmayı düşünmüyorum şahsen.

    • Ahmet bey “Sen israfı kaldır” derken bunu ilk iş lüx meclis lojmanlarını satan iktidara mı söylüyorsun? Akp öncesi 35 adet bakanlık vardı, şimdi 17 adet! Yapılan tasarrufun miktarını görmeni beklemiyoruz, allahtan korkun emi! Yerli ve milli arabayı yaptık, o da mı israf?

      • Erdoğan 35 bakana vakit ayırmak istemediği için bakanlık sayısını 17’ye düşürmüş olamaz mı burda olsa olsa sadece idari tasarruftan bahsedilebilir, ekonomik tasarruf böyle bir şey değil.

        Bu aralar dilime dolanan bir cümle var, Turhan Çömez Sezgin Tanrıkulu’nun ifadelerini “TSK’yı itham eden ifadeler kabul edilemez” deyince dilime dolandı. sana da söyleyim de aklının bir kenarında bulunsun:

        İT İZİ İTİNAYLA AT İZİNE KARIŞTIRILIR.

        Yaz bunu bir kenara aklına geldikçe kullanırsın.

      • Endonezyadan tarifeli uçakla gelip bizim bakanın özel uçağıyla amerikaya giden bakan ı tanıyormusunuz ???

    • Ahmet bey kendinizi avrupa birliğine düzelttirme derdindeyseniz boşuna, oralardaki elemanlar bile o iş için türkiyeye geliyorlar:)

  7. Yine yeniden yumurta tavuk sazan sarmalına girmeyelim bezdik artık😡.
    AB ye girmen en garanti olduğu gün dahi sana, ya Ayasofyayı cami yaptık propagandası yaptırırlar, yada Yunanla savaştırırlar!
    Demem o ki İsveç ‘i Nato’ya alıyon muu?
    almıyon mu!?..
    Onların tek derdi bu☹️.
    Almalarının şartını yazsak ansiklopedi olur.
    Niye senin oraya elini kolunu sallaya sallaya giremeyeceğini halk bilmiyor diye dalga safhasına geçmek seçmene halka şu yeni nesle yapılan en büyük hakaret😡.
    En kötüsü varmı derseniz? O da bulunur:
    Servetinden başlarlar, uluslararası hukuka girer, aşağıdan suyumu bulandırıyon ile bitirir, seni Ukrayna’ya İrana benzetirler😡.
    Hatice’nin hali belli, biz neticeye bakalım:
    Köprüden geçenden – geçmeyenden ücret almaya devam etmek istiyorsan,
    Rus Çin Ortadoğu Afrika vs.. planlarını, hesaplarını iyicene belleyeceksin!
    Sen kırıntılarla karnını doyurmayı mı istiyooonnn!!???
    Yoksa yiyecek ekmeğe muhtaç olmak mı?
    İşte bütün mesele bu 🤔.

  8. Nereden başlayayım , bilemiyorum ki !
    ” AP. nun bu kararı tekyanlı , mesnetsiz ve haksızdır , kabul edilemez ” !
    Yahu biz 60 seneden beri AB. ne girmeye çalışıyoruz , adam olalım da onlar bize girsin , hani Ankara kriterlerimiz vardı , yoksa vaz mı geçtik !?
    ABD. ye gelince , valla alırız bi S-400 daha gününü görür o zaman haaa ..!
    Bunlar bizi daha tanıyamamış, belli !
    Benden de bu günlük bu kadar .

    • “” AP. nun bu kararı tekyanlı , mesnetsiz ve haksızdır , kabul edilemez ” !
      Yahu biz 60 seneden beri AB. ne girmeye çalışıyoruz , adam olalım da onlar bize girsin , hani”

      AB ülkesi senin bozuk rejimini Düzeltmez. Düzeltde Gel diyor.
      KHK ile Suçsuz insanları hapse At, Sana muhalif Gazetecileri oldu Hapseı At, Devlet adelet değil mağdur insanlar yaratması, Devlet erkanı Mafya işbirliği……………bu liste uzar gider.

      Sana soruyorum sen Hırsızla arkadaş olunmu? sen Mafya ile Arkadaş olunmu?
      Kısaca AB diyor ki Sen Mafyasın seninle Arkadaş olmam.

      • E tamam işte, ben de önce biz adam olalım diyorum ya ?
        Yanlış mı anlaşıldı ?

  9. Sevabına açıklayalım bari:
    Borç alan emir de alır,
    boşuna gelmeyin size para filan yok demek istemiş batılı müttefiklerimiz,
    eh bu da bize emir veremezler anlamına geliyor, gena mı?
    Sahi, abd borçlu olduğu ülkelerden emir alıyor mudur?

Yoruma kapalı.