You are currently viewing Yandaşlara ve yandaşlığa prim verenlere samimi bir uyarı: Yandaşlık zararlıdır…

Yandaşlara ve yandaşlığa prim verenlere samimi bir uyarı: Yandaşlık zararlıdır…

Bu yazının sizde bırakmasını umduğum özetini hemen en başta paylaşayım: Yandaşlık zararlıdır.

‘Yandaş’ diye anılmak için Cem Yılmaz’ın oynadığı bir reklam filmiyle literatüre giren anlamda ‘tamamen duygusal sebepler’ ile -yani para ile- bir ilişkinin bulunması gerekmiyor. Öyle olanlar da mutlaka vardır, ama öyle olmak ‘yandaşlık’ için gerek şart sayılmaz.

Gerçek anlamda ‘duygusal sebepler’ ile de bir şeye, bir kişiye veya bir davaya yandaş olunabilir.

ABD’nin, Donald Trump talimatıyla, uluslararası hukukun temel ilkelerinden birkaçını ayaklar altına alarak öldürttüğü Kasım Süleymani suikastı sonrasında yaşananlara bu açıdan ve biraz yakından bakıldığında, yazıları ve yorumlarıyla taraf tuttukları görülen bir kesimin sonradan nasıl boşa çıktığı rahatlıkla görülebilir.

Taraf tuttuğu için İran’ın Süleymani suikastının hak ettiği çapta bir eylemle ABD’ye derhal cevap vermesi gerektiğini hararetle savunan, Irak’taki iki üste bulunan Amerikalı askerlere füze atılmasına arka çıkan, Tahran’dan yapılan “Füzelerle üsteki 80 Amerikan askeri öldürüldü” resmi açıklamasına alenen sevinenler oldu.

İran’ın tavrını ülkenin resmi makamlarının kendilerini savunmasından bile ileri savunanlar, eyleme İran’da sevinenlerden daha fazla sevinenlerin yazdıkları ve söyledikleri arşivlerde öylece duracak.

Kendi sınırları dışından gelen taraf tutan değerlendirmeler, Tahran’da, Amerika’nın yasadışı suikast eylemine yine ölüm getirecek eylemlerle cevap vermeyi yöntem olarak belirlemiş yetkililere doğru yolda olduklarını düşündürmüştür de.

Sonrasını ise hepimiz biliyoruz: İran suikasta Amerikan askeri öldürerek cevap vermek istemiş, gönderdikleri füzelerin 80 askerin canını aldığını duyurmakta fazla aceleci davranmış, ancak eylemde tek kişinin burnunun kanamadığını sonunda itiraf etmişti Tahran.

Üstelik, gecenin bir vakti kalkışından sadece iki dakika sonra düşen, içinde çok sayıda İranlı yolcunun da bulunduğu Ukrayna uçağının başına gelen önce ‘teknik sebepler’ ile açıklanırken, uçağın atılan füzelerden birinin isabet etmesiyle düştüğü kabul edilmek zorunda da kalınmıştı.

Özür üstüne özür diliyor Tahran yönetimi ve tazminat ödemeye de hazırlanıyor.

Hesap ortada

Yandaşlığın çok yönlü zararlarını herhalde fark etmişsinizdir.

Bir kere, ille bir tarafı tutma uğruna ortaya atılıp Amerika’ya anlayacağı dilden hemen cevap verilmesini savunan, üslere füze gönderilmesi eylemini beğenen, eylemde 80 Amerikan askerinin hayatını kaybetmesini yerinde bulan tarzda yazılar yazıp yorumlar yapanlar, kendilerini herhalde hiç istemeyecekleri bir yanlış duruma düşürmüş oldular.

Onların varlığından haberdar ve tarafgir yazıları ve yorumlarının bu defa da gerçeği gözlerden saklamaya yarayacağı zannıyla Tahran’da algı yönetimine başvurmuş olanları, yandaşların bu tavırlarının yanlışa sürüklediği de pekala düşünülebilir.

Hem kendileri rezil oldular yandaşlar, hem de tarafını tuttukları kişileri rezillendirdiler.

Yandaşlık, hiç tereddüdünüz olmasın, zararlıdır.

Aslında bunu en iyi bilebilecek olanlar bizim ülkemiz insanları…

Kütüphanemde en sonuncusu Cumhuriyet yazarı Mine Söğüt’e ait olmak üzere [Darbeli Kalemler, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 2010] askeri müdahaleler öncesi, sırası ve sonrasında çıkan yazıların derlendiği eleştirel kitaplar var. En az beş ayrı kitap. ‘Darbeli kalemler’ denilenler, öncesinde darbelere çanak tutup demokratik iktidarları devirmek üzere hazırlık yapanlara cesaret vermiş, darbe gerçekleştiğinde sütunlarından alkışlamış, sonrasında da yaptıklarına gerekçe ve mazeretler üretmiş yazarlardır.

Yaptıklarının utanılacak bir iş olduğunu kendileri unutsalar bile arşiv unutmuyor.

Siyasi iktidarların her yaptığına, tuttuğu takım gol attıkça tribünden “Oley, oley” sesleriyle destek veren taraftar kitlesi gibi, heyecanla onay verenler her ülkede ve her dönemde çıkabiliyor. 

‘Lord Haw Haw’ yakıştırmasıyla anılan William Joyce’un adını duymuş muydunuz? William Joyce ABD’de doğmuş bir İngiliz vatandaşıydı, fakat İkinci Dünya Savaşı sırasında pek çok ülkeyi işgal ettiği gibi İngiltere’nin üzerine de uçaklar gönderip bombalar bırakan Nazi yönetimini, Almanya’dan yayın yapan bir radyoda her gün ana dilinde övgülere boğan kişiydi.

Bu rezil işi para için yapmıyordu Joyce, Nazilerin savunduğu görüşlerin doğru olduğuna inanıyordu da ondan yapıyordu.

Nazi rejimiyle birlikte Joyce’un da sonu geldi.

Hiç de hoş olmayan biçimde hem de…

Yandaşlar yandaşlık yaptıklarına da kaybettiriyorlar, ama bunu sıcağı sıcağına anlamak pek mümkün olamıyor; hasar ancak her şey olup bittikten sonra çıkarılan icmalden anlaşılabiliyor.

[“İran Kasım Süleymani’nin ABD tarafından uluslararası hukuka aykırı bir suikastla öldürülmesine nasıl bir tepki verseydi doğru olurdu?” sorusuna cevap teşkil edecek bir yazı emekli büyükelçi Oğuz Demiralp tarafından kaleme alınıp T24’te yayınlandı. (‘İran fena çuvalladı’, 12 Ocak 2020). Okumanızı tavsiye ederim.]

Kıssadan hisse: Yandaşlık zararlıdır.

ΩΩΩΩ