Hayatınızda hiç sizi mahçup edecek kadar öven birinin hemen ardından dövme tehdidinde bulunduğu bir ortamla karşılaştınız mı?
“Karşılaştım” diyecek olanlar herhalde ihmal edilmeyi hak edecek kadar azınlıktadır.
İnsanlar sevdiklerine tehditte bulunmazlar ya da tehdit ettiklerini sevdikleri iddiası doğru değildir.
ABD başkanı Donald Trump’ın Türkiye ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ilgili tavrının insanlar üzerinde bıraktığı izlenim yukarıdaki soruyu akla getiriyor.
Aklıma gelen bir sürpriz
Şahsen ben günlerden beri bu konu üzerinde düşünüyor ve bazı düşüncelerimi de sizlerle paylaşıyorum.
Paylaştıklarım paylaşılabilecek şeyler; paylaşılamayacakları genellikle kendime saklıyorum.
“Adamın niyeti kötü, söylediklerinin fazla bir önemi yok, övgülerine değil sövgülerine ve tehditlerine yoğunlaşmak gerekir” demek istediğimi sürekli okurlar yine de anlamışlardır.
Herkes değilse bile devletin tepesinin, en önemlisi de Trump’ın ve yakınlarıyla doğrudan muhatap olanların da ikircikli olduklarını tahmin ediyorum.
Türkiye’yi sevdiği ve yaptıklarını beğendiği iddiasında olan biri, nasıl olur da Türkiye’nin kırmızı bülten çıkarttığı birini Beyaz Saray’a davet eder? [Yoksa Tayyip Erdoğan’ın 13 Kasım Beyaz Saray randevusu için bir sürpriz mi hazırlıyor Trump? Adamın kendisine gönderdiği mektubu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben yazdığı o saygısız mektuba ek olarak göndermesi türünden bir sürpriz? Yüz yüze görüştürme sürprizi?]
Yapar mı yapar…
Galiba Ankara Washington’dan böyle bir sürpriz gelebilirmiş gibi sesler çıkarıyor…
Benim aklıma gelmeyen sürprizi Jerusalem Post duyurdu
Daha büyük bir sürpriz bekleyen de var Trump’tan…
İsrail’de çıkan Jerusalem Post gazetesi dün Mike Evans’ın göz açıcı bir makalesine yer verdi.
Mike Evans kendisini ‘Hıristiyan Siyonist’ olarak tanımlayan ve o tanıma uygun vakıflarda faaliyet gösteren biri. 70’in üzerinde kitabı var ve İsrail söz konusu olduğunda yazılarıyla devreye girdiği için ‘gazeteci’ olarak da biliniyor.
Yazıları için seçtiği yayın organı da Jerusalem Post.
Jerusalem Post’ta çıkan son yazısında Trump’ın Türkiye-Suriye politikasını işliyor.
Ne diyor, okuyalım:
“Donald Trump’ı pek az insan gerçekten anlıyor. Öteki başkanlara hiç benzemez biri o. Herkesten başka düşüncelere sahip biri. Savunma alanında ve yurtseverlik konusunda bu denli güçlü görüşlere sahip bir başkan, nasıl olur da bizim bilmediğimiz bir şeyi biliyor olmasa böyle bir karara varır?”
Hangi karara? Okumaya devam edelim:
“Suriye’nin Kürtlere ait topraklarını Türkiye’ye bırakma kararına…”
Devamı şöyle geliyor makalenin:
“Benim Trump’ın Erdoğan’a saygı duymadığı konusunda aklımda hiçbir kuşku yok. Hatırlayın, Amerikalı rahip Brunson’u serbest bırakmayı red etmeleri halinde Türk ekonomisini tehdit eden Trump’tı. Başkan Trump ‘Merry Christmas’ (Mutlu Noeller) demeyi sever; bu sebeple Kürtlere bir Noel hediyesi vereceğini ilan ederse hiç şaşırmayın.”
Evans o devletin İran sınırında ABD desteğiyle kurulacağını düşünüyor.
Sorular, sorular
İran sınırı olunca Türkiye’nin kırmızı çizgisi çiğnenmiş olmaz mı?
Acaba Külliye bu makaleden haberdar mıdır?
Makaleden haberdar olmasalar bile Trump’ın zihninden böyle bir sürpriz geçebileceğini bekliyor olabilirler mi?
Evans’ı sıradan bir gazeteci-yazar veya vakıf yöneticisi sanmayın; Trump’ın başkan seçilmesini sağlayan güçler arasında o ve onun gibiler vardı; Trump yeniden seçilmek için yine Evans ve onun gibilere dayanmak zorunda.
O “Trump Noel sürprizine niyetli” diyorsa, kulak vermek gerekir.
Ya yarın öyle bir sürprizi yine tehdit dolu bir Twit mesajıyla yapmaya kalkarsa Trump?
Ben de neler düşünüyorum.
En iyisi olanın zafer yönüyle ilgilenmek…
ΩΩΩΩ