Rutin değişmedi, medya bu bayramda da kaçışan delidanalar bulmakta zorluk çekmedi. Gazetelerin birinci sayfaları, TV haber programları, bir o yana bir bu yana koşan danalar görüntüleri ile doldu taştı.
Benim bulunduğum yerde kurbanlık hayvanlar çok daha usluydu.
Şu sıralar ben de son yıllarda tatil için cazip hale gelmiş bir beldedeyim ve bayramı da orada geçiriyorum.
Turist çeken beldelerde yerel halk kurbanını gözlerden saklayarak kesmesini bildi.
İlk gözlemim şu: Burası çok sayıda turist çekiyor, ancak gelenlerin neredeyse hepsi yine bu vatanın evlatları…
Yerli turistler…
Dün sırf gözlem olsun diye çarşı-pazar da gezdim bu tatil beldesinde, ancak ilaç için olsun tek bir yabancıyla karşılaşmadım. Herhalde yabancılar da ülkemize ilgi duyuyordur; şu sıralar cebinde dolar veya euro bulunanlar açısından en cazip ülke Türkiye çünkü…
İspanya veya Yunanistan’da geçireceği bir hafta yerine aynı parayla ülkemizde iki -hatta daha fazla- hafta tatil yapmaları mümkün yabancıların…
Yunanlar ve İspanyollar bile kendi ülkeleri yerine tatile Türkiye’ye gelebilirler.
Gazetelerde turistlere kazık atıldığına dair çıkan haberlere fazla aldırmayın, bir-iki çizgi dışı davranan çıksa bile genel olarak yabancılarla karşı karşıya gelenler kurallara saygılılar. Ters davrananlar, yaptıklarının farkına varıldığında, kendi meslek örgütleri tarafından kınanıyor ve dışlanıyorlar.
‘‘Ne çok insanımız yerlerini, yurtlarını terk edip tatil beldelerine gitmişler; şu etrafa bir baksanıza, farklı iller plakalı araçlardan geçilmediği gibi, hal ve tavırları ile başka yörelerden geldikleri belli pek çok kişi var aramızda’’ dediğimde, bu tespitimi eleştiri sananlar oldu.
İnsanlarımızın tatile ihtiyacı var; ne kadar çok insan şansını değerlendirirse, tatil sonrası gül gibi bir ortam bile doğabilir.
Nüfusu 100 milyona yakın bir ülkeyiz; bu kalabalık nüfusun yüzde 10-15 kadarı uzun bayramı yaşadıkları iller dışında geçiriyorsa bunda şaşılacak ne var?
Hepi topu 10-15 milyon insanın hareketlenmesiyle tatil beldeleri dolar da taşar bile…
Olan da bu şimdi.
Konuyu konuşurken ‘‘Geriye kalan yüzde 85-90 insanımız herhalde rahatsızdır’’ gibi bir cümle ağzımdan çıkıverdi.
Tatil herkesin hakkı, ancak o hakkı harcayabilecek parası olan pek az insanımız kullanabiliyor; öteki insanlar bu durumdan herhalde rahatsızlık duyuyordur…
Bir yakınım güldü.
Dediği şu: ‘‘Durumundan rahatsızlık duyduğunu sandığın kitleler, hiç değilse önemli bir bölümü, seçimde kullandıkları oyla, düşündüğün gibi olmadıklarını göstermediler mi?’’
Sustum. Doğru bir çıkarsama olduğu için itiraz edemedim.
Yıllar önce, bugünküne benzer bir ortamda, dönemin başbakanı, her yöne çekilebilecek bir laf etmişti.
Dediği, bir zamanlar dillerde olan söz şuydu: ‘‘Benim memurum işini bilir.’’
Galiba o sözü günümüzde biraz daha genişleterek tekrarlamak gerekiyor: ‘‘Bizim millet işini biliyor.’’
İşini biliyor ki, sıkıntılar geniş kitleler üzerinde fazla bir anlam taşımıyor.
Görünürde ele gelen bir şey yok, fakat rahatsızlık duyması ve ona uygun davranması gerektiği halde, hiç de öyle bir tepki vermemesi insanımızın, ister istemez böyle bir tespite yol açabiliyor…
Siyasilerden halkı okumasını iyi bilenler bu sınavdan rakiplerinin önünde çıkabiliyor.
Kimi varlığı olan, bunun sayesinde uzun tatili evinden uzakta geçirebiliyor, kimi varlığı az olan ise, önünün açılma sırasının kendisine gelmesini bekliyor. Umudu var.
‘‘Bizim millet işini biliyor’’ cümlesi, üzerinde düşünülmeyi bekleyen bir cümle…
Tatil beldesindeyim ve bu tür konuları düşünecek hayli vaktim var.
ΩΩΩΩ