Partiler hangi il ve hangi ilçede kimi aday göstereceklerini kesin olarak belirleyip listelerini Yüksek Seçim Kurulu‘na (YSK) bugün sundular. YSK yasaya uygun bulmadığı adaylara itiraz edip değiştirilmelerini isteyebilir, ancak partiler açısından bundan sonra aday ismi değişikliği mümkün değil…
Adaylar bu akşam kesinleştiğine göre “Ortalıkta hiçbir kıpırtı yok, bu neye alamet?” sorusunu geçersiz kılacak kampanya çalışmalarının hız kazanması beklenebilir.
Süreci medyaya yansıyan biçimiyle de yakından izlemeye çalıştığım için beni hayretlere düşüren bir yönünü herhalde paylaşabilirim.
Konu, CHP ve adayları…
Aday belirleme süreci her partide sıkıntılara yol açar ve bugünkü yukarıdan aşağıya işleyen sistem yüzünden bunu doğal karşılamak da gerekiyor. ‘Ön-seçim’ olmadığı, adayların belirlenmesinde teşkilatın söz hakkı kalmadığı için, adaylık beklerken elenenler partilerine mesafe koyma yoluna daha rahat gidebiliyorlar.
CHP’de kısmetsiz aday adaylarının kapısını çalabileceği paralel bir parti olarak DSP kapısını rahatsız CHP’lilere açık tuttu bu seçimde. Pek çok kent ve kasabada CHP’li aday ile aslında CHP’li olan DSP’li aday karşı karşıya gelecek.
İsim isim biliyoruz bunları…
Yalnız onları değil, CHP’den aday gösterilecekken çeşitli sebeplerle son anda “Ben yokum” diyenleri de…
“Nereden biliyoruz?” sorusunun cevabı, benim hayretimin sebebi.
Gayretli olduğunu bildiğim bir yazar, hiç üşenmemiş, bir ‘CHP’de olanlar tablosu’ hazırlamış.
“Gaziantep Şahinbey ilçesinin belediye başkan adayı Sezgin Sönmez teşkilattan elektrik alamadım diye adaylıktan çekilmiş… İşte size canlı ve müşahhas bir örnek… Aynı şekilde Zonguldak Çaycuma İlçesi Belediye Başkan adayı Bülent Kantarcı, Belediye Meclis üyelikleri için yaptığı listenin reddedilmesi üzerine durumu protesto edip istifa etmiş. Karacabey İlçesi Yönetim Kurulu da toptan istifasını vermiş ve 31 Mart’tan sonra kapsamlı bir açıklama yapacaklarını duyurmuş… İki gün önce CHP’den ayrılıp DSP’ye geçen Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak Benli ve görevden el çektirilmiş olan Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın istifasını da kısaca hatırlatalım.”
Merakım şu: Acaba CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu‘nun kendisi, DSP’den aday olan CHP’lileri ve son anda adaylıktan vazgeçen partililerini, yukarıda alıntıladığım yazar kadar isim isim biliyor mu?
Kuşkuluyum.
CHP medyamızın en ciddi biçimde ve en yakından izlediği parti durumunda bu seçimde. Dikkatler bütünüyle adayları üzerinde yoğunlaşmış görünüyor; özellikle de Ankara, İstanbul ve İzmir’den aday gösterdiği isimler mercek altında tutuluyor.
Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu ve Tunç Soyer haklarında medyada çıkan yazıları okumaya ve ekranlara yansıyan yayınları izlemeye kalksalar gün boyu başka bir iş yapamaz hale gelebilirler.
‘Beka sorunu’ demek ki medyamızı böyle bir yöne sevk etti.
Şimdi sorun şu: Medya etkileyebilecek mi?
Acaba kitleler muhalefet partileri aleyhindeki çığa dönüşen yayınlardan ne kadar etkileniyorlar?
Pek az.
Bir kere gazetelerin eskisi kadar satılıp/okunduğu, haber kanallarının da bir zamanlar izlendiği kadar dikkate alındığı kanaatinde değilim. Bugünkü medya düzeni içerisinde yer alan isimler de, kendilerine dönük kanaatlerin olumlu olmadığını biliyorlar ve kendileri de bunu şikayet konusu yapıyorlar.
Ne derece sağlıklı bir değerlendirmedir bilemem, ancak dün bir araştırma kurumu tarafından açıklanan ‘Türkiye’nin en güvenilir insanları’ listesinde yer alanların yarıdan fazlası medya mensubu, ancak aralarında ilaç için olsun bir tek AK Parti’nin itibar ettiği gazeteci ismi yok.
Üç yıldır sadece yazdıklarımı okumak zahmetine katlanan ve herbirini dostum olarak kabul ettiğim insanlara ulaşabildiğim için kendimi yarış dışı sayıyorum. “Neden sizi ekranda görmüyoruz, neden sizi gazetelerde okuyamıyoruz?” sorusunu yöneltenlere, gerçeği açıklamaktan yorulduğum için, “Yerimi yeni yüzlere bıraktım ve çekildim” cevabını veriyorum.
İyi de, gazete köşelerinden ve ekranlardan her gün insanlara ulaşan yeni medya yüzlerinden hiçbiri araştırmadan çıkan listeye girememiş.
Medya zaten bizim insanımızın ‘güvenilir’ saydığı kurumlar arasında kendisine yer bulamıyor son zamanlarda, demek ki, medyada görünür olmak da işe yaramıyor.
Medya düzeni sarsılabilir
Acaba bu tablodan bir ay kadar sonra yapılacak yerel seçimde iktidar parti/leri için sonucu değiştirecek çapta bir başarı hikayesi çıkar mı?
Çıkarsa ne ala, çıkmazsa -yani medyanın tek ses halinde muhalefet karşıtı tavrına rağmen iktidar parti/leri kan kaybederse- acaba bu sonuç medya düzenini de sarsar mı?
Galiba sarsar.
Aslında doğru olan, medyanın çok sesliliğini koruması, farklı görüşlerin seslerini duyurabilmesi ve insanların her görüşü dinleme imkanına sahip olarak kanaat belirlemesidir.
Medyanın varlık sebebi bu.
YSK’ya verilen listelerle seçim yarışı başlamış oldu ve CHP’nin yönetimi bu seçimde ciddi biçimde sınanacak; ama esas sınanacak olan, medya düzeni.
ΩΩΩΩ
NOT: Bu yazının ilk halinde YSK’ya listelerin dün verildiği bilgisi yer alıyordu. Süre bu akşam bitti, yazıda bu hatayı düzelten değişiklik yapıldı. FK