You are currently viewing Aradan 1 ay geçti: O gece neler yaşandığını hâlâ tam bilmiyoruz

Aradan 1 ay geçti: O gece neler yaşandığını hâlâ tam bilmiyoruz

  • Post author:
  • Post category:Genel

 

İzmir’de bir Sulh Ceza Mahkemesi, 15 Temmuz uğursuz darbe girişimiyle ilgili hukuki sürecin daha sağlıklı yürütülebilmesi için medyaya yayın yasağı getirmiş

Şüphelilerin ifadeleri ve gizli tanık beyanları artık yayımlanmayacakmış…

Her önemli davada daha ilk günlerde getirilirdi bu tür yayın yasakları ve ben isyan ederdim.

Bu defa “Sevindim” desem yalan olur, ama eskisi kadar üzülmediğimi söyleyebilirim.

Sebebi basit: Girişimden hemen sonra gazetelerde yayımlanmaya başlayan, gözaltı ifadeleri ve tanıklık beyanları, darbeyle ilgili benim zihnimi açacağı yerde, bulandırdı.

Aradan bir ay geçtiği ve yüzlerce ifade gazetelere yol bulduğu halde, ilk gece neler yaşandığı hakkında tam bir bilgi sahibi değilim.

Benim zihnimin bulanık olması önemli değil, devletin en tepe noktasında bulunan insanlar, o gece neler yaşandığını, benim de yararlandığım açık kaynaklardan öğreniyorlarsa, hiç kuşkusuz onların durumu da benden farklı değildir.

Bir insan üç ayrı yerde

Örnek mi istiyorsunuz; şu sorunun cevabını verin bakalım kolaysa: “Her hareketi darbe girişiminin başarısı veya başarısızlığı için olağanüstü önem taşıyan Milli İstihbarat Teşkilâtı’nın (MİT) müsteşarı, Hakan Fidan, en kritik saatlerde neredeydi?”

Ya da şu sorunun: “Devletin zirvesi Türk Silâhlı Kuvvetleri (TSK) içerisinde hareketlenme olduğunu, birilerinin darbe girişiminde bulunacağı haberini ilk kimden ve saat kaçta öğrendi?”

MİT’ten Genelkurmay’a “Hareketlenme var” notunun öğle saatlerinde geldiğini söyleyen de var, Genelkurmay’ın çok daha ileri saatlere kadar kendi günlük işleriyle meşgul olduğu ve habersizlik yüzünden Org. Hulusi Akar’ın apansız teslim alınabildiği bilgisini veren de…

Her iki bilginin kaynağı da ifadeleri medyaya yansıyan tanıklar…

Kimi “Hakan Fidan Genelkurmay’a geldi ve ileri saatlere kadar oradaydı” derken, MİT müsteşarının o akşam Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez ile yemekte olduğunu idda eden de çıktı, aynı saatlerde MİT bombalanırken Yenimahalle’deki müsteşarlık binasında direnirken kendisiyle telefonla görüştüğünü söyleyen de…

Üç ayrı yerde nasıl olabiliyor bir insan?

Marmaris’te Aksaz diye bir üs var

Başbakan Binali Yıldırım ise CNN-Türk’te Hande Fırat’a verdiği mülâkatta tamamen farklı bir kronoloji sıraladı.

Milliyet’te çıkan özetinden okuyalım: MİT’e ulaşan istihbarat 16.00 değil 15.00’te. MİT’in bana aktardığı şu: Önemli bilgi için Binbaşı, MİT’e gelmek istiyor, geliyor. Biraz bekliyor, 15.00’te kabul ediliyor. ‘İzindeyim, göreve çağırdılar, 19.00’da hazır ol helikopter ile gideceksin, Fidan’ı alıp geleceksin dediler’ diyor. Başkan yardımcısına söylüyor, o Genelkurmay’a gidiyor. Yeterli görmüyor Genelkurmay Başkanı; Fidan’ı da çağırıyor, 20.00’ye kadar beraber oluyorlar. Genelkurmay Başkanı talimatlar gönderiyor. Sonrası da malum.”

Yine aynı mülâkatta, Başbakan Yıldırım, MİT müsteşarını görevden neden almadıklarını açıklarken de kafaları karıştıracak şeyler söylüyor: MİT Müsteşarı’na bana neden haber vermediğini sordum. Başbakan’ın, Cumhurbaşkanı’nın haberi yok nasıl olur dedim. Genelkurmay Başkanı’na gidip söylemeniz doğal, ama Başbakan’a da söylemeniz gerekirdi dedim. Cevabını vermedi.”

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tatilini geçirmek üzere yakınlarıyla birlikte Marmaris’te o sırada.

Daha önce hiç tatil geçirmediği bir yer Marmaris. Yakınında Aksaz Deniz Üssü var. Darbeciler devleti ‘fetret dönemi’ne götürecek bir gözü karalık planlıyor ve İzmir’den kaldırdıkları 3 helikopterle 40 bordo bereliyi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı öldürmek üzere Marmaris’e gönderiyorlar…

Plan böyle…

Allah korumuş…

Suikastçıların otele varışından sadece 20 dakika önce Cumhurbaşkanı oteli terk ediyor; tehlikeli bir yolculuk göze alınarak uçakla İstanbul’a doğru yola çıkılıyor…

Ne öldürülme girişiminde bulunacakların ne de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı otelden sağ-salim kurtarmaya çalışanların aklına Aksaz Deniz Üssü gelmiyor…

Darbenin lideri mi, mağduru mu?

Tabii bir de uzun bir süre ‘darbenin 1 numarası’ diye bilinen Org. Akın Öztürk’ün durumu var.

Her ayrıntı bu kanaati doğrular iken ve Genelkurmay da ilk açıklamasıyla –adı verilmese bile– kuşkuları desteklerken, aa o da ne, yine Genelkurmay, bu defa uzun uzadıya o geceyi anlattığı açıklamada, Hv.K.Komutanı Ankara’da AKINCI Üssü lojmanları bölgesinde bulunan Orgeneral Akın ÖZTÜRK’ü arayarak, kendisine, 4’üncü Ana Jet Üssü AKINCI’dan kalkan uçakların yasa dışı olduğunu, ivedilikle AKINCI’ya giderek oradaki kalkışmada bulunanları ikna etmesini istemiştir deyivermesin mi?

Dedi de ne oldu?

Hava Kuvvetleri Komutanı iken YAŞ üyesi yapılmış Akın Öztürk yine de tutuklu.

En önemli ayrıntı ise, kendisine “Darbe girişimini ilk kimden, ne zaman öğrendiniz?” sorusuna, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği, “Saat 20.00 gibi eniştem arayıp bildirdi” cevabı…

Enişte Bey, yoksa…

Cumhurbaşkanı darbe girişimini Enişte Bey’den öğreniyor…

[Sonradan “Enişte Bey ile kastedilen Devlet Bahçeli” diyen de çıktı, “İlk Ruslar haber verdi…” veya “Hayır, Suudlular uyardı” diyen de…]

Oysa bir Binbaşı “Darbe yapılacak, bana da helikopterimle gelip Hakan Fidan’ı buradan alıp götürme görevi verildi” ihbarını taa öğle saatlerinde MİT’e bizzat giderek yapmıştı… Önce MİT müsteşar yardımcısı, sonra bizzat müsteşar Genelkurmay Başkanlığı’na gidip “Ne oluyor?” sorusuna cevap aramışlardı…

Resmi anlatımlardan öyle biliyoruz…

[O binbaşı da tutuklandı. ‘FETÖ’ üyesi olduğu için…]

Sadece darbeyi değil, bunu devlet jargonuna bir süredir girmiş olan FETÖ (‘Fetullah Gülen Terör Örgütü’) mensubu subayların planladığını da tespit etmişler…

Soru çok, cevap yok…

İyi de, teslim alınan rütbelilerden bazıları, sorguları sırasında, ısrarla neden “Bizim FETÖ ile hiç ilgimiz yok” dediler?

“FETÖ’cüler kimliklerini gizlemek için her yola başvuruyorlar” dense de, pek çok başka subayın, sorgu sırasında, “Evet, daha ortaokul sıralarından itibaren onların himayesindeydim” itirafında bulunduğu da gazetelere yansıdı.

Görüyorsunuz, kafa karıştırıcı pek çok ayrıntı var, darbe girişiminin üzerinden tam bir ay geçtiği halde…

Ben girişime boşuna ‘uğursuz’ deyip durmuyorum.

İzmir’deki mahkemenin yayın yasağı tam zamanında yetişmişe benziyor.

ΩΩΩΩ