Bazen “Kem söz sahibine aittir” deyip geçmek en doğrusu…

52
Reklam

Ne kadar kızarsam kızayım ağzımdan ‘küfür’ kapsamı içerisine girecek bir sözcük çıkmaz. Küfürbazların kolaylıkla kullandığı küfürlerin çoğunu bilmem de. Yalnız küfürleri de değil, kaba saba söz ve deyimler hakkında da fazla malumatım yoktur. Birinden öyle bir ifade duysam veya okusam, en fazla yapabileceğim, Hulki Aktunç’un ‘Büyük Argo Sözlüğü’ne başvurmaktır.

Sedef Kabaş’ın bir televizyon programında kullandığı, kendisinin ‘atalar sözü’ olduğunu söylediği, içinde ‘eşek’ sözcüğü geçen benzetmeden de ilk kez haberdar oldum.

Cahilliğime verin.

‘Eşek’ bizde nedense benim kendisine yakıştığını hiç düşünmediğim anlamlara mal edilir. Oysa her bakımdan sevimli bir mahluktur. Kimseye bir zararı dokunmaz, buna karşılık meşakkatlere tahammüllüdür.

Soldaki Cumhuriyetçi.. Sağdaki Demokrat..
Soldaki Demokrat.. Sağdaki Cumhuriyetçi..

Yanlış mı hatırlıyorum diye Google’a danıştım; doğru biliyormuşum: ABD’de her seçimde birbirine rakip olan ve genellikle birinden birinin sandıktan galip çıktığı iki parti, Cumhuriyetçi Parti (Republican Party) ile Demokrat Parti (Democratic Party), iki sevimli mahluk ile resmedilir.

Donald Trump’ın Cumhuriyetçi Partisi ‘fil’ ile…

Joe Biden’in Demokrat Partisi ise ‘eşek’ ile…

Nerede ABD bayrağını hatırlatan renkler ve yıldızlar eşliğinde fil ve eşeği gazete sayfaları ve televizyon ekranlarında yan yana görürseniz, o iki partinin kast edildiğini anlarsınız.   

Reklam

Ağzından kimse için hoş olmayan sözcükler çıkmayan ben, hoşuma gitmeyen sözcüklere muhatap olmadım mı, olmuyor muyum?

Sosyal medyayı takip edenler olduğumu söylüyorlar.

Halen bir gazetede yazan bir meslektaş, son bir araya gelişimizde, bana, saldırılara nasıl tahammül ettiğimi sormuştu da şaşırmıştım.

Tahammül etmem gerekmiyor, çünkü onlardan haberdar olmuyorum.

Bizde böyle durumlarda çok işe yarıyan bir özdeyiş var: “Kem söz sahibine ait” denilir. 

Hakaretlerin uçuştuğu bir ortamda, nezaketi elinden bırakmamaya çalışan birinin, ağzı bozuk muhatabına, “Benim için ne düşünüyor ve ne diyorsan senin için ondan bir misli” gibi bir cevap verdiğini işitmiştim.

Hoşuma gitmişti.

Sezen Aksu bu alanda herkese dersler veriyor.

Reklam

Kaç gündür saldırılara muhatap Sezen Aksu. Ağzından çıkanın altın değerinde olması beklenecek kişiler dahil önemsenecek ne kadar insan varsa, ağız dolusu hakaretleri onun üzerine boca ediyorlar. Sosyal medya o hakaretleri daha da köpürtüyorsa şaşırmam. 

Söyledikleri ve yaptıklarıyla hep övülmeye alışmış bir sanatçı o; övgüleri hak edecek bir birikimi de var. Herhalde saldırılardan o da hoşlanmıyor, söylenenler ve yazılanlara elbette kızıyordur.

Ancak hislerini kendisine saklıyor. 

Bakın kopartılan gürültüye ‘cevap’ teşkil etmesini umarak kendi internet sitesinde ne yazmış:

“Merhaba,

Öncelikle bireysel veya kurumsal olarak, ayrıca TV kanallarındaki açık oturumlarda, sağduyulu açıklamalarıyla farklı açılardan ele alıp konunun anlaşılmasına çalışan, destek mesajları veren, arayan soran, tanıdığım tanımadığım tüm dostlarıma teşekkür ederim.

Malumunuz olduğu üzere konu ben değilim, konu memleket.
Kendimi bildim bileli çeşitli insanlık hallerini gözlemliyor ve söze döküyorum biliyorsunuz.

Mesela 2010’da şu şarkıyı yazmışım:

HOP DEDİK

O ne dedi? Bu ne dedi? Kim ne dedi?
Harcanan hayatlar bunlar
Vermişler ateşe yedi düveli
Hababam kaynıyo’ kazanlar

Hadi buyurun, biz gönüllüyüz
İple çekiyoruz vaktimizi
Kim en günahsızsa gelsin
Gelsin ilk o vursun bizi

Dizilmişler bi’ de dizi dizi
Hiçbirinde yok tek bi’ yara izi
Ateşe de yürürüz evelallah
Aşk yaksın yakacaksa bizi

Hadi siz düşünün, top bizde
Mangal gibi yürek çok bizde
Alavere dalavere yok bizde
‘Yok’ dedik, ‘Yok’ dedik

Kırılıp dökülüyoruz lakin
Direniyoruz sakin sakin
E siz de dilinize biraz hâkim
‘Hop’ dedik, ‘Hop’ dedik

Ya seyirci ya yanansın
Ortası yok, sınanansın
Ya emniyet şeridinde
Ya uçurtmaya uyansın

Aşağıdakini de dün gece (21 Ocak 2022) yazdım.

AVCI

Sen beni üzemezsin
Zaten çok üzgünüm
Nereye baksam acı
Nereye baksam acı
Ben avım sen avcı
Vur bakalım….

Sen beni sezemezsin
Dilimi ezemezsin
Nereye baksam acı
Nereye baksam acı
Kim yolcu kim hancı
Dur bakalım…

Beni öldüremezsin
Sesim, sazım, sözüm var benim
Ben derken ben herkesim

Sonuç olarak 47 yıldır yazıyorum…. Yazmaya da devam edeceğim.

Sezen” 

Ağır mı? Hayır.

Saldırılara aynı dilden mi cevap vermiş? Yine hayır.

Hoşa gitmeyecek, kendisine saldıranların hakaret kabul edeceği tek bir sözcük, hatta dolaylı o anlama gelecek bir şey bile yok yazdıklarında.

Efendice.

Keşke herkes bu olgunluktan ders alsa.

Bu yaştan sonra argo lâflar öğrenmek istemem.

ΩΩΩΩ

Reklam

52 YORUMLAR

  1. SAYIN ERBAŞ, GECİKMELİ DÜZELTMENİZİ BURDAN DA PAYLAŞIYORUM MÜSAADENİZLE:

    “H. Gayret
    29 Aralık 2021 At 17:59
    “Şaban Erbaş. Çırpı Menteşe Muğla.
    29 Aralık 2021 At 00:51
    Selam
    Sayın Koru
    Bu (medya kendini iktidar ….) makslenizi, başka bir yerden referansla okumak için sayfanızı açıp makalenizi okumaya başlamıştım. İlk cümlelerinizdeki manzara ile okumaya gerek kalmadı makalenizi
    Vereceğiniz kiloyu almanız, ne kadar mantıklı? Karnına sahip çıkamayan, diline/fikrine nasıl sahip çıkabilir? Hangi makul sözü söyleyebilir, makul işi yapabilir.”
    VALLA SAYIN YAZARIN İŞİ DE ZOR ŞABAN BEY!
    BEN DE BUGÜN KENDİSİNE NE BU TÜRKÇE HATALARI DİYE ÇIKIŞTIM AMA SİZİN DÜNKÜ İŞKEMBEYE DAİR ELEŞTİRİNİZİ İSE YENİ GÖRDÜM…
    İNSANLARIN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ, EKSİK VEYA FAZLALIKLARIYLA ALAY ETMEK AYIPTIR!!!
    BURASI ÇAMLIBELİN MALPAZARI MI, KARŞINDAKİ KİŞİNİN ETİNİ KEMİĞİNİ AYRI TARTIYORSUN???
    MÜNASEBETSİZLİĞİN BİR SINIRI YOK MU ARKADAŞIM???

    Yorumu Cevapla
    Şaban Erbaş. Çırpı Menteşe Muğla
    23 Ocak 2022 At 19:11
    Sayın, H.Gayret! Tarafınızdan yanlış anlaşıldım galiba: Sayın Koru bir (veya bir kaç) önceki makalesinde, “fırınlardaki askıda ekmek uygulamasına” güzelleme yapıyordu. Mezkur makalesinde de “aldığı kilosunu verme” işinden söz ediyordu. İki durumun tenakuzu sebebiyle yukarki durum ve yorum sadır oldu. Kimsenin kilosuna karışmadım, alay etmedim; öyle yanlışlar bize uzak”

    BEYAN ESASTIR AMA YİNE DE KONUYU DİĞER YORUMCU ARKADAŞLARIN GÖRÜŞÜNE DE SUNMAKTA FAYDA VAR,
    FIRSATTAN İSTİFADE AHMED BEY DE SALDIRGAN ÜSLUP NASIL OLURMUŞ GÖRSÜN BURDAN…

  2. Sözde sanatçı ve aydın yazar çizer takımı yıllar yılı milletimizin kutsalları üzerinde tepinmiş ve her fırsatta ulusumuzu aşağılamışlardır;
    kimisi kendi cehaletine bakmadan milleti aptallıkla itham etti, kimisi siyasi tercihlerimizden dolayı sövdü saydı, hızlarını alamayıp tesettürlü türk kızlarını saçlarından tutup yerlerde sürüklediler, üniversite kapılarında zorla başörtülerinden çekerek yerlere atıp üzerinde tepindiler, yetmedi kızlarımızın karnına karnına tekmeler savurup kamu kurumlarından kapı dışarı ettiler…
    Bütün bu hayasızca saldırılar yapılırken şimdi ifade özgürlüğünden, sanatçılıktan, kadın haklarından, istanbul sözleşmesinden dem vuran soytarılar, kibir kumkuması serçeler; türk kızının en doğal haklarını savunmak için olsun iki kelime etmişler miydi acaba?
    Efendim?

  3. Ters kelepçe yapılmış gibi aldatıcı görüntü vermeye çalışan Kabaş ın vukuatları tek tek ortaya dökülüyor.
    Tele1 de Bilinçli bir şekilde söylediği sözleri kıvırmaya çabalamış.

    Sultanahmet meydanında terör örgütü DEAŞ’ın bombalı saldırısı sonrası da Sedef Kabaş’ın skandal paylaşımı olay olmuştu.

    Kabaş, ‘İstanbul’da patlama. Terör adım adım. İstanbul vurulmadıkça Türkiye uyanmaz” ifadelerini kullanmış.

    Kabaş, daha önce de Erdoğanı tehdit etmiş. Hesabından ” Can Dündar, Ekrem Gül gün gelecek başarılı gazetecilik ödülleri ile taltif edilecek. Gün gelecek sen yargılanacaksın”  demişti. Yine gözaltına alınıp serbest bırakıldığında Fuat Avni, “Geçmiş olsun güzel insan Sedef Kabaş” şeklinde paylaşım yapmıştı.

    • Fetöcü mü diyorsun yani. Algı operasyonu yapıyorsun Fatih. İstedikleri herşeyi verenler fetöcü değiller tabi. Hakaretten tutukladığınıza göre gazeteciyi, diğer hakaretten yargıladığınız 30 bin kişiyi de tutuklayın yiyorsa. Durmadan hapishane inşa ediyorsunuz nasılsa memleketin her köşesine. Bir gün tüm Türkiye hakaret edecek. O zaman ne yapacaksınız?

      • 2015. Fetö’cü hakim ve savcılar, henüz yargıdan tasfiye edilmemişler.

        Sedef Kabaş da, FETÖ’nün yargıdaki hakimiyetini iyi biliyor olmalı ki..

        O tarihte İstanbul Başsavcısı’nı, hem de FETÖ’cülerin kumpasına karşı direndiği için, hedef tahtasına koyuyor.. “FETÖ’cülere sahip çıkayım, onlar zaten beni korur” diye düşünüp, FETÖ’cülerin bir kumpasını boşa çıkaran savcıyı, “unutmayacağız” diye kendince tehdit ediyor..
        Sedef Kabaş, İstanbul Başsavcısı hakkında, “Unutmayacağız” derken..

        Aslında o tarihte HSYK’daki Fetö’cü üyelere güveniyordu. Yargıdaki Fetö’cü 4.200 hakim ve savcıya güveniyordu.

        “Nasıl olsa bana bir şey yapamazlar. FETÖ’cü hakim ve savcılar, beni korurlar” diye düşünüp, yargıdaki 1/3 oranında da olsalar, kilit noktalarda bulundukları için etkileri 2/3 gibi hissedilen Fetö’cülere karşı mücadele başlatan başsavcıyı hedef tahtasına koyuyordu..

        Zaman gazetesi birinci sayfasında.

        Samanyoluhaber ana haberinde..

        Fuat Avni nin güzellemesinde…

        Diğer televizyonlar, ‘Gazeteci Sedef aşağı.. Gazeteci Sedef yukarı’ diye onlarca haber..”

        O tarihte Fetö’cü medya Sedef Kabaş’a sahip çıkıyormuş.

        Bugün de CHP medyası. 

        Siz takdir edin, dönüşümü. Veya dönüşüm de demeyelim.. CHP medyasının FETÖ’nün yerine nasıl geçtiğini görmüş olalım.

    • Sezen Aksu devletin Kürtlerle barışmasını amaçlayan Kürt açılımını desteklemiş. Yetmez, devletin tüm kesimlerle barışması gerekir ama bu da önemli bir adım demiş.

      Şimdi bu düşüncesinden dolayı mı cezalandırılmak isteniyor?

      Şu sıralar yani 6-7 senedir Türkiye’de kavmiyetçiliğe karşı ortak bir mücadele yürüten insanlar, suçlu kim olursa olsun, kimin yakını, kimin akrabası olursa olsun suç işleyen cezasını çeksin ama bir kişi suç işlemiş diye ait olduğu kesim komple cezalandırılmasın yalnızca suça ceza verilsin, suçlar cezasız kalmasın dedikleri için mi cezalandırılmak isteniyor? Bir kere bunu bir netleştirelim. Evet aynen böyle düşünen ve suç işlemekten korkan insanlar cezalandırılıyor. Bunu bilmemiz lazım yoksa kör dövüşü ile hiç bir yere varılamaz.

    • Akp baştan beri suçluydu demiyoruz. Elbette doğru şeyler de yaptı diyoruz. Doğru yaptıklarında destekledik, yetmez ama evet dedik. Şimdi de yetti gari diyoruz. Yolsuz, hırsız, ırkçı, faşist, bilim dışı, yobaz politikaları desteklemiyoruz elbette. Herhangi bir kökten düşmanlığımız yok bazılarının zannettiği gibi.

  4. Keşke, şarkı sözlerinde dini değerlere zarar verecek sözler yazılmasa. Bu duruma bütün sanatçılarımız hassas olsa. S.A. da deneyimli bir sanatcı, olabilecek tepkileri önceden mutlaka öngörmüştür. Gündem olmak için yaptığı söylense o da olamaz, zaten kendini kanıtlamış bir sanatçı, çok tuhaf bir durum var bu olayda.
    Yapılması gereken sanatçının o sözlerinde ne demek istediyse onu açıklamalı. Aksi halde halk dilinde cahil anlamında kullanıldığı algısı devam eder, bu durumda tepkiler artar.
    İnşallah bu olay bütün sanatçılara ders olur da, olabilecekleri öngörürler.

    • Ahmed bey şimdi sanatçı dediğimiz kişiler, kim ne der diye yazıp çizecek ya da eser yaratacak olursa ona sanat değil soytarılık denir, ha bu kimseye milletin maddi ve manevi değerlerine hakaret etme imtiyazı da vermez, bir dolmuş şoföründen çok daha kaba saba ve irrite edici sözüm ona bu şarkı sözlerinden bir cacık olmaz!
      Asıl üzücü olan; kalitesizliğin seviyesizliğin dibine vurmuş bir pavyon şarkıcısının gelip ülke gündemine böyle lök gibi oturabilmiş olmasıdır, yazık ki hem de ne:((((

      • Haksız da olsa insanlara böyle aşağılayıcı benzetmeler yapamazsın.Kimsenin avukatı değilim ama bu kadar da seviyesiz Lik olmaz.Yanliş yapmış olabilir özür dilese iyi olurdu bu da onun seviyesini gösteriyor .Her kes herkese böyle saldırırsa kaos çıkar .Gayret efendi

  5. Sayın yazar “Keşke herkes bu olgunluktan ders alsa.” diyerek hüsnü niyetle yazıyor ama
    ortada sanki olgunluktan çok bir pişkinlik var gibi:)

  6. Allah, Adem ile Havva’yı cennetten kovdu…

    Adem’le Havva’nın yaptığına biraz eleştirel bir üslubla bile değinilmesini reddedenler Türkiye’de çoğunu zevkle dinlediğimiz eleştirel şarkı, türkü, şiir, tiyatro, fıkra metinlerine bir göz atsınlar…

    Allah, Adem ile Havva’nın o meyveyi yiyeceklerini bilmiyor muydu?

    Ifade özgürlüğünü yok edersek Allah’ın verdiği akıl neye yarar…

    • Almancı arkadaş o cennetten kovulma meselesinde incil ne diyor bilmem ama meydanlarus ansiklopedisi 90dan fazla sayfasını bunu tartışmaya ayırmış;
      yani iş sizin dediğiniz kadar basit değil…
      Bazı alimler, büyük insanlar diyor ki:
      Cennette günah işleme kavramı yoktur, ademle havva orada günah işlemiş olamazlar ve dolayısıyla bu yüzden dünyaya kovulmuş da olamazlar, diye uzayıp gidiyor tartışma:)

      • H. Gayret arkadaṣ, Konu basit.

        Konuyu anlamak iҫin alimleri, büyük insanları dinlemek geride kaldı.
        Bugün internette tefsirleriyle beraber 500 civarında Kuran meali olduğu yazıyor.

        Her akla hitabedebilecek bir meal var demek, aҫıp okumak gerekiyor.

        Basit olmayan sorun, Erdoğan kendi aklına yatan meali herkesin kabul etmesini istiyor.

        Daha da ileri gidip, camide cemaate hitabında, Türkiye iҫin ҫok değerli bir insanın dilini koparmaktan bahsediyor.

        Siyasi Islam böyle bir ṣey olsa gerek…

      • H. Gayret efendi; Son paragrafta yürütülen (yani, “Meydanlarus”tan yürüttüğün o “Akıl”) “Akıl*İman Sentezi” bileşkesindeki “Akıl” bileşeni değildir. Kafiyeli bi şekilde de anlatmağa çalışıyorum, anlaşılmıyor sanki. Sen de diyorsun ki “AtaTürk milleti zekidir”. Ben de diyorum ki madem zekidir ülke niçin bu kadar kutuplaştırıldı, kavga etmekten niye bu kadar geri kaldı. O konuyu net bir şekilde izah etmeğe çalışıyorum, önüme “Molla Kasım” çıkıyor. N’edeyim, ben de izin verildiği kadarıyla vazifemi yaptım deyip “Molla Kasım”ı Allah’a havale ediyorum.

    • Allah tabii ki her şeyi bilendir. Tanımı gereği O her şeyi, kalplerin gizliliklerindeki olanı da bilendir. Bu “BiLiR”LiK evrenseldir. Hiçbir DiNi Kitap bunu Kuran kadar net ve orjinal bir şekilde vurgulamamıştır. Kainat’ın çok cüzi bir kısmını gözlemleyebiliyoruz. Bilgimiz de hemen hemen o oranda sınırlı. Bilmediklerimizin yanında bilemeyeceklerimizi bize “Gayb” olarak bildiren de O’dur.

      Yarattığı kulunun cennete veya cehenneme gideceğini tabii ki bilir. Ancak ayetleri Kuran’da bir çok surede “O’nun düzeni çetin”dir der. Çetin düzeninde “iyi”yi, “kötü”yü (hayr ve şerri) yaratan, tanımlayan O’dur. İnsanın şeytana uyup kendi başına türettiği iyilikler nankörce O’nu tanımıyorsa, bu “Şirk” çeşitlerine girer ve “Şirk”i affetmeyeciğini Kuran’da bildirmiş, vurgulamış olan da O’dur.

      Ancak, “İyilerden olacaksınız, bununla yükümlüsünüz” hükmünü vurgulayan, Özgürlükler arasında bu özgürlüğü, bu şansı herkese veren de O’dur. Unutmamalıyız “Akıl” insana olan nimetlerinden sadece biri, bunun en iyisi “Akıl*İman Sentezi”ndeki akıldır. İşte M. Kemal Atatürk Paşamızda eksik olan da buydu. Yoksa, bu Sezen Aksu polemiğinde olduğu gibi temcit plavı gibi önümüze gelen bu konuları ilk onuncu yılda aşmış olur ve bugün belki de Osmanlı ruhunu T.C. de yaşatır dünya aleme örnek ve önder olabilirdik. Ama netcen en büyük sorumluluğu alan Paşababamızın zafiyeti işte, ne diycen. Bindik bir alamete (uyanmazsak) gidiyoruz kıyamete…. Bu da ağızlarda sakız olmuş bir gerçeği izade eder

  7. “Binmişiz bir alamete. Gidiyoruz kıyamete. Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e…”

    Edebiyatta bazı cümleler okunduğu gibi düz mana ifade etmiyebilir.

    Ben bu sanatcının bu cümlesinden şöyle mana çıkarıyorum,

    Binmişiz bir alamete. Gidiyoruz kıyamete. Bu cümleye söylediğine göre sanatcıda ahiret inancı var.

    “Binmişiz bir alamete. Gidiyoruz kıyamete.” Bu cümleyi daha önce cem karaca şarkılarında görüyoruz. Bu cümle ile Dünyayı zalim, kötü insanlar tarafından Dünyayı cehenneme çevrildiğinden bahsediliyor.

    Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e… bu cümle “insanlar” manasına gelmekte.

    Yani toparlarsak,

    Ey Dünyayı üç Kuruşluk çıkarınız için Cehenneme Çeviren insanlar Kıyamet günü Var diyor.

    Yani ilerde Mahşer var , Hesap var ona göre kendinize çeki düzen verin diyor.

    • Cahil insanlara sesleniyorum Her anlamadığınız konuda tartışmayın.

      Edebiyatta Mecazi Mürsel sanatı vardır.

      Ad aktarması ya da mecâz-ı mürsel şiirlerde sıkça kullanılan bir söz sanatı türüdür.

      Mecazı Mürsel Sanatı : Ad aktarması yapılırken anlatılmak istenilen herhangi bir nesne ya da varlık, doğrudan söylenilmek yerine bir parçası ya da özelliği söylenilerek aktarılır. Başka bir deyişle, gerçek anlamının dışına çıkmış bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcüğün yerine kullanılması ad aktarması sanatına karşılık gelir.

      Dün Ömer Seyfettin’i okudum. (Asıl kastedilen Ömer Seyfettin’in bir kitabını okuduğudur.)
      Her sabah bir kase içerim. (Asıl kastedilen bir kase çorba içtiğidir.)
      Burada yeni yüzler tanıdım. (Asıl kastedilen yeni insanlar tanıdığıdır.)
      Çayı ocağa koyuver. (Asıl kastedilen çaydanlığı ocağa koyduğudur.)
      Sobayı yaktım. (Asıl kastedilen sobanın içindeki odunları yaktığıdır.)
      Bunu eve sormam gerekiyor. (Asıl kastedilen kişinin kendi ailesine sorması gerektiğidir.)
      Sivas, mandayı kabul etmedi. (Asıl kastedilen Sivas Kongresi üyelerinin mandayı kabul etmediğidir.)
      Onda kafa yok! (Asıl kastedilen zekânın yokluğudur.)
      Üç gündür bereket yağıyor. (Asıl kastedilen yağmur yağdığıdır.)

      • AK`ım derken .OKUM demek de o sanata giriyor o zaman! Peki, biri size “Atma Recep DiN kardeşiyiz” dese bu hangi sanata girer? Veya, “Buradaki Molla Kasım ya hırsızdır, ya da düşünce özgürlüğü ile alakası yoktur”, veya da “Yanlışlıkları ortaya koymakta ancak Molla Kasım’ın izin verdiği kadar özgürüz” dense bunlar hangi sanata girer. O zaman nerede kaldı Sezen Aksu’nun dediği gibi “Şahane bir hayat yaşamak”. Enes Kara gibi gençlere anlatabilecek neyi varmış ki minik serçenin?

  8. İsimler değişse de bu klasik muhalefet tarzı 70 yıldır hiç değişmedi. Halkın gönlünü kazanıp seçimlerde başarılı olmak yerine sürekli küfür ve hakaret üreten bir muhalefet var. O muhalefetin aydınları ve medyası da farklı değil. Bu yapı, her dönem var oldu.
    Daha vahimi, hakaret ve küfrü de muhalefet etmek ve ifade özgürlüğü sanıyorlar. CHP ve aydınları, halkı yıllarca dindar, Kürt ve Alevi diye dışladı, sonra da “bidon kafa” ya da “göbeğini kaşıyan adam” diyerek küçümsedi, oy vermeyince de öfkelendi.Nefretle dolu olmalarının nedeni bu. Bir türlü iktidar olamıyorlar. Bu düşünce onları deliye döndürüyor. Eskisi gibi artık zinde kuvvetler de yok.
      Sedef Kabaş isimli müptezel de, içinden çıktığı halkı beğenmeyen, küçümseyen biri. İmtiyazlı sınıftan sayıyor kendini. O günlerin geride kaldığını unutmuş ki hayâsızca hakaret ediyor.
    Bir de bu yaptığını “muhalefet” diye yutturuyor.İyi de ortada Kabaş’ın yalan ve hakaret dışında ürettiği bir fikir mi var ki muhalefet diye ciddiye alalım. Halk bu tür bir muhalefeti ciddiye alsa, bugünkü CHP’nin oyları yerinde sayar mı? Burada üzerinde durulması gereken bir nokta daha var: Kabaş, o pespayeliği yaparken yanındaki gazeteci ve siyasetçilerin susması ve muhalefetin de hiç tepki vermemesi… İşte muhalefetin bir çıkmazı da burada saklı… Cumhurbaşkanı’na hakaret eden Kabaşlara destek veren, alınlarından öpen, seçimleri ve sistemi gayri meşru ilan eden, helalleşme deyip İslam’ı Ortaçağ zihniyeti gören bir muhalefet blokunun Türkiye’de iktidar olma şansı var mı?

    • CHP günün birinde iktidar olursa şayet onu da gene Akparti yapar, ak parti yapar CHP de o koltuğa oturur.

  9. O ona bu buna biri diğerine. Kim kime dum duma. Bu işin sonu yok.
    Sanatçı kimdir? Siyasetçi kimdir? İkisinin de hitap ettiği: biziz yani halk!
    Onların ne istediği değil, halkın ne istediğidir asıl mesele.
    -reyting şan şöhret mi yapcen?
    -üç beş oy fazlamı, kendi seçmenini tutma mı?
    Yok mu bunun başka yolu?
    Halk derki: inanç konularına fazla dalma! Beni rencide edici şeyler den uzak dur!
    Siyasetçi ye de oy’u ile mesajını mutlaka verecektir, (ama her konuda! İnanç, miliyetçi duygular, gelenek görenek ananeler, atalar dedeler…) (Baklavası oklavası ekmeği aşı işi karıştırmıyom bak?)
    Sen sadece bekle yeter.
    No panic☺️

  10. Sayın Koru ,
    40 yıldan uzun bir zamandır yazılı basını takip eder kimi yazarları devamlı , kimilerini zaman zaman okurum. Bu nedenle de basın camiasına bir aşinalığım var. Ancak Sedef Kabaş isminde bir gazeteci olduğunu ilk defa duyuyorum. Yoksa bu hanımefendi , kimi zaman Ender kimi zaman Nurdan mahlası ile yazan okurunuzun ben de buradayım demesi gibi bu da kendi varlığını cümle alema duyurmak için bu sözleri sarf etti de , iktidar da onun oyununa mı geldi? Öyle ya reklamın iyisi kötüsü olmaz demişler.

    • Ahmet bey sadece onlar mı, en aşağıdaki haydar keleş de eskiden hk rumuzuyla yazıyordu hatırlarsanız, şimdilerde hb nickiyle yazan şair arkadaş da cabası, daha ayağının tozuyla bugün molla kasım arkadaşı paylamış, nerde benim şiirimsilerimin gerisi diye?
      En son sn.bernar arkadaş da bilmem ne yorumunu niye makaslayıp yayınlıyorsunuz diyerek(hem de kendisinin de kınadığı nurdan ablanın ırkçı bir ifadesini!) yine sayfa editörüne şarlamıştı!!!!
      Eh, biraz zahmetli bir iştir ama böyle yan gelip yatarak yapılınca o kadar da zorlanmıyordur heralde…

  11. Sayın yazar kendisi sorup kendisi cevaplamayı seviyor olabilir ama
    “Hoşa gitmeyecek, kendisine saldıranların hakaret kabul edeceği tek bir sözcük, hatta dolaylı o anlama gelecek bir şey bile yok yazdıklarında.” ifadesi biraz fazlaca iyi niyetli göründü bana;
    çünkü mevzu bahis sanatçı insanının sinik ve sinsi tavrından ziyade eser diye önümüze attıkları asıl/ağır hakarettir zaten!
    Anadolu insanı/irfanının bir yansıması olan kamyon arkası yazıları bile bu şarkı sözlerinden daha değerlidir benim gözümde, yeter ki öndeki aracın tozluklarını okurken direksiyon kontrolünü kaybetmeyin:)
    Önceden de yazmışımdır, yeraltı yerüstü her türlü karanlık ve çirkef işin içersinde yeralmış, bilseniz asla karşılaşmak ve duymak istemeyeceğiniz kadınlı erkekli nice insan tanırım ve çoğuyla abi/kardeş gibiyizdir, içlerinde şarkı türkü merakı olanlar da vardır haliyle;
    ben bu derece kaba, adice, niteliksiz, incelikten zevkten zerafetten ve dahi sanatçılık dehasından uzak, ancak bizim sulukulede yetişmiş torbacı kadınların ağzına yakışabilecek ifadelerdir bu sözde serçenin yumurtaları!
    Tabii bir parça dimağ ya da mideniz kaldıysa…

    • Seni dövseler, sana sövseler nihayet seni çok incitmiş olsalar da sen kimseyi incitme,
      çünkü sonunda kazananlar affedici olanlardır.
      Maruz kaldığı olumsuzluğa misliyle cevap vermek insanın kötü olduğunu göstermez; bilakis bunun adı kanunlarda bile meşru müdafaadır; ancak “İyiliğe iyilik HER KİŞİNİN, kötülüğe iyilik ER KİŞİNİN kârıdır.”

  12. Şarkı bilmem hemen hiç dinlemem rahmetli müzik hocam kulağın yok, tekniğin iyi dediği günden bu yana müzik enstrümanı olarak blok flütten başka bir enstrüman bilmem yaratılışım böyle deyip kendimi spor ve fen dersleri ile teselli etmişimdir. Lakin bir şarkı sözü yazarı ve şarkıcı olarak ünlenmiş biri için camide dün umum vaizlerin dinimizin kutsalına hakaret anafikirli vaazlarını dinledim. Aklıma ne demiş, kime demiş, ne zaman demiş gibi birkaç soru üşüştü acilen sonra baktım ki evvel atamız için sarf edilmiş cahil tabirini en hafifinden hadsiz bir güfte olarak düşündüm. Ancak Kuran defaatle insan için zalim, cahil ve aceleci gibi tabirleri ile bu sıfatların umumen insana ait haller olduğunu ve ilk insan Adem (AS.) genetik kodlarında var olduğunu düşündüm. Bu sebeple çok fazla ileri gidip eskiden uygulanagelmiş dil koparma gibi cezaların tenasüh ile tekrar tedavüle girmesinin de gereksizlik olduğunu düşünenlerdenim. Haliyle bir hadsizlik başka bir haddi aşma ile taçlandırılmış. Toplumu karpuz gibi ortadan ikiye ayırıp kendi saflarına ekonomik zorlukları unutturup, ideolojik bir enstrümana dönüştürdükleri dini her fırsatta siyasi prim için istismar pazarına sürmeleri açıkçası yakışıksız bir durum olup maksatlarının üzüm değil, bağcı olduğunu düşündürmektedir. “Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi. Kuşkusuz insan çok zalim, çok cahildir.”Ahzab-72

  13. Aksu bu tartışmayı bir cümle ile bitirebilirdi. “Ben Hz. Adem’i kastetmedim.” dese yahut “Özür dilerim yanlış yaptım.” dese tartışma bu kadar ilginç hale gelmezdi. Bence konu yargıya intikal etmeden Aksu çıkıp özür dileme erdemini göstermeli, sanatçının halkın kutsallarına hakaret etmemesi gerektiğini söylemeli, sanatını kutuplaşma aracı ve siyaset malzemesi olmaktan çıkarmalıdır. Açıklama ya da özür dilemek yerine meydan okumayı tercih ederek yeni bir yanlışa imza attı.

    • Evet özür ile bitirebilirdi o O’nun seviyesini gösterdi .Ama dil kesmek , linç etmek buda yakışık olmadı .
      Bir ayet-i kerime: “İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.” (Fussılet, 34.)

      • Dediğim gibi Aksu çıkıp bir cümle etse tartışma yatışacak, ama o da ısrarla susmayı sürdürerek tepkilere haklılık kazandırmaktadır.

        Tabi işin içine siyasiler girip sanat fikir özgürlüğü gibi sözlerle Hz. Adem’e hakareti meşrulaştırmaya kalkışınca Başkan Erdoğan da bu milletin haklı tepkilerine tercüman olarak, “Hz. Âdem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz. Onlara da had bildirmek bizim görevimizdir.” demek zorunda kalıyor.

        Tabii ki dil koparmak ve had bildirmekten maksat yasal süreci işletmektir.

        Yoksa senin anladığın gibi değil Ahmet Bey. Dil kesmek falan.

        Bir de olayı Şöyle okuyabilirsin.
        Bunların her türlü hakareti ve küfürlerine karşı hep sessiz kalındı. Sessiz kalındıkça azmaları gibi bir huyları var.
        Kötülükler karşısında susmak hakkında da peygamberimizin şu hadisi de var. “Sizden herhangi biriniz bir kötülük gördüğünde onu eliyle değiştirsin. Eğer buna güç yetiremezse diliyle değiştirsin. Buna da güç yetiremezse kalbiyle (buğz etsin). Bu ise imanın en zayıf mertebesidir.”

  14. “YANCI” MUHALEFET
    Yancı muhalefet tabirini belki daha önce kullanan olmuştur.
    Ancak ben görmedim.
    İlk kez bu sitede dlie getirdim.
    Şu anda sosyal medyada kullanılmaya başlandığını görüyorum.
    Anlam olarak, iktidarların varlığından itibaren değişik tabirlerle kullanıldığından kimsenin şüphesi yok.
    Ben “tabir”den bahsediyorum.
    Aslında ülkemiz demokrasisine en büyük garabetlerden biri “yandaş muhalefet” Yani bir parti muhalefet partisi. Ancak “iktidar ortağı olsa” bu kadar desteklemeyeceği şekilde, gözü kapalı iktidarı destekliyor.
    Yandaş muhalefet partisi ülkemiz de maalesef birden çok.
    Yancı muhalefet parti yada partilerine gelirsek, bu partiler açıkça iktidara destek olamayanlar.
    Bunların iktidara destekleri günlük değil “bayramlık”
    Desteklerini dini ve özellikle milli bayramlarda veriyorlar.
    Yani gerektiği zaman.
    Bazı Anayasa değişikliğinde, bazı yargı organlarının seçiminde olduğu gibi.
    Beka, vatan, milllet kavramları en çok kullandıkları kamuflaj elbiseleri.
    Görev tanımları “muhalefet yapıyormuş gibi yapmak”. Demokratik dekor oluşturup, iktidara meşruiyet sağlamak.
    Türkiye’nin ihtiyacı:GMP
    GMP: Gerçek Muhalefet Partisi
    Kaç GMP var?
    Ülkemizin en büyük ihtiyacı yancıları deşifre edip ipliklerini pazara çıkarmak.
    Sizlere çok önemli bir soru:
    – Yandaşlık ve yancılık. İkisi de tamamen
    gayr-i ahlâkî olmakla birlikte hangisi daha etik?

  15. DEVAMI (Bir terslik oldu , yorumu tamamlayamadan onaya geçti)
    Aslında hiç üzerinde durulacak bir konu değil ve hem de beş sene öncesine ait olmasına rağmen nasıl oldu da bu denli gündeme düştü, bilemiyorum .
    Hz.Adem ile Hz.Havva , islamiyette kutsal olarak kabul edilen değerlerden sayılır ,ayrıca Hz.Adem bir peygamberdi , insanoğlunun atasıdır .
    Şarkıdaki birbirini tutmayan , bana göre bir edebi değeri de olmayan , tam olarak ne dediği de anlaşılmayan sözler arasında Hz.Adem ile Hz .Havvanın ne işi var ve neden cahil deniyor ki !
    Gayet tabii ki yapılan ve ölçüsü iyice kaçan, hele nefret dolu saldırılar da hiç doğru değil ve
    işi çığırından çıkartmaktan başka bir şeye yaramıyor !
    Selamlar ,iyi günler

    • Yazan söyleyene göre cahillik etmiş elma yemiş!
      Yani “kandırılmış” diye algılanıyor! Diye anlıyorum ben şahsen☺️

    • Terslik sadece seninkine mi? bu işler Molla Kasım’ın kontrolünde! Kaç tane dörtlük yolladık; Hasıraltı! geriye dört tane bırakmış. Sonuncusu “döğüş gerek” diyor ondan sonrakiler hasıraltı! Strateji şu, “noktayı ben koyayım, bu adamı böylece yanlış tanıtmış olayım”. Fehmi bey irfanı hür biriyse Molla Kasım’ı derhal işinden etmeli, yerine düşünce özgürlüğüne değer veren en azından objektif kalacak kadar liyakat sahibi birini bulmalı.

  16. Günlerden beri gazete köşelerinde , lehte ve aleyhte bu konu hakkında yazılar yazılıyor .
    Ne kadar önemli, ne kadara hayati , ne kadar derûni bir konuymuş !
    Tam bir vatan ve millet meselesi yani!
    Ve nihayet , bir kaç kere kıyısından köşesinden geçtikten sonra Fehmi Bey de fazla dayanamadı, içine daldı !


  17. “Kem söz sahibine ait”
    Demiş “Koru” en doğrusu,
    Demek buna pek müsait…
    Minik serçe, kuş yavrusu!

    • ….
      “DiN”e laf ederse zevat,
      ALLAH VARken, o bihaber!
      Hep kabahat, hep kabahat,
      Af olunmaz, şaşkın beşer!


      • Sanatsever birer “av”sa,
        Her sanatkar birer “avcı”!
        Sanatında Hakkı savsa
        Bilmem ama, sonu acı!


    • Günümüzde haksızlık çok!
      Haksızlığa göğüs gerek!
      Hak yolunda bir sorun yok,
      Gerekirse döğüş gerek!

    • “Adem ile Havva” tek başına bir ifade kalıbı olarak ilk İnsanlar olan Hz Adem Peygamber ile eşi Hz Havva’yı ifade eder. Dünyanın her yerinde o ifadeden bu anlaşılır.

      “selam söyleyin o cahil Adem ile Havva’ya” cümlesinde geçen ‘cahil’ sıfatının önünde yer alan ‘o’ işaret zamiri sabitleyici pekiştirici olarak anlaşılabilir ama şarkı sözlerinin tamamı ve anlatım göz önünde tutulduğunda bu tamamen zamane insanlarına bir gönderme olduğu anlaşılıyor.

      Bence o sözler çok sanatkarane duruyor.

      Ama ne varki Sezen Aksu şarkıları sözlerinin ağırlığı pop elbisesinin içinde kayboluyor, kendi söylediği şarkılarında gene ortaya çıkıyor ama başkalarının ağzında tamamen kayboluyor.

      Mesela Hop Dedik şarkısını Betül Demir söylemiş bence sözler klipte kaybolmuş. bu şarkıları Ahmet Kaya gibi sanatçılar söylemeliymiş.

      • Baran efendi: hiç de sanatkarane durmuyor! Kasıt ademoğlu ise şarkı sözleri onu dile getirmeli(ydi). Sanat dediğin, toplum için net ve pozitif bir içeriğe sahip olmalı. Allah’ın bu kapasiteyle bahşetmiş olduğu insandan beklentisi budur. O şarkı sözlerinde böyle bir nitelik yok. Şarkıcıda dediğin kadar ince bir düşünce varsa kendini bir noktada uyandırması lazım. “Yahu ben ne halt ediyorum, yanlış anlaşılmağa, polemik oluşturmaya müsait ifadeleri niye sanata alet ediyorum” şeklinde ince düşüncelerle. Aksi taktirde, o incelikler bir noktadan sonra “AK”ım derken “.OKUM” duvarına toslarcasına sırıtıyor. Bu da zevatın gözünden kaçmıyor. Sonra da ayıkla pirincin taşını…

        Bahşedilmiş sınırlı-sorumlu özgürlüğünü insan Allah’ın “uyma” dediği, nefse fısıldayan şeytan’a uyarak da kullanabiliyor. Haddini aşmışsa Allah’ın dilediğinin/tenbihlediğinin tersine bir hareketle müslüman toplumu biçimlendirmiş oluyor. Allah’ın beklentisi pozitif iken topluma negatif bir katkıda bulunuyor. Bunu tabiiki sadece Sezen Aksu yapmıyor. Kimbilir Ahmet Kaya’nın haykırdıklarının arasında, nihai analizde ne abuk ve sabukluklar vardır. Takibini yapmış değilim. Hislerin de dile getirildiği müzik başka bir şey tabi, evrende hoş bir seda! sözleri bir yana işin evrensel değerini ben de biliyorum. Gördüğüm dinlediğim kadarıyla birçoğunun sözlerini yenibaştan yazmak lazım ki bu halk pozitif bir motivasyon kazandırsın.

        Hz. Adem ve Havva günümüzden çok çok uzaklarda zürriyetin başlangıcı, ister inan ister inanma. O kadar uzaklara giden bir hassasiyet bugün DiNin ruhunu temsil etmiş olsa(ydı) bu toplum, bu millet zaten bu kadar geri kalmazdı. Bir deli şarkı sözlerinden oluşan eskiden kalma bir taş bulmuş bunu sahte bir gündem oluşturmak için T.C.nin bugünkü kuyusuna atmış. Millet çıkarmağa çalışıyor. T.C. nin C.B.si bile müdahil olmuş o da bir taş atmış bu taş minik serçenin dilini yaralamış. Aman ne olay! Dün öğrendiğim bu olayı ben böyle yorumladım. Bu yorumu ve çağrıştırdığı, ilişkili düşüncelerimi de içeren, kafiyeli olarak yazdıklarımın devamında hiçbir hakaret ifadesi olmayan daha neler neler vardı ama, vazgeçtim Molla Kasımlara üstelemeyeceğim.

        • Bu tartışmanın din ile Hz Adem as ile hiç bir ilgisinin olmadığı aksine tamamen politik bir plan dahilinde başlatılmış bir tartışma olduğunu Sinan hocam burada iki yazıyla anlattı.

          O politik planın neler olabileceğine yönelik siyasi yorum ve analizlerde aylarca konuşulup tartışıldı.

          Politik amaç her ne ise o hedef lehine tartışmak istemeyenler de sadece şarkı sözlerinin zamansız ve haksız ithamla sürdürülmemesi gereği inancıyla aksi yönde düşüncelerini ifade ederek bu siyasi amaçlı fitneyi bitirmeye çalışıyorlar.

          Peki sizin amacınız ne ki, onlarca, yüzlerce kutsallara küfreden şarkılar dinleyenlerin dillerinde söylenedururken hiç birini görmüyorsunuz da bu fitneye alet oluyorsunuz.

          Akıl iman sentezi burada lazım değil mi yoksa.

          Yarınki yazıyı bekleyin lütfen, bakın Üstad nasıl akıl iman sentezliyor görün.

          • Barancığım “Bunu tabiiki sadece Sezen Aksu yapmıyor. Kimbilir Ahmet Kaya’nın haykırdıklarının arasında, nihai analizde ne abuk ve sabukluklar vardır. Takibini yapmış değilim” dedim. Ben kim söylerse söylesin “hislerin melodik çoşkunluğunu severim, müziğin evrensel değerini bilirim” dedim. Yetmedi mi?

            Yüzlerce kutsala küfreden olabilir; takibini yapacak vaktim pek yok. Yanlış yapan her kim olursa olsun, görebildiğimi eleştiririm. Eleştirdiğimin yanlışını düzeltirim. Alternatif sunarım. Molla Kasım önüme çıkmasaydı Sezen Aksu ablamıza da daha güzel, daha pozitif enerjiyle dolu alternatifler sunacaktım. Kısmet değilmiş n’apalım.

            “Akıl*İman Sentezi” her yere lazım. Zafiyetinde olan sağda solda o kadar çok müslüman var ki! Geri kalınmışlığın, bu bitmek bilmeyen kavganın, havanda su dövmenin yegane sebebi bu zafiyet. Buna T.C. ilk C.B. si de dahil, son C.B.si de dahil. Yukarda dün ne dedimse bugün de aynen o!:

            “Bir deli, şarkı sözlerinden oluşan eskiden kalma bir taş bulmuş bunu sahte bir gündem oluşturmak için T.C.nin bugünkü kuyusuna atmış. Millet çıkarmağa çalışıyor. T.C. nin C.B.si bile müdahil olmuş. O da bir taş atmış, bu taş minik serçenin dilini yaralamış. Aman ne olay!” Minik serçe’nin kuyunun içinde ne işi var?

  18. Rte düşmanlığı ile hayata tutunan muhaliflerin yapması gereken basit. Hakaret etmeyeceksin, küfretmeyeceksin. Aşağılamayacaksın. Bunları yaparsan iş yasal olarak bedelini ödemeye gelince de mağdurum diye zırlamayacaksın. Kendisi gibi düşünmeyen, oy atmayanlara karşı insanca fikir belirtmekten aciz sözde eğitimli bu kesim aslında ülkenin en cahil, en kaba, en eğitimsiz kesimi. Keşke anadolu halkının ahlakının, irfanının sadakası kadarı olsa sizlerde.

    • Hakaret birilerine serbest mi olmalı peki. Sabah akşam muhaliflere ettiği hakaretlere bak. Hakareti bıraktık, bir sanatçıyı “dilini kopartırım” diye tehdit ediyor. Sen mahkeme, yargıç değilsin. İşkence yetkin de yok. Bunu da camide ilan ediyor. Artık camileri siyasi propaganda alanına çevirdi. Bu kadar rezil bir siyaseti bu ülke daha önce görmedi. Bu sefil ve siyaseten düşüklere ilk seçimde millet haddini bildirecek. İstanbulda Ankara’da olduğu gibi.

  19. bunları yazdın diye
    sizi koyacaklar defe
    çaldıkça çalacaklar
    yazdıkça yazacaklar
    akıl ve izandan uzaklaşacaklar

Yoruma kapalı.