Bazıları olana şimdiden ‘Üçüncü Dünya Savaşı’ adını taktı; henüz sıcak çatışmalar yalnızca iki bağımsız ülke arasında geçtiği için ‘savaş’ sözcüğünün önüne ‘dünya’ sıfatını eklemek bana pek doğru gelmiyor.
Ancak Rusya’nın Ukrayna komşusunu askerler göndererek işgale kalkışması, bunun için 60 km tutan kalabalık bir tank konvoyunu ülkeye göndermesi, onların da havadan ve karadan saldırılarda ölümcül silahlar kullanarak karşılarına çıkan çoğu sivil insanları öldürmesine hiç tereddütsüz ‘savaş’ diyebiliyorum.
Bugün bir haftasını dolduracak olan çatışmalar elbette ‘savaş’ olarak tarihe geçecek.
Önemli mi? Önemli tabii… ‘Savaş’ ise, olan biten için ‘savaş hukuku’ uygulanacaktır.
İşgalci Rusya daha ilk gününden başlayarak askeri harekatı sırasında savaş hukukuna uymuyor.
Sonunda arzu ettiği hedefe varsa, Ukrayna’yı istila edip mevcut hükümeti ve seçimle iş başına gelmiş cumhurbaşkanını devirerek bunların yerlerine kendisine tabi olmaya hazır insanları getirse bile, bu başarısı Rusya ile lideri Vladimir Putin’i ‘savaş hukuku’na aykırı davrandıkları için yargılanmaktan kurtaramaz.
Nitekim uluslararası ceza mahkemeleri konunun üstüne düştü bile.
Meydana gelen çatışmacı ortama ‘savaş’ teşhisi koymak, savaşan taraflardan işgalci olana hukuka uygun davranmadığı için ‘suçlu’ sıfatını uygun görmek, içimizden bazılarını nedense rahatsız ediyor.
Rahatsızlığın sebebi, şimdiye kadar meydana gelmiş bugünkünü andıran çatışmacı ortamlarda suçlanmayı hak eden ülke ile onu suçlayanlar arasında yer almasına alışılmış ülkenin yer değiştirmiş olmaları…
Uluslararası hukuka aykırı davranışları yüzünden hep eleştirilen ABD bu defa suçlayan safta; buna karşılık, suçlanan ise, benzer olaylarda onu suçlayanlar arasında bulunduğunu bildiğimiz Rusya…
Yer değişmesine aldırmayanlar çıkabiliyor işte.
Onlar yine ABD’yi suçlamaya devam ediyorlar…
ABD’nin geçmişte -hatta bir ölçüde günümüzde de- üzerine vazife olmayan uluslararası ihtilaflarda yanlış tarafı tutması, dahası elindeki en gelişmiş silahları orantısız güç sergileyerek kullanması ve çok sayıda insanın ölümüne yol açması eleştirilmeyi fazlasıyla hak ediyor.
‘Emperyalist’ aranıyorsa, ABD ile aranan örnek bulunmuştur.
İyi de, Rusya’nın birbiri ardına yaptığı ne?
Bağımsız ülkelere tebelleş oluyor, askerlerini en can alıcı silahlarla donatıp sınırları dışına gönderiyor, onlar da gerekli gereksiz ateş açarak insan öldürmüyor mu?
Rus askerlerinin Suriye’de, paralı askerlerinin Libya’da işi ne?
Gürcistan’ın bir bölgesini işgal etmesine, Kırım’ı ilhakına, topraklarından iki devlet çıkartması yetmemiş gibi Ukrayna’ya binlerce tank göndermesine ve ülke üzerine yağdırdığı asker-sivil ayırmayan füzelerle can almasına ne diyeceğiz?
Üstelik Çarlık Rusyası’nın sınırlarından hareketle oluşturduğu hülyalarını, Putin’in bizzat kendisi, kameralar karşısında dünya kamuoyuyla paylaştı.
“Bir bizim topraklarımızda gözü yok” demeyi çok isterdim, ancak Osmanlı’yı Karadeniz’de durduranın kendi ataları olduğunu da ileri sürdü Putin…
Ağzında bir şeyler gevelediği belli…
Neresi haklı şimdi Ukrayna’da olup bitenlerin?
Ukrayna bugüne kadar bağımsız bir ülke olarak geldi. Savaş sırasında, halkının canlarını feda edebilecek kadar ‘vatan’ kavramı etrafında birlik olabildiği görüldü. Her bağımsız ülke gibi, Ukrayna da, seçilmiş yöneticileri eliyle, onların uygun gördükleri uluslararası örgütlere girme hakkında sahiptir.
NATO’ya veya AB’ye üye olmak istenmesi neden Rusya için ‘tehdit’ teşkil ediyor?
Sınırdaş oldukları için mi?
Türkiye de Rusya ile sınırdaş; bu durumda bugün olmasa bile ileride, bizim ülkemize de “NATO’dan çıkın, AB’ye üye olmaya çalışmayın” demesini mi bekleyeceğiz Rusya’nın?
Ya da, Ukrayna’nın topraklarından kışkırtarak iki devlet çıkarıp onları ‘bağımsız’ devletler olarak tanıdığı gibi, tehdit algısında bulunduğu veya liderine kızdığı başka komşu ülkeler için de aynı yola başvurmasını hoş karşılamamız mı gerekiyor?
Putin ülkesinin nihai sınırlarını nereye kadar uzatıyor?
Çarlık dönemlerinde Rus ordularının doğudan Erzurum’a, batıdan da İstanbul/Yeşilköy’e kadar ilerleyip zar zor durdurulabildiği, Sovyetler’in İkinci Dünya Savaşı sonrasında kazandığı özgüveni ilk bizim ülkemiz üzerinde kullanmaya kalkıştığı, Kars ve Ardahan’ı topraklarına katma talebinde bulunduğu biliniyor.
Acaba Çarlık dönemleri Rusyası’na özlem, işi, bu geçmişin kötü hatıralarını hortlatmaya kadar vardırır mı?
Ne de olsa, altında imzası bulunan bir kararnameyle, Rusya’da liderlik makamında kalma süresini 2036’ya kadar uzatabilme imkanını kendi kendisine tanıdı Putin… 2036’ya kadar geçecek önümüzdeki 15 yılı yeni Ukrayna örneklerini izleyerek ve sıra ülkemize ne zaman gelecek diye bekleyerek mi geçireceğiz?
Hangi akılla suçlu ve onun ileriye dönük niyetleri gözlerden saklanmak isteniyor?
ABD emperyalist mi? Hiç kuşku yok…
Peki ya Rusya?
Ayıp oluyor arkadaşlar…
ΩΩΩΩ
Bana dokunmayan yılan bin yıl (yaşasın) yaşamaz…Bir gün oldu o yılan geldi batının ayağına dolandı. Şimdiye kadar dünyanın bir çok yerinde mazlumlar ezilirken gözlerini kapatan batı, şimdilerde duygu sömürüsüne başlamış, bizde günaydın derler, GÜNAYDIN ABD- BATI gözlerini değil kalp gözünü aç ABD- BATI!!! aç ki acıyı, korkuyu hatta yokluğu iliklerine kadar hisset. Durum böyle iken Putin Rusyası da palazlandığını zannederek ezip geçeceğini mi sanıyor. Putin Rusyası da bir gün bir deliye çatarsa sopasını saklamak zorunda kalır. Ne demişler deli deli görünce sopasını saklarmış. Ama asıl sorun, bunlar deli değil zırdeli…
”Avrupa Birliği (AB) Konseyi, Rus medya kuruluşları Russia Today (RT) ve Sputnik’in AB içindeki yayınlarını yasaklama kararını yürürlüğe soktu.”
Hani basın özgürlüğü.
Bizde yasaklar olunca basbas bağıran batıya bakın
Ahmet bey, terör örgütlerinin propagandasını yapan yayın organlarını kapatmasınlar da balkaymakla beslesinler mi?
Basın özgürlüğüymüş.
SINIRDAŞ BÜYÜK ÜLKELERLE İTTİFAK CILGINLIĞI.
Devletler,kendılerıne çok uzak olmayan veya komşu olmaları durumda,aralarında orantısız güç dengesi olduğunda nispeten zayıf olan devletler uzun ve orta vadede bağımsızlıklarını kaybetbesi mukadderdir.
Güçlü komşunun istemediği politikalarınız her türlü tehdite başvuralarak bağımsızlığınıza halel getirebilir.
Son kertede saldırı,işgal ve ilhak daha kolaydır.
İçerde beslediği müttefikler veya taraftarları truva atı gibi kullanılır.
Bir kere yakayı kaptırdın mı kurtulman imkansıza yakın zordur.
Büyük devlet nüfus hareketleri ile ülkenizde önemli strateik yerlerde hatırı sayılır demografik değişikliklere sebep olabilir.
Uygun zamanda ,vatandaşlarımın can güvenliği deyıp saldırı için bahane bulmakta zorlanmaz.
Rusya komşularında da hep bunu uygulamıştır.
Kafkasya,kazakistan,kırım en son ukranyanın bilmem ne bölgesi diye başlayıp ,madem başladik kökünden halledelim demiştir.
Uzaktakı süper güçlerle ittifak,yakındakilere oranla daha az tehlikelidir o kadar.
Bir gün her konuda güçlendikçe daha bağimsiz politikalar uygulayabilme şansi daha çoktur.
Bazan ,kulağa hoş gelsede tam bağimsizlik uygulamada imkansızdır.
Belki gücü ölçüsünde bağımsızlık uygulanabilir.
Bir de en önemlisi ittifak etmek zorunda olduğunuz ülkelerin,insan hakları,evrensel hukuk kurallarına saygısı ,özgürlükler ve sosyal devlet ve liberalızm le uyumlu olup olmadığı çok önemlidir.
Bütün bu etkenler hesap edilip,stratejiler belirlemek zorundayız.
Yöneticilerimiz ve devlet aklı (yüzyıllık birikim ve tecribeler) bu konuda her şeyi daha etraflı ca düşünme şansları vardir.
Bizim elimizde o kadar bilgi setleri yoktur.
Ancak zamanla idareciler, devlet aklının hilafına veya kendi birikimlerinin bu konularda yetersiz olması nedeniyle maceracı kararlar alabilmektedirler.
Büyük liderler,kritik zamanlarda doğarlar.
Ülkemiz ve tüm dünya için bu kriz dersler çıkarmak ve ilerisi için iyi bir tecrübeye sebep olur inşallah.
Bu durumda ,halkın heyecanı ile idarecilerin basireti arasında ,aklın yolunun galip gelmesini umud etmek isterim.
Sayın Koru ,
Bir numaralı kural. İnsan kendisi için yaşar ! Davranışlar düşüncelerden , düşünceler bildikleriniz , yaşadıklarınız cinsiyetiniz ve cinselliğin de katkılarıyla oluşan bir karmaşadan bir ibarettir. İçinde bulunduğunuz çevre de önemli bir etkiye sahiptir. Bunun üzerinde de duygular yer alır. iki temel duygu korku ve umuttur. Kaynağı ilahidir. Fetih suresi 4. ayette işaret edilir.
Bu işin çok boyutu vardır. imzalanan kararname 2036 ya kadar Putin in yerini garanti etmez. Hırslı rakiplerin ekarte edilmesi , filizlerin dal budak salmadan biçilmesi gerekir. Kimi yakın çevreden kimi uzak çevreden. Nepotizm ile idare olunan dünya da isyankarların kendi toplumlarında isyan etmesinden önce enerjisini alabilecek ortamlara sevk edilmesi de bu nedenlerden biridir. Bütün gelişmiş ülkelerde gizli servisler harıl harıl Ukrayna ya savaşmak için gidecek gençleri sevkediyor . Dün işid adına idi . Daha önce mücahitlere yardım adınaydı. Ukrayna bu niyetle geleceklerden vize istemediğini ilan etti. Çeçenistan 10.000 asker gönderdiğini duyurdu. ABD son yıllarda , Yunanistan a çok miktarda silah gönderdi ki bu silahların hal-i hazırda Ukrayna ya çoktan ulaştırıldığını görüyoruz.
Hikaye bu ya Timur , Bağdat a gelir Abbasi den ekmek dilenir. Hor görülür. Tanrı dağlarında Gök Tengriye dua eder adak adar. Etrafına topladıkları ile tekrar gelir dümdüz eder.
Adolf Hitler , ekonomik krizin perişan ettiği Almanya da aş evlerininin önündeki kuyruklarda yemek sırası beklerken nefret söylemlerini ifade etmeye başlar. Bakar ki dinleyicileri var. Akşamları da barlara gider böylece taraftar toplar.
Ya da Lenin hikayesi veya Castro . Sefahat dönemleri ezilen insanlar yığını meydana getirir ve onların içinden biri çıkar. Kimileri başarır kimileri başaramaz. Tedbir potansiyele sahip olanları etkisiz hale getirmektir. Çin in Doğu Türkistan da yaptığı da bu türdendir.
Emperyalist yani sömürücü , güçlünün var olduğu karşısındaki insanı Allah ın kendisi gibi yarattığı bir başka kul olduğu gerçeğini akıl edemeyenlerin olduğu heryerde vardır .
Müslüman Arap alemi , üçüncü dünya ülkesi vatandaşlarını ülkesinde çalıştırırken bu durum böyle değilmidir?
Bunun için yüce mevla kimi kavimleri kimilerine musallat ederiz buyurdu. Dün Irak işgalinde Nato da olmamasına rağmen 5000 Asker gönderen Ukrayna değil miydi ?
Ahmet bey “Çeçenistan 10.000 asker gönderdiğini duyurdu.” buyurmuşsunuz ama onlar rusya saflarında biliyorsunuz,
yani;
“Bunun için yüce mevla kimi kavimleri kimilerine musallat ederiz buyurdu.” ifadenize göre kadirovun milisleri de ukraynaya musallat oldular, adetleridir;
ekmeğini yedikleri herkese böyle karşılık verirler!
Irak’ın işgalinde Polonya 194 özel kuvvetler mensubu asker göndermiş, Ukrayna’nın adı geçmiyor.
Shell Rusyayla ligili çok büyük projelerden çekilme kararı aldı.
British Petrol namı değer BP baktığımızda Rusyayla ilişkilerini bitirerek 25 Milyar dolar zarar yazmayı kabul ettim diyor.
Ukranyadan sonra en büyük zarar eden ülke Türkiye olacak.
Mart şubattan daha kötü olacak, Nisan Marttan daha kötü olacak, Mayıs Nisandan daha kötü olacak.
Bu sene güvendiğiniz Rus Turisti unutun.
Receb bey maşallah ağzınızdan bal damlıyor:
“Mart şubattan daha kötü olacak, Nisan Marttan daha kötü olacak, Mayıs Nisandan daha kötü olacak.
Bu sene güvendiğiniz Rus Turisti unutun.”
OLABİLİR AMA BAZILARININ DÖRT GÖZLE BEKLEDİĞİ İLKBAHAR DA MI YATTI YANİ?
ŞİMDİLİK
Rusya
“Başka ülkeleri işgal planlarının olmadığını” açıklamış.
“Şimdilik” tabirini kullanmayı unutmuş.
Ukrayna’yı da “işgal” ettiklerini “itiraf” etmişler.
Yani emperyal amaçlarını açığa vurmuşlar.
Sıklıkla ” nükleer”den bahsetmeleri aslında ne kadar zor durumda olduklarını da gösteriyor.
Sanırsın ki nükleeri Rusya icat etmiş.
Nükleeri icat etmiş bloka karşı bu kartı kullanmak ne kadar da aptalca.
Bu savaşı kazanan Ukraynadır.
Ukrayna’nın tamamı işgal edilse, tek bir Ukraynalı kalmasa bile.
Yıllar önce , şiddetli kış nedeniyle trafiğin altüst olduğu ve şehrin adeta felç olduğu İstanbul’da , İBBB . rahmetli Kadir Topbaş , ağır eleştiriler karşısında nihayet patlamış ve şöyle feveran etmişti,
– İnsaf edin, bu gün en ucuzu 6-7 bin lira olan arabasına 600 lira verip de kış lastiği almadan sokağa çıkanların hiç mi günahı yok !
Kıssadan hisse ; bu gün itibarıyla uzmanların hesabına göre günlük 20 milyar dolardan 140 milyar dolarını bir katliam uğruna harcayan katil Rusya acaba ne kazanmış oldu !
Gayet tabii ki bu meblağa , hayatını kaybeden insanların – ki bence insan hayatının bir bedeli olamaz- , yıkılan/yakılan şehirlerin, yaptırımlar nedeniyle karşılıklı olarak meydana gelen zarar/ziyanın bedeli dahil değildir !
Buna mukabil iki seneden beri , bütün dünyayı kasıp kavuran şu korona belası yüzünden; çaresiz kalan , hiç bir yardım ve destek alamayan , kaderiyle başbaşa bırakılan , fakir fukara ülkelerin , insanların yaşadıkları ise kimsenin vicdanını rahatsız etmiyor !
Allahü Tealanın elinde sopası yok ki gözümüze soksun !
ABD nin de Rusya’nın da Çin’in de ve bütün zalim ülkelerin Allah müstehakını versin !
Selamlar , saygılar
Her işte bir hayır vardır Ali bey. Allah’ın işine akıl sır ermez. Bir müsibetle bir sürü insan başka ülkelere göç edip
-nüfusun kaynşmasına!
-Genlerin kromozom vb vücut gereklilerinin daha dayanıklı olmasına! (Salgın malgın! Bağışıklık güçlenmesi Bak nasıl hallediyor Tanrı belkide!)
-Belkide bu sayede artık karnından konuşmayacak kimse!
Balkanları Akdeniz Ege yi aldım istiyorum Karadenizi şimdide! (Diyorlar belkide)
**Allah’ın işine karışmak haddimize değil ama, bazı ülke nsanları kaldıkça hep aynı yerde aynı ülkelerde, onlar genleşip semirdikçe ceplerine mangırlar ağır gelmeye başlıyor veee…
(Ortadoğu, Asya Afrika ülkelerinde örneğini çok gördük).
Allah’ın selamı üzerinize olsun, selam ve dua ile..
Suçlu: şehremini’ dir her bi hal ve vaziyette Ali Bey. Tomofil lastiğinin ne suçu ola ki?
Sebep ler:
Metro, hafif raylı sistem yapmamış olmasından!
Trafiği yoğunlaştıran plansız yapıları ana arterlere sıfır yapıldıttırmalarından! (Nereye: şehrin dışına planlı yeni yerlere!)
Her semti ilçeyi başka yerlere gitmeden kendi içinde kendine yeterli kıldırmamak planlamamak mesela!
Merkez! mi yapmıyor dediniz??? Anlamadım???
Seni mi seçtik şehrin minine merkeze mi havale ettik şehrin işlerini yoksa?
Yerlere devamlı tuz kimyasal dökmek? vatandaş kendi evinin önünü süpürsün mü çare çözüm?
Liyakat! (Şehri yönetmeye kamu yönetimi vb diploması varmı? Yönetici okuryazarlığı diye bir terim! Duymadım!)
Olabilir mi mesela?
Dediklerinizin hepsi doğrudur ; ben de aynen katılıyorum .
Ancak bütün bunlar , arabasına kışlık lastik takmayıp sokağa çıkan düşüncesiz insanın sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz , değil mi!
Bu vesileyle Atilla Beye de teşekkür eder selam ve saygılar sunarım .
İyi akşamlar efendim .
Dünya’da olanları doğru değerlendiren önemli bir yazı.
Amerika ile Rusya’yı karṣılaṣtırırken değinilmesi gereken bir önemli nokta daha var sanıyorum.
Son zamanlarda, ABD dahil batılı ülkeler, bunlara (Suriye ve Libya örneğinde) Türkiye’yi de dahil edebiliriz, diktatörlükle yönetilen ülkelere, demokrasiyi götürmek istediklerini söyleyerek asker gönderiyorlar.
Rusya örneğinde ise, göstermelik bir seҫimle kendini seҫtiren Putin gibi bir diktatör, doğru bir seҫimle iṣbaṣına gelmiṣ, milli iradenin seҫtiği bir baṣkanı devirmek istiyor.
Ukrayna’da Belarus’taki gibi bir diktatörle yönetilseydi, Putin istediklerini ҫok daha kolay gerҫekleṣtirebilirdi.
“Son zamanlarda, ABD dahil batılı ülkeler, bunlara (Suriye ve Libya örneğinde) Türkiye’yi de dahil edebiliriz, diktatörlükle yönetilen ülkelere, demokrasiyi götürmek istediklerini söyleyerek asker gönderiyorlar.”
ALMANCI ARKADAŞ BU İFADELERİNLE TÜRKİYEYİ DE “batılı ülkelerin demokrasiyi götürmek istediklerini söyleyerek asker gönderiyorlar.” DEDİĞİN ÜLKELER ARASINDA GÖRÜYORSAN EĞER, BİZ 15 TEMMUZDA O DEFTERİ KAPATTIK!
YOK, LİBYAYA ASKER GÖNDERİLMESİNİ KASDEDİYORSAN BİR YANLIŞIN VAR;
ÇÜNKÜ O TARİHTE DE BUGÜN DE LİBYA DİKTATÖRLÜKLE FİLAN YÖNETİLMİYOR/DU.
SURİYE TAMAM AMA ORAYA DA BENZERİ BİR ANLAŞMA YAPARAK ASKER GÖNDERMEDİK Kİ???
H.Gayret arkadaṣ,
„O TARİHTE DE BUGÜN DE LİBYA DİKTATÖRLÜKLE FİLAN YÖNETİLMİYOR/DU“
diyorsunuz.
Kaddafi’yi bile diktatör görmeyen sizinle ne diktatörlük ne de demokrasi kavramların da anlaṣmamız mümkün değil.
Aynı durum milliyetҫilik kavramı iҫin de geҫerli.
Perinҫek gibi siz de uygur Türklerine yapılanlara itirazı olmayan milliyetҫilerdensiniz.
ALMANCI ARKADAŞ, TÜRKİYE LİBYAYA ASKER GÖNDERDİĞİNDE MEŞRU DEMOKRATİK TRABLUS HÜKÜMETİYLE ANLAŞMA YAPMIŞTI, KADDAFİ İSE BU ANLAŞMADAN YILLAR ÖNCE ÖLMÜŞTÜ???
BİRAZ TARİH OKUYALIM…
Bugünkü sayın yazarın yazısı A.Dilipak yazısıyla birlikte tam bir vitamin deposu olmuş.?
SINIFSIZ OLİGARKLAR
Putin sınıfsız toplum idealini bir ölçüde gerçekleştirdi!
Oligark bağlamında.
Herbirinin;
–Milyarlarca doları var(tabii ki batı ülkelerinde)
–Milyarlık yatları var.
–Futbol kulüpleri var.
“Oligark” demek Marksist Leninist jargonda “burjuva” demek değil mi?
Aristokrat da akla gelebilir. Ancak aristokrasi salt ekonomik kriterden başka, sosyal–kültürel birikim ile birlikte siyasi gücün de paydaşlığını ifade eder.
Putin demek oligark demektir.
Oligark demek burjuvazi demektir.
Burjuvazi demek kapitalizm–emperyalizm demektir.
Ancaaakk Putin demek öncelikle
Hak ve özgürlüklerin düşmanı “faşizm” demektir.
Avrasyacılar ve Rusya yanlıların için kötü günler; Neden geriye sayım başladı.
Türkiye NATO üyesi olarak hala hava sahasını Rusyaya kapatmadı yani ayrık otu gibi NATO üyeleri ile çelişen tek ülke.
Türkiye bu politikayı terketme noktasına gelecek.
Dünyada Firavun yöneticilere yol göründü.
Endercim “Ukrayna halkı bu zorbalara direnecek ve hepsine iyi bir ders verecek. Özgürlük, demokrasi, ve insan haklarından vazgeçmemeyi öğretecek…” demişsin de;
İnşallah, amin, ukrayna bunu üçkağıtçı batıya rağmen başaracak!
Türk milleti o işi 15temmuzda yaptı, ukraynalılar da onurlu bir halk gibi direniyor allahın izniyle…
Sihalarımızı da unutmayın:)
Erdoğan, bu ABD ve Rus Silah gücü onda olsa ne yapardı diye düşünüyorum?
Düşündüğün şeye bak, bizde de var aynı “Silah gücü”, görüyorsun işte; libyada, suriyede, ırakta, karabağda, adende, akdenizde, lübnanda her yerdeyiz, daha naapalım???
ABD Başkanı Joe Biden, Kongre’de yaptığı konuşmasında “Ukrayna halkı” yerine “İran halkı” ifadelerini kullandı. Biden’ın “Putin Kiev’i tanklarla kuşatabilir ama asla İran halkının kalbini ve ruhunu kazanamayacak.” sözlerine yanında bulunan yardımcısı Kamala Harris de şaşırdı.
ABD, AB özetle aşağılık BATI için kendileri dışındaki dünyanın hiç bir öneminin olmadığını gösteren çok yeni örnektir yukarıda paylaştığım haber. Onların aşağılıklığı ile Rusya’nın yaptıkları aynıdır. Biz sıradan insanların anlamakta zorlandığı insanın da bir mahluk oluşu. Birileri bana belgesellerde izlediğimiz Afrika Vahşi Köpeklerinden farkımızı açıklar mı acaba? Güçlü olanlar güçsüzleri hep ezecekler, otoburlar yeşillikleri, etoburlar otoburları hep yiyecekler. Tek başına beslenemeyenler vahşi köpekler gibi sürüler halinde avlanacaklar. İnsanların kendilerini aslana benzetmeleri tesadüf değildir. Erkekleri sürüyü koruyorum ayakları ile çoğu kez ava bile katılmadan dişilerin avladıklarını yerler. Kim kimdir siz bulun artık. Özetle en aşağılık mahluklar olarak Dünya’nın şu anda içinde bulunduğu ortam çok normaldir. Gücü yetenimiz öldürerek yemeye devam ediyor. Bu günlerde yeme değil yem olmama mücalesindeyiz.
Yyıl önceden beri emperyalist güçlerin mallara el koyduğunu, sınırları belirlediğini, kimin aç kalıp kimin tokluktan semireceğini,
hatta kimin ölüp kimin yaşayayacağını…
Sayın yazar bugün cuk oturtmuş azkalır, geleceğinde portresini çizmiş,
?Noel babadan?geçtik artık uzay çağına?
Kehanet değil gerçekler yazılıyor artık.
Benim dedemlerin zamanındaaaa…
dan,
Uzayda yer kapma olmasada geçebilsek bir uzay çağına?..
Günlerdir Rusya’ya komşu Baltık ülkelerinde, tüm Avrupa’da insanlar sokaklarda Putin’i protesto ediyorlar. Türkiye’de tık yok. Gerçi ne zaman tık oldu da. Yoksa çok mu Putin’ci, Rusçu olduk. Yandaş medyaya bakınca öyle görünüyor. İçimizdeki Rusçular bir bir açığa çıktı.
Amarika elbette kötüdür ama urus ayısı da çinli siyonistler de emperyalistin dibidir, komünizm bir tür yayılmacı, despot ve sömürgeci yönetim şeklinin kılıfından başka bir şey değildir. Buradaki rus sevici tayfanın aklına rus deyince hep tirabizon ve rize da 90’larda daha siyasal islamcı olmadan önceki o sefahat ve fuhuş dolu günleri geldiği için, Erzurum ve Kars yöresinde taşnak çeteciler ile rusun reva gördüğü mezalimi es geçebilirler. Halbuki kendisi de Erzurumlu olup rus ermeni mezalimine canlı şahit olan ve yakın zamanda vefat etmiş olan rahmetli Prof.Dr. Şinasi Özsoylu hocamız bu konularla alakalı defaatle BM dahil, yurtdışı mahfillerine tarihe şahitlik etmiş kişilerden tanıklıkla yaşananları gözyaşları ile yazılı, sözlü hikaye etmiştir. Rus acımasız ve ruhsuz bir makinanın mğteharrik manivelasıdır bir kez harekete geçtikten sonra acımasızca sivil ve masum ayırt etmeksizin vicdansız bir algoritma ile sonuç almaya gitmek için dur durak tanımayacaktır. Bu sebeple şimdi tam kıvamında oyuna gelmiş iken evropa birliğine sınır komşusu olma girişimi süratle bertaraf edilerek ayı sevici ne kadar muhibbi varsa birlikte hizaya çekilmelidir. Dayak atmak yetmez mümkünse putin ve sevicileri menfi sayılıp, sibirya’ya nefy edilmelidir.
haşiye: konu altına gelip yok papazın çorabı, babamın fanilası yazıp gidecek sonradan gurme osmanlıcılara da gidip kumda oynamalarını salık veririm.
Sebil abi,
pkk/pyd nin moskowada ofisi varmış diyorlar, natonun da irtibat ofisi var orada, fetönün de vardır öyle değil mi?
LOZAN HEZİMETTİR
Solucanları görüyorsunuz, yok nota rusyanın dibine gelmiş, yok putin ülkesini koruyormuş, yok kurtuluş savaşında bize çok yardım etmişler hepsi putinin arkasında hizalandı. Bu ne saçma bir düşünce 45 milyonluk ülke kiminle ittifak imzalayacağını putine mi soracak. Hani istiklali tam için biz mücadele etmiştik, bizim istiklali tam a hakkımız varda ukraynanın yokmu? Kimse demiyor; ulan senin memleketinin ucu bucağımı var, komşu olmadığın ülkemi var.
Neyse gelelim asıl meseleye. Bu savaş gösterdi ki Mısıroğlu üstadın dediği gibi Lozan hezimetmiş. Lozana göre boğazlar ingiltereye bırakılmış. İstanbul dururken bozkırın başkent yapılmasının nedeni de buymuş. Kemalistler türlü zırvalar uydura dursun ankaranın başkent yapılmasının hikmeti hakkında.
İkinci olarakta Montrö montrö diye bu gün göklere çıkardıkları anlaşmada “rusya karadeniz devletlerine tecavüz ederken Türkiye ye verilen dışarıdan gelecek yardıma karşı kapıyı tutma görevi imiş. Bakmayın yüzyıl öncesinden bu günleri görüp bizi savaştan koruyan lider diye saçma sapan yağlamalara, açın okuyun maddelerini.
anlamak isteyen anlar. istemeyen istedigini anlar. yazisi olmus.
Bizimkiler mazlumdan değil, mağdur edenden yanalar. Sebebi de güce tapmaları.
Yaşayan liderler arasında Putin en çok müslüman öldürtme rekorunu elinde tutuyor. Çeçenistan’da öldürülen 300.000 kişinin çoğu onun döneminde öldüler. Hatta öyle ki Çeçenistan’ın başkentindeki 30.000 Rus kökenli insanı bile düşünmeden ayrım gözetmeksizin orayı günlerce bombalattı.
Suriye’de ölen 500.000 (Yarım milyon) insanın ölümünde de ciddi paya sahip. Libya’da da aynı durum söz konusu.
Aynısı Çin ile ilgili olarak da geçerli. Batılı ülkelerin Çin’in Uygur Özerk Bölgesi’nde yaptıklarını soykırım olarak niteleyerek Çin’e yaptırım uygulamaları bile bizimkilere bir şeyler anlatmıyor. Gözleri anti-emperyalist söylemleri ile kapalı hale gelmiş durumda. Kendi ırkdaşları ve dindaşlarını ezenleri bile savunur hale gelmek az utanmazlık örneği değil. Buna ezilenleri savunması kendi ideolojileri gereği savunması gereken hükümet ortakları da sessiz kalıyor.
Yani haksızlık karşısında bırakın eliyle, diliyle müdahale etmeyi veya içinden buğz etmeyi açıktan zalimden yana tavır alıyorlar. Bu bayağı ileri bir aşama.
Herkes kendine doğrucu. Osmanlı da emperyalist bir ülkeydi. Eğer onu bugünün değerleri ile değerlendiremiyorsanız bir şey öğrenmemişsiniz ve hiç bir ilerleme gösterememişsiniz demektir. Hala bu zamanda Osmanlıcılığı savunuyorsanız, Putinciliği de, diğer yeni yetme diktatörleri de, emperyal hayalcileri de savunmak zorunda kalırsınız. Gördüğümüz manzara budur. İçerdeki emperyal hülyalı diktatörleri savunuyorlar, aynı gazla Putin’i de sonuna kadar savunacaklar. Başka türlü tutarsız oldukları açığa çıkardı. Hepsine toptan karşı değilseniz zaten, sizden demokrat, insan haklarına saygılı, dünya barışına özlem duyan birisi çıkmaz. O yüzden bu değerleri tekrar sorgulamak ve ilerici bir pozisyon almak her aklı başında olanın sorumluluğudur. Bu elbette en başta eğitimle olacak bir iş. Ancak mevcut arkaik eğitim sisteminden, dünyanın ortak değerlerine saygılı bireyler değil, ancak Osmanlıcı küçük emperyaller çıkar. Onlar da dünyayı değil ancak milleti yolarlar. Güçleri buraya yettiği için.
14-15-16. yy tarihli olayları 21. yy olayları ile aynı potada değerlendirmek, aferin kardeş devam et.
Siz de yüzyıl önceki Lozanla, Möntröyle 21.yy aynı potada değerlendirmiyor musunuz !
Arada bir fark var mı Allah aşkına !
İşine gelince öyle , gelmeyince böyle , ayıptır arkadaş ayıptır !
!Aferin, kardeş devam et ! ‘
Hiç bir farkları yok merak etme. Dünkü emparyellerin hedefi neyse bugünküler de aynı.
Ulusalcısı, solcusu, Kemalisti, İslamcısı, milliyetçisi, ırkçısı, hepsi birden toplanmış Putin’ci olmuş. İbretle izliyoruz bu manzarayı. Hepsinin ne kadar arkaik, geri, dünyanın barışına ve demokrasisine karşı olduklarını, insan haklarından, adalet ve hukuktan nasipleri olmadığını biliyorduk. O yüzden şaşırmadık. Ayıp bunların sözlüğünde zaten yok. Her gün temel değerli çiğniyorlar paspas gibi, çirkin yüzlerini yine gösterdiler. Savundukları hep dikta, otokrasi ve zorbalık. Kendi ülkemizde de dünyada da. Ukrayna halkı bu zorbalara direnecek ve hepsine iyi bir ders verecek. Özgürlük, demokrasi, ve insan haklarından vazgeçmemeyi öğretecek. Ülkemizin demokratları da bu dersle yeniden ayağa kalkacak ve tüm zorbaları, yolsuzları, hak ve hukuk gaspçılarını ait oldukları yere gönderecek.
Kimsenin rücu veya putinci olduğu yok.
Gerçek ikiyüzlü arıyorsan
İnsan haklarını mavi yeşil gözlüler ile kara gözlüler diye ayiranlara bakacaksın.
Sürekli milletini kötülemeyi birak.Dun milyonlarca Iraklı öldürülürken neredeydiler
Şimdi onların yanında mi olacaksın.Gercek insan haklarını ,özgürlüğü ve de mokrasiyi savunan senin ülken.Sinirina 50 bin tır ile silah yigan abd bin dediginimi yapacaksın .Binlerce kilometre uzakta ona birşey olmaz .Bu savaşta arabulucu olacaksın ikisini de yatıştırıp arayı bulacaksın.
Ara bulacağım diye diktatörlere dur dememek bir süre sonra sizi de lokma yapar. Putin rüyasında Moldova’yı ve diğer yerleri de görürmüş. Sıra da siz de varsınız merak etmeyin. Yüz yıllık Rus hülyası o. Ara bulalım derken nerede son bulacağınız şimdiden belli. Yalnız iktidar enteresan bir laf etmiş dün. AB’ye seslenerek, Türkiye’yi ne zaman alacaksınız, illa Ukrayna gibi işgal edilmesini mi bekleyeceksiniz falan. Artık tutarlı bir laf beklemiyoruz ama bu da iyice dön baba dön işi oldu.
Yoruma kapalı.