İktidarlar başlarda her görüşe kulak vermeye hazır görünür, kadrosu içerisinden akıllı olanlar bu özelliklerini sonuna kadar korumaya çalışırlar. İktidarların sona yaklaştığı tek yönlü şartlanma izlenimi alınmasından da anlaşılır…
AK Parti’nin 20 yılı bulan iktidarında durum bu anlamda ne?
Sorunun cevabını ekonomi konusuna biraz yakından bakarak vermeye çalışacağım.
Ekonomide iktidarın görüşlerine önem verdiği ‘uzman’ kişiler ve yazarlar var; onları yalnızca dinlemek ve okumakla kalmıyor, açıklamalarıyla onların yazılarına malzeme katkısı da sağlıyor. Politikalarına karşı çıkanların yazılarını da okudukları anlaşılıyor; ancak onları daha çok tavsiyelerini tutmama amacıyla takip ediyor iktidar cephesi.
Benim işim kolay. İktidarın bu özelliğini bildiğim için, ne düşünüldüğünü, kısa, orta ve uzun vadede ne yapılıp yapılmayacağını öngörmekte zorlanmıyorum.
Övgü yerine almayınız, ama gerçek şu: Bugüne kadar iktidar cephesinin ekonomi alanında ne yapıp yapmayacağı yolundaki çoğunu yorumlarıma sindirmekle yetindiğim tahminlerimde yanılmadım.
Teşekkür borçlu olduğum ‘uzman’ görüş sahiplerinin başında bir Türkiye gazetesi yazarı geliyor.
Geçmişten bugüne çizgisi hiç değişmedi o yazarın. Dolar henüz TL karşısında mahcubiyetini korurken, iktidara halktan fedakarlık istemesi aklını veriyor, insanların buna hazır olduğunu savunuyordu; bugün de aynı şeyi savunuyor.
Konuyu bu açıdan ilk ele aldığında, iktidar, ‘‘Dolarlarınızı bozdurun’’ kampanyası başlatmıştı. Dolarlar yakıldı, berberler dolarlarını bozdurduğunu ispat edenleri bedava traş etmeye başladı, iktidarın çağrısına uyanlar banka kapılarında kuyruk oluşturdu.
Aynı yazar şimdi de benzer bir görüşü, bu kez zorlayıcı bir dil kullanarak, savunuyor.
Biraz uzunca bir alıntı olacak, ama inanın buna değer…
Okuyalım:
‘‘Hazine ve Maliye Bakanlığı’na göre, yurt dışından temmuz veya ağustosta kademeli olarak döviz girişi başlayacak.. Eylül sonuna kadar bu rakamın 50 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor… Bu paranın 31 Mart 2023’e kadar 120 milyar dolara ulaşacağı belirtiliyor. 2022’de kaçırılan para bu rakama dâhil değil. Onu da eklerseniz müthiş bir servet girişi olacak. O zaman görürsünüz döviz bavulla mı geliyor, yoksa kamyonla mı?.. / Bir defa devlet hesapta olmayan büyük bir vergi kazancı elde edecek. Bütçe rahatlayacak. Ama hepsinden önemlisi döviz gemisi batacak… Ekonomi gerçek kimliğine kavuşacak. Türk lirası kayıplarını geri kazanacak. Maliyetler üzerindeki kur baskısı ortadan kalkacak. İthalat ucuzlayacak. İhracatta patlama yaşanacak. İstihdam artacak, işsizlik azalacak. Türkiye cari fazla veren ülke olacak. Enerji fiyatları düşecek. Vatandaşın hükûmete olan güveni zirveye çıkacak. Böyle bir ortamda dövize sarılanlar neye uğradığını şaşıracak? Panik satış süreci başlayacak. Dolar çakılacak, kur korumalı hesaplar bile boşaltılacak. Muhalefetin 4 elle sarıldığı enflasyon duvarı yıkılacak. 2023 seçimlerinde “2’nci Dodurga Zaferi” yaşanacak… / Beyler! Hayal satmıyorum, gerçekleri yazıyorum. İnanın. Türk lirasına sarılın. Satın dövizleri hisse senedi alın… Son pişmanlık fayda vermez.’’
(Yazının başlığı: ‘Son pişmanlık fayda vermez!’, tarihi: 12 Temmuz 2022)
Yazarın bir sonraki yazısından da bir bölümü sunmakta yarar var:
‘‘Uluslararası kredi kuruluşları Fitch ve Moody’s, ‘Türkiye’nin uyguladığı yeni ekonomi programı hakkında, kredi riskini arttırıyor’ demesini tersinden okuyun. Onlar bizimle ilgili övücü bir değerlendirme yapıyorsa bilin ki %100 kaybediyoruz. Tam tersi çok sert eleştiriyorlarsa bilin ki %100 doğru yoldayız. CDS’ler yani Türkiye’nin yurt dışına sattığı tahvillerin ödenmeme riskine karşı ödenen prim 900’ü aştı. Niye? Bizi faiz artışına zorlamak için… ABD faiz arttırdı ne oldu, yıkılıyor. Geçin bunu…’’
(Yazının başlığı: ‘Körle yatan şaşı kalkar!’, tarihi: 16 Temmuz 2022)
Faiz artırılmasını bekleyenlere uyarı yerine geçebilecek bu yazısı sonrasında ‘uzman yazar’ uyarılmış olmalı ki, bugün okurlarına bir önceki yazısında ‘‘Geçin bunu…’’ dediği konuya farklı bir bakış açısı getiriyor.
Merkez Bankası’nın ilgili birimi yapacağı ilk toplantıda faizi artıracakmış.
İnanmadınız mı? Okuyun öyleyse:
‘‘Şimdi gelelim en önemli meseleye… 21 Temmuz Perşembe günü Para Politikası Kurulu nasıl bir karar alacak? Piyasaların büyük bölümü faizlerin değişmeyeceğini düşünüyor. Şu anda politika faizi %14. Ama bu sadece bankaların fonlamasından kullanılıyor. Bankalar da bu düşük faizle aldıkları parayı %25’le ticari kredi olarak dağıtıyor. Beklentinin aksine 2 puanlık bir faiz artışına gidilebilir. Böylece hem bankaların kazançları sınırlanır, hem de Türk lirasındaki kazanımlar büyür, enflasyonla mücadelede önemli bir adım atılmış olur. Hem de 900 puanı aşan CDS’lerimiz (yurt dışına sattığımız tahvillerin sigorta primi) düşer, yabancı yatırımcı akını başlar. Merkez Bankasının faizi yükseltmesi ticari kredi faizlerinin artmasına yol açmaz. Tam aksine piyasada bankanın gerektiğinde böyle bir karar alabileceği beklentisi oluşturacağı için çok olumlu algılanır. / Son söz: Şimdi TL zamanı!’’
(Yazının başlığı: ‘Otur bakiim yerine!’, tarihi: 19 Temmuz 2022)
Biraz farklılaşsa da uzman yazarın çizgisi bozulmuyor. Türkiye’ye kısa sürede 50 milyar dolar gelecek ve TL yeniden değer kazanacak; beklentisi bu. Ona göre, İsviçre hükümetine de politika değiştirtilerek bankalarında yatan Türklere ait 120 milyar dolar oradan söke söke alınacak ve ülkemizde dolar bolluğu yaşanacak.
Uzman yazarımızın görüşlerini yakından takip etmede yalnız değilim. Onun kısa sürede 50 milyar dolar gireceği beklentisine muhalif bir gazetenin ekonomi yazarından itiraz geldi.
Muhalif yazar da, benim gibi, ‘uzman yazar’ın bir zamanlar ‘‘Haydi çocuklar dolar bozdurmaya’’ kampanyasındaki rolünü hatırlamış olmalı ki, yeni yaklaşımının mahzurlu sonuçlarına dikkat çekmek ihtiyacı duymuş.
İtiraz yazısını okumakta yarar var:
‘‘Önceki gün bir gazetede tecrübeli bir gazeteci tarafından ilginç bir iddia gündeme getirildi. / İddiaya göre, Türkiye’ye kısa süre içerisinde 50 milyar dolar gelecek. / Gelecek paranın 20 milyar doları Suudi Arabistan’dan. Kalan bölümü ise Birleşik Arap Emirlikleri ve Rusya’dan. / İşi bilen ekonomistler bu saçma sapan iddiaya gülmediler bile. / Ciddi ekonomi siteleri bunu haber bile yapmadı. / Çünkü böyle bir saçmalık insanların yatırım kararını olumsuz etkileyebilir. / Yasayı bir kenara bırakın, bunun bir de vebali var. / 50 milyar dolar geliyor diye sen manşet atarsan, adam dolar düşecek korkusu ile gidip satacaktır.’’
İlk çağrısına uyup dolarda tuttukları birikimlerini bozdurmuş olanlar, yazarın bu kez ‘‘Bozdurmazsanız kötü olur’’ uyarısına kulak verirler ve gereğini yerine getirirlerse, bir bakmışsınız, Arabistan’dan, Rusya’dan medet ummadan 50 milyar dolar kasaya girivermiş…
Eh, bir de Merkez Bankası onun birkaç gün arayla görüş yenileyerek duyurduğu üzere faiz artırmaya karar verirse…
Peki o zaman iktidarın ‘nass’ ısrarı ne olacak?
En iyisi ben bu yazıyı burada keseyim de, sizleri iktidarın en fazla bilgilendiği yazarın her gün yenilenen tezleriyle baş başa bırakayım.
Yazarımız ez cümle ‘‘Yarın her şey daha güzel olacak’’ demeye çalışıyor…
ΩΩΩΩ
“Şakkadanak” necmettinmiş
Fehmi beyin bugünkü yazısı Türkiyenin insani değerlerini net bir şekilde anlatiyor.
Gazeteci gazeteyi birilerine yaranmak veya şirin görünmek için kullanırsa o gazeteci ve gazetesi onlari ayakta tutan müşterilerini aldatmiş olur.
Müşterleride ona inanirsa o zaman
O gazeteci hem kendini hemde gazeteyi bitirir. Okuyucularınada maddi ve manve zararlar verir. Bu tiplerin maddi ve manevi zararınide halkda onlarla beraber öder.
Tıpkı Siyasetçiler gibi!
2007 ile 2014 arasinda TC Cumhur Başkanlığı yapmış Abdullah Gül ile 2014 2022 Erdoğanı karşılaştıralım.
Öncs çocuklarından başlayalım.
Ben 7 sene içinde Gülün çocuklari hakkında medyada 2 haber okudum.
İlk haber ismini hatırlamiyorum oğlu ABD de TOFAL testinde hiç hata yapmamış Tam puan almıştı onu okumuştum
ikinci haberde ayni oğlumu yoksa diğermi bilmiyorum ( hatta Gül ailesinin kaç çocuğu olduğunu ve isimlerini dahi bilmiyirum.) Hava alanı da oy verdiği sadığa sadece 2 oy atılmış ikside hayır oyu imiş yani Erdoğana hayır oyu kullanmış sandık fişlendiği için gazeteler yazmıştı.
Eşi hakkındada 2 haber okudum biri yabancı bir derginin kapağında resmi vardi ve misafir perver first
Lady Gül diye yaziyordu. Raportajda Muazzam İngilizce konuştuğunu ve Türkiye hakkındaki verdiği bilgileri okudum.
İkinciside Zanbedersem Holland Kıraliyet ailesinin her yıl birine verdikleri ödülü o sene H N Güle vermiştiler. Onu omumuştum.
Gelelim Erdoğan ailesine ben hemen hemen her gün onlarca haber okuyorum
Hem içerde hemde dışarda onlar hakkında Havuz haricinde şimdige kadar bir tane dahi pozetif yazi okumadım.
Okuduklarımdan tek bir kelime dahi yazarsam yorumum yayınlanmaz.
Değil Erdiğan ailesinin çocuklarının ismi tirunkarının, grlinlerinin dünürlerinin çocuk ve sülalce hepsini isimlerini biliyorum.
Doğulu olmanın bazi özelikleri var.
Onlarda deyimlerle a latılır
Görmemişin bir oğlu olmuş çekmış bilmem nesini koparmış.
Aslı Huu nesli huuu.
Fehmi beyin bu günkü yazısına akşama kadar yorum yazsam dahi söyliyeceklerim, bitmez. Hazine gibi biryzı
Hayret yaa! ne detaylar ne detaylar. Bu kabiliyetinizi söz hazinenizi birazda the cemaatin penisilvania karargahı reisine orada olup bitenlere ayırsanıza. Nasıl aldatıldılar neden yurtdışına acılınca ne-oldum-delisi oldular. Hizmetse neden hizmete çok daha acil ihtiyacı olan önce kendi insanlarına hizmet etmediler bir açıklasana. Geride bıraktığınız doğup büyüdüğünüz kendi ülkenizde bugün apishanelerde binlerce vatandaşınızın hayatlarının karartılmasına gönülleri razı olabiliyor. Neden pensilvania karargah reisi gelip toprağında doğup büyüdüğü ülkesine karşı elin gavurunca nasıl kullanıldığını bu kendi ülkesindeki yıkıma en azından ortak olduğunu anlatıp vicdan temizliği yapamıyor. Şunun şurasında kaç günlük ömrü kalmış. Geçenlerde 15 Temmuz yıldönümünde kedi gibi nerelere kayboldular dendiğinde sonradan teşrif ettiniz. Birisi de adres bırakır gibi bir iki video kaynağı gösterdi toz olup gitti. Neymiş hristiyan olsamıymış Protestan mehzebinden olurmuş. Amerikalara gidince ne-oldum-delisi oldunuz onca diyaloga girdinizde hangisini müslümanlığa davet ettiniz sayenizde kaç tanesi müslüman oldu bu konudaki başarınız ne? Madem dine vakfolunmuş bir cemaat bu konuda başarınız ne? Amacınız, haçlıların+kipalıların torunlarıyla kolkola hoşça vakit geçirirken müslüman atalarınızın torunlarıyla uğraşmak, onlara yukardan bakmak, darbe-yıkım yollarına dahi başvurarak ülkelerini zindan etmek miydi? Bir taraftan ulusalcı diğer taraftan dindar yurtçu kesimin antipatisini kazandınız. Niye kendilerinizi bu kadar ters ve hain bir konuma mahkum ettiniz. Değermiydi?
Hayrettin abi “Niye kendilerinizi bu kadar ters ve hain bir konuma mahkum ettiniz. Değermiydi?” diye sormuş;
ters bir durum yok ki, aslına rücu ettiler, oyun bitti, hepsi bu…
Boşuna “tiyatro!” diye şakımıyor tosuncuklar, hayatları sahnede takiyye yaparak geçti:)
Yaz sıcağında asma budamak nedir hiç duymamış allameler sayın korunun yazısına yine bodoslama giydirmişler…
Seviye gittikçe düşüyor,
tabii sosyal medya yasası çıkalı beri en yanıklar; didon hanım, sn.ender ve zebilürreşat beyler çoktan piyasadan toz oldular!
Geriye de nurdan abla,yk ve mucib bey gibiler kaldı haliyle…
Eski yorumcularımızdan Sn.bernarın kulakları çınlasın, askeri yönetimin hakim olduğu taylanda postu serdi, buraları boş bıraktı,
hasan günay demişsin kim bilir bilmem hangi anadolu kasabasının kahvelerinden birinde 90lar nostaljisi yapıyordur.
Seçim anketi, bilmem ne mutluluk endeksi çubuğu filan gibi bazı araştırma sonuçlarını bizlerle paylaşabilecek bir allahın kulu da ortalıkta görünmüyor vesselam…
TÜRKİ ye
84, miliyon nufusa sahip Turkiyede ‘ yaşayan insan sayısı, kayıtlı kayıtsız vatandaş olmamış miliyonlarca sığınmacılarla birlikte 90 miliyonu geçerr
90 miliyon’u Parayı, Şöhreti, meydan okumayi, kavga etmeyi seven içeride kendisine kölelik yapmayan vatandaşına karşı aslan kesilerek Yıldırım gibi çarpar ve sülalece yok eder.
Dişariya karşı’da kendini Kuzu postuna sarmış bir 🦊 gibi gösterip yoluna devam edenleri Dış devletler kurnazlıklarını yutmuş gibi davranıp zamani gelince kurnazlıklarının bedelini ona fazlası ile ödetirırler
2. Hayır sever iş adami..
ABD’ye teslim edilen Sezgin Baran Korkmaz, rüşvet verdiği herkesin Sesli ve görüntülü kayıtlarıni alan hayır sever yerli iş adamımız ne yapacak.
***********
“AKP’LİLER ŞİRKETLERİNİ İNGİLİZLEŞTİRİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski doktoru ve danışmanı Turhan Çömez, Türkiye’de çok büyük şirketlerin İngiltere’de şirket kurarak Türkiye’deki şirketlerini satın aldığını anlattı. Çömez, AKP’lilerin bunu şirketlerini İngilizleştirerek korumak için yaptığını söyledi.
Öyle şirketlere şahit oldum ki… Türkiye’de çok büyük şirket sahipleri İngiltere’de oranın yasalarına uygun bir şirket kurarak Türkiye’deki şirketlerini satın alıyorlar. Bunu yapmalarının temel sebebi Türkiye’deki şirketlerini bir anlamda İngilizleştirmek. Bu ne demek; yarın şartlar değiştiğinde, bu şirketler ile ilgili bir süreç başlatıldığında uluslararası tahkimi çalıştırabilmek ve şirketlerine İngiltere adına sahip çıkabilmek için bunu yapıyorlar
********
Tek bir kışi. Değil insani 90 miliyon koyunu dahi idare edemez.
Fakat Bizdeki aklını ve vijdanını kiraya vermiş KALICI FEKAKET geçici MENFATLARİ için zalimin zülümlerine yataklık yapan trolleri ve parazitler sayesinde ülkeyi ehkiyetli ……teslim edip bitirdiler. Bize 50 miliyar değil 10 triliyon gelse dahi birilerini temize çıkarmak içi ABD mahkemleri ve avukatların ücretine yetişmez.
Sadece avukatın saat ücreti $3,000
Siz gidin kendi menfaatlarınız için 84 miliyo un hakkını ABD mahkemekerine peşgeş çekin.
Bununda Adi MÜSLÜMA TÜRK oluyor. Bu kelime bana ait değil TC savunucusu ve rsisci N severe ait.
Benim IRKÇILIKLA uzaktan yakından alakam olmadı ve olmazda..
HAYALİ BİR ZİRVE, HAYALİ BİR DİYALOG
–İkinci evinize hoşgeldiniz sayın başkan.
– Hoşbulduk.
– Görmeyeli nasılsınız?
– Ekonomi mafiş.Yani sizlere ömür.
Seçim sath-ı mailine girildi. Anketler SOS veriyor.Vakti zamanında hernekadar biz de yolumuzu bulsak da ambargo ihlalinde size yaptığımız güzellikte bir mukabele bekliyoruz.
– Ne demek 7/24 hazırız. Nerede ne yepabiliriz?
– Malum güneyimizde bizim de oluşturduğumuz bataklıkta, dış güçler masalını köpürtebileceğimiz daha da kaotik bir ortam, oldukça iyi iş görebilir. Hamaset edbiyatına altın harflerle silinmez sayfalar yazabiliriz.
– Ne demek. Emrin olur. Başım-gözüm üstüne.
“HAYRETI MUCIP
19 Temmuz 2022 At 08:46
Fehmi Beyin bu saçmalıklarla neden ilgilendiğini doğrusu anlayamadım , yani bu günkü köşe yazısı bence heder olmuş!”
Mucib bey münasebetsizliğin lüzumu yok:
“Yazarımız ez cümle ‘‘Yarın her şey daha güzel olacak’’ demeye çalışıyor…”
“..iktidara halktan fedakarlık istemesi aklını veriyor, insanların buna hazır olduğunu savunuyordu; ” imiş yazanın biri!
Benden fedakarlık isteyenden ben de şunu istesem! mesela,
– tasarruf yap, heşeyden!..
600 sayısını düşür 400 yeter,
Tomofilleri azalt otobosları çoğalt,
Maaşları dengele eşitle, ver çok çalışana ek harcırah ücret ekstra işe,
Sözleşmeleri yeniden güncelle!!!!!!!!!!
Yurtiçinde yetecek kadar gıdayı ektir biçtir halka ulaştır gerekirse belediye hatta muhtarlık eliyle tarım k.kopp ile ..
Banane elin gavurunun parasından pulundan!!!
Fehmi Beyin bu saçmalıklarla neden ilgilendiğini doğrusu anlayamadım , yani bu günkü köşe yazısı bence heder olmuş!
O şahıs, gazetecilik MYO lu mezunu , çalışma hayatında ekonomiyle ilgilenmiş ama belli ki bu yetmemiş aksine adamın kafası iyice karışmış!
Yani konuşmaya değmez.
Geçiniz efendim !
Yoruma kapalı.