Bakanlar konuşuyor.. Gazeteler yazıyor.. Bendeniz gelişmeleri şaşkınlıkla izliyorum… 

31
Reklam

Ankara gazetecileri yalnızca siyaseti gözlemlemezler, siyasetçileri de gözlemlerler; bunu yaparken de siyasetçileri yakından tanıma fırsatı bulurlar. Ankara’da gazetecilik yapanların gündüzleri de akşamları da haber peşinde geçer.

Gündüz Meclis’te ve partilerde haber kovalanır, akşam da sosyal ortamlarda…

Hiç değilse benim mesleği Ankara’da icra ettiğim 25 yıl içerisinde durum böyleydi.

AK Parti iktidarıyla durum çok değişti. İktidar partisine mensup siyasiler kendilerini gazetecilere kapattılar, sosyal ortamlardan da büyük çapta çekildiler.  

Uzun yıllar boyunca siyasetçiler ile gazetecilerin birlikte veya ayrı ayrı bulundukları yemekli mekanlar, o tarihten sonra önce işlevlerini yitirdiler, ardından da kepenklerini kapatmak zorunda kaldılar…

Çiftlik lokantası kapandı.

RV lokantası da…

Yenileri açıldı, ancak hiçbirinde siyasi tarihimizde silinmez izler bırakmış Çiftlik ve RV’nin sağladığı türden bir ortak zemin yok.

Reklam

Zaten ben de ‘yeni Ankara’dan sıkılıp kendimi İstanbul’a attım.

Orada geçirdiğim yıllar boyunca Ankara’dan gelip geçmiş hemen her partiden pek çok siyasetçiyi tanıma imkanı buldum.

‘‘Her partiden’’ dememi hafife almayın, gerçekten de siyasetçi-gazeteci ilişkisinin kabul edilebilir sınırları içerisinde, parti kimlikleri birbirinden farklı çok sayıda siyasetçi tanıdığım olmasıyla övünebilirim.

Daha yakın tanıdığım, dostluk ve arkadaşlık ilişkisi içerisinde bulunduğum siyasiler de var; onlarla bu yakınlığımı da daha yolun başında kendim açıkladım.

Genel kabul gören bir meslek kuralı, haberi veya yorumu yazan ile hakkında yazdığı konu veya kişi arasında bilinmesi gereken bir ‘ilişki’ var ise, bunun daha en baştan duyurulmasıdır. 

Sözgelimi, ekonomi gazetecisi hakkında haber-yazı yazdığı şirketlerin hisse senedine sahipse, yakın akrabası veya eşi o şirkette sorumluluk taşıyorsa, bu bilgiyi okurlarla paylaşmak zorundadır.   

Bir İngiliz gazetesinin –Observer– hafta sonu ekinde Tony Blair’in başbakanlık döneminde onun iletişim danışmanı olarak bulunmuş Alastair Campbell ile bir söyleşi vardı. Campbell Irak’a savaş açılan o döneme tanıklıklarını kitaplaştırdı da. Söyleşiyi yapan bunu hatırlattığında, ‘‘İyi de, ben Tony’e yakın olduğumu, siyasi kimliğimi hiç saklamadım ki; bugün ise siyasilerle kanka ilişkisi bulunanlar ‘objektiflik’ iddiasıyla ortadalar, esas onlara bakın’’ cevabını veriyor Campbell; bu arada o durumdaki bir gazetecinin ismini de anıyor…

Konu aklıma günümüz gazetecileri üzerinde düşünürken gelmedi; hayır, esas bu günün gazetelerine göz attığımda, iktidar cephesinin siyasilerinin medya tarafından haber değerli bulunmuş açıklamalarını okurken, geriye dönük böyle bir değerlendirme yapma ihtiyacı duydum.

Reklam

Tahmin edebileceğiniz gibi, içerisinde en fazla tanıdığım bulunan siyasi grup AK Parti’dir. Şahsen yakından tanıma fırsatı bulamadıklarım hakkında bile kanaat sahibi olabileceğimi herhalde kabul edebilirsiniz.

Ne yalan söyleyeyim, bırakın tanımadıklarımı, yakından tanıdığımı sandığım yetkili konumlarda bulunan bazı AK Partili siyasileri bile anlamakta zorlanıyorum. Şahsen tanımadıklarım artık tanıdıklarımdan daha çok; bu sebeple de kimse hakkında ileri-geri bir şeyler söylemek istemem.

İyi de, yine de şaşkınlığımı paylaşmayayım mı?

Avrupa Konseyi, kurucu üyesi olan Türkiye’nin, kararlarını kendi mahkemelerinin kararlarının üstünde tutmayı kabul ettiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Osman Kavala hakkındaki kararını uygulayıp uygulamadığını iki kez mahkemeye sordu. AİHM her ikisinde de ‘‘Uygulamadı’’ cevabını verdi.

Konsey de, bunun üzerine, yaptırım süreci başlatacağını duyurdu.

Bu son gelişme geçen hafta yaşandı.

AK Partili bakan, dün akşam çıktığı canlı yayında, ‘‘Biz o konuda AİHM kararına uyduk’’ diyor…

Nasıl yani?   

Anlaşılan bakan, kurucu üyelerine karşı yaptırım kararı almayı içine sindiremeyen Konsey üyelerine, ‘‘Siz ne yaparsanız yapın, ne söylerseniz söyleyin, ne kararı alırsanız alın, biz istediğinizi yerine getirmeyeceğiz’’ mesajı vererek yaptırım sürecini hızlandırmak istiyor.

Üzerinde ne kadar düşünürsem düşüneyim, açıklamasına bundan başka bir anlam veremedim.

İyi de neden?

Benim bu soruya bir cevabım bulunmuyor.

Yalnız onun değil, bir başka bakanın şu sözlerini de anlamakta zorlanıyorum:

“2023 seçimlerinde milletimizin sandıkta yeniden bize bu görevi tevdi etmesiyle beraber inşallah Türkiye’nin şahlanışını bir yüzyıl daha durduramayacaklar.”

Kimden söz ediyor bu bakan Allah aşkına? Kamuoyu yoklamaları ve meydanlar tam aksine sinyaller verirken nasıl bu kadar emin konuşabiliyor?

Peki ya ekonomiden sorumlu bakanın geniş kitlelerin yoksullaştığının ilanı anlamına gelen şu bilgiyi hükümetin başarısı olarak takdimine ne diyebilirim? 

“2002 yılında sadece 1 milyon haneye sosyal yardım hizmeti verilirken pandemi yardımları hariç tutulduğunda, (bu yardımlarla) 2021 yılında 4,3 milyon ailemize ulaşılmıştır.”

‘‘Fakir-fukara sayısı iktidarımızda arttı’’ demenin bir başka biçimi bu cümle. 

Spordan sorumlu bakan da, kredi almış öğrencilerden talep edilen katlanmış ödemeler için, ‘‘Bu artışın faizle ilgisi yok, yurt hizmetleri kanununda olan bir maddeyi uyguluyoruz’’ diyebiliyor.

Gerçekten anlaşılır gibi değil.

Eskiden olsa, Ankara’da gelişmeleri yakından izleyen ve sözlerin sahiplerini benden iyi tanıyabileceklerini düşündüğüm meslektaşlara ulaşıp beni aydınlatmalarını isteyebilirdim.

İşe yaramayacağını biliyorum.

Bildiğim bir şey daha var: İleride bu günleri değerlendirirken bol bol tebessüm edeceğiz…

ΩΩΩΩ

Reklam

31 YORUMLAR

  1. Hayret yaa! 600 tane MV var aralarından işe yarar Bakanlar çıkaramamışlar. Vereceği beyanatın ne anlamlara gelebileceğini ne yönlere çekilebileceğini düşünmeden salla gitsin. Salla başını al maaşını. Vah Türkiyem!

    • Hayrettin abi milletvekilleri bakan olamıyor, eğer çok istiyorsa vekilliği bırakması lazım ok?

  2. KILIÇDAROĞLU EMREDER, AKP MECBUREN YAPAR
    Şekil–1/A
    –Emekliye bayram ikramiyesi
    –KYK borcu düzenlemesi

  3. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ aynı konuşmasında “KHK Mağduru diye bir ifadeyi de ben kabul etmiyorum. KHK’lar ile kimse mağdur edilmiş değil”… “Bugüne kadar yargının iade ettiği herkes görevine başladı” da diyor. Ayrıca başlangıçta yargı denetimine kapalı KHK çıkarttıklarını da itiraf ediyor.

    Bozdağ’ın KHK’lar ile kimse mağdur edilmiş değil dediği günde 4,5 yıl cezaevinde kaldıktan sonra kamyon şoförü olarak çalışmaya başlayan KHK’lı Ali Güler, geçirdiği trafik kazası sonrası hayatını kaybetti. İşine devam ediyor olsaydı böyle bir olay olmayacaktı.

    Doç. Dr. Mustafa Çamaş, 672 sayılı KHK’yla Tunceli Üniversitesinden ihraç edildikten sonra 22 Mart 2021’de Samsun Organize Sanayi Bölgesi’nde çalıştığı fabrikada halatı kopan vinç kolunun altında kalarak yaşamını yitirdi. 24 uluslararası yayını, 233 atıfı olan nitelikli akademisyen Doç. Dr. Mustafa Çamaş daha sonra OHAL Komisyonu tarafından görevine iade edildiğinde artık çok geçti. İşinden atılmasa böyle bir ölüm hiç olmayacaktı.

    İşin hukuki yönüne baktığımızda halen geçerli olan Anayasa’nın 129 uncu maddesi çok açık.

    Madde 129 – …
    Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına SAVUNMA HAKKI TANINMADIKÇA DİSİPLİN CEZASI VERİLEMEZ.
    DİSİPLİN KARARLARI YARGI DENETİMİ DIŞINDA BIRAKILAMAZ.

    Normalde bireysel işlemler kanuna konu olamazken kişilerin adlarını kanuna yazarak işten atılmalarının temel sebebi yukarıdaki Anayasa hükmüne tam aykırı olarak “Savunma hakkı tanınmadan verilen disiplin cezalarını yargı denetimi dışında bırakmaktı”.

    Daha sonra oluşturulan OHAL Komisyonu gibi mekanizmalar ise ancak zorda kaldıktan sonra oluşturuldu. Normalde kanunları ancak Anayasa Mahkemesi iptal edebilirken bu komisyona hukuka aykırı bir biçimde kanunu iptal yetkisi verilerek ikinci bir anayasa ihlali daha yapıldı.

    Türk Kamu Personel Yönetimi’nde ve İdare hukukunda OHAL sonrasındaki KHK’lar kullanılmak suretiyle kamu çalışanlarının işten atılması şeklinde bir sistem bulunmamaktaydı. En fazla görevliler açığa alınabilir ve ondan sonra da haklarında disiplin soruşturması başlatılabilirdi. Sistemi bozarak bundan sonraki dönemlerde de bu şekilde bir işten atma sisteminin önü açılmış oldu. Yani kamudaki iş güvencesi AKP-MHP koalisyonu sayesinde ortadan kaldırıldı. Halbuki hakkında suç işlediğine dair şüphe bulunulan herkes açığa alınabilir, daha sonra da disiplin süreci sonunda suçlu bulunanlara gerekli cezalar verilebilirdi. Bunun neden uygulanmadığına dair hala tatmin edici bir cevap verilmiyor.

    Yüzbinlerce insanı mağdur ederken bir de üstüne üstlük mağdur yok diyorlar.

    İnandıklarını söyledikleri dinin kitabında “Kimse kimsenin suçunu çekmez” ayeti tam 7 ayrı yerde geçerken, halen geçerli olan Anayasa’nın 38.inci maddesine göre de “ceza sorumluluğu şahsidir” hükmü bulunurken çıkarılan KHK’lar tamamen Anayasa’ya aykırı olarak çıkarılmış ve milyonlarca insan aç bırakılarak öldürülmeye teşebbüs edilmiştir. Darbe ile uzaktan veya yakından hiçbir ilgisi olmayan yüzbinlerce kamu görevlisi sanki darbeyi yapan onlar gibi Anayasa ihlal edilerek cezalandırılmıştır.

    En son olarak “Bugüne kadar yargının iade ettiği herkes görevine başladı” sözünün de geçerli olmadığını Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu söylüyor. Ona göre 3000 emniyet görevlisi OHAL Komisyonu haklarında göreve iade kararı verdiği halde hala işe başlatılmış değil.

    Hilaf-ı vaki konuşmak bu kadar kolay olmamalı.

  4. KRİMİNAL KUŞATMA
    Parti içinde aktif, eski bir milletvekilinin beyanı:
    “Şu anda değil biz, değil halen milletvekili olanlar, bakanlar bile ulaşamıyor. Dar bir çevrenin kuşatması altında”
    Bakanların niteliklerinden dem vuruyoruz.
    Dinlenmeyecek bakan nitelikli olsa ne, olmasa ne?
    Bakanlar olsa olsa yasadışı yollarla dinleniyordur.
    Acaba ihale takip işlerini istediğimiz gibi yapıyor mu diye.
    Eski milletvekili kuşatmayı yapan “dar çevrenin” kim yada kimler olduğunu açıklamış.
    Değişmez ve dahi değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen kuralımız neydi?
    “Kriminal olmayan kadraja giremez”
    Sayın KORU’ nun bahsettiği türden “tüm gazetecilerle sosyal münasebet tesisi” kriminal olmayan siyasi ve bürokratlar yönünden geçerli.
    Kriminal tipler, malzeme daha doğrusu açık verecekleri endişesi ile bu tür iletişimden özenle kaçınırlar.

  5. Aşağıda ismi geçen Kahramanlardan birisi hariç hepsi Müslüman Türkler. Tabii Oda haliyle esas Kürt olması için Müslüman Kürt olması gereklimi gereksizmi onuda sayin M Severe karar versin.
    Hadi Gözünüz Aydin! 2.Hayır sever iş adamınızda ABD de itirafçı olabilir. Neden olmasın?

    İlk haberi Sedat Peker’den duymuştuk ve o haberden sonra
    Soylu Amerika’nın oyununu bozduk diye sevimişti.
    ********
    Kara para aklama ve dolandırıcılık suçlamaları nedeniyle bir süredir Avusturya’da tutuklu olan Sezgin Baran Korkmaz (SBK) Amerika’ya teslim edildi. Hem de 15 Temmuz günü.🙄
    **********

  6. Müslüman Türkler tarafından Yapilan AY pardon önlenen darbe! Üzerinde 6 sene geçti.
    *********
    15 Temmuz’un ardından o gece yaşananları araştırmak için TBMM’de bir komisyon kuruldu. Bütün partilerin ortak imzası ile kurulan ve dönemin AKP Burdur Milletvekili Reşat Petek’in başkanlığını yaptığı komisyon, yaklaşık 5 ay süren çalışmasının ardından 26 Mayıs 2017’de raporunu tamamladı. İki cilt halinde basılan rapor, Petek tarafından dönemin TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a teslim edildi. Ancak o zamandan beri raporun akıbetinin ne olduğu bilinmiyor.
    *********

  7. Müslüman Türkkerden birisi iftira atmak istemiş fakat onu dahı yüzüne gözüne bulaştırmış.
    Neyse en azından İmamoğlu gibi kendi parası ile hakkı olan tatile gitmiyor ve verilen emirleri yerine getiriyor.
    *********
    “Hava Harpokulu 3. sınıf öğrencisi Adnan Yıldız, Nedim Şener’e sosyal medya hesabından cevap verdi. İşte Yıldız’ın Şener’e cevabı:

    Bir gazeteci müsveddesinin hakkımdaki iddiaları! Kısaca cevap vereyim mi?

    1. Harp Okulu ve MYO sınavlarında kuvvetli şüpheli durumundaymışım. Peki böyle bir sınavın aslında olmadığını biliyor muydunuz? Çünkü Harp Okulları’na üniversite sınavı ile girilir.

    2. Deniz Astsubay MYO’da bile şüpheliymişim. Peki benim Astsubaylık Okullarına hiç başvurmadığımı, yalnızca Harp Okullarına başvurduğumu biliyor muydunuz? Keşke başvuru formunu da paylaşsaydın, ben de görmüş olurdum.

    3. Sıkı bir örgüt elemanı olduğuma dair itirafçı ifadeleri varmış. Benim dosyamda böyle bir ifade yok arkadaşlar. Varsa lütfen çıkarıp gösterin.”
    ********

  8. Takdir beratı vermek gerek. Eğerki burda söyler mahkemede şaşar cümlesi doğru çıkmazsa.
    Demokrasi bence şöyle olmalı: adalette herkese eşitse,
    Oylarımızla 600 vekil seçtik. Onlar bakanları hükümeti başbakanı seçti ise,
    Örneğin bakanlık yada yönetim
    -asbest yok bu gemide veya az dese,
    -radyasyon yok bu çayda bak ben içiyom dese,
    -corrona covit de ne canım öldürmez yaa.. dese
    Ve oy veren vatandaş milyonlarca SGK kurumunu zarara uğratan (zarar yine çıkacak milletten)
    Yanlış bilgi veren kim ise zararı ondan istese,
    Tazminat davasını ona açsa
    Restoranda sorumlusun kim olduğunu gasteci tespit edebilir mi?
    Böyle bir demokrasiyi,
    Herkese eşit adaleti,
    Kimler istemez ki?

    • Tebessüm hanım “Oylarımızla 600 vekil seçtik. Onlar bakanları hükümeti başbakanı seçti ise,” demişsiniz ama artık başkanlık sistemiyle yönetiliyoruz;
      vekiller eskiden de bakan ve başbakanı filan seçmezdi, şimdi de seçmiyorlar, hatta başbakanlık makamı da yok,
      devletbaşkanımızı ise doğrudan halk seçiyor,
      hükümeti kurmak için de kimsenin seçmesine gerek yok(eskiden de yoktu) direkt seçilmek iktidar olmak için yetiyor zaten…
      Uyansanız iyi olur artık, seçimler ufukta!

  9. Yalan dolanda ipin ucu kaçınca çorap söküğü gibi arkası geliyor ; bir inci de bu gün Murat Kurum’dan geldi .
    Brezilya’dan gelecek ve Aliağa’da sökümü yapılacak uçak gemisinde , bazı köşe yazarlarına göre 600 ton , bakana göre ise 9 ton asbest varmış ; F.Çekirge’ye yaptığı açıklamada kendisi
    bu bilgiyi veriyor !
    Ve bir de bu işi dünyada , sadece Hindistan ve Türkiye’nin yapabildiğini ilave ediyor !
    Bunu öğrenince nasıl sevindim , anlatamam ! Demek ki bunca kocaman kocaman büyük
    büyük devletler bu işi yapamıyor ,Hindistan ile biz yapıyoruz !
    Nasıl gurur duydum , nasıl onurlandım bilemezsiniz !
    Gerçi 9 ton bizim gibi bir ülke için biraz az olmuş ama olsun !
    Heeeeyyyt bre ! Var mı bize yan bakan !
    Biz ki yan bakana yan çakan !

    • Bakan deyince yan bakan, baş bakan, bakan ama görmeyen.. diye şeyler geliyor aklıma.
      Ha birde gözlerine baktığımız ama bizim birşey göremediğimiz bakanımız vardı 👀.
      (Sen görme özürlüysen ben na’payım😊)
      Dış işlerini MEB ve adalet bakanını seçilirken desteğini esirgemedim. Pişman değilim Allah için. Konu bakan değil zaten! Sistemdeki eksik!
      Haliçte küçük bir siste bile o gün tatil edilirdi.
      Şimdi taşeron!!!!!…….
      Ölüm kaza sayısı…
      Geçtim bunların işine göre yüksek olması gereken işler…
      Asbest sökecekse özel giysiler felan!!!…
      Bunları kanuna kurala bağlamazsan,
      Adam ölür bir halde,
      Ölmemişse sürünür hastanede,
      Sgkda tedavi parası ödediği düşükse!…
      Vesaire vesaire..
      Sonuç:
      Tedavi parasını biz ödeyeceğiz, gemi sökümü parasını kim alacak o ne kazanacak bilemeyeceğiz!
      Halbuki Hindistan’da gidebilecek gemi zaten uğramaz sana!
      Diyeceksin ki hemşerim,
      İşçiye çok ücret vereceğim,
      Vergisi masrafı sağlığı yüksekten sgk’sı..
      Ben bu işi 5 yetmez 10’a yaparım🤗.
      Bu kadar!

  10. ASLINDA YOK BİRBİRLERİNDEN FARKLARI.
    Müesses nizam gücünün zirvesinde.
    İcazetli siyasilerle bu kadar.
    İcazetli siyasiler, yapılan zımmı anlaşmanın hilafına adım attıklarında zil çalıyor.
    Hep birlikte hizaya geçip,dikte edilen marşı okuyorlar.
    İcazetli olmayanın siyaset sahnesine çıkmasına izin verilmesi imkansıza yakın ihtimaldir.
    Belkide müktedirlerin zaman zaman ölü balik numarası yapmasıdır.
    Meydanı boş sanan gafiller rengini belli eder,sonra da hasat başlatılır.
    Köntrollu kaos çıkarmak;müktedirlerin arkadan halkın yardım çağrılarına koşarak,düzeni zaman zaman daha da güçlü tahkim etmeye yarar.
    Bazan ,sahneye izinsiz çıkmalarına izin verilenler belkide bilmeden müsses nizamin değirmenine su taşırlar.
    Nasıl olursa olsun,herkes yaptığı katki ölçüsünde nemalandirilir.
    Devran böyle döner,insanlik var olduğundan beri.
    Aktörler değişir,yöntemler değişir,sonuçlar değişmez.
    İnsanliğin hizmetinde sadece bilim insanlarının katkı sağladığına inanlardanım.
    İktidar savaşlari veya en hafif deyimle mücadeleleri belki olmazsa olmazlardır.
    Bilim insanlarinin sebep olduğu zenginlik,güvenlik,konfor,sağlik bütün insanliğin ortak mirasi olmuştur.
    Yöneticiler sadece,oluşan bu zenginliği ve gücü ele geçirme savaşı vermişler ve veriyorlar.
    İnsanlığa büyük acılar yaşatan ve yaşatacak bu olmazsa olmaz yöneticilerdir.
    Herkes yaradılış yapısına uygun bir yer arar bulur ve orada konfor şatosunun duvarlarını örmeye çalışır.
    Eğer böyle bir konfor kalesi yapmayı başarırsa,tatmin sınırına ulamiş olur.
    Bundan sonra,bu kaleyı korumanın çarelerini arar.
    Herkesin hedefinde bir konfor kalesi inşa etmek vardır.
    Bu konfor kalesi,kişinin geçmiş travmalarından oluşmuş bir tatmin sınırıdır.
    Herkes için konfor kalesi farklıdır.
    Kimisi için hanesi,kimisi için dünyaya sığmaz boyuttadır.
    Konfor kalesini ne kadar küçük ve fonksiyonel yaparsak,kendimize ve çevremizi o kadar az zarar veririz.
    İYİ HAFTALAR.

    • Partiye ihanet…
      Davaya ihanet…
      Memlekete ihanet…
      Hangi biri mazur görülebilir?
      ……….
      Mesleğe ihanet…
      Meslektaşa ihanet…
      Arkadaşa, yoldaşa, ihanet…
      Hangi biri affa girebilir?
      İnsan, partisinden de, davasından da hatta memleketinden de ayrı düşebilir.
      – Ama ihanet etmez.
      Susar oturur.
      İnsan, mesleğe de, meslektaşa da, arkadaşa ve yoldaşa da bazen küsebilir.
      – Ama asla ihanet etmez.
      Hatta insan, eşinden ya da sevgilisinden de ayrılabilir.
      Ama hakkında tek kötü laf etmez ve ettirmez.
      Maalesef, çirkin örnekler görüyoruz… “Türk’ün ahlakına yakışmayan” bazı davranışlara şahit oluyoruz… Çok övündüğümüz “erkekliğe” sığmayan kalleşliklere rastlıyoruz.
      Sayıları azdır ama tehlikeli oluyorlar. Çünkü ahlaksızlığı normalmiş gibi vitrinliyorlar.
      Son söz:
      Değişim başkadır.
      Gelişim başkadır.
      Saplantıdan uzak olgunluklar ve yeni ufuklar elbet başkadır.
      Ama ihanet, çok başka bir şeydir.

  11. Bir de epey eskilerde kalan ve bir kadın bakana ait olan ‘ Bir kereyle bir şey olmaz ‘ incisi vardır!
    Yani ‘Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler !
    Bunları demek ki bazen Allah çarpıyor !

  12. Fehmi bey diyelimki cinayet işlemekle suçlanıyorsunuz ve tüm duruşmalarda masum olduğunuzu iddia ettiniz.Mahkeme sizi suçlu buldu.Ertesi gün suçluyum dermisiniz ? Türkiye konsey kararından hayal kırıklığı yaşadığını açıkladı.Şunuda söyleyeyim.Türkiye kesinlikle haksız. Şimdi Türkiye’ye dönüp kararı uygula diyecekler.Türkiye kararı uzatıp yaptırım aşamasına gelmeden uygulayacak.Akparti iktidara geldiğinde kişi başına gelir 3000 usd idi.bugün azalmış olmasına rağmen 8000 usd. 2002 yılında da yardıma muhtaç aile sayısı çöktü.devlet ulaşamıyordu.Nebatinin mesajı size değil yardım aşan ailelere.Bugün hükümet toplanır ve faizleri siler ana parayı yapılandırır.

  13. Diyorum ya yeri geldikçe bazı fıkraları mecburen tekrar kullanmak zorunda kalıyoruz ; buyrun !
    Temel , aile içinde yalan konuşulmasını önlemek için eve bir yalan makinesi almış.
    Akşam eve geç gelen oğlana , nerede kaldığını , neden geç geldiğini sorup sıkıştırmak ister ,
    – Baba , bir arkadaşla biraz ders çalıştık , der demez makine düüüt diye öter !
    Oğlan , çaresiz doğruyu söylemek zorunda kalır ,
    – Tamam tamam , kız arkadaşımla buluştuk , ondan geciktim !
    Bunun üzerine babası , övünerek kendinden örnek verir,
    – Oğlum, biz senin yaşındayken böyle karı kız bilmezdik; evden okula, okuldan eve gider, gelirdik !
    Derken makine yine öter: Düüüt !
    Bunun üzerine , intikamını almak isteyen Fadime de lafı gediğine koyar ,
    – Hee , hee ! Babasının oğluna bak hele !
    Ve yalan makinesi acı acı tekrar ötmesin mi : Düüüüüttt !
    Eveeet bize de Düüütttt demek düşer !

  14. Ankara restoran yada meyhanelerini devri bitti, ama sor bi niye bitti!
    İnternet teknoloji çağı başladı!
    Kimin hangi şirket ortağı olduğu, hangi ihaleler..
    Kim kiminle. . (odasına kamera koyuyon👀 evden izliyon, deliğe süpürme zamanı cızz internet ten!! Çek fişi😂)
    Bak ne ka kolaylaşmış? Siyasetçi diye iki ayyaşın sarhoş olmasını ve ötmesini beklemek!..
    Artık dedikodu haberciliği out sayın yazar,
    Dekont koysan bile masaya artıkın….

  15. “Çiftlik lokantası kapandı.

    RV lokantası da…

    Yenileri açıldı, ancak hiçbirinde siyasi tarihimizde silinmez izler bırakmış Çiftlik ve RV’nin sağladığı türden bir ortak zemin yok.”
    TEBESSÜME DEVAM:))))

  16. Utanma KULDAN utanmazdan korkma Allahtan korkmazdan.
    Bunlar milleti resmen adam yerine koymiyorlar. Bu nasıl bir ülke.
    Dünyanın herhangi bir ülkesinde bu kadar açık açık yalan söylenirse halk onlari anında al aşağı eder.

    Bir insan 50 sene Yalancılık okulunda okusa bu kadar yalanı beceremez.
    Batmış bir ülkeyi şaha kaldıriyorlar.

    Ya burdaki trolere ne demeli utanmadan gelip İmamoğlunu suçluyorlar.

    Riza Zarafin önund yatanlardan ve utanmadan onları savunanlardan ne beenirki?

    • “NR
      17 Temmuz 2022 At 18:59
      Biz Türkiyliler kendimizi çok bimiş zannediyoruz.
      Çokta yalan söylüyor uz.
      Hadi diyelim’ki içerdekileri bu yalanlara inaniyor! AMAAA dışardakiler zavallığımıza gülümseyip geçiyor.”
      “NR
      17 Temmuz 2022 At 18:34
      Benim bildiğim Biden, durup dururken Katil okduğunu bile bile Prens ile görüşmeye gitmeeezzz.
      ABD gizli servisleri kimin ne yaptiğını çok iyi araştırdıklari için. Biden birinci ağızdan dinlemek için gitti ve pransın yüzüne madem sen yapmadın o zaman isbat et, demiş olamazmı?”
      NURDAN ABLA İNANKİ zavallılığınıza SADECE DIŞARDAKİLER DEĞİL BİZ DE GÜLÜMSEYİP GEÇİYORUZ:))))))

  17. Neden kavala ? Çok mu önemli biri bu adam Avrupa için.Konsey yaptırım uygulayacak mis.Peki Yunanistan’ın Fransa’nın Almanya’nın uygulamadigi kararlar için uyguladı mı?
    Bunu hiç araştırınız mi SN.KORU

  18. NR 17 Temmuz 2022 At 18:59 yoruma cevap: Biz Türkiyliler… Hayır biz Türk varlığımızı yüklenip götürdük. İstiklal harbi kazananlar ne pahasına olursa olsun yok olmamayı göze alan insanlardı.Türk müydü bu insanlar? Bana göre kafirle çatışmayı göze alan Müslüman’a Türk denir. Müslüman olmayan Türk olmaz.

    • MÜSLÜMAN OLMAYAN TÜRK OLMAZ DEME YETKİSİNİ SİZE KİM VERDİ EFENDİ.
      TÜRK TÜRKTÜR MÜSLÜMANI VARDIR HİRİSTİYANI VARDIR BAŞKA ŞEYLERE İNANANI VARDIR
      SİZ DİN İLE MİLLİYETİ KARIŞTIRIYORSUNUZ VE YAPTIĞINIZIN NE DİNE NE MİLLİYETE KARI VAR HATTA ZARARI VAR .
      BİRİ ÇIKAR SIRF SENİN GİBİLERE İNAT TÜRKÜM VE MÜSLÜMAN DEĞİLİM DER VEBALİ SANA KALIR.
      AKLIN VARSA DİKKATLİ OL.

    • Haaa hatırladım Müslüman Türk cenaze namazı için camiye gelince namazdan sonra konuşma yapacağını anons ettirip Cenaze namazından hemen sonra mevta’yi gömmek yerine
      kıliselerde uygulanan konuşm geleneğini sokaklar ve caddeleri dolduran cemaati hazır bulmuşken 7 gün 24 saat yaptiği kendi reklamını yapanlar esas MÜSLÜMAN TÜRK oluyorlar öylemi?

      Tabii bizler ve bizim gibiler yaşamımıza Kurani Kerimde geçen ayetleri uyguladığmız için TÜRK kimliğini kayip etmış oluyoruz
      Türk usulü Müslüman kimliğini bırakmış oluyoruz.
      Şimdi sizler gibi padişaha tapmayan MÜSLÜMAN olmadığı için Türkte olamiyor. Bunu anlatmak istiyorsunuz değilmi.

      Bende 71 senedır Hırıstiyan olan Eren Erolar’ın bir zamanlar bende desteklediğim Milliyetçi Hareket Partisinde görevli olanlarda dahil hepsi Türk milliyetcısı kenderinide
      Hırıstiyan Türk MILLIYETÇISI olarak kabul ediyorlar.

      Demeki size göre Erdoğana itaat etmiyenler, Türk ve Müslüman olamaz.

      Gerçek Türklük ve Müslümanlık Her Cum namazı çıkışı Camilerde reklam yapmaktan geçiyomuş.

  19. – Siyaset… Çuvalı patlatmadan kamyondan indirmektir.
    İmamoğlu, büyük bir halk desteğiyle işe başladı… Ama, milyonları hayal kırıklığına uğrattı.
    Çuvalı, kamyondan indirmeyi başaramadı… Patlattı.
    Konuşmaya gelince… Maşallahı var… Çenesi kuvvetli… Laf… Laf… Laf… Herkese laf yetiştiriyor.
    Ama… İstanbullu icraat, hizmet bekliyor… Laf değil.
    Kuru laf karın doyurmuyor… Doyursaydı, lokantalar iflas ederdi.

    • Siz gidin önce İstanbulu AK trollere peşkeş çekenlere hesap sorun.

      İmamoğlu
      hanim kızların teyzeleri anaları ve diğer Ak troleri beslemekten ABD vatandaşı olanları güya yüksek lisans yaptıriyormuş gibi İstanbul belediyesini soyarak ABD ye yatırım yapan AKP cenahlarından hesap sorun
      Imamoğlu geleli 3 sene oldu adam neye elini atsa anıında engelleniyor.
      Siz gidin onu engelligen ağa babalarınıza hesap sorun.
      Aslında Aldatan ve Kandıranlar Partisi AKP bir basamak terfi etti.
      Yalancılar ve İftiracilar Partisi YIP partisi oldu.

Yoruma kapalı.