Cenazede sürpriz isim ve o sürpriz isimden beklentilerim…

7
Reklam

Abdullah Gül’ün ‘Türk insanı’ tipolojisi için tam bir örnek teşkil eden babası Ahmet Hamdi Gül’ün cenaze töreninde ‘sürpriz katılımcı’ kimdi sizce?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan değildi herhalde…

Aralarında konulara bakışta farklılıklar belirse ve öyle konular her geçen gün biraz daha artsa da.. hatta paralı tetikçiler aralarını bozmak için ellerinden geleni yapsalar bile.. Gül-Erdoğan ikilisinin arasında ortak yaşanmışlıklar çok fazla.

Erdoğan’ın Kayseri’ye Gül’ün babasını ebediyete uğurlamaya gelmesi, Gül ile aynı safta durup onun kaybına birlikte gözyaşı dökmesi, hayır, asla sürpriz değildir.

CHP’nin şaşkınlığı

Ancak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da cenaze törenine katılması bir sürpriz sayılabilir.

Partisinden Deniz Baykal’ın Abdullah Gül ismini de telâffuz etmesi bile CHP’nin içini karıştırmaya yetmişken, Kılıçdaroğlu’nun Gül ile cenazede saf tutması, yan yana fotoğraf vermesi doğrusu büyük cesaret…

Henüz dumanı tüten bir referandumun ardından hiç de iyi bir görüntü vermiyor anamuhalefet partisi. Sistem değişikliğine ‘Hayır’ diyen yüzde 48.6’ı oyun anlamını değerlendirmekte zorlanıyorlar. Oyların bütününü CHP’nin sayma hatası kıyılarında dolaşılıyor.

Sandığa yansıyan irade üzerine ipotek koymaya kalkanlar var CHP içerisinde…

Reklam

Lideri ise, kendisini sandık sonucunu sorgulamaya ve imkânsızı mümkün kılma çabasına hapsetmiş gibi; Yüksek Seçim Kurulu’nun kararını iptal ettirebilmek için hukukun kapılarını zorluyor.

Benzer bir boşa çabayı iktidar partisinin oylarının yüzde 40 civarına gerilemiş olduğu 7 Haziran (2015) seçimi sonrasında da sergilemişti CHP ve AK Parti’nin beş ay içerisinde ibreyi yeniden lehine döndürmesini sağlamada en belirgin rolü oynayabilmişti.

Galiba bu defa da ‘kaybedenler kulübü’ içerisinde yer alacak CHP.

Yüzde 48.6’yı doğru değerlendirebilmek için, önce, ‘Evet’ oyu veren yüzde 51.4’ün tahlilini gerçekçi biçimde yapmak gerekiyor.

O oyların önemli bir miktarının ‘sistem değişsin’ diye verilmediğini, ‘Hayır’ oyu baskın çıktığında ortalığın karışabileceği, muhalefetin duruma el koyabileceğine güvensizliğin ülkeyi sıkıntıya sürükleyebileceği endişesinin insanları ‘Evet’ cephesine yönlendirdiğini bilmek şart.

Referandum sonrasında CHP’nin içine düştüğü kavgalı durum, o kesime haklı olduğunu düşündürüyorsa şaşmam.

Neyi paylaşamadıkları beni de düşündürüyor CHP’lilerin…

Kurultay istiyorlar ve kurultayı erkene çekme kararı alınıyor, neden?

Reklam

Cumhurbaşkanlığı seçimine 2,5 yıl kadar bir süre varken, şimdiden kimin aday gösterileceğine dair bir münakaşa açıyorlar, neden?

Parti sözcüsü de yapılmış bir genel başkan yardımcısını istifaya götüren bir iç kavga yaşanıyor, neden?

Siz bu sorulara doğru dürüst cevaplar bulabiliyor musunuz? Ben bulamıyorum.

Kişilikleri ön planda tutan bir anlayış hakim CHP’ye… AK Parti’nin çizgisine bakıp ona uygun bir karşı-politika geliştirmek yerine, Tayyip Erdoğan’ı karşısına alıp onu yıpratmayı önceleyen bir kampanya yürütmeyi yeğliyor; kendi içine döndüğünde de “Kılıçdaroğlu mu, Baykal mı?” yarışı ön plana çıkıyor. “Yarışta ben de varım” diyen Fikri Sağlar’a ve Muharrem İnce’ye tahammül edilemiyor.

Bu mudur yani bir anamuhalefet partisinin kılpayı geçmiş bir referandum sonrasında takınması gereken tavır?

Muhalefet için AK Parti içerisine bakılıyor, hayret…

Zaten bu yüzdendir ki, ülkedeki gidişi beğenmeyen okumuş-yazmış kesim, değişim için CHP’ye değil yine AK Parti’ye bakıyor.

Muhalefetin de onun içinden çıkmasını bekliyor.

Garip, ama gerçek bu.

İç-dayanışması en sağlam parti AK Parti, dağılıp bölünmesi neredeyse imkânsız; ancak onun içinde ve dışında yer alan insanlardan pek çoğu işte bu imkânsıza bel bağlamış görünüyor.

Yeni bir hareket AK Parti’den çıksın beklentisine…

Oysa CHP’nin kendisini dönüştürmesi, dünyanın ve ülkenin gerçeklerine bugünün penceresinden yaklaşmayı getirecek yeni bir söyleme sahip olması, kavgacı olmayan bir üslupla yeni politikalar önermesi, kişi/ler ile uğraşmak yerine yaklaşımlar ve kavrayışları ele alarak değerlendirmesi daha şık olmaz mı?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı sıfatıyla AK Parti’nin ilk başbakanı ve ilk cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü acılı gününde yalnız bırakmaması, partisinin yaşadığı çalkantılara rağmen Kayseri’ye gidip cenaze törenine katılması her şeye rağmen iyi bir başlangıç.

Bunun devamı gelmeli.

ΩΩΩΩ

Reklam

7 YORUMLAR

  1. Sn. Koru, Sorularınızın cevabı iki kelimede gizli :
    1 – CHP MİLLETe terstir. Hani, ana karnında çocuk ters gelir. bU doğumun güçlüğünü ve neticelerini çoğu kimse bilir. CHP de bu MİLLETe ters doğmuştur. Milleti çok yaralamıştır. Çok AAH almıştır. Sömürü ve menfeet partisidir. Bu yüzden bu Milletin gönlüne giremez. Zorbalıkla , zulm ile hile ile iktidarda kalmıştır. ZULM İLE AABAD olunmaz.
    2-Her CHP’linin dini, imanı birinci derecede şahsi menfaat sağlamaktır. Bu menfaat maddi de olur, nefse sosyal itibar kazandırma da (olur). Dolayısıyla, CHP her daim hizip ve klik partisi olmıya mahkumdur.
    Değişim, neden sol ve sağ adı verilen (Merkez) partilerden bekleniyor ki… Asıl hata burada yapılıyor. Durgun su’da her türlü (maddi-manevi) sömürü peşinde koşanlar, bu durgun suda balık avlamıya çalışanlar değil mi ? MİLLETin uyanması lazım artık. Halk uyur ama Millet uyumaz, uyumamalı, sudaki balık, kafesteki tavuk olmaktan kurtulmanın şartlarını aramalı….. Hasbi,yiğit,ilim-irfan sahibi, hakşinas, vatansever dürüst, mü’min biri…. etrafında bu topluluk yine birleşmeli ki, ya iktidarın işini kolaylaştıra, ya da iktidar ola. İş, o lideri arayıp, bulabilmede. Batılılar ve Batıcılar Tayyip Erdoğana bile tahammül edemiyorlar
    !991 ve 1995 de uyanan bu millet (Milli görüş , Milliyetçi kişiler ve Hak arıyan doğruluk arıyan aydın seçmenler Refah Partisinde birleşerek, değil Türkiye’yi, BATI’yı ayağa kaldırdılar, uyandırdılar !. Bugün de böyle gerçek DEĞİŞİMCİ, samimi, dürüst bir topluluk peyda etmeli; ne kul’a kul ne de Batı’ya kul olmalıyız. …

  2. CHP’nin “Hayir Blokunu” birlestiremeyecegi kesin. Sadece su son calkantilar yuzunden degil, bu isin dogasi geregi. Turkiye’de secmenin cok buyuk kesimi kamplasmaya gore oy verir, o andaki saorunlara ve fikirlere, sunulan plan ve programlara gore degil. Bunun en buyuk istisnasi, bir nebze, Islami kesim icinde. Kabaca %10’a yaklasan bir oy diyelim. AKP’ye bazen destek veren bazen de uyari yapan (2015 Haziran, ve son referandumda” bu kesim. Niye bu kesim farkli? Cunku sirtini dayadigi “gercek bir ideoloji” var, icindeki tum sahislar farkinda olmasa da. Bu da onlari liderden bagimsiz hale getiriyor. Zaten Turkiye siyasi hataini bakin, degisik form, sekil, partilerde devamli varligini ana kimligini kaybetmeden surduren tek harekettir.

    Gunun AKP’de Islamcilarin tasfiyesi yorumu: Erdogan’in son Kudus cikisi Islamcilara “bir parmak bal” anladigim kadari ile. Yani gercekten tasfiye oluyorlar. Biraz da ABD’ye verilecek tavizler oncesi tabana hos gorunmek icin herhalde. Bu arada bakalim Ismail Kilicarslan Yeni Safak’tas yazmaya devam edecek mi? Bir kac gun aksadi gibi yazilari.

    Medya dedikodusu: Su Serder Turgut alem adam. Gazete parasi ile ABD’de yasayip beylik iki uc gazete ve dergiye dayanarak haber yapiyor, sanki orada onemli temaslarda bulunuyormus gibi. Gerci benzer isi yapan bir iki kisi daha var.

  3. Bu bizim kültürümüzde var ve bunu çok abartmamalı.. Kılıçtaroğlu’nun, Gül’ün babasının cenaze merasimine katılmasını. Buradan bir siyasi hareket tarzı çıkarımına da gidilmemeli, aslında bu normal bir durum.

    Anormal olan CHP’nin durumu.

    48.6 nın bir hükumet seçimi sonucu olduğunu söylemiyoruz, sonucunda da hükumet değişmeyecekti ama ”HAYIR” %50’nin üzerine çıkmış olsaydı CHP, şimdiki durumundan daha iyi olmayacaktı herhalde. Mal bulmuş mağribi gibi CHP’nin başına geçmek isteyenler, kılıçlarını daha da bileyecek, şimdi olandan daha şiddetli bir iç çatışma ve kutuplaşma yaşanacaktı.

    Seçmen bir partiyi iktidar yaparken diğerine de muhalefet görevi verir. Anlamadığımız, muhalefet partileri, seçmene, ”niye beni iktidar yapmadın” çocuksu inadıyla ”görürsün bak, ben de senin verdiğin işi yapmayacağım işte” der gibi ona tevdi edilen görevi hep ıskalar.

    Sıkıntının çoğu da bundan kaynaklanıyor gibi. Adam gibi bir muhalefetin olmayışından..

    Bunu söylerken biz, iktidarın gayr-ı meşru yollardan alt edilmesini istemiyoruz, aksine gayr-i meşruluğa ve kanunsuzluğa sapan iktidarı, yola getiren bir muhalefetten bahsediyoruz.

    CHP’nin çıkmazı, kendisini sistemin sahibi olarak görmek ve bundan bir türlü vazgeçememek. İktidardan -veya etkili muhalefetten- vazgeçerim, ama senden asla der gibi.. Maalesef, hiç birine de sahip olamaz. Olsa olsa, iktidarın devamına payanda olur. CHP’nin olduğu hep bu.. Bu ondaki bir hastalık. Bu ülkenin güçlü bir iktidara ihtiyacı olduğu kadar güçlü bir muhalefete de ihtiyacı var.

    Anlaşılan, CHP hiç bir zaman gerçek bir muhalefet partisi olamayacak. Hele iktidar partisi hiç..

    Bence CHP kendini fesih etmeli. Bu gerçekleşince AKP de güçlü bir payandadan yoksun kalacak.
    Artık iktidarda olanın kıymeti harbiyesi kalmayacak. Güçlü ve etkili bir muhalefet daha kıymetli olacak.. iktidar partisini de önüne takarak Türkiye’ye çağ atlatacak bir muhalefet.

    CHP bunu beceremiyor.

    Önümüzdeki yılların iktidar partisi belli.. şimdi sıra muhalefet partisini oluşturma da.

    Kimse gocunmasın.

    Artık yeni sistemimizin asıl ihtiyacı bu.

    Hepimize görev düşüyor.

  4. Sn Koru temenniler güzelde işin birde gerçeği var hele bu Chp ise bu o zaman daha ilginç hale geliyor

    Dışardan bakıldığında demokratik bir parti görünümü veriyor olsada iş koltuk kavgasına gelince o güzelim demokratlık yerini zorbalığa bırakıyor
    Bakıyorsun her seçim sonrası kavga gürültü Kılıçtaroğlu nu suçlayan açıklamalar ardından kongure tabi bu arada lider kongure öncesi tedbirini alıyor oy kullanacak kendine yakın delege temin ediyor onun için Kılıçtaroğlu hep galip geliyor kaybetse bile

    Başkalarını diktadörlükle suçlayanlar kendi diktadörlüklerini görmüyo veya görmek istemiyor
    CHP Cumhuriyet in kurulduğu yıllarda ve daha sonra bu milete ettiği zülümü ödemek zorunda
    Çünkü Hz Muhammed s a v Efendimiz buyuruyorki kimki zulüm yapışsa onun karşılığını beklesin Zulüm sadece işkence deyildirya onlarda iktidar olamamakla ödüyordur Allahul alem .

    Chp den istediğini bulamayan veya Chp nin başaramayacağını anlayanlar işi Akp yi bölerek başaracakları temennisi tutmayacaktır çünkü bölmek parçalamak nezamandan beri istikrar ve adalet getirmişki şimdi getircek bu bir hayalden başka birşey deyil veya bölmeyi parçalamayı kendine meslek edinenlerin bir oyunu deyilse tabi

    Sn Abdullah Gül ün Babasına Allah cc dan rahmet diliyorum
    Rabbim birlik ve beraberliğimizi bozmasın..

  5. Abdullah Gül’ün babası Ahmet Hamdi Gül vefat etmiş. Akşam haberim oldu. Yalnız Gül ve Satoğlu ailesine değil tüm Kayserilere baş sağlığı diler, cennette birlikte olmamız için dua ederim.
    Üniversite stajımı Kayseri’de uçak fabrikasında, Ahmet Hamdi Gül’ün çalıştığı atölyede yaptım. Kayseri’nin bende iki hatırası vardır.
    Staj yaparken Osman Kavuncu belediye başkanı idi. Dışarda sandalyede oturur, arkasında iki yardımcısı dururdu. Halk kuyruk olup sıraya girer, bir şeye ihtiyacı varsa söyler o da hemen orada yanındakilere talimat verirdi. Biz de sıraya girdik, stajyer olduğumuzu, otelde kalacağımıza bize pansiyonda bir yer bulmasını talep ettik. “Mümkün değil yapamam.” dedi, yürüyüp gittik. Üç gün sonra okuldan biri geldi “Okuldaki yeriniz hazır.” dedi.
    İkinci haftada stajyer arkadaşımdan 50 lira borç istedim. Anormal hareketler yaptı. Ona ödemek zorunda idim. Ceketimi aldım bir bakkala gittim. “Benim 50 liraya ihtiyacım var. stajyerim yirmi gün sonra maaş alacağım, o zaman verebilirim.” dedim. Ceketimi bırakmak istedim, çıkardı 50 lira verdi, ceketi de rehin almadı.
    Böylece Kayseri’yi sevdim, hala seviyorum. İzmir’e gittiğimde oradaki Müslümanlarla tanıştım. Görüşmelerimde hemen yakınlık başladı. Kayseri’de bulunmamın da etkisi olmuştu. Gül’ün dayısı Ahmet Tahir Satoğlu ile kooperatif kurduk. Gül’ün annesini birlikte gelin ettik. Satoğlu ailesi ile yalnız kooperatif kurmadık. Benim en yakın arkadaşlarım oldular. Abdurrahman Ünsal, Kazım Bilge, Şükrü Tüzün bunlardandır. Benim tüm çalışmalarımda aile dostum Satoğlu ailesi olmuştur.
    Allah bana böyle kıymetli insanları arkadaş ettiği için hamd ediyorum.

  6. Tekrar yazayım, hem CHP hem de ülke için çözüm CHP’nin feshedilmesi ve yepyeni bir parti/partiler kurulmasıdır. AKP ve AK Parti içinde en iyi senaryo budur

Yoruma kapalı.