You are currently viewing Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın medya iftarı ve ‘yeni normal’ üzerine…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın medya iftarı ve ‘yeni normal’ üzerine…

  • Post author:
  • Post category:Genel

Donald Trump ABD’ye başkan seçilince, kendisiyle birlikte Beyaz Saray’a yeni bir davranış biçimi ve üslup da taşıdı. Önceki değişik partilerden başkanlar dönemlerinde hiç karşılaşılmamış, bilinen alışkanlıklara aykırı davranışlar ve üslup…

Amerikalılar buna ‘yeni normal’ adını taktılar.

‘Başkan’ dediğin hislerini kendine saklar, ağzına ilk geleni söylemez, iç ve dış politikada dengeleri gözetir, hemen öfkelenmez, bugün dediği veya yaptığı ile yarın diyeceği ve yapacağı pek farklı olmaz…

Trump ve ‘yeni normal’

Trump öyle bir başkan değil. En mahrem bilgileri Twitterdan paylaşan.. sevdiği ve sevmediği şeyleri dan dan diye söyleyen.. ABD’nin en yakın müttefiki sayılan bir ülkenin (Avustralya) başbakanının suratına telefon kapatan.. birkaç gün önce övdüğü bir devlet görevlisini (FBI başkanı James Comey) görevden almakta zorlanmayan.. sevmediğini fena halde belli ettiği medya için “Halkın 1 numaraları düşmanı”, medya mensupları için de “Dünyadaki dürüstlükten en uzak kişiler” diyebilen.. biri Trump.

‘Yeni normal’ tespiti, Amerikalılar için “Artık bu gerçeklikle yaşayacaksınız” demenin bir başka adı oluyor…

‘Milli irade’ kavramı Amerikalılar için de önemli.

Elbette hiçbir teşbih (benzetme) birbirine benzetilenlerin karbon kopya gibi olduğu anlamına gelmez; bu sebeple rahatlıkla “Bizde de ‘yeni normal’ var” ve “Biz o döneme ABD’den önce girdik” diyebiliyorum.

Türkiye’de ‘yeni normal’

Bizdeki ‘yeni normal’, dönem olarak, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesiyle başladı.

Sürpriz yaşamadık biz de, Tayyip Erdoğan çok önceden başlayarak kendisinin ‘farklı bir cumhurbaşkanı’ olacağını duyurmuştu. Öyle de oldu.

Daha önceki cumhurbaşkanları dönemlerinde hiç karşılaşılmamış görüş ve uygulamalarla şu son birkaç yıldır yüz yüze gelmiş durumdayız. Anayasayı da kendisine göre dizayn etme hakkını bağışlayan son referandumla elde ettiği geniş yetkilerin çoğunu baştan itibaren kullanıyordu zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan

Ülkemiz açısından ‘yeni normal’ sayılabilecek pek çok farklı uygulamalar yanında, daha önce duymaya alışmadığımız açıklıkta görüşler de yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geliyor.

En önemli vurgu bizde de ‘milli irade’ye yapılıyor Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından. Birileri beğenmeyecek diye düşündüğünü kendisine saklamıyor, sözünü kimselerden esirgemiyor. Onun da —Trump gibi– medya hakkında olumlu düşünmediğini biliyoruz, ancak medyanın şu sıralardaki durumundan ziyadesiyle memnun gibi…

Medya ve ‘yeni normal’

Başka konuları bir tarafa bırakarak, ‘yeni normal’ kavramını daha iyi anlamamıza yol açacak bir örnek olarak ‘medya’yı değerlendirebiliriz.

Ne demek istediğimi anlatabilme fırsatını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün akşam medyamızın öndegelen kişileriyle biraraya geldiği iftar yemeğindeki tablo ve yaptığı konuşma sağlıyor.

Gazete ve televizyonların sahipleri, medya grup başkanları, yayın yönetmenleri, belli başlı yazarları iftara davetli imiş; hangi gazete ve televizyonlar bilmiyorum, ancak belirli bir ölçüye göre davetli seçiminin yapıldığını düşünmemiz için konuşmada yeterinden fazla kanıt var.

Şu sözler mesela:

Bugün medyamızın daha renkli, daha demokratik, daha çoğulcu olduğu muhakkaktır” diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan ve devam ediyor: “Demokraside ulaşğımız seviye itibarıyla ülkemizde artık hiç kimse milli iradeyi yok sayamaz. Nasıl siyasetçiler hukuk içinde hareket etmek zorundaysa, şüphesiz ki gazetecilerin de medya dünyası mensuplarının da aynı şekilde hukuka bağlı kalmak zorunda olduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz. Kaldı ki özgürlük dediğimiz şey sınırsız hürriyetin olduğu bir şey değildir.”

‘Milli irade’ vurgusu herhalde dikkatinizi çekmiştir. Özgürlüğün ‘sınırsız hürriyet’ demek olmadığı uyarısı da.

‘Eski normal’ ile ‘yeni normal’ arasındaki medya açısından farkı da yine aynı konuşmadan öğrenebiliyoruz:

Yanlı, tek taraflı, hatta kasıtlı bir haber, gerçek anlamda bir haber değildir. Maalesef bizler ülkemizde senelerce haber yerine özellikle de dezenformasyonla ağır bir propaganda bombardımanıyla hep karşı karşıya kaldık. Bilhassa medya dünyasının köşe başlarında bulunanlar, ellerindeki bütün gücü milletin sesini duyurmak için değil, demokrasinin gelişmesi için değil, özellikle de kendi ideallerini yansıtabilmek, bunu özellikle, ısrarla devam ettirebilmek amacıyla kullandılar. Medya, halk adına kamuoyu oluşturan bir kuvvet olmaktan ziyade kendisini siyasetin, yargının, yasamanın, yürütmenin yerine koyan bir konumda olmuştur. Özellikle darbe dönemlerinde Türk medyasının nasıl kötü bir imtihan verdiğini sizler çok daha iyi biliyorsunuz.”

Bu cümlelerden artık medyamızın bu durumda olmadığı sonucunu çıkarabiliyoruz.

Gerçek de bu zaten.

‘Yeni normal’ denilebilecek dönemde ‘medya’ artık çok farklı.

Eski normlarla günümüzde gazetecilik yapmaya devam etmek mümkün mü?

ABD’de medya, o ülkenin yargısı gibi, ‘yeni normal’ dinlemiyor. Trump Beyaz Saray’a taşınalı dolu dolu dört ay oldu, “Yapacağım” dediği politikaların hemen hiçbirini yargının çıkardığı engeller ve medya muhalefeti yüzünden gerçekleştiremedi.

Bizde artık öyle engeller yok.

Sormadan edemedim

Dışarıdan gelen “Hapisteki gazeteciler” sorgulaması için ‘terane’ sıfatını kullanıyor Cumhurbaşkanı Erdoğan ve o durumdaki 177 kişiden yalnızca 2’sinin sarı basın kartı sahibi olduğunu bildiriyor.

Nasıl yani, Cumhuriyet gazetesinden o kadar meslektaş, Nazlı Ilıcak, Enis Berberoğlu, Ali Bulaç ve diğerleri ‘gazeteci’ değil mi? Basın kartlarına ne oldu onların?

Afedersiniz, eski alışkanlıklar işte; çünkü ‘yeni normal’ söz konusu olduğunda böyle sorular sormamamız gerekiyor.

ΩΩΩΩ