İtiraf ediyorum: “Karar vermeden önce bir bilene danış” sözüne inandığım için zarar görmüşlüğüm çok.
Çoğu kez danışarak verdiğim kararların zararını gördüm. “Al” dediler aldım, aldığımın fiyatı düştü zarar gördüm; “Sat” dediler sattım, fiyat tavana vurdu…
Şu sıralarda danışmanlar konusu sıklıkla konuşulduğu için yaşadığımı sizlerle paylaşmak istedim.
Benim danışmanlarım genellikle YouTube üzerinden yayın yapan tele-uzmanlardı. Karar vermekte zorlandığım konularda dedikleri gibi davrandım ve yanıldım…
Muhalefet en fazla Külliye’de kaç danışman bulunduğunu, danışmanlara ne kadar maaş ödendiğini merak ediyor ve bunu öğrenmek için soru önergesi veriliyor.
Kendi hesabıma, Külliye’de danışma mekanizmasının nasıl çalıştığını merak ediyorum.
ABD’nin 44. Başkanı Barack Obama karar vermesi için önüne getirilen konularda zorlanınca nasıl davrandığını sonradan anlattı. Basit konular kendisinden önce elemanlarınca çözüldüğü için, önüne zaten hep zor sorunlar geliyormuş.
Görevi üstlendiği sırada Amerikan ekonomisinin durumu gibi.
“Mart 2009’da, başkanlığımın yalnızca birkaç ay sonrasında, ekonomi hızlı düşüşteydi. İşsizlik oranı yüzde 8,5’a çıkmıştı ve yüzde ona doğru ilerliyordu. O ay 800.000 Amerikalı işini kaybetti, ülke genelinde aileler evlerini kaybediyordu, düşen borsa servetleri eritiyordu ve zorlanan kredi piyasası küçük işletme sahiplerinin ihtiyaç duydukları kredileri almasını zorlaştırıyordu.”
Sanıyorum, okurken gözünüzün önünde ekonomisi sıkıntıda bir başka ülke gelmiştir.
Obama, verdiği tek bir kararla, ekonominin altı ay içerisinde büyümeye başladığını söylüyor.
Çözümün ağırlığını, danışmanlarının sürekli itirazlarına rağmen, büyük bankalara yüklemiş… Bir yıl içerisinde bankalar, vergi mükelleflerinin parasını son kuruşuna kadar -faizini de ekleyerek- ödemişler…
Yakın çalışma arkadaşları ve danışmanları yerine içinden geçen sesi dinleyerek doğruyu bulduğuna inanıyor Obama.
Acaba öyle zor karar verilir durumlarda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ne yapıyor?
“Nass ortada, sana bana ne oluyor” dediğinde, yakın çalışma arkadaşlarının telkinlerine mi kulak vermiştir, yoksa kendi bildiğini mi okumuştur?
Ya da, ekonominin daha da kötüleştiği iyice görünür hale geldiğinde, “Mehmet Şimşek’i görevlendirelim, o dünya piyasalarını tanır, dünya finansçıları da onu”aklı kimindi?
Geçmişte kalmış bu iki kararı kimin verdiği, Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in istifa edeceği söylentilerinin nereye varacağını öngörebilmek açısından önemli.
Dış politikada da son on yıl içerisinde verilmiş ve bazılarından pişmanlık duyulduğu değişiklik arayışına girildiği için anlaşılır hale gelmiş kararların nasıl alındığını da merak ediyorum.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi, on yıldır küslük yaşadığı Ankara’da bekleniyor.
Küslüğü başlatan süreçte neler yaşandı?
O arada, Mısır ile Yunanistan’ın birbiriyle kanka olmasına yol açan, Libya ile aslında komşu sayılmamız gerektiği, bu sebeple Akdeniz’in iki yakası arasındaki suların ‘Mavi Vatan’ olarak adlandırılabileceği tezi ortaya atılmıştı.
ABD’ye kafa tutmak için Rusya’dan -hem de 2,5 milyar dolar kadar bir meblağ ödenerek- S-400 savunma sistemi alınması kimin fikriydi?
“Hem böylece uçağını düşürdüğümüzü de Ruslara unutturmuş oluruz” diyen ilk kimdi?
S-400 alındı, ama kullanımı sürekli ertelendi.
Türkiye S-400’ü aldı diye ABD ile ara iyice açıldı. Daha önce parası da ödenerek -galiba 2,5 milyar dolar-, bazı parçaları ülkemizde üretildiği için aynı zamanda KOBİ’lere gelir kaynağı olan F-35 jetlerini Türkiye’ye vermeme kararı aldı Washington.
O süreçte kimin aklı hakim geldi?
“ABD ile aramız açılırsa açılsın, zaten onlar güneyimizde PYD/YPG yapılanmasını destekliyor” görüşüyle çıkılan yolun sonunda, Suriye ile yakınlaşma, Esad ile barışma, geri teknolojili F-16 jetlerine fit olma ihtiyacı ortaya çıktı. Bu arada, ABD askerleri hala PYD/YPG’yi desteklemeyi sürdürüyor.
Emin olun, aklıma daha başka sorular da geliyor, ama yazı uzayacak ve esas meramım dikkatten kaçacak.
Meramım, bu çetrefil konular Külliye’de görüşülürken karara nasıl varıldığını öğrenmek…
Obama’ya annesi hep şunu dermiş: “Dünya karmaşık, oğlum. Bu yüzden ilginç.”
ΩΩΩΩ